İnsan Yüzleri, Eşsiz Gözükebilmemizi Sağladığı İçin Çok Çeşitli Özelliklerde Evrimleşebildi!
Berkeley’de bulunan Kaliforniya Üniversitesindeki bilim insanlarının yaptığı yeni bir çalışmaya göre insan yüzünün diğer birçok hayvanınkinden çok daha fazla olan şaşırtıcı çeşitliliği, her birimizi eşsiz ve kolayca tanınır kılan evrimsel baskının sonucudur.
Berkeley Kaliforniya Üniversitesinin Omurgalı Hayvanlar Bilimi Müzesi’nde doktora sonrası araştırma yapan davranış çevre bilim uzmanı Michael J. Sheehan, bu evrimsel eğilimi oluşturan faktörün yüksek görsellik içeren sosyal etkileşimimiz olduğuna neredeyse kesin gözüyle bakıldığını söyledi. Sheehan, bireyleri tanımak için birçok hayvanın koku ve sesi kullandığını, bunun da özellikle hava karardıktan sonra ortaya çıkan hayvanlar için ayırt edici yüz özelliklerini önemsiz kıldığını söyledi. Ancak insanlar için durum farklıdır. Sheehan konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
İnsanlar, yüzlerini tanımada olağanüstü şekilde iyidirler; beyinde bu iş için özel bir bölge vardır. Bu çalışmamız insanların eşsiz ve kolayca tanınır olmak üzere seçilime uğradığını göstermektedir. Başkalarını tanımam benim için çok yararlıdır, aynı biçimde başkaları tarafından tanınmam da. Aksi takdirde, hepimiz birbirimize daha benzer görünürdük.
Nüfus genetiği uzmanı, bütünleştirici biyoloji profesörü ve Berkeley Kaliforniya Üniversitesindeki Omurgalı Hayvanlar Bilimi Müzesinin direktörü olan, çalışmanın eşyazarı Michael Nachman ise şunları söyledi: “Sosyal etkileşimin ayrı ayrı tanınabilmemizi sağlayacak şekilde seçilime yol açtığı veya olanak sağladığı fikri, dış görünümümüzü insan sosyal yapısının yönlendirdiğini göstermektedir.”
Çalışma, 16 Eylül 2014’te Nature Communications çevrim içi dergisinde yayınlandı. Sheehan çalışmada şu soruyu sorduklarını söyledi: “Gözler arasındaki mesafe veya burun genişliği gibi genetik özellikler (traits) sadece rastlantısal olarak mı çeşitlenmiştir, yoksa daha çeşitli yani daha ayırt edilebilir ve daha eşsiz olmak üzere mi evrimsel seçilim gerçekleşti?”
Tahmin edileceği gibi araştırmacılar, yüz genetik özelliklerinin el uzunluğu gibi diğer vücut genetik özelliklerinden çok daha çeşitli ve çoğu vücut ölçüsünün aksine diğer yüz genetik özelliklerinden bağımsız olduğunu buldular. Örneğin uzun kollu insanlar genelde uzun bacaklara sahipken geniş burunlu veya gözleri oldukça ayrık insanların burunları uzun değildir. Her iki bulgu da yüz çeşitliliğinin evrimleşmeyle arttığını göstermektedir.
Son olarak araştırmacılar, tüm dünyadan insanların genomlarını karşılaştırdılar ve yüz karakterlerini kontrol eden genom bölgelerinde, genomun diğer alanlarından daha fazla genetik çeşitlilik buldular; bu da çeşitliliğin evrimsel olarak avantajlı olduğuna işaret etmektedir. Nachman şunları söyledi:
Üç tahminin hepsi de doğrulanmış oldu: Yüz genetik özellikleri daha çeşitlidir, diğer genetik özelliklere göre birbirleriyle daha az ilintilidir ve onları kontrol eden genler daha yüksek seviyede çeşitlilik göstermektedir. Genomun birçok bölgesi yüz özelliklerine katkıda bulunur, bu nedenle genetik çeşitliliğin hemen göze çarpmayacağını düşünebilirsiniz, çarpmaz da. Ancak, istatistiksel olarak anlamlı olacak kadar da istikrarlıdır.
Ordu Verilerini Kullanma
Sheehan, ABD Ordusu’nun 1988’de erkek ve kadın personelinden derlediği vücut ölçüleri veri tabanı sayesinde insan yüzü çeşitliliğini değerlendirebildi. Ordu Antropometrik Araştırması (ANSUR) verileri, üniforma ve koruyucu giyeceklerden araç ve çalışma yerlerine kadar her şeyin tasarımı ve ölçülendirilmesinde kullanılmıştır.
Avrupa kökenli Amerikalılar ve Afrika kökenli Amerikalıların yüz genetik özellikleri (örneğin alın-çene mesafesi, kulak büyüklüğü, burun genişliği ve göz bebekleri arasındaki mesafe) ve diğer vücut genetik özellikleri (ön kol uzunluğu, bel yüksekliği vs.) arasında yapılan istatistiksel bir karşılaştırma, ortalama olarak, yüz genetik özelliklerinin diğerlerinden daha çeşitli olduğunu göstermiştir. En çeşitli yüz genetik özellikleri ise gözler, ağız ve burun üçgenindedir.
Sheehan ve Nachman, 2008’den beri 1000’den fazla insanın genom diziliminin belirlendiği ve dünya çapında yaklaşık 40 milyon insan genetik çeşitliliğinin listelendiği 1000 Genom projesiyle toplanan veriye de ulaşabildiler. Yüz şeklini belirlediği bilinen genom bölgelerini incelediklerinde, boy uzunluğu gibi yüzle ilgisi olmayan genetik özelliklerden çok daha yüksek sayıda çeşitlilik buldular.
Tarih Öncesi Kökenler
Nachman şöyle diyor:
Hayatta kalmak için gereken genetik özellikler söz konusu olduğunda, genetik çeşitlilik doğal seçilim yoluyla ayıklanıp atılma eğilimi gösterir. Burada tam tersidir; seçilim çeşitliliği desteklemektedir. Bütün bunların hepsi, bireylerin tanınmasını sağlamak için çeşitliliğin seçildiği fikriyle uyumludur.
Araştırmacılar insan genomlarını yakın zamanda dizilimi belirlenen Neandertaller ve Denisovanların genomlarıyla karşılaştırdılar ve benzer şekilde genetik çeşitlilik buldular, bu da çağımız insanlarındaki yüz çeşitliliğinin farklı soylara bölünmeden önce oluştuğunu göstermektedir. Sheehan ise şunları söylüyor: “Şüphesiz insanları birçok genetik özelliklerinden tanıyoruz, örneğin boylarından veya yürüme biçimlerinden fakat bulgularımız, insanları tanımada baskın yolun yüzleri olduğunu savunmaktadır.”
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: ScienceDaily | Arşiv Bağlantısı
- M. J. Sheehan, et al. Morphological And Population Genomic Evidence That Human Faces Have Evolved To Signal Individual Identity. (22 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 22 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 13:01:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2910
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in ScienceDaily. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.