Dinozor Nedir? Dinozor Türleri Nelerdir?
Dinozorlar Hayvanlar Alemi'nin Neresinde Yer Alır ve Hangi Faktörlere Göre Sınıflandırılıyor?
Bilim insanları, canlıları incelemek için öncelikle kategorize etmek durumundadır. Bu bilimsel yöntem sayesinde bir familya ismi tanımlandığında, hangi canlı grubu kastedildiği kolaylıkla anlaşılabilir. İşte bu bilim dalına Taksonomi denir. Her ne kadar "Alan" (İng: "domain") gibi daha üst birimler ve çok sayıda diğer ara basamak geliştirilmiş olsa da, genellikle en geniş takson (taksonomik basamak) Âlem olarak kabul edilir (örneğin, Hayvanlar Alemi, Bitkiler Alemi gibi). Canlı kategorileri, canlıların biyolojik özelliklerine göre belirlenir. İlk etapta fark edilmeyebilse de, bu taksonomik kategoriler, aslında evrimsel süreçte belirgin ataları olan canlı gruplarından ibarettir. Örneğin yunusların varlığı yüzyıllardır bilinir ve memeli kategorisine dahil olmalarına rağmen kara memelilerinden evrimleştikleri 2000'li yıllarda keşfedilmiştir. Buna bakarak da görebiliriz ki tüm memeliler, aslında tarih öncesi bir türün torunlarıdır. Yani gruplamalara biyolojik özellikler, biyolojik özelliklere de evrimsel süreç sebep olur.
Peki ya sınıflandırmak istediğimiz canlılar, dinozorlar gibi bir grupsa bunu nasıl yapabiliriz? Çünkü dinozorların hepsinin soyu tükenmedi; koskoca Kuşlar Sınıfı, günümüzde yaşamaya devam eden dinozorları barındıran taksondur! Buna karşılık, on binlerce dinozor türü, 66 milyon yıl önce çarpan meteoroitin etkisiyle yok olmuştur. Büyük oranda fosiller sayesinde tanıdığımız dinozorları nasıl sınıflandırıyoruz? Öncelikle, aşağıdaki grafiği inceleyelim.
Burada dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, "Kertenkele Kalçalılar" ile "Kuş Kalçalılar" isimlendirmelerinin (ki Yunancadan birebir ve doğru çevirisi bunlardır) çok yanıltıcı olabileceğidir. Örneğin Kuş Kalçalılar olarak bilinen Ornithischia takımındaki bütün dinozorların kalçaları kuşların kalçalarına yüzeysel olarak benzemektedir; isim de buradan gelmektedir. Ancak gerçekte doğrudan dinozorlardan evrimleşmiş olan Kuşlar Sınıfı, "Kuş Kalçalılar"dan değil, "Kertenkele Kalçalılar"dan evrimleşmiştir. Yani burada görülen, bir çeşit yakınsak evrimdir. Bu benzerlik, ata-torun ilişkisine değil, benzer özelliklerin bağımsız olarak evrimleşmesine dayanmaktadır. Uzun lafın kısası, bu isimler sadece bir "isimlendirme" olarak görülmelidir; herhangi bir işe yarar anlama gelmemektedirler.
Dinozorların Atası
Madem canlı sınıflarını belirlemede atalar bu kadar önemli, o zaman neden dinozorların atalarını bulup sınflandırmak için onu kullanmıyoruz? Çalışmalar gösteriyor ki Archosaurus rossicus isimli entersan bir canlı, dinozorların (dolayısıyla kuşların), timsahların ve yakın akrabalarının atalarından biri. Dallara ayrılan sokak gibi yani: Archosaur sokağından dinozor ve timsah sokaklarına... Ne yazık ki dinozorların atalarını bulmak işleri yalnızca daha da karmaşıklaştırıyor. Çünkü dinozorların atalarından biri yani Archosaurus rossicus da, dinozorlar gibi, birden fazla taksonun özelliklerini taşıyor. İlk sürüngenlerden timsahlara ve dinozorlara geçiş sürecinde oluşmuş bir canlı.
Bir başka bakış açısı da dinozorların ataları oldukları hayvanlara bakmak: Kuşlara. "Madem pek bir sürüngen sayılmazlar, kuşlara dahil edelim." diyebilirdik ama dinozorlar yalnızca birkaç yüz bin yıllık canlılar değiller, orta Triyas’tan Kretase’nin sonuna kadar, 165 milyon yıl dünyada hüküm sürmüş organizmalar.
Daha anlaşılır olması için insan nesliyle karşılaştıralım: Bir nesil 30 sene kabul edilir. Şu ana dek bulunmuş en eski Homo sapiens fosilinin 300.000 yaşında olduğunu göz önünde bulundurursak, günümüz insanı 10.000 nesildir yaşıyor. Eğer dinozorlar kadar (165 milyon yıldır) bulunsaydık dünyada, bu 5.500.000 nesil ederdi!
Bu sebeple, sınıflandırma için atalardan faydalanmak, dinozorlar için pek etkili bir yöntem değil. Bunun yerine, kuşlar ve sürüngenlerle olan ortak noktalarına bakabilir ve buradan ne tür bilgiler elde edebileceğimize göz atabiliriz.
Kuşlarla Ortak Noktaları
Tüyler
Paleontolojinin Rönesansı: Tüyler yazımızda da işlediğimiz gibi, dinozorlarda tüy örnekleri hakkında çok muhteşem fosil kayıtları mevcuttur, yüzlerce farklı türün fosillerinde tüy yapıları görülmüştür, hatta bu türlere Tyrannosaurus rex de ve kardeşleri de dahildir. Eğer tüylü bir canlının çürümesini gözlemlerseniz tüylerin nasıl dağıldığını görebilirsiniz:
Fosillerde de tüy yapısının korunması bu yüzden nadiren görülür, aniden lav altında kalma veya zift göllerine saplanıp çürümek gibi bazı durumlarda ancak tüyler vücutla kalır. Bu yüzden dinozorlar keşfedildikten uzun bir süre sonrasına kadar tüysüz, devasa kertekeleler oldukları düşünülmüştür. Zira günümüzdeki gibi mikroskop veya tomografi ile fosillerin incelenmesi de eskiden mümkün değildi. Ancak aşağıdaki gibi fosiller, bunu kökünden değiştirdi:
Theropodlar başta olmak üzere birçok dinozordaki tüy yapısı günümüz kuşlardaki gibi primer tüy yapısındadır. Fakat Psittacosaurus gibi kirpi dikeni ile hayvan kılı benzeri “tüy” bulunduran, daha doğrusu “epidermal uzantılar” bulunduran cinsleri de vardır. Yani, (Archaeopteryx, Microraptor gibi örnekler haricinde) tüyler, uçmak veya süzülmek için kullanılmadı. Yüksek ihtimalle tüyler, gösteriş (ki tüylerdeki pigmentler incelendiğinde bazılarının papağan gibi rengarenk olduğu bulunmuştur) veya sıcaklık korunumu için kullanılıyorlardı.
Yavru Bakımı
Kuşlar ile sürüngenler arasındaki en belirgin farklardan biri yavru bakımıdır. Soyu tükenmiş canlıların davranış biçimleri çok bilinmezlik içeren bir konu, fakat Oviraptor bize yavru bakımı alanında yardımcı oluyor. Bulunan Oviraptor fosillerine bakılırsa dinozorlar, sürüngenlerin aksine, yuvalarını koruyan ve yüksek ihtimalle yavrularına ebeveynlik yapan hayvanlardı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dinozorlarda yavru bakımının en önemli sebeplerinden biri, yeni doğanların büyüklüğü. Dinozorlar yumurtlayan canlılar olduklarından yeni doğan yavrular, yetişkinlerden pek bir ufak oluyorlar. Bu yüzden de, bir süre sonra devasa yaratıklara dönüşecek olsalar da, küçükken ebeveynlere ihtiyaçları oluyor.
Vücut Sıcaklığı
Sıcakkanlı (sabitsıcaklı) kuşlar ve soğukkanlı (değişkensıcaklı) timsahlar arasında bulunan dinozorların fizyolojileri konusunda, uzun süre, kesin bir sonuç bulunamamıştı. Bir süre önce ılıkkanlı oldukları tahmin edilmişti. Ne var ki, Şubat 2020'de yapılan bir çalışmayla dinozorların sıcakkanlı oldukları tespit edildi. Dinozor yumurta kabuklarındaki oksijen ve karbon sıralamasına bakılarak, annenin vücut sıcaklığı hesaplandı ve sonuçlar gösteriyor ki, üzerlerinde çalışılan 3 örneğin (Troodon, Maiasaura ve Megaloolithus) 3'ü de sıcakkanlıydı, yani vücut sıcaklıkları ortam sıcaklığından yüksekti. Bunun en güzel örneği, Ichthyosaurus gibi deniz sürüngenlerinin dahi sabitsıcaklı olduğunu tespit etmek olmuştu.
Sürüngen ve kuşları ayıran en belirgin özelliklerden olan sıcakkanlılık ve soğukkanlılık, dinozorların sınıflandırılmasında kuşlara yakınlığı gösteren çok değerli bir kanıttır. Aslında “sıcak” olan bir kan yok. Daha doğrusu “sabitsıcaklı” diye tanımlamak. Bu terminolojiyi açıklığa kavuşturmak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Akciğer Yapısı
Soyu tükenmiş canlıların, kuşkusuz, en az bilinen özelliklerinden biri organlardır. Organlar, bazı aşırı nadir durumlar hariç, milyonlarca yıl sonrasına kalıntı bırakamadan çürüyüp giderler. Buna rağmen, göğüs kafesi fosilleri bize akciğerler hakkında fikir verebilir. Hatta bazı ilkin kuş fosillerinde akciğerler dahi gözlemlendi!
Günümüzde yalnızca kuşlarda bulunan bir solunum tipi bilinir. İnsanlar dahil diğer hayvanlar, soluk alma (inspirasyon) ve soluk verme (ekspirasyon) eylemlerinden tek seferde yalnızca birini yapabilirler. Nefes alırken havadaki oksijeni alır, nefes verirken karbondioksiti salarız. Kuşların akciğer yapısı ise hava keseleri sayesinde her iki eylemde de oksijen alımına izin verir, bu sayede saatlerce kanat çırpsalar da nefessiz kalmazlar. Dinozorların göğüs kafesi fosilleri, kuşlarla aynı veya benzer akciğer yapısına sahip olduklarına işaret ediyor.
Sürüngenlerle Ortak Noktaları
Beyin
Dinozorların kuşlarla bu kadar ortak noktaları olması, sürüngenlerle alakaları olmadıkları anlamına gelmez. Canlının davranışları, düşünme kabiliyeti, zekası, duyu organları kullanımı ve daha birçok konuda işaretler sunan beyin; dinozorların, timsahlara bu konularda ne kadar benzediğini gösteriyor.
Allosaurus iç kafatası taramaları gösteriyor ki dinozorların beyin yapıları, aynı bir timsah gibiydi. Beyindeki koku alma, duyma, denge gibi duyularla alakalı parçalar; bir kuştan çok bir timsahı andırıyordu.
Hatta beyin boşluğu-beyin büyüklüğü oranı bile timsahlara daha yakındı. Kuş ve memelilerde beyin, beyin boşluğunun neredeyse tamamını doldurur. Fakat bu durum (timsahlar dahil) sürüngenlerde daha farklıdır: Kafatası büyük oranda duyu organlarına, ufak bir kısmı da beyne ayrılmıştır. Dinozor kafatası taramalarında da karşımıza çıkan aynen bu.
Bir yandan, Archaeopteryx gibi canlıların kafatası taraması sonuçlarının, tam da beklendiği gibi, kuşlara daha yakın olduğunu da unutmamalıyız.
Dış Görünüş
Dinozorların ilk bakışta, hele ki filmlerde, hatalı olarak sürüngenlere benzetildikleri kuşkusuz. Devasa cüsseleri, uzun kuyrukları, pullu derileri, sivri dişleri, iri pençeleri ve çeneleriyle (tüylüleri saymazsak) kuşlara apaçık benzemez çoğu. Zaten bu yüzden birçok insan, kuşların dinozorların torunları olduklarını duyunca şaşırır. Aslında dış görünümle ilgili her şeyin çok mantıklı açıklamaları vardır, dişleri ele alalım:
Hiç düşündünüz mü, diğer hayvanlarla aynı besinleri tüketirken kuşlar niye dişlere sahip değildirler? Dinozor-kuş arasında bir canlı olan Archaeopteryx'in dişleri vardır, peki ne oldu da sonradan bu dişler silindi?
Araştırmalar gösteriyor ki, dinozorları da yok eden göktaşının etkilerinden sıyrılmak için ilk kuşların kullandığı taktik, çabuk ve hızlı üremekti. Bunu “bilinçli” olarak yapmıyorlardı elbette. Hızlı üreme kabiliyeti olanlar avantajlı konuma geçtiği için çoğaldı! Tzu-Ruei Yang ve Dr. Martin Sander'e göre yumurta içinde diş geliştirmek, kuluçka döneminin %60'ını oluşturuyor. Yani dişleri yerine gagaları olan canlılar çok daha hızlı yavru yetiştirip popülasyonu belli bir seviyede tutabildiler demek oluyor bu.
Sonuç
Sonuç olarak anladık ki dinozorlar bütün bir geçiş türüdür (yanlış anlaşılma olmasın, her canlı bir geçiş türüdür: kendinden önceki ve sonrakiler arasında. Dinozorlar da, bahsedilen Archosaur türü ve kuşlar arasında geçişi sağlamıştırlar. Daha detaylı bilgi için bu makaleyi okuyabilirsiniz), sürüngen ve kuş özelliklerini bir arada taşırlar.
Zira kuş diye tanımladığımız Aves sınıfındaki canlılar, doğrudan Theropod atalarının torunlarıdır. Hatta Theropod üyelerinin görünüşlerine bakarsanız, tuhaf bir kuştan farkları olmadığı anlaşılır. Bu yüzden paleontologlar, biyologlar ve taksonomistler; genelde Latin ve Yunan canlı sınıflarını kullansalar da (örneğin kuş ve timsah arasında olup kuşa daha yakın Archosaurlar için kullanılan ve "kuş ayaklı" anlamına gelen Avemetatarsalia), genelleme yapacakları durumlarda dinozorları kattıkları kategori "Dinozorlar"dır. Dolayısıyla kuşlar da birer “avian dinozor”dur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 29
- 17
- 11
- 9
- 6
- 4
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- Encyclopaedia Britannica. Archosaur. (15 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: Encyclopaedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- Encyclopedia Britannica. Dinosaur - Dinosaur Ancestors. (29 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: Encyclopaedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- A. Strickland. Oldest Homo Sapiens Fossils Discovered. (8 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: CNN | Arşiv Bağlantısı
- S. Brusatte. (2019). Dinozorların Yükselişi Ve Çöküşü. Yayınevi: Koç Üniversitesi Yayınları.
- American Museum of Natural History. Dinosaur Nests, Eggs, And Babies. (15 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: American Museum of Natural History | Arşiv Bağlantısı
- E. Imster. Eggshells Support Idea That Dinosaurs Were Warm-Blooded. (4 Mart 2020). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2021. Alındığı Yer: EarthSky | Arşiv Bağlantısı
- B. Switek. Dinosaurs Had Birdlike Lungs. (25 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2021. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- S. W. Rogers. (2021). Allosaurus, Crocodiles, And Birds: Evolutionary Clues From Spiral Computed Tomography Of An Endocast. The Anatomical Record. | Arşiv Bağlantısı
- Sky News. Explained: Why Birds Don't Have Teeth. (23 Mayıs 2018). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2021. Alındığı Yer: Sky News | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:25:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9969
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.