Deprem Sıklığı ve Anlamı: Deprem Sıklığının Azalıyor veya Artıyor Gibi Gözükmesi, Büyük Bir Depremin Geleceğine İşaret Eder mi?
Dünya'da Son Dönemlerde Daha Sık Deprem Olduğunu Sanma Nedenimiz Nedir?
Zaman içerisinde deprem sıklığının artması veya azalması normaldir. Depremler, "rastgeleye benzer" (İng: "quasi-random") olgulardır; yani istatistiki olarak öngörülebilir bir yaşanma sıklığı modelini takip etmekle birlikte, kendi içerisinde belirli bir rastgeleliğe veya "veri gürültüsüne" de sahiptir. Bu nedenle bir yıl içerisinde depremler, genel örüntüden sık veya seyrek seyredebilir; fakat uzun vadede genel bir örüntünün korunduğu görülecektir. Ancak ne olursa olsun, Dünya çapında yaşanan depremlerde meydana gelecek her iki yöndeki değişim de, yani artışlar da azalışlar da, daha büyük bir depremin geldiğinin habercisi değildir.
Deprem faaliyeti, Dünya'nın kabuğunu oluşturan tektonik plakaların faaliyetiyle belirlenir. Bu plakaların yüzeyi ve kenarları kusursuz değildir, son derece karmaşık bir şekilde, girinti-çıkıntılara sahiptir. Bu plakaların hareketine sebep olan şey, Dünya'nın çekirdeğindeki radyoaktif elementlerin bozunması sonucu açığa çıkan ısının kayaçları eriterek magmaya dönüştürmesi ve bu magmanın farklı katmanlarındaki sıcaklık farkından ötürü, tıpkı ısınan havanın yükselmesi ve soğuyan havanın çökmesi gibi, magma tabakasının döngüsel bir şekilde hareket etmesidir. Dolayısıyla bu süreçte termodinamik birçok faaliyet gerçekleşmektedir ve bunlar da her zaman deterministik değildir, bol miktarda kaos bulunur. Tüm bunlar bir araya gelerek levhaları hareket ettirir, bu levhalar birbirlerine sürtünür, birbirinden uzaklaşır veya çarpışırlar, buna bağlı olarak deprem ve volkanik faaliyet dediğimiz olaylar gerçekleşir.
Deprem sıklığının artması, bir yerde çekirdekteki nükleer faaliyetinin artmasını gerektirecektir; fakat bunu mümkün kılacak fiziksel bir süreç bulunmamaktadır. Bu nedenle ara süreçlerde bir anomali olmadığı sürece veya dışarıdan çok büyük bir kuvvet uygulanmadığı müddetçe (bir göktaşı çarpması gibi), 4.5 milyar yıldır süregelen bir sürecin anlamlı bir şekilde deprem artışına sebep olmasını beklememekteyiz.
Neden Depremler Sıklaşıyor Gibi Hissediyoruz?
Deprem sıklıklarıyla ilgili en yaygın yanlış anlaşılma, algıda seçicilik kavramından ileri gelmektedir: Modern teknoloji gelişip, daha fazla ülke, daha gelişmiş ve entegre teknolojiler sayesinde daha çok deprem kaydedip, bunu ortak veri tabanlarına daha hızlı bir şekilde duyurabilmektedirler. Örneğin Dünya'nın en saygın jeoloji kurumlarından olan ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) ANSS Detaylı Deprem Kataloğu (ComCat) içerisinde giderek artan sayıda deprem kaydı kataloglanmaktadır; ancak bunun nedeni depremlerin sayılarının artması değil, Dünya çapında daha fazla sismik enstrüman bulunması ve bunların daha fazla deprem kaydedebilmesidir.
Sadece deprem kaydının gelişmesi değil, aynı zamanda bu depremlerin halka duyurulması konusunda da son birkaç on yılda büyük değişimler yaşanmıştır. Özellikle de sosyal medya gibi araçların etkisiyle, eskiden yerel olarak hissedilip unutulan depremler, kısa sürede toplumun geniş bir tabanına yayılabilmektedir. Bu da, daha sık deprem haberi görmemize sebep olmakta ve depremlerin son yıllarda artış kaydettiğini varsaymamıza neden olmaktadır.
Haberleşmenin gelişmesine bağlı olarak, toplumsal ilgi alanları da yeniden şekillenmektedir. Örneğin son dönemlerde halkın doğal felaketlere olan ilgisi artış gösterdiği söylenebilir.[1] Bu da, haberlerde doğal felaketlerin daha sık karşımıza çıkmasının ötesinde, bizim de bu haberleri daha uzun süreli olarak hatırlamamıza neden olmaktadır. Elbette, doğal felaketlerin duygusal ve psikolojik etkisinden ötürü hatırlanması da daha kolay olmaktadır.[2]
Depremlerin arttığını düşünmeye sebep olan bir diğer algı, kimi zaman tesadüfen, kısmen kıza zaman aralıklarında, daha yoğun nüfus bölgelerinde (örneğin büyük şehirlerde) depremlerin yaşanmasıdır. Buralarda daha çok insan yaşadığı için, daha çok kişi bu olaydan haberdar olmakta ve birbiriyle bunu paylaşmaktadır; buna bağlı olarak da depremlerin sıklaştığına yönelik bir algı oluşabilmektedir. Elbette, daha kalabalık yerleşim yerlerinde yaşanan büyük depremler, daha büyük can ve mal kaybına yol açtığı için de daha yoğun haber değerine sahip olmakta, ulusal ve uluslararası medyada daha çok yer verilmektedir.
Ancak rastgeleye benzer kaotik sistemlerde kimi zaman uzun vadede belirli öbeklenmeler/kümelenmeler (İng: "clustering") de yaşanabilmektedir.[3] Bunlar, kimi zaman tamamen tesadüfi olabildiği gibi, kimi zaman büyük bir depremden veya yoğun bir fay bölgesindeki faaliyetten ötürü üst üste yaşanan depremler şeklinde kendini gösterebilmektedir. Eğer bu kümeler yoğun nüfuslu bölgelere denk gelecek olursa, genel olarak depremlerin arttığına dair bir izlenim oluşabilir. Halbuki bu kümelenmeler arasında uzun zaman dilimleri boyunca pek deprem olmaz; fakat halk bunları unutur, sadece kümelenme olayları sırasındaki sık depremlere odaklanır. Bu da, algıda seçiciliğin bir sonucudur.
Depremlerin Arttığını veya Azaldığını Gösteren Veriler Var mı?
Ancak uzun-dönem verilere bakılacak olursa, deprem sıklığında anlamlı bir değişim olmadığı görülmektedir: 1900'lü yıllardan beri tutulan detaylı kayıtlara bakarak, herhangi bir yıl içerisinde ortalamada 16 büyük deprem olmasını beklemekteyiz. Aşağıda, bu zaman dilimindeki depremleri görebilirsiniz. Buradaki sıklaşmanın önemli bölümünün daha sık ve daha verimli veri toplama becerisinden kaynaklandığını hatırlayınız.
Yıl içerisinde olması beklenen ortalama 16 depremden, istatistiki olarak 15'inin büyüklüğünün 7 civarında olması, 1 tanesinin ise 8 civarında veya daha büyük olması beklenmektedir. Geride bırakılan 40-50 yıllık süreçte, bu genel trend sadece 10-12 defa aşılmıştır; geri kalan yıllarda ise hep beklenen ortalama civarında deprem yaşanmıştır.
Bugüne kadar kaydedilmiş en çok depremli yıllardan birisi 2010 senesidir; o yıl içerisinde, büyüklüğü 7 ve üzerinde olan 24 büyük deprem yaşanmıştır. Diğer yılların önemli bir bölümünde büyük deprem sayısı 16'dan az seyretmiştir. Örneğin 1989 yılında Dünya'da sadece 6 büyük deprem, 1988 yılında ise sadece 7 büyük deprem yaşanmıştır.
Sonuç olarak, depremlerin anlamlı bir şekilde artıp azaldığını gösteren hiçbir veri olmadığı gibi, bu yönde bir değişimin olması durumunnda bile bu eğilim, anlamlı bir şekilde öngörülebilir, büyük bir depremin habercisi olarak görülemezdi.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 16
- 7
- 5
- 4
- 4
- 4
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ USGS. Why Are We Having So Many Earthquakes? Has Naturally Occurring Earthquake Activity Been Increasing? Does This Mean A Big One Is Going To Hit? Or We Haven't Had Any Earthquakes In A Long Time; Does This Mean That The Pressure Is Building Up For A Big One?. Alındığı Tarih: 2 Kasım 2020. Alındığı Yer: USGS | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. A. Friedman. Why Sexual Assault Memories Stick. (19 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2020. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ British Geological Survey. Is Earthquake Activity Increasing?. Alındığı Tarih: 2 Kasım 2020. Alındığı Yer: British Geological Survey | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:45:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9502
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.