Denizanaları Ne İşe Yarar ve Ekosistem İçin Neden Önemlidir?
İnsanların çoğu denizanalarını sevmez. Sokup zehirlemelerinden korkar, cıvık yapılarından nefret eder ve var oluşlarında da pek bir fayda göremezler. Tıpkı yabanarıları gibi, pek çok kişi onlarsız bir dünyanın daha güzel olacağına inanır. Fakat bu, dünyada insanlardan çok daha uzun süredir var olmuş, dinozorlar ve trilobitler gibi muazzam çeşitlilikteki hayvanların yok oluşundan sağ çıkmış kadim bir soy için gerçekten doğru bir görüş mü?
Denizanalarının çoğunun türünün zehri, yüzücüler tarafından fark edilemeyecek kadar hafiftir; ancak buna rağmen insanlar, denizanalarının birçoğunun tehlikeli olduğunu sanırlar. Elbette "kutu denizanası" olarak bilinen türün potansiyel olarak ölümcül olduğunu söylemek gerek; fakat bu canlılar, bizim kıyılarımızın çok uzağında yaşarlar. Düzenli olarak kıyılarımızı işgal eden pusula denizanası veya ay denizanası gibi türlerin zehri, ciltte orta derece tahrişten fazla bir etkiye neden olmaz.
Elbette ünlü aslan yelesi denizanasının sokmasının gerçekten acı verici olduğu doğrudur, ama yine de Arthur Conan Doyle'un aynı isimli öyküsünde olduğu gibi, bunun ölümcül olması neredeyse imkansızdır. Ayrıca gerçek bir denizanası olmayıp bir hidroit kolonisinden oluşan "Portekizli savaşçı denizanası" da ciddi zararlar verebilir, fakat bu tür de kıyılarda kısmen nadiren görülür.
Farklı hayvanlara karşı tutumumuzu incelediğimizde, kaçınılmaz bir şekilde, onların bize ne sunduğuna bağlı olarak tutumumuzu belirlediğimizi görürüz. Örneğin arılar çiçeklerimizi tozlaştırır ve bize bal verir. İğnelerinin acıtması ve bizi soktuklarında anafilaktik şoka girebilecek olmamıza rağmen, arıları “iyi” olarak görürüz. Kaplanlar da saldırgan yırtıcılar olmalarına ve nadiren bizim için tehdit oluşturabilmelerine rağmen, koruma altına aldığımız türlerdendir. Öte yandan sülükler ve sümüklü böceklerin, yani bahçıvanların baş düşmanlarının, nadiren bize yemek olmak dışında pek faydasını görmeyiz ve dolayısıyla bu hayvanları etrafımızda istemeyiz.
Unuttuğumuz şey, küçük ya da büyük bütün hayvanların istenen veya istenmeyen özelliklerin bir karışımına sahip olduğu, kimilerinin de bize az veya çok zarar verebileceğidir. Denizanaları da aynen böyledir.
O halde denizanalarının faydalı özelliklerinden bazılarını sıralayalım.
Denizanalarının Faydalı Özellikleri Nelerdir?
Besin Kaynağı
Öncelikle, denizanaları birer besin kaynağıdır. Derisırtlı deniz kaplumbağaları, penguenler ve bazı balık türleri denizanasıyla beslenir. Kimi denizanaları diğer denizanaları tarafından yenir. Hatta özellikle Güneydoğu Asya’dan olmak üzere insanlar için de lezzet kaynağıdırlar.
Çin, Japonya ve Vietnam’da denizanaları çiftliklerde yetiştirilir, dokunaçları ayıklanarak restoranlara satılırlar. Kaliteleri dokularına göre belirlenen denizanaları, yüzyıllardır insanlar tarafından fazlasıyla tüketilmektedir. Şimdilerde ise Batı Avrupa’da bile dondurmadan krakere kadar geniş bir gıda yelpazesinin işlenmesinde kullanılmaktalar.
Anafilaksinin Keşfi
Fakat denizanalarına puan kazandıracak asıl özellikleri, bilime yaptıkları katkıları. Örneğin anafilaksinin keşfini Physalia, bildiğimiz ismiyle "Portekizli savaşçı denizanası" üzerinde yapılan deneylere borçluyuz. Araştırmayı yürüten Charles Richet, keşfi sonucunda Nobel Ödülü aldı.
Yeşil Flüoraesan Proteini
Bir başka Nobel Ödülü ise Osamu Shimomura, Martin Chalfie ve Roger Tsien arasında paylaştırıldı. Araştırmacılar, kristal denizanasından yeşil flüoresan proteini denen floresan bir maddeyi özütleyerek, biyomedikal alanında devrim yaratmışlardı. Bu denizanası türünün çanının kenarlarından noktalar halinde yeşil ışık yaydığı bilinen bir şeydi. Başta mavi olan ışık, akuorin denen bir molekülden gelir ve yeşil flüoresan proteini tarafından emilir; buradansa yeşil ışık olarak yayılır. Bu olaydan sorumlu gen dizilimlerinin ortaya çıkarılmasıyla yeşil flüoresan proteinini hayvan hücrelerine de eklemenin mümkün olduğu kanıtlandı.
Bu protein; ışık yayma özelliği sayesinde virüslerin, bakterilerin ve embriyonik hücrelerin hayvansal dokularda bölünüp yayılmasını takip etmeye olanak sağladı. Ayrıca tümör yayılımı ve sinir sisteminin gelişimini anlama konusunda da büyük potansiyel taşıyor. Flüoresan farelerden yeşil zebra balığı nöronlarına kadar, çalışmanın mümkün kaldığı sonuçlar muhteşem.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Rejenerasyon Becerisi ve Ölümsüzlük
Denizanalarının bir başka hayret verici özelliği ise rejenerasyon, yani kendilerini yenileme özellikleri. Turritopsis dohrnii adlı bir tür vardır ki, bu hayvan, rejenerasyon becerisini yaşlanma sürecini tersine çevirmeye kadar götürebilir. Ölümsüz denizanası olarak bilinen bu tür, zarar gördüğünde dokunaçlarını içine çekerek tostoparlak olur ve kökler geliştirerek polip formuna geçer. Böylece hayat döngüsüne baştan başlamış olur.
Öyleyse bu ufak yaratık, ölümsüzlüğün sırrını saklıyor olabilir mi? Kendisi veya ona yakın türler bizim hasarlı doku tamiri konusunda bildiklerimizi ileri taşıyabilir mi? Bunun cevabını geleceğin araştırmaları verecek.
Mikroyerçekimi
Mikro yerçekiminin insan vücudu üzerindeki etkilerini anlamamızı sağlayan canlıların da denizanaları olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. Konuyu araştırmak üzere birkaç yüz kadar erginliğe ulaşmamış ay denizanası uzaya gönderilerek, ağırlıksız olmanın vücutlarındaki yer çekimi sensörlerindeki etkisi incelendi. Bu sensörler, tıpkı insan kulağındakiler gibi kalsiyum içerir.
Denizanasının içinde dönen kalsiyum kristallerinin normal gelişimlerini tamamlayamadığı gözlendi. Bu sonuç, uzay istasyonunun ağırlıksız ortamında aylarını geçirecek olan astronotlar için de potansiyel bir soruna işaret ediyor. Denizanaları üzerinde yapılacak deneyler, sorunumuza bir çözüm sağlayabilir.
Tıbbi Kullanım Alanları
Elbette ki ortalıkta her zaman denizanası özütlerinin artriti iyileştirmek, hafızayı güçlendirmek gibi çeşitli faydaları olduğuna dair abartılı söylemler dolaşır. Bu tip vaatlerin çoğu maalesef ki doğru değil. Yine de aralarında gelecek vaat eden biri var: Denizanalarından elde edilen kolajen özütleri.
Fıçı denizanasından özütlenen kolajenlerden yapılan pansumanların ülser (insanı takatsiz bırakan bir mide hastalığı) yaralarının iyileşme hızını arttırdığı gözlemlendi.
Denizanasının ürettiği zehir, paradoksal olarak deniz salyangozu zehrinden elde edilen konopeptidlere benzer şekilde ağrı kesici ilaç üretiminde kullanılabilir. Bu da halihazırda devam eden bir araştırma.
Dengeleyici Bir Unsur
Son olarak, okyanus şartlarının kötüye gidip balık miktarı azaldığında denizanalarının sayılarının arttığını biliyoruz. Hatta çoğu zaman insanların kirlettiği suları tertemiz yaparlar. Bozulmuş okyanus ekosistemlerinde en çok göze çarpacak şey, denizanası kümeleridir. İklim değişikliğinin göstergesi olmalarının yanı sıra, gövdeleri deniz tabanında yüzerken karbonu izole etmeleri sayesinde sera gazlarının toplandığı bir bataklık oluşturabildikleri de gösterildi.
Sonuç
Umuyoruz ki bu noktaya kadar denizanalarının o kadar da kötü olmadığına ikna olmuşsunuzdur. Bütün bunların dışında sanatçılara, heykeltıraşlara, tasarımcı ve mimarlara nasıl ilham kaynağı olduklarını anlatmaya gerek bile yok!
Akvaryuma bir sonraki gidişinizde bir süreliğine durup bu yaratıkların büyülü güzelliğini, ritmik hareketlerinin zarafetini ve sergiledikleri renk ve şekil çeşitliliğini hayranlıkla izleyin.
Ne başları ne de karmaşık sinir sistemleri olduğu halde, bu kadim canlılar bizlerde merak uyandırıyor ve hem dünyayı hem de kendimizi daha iyi anlamamıza olanak tanıyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 32
- 21
- 20
- 11
- 8
- 5
- 4
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Science Focus | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:09:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9398
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science Focus. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.