Türk Tarihinde önemli bir yere sahip olan Altaylardan-Tunaya’nın önemi

- Blog Yazısı
Altay Dağları;

Kazak Türkçesi; “Al tay” Al dağ anlamına gelen Orta Asya’da bulunan, bugünkü siyasi harita dikkate alınırsa; Rusya, Çin, Moğolistan ve Kazakistan’ın birleştiği ve İrtiş ve Obi nehirlerinin kaynaklarının bulunduğu sıradağıdır. Altay Dağları, kuzeydoğusunda Sayan Dağları ile birleşir ve güneydoğuda giderek alçalarak Gobi Çölü’nün yüksek platosuyla birleşir. Yaklaşık 45° ila 52° K ve yaklaşık 84° ila 99° D arasında uzanır. "Al", Türk lehçelerinde "altın" anlamına gelir. Altay Dağı'nın adı aynı maksatla söylenmiş olup Al=altın, tay=tağ/dağ demek olup Al-tay = Altındağ anlamındadır. Orhun Yazıtları’nda geçen Altun-Yış (Altın Ormanı), Altayların eski adıdır.
Tanrı Dağları;

Tanrı Dağları ya da Eski Türkçeyle Tenğri Tağ, Uygurca Tengri Tagh, Geleneksel Çince ile Tien-Şan, Orta Asya’da bulunan büyük dağ sistemlerinden birini oluşturan sıradağlardır. Bugünkü siyasi harita dikkate alınırsa, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin merkezi kısımlarına yayılır. Tanrı Dağlarının 1,000,000 km² lik alanı kapladığı hesaplanmıştır. Kuzeyde Çungar ve Güney Kazakistan düzlükleri, güneydoğuda Tarım havzası, güneybatıda Hisar ve Alay Sıradağları ile sınırlanır.
Tuna;

Almanya’nın güneyinde Kara Orman bölgesinde Donaueschingen kasabasında Brigach ve Breg nehirlerinin birleşmesiyle meydana gelen nehir.
Tuna Nehri havzası, 801.463 km2 toplam alanıyla Volga Nehri’nden sonra Avrupa’nın en büyük ikinci nehir havzasıdır. Nehir 11 ülkeyi katederek Karadeniz’e dökülmektedir. Tuna nehri havzası, 19 ülkeden 80 milyondan fazla insan tarafından paylaşılmakta olup, bu özelliği onu dünyanın en uluslararası nehir havzası yapmaktadır.
Altay ve Tanrı Dağları, Türk tarihi açısından oldukça öneme ve kutsallığa sahiptir. Türklerin tarih sahnesine çıkışlarına şahitlik etmiş olan bu kutsal bölgeler, atalarımıza yurtluk etmiş ve Türk ismiyle özleşmiş ve geçmişten günümüze birçok şiire ve türkülere yer edinmiştir. Türklerin Türeyiş destanlarına konu olan Altay-Tanrı Dağları, tarih boyunca Türkler tarafından kutsal sayılarak inançlarının, ata kültürlerinin ve adetlerinin yeri olmuştur. Türklerin, Uygurlar öncesi bozkır yaşam biçimini benimsemeleri, dağınık coğrafyada yaşam sürmeleri onlar hakkında yazılı tarihi eserlerin elimize ulaşmasını zorlaştırmıştır. Geniş zamana yayılan Türk tarihi hakkında edinilen bilgiler ışığında ve diğer milletlerin yazdığı tarihi belgeler ile arkeolojik bulgular bir araya getirildiğinde, Türk tarihi hakkında detaylı bilgilere ulaşılmaktadır. Altay-Tanrı Dağlarında Türklerin bıraktıkları gizemli taş anıtlar araştırmalara konu olmuştur. Türk tarihi açısından önem arz eden taş anıtların, balbalların, mezar taşlarının hangi inanç ve geleneğe bağlı olarak yapıldıkları, ne için kullanıldıkları ve neyi temsil ettikleri merak konusu olmuştur. Türk kültür coğrafyası içerisinde sıkça karşılaşılan taş eserler, balballar ve mezar taşları Türklerin kültürel izlerini taşıyarak, onlar hakkında bilgiler sunmaktadır.
Türkler Tarih boyunca birçok devlet ve impratorluk kurmuş ve kültürlerini Orta Asya’dan, batının en uç topraklarına Britinya’ya, güneyde Hindistan’dan, Kuzey ve doğu Afrika sınırlarına, kuzeyde sibirya’nın uçlarına kadar geniş bir çoğrafaya’ya yayılmış ve hatta büyük devletler ve hanlıklar kurup o bölgelere egemen olmuşlardır.
Bahsi geçen Altaylar’dan Tuna’ya kavramıda Orta Asyadan Tuna nehrine kadar olan bölge ve coğrafyaya hüküm sürdüklerini dile getirmek amacıyla oluşmuş bir terimdir.
Türkler Orta Asya’da; tarihe altın harflerle geçen bir çok devlet kurmuşlardır bunların en bilinenleri; tarihte ilk Türk devleti olma özelliği taşıyan Büyük Hun İmparatorluğu(Hiung-nu) ile başlamış, sırasıyla Ak Hun İmparatorluğu, I. Ve II. Göktürk Kağanlığı, Uygur Kağanlığı, ve ilk müslümanlığı resmi din olarak benimsemiş olan Karahanlı, Gazne Devleti ve Büyük Selçuklu İmparatorluğu gibi sayısız devlet ve imparatorluk kurup bölgede büyük söz sahibi olmuşlardır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Avrupa’ya ise; ilk çağlardan buyana dağınık hâlde göçebe toluluklar hâlinde yaşayan asimile olmuş türkler vardı, lakin Büyük Hun İmp.’nin yıkılması sonucunda Batı tarafından göç eden türkler Karadeniz’in kuzeyinden balkanlara ve avrupanın içlerine kadar yayılmış hatta iskandinav bölgesinin içlerine kadar yayılıp tarihte önemli bir yere sahip olan Avrupa Hun İmparatorluğu tarih sahnesinde yerini almıştır. Günümüz’de Macaristan Avrup Hunların torunlarıdır. İngilizce de bile Hungry ismi ile geçmesi buna en büyük örnektir. Hazarlar’da Avrupa Hunun yıkılışından sonra Hazar bölgesinde devletleşen kardenizin kuzey bölgesini ve Ukraynayı kapsayan coğrafyada varlıklarını sürdürmüşler ve uzun yıllar boyunca Avrupa’nın doğu rusyanın batı bölgesine hakim olmuşlardır.
Afrika Bölgesinde; Kürtler ve Araplarla beraber varlıklarını sürdüren Türkler tarih sahnesine Tolunoğulları ile birlikte Mısırda ve Afrika’da kurulan ilk Türk devleti olmuş ve ardına Memlûkler ve Eyyûbiler gibi dönemin en büyük impratorluklarına ev sahipliği yapmıştır.
Hindistan Bölgesine ise; İskit ve Saka türkleri ile gelen türkler bölgede İskit-Hint uygarlığını kurmuş ve ilerleyen zaman içinde Delhi Sultanlığını kurmuşlardır devamında ise bölgede büyük söz sahibi olan Tac Mahal’i yaptıran Babür İmpratorluğu ile egemenliğini sürdürmüşlerdir.
Ve en nihayetinde hepimizin yakından bildiği üç cihanada hükmetmiş Selçuklu ve Osmanlı ile birlikte Anadolu’dan Orta Asya’ya, Doğu Avrupa’ dan Afrika’nın Kuzeyi ile birlikte Arap Yarımadasına kadar olan coğrafyada yayılmış ve bölgede uzun yıllar söz sahibi olmuşlardır. Bahsi geçen Altaylar’dan-Tuna’ya kavramı günümüzde bu kadar büyük bir ulusun geçmişten günümüze olan tarihi boyunca büyük bir milletin özü ve töresi hâline gelmiştir.
- 5
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- S. Şahin. (2020). Türk Tarihi Açısından Altay-Tanrı Dağlarında Yer Alan Balbal-Mezar Anıtların Önemi Ve Özelliklerinin Araştırılması. Journal of Universal History Studies, sf: 275-292. doi: 10.38000/juhis.794182. | Arşiv Bağlantısı
- R. M. Nowak. Walker's Mammals Of The World (2-Volume Set). ISBN: 9780801857898.
- G. Klotz. Hochgebirge Der Erde Und Ihre Pflanzen- Und Tierwelt. ISBN: 9783332002096.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/04/2025 04:18:40 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19097
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.