Büyük Liderlerin Doğru Anlaşılma Sorunu

Bazı insanların benlikleriyle özdeşleşmiş, etiyle kemiğiyle onun bir parçası haline gelmiş fikirleri veya idealleri vardır. Bunlar ağızdan çıkana kadar bir taslak hüviyetini korurken, söylendikten sonra hayatın tek gayesi, ulaşılması gereken bir ütopya ve uğruna sayısız fedakârlıklar yapılabilecek bir değer kazanır.

Yukarıda bazı insanlardan kastedilen aslında tarihte iyi veya kötü bir isim bırakmış ve kitleleri büyük bir taassupluk içinde peşinden sürüklemiş olanlar, yani büyük liderlerdir. Bu tarz liderlerin hangi zaman ve mekân da ortaya çıktığı ya da özelliklerinin ne olduğu konusu ilgi alanımız dışındadır.

Zannımca önemli olan, büyük liderlerin kişilik ve karakter analizlerinden daha çok, kendilerini onların takipçileri olarak addeden toplulukların liderlerini tam ve kesin bir şekilde anlamaktan uzak olmasıdır.

Liderler hayatta oldukları müddetçe kendi ayak izlerine basanları istedikleri hedefe ulaştırma yolunda doğru adımlar atabilirler. Ama trajik ve zamansız bir ölüm, arkasından gelenler için emin adımlarla ilerlerken aniden karanlık bir ormanda ay ışığı ile yol bulma çabasına dönüşecektir. İşte tam bu anda toplum tarafından liderlik payesine layık görülmeseler de kendilerine bu payeyi verme cüretini gösteren lider/cik/ler peyda olacaktır.

İkinci sınıf liderlerin, büyük olarak anılan liderleri ve onların fikirlerini anlama konusunda sıkıntıya düşmeleri, ormanda yolunu arayan topluluğu da başıboş bir güruha dönüştürecektir. Manipüle edilmeye müsait olan bu güruh, düşmanlarına karşı meşruiyet kazanmak ve haklı bir dava yolunda olduklarını göstermek için büyük liderlerin büyük hedeflerinden dem vuracaklardır, her ne kadar öyle olmasa da…

Asıl büyük ve önemli olan tehlike ise, belirli bir hedefe odaklanmış kitle olmaktan, ne yaptığından bihaber ve bağımsız bir insan yığınına dönüşenlerin büyük ve yüce hedeften sapmakla kalmayıp o hedefin menzilini de kendisiyle herhangi bir ilişkisi olmayan bir rotaya çevirmesidir.

Eğer fikrinin büyüklüğünden ve hedefinin korkunçluğundan korktuğunuz bir düşmanınız varsa, ona karşı gardınızı çok yukarıda tutmanıza gerek yok. Sadece o fikri, işi militarizme götüren takipçilerine bırakmanız kâfidir.