Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Sherlock Holmes hakkında bir öykü

9 dakika
17
Sherlock Holmes hakkında bir öykü
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

SHERLOCK TÜRKİYE’DE

---Sir Arthur Conan Doyle’nin eserlerinden esinlenilmiştir.---

AVRUPA’YI KARIŞTIRAN OLAY

Tüm Reklamları Kapat

Merhabalar ben Prof. Dr. Watson. Arkadaşımla dedektiflik işimize Türkiye'de devam

ediyoruz. Çünkü kraliçelere kurulan suikastlar artık bize sıkıcı gelmeye başladı. Türkiye'deki

bazı olayların çok ilgi çekici olduğunu itiraf etmeliyim. Bugün arkadaşım Holmes’la Taksim

Meydanı’nda dolaşıyorduk. Bir süre sonra güneşle karışık kar yağmaya başladı. Nasıl

Tüm Reklamları Kapat

olduğunu bilmiyorum ama nefes kesiciydi. Arkadaşımla birlikte oturmuş bir yandan

kahvelerimizi yudumlayıp diğer yandan camdan dışarı bakarken kapı çaldı. Arkadaşım

“Böyle bir havada gelen bir misafirin derdi çok büyük olmalı.” dedi. Ama karlı bir havada

kısa kollu kıyafet giyen bir adamın ne kadar büyük bir derdi olduğundan şüpheliydim. Kapıyı

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

açınca içeri iri yarı bir adam girdi. Herhalde soğuk bir yerden geliyordu çünkü daha önce de

söylediğim gibi kısa kollu bir giysi giymesine rağmen pek üşümüş görünmüyordu. Yüzünde

dev bir maske vardı, içeri girince maskeyi çıkardı.

“Merhaba!” dedi arkadaşım.

“Merhaba!”

“Hangi rüzgâr sizi buraya kadar sürükledi, bu ilginç hava şartlarında?”

Tüm Reklamları Kapat

“Derdim çok büyük.”

“Anlatma nezaketi gösterir misiniz?”

“Maalesef, önce sizden gizlilik yemini etmenizi isteyeceğim.” dedi. İkimizde söz verdik ve

Tüm Reklamları Kapat

anlatmaya başladı:

“Ben Rusya Kralı Lorbicikaçakosvi.”

“Efendim?”

İnanmamıştık ikimiz de ama karşımızdaki adama inanmamız gerektiğine dair bir his vardı

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Kolektif Siyaset Seti (7 Kitap)

Bedreddin: Hayatı ve Düşünceleri

Murat Küçük

“Adil bir dünyanın özlemini duyuyordum. O dünyada hepimize yer olmalıydı. Oysa iktidar savaşlarıyla birbirini boğazlayan orduların ayakları altındaydı insanlık. Yoksulların çaresizliğini düşündükçe bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyordum.”

Söz konusu Şeyh Bedreddin olunca yanıtları belki de her daim muğlak sorularla baş başa kalırız. Bir medrese âlimiyken neden tasavvuf yolunda menzil almıştır? Fikirlerinin Anadolu ve Balkanlar’da bu kadar etkili olabilmesinin nedeni nedir? Dinlerin eşitliğine dair düşüncelerinde Hıristiyan-Helen köklerinin etkisi var mıdır? İsyancılara atfedilen özel mülkiyet karşıtı fikirlerin ilham kaynağı gerçekten Şeyh Bedreddin midir? Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’le yolları nasıl kesişmiştir? İsyanı planlamış mıdır yoksa rüzgârın yönüne doğru mu yürümüştür sadece?

Murat Küçük zihninde bu sorularla altı yüzyıl önceye gidip söyleşiye davet ediyor Bedreddin’i. Daha yakından tanımak istiyor bu akılcı fıkıh âlimi, gönül gözü açık sufi ve isyankarların yoldaşı şeyhi… Tarihin karanlıklarında kalmış olayları hayali bir Bedreddin’le aydınlatma emeliyle akıl ve kalple dolu bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.

Okuyucuya Not: Hayali söyleşiler, dünyayı değiştiren, onu anlamamızı sağlayan önemli isimlerle tanışmak veya onları yeniden keşfetmek isteyenlere keyifli bir okuma sağlamak amacıyla hazırlandı. Bu söyleşiler hayal ürünü olsa da biyografik gerçeklere dayanıyor.

Gezi Ruhu ve Politik Teori

Murat Özbank

2013 yılının Haziran ayında, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı dolduran çok dilli, çok dinli, çok ideolijili, çok kimlikli insan çoğulluğu arasında bir “ruh” dolaştı: özgürlük ve demokrasi ruhu. Bu ruh, Türkiye’de siyasal hayatı ve siyasal tahayyülü derinden etkileyebilecek gelişmelerin ve arayışların yolunu açtı. Peki nasıl doğmuş, nasıl büyümüştü bu ruh? Dile gelecek olsa hangi kavramlarla konuşur, nasıl bir kuramsal zemine yaslanırdı?

Gezi Ruhu ve Politik Teori bu sorulara yanıt arayan, öznellikle nesnelliği, bir siyaset gözlemcisinin kavramsal bakışıyla bir katılımcının heyecan, umut ve öfkesini harmanlayan, hem politik hem de teorik bir kitap. Bir yandan 2013 Haziran’ının o ateşli günleri üzerine yeniden düşünmek için bir fırsat veriyor, bir yandan da Weber, Arendt, Schumpeter ve Habermas’ın siyasete dair teorileri ve kavramlarıyla tanıştırıyor bizi. Hem politikaya ve politik teoriye merak duyanlar için bir başlangıç sunuyor, hem de Gezi olaylarının demokratik siyasetin bugünü ve geleceği açısından anlamı üzerine düşünmek isteyenlere özgün, berrak ve samimi bir üslupla rehberlik ediyor.

Gezi Ruhu ve Politik Teori olayların gerçekliğini doğrudan sunan bir fotoğraf değil, çıplak gözle görülenlerin gerisindeki ruhu, “Gezi Ruhu”nu yansıtan bir portre çalışması. Tam da o ruhun içerdiği öznelerarası niteliğe uygun şekilde…

WEBER’DEN ARENDT’E GEZİ’DE POLİTİK GÜÇ VE ŞİDDET

ERDOĞAN’DAN SCHUMPETER’E GEZİ’DE DEMOKRASİ VE POLİTİK MEŞRUİYET

GEZİ’DEN HABERMAS’A DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI

İşgal Et-İtaatsizlik Üzerine Üç Tez

W. J. T. Mitchell, Bernard E. Harcourt, Michael Taussig

Occupy hareketinin bir başka örneği de 2013 yılında Gezi Parkı Direnişi’yle Türkiye’de yaşandı. Direnişle birlikte Türkiye’de birçok ezberin bozulduğuna şüphe yok. Peki, Tahrir Meydanı’yla Zuccotti Park’ın “işgal”inin ardından tüm dünyayı etkisi altına alan bu hareketin temeli neye dayanıyor, talebi ne?

İşgal Et, Orta Doğu’dan New York, Chicago, Londra, Berlin, Frankfurt, Quebec ve Hong Kong gibi şehirlere uzanan “kamusal alanı işgal etme” eylemlerinin dinamiklerini üç farklı açıdan ele alıyor.

Taussig’in, eylemcilerin işgal ettiği Zuccotti Park üzerine kendi gözlemlerini etnografyayla harmanlayarak yazdığı açılış makalesinin ardından Bernard E. Harcourt “sivil itaatsizlik” ile “siyasi itaatsizlik” arasındaki önemli farkı inceliyor. Occupy Wall Street eylemcilerinin “siyasi itaatsiz”ler olarak, yani siyasi söylemleri ve stratejileri reddederek yeni, radikal bir protesto biçimini nasıl hayata geçirdiklerini gözler önüne seriyor. Son olarak medya eleştirmeni ve kuramcısı W. J. T. Mitchell, Occupy imgelerinin kitle iletişim araçları ve sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya yayılmasını mercek altına alıp devrim anıtı olarak “boş alan”ın nasıl kullanıldığını irdeliyor.

“Belirli talepleri olmadığı için Occupy hareketinin ilkel ve dağınık olduğunu düşünüyorlar. Sanki eşitlik bir talep, üstelik bireyi de gerçekliği de yeniden tanımlayan hem ahlaki hem ekonomik bir talep değilmiş gibi.”

-Michael Taussig

“İktidarla uzlaşmayı, geleneksel siyasete uymayı, kurallara göre oynamayı en baştan reddeden Occupy yeni bir siyasi angajman, yeni bir siyaset biçimi yarattı. Geleneksel siyasetin kelime haznesine meydan okuyan, kullandığımız grameri muğlaklaştıran, siyasetin dilini bütün oyunbazlığıyla çarpıtan yeni bir angajman biçimiydi bu.”

-Bernard E. Harcourt

“Belki de ‘boş alan’ yalnızca devrimin değil… gelecek yeni bir demokrasi, yeni bir küresel düzen ihtimalinin de tek gerçek anıtıdır.”

-W. J. T. Mitchell

Marcel Duchamp ve İşin Reddi

Maurizio Lazzarato

Zamanı ve dünyayı yaşamanın bambaşka bir yolu olarak tembel eylem!

“Duchamp kapitalist toplumdaki vazife, rol ve ölçülere teslim olmayarak hem sanatsal hem de ücretli işi inatla reddetmiş, üstelik sanatın ve sanatçının tanımlarına meydan okumakla da yetinmemiştir.” Onun radikal eylemsizliği kapitalist toplumun üç sacayağına birden meydan okumasından ileri gelir: Mübadele, mülkiyet ve emek.

Maurizio Lazzarato, Marcel Duchamp’ın yerleşik iktidar ilişkilerini askıya almanın, politik kırılmayı mümkün kılan koşulları yaratmanın ve yeni bir öznelliğin inşasının başlangıç noktası olarak tanımladığı “işin reddi” ve “tembel eylem” kavramlarını, hem sosyoekonomik bir eleştiri hem de felsefi bir kategori olarak ele aldığı kitabında, henüz çözülememiş bir ihtilafa işaret ederek Duchamp üzerinden yeni bir kapı aralıyor: “Amaçlanan çalışmama özgürlüğü müdür yoksa çalışarak özgürlüğe kavuşmak mıdır?”

“İşin reddi” ve “tembel eylem” bir olanağa işaret eder ve “Olanak bir zerreciktir,” der Duchamp. Artık aynı şekilde görüp aynı şekilde duymadığımız bu olanağa erişmekse başka bir yaşam biçimine bağlıdır, “zerreciğin tembel sakinleri” gibi.

Marx Okumak

Slavoj Žižek , Frank Ruda ve Agon Hamza

Bu kitapta sunulan felsefi okuma, Marx ile Platon, Descartes ve Hegel arasında üretken olabilecek kısa devreler sunmak üzere şekilleniyor: Kapitalist mağarada Platoncu Marx, öznellik düşmanlarına öznelliği savunan Kartezyen Marx, emek temelinde özilişkisel bir olumsuzluk gören Hegelci Marx bir araya geliyor.

Günümüzün önemli Marksist düşünürlerinden Žižek, Ruda ve Hamza, cesur bir felsefi hamleyle Marx’ı yeni bir özgürleşme siyasetine zemin sunabilecek tarzda yeniden yorumluyorlar. Sonuçta, parçacık fiziğinden güncel siyasi eğilimlere uzanan bir turla kapitalizmin içinde bulunduğu krize farklı bir yaklaşım getiren muhayyel, yaratıcı ve deneysel bir okuma çıkıyor karşımıza.

“Çok yerinde bir zamanlamayla kaleme alınmış bu eserde yazarlar, alışılagelmiş şekilde Hegel eleştirisi üzerinden Marx’ı anlama yaklaşımını tersine çeviriyor, işe Marx’tan başlayıp sonra Hegel’e dönüyorlar. Önümüze yepyeni bir entelektüel ufuk açıyorlar.”

Kojin Karatani

“Marx Okumak bizi günümüzde Marx’ın kazandığı yeni önemi anlamaya çağırdığı kadar, felsefe ile Marx’ı buluşturmanın gücünü de ortaya koyuyor. Her sayfası felsefi bir Marksizmi nasıl tasavvur edilebileceğini ortaya koyan ilham verici fikirlerle dolu.”

Todd McGowan, Vermont Üniversitesi

Mümkün Ütopya: Yaşanabilir Bir Toplum İçin Stratejiler

Michael Albert

“Zihinler değişiyor. Rejimler çöküyor. Yeni yapılar doğuyor. Çalkantılı zamanlar, çalkantılı değişimler yaşanıyor. Yine de zaferin kaçınılmaz olduğunu söyleyemeyiz. Peşine düşülen hedeflere erişmek için insanlar acı ve öfkeden sıyrılıp harekete geçmeli, bölünmüşlükten beraberliğe ve mücadeleden zafere yürümeli. Anlık zaferlerin ötesinde yeni toplumsal ilişkiler biriktiren ve çeşitlendiren kazanım yörüngelerine ihtiyacımız var.”

“Yeni bir toplum yaratma yolunda aktivist bir ‘toplumsal değişim ekibi’ işe nereden başlayacağını, nihai hedefini ve başlangıç noktasından bitiş noktasına nasıl gideceğini bilmek zorundadır. Bu kitabın konusu işte tam olarak budur.”

Mümkün Ütopya yaşanılabilir bir toplum için yeni seçenekler, davranışlar ve sonuçlar doğuracak yeni uygulamalar üzerine bir çalışma. Michael Albert mevcut gerçekliğe dair kıyamet senaryolarının kurgulandığı günümüzde sabırlı, ağırbaşlı ve cüretkâr olmanın altını çizerek “İnsanların küçümsendiği bir sığınak yerine karşılıklı yardım için bir aracıya dönüşen hareketleri” nasıl yaratabileceğimize kılavuzluk edecek bir teori ortaya koyuyor. Bunu yaparken bizi bir arada tutan hükümet, ekonomi, akrabalık ve kültürün birbirleriyle, değişimle ve tarihle ilişkisini anlamaya ve bildiğimiz toplumsal hiyerarşileri yaratmadan işlevlerini nasıl yerine getirebileceklerini görmeye yardımcı oluyor.

Birbirimiz adına nasıl harekete geçebiliriz?

Harekete geçtiğimizde karşılıklı olarak nasıl fayda sağlarız?

Kendimizi nasıl örgütleriz?

Siyasal bağlantılarımız sebebiyle ne tür faydalar ve sorumluluklar ediniriz?

İnsanlar bir toplumsal harekete katıldıktan ve o hareketin tanımlanmış hedefleriyle aynı çizgiye geldikten sonra neden o hareketi terk ederler?

Mevcut kurumların kalıcılığını önden kabullenerek yalnızca kötü yanlarını iyileştirmekle mi yetineceğiz (yani reformist olacağız) yoksa mevcut kurumları ihtiyaç duyulan işlevlerini yeni yollarla karşılayan yeni kurumlarla mı değiştireceğiz (yani devrimci olacağız)?”

“Mümkün Ütopya adil bir dünya yaratabilecek dinamik bir hareket isteyen aktivistlerin yüzleştiği birçok soruyu yanıtlıyor.”

Bill Fletcher, Jr.

Rota

Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız?

Bruno Latour

“Yaşayabileceğimiz bir toprağı nasıl bulacağız? […] Nereye gideceğimizi de, nasıl yaşayacağımızı da, kimlerle birlikte yaşayacağımızı da bilmiyoruz. Bir yer bulmak için ne yapmalıyız? Yönümüzü nasıl bulacağız?”

Toprak mefhumunun yapısı değişiyor, tüm aidiyetler dönüşüm sürecinde, herkes evrensel anlamda paylaşılabilir bir dünyanın, içinde yaşanabilir bir toprağın eksikliğiyle karşı karşıya ve yerküre direnmeye başladı; tarihte ilk defa insan toplumları, yer sisteminin insan eylemine verdiği tepkileri kavramak zorunda… Bruno Latour, Rota’da çizdiği bu manzaranın “belli bir tarihsel eğrinin sonu”na işaret ettiğini iddia ediyor ve bunu toplumsal sınıf mücadelesinin, bir jeo-toplumsal yer mücadelesine dönüşümü olarak yorumluyor.

Latour dünyanın karşılaştığı üç büyük sorunu bu dönüşüm temelinde değerlendirerek göç krizinin, iklim durumunun inkârının ve inanılmaz boyutlara ulaşan eşitsizliğin aslında tek bir olay olduğunu iddia ediyor. Artık Küresellik/Yerellik, Sağ/Sol, Batı hayranlığı/karşıtlığı üzerinden politika yapmanın geçersiz kaldığını, onun yerine “Modernleşmenin birbiriyle çelişkili kıldığı, aslında birbirini tamamlayan iki hareketi” gözetmemiz gerektiğini söylüyor: bir yandan toprağa bağlanmak, öte yandan dünyasallaşmak.

Devamını Göster
₺1,000.00
Kolektif Siyaset Seti (7 Kitap)

içimde.

‘’Lor-bi-çi-ka-ça-kos-vi’’

“Buyrun.” dedi arkadaşım “Bay Lor-bi-çi-ka-ça-kos-vi.”

“Eskiden bir kadına âşık olmuştum, ismi Koçolavalaskiydi.”

“Lütfen tekrar eder misiniz?

“Ko-ço-la-va-las-ki.”

Kral biraz sinirlenmiş gibiydi. Bense camdan dışarı, gökkuşağına bakıyordum.

“O zamanlar hep mektuplaşırdık ama bir gün onun mektuplarına karşılık vermemeye

başlamak zorunda kaldım. Çünkü ailem beni Yunan kraliçesi Mia ile evlendirmek istiyordu.”

Holmes ile göz göze geldik.

Tüm Reklamları Kapat

“Tamam, devam edebilirsiniz. Bu isimde bir şey yok.” dedi.

Adam anlatmaya devam etti.

“Sonra düğün zamanımız gelince bu haber Koçolavaski’ye kadar ulaştı. İşte bu yüzden beni,

mektuplarımızı herkese vermekle tehdit ediyor. Ben de size geldim bana yardım edebilirsiniz

Tüm Reklamları Kapat

diye.”

“İyi yaptınız. Lütfen Kaçolavakalaskala... koçokavas... Neyse işte, o kişinin adresini alabilir

miyim?”

Arkadaşım bunu dedikten sonra adam bir kâğıt verdi eline ve olayın üç gün içinde yani cuma

Tüm Reklamları Kapat

gününe kadar çözülmesi gerektiğini söyleyerek gitti.

Adam gidince Sherlock’la konuşmaya başladık:

“Hm...”

“Hmm...”

Tüm Reklamları Kapat

“Hmmm...”

“Hmmmm...”

“Hmmmmm...”

“Hmmmmmm...”

Tüm Reklamları Kapat

“Tamam, sen kazandın.” dedim sonunda.

“Ben adrese gidiyorum.” dedi ve evden çıktı. Kendime bir kahve yapacak kadar vakit

geçmişti ki Sherlock geliverdi. Büyük bir heyecanla olayın yarın çözüleceğini söyledi ve

uyumaya gitti. Sanırım gidip geldiği bu kısa süre zarfında evi incelemişti.

Tüm Reklamları Kapat

Ertesi sabah yine çıktı ve çıkarken akşam saat 7’de yanında olmamı söyledi. Sokağa çıkma

yasağı başlamadan önce iki saatimiz olduğunu söyledi.

Akşam saat 7’de evin arka bahçesinde Sherlock’la buluştuk. Bana olayı anlattı:

“Bak şimdi, bu mendili al.”

Tüm Reklamları Kapat

“Bu ne?

“Senin görevin tam saat 8’de bu mendille halay çekmek ben müzik setine zamanlayıcıyı

kurdum. Unutma, tam saat 8’de caddenin ortasında halay çekeceksin. Sen dikkatleri dağıtınca

ben de elektrikleri keseceğim ve mektupları alacağız. Önceki ziyaretimde mektupların yerini

Tüm Reklamları Kapat

öğrendim.”

“Sen gerçek bir dehasın!”

“Eyvallah!” dedi bir Türk gibi ve gitti.

Tam da planladığımız gibi tam saat 8’de müzik setinden insanın içini kıpır kıpır yapan

Tüm Reklamları Kapat

melodiler yükselmeye başladı. Bu müzikle birlikte ben de halay çekmeye başladım. Başladım

ancak hiç beklemediğim, daha doğrusu tahmin edemediğim bir şey oldu. Caddedeki insanlar

da bana katıldı. Manavından kuruyemişçisine, ayakkabıcısından fırıncısına kadar herkes...

İşte o an hayatımda bir ilki yaşadığımı anladım. Hayatımda ilk defa halay başı olmuştum.

Tüm Reklamları Kapat

Sonra şarkı bitti ve ben de arka bahçeye geri döndüm gizlice. Sherlock da oradaydı ve bir

ateşin başında oturuyordu. Ona ne yaptığını sordum. Mektupları aldığını söyledi. Olayı

çözmenin verdiği rahatlık ve halayın bana verdiği yetkiye dayanarak mektupların nerde

olduğunu sordum. O da bilmediğini söyledi. Soru cevap düellomuzun böyle şok edici bir

Tüm Reklamları Kapat

şekilde bitmesini beklemiyordum. Yaşadığım bu şok Sherlock için yeterince etkileyici

olmamış olacak ki bir kâğıt uzattı bana.

Bay Holmes,

Siz bu satırları okurken mektuplarla birlikte Fransa’ya doğru yola çıkmış olacağım. Çünkü

Tüm Reklamları Kapat

Paris’te yaşamak çok romantik olacak. Her neyse... Sizin mektuplar için geleceğinizi

biliyordum. Bu yüzden buralardan gitmeye karar verdim. Şunu bilmenizi isterim ki artık Rus

kralını pek umursamamaya başladım. Hatta okuduğum çok güzel bir kitabın adını ona

uyarladım: “Kim takar Rus kralını?” Eğer çok büyük bir şey olmazsa bu mektupları kimse

Tüm Reklamları Kapat

görmeyecek. Yani kralın içi rahat olsun. Bir de sizi gerçekten tebrik etmeliyim. Çünkü halay

fikri çok iyiydi.

“Sanırım müzik setini evlerinin yanına kurmamam gerekirdi.” dedi Holmes.

Tüm bu yaşananları Kral’a anlatınca bize minnettar kaldığını söyledi. Yaşananlar ve

Tüm Reklamları Kapat

hizmetlerimizden dolayı ise bize yüklü bir miktarda para ödedi. Tabii arkadaşımın parada

gözü yoktu ama ben paralarla bir güzel ziyafet çektim doğrusu.

AKSAKALLILAR KULÜBÜ

Avrupa’yı karıştıran ilk işimizden sonra Türkiye’de işlerimizin çok daha ilgi çekici bir hâle

Tüm Reklamları Kapat

geleceği iyice belli olmuştu. Biz böyle düşünürken ve önceki olayın da üzerinden çok da

zaman geçmeden yeni bir olayla karşı karşıyaydık.

Bir sabah arkadaşım Sherlock’la oturmuş birlikte türkü söylüyorduk. İsmi bir millete ait olan

kaç müzik türü var ki? Gerçekten çok etkileyici bir müzik türüydü türkü. Biz Türkler gibi

Tüm Reklamları Kapat

türkü söylerken bu eğlenceli zamanın bölünmemesi tabii ki olmazdı. Bir süre sonra sert

adımlarla bize doğru gelen biri olduğunu duyduk.

“Duyulan bu adımların sertliğinden de anlaşılıyor ki yeni bir olayla karşı karşıya kalmak

üzereyiz.” dedim.

Tüm Reklamları Kapat

“Bravo Watson, gerçekten bugün çok zekisin!”

Kendince benimle alay ediyordu, biraz sinirlenmedim değil yani.

“Teşekkür ederim, sen de...” diye karşılık verdim lafı çok uzatmadan. Derken kapı açıldı ve

tombul ve yaşlı bir adam içeri girdi.

Tüm Reklamları Kapat

“Selamın aleyküm!”

Türklere özgü bir şey daha... Merhaba, selam, günaydın, iyi günler, hayırlı sabahlar vs... O

kadar çok selamlaşma şekli var ki burada insan şaşıp kalıyor. Biz de ortama ayak

uyduruyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

“Aleyküm selam! Buyurun, kime bakmıştınız?”

“Ben Sherlock Holmes’i arıyorum. Burada olduğunu söylediler.”

“Evet, buyurun benim.” diyerek söze girdi Bay Holmes. Normal zamanlarda çok konuşkan

biri olmasa da kendisini heyecanlandıran bir olay varsa insanlarla iletişim kurmaya bayılıyor.

Tüm Reklamları Kapat

“Öncelikle hikâyemi anlatacağım ama o kadar değişik ki bir masal gibi gelebilir size.” diyen

adam Holmes’in heyecanını daha da arttırıyordu.

“Evet, sizi dinliyoruz.”

“Bir gün yeni bir çırak arıyordum bakkal dükkânım için. Bir genç çok hevesliydi. İşinde iyi

Tüm Reklamları Kapat

ve aynı zamanda ucuza çalışıyordu. Ehehe, tabii işime gelir bu benim. Ama kötü bir yanı

vardı. Zamanının çoğunu dükkânın kilerinde geçiriyordu. Fotoğrafçılıkla uğraşıyordu ve

kilerde fotoğraflarını düzenliyordu. Sonra bir gün yanıma geldi:

‘Dayı, dayı!’

Tüm Reklamları Kapat

‘Efendim yeğen?’

‘Senin sakalların bembeyaz. Aksakallılar kulübüne katılmalısın.’

‘O nedir yahu, neye yarıyor ki?’

‘Orası çok mükemmel bir grup ve sadece aksakallılar girebiliyor.’

Tüm Reklamları Kapat

‘Peki ama ben neden o gruba girmek isteyeyim ki?’

‘O gruba katılarak daha çok para kazanabilirsin. Bunun için de seçmelere gitmeliyiz.’

Aramızda geçen bu muhabbetten sonra kalkıp seçmelere gittik. Seçmelerin yapılacağı yer

oldukça kalabalık bir yerleşim yerindeydi. Biz etrafa bakarken bir adam geldi ve beni

Tüm Reklamları Kapat

kolumdan çekip kulübün olduğu binaya soktu. Kendisini kulübün müdürü olarak tanıttı.

Kulübe kayıt için bir kâğıt çıkardı ve gerekli bilgileri doldurduk, işin detaylarını konuştuk.

Kulübün müdürü bize ayrıntıları anlatmaya başladı:

‘Göreviniz, bu ansiklopediyi bu deftere geçirmek.’

Tüm Reklamları Kapat

‘Bu neden yapayım ki?’

‘Bunun karşılığında günde 200 TL ödeme alacaksınız.’

‘Günde kaç saat çalışacağım peki?’

‘10.00 ile 14.00 arası. Ama bu saatler arasında binadan çıkarsanız kovulursunuz.’

Tüm Reklamları Kapat

Pek bir anlam veremedim ama benim gibi bir bakkal için gayet iyi bir işti. Fakat içimde de bir

kuşku yok değildi.”

Ortağım iyice sabırsızlanmaya başlamıştı.

“Bakkalınızın adı nedir?” diye sordu adama.

Tüm Reklamları Kapat

“Bizim Bakkal. 2002’den beri...”

Bu cevaptan sonra üçümüz birbirimize baktık ve adam anlatmaya devam etti.

“Yaklaşık 10 gün boyunca çalıştım. İşler gayet iyi gidiyordu, kazandığım paralar da cabası...

Bizim dükkânı da çırağa bırakıyordum bu süre boyunca. Size dükkân hakkında biraz bilgi

Tüm Reklamları Kapat

vereyim: Şehir bankasının arka mahallesinde bir yerde. Bu çevre işlek bir alan olsa da bizim

mahalle pek tenha. Yine de yuvarlanıp gidiyoruz işte.”

Bu hikâye nereye gidecek pek emin değildim açıkçası sıkılmıştım ama arkadaşım sherlock ise

dikkatle dinliyordu adamı. Benim ise canım iyice sıkılmıştı. Ama ilginç adam anlatmaya

Tüm Reklamları Kapat

devam etti.

“ Bu pandemi döneminde böyle kıyak bir iş beni mutlu etmişti ama açıkçası bu işte

Amerika’nın parmağı olduğunu düşünüyorum. Benim zekâmdan etkilenmiş olmalılar.”

“Tabii canım...” dedi ve kıkırdamaya başladı Sherlock. Adam devam etti:

Tüm Reklamları Kapat

“Ama bir gün iş yerine gittiğimde kapıda ‘Aksakallılar Kulübü kapanmıştır.’ yazısıyla

karşılaştım. Etraftaki herkese kulübü sordum ama kimse bu konu hakkında hiçbir şey

bilmediğini söyledi, muhtar bile!..”

Tüm ciddiyetiyle “İlginç.” dedi Sherlock.

Tüm Reklamları Kapat

“Tüm şehri dolaştım herkese sordum ama yok, yok, yok. Bizim çırak da bilmiyormuş. Ya

kafayı yedim ya bana şaka yapıyorlar. Eğer bu bir şakaysa onlara epey pahalıya patlayacak!”

Sherlock elini çenesine koydu ve “Hmm... Bunun bir şaka olması düşük bir ihtimal gibi

görünüyor. Bu vakayı çözeceğim. Teşekkürler bizden haber bekleyin.”

Tüm Reklamları Kapat

Adam giderken ben de Sherlock’a döndüm.

“Ee fikrin ne ?”

“Dostum, olay çok açık değil mi?”

“Gerçekten öyle mi?”

Tüm Reklamları Kapat

“Evet, aslında vaka çözüldü bile!”

“Peki olay ne, suçlu kim?”

“Orası yarın belli olur. Senden tek isteğim yarın akşam saat 19.00’da meydanda buluşalım.

Yanına şey de al.”

Tüm Reklamları Kapat

“Şey mi dostum? Yine yangınlar yine...”

“Evet, evet aynen tabanca al diyecektim.”

Bu tuhaf diyalog sonrası ben de odama gittim. Düşünmek için yatağıma uzandım ve müzik

çalarımı açtım ve şarkının tadını çıkardım:

Tüm Reklamları Kapat

“Yine yangınlar, yine ben...”

Sabah uyandım ve çok hızlı bir şekilde elimi yüzümü yıkadım. Salona gittiğimde Sherlock

ortalıkta yoktu. Herhalde olay ile ilgili araştırma yapıyordu diyerek bir belgesel izlemeye

başladım ve biraz da olsa keyfime baktım. Saat 18.00’de çabucak silahımı aldım ve evden

Tüm Reklamları Kapat

çıkıp meydana doğru yola çıktım. Sherlock’un yanında iki kişi vardı. Bunlardan biri

Sherlock'un dedektif arkadaşı Mahmut idi.

“Merhaba Watson!” dedi Sherlock beni görünce.

“Aa adınız Watson mu? Memnun oldum. Ben İlknur, bankanın müdürüyüm.”

Tüm Reklamları Kapat

Ağzımı açmama fırsat vermeden “Beni takip edin!” dedi Sherlock ve bizi bankanın deposuna

götürdü. Banka müdürü konuşmaya başladı:

“Burada çok miktarda para var. Şu an taşımaya üşendiğimiz için depolarda değil burada

duruyor.”

Tüm Reklamları Kapat

“Evet, müşterimizin çırağının amacı her gün saat 10.00-14.00 arası tünel kazmak idi. Bunu

bakkalı ziyarete gelince çırağın dizlerinden anladım. Ayrıca kilerde vakit geçirdiği

zamanlarda da tünel kazmayla uğraşıyordu. Bu kulüp bir oyundu. Ama olayın Amerika’yla

ilgisi yoktu ve tüneli kazmayı bitirince Aksakallılar Kulübü’ne de ihtiyaç kalmadı.

Tüm Reklamları Kapat

Tahminlerime göre tünel bitirildiğine göre bu akşam hırsızlar tünelden bodruma gelecek.

Kapıları tutması için memurları ayarladın değil mi Mahmut?”

“Tabii ki.” dedi Mahmut.

“Peki sen Watson, ne olur ne olmaz silahın yanında değil mi?” Başımı sallayarak yanıt

Tüm Reklamları Kapat

verdim kendisine. Çünkü hâlâ olayın şokundaydım.

“Şimdi bekleyeceğiz.”

Bir süre karanlıkta kaldık bekledik, bekledik, bekledik ve daha çok bekledik. Sonunda bir

kıpırdanma oldu. Biri kafasını dışarı çıkardı. O anda Sherlock ortaya çıktı ve adamı bir

Tüm Reklamları Kapat

hamlede yakaladı. Bu kişi tam da Sherlock’un tahmin ettiği gibi bakkalın çırağıydı. Çok da

direnmeden her şeyi itiraf etti. Suçluları Türk polisine teslim ederek bir olayı daha

sonuçlandırdık.

“Nasıldı ama?” dedi Sherlock.

Tüm Reklamları Kapat

“Şey gibiydi...” diyecekken Sherlock yapıştırdı cevabı:

“Şey mi dostum: Yine yangınlar, yine ben.”

İkimiz de gülmeye başladık.

Yaşadığımız bu iki olay bile Türkiye’ye gelmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimizi

Tüm Reklamları Kapat

gösteriyor. Görünen o ki ilerleyen zamanlarda Türkiye’deki insanlara çok daha fazla yardımcı

olacağız. Tabii Türkiye de bize...

SON

Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • İğrenç! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/06/2025 19:01:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12008

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close