Ölülerin Şehri - Mohenjo-Daro / İlk Nükleer Savaş

- Blog Yazısı
Giriş
Savaş, topluluklar arasında yapılan silahlı ya da silahsız yoğun gerçekleştirilen eylem. Kelime anlamı bu şekilde olsa da bugün biliyoruz ki savaş hiç öyle kelime anlamında ki gibi masum ve sıradan değil. Bilim ve teknoloji son 50 yılda inanılmaz bir sıçrayış yaşayarak günümüz teknolojisine evrildi ve gün geçtikçe gelişmeye devam ediyor. Bilimin ve teknolojinin bu denli hızlı bir şekilde gelişmesiyle beraber gelişen teknolojileri askerî alanda da kullanmayı ihmal etmeyen devletlerin birçok masum insanların sonunu getirmiş ve büyük yıkımlar ile sonuçlanmıştır.
Bu teknolojilerle; insansız hava araçları, güdümlü füzeler, gelişmiş radar sistemleri ve tabii ki en korkuncu olan nükleer bombalar. Bunlar günümüz teknolojisi sayesinde erişebildiğimiz silahlar, ne kadar kullanılmamalarını dilesek de ne yazık ki sürekli gördüğümüz ve aşina olduğumuz teknolojiler.
İlk medeniyetlerden biri olarak kabul gören Sümerlerden bugüne bu seviyeye ulaşmamız yaklaşık 6000 sene sürdü. Peki aslında bu teknolojileri çok daha öncesinde ulaştıysak? Ya Tufan diye adlandırdığımız küresel çapta olan felaket ile birlikte yüksek medeniyetimiz çöktü ve yeniden başlamak zorunda kaldıysa? Her ne kadar Hoolywood filminin senaryosuymuş gibi kulağa ilginç gelsede, aslında antik metinler bize geçmişimiz hakkında sıradışı bilgiler vermekte. Ve bunlardan belki de en iyi korunanı Kadim Hint medeniyetlerinden gelen binlerce yıl önce yazılmış “Mahabharata Destanı” peki bu destanın konumuzla ilgisi ne? Günümüz bilgisi ile araştırıp incelediğimizde bizi hayrete düşüren olaylar neler? O halde gelin sizlere bu blog da anlatıyım.
Kazı Çalışmaları ve Araştırmaları
1924 senesinde bir Hindu rahip ve Hindistan’da arkeologlardan oluşan bir ekip kadim destanlarda geçen efsanevi şehir “Mohenjo-Daro” Türkçe karşılığı ile “Ölüler Tepesi”ni aramak için günümüz Pakistan’ın kuzey doğusundaki İndus vadisine doğru yola çıkarlar, yapılan kazılar sonucu zamanın antik medeniyetleri ile yarışacak düzeyde gelişmiş yaklaşık 40 bin kişiye ev sahipliği yapacak kapasitede devasa bir Antik-kent uzun uğraşlar ve kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarmışlardır. Lakin bu büyük keşifte bilim insanlarını düşündüren ve kimilerini dehşete düşüren sonuçlarla karşılaşılır.

40 bin kişinin yaşayabileceği şehirde sadece 43 tane iskelet bulunmuştur. Ve bu iskeletlerin korunma şeklleri sıradan gömülmelerden ziyade, trajik bir olay karşısında öldüklerini gösterir. Çoğu birbirine sarılmış vaziyette ya da kemiklerinde ciddi travmalar oluşmuş şekilde bulunurlar. 1977 yılında kazılarda yer alan İngiliz araştırmacı David Davenport yaptığı incelemeler sonucunda şehrin bazı kısımlarında şiddetli patlamalara bağlı yıkım izleri keşfeder.
İşin ilginci ise bu izlerin alelade bir patlama değil nükleer patlama izleri olmasıdır. Camlaşmış çömlekler, erimiş kayalar ile başlayan keşifler bulunan 43 adet iskelet ile içinden çıkılmaz bir hal alır. İskeletlerde yapılan araştırmalarda, yüksek miktarda radyasyon izi tepsit edilir. 2014 yılında minarolog Dr. Sampat Anrath özel bölgelerden getirilen çömlek üzerinde araştırmalar yapmaya başlar, yaptığı incelemeler sonucu yazdığı raporunda şöyle bahseder;
“İncelemelerin sonucunda, getirilen örneklerde genel olarak silikon, alüminyum ve potasyum bulunmuştur. Materyallerin oluşumunu incelemek için numune üzerinde X-ışını kristal grafisi yapan Dr. Sampat kil tabletin ani bir şekilde 3000 ila 4000 derecelik bir ısıya maruz kalarak bu hale geldiğini saptamıştır. Ve bu bölgede bu ısıyı sağlayabilecek bir volkanik patlama olmadığından ve o devirde ki bir medeniyetin neredeyse güneşin yüzey ısısıyla aynı olan bu değere sahip bir ısı üretme teknolojisi olmayacağı için resmî raporunun yaşanan doğa üstü bir olay sonucu durum vuku bulmuştur diyerek bitirmiştir.”

Ramayana Destanı

Aldıkları sonuç karşısında şaşıran arkeologlar ve tarihçiler ise cevabı günümüzden binlerce yıl önce yaşanan Tanrıların da dahil olduğu bir savaşı anlatan “Ramayana Destanın”da bulduklarını inanıyorlar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bir yere açıklık getirmek istiyorum bu tanrılar dediğimiz varlıklar aslında tabirlere göre sizin gibi benim gibi etten kemikten varlıklar. Sadece o devrin insanlarına göre hem daha heybetliler, hem de çok çok daha ileri teknolojilere sahipler o yüzden eski halklar, destanlarında bu varlıkları anlayamadıkları teknolojileri yüzünden tanrıları olarak nitelendirip kültürlerine ya da inanışlarına katmışlardır. Biz bu varlıklara günümüzde Antik-Uzaylılar diyoruz.
Ramayana Destanına göre tanrı Vişnu(Vishnu) ölümlü Kral Ravana’nın çok güçlenmesi ve kendisini tanrı olarak görmesinden rahatsızlık duyar. Bunun üzerine Vişnu, Rama olarak bilinen insan formuna girerek bu güç ile birlikte yozlaşmış Krala karşı savaşa başlar. Çatışmaların zirvesinde insan formundaki Vişnu, tanrısal silahı olan “Brahmasta”yı kullanır. Silahın korkunç gücü destanda şu şekilde anlatılır.
“Rama Brahmastayı bir kez kullandı mı hiçbir savunma ve ordu onu durduramaz, hedefini asla şaşırmaz ve onlarca güneşin parlaklığıyla hedefinde ne varsa yok eder. Onun gazabından kurtulduğunu sananların ise saçları, tırnakları, derileri dökülür, bir anda yaşlanır ve ölürler.”
Eminim ki tüm bu benzetimler aklınıza bir silahı getirmiştir. Destanda anlatılan etkiler bir atom bombasının birebir etkileridir ve silahın kullanımı sonrası ölen Ravana’nın ordusu yok olur. Bazı tarihçiler destanda geçen ve Vişnu’nun gazabı ile yok edilen Lanka şehrinin aslında Mohenjo Daro olduğunu iddia ederler. Teorilerine göre daha önce yaşamla dolu olan bu güzel şehir savaş sonrasındaki nükleer serpinti yüzünden zamanla halk arasında ölülerin tepesi anlamına gelen ismini almıştır. Bulunan arkeolojik kalıntılar bölgede karşılaşılan radyasyon ve camlaşma fenomenleri bu hikâyeyi destekler nitelikte bulgular sunmaktadır.
Bitiş
Yaşanan her ne olursa olsun şu gerçektir ki Ölüler Tepesi olarak adlandırılan bu bölgede buluntulara göre nükleer diyebileceğimiz ciddi bir olay yaşanmış ve bölgeyi dönemi için yaşanmaz hale getirmiştir. Lakin bunu destan da anlatıldığı gibi Tanrıların dahil olduğu bir savaş mı sebep oldu, yoksa farklı bir olay mı sebep oldu, bunun şu an için kesin olarak bilemiyoruz. Belki önümüzdeki yıllarda yapılacak keşifler bu gizeme ışık tutabilir, fakat Antik Tanrıların savaşlarının anlatıldığı tek metinler Hint metinleri değil, ilerleyen günlerde Annunakiler blogumda ile Tufan öncesi medeniyetlerde yaşanan sıra dışı olayları savaşları ve o dönmin imkansız görülen teknolojileri hep birlikte göreceğiz.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Ayasya. Ramayana 2 / Ayodhya Kanda. ISBN: 9786257946483.
- Ayasya. (2024). Ramayana - Aranya Kanda 3.Kitap. ISBN: 9786257946803. Yayınevi: Vaveyla. sf: 370.
- Ayasya. (2021). Mahabharata Destanı (5 Cilt Set). ISBN: 2414805195942. sf: 2272.
- Gerçeği Bul. Ölülerin Şehri "Mohenjo Daro" - Yaşanan İlk Nükleer Savaş. Alındığı Tarih: 29 Kasım 2024. Alındığı Yer: youtu.be | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 02/08/2025 03:34:23 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19124
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.