Cehalet Üzerine
İki tür cahillik var gibi görünüyor: Fark edilen cahillik ve fark edilmeyen cahillik.
Cahilliğimiz sonsuz ve sınırsız. Her yeni bilgi, her yeni keşif yeni sorunları da beraberinde getiriyor. Sınırlı bir şekilde biriktirdiğimiz bilgi birikimi bilgisizliğimizin sonsuzluğunu da fark etmemizi sağlıyor. Araştırarak, öğrenerek gelen bilgi bir farkındalık yaratıyor. Anlayarak fark edilen cehalet...
Öğrenme, anlama ve bilme gayreti olmadan oluşan cahillik en kötüsü... Bu, cehaletinin farkına varamamaya neden oluyor. Bir de bunun devamı var: Bir felsefeyi, ideolojiyi, dünya görüşünü öğrenip bu düşüncelerin her şeyi açıkladığına kanaat getirmek. İnsanın cehaletini fark edememesini sağlayan en önemli nedenlerden biri de bu tarz öğreti, doktrin ya da düşünce modelleri ile gözlerini kapaması.
İnsanlığın cahilliğini fark etmesinin tarihi oldukça eskilere dayanır. MÖ 500 civarında Antik Yunan’da birkaç meraklı ve kuşkucu insan sorular sormaya başladı. Her şeyin nedeni nedir, özü nedir, yaşamın kaynağı nedir, doğanın nasıl bir düzeni var? Bu ve benzeri sorular muhtelemen Antik Çağ öncesinde de sorulmuştu ama cevaplar kurgusaldı. İnsanlar anlayamadıkları ve açıklayamadıkları olaylara metafizik anlamlar yüklediler. Güneş bir tanrıydı ve hayat veriyordu. Ay bir tanrıçaydı ve doğurganlıkla ilgiliydi(muhtemelen kadınların adet dönemlerinin Ay döngüleri ile ilgili olduğunu fark etmişlerdi). Deprem, yanardağ patlaması gibi olaylar yer tanrısının öfkesi yüzündendi ve bu öfkeyi yatıştırmak için hediyeler vermek gerekliydi. Ne yazık ki bu öfke yatıştırma çabaları insan ve hayvan kurban etmek gibi törenlerin doğmasına sebep oldu. Hasat mevsimi geldiğinde, tarlalarda ürünler bol olduğunda yer tanrısı onları ödüllendirmiş oluyordu. İnsanlar etraflarındaki doğayı ve gökyüzündeki parıltıları açıklayabilmek için hayal güçlerinin sonsuz yaratıcılığından faydalandılar. İnsanlar doğuştan yaratıcı varlıklardır. Sanata yeteneği olmayanlar bile var olmayan, hiç görmedikleri soyut kavramları düşünüp, zihinlerinde hayali komposizyonları kurgulayabilirler. Tarihçi Yuval Noah Harari: “Tüm olay hikayeler anlatmanın ve insanların bu hikayelere inanmasının etrafında gelişti” demiştir. Ve şöyle devam eder: “Yalandan farklı olarak, hayali gerçeklik herkesin inandığı bir şeydir ve bu ortak inanç sürdüğü sürece hayali gerçeklik dünyada belli bir güce sahiptir.”[1] Böylelikle olan bitenlerin nedenleri olan tanrılar, melekler, cinler, şeytanlar ve iblislerden oluşan bir hikayeler evreni oluşturuldu. Dünya’nın farklı bölgelerine yayılmış halklar, kendi kültürlerine göre farklı hikayeler kurguladılar. Bu hikayelere biz bugün mitoloji diyoruz. Mitolojilerse dinlerin temelini oluşturdu.
İnsanlar binlerce yıl boyunca mitolojik ve dinsel hikayeleri doğru kabul ederek yaşadılar. Bunların doğruluğuna sorgulamadan inandılar. Yaratıcı mitolojiler, sanatsal olarak son derece etkileyici olsalar da temel olarak pek bir açıklayıcılıkları yoktur; çünkü ne olduğunu anlatmaktan ziyade kolayca anlaşılabilecek kalıplar(örüntüler) sunarlar. Antik Yunan dönemine gelindiğindeyse birileri, aynı sorulara akıl yürütmeler yoluyla cevaplar verilebileceğini keşfetti. Tanrılar gibi soyut varlıklarla yetinmeyip sorularını daha ileriye taşımayı denediler. “Neden” sorusundan çok “Nasıl” sorusu öne çıkmaya başladı. Bu, dünyamızın ilk filozoflarının çağıydı ve bilgi sevgisiyle doluydular... Thales, Anaksimandros, Herakleitos, Parmenides, Demokritos vb... Hepsi büyük bir iştahla doğayı gözlemledi ve sorguladı. Sorular yeni soruları doğurdu. Dünya hakkında yeni şeyler öğrenmek hiç bitmeyecek bir süreç gibidir. Ksenophanes bunu ilk anlayan filozoflardan oldu ve şiirlerinde anlattı:
Ulaşamadı hiç kimse, tanrılar ve sözünü ettiğim
Tüm şeyler hakkındaki kesin doğruya, ulaşamaz da.
Açıklayabilse de biri, bu kusursuz doğruyu,
Asla bilemeyecektir: her şey sanılarla dokunmuştur.[2]
Ksenopahnes’ten sonra felsefe tarihinin belki de en ikonik filozofu olan Sokrates insanın bilgisizliğinin boyutlarının ne kadar geniş olduğunu idrak etmiş ve ünlü sözlerinden birini söylemiştir: “Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir.”[3]
***
İlkçağ filozoflarından sonra gelen ortaçağ, insanların cahilliklerinin farkında olmadıkları bir dönemdi. Kilisenin hegemonyası altındaki bu dönemde dinin öğretileri, Platon ve Aristoteles’in felsefeleri her şeyin cevabı olarak görülüyordu. Fark edilmeyen cahillik kesin bilgileri bildiğini düşünmekle başlar. Kesin ve mutlak bilgiye sahip olduğunu düşünmek dogmatiklik göstergesidir. Buna göre, dogmatik kişiler cahilliğinin farkında olmayan kişilerdir, diyebiliriz. Rönesans ile birlikte insanlar yeniden doğayı gözlemlemeye, dini ve dogmatik düşüncelerle yetinmeyip, araştırmalar yapmaya başladılar. Galileo ve Newton ile
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
sıçrama gerçekleştiren bilim önümüze bilinmezliklerle dolu ve keşfedilmeyi bekleyen bir evren ortaya çıkardı. Bilim o güne kadar doğru kabul edilen bilgilerin büyük bir kısmının yanlış olduğunu kanıtladı. Dünya evrenin merkezi değildi; güneşin etrafında dönen küçük bir gezegendi. Dolayısıyla insan da evrenin merkezi değildi. Mitolojilerin ve dinlerin söylediklerinin aksine evren hiç de bizim için yaratılmış görünmüyordu. İnsanlık cehaletinin farkına varmaya başlamıştı.
20. yüzyıla gelindiğinde insanlık uzayın ve zamanın aynı şey olduğunu ve bu uzay-zamanda bütün cisimlerin yer kapladığını anlamıştı. Yer kaplayan cisim büyüklüğüne ve kütlesine göre uzay-zamanda bükülmeye neden oluyor ve diğer cisimleri kendine doğru çekiyordu. Bu keşfi ile Einstein evrenimiz hakkında yeni şeyler öğrenmemizi sağlamış oldu. Bilim insanları hiçbir zaman öğrendikleri ile yetinmezler. Bildiklerini geçici doğru olarak kabul eder ve daha doğrunun peşine düşerler; çünkü mutlak bilginin var olmadığını bilirler. Kuantum fiziği bizlere evrende hiçbir kesinliğin olmadığını söyler. Atomaltı parçacıkların mikro evrenindeki fizik yasaları Einstein ve Newton’un bulduğu fizik yasalarından farklı işler. Parçacıklar aynı anda farklı yerlerde olabilir. Hızla hareket ederler. Hızlarını ölçmeye çalışırken konumları belirlenemez ya da konumları belirlendiğinde hızları ölçülemez. Neden sonuç ilişkilerinin devre dışı kaldığı bir dünyadır bu. Bir rasgelelik dünyası... Kuantum fizikçileri bu mikro evreni inceledikçe belirsizlik, karmaşıklık ve nedensizlikle karşı karşıya kaldılar. Modern doğa bilimleri bizlere evrende henüz bilmediğimiz çok fazla şey olduğunu gösterdi. Yeni keşifler, yeni bilgiler ortaya çıktıkça bilinmeyenlerin sayısı da artıyor. Yaşarken efsaneleşmiş ünlü kuantum fizikçisi Richard Feynman, cahilliğimizin boyutlarını en iyi anlayan kişilerden biriydi ve bundan oldukça memnundu. Bilmediğini bilmek onu heyecanladırıyor, keşfetme motivasyonunu kamçılıyordu. “Bence bilmediğini kabul ederek yaşamak, yanlış olabilecek cevapları kabul etmekten çok daha ilginç”[4] demişti. Sanırım bu, fark edilen cahilliğe en güzel örnek.
Cahil olmak her ne kadar suçlama ve aşağılama ifadesi olarak kullanılsa da insan olarak bizlerin değişmeyen bir gerçeği.
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Y. N. Harari. (2015). Hayvanlardan Tanrılara. ISBN: 9786055029357.
- ^ K. R. P. (Sir). (2010). Hayat Problem Çözmektir.
- ^ Plato. (2012). Sokrates'in Savunması. ISBN: 9786053607021. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
- ^ www.youtube.com. Richard Feynman; Şüphe Ve Belirsizlik Üzerine.... Alındığı Tarih: 26 Ağustos 2022. Alındığı Yer: www.youtube.com | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/01/2025 06:34:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12297
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.