Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi?

10 dakika
1,619
Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi? Big Think
Tüm Reklamları Kapat

85 yaşındaki Sir Roger Penrose, adını onlarca yıl önce genel görelilik üzerine yaptığı çığır açıcı çalışmalarla duyurmuş bir matematiksel fizikçidir. Daha sonra Stephen Hawking ile birlikte kara delikler ve evrenin oluşmuş olabileceği sonsuz yoğunlukta bir nokta olan kütleçekimsel tekillikleri kavramsallaştırmaya yardımcı olmuştur. Aynı zamanda, kuantum mekaniği ile uzay-zamanın yapısını bağlayan yeni bir yaklaşım olan "Twistor teorisini" de öne sürmüştür. "Penrose karoları" olarak bilinen bazı geometrik şekilleri keşfetmesi ise matematik ve kristalografi alanlarında yeni araştırma yönlerine yol açmıştır.

Penrose, fizik alanındaki çalışmalarına atfedilen "aykırı" etiketine itiraz etse de bu şekilde anılmaktan rahatsız görünmüyor. Ancak, bilinç üzerine geliştirdiği teorisi kabul gören bilimsel sınırları zorladığından dolayı, eleştirmenler bu kadar az kanıta dayanan bir teoriyi neden benimsediğini sorguluyorlar.

Çoğu bilim insanı, kuantum mekaniğini beynin nasıl çalıştığını anlamamızla alakasız olarak değerlendiriyor. Yine de Penrose'un teorisinin neden dikkat çektiğini anlamak zor değil. Yapay zekâ uzmanları, onlarca yıldır bir tür "bilgisayar beyni" öngörüyorlar, ancak bugüne kadar kayda değer bir ilerleme gösterilemedi. Ve son yıllardaki nörobiyoloji alanındaki tüm gelişmelere rağmen, zihin-beyin problemini çözmeye bir asır öncesine kıyasla daha yakın görünmüyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

İnsan beyninin nöronları, sinapsları ve nörotransmitterleri tamamen haritalanabilse bile (ki bu bilim tarihindeki en büyük zaferlerden biri olacaktır) bunun 3 kiloluk beyin kütlemizin düşüncelerimiz ve hislerimiz gibi maddi olmayan bir dünyayı nasıl oluşturduğunu açıklamaya katkısı olup olmayacağı belirsiz. Mevcut bilinç teorilerinde bir şeylerin eksik olduğunu hissedebiliyoruz. Filozof David Chalmers, bilincin bilinen fizik yasalarının dışında var olan temel bir doğa özelliği olabileceğini öne sürüyor. Genellikle "misteryanlar" (veya "gizemciler") olarak adlandırılan diğerleri ise öznel deneyimin bilimin açıklama kapasitesinin ötesinde olduğunu iddia ediyorlar.

Penrose'un teorisi, daha derin bir açıklama düzeyi vaat ediyor. O, bilincin hesaplamalı olmadığını ve şu anda nörobilim, biyoloji ya da fiziğin bunu açıklayamayacağını öne sürerek yola çıkıyor. Penrose, bir röportajda şunları söylüyor:

Bilinci anlamlandırabilmek için fiziksel dünyaya dair anlayışımızda büyük bir devrime ihtiyacımız var. Fiziğin tamamen dışına çıkmayacaksak yapabileceğimiz en iyi şey bu büyük bilinmeyeni, yani kuantum mekaniğini anlamlandırmak olacaktır.

Penrose, teorisini kuantum bilgisayarların temel özelliklerinden yola çıkarak geliştiriyor. Kuantum bilgisayarlarda bilgi bitleri (qubitler) aynı anda birden fazla durumda olabilir—örneğin, hem "açık" hem "kapalı" pozisyonda olabilirler. Bu kuantum durumları, tek ve neredeyse anlık bir hesaplama için kullanılmadan önce aynı anda var olur; bu duruma "süperpozisyon" denir. Kuantum uyumu ise, büyük bir sistem tek bir kuantum durumu içinde birlikte hareket ettiğinde meydana gelir.

Hameroff, kuantum uyumunun beynin nöronlarındaki protein yapıları olan mikrotübüllerde gerçekleştiğini öne sürmüştür. Mikrotübüller nedir diye soracak olursanız, ökaryotik hücrelerin içinde bulunan (hücre iskeletinin bir parçası olan) tüp şeklindeki yapılar olup hücrenin şeklinin belirlenmesinde ve hareketlerinde, yani mitoz sırasında kromozomların ayrılması dahil hücre bölünmesinde rol oynarlar.

Tüm Reklamları Kapat

Hameroff, mikrotübüllerin Penrose'un teorisinde aradığı kuantum cihazı olduğunu öne sürmektedir. Nöronlarda mikrotübüller, sinaptik bağlantıların gücünü kontrol etmeye yardımcı olur ve tüp benzeri şekilleri, çevrelerindeki daha büyük nöronun gürültüsünden korunmalarını sağlayabilir. Penrose, mikrotübüllerin simetrisi ve kafes yapısının özellikle ilgisini çektiğini belirtir ve bu durumu "kuantum mekaniksel bir şeyler varmış gibi duruyor" şeklinde ifade eder.

Yine de bilince etki edebilmek için sürekli ve rastgele anlardan oluşan bir kuantum uyumu yeterli olmayacaktır. Sürecin bir şekilde yapılandırılması ya da "organize edilmesi" gerekir ki bilinçli seçimler yapabilelim. Penrose ve Hameroff'un "Organize Objektif İndirgenme" (Orchestrated Objective Reduction, Orch-OR) teorisinde, bu bilinçli farkındalık anları beynimizdeki mikrotübüller tarafından organize edilir. Teoriye göre mikrotübüller, bilgi ve hafızayı depolama ve işleme kapasitesine sahiptir.

"Objektif İndirgenme" ise Penrose'un kuantum kütleçekimi ile ilgili fikirlerine atıfta bulunur ki Penrose bunu fizikte henüz keşfedilmemiş bir teori olarak görmektedir. Bu, Penrose’un kuantum mekaniğinden göreliliğe kadar evrenin derin yapısı hakkında düşüncelerine dayanan son derece iddialı bir teoridir. Smolin, bu konuda şöyle söylüyor:

Roger’ın tüm düşünceleri birbiriyle bağlantılı: Twistor teorisi, felsefi düşünceleri, kuantum mekaniği hakkındaki fikirleri, beyin ve zihin hakkındaki düşünceleri...

Bu teori oldukça karmaşık ve yoğun olsa da eleştirmenler tarafından ikna edici bulunmuyor. Çoğu bilim insanı, beynin kuantum durumlarının nöral aktivite üzerinde herhangi bir etkisi olamayacak kadar sıcak ve nemli olduğuna inanıyor; çünkü kuantum uyumu genellikle yalnızca son derece korunaklı ve soğuk ortamlarda mümkün görünüyor.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

En güçlü eleştiriyi ise Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde fizik profesörü olan Max Tegmark yapıyor. Tegmark, mikrotübüllerdeki herhangi bir kuantum etkisinin 100 katrilyon saniyenin sonunda çökeceğini hesapladı. Tegmark, 2014 yılında yayımlanan Our Mathematical Universe: My Quest for the Ultimate Nature of Reality adlı kitabında şu ifadeleri kullanıyor:

Düşüncelerimin bir kuantum hesaplamasına karşılık gelmesi için, kuantum çözülmesi başlamadan önce tamamlanmaları gerekirdi, bu durumda da saniyede 10.000.000.000.000 düşünce üretmem gerekirdi. Belki Roger Penrose bu kadar hızlı düşünebiliyordur, ama ben kesinlikle bu hızda düşünemiyorum.

Penrose'un eski ortağı Stephen Hawking bile bu konuda şüpheci. Hawking, "İnsanlar, özellikle teorik fizikçiler, bilinçten bahsettiğinde huzursuz oluyorum." diyerek Penrose'un argümanının şu temele dayandığını ileri sürmüştü: "Bilinç bir gizem, kuantum kütleçekimi de bir gizem, o halde bunlar ilişkili olmalı." Penrose ise bu eleştiriyi reddediyor ve bu ikilinin asıl anlaşmazlığının kuantum mekaniğinin doğası hakkında olduğunu söylüyor.

Geçen yıl İsviçre'nin Lucerne kentinde bir günlük bir bilinç konferansında Penrose da bulunuyormuş. Konuşmacılar arasında nörobilimci Christof Koch, Budist keşiş Matthieu Ricard, Fiziğin Tao'su kitabının yazarı Fritjof Capra ve hatta bir ayahuasca (bir tür halisünojen) uzmanı bile varmış. Sahneye hafif dağınık görünümlü, şakacı bir tavra sahip olan Penrose çıkmış ve tam anlamıyla dünyadan kopuk bir Oxford akademisyeni gibi görünüyormuş. Sahneye iki adet tepegöz yerleştirilmiş ve sahnede bu makineler arasında koştururken nöronlar ve mikrotübüller, Pisa Kulesi, uzayda süzülen bir astronot ve kendi el yazısıyla yazdığı notlar ve çizimlerle dolu bir dizi slayt göstermiş. Bunların hepsi, Orch-OR bilinç teorisini açıklamak için gösterilmiş.

Modern bilim teknolojik açıdan gelişmiş bir oyundur, ama bu Penrose'un sunduğu tam bir sanatsal gösteriymiş ve salonu doldurup taşıran seyirci kitlesi buna bayılmış!

Hameroff da konferanstaymış. Bazılarına göre, Hameroff sadece Sir Roger'ın dehasını övmekle kalmayıp aynı zamanda seyahat düzenlemeleri ve konferans alanına ulaşma gibi konularda da Penrose'a destek olan bir yardımcı rolü üstleniyormuş. Ayrıca Hameroff, teorilerini savunurken (panel tartışmasında Koch'u beyin aktivitesinin çeşitli ayrıntıları hakkında eleştirerek yaptığı gibi) kavgacı bir savunucu rol de üstlenmekteymiş.

Penrose, bilinçle olan ilgisinin Cambridge'de yüksek lisans öğrencisiyken Gödel'in tamamlanamazlık teoremini keşfetmesine dayandığını açıkladı. Gödel'in teoremi, bazı matematiksel ifadelerin doğru olduğunu ancak kanıtlanamayacağını gösterir. Penrose, durumu şöyle açıklıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Bu benim için son derece çarpıcı bir keşifti. Bu, anladığımız bazı şeylerin hesaplanamayacağını bana gösterdi.

Ayrıca, ünlü fizikçi Paul Dirac'ın kuantum mekaniği üzerine verdiği bir dizi konferanstan da etkilenmişti. Diğer birçok kişi gibi, Penrose da kuantum teorisinin gariplikleriyle mücadele etti. Bu konuda şöyle söylüyordu:

Schrödinger, aynı anda hem ölü hem de canlı olan zavallı kedisiyle açıkça belirttiği gibi, bu durumu kendi denkleminin tüm gerçeği yansıtamayacağını göstermek için kasıtlı olarak yaptı. Aslında "Bu durum tam bir saçmalık!" demeye getiriyordu.

Penrose için asıl önemli olan, kuantum teorisinde bir şeylerin mantığa oturmamasıydı. Bu konuda şunları söylüyor:

Schrödinger bu durumdan çok rahatsız oldu, Dirac ve Einstein da öyle. Kuantum mekaniğindeki önemli figürlerin çoğu muhtemelen benden daha da fazla rahatsızdı. Kitabı gerçekten ne yaptığımı bilmeden bitirdim. Bunun üstüne Stuart, bana eski usul bir mektup yazdı ve ‘Mikrotübülleri hiç duymadın herhalde.’ dedi.

Oxford'da buluştuklarında Penrose, mikrotübüllerin beynin içinde büyük ölçekli kuantum uyumunu sağlama konusunda gördüğü en iyi fırsat olduğunu fark etti. O zamandan beri Penrose ve Hameroff, teorilerini savunmaya devam ediyor. 2013 yılında ise Japonya'daki bilim insanları, mikrotübüllerde titreşimler tespit ettiklerini açıkladı. Bu, Penrose ve Hameroff'a göre beynin hassas kuantum aktivitesi için fazla sıcak ve gürültülü olmadığını gösteriyordu ve Orch-OR teorisi üzerine yeni bir tartışma başlattı.

Tüm Reklamları Kapat

Bir açıdan bakıldığında, Penrose ve Hameroff bilimin tuhaf ikilisi gibi. Hameroff, ruhun ölümden sonra var olma olasılığı hakkında açıkça konuşarak ruhsal görüşlerini doğrudan ifade ediyor. Penrose ise kendini "materyalist ve fizikselci bir insan" olarak tanımlayan bir ateist ve New Age akımlarının kuantum teorilerini, yerel olmayanlık ve dolanıklık konularında paranormal inançlarını desteklemek için benimsemesinden rahatsız. Hameroff'un bedensiz bilinç hakkındaki uçuk fikirleri sorulduğunda ise şunları söylüyor:

Elbette düşünce özgürlüğüne saygı duyuyorum, ancak fikirleri beni biraz endişelendiriyor. Yani, benim hazırlıklı olabileceğimden çok daha ileri gidiyor. Açıkçası, materyalistik olanın ne anlama geldiğinden bile emin değilim. Kuantum mekaniği, önceden sahip olduğumuz görüşlerle kesinlikle çelişen şekillerde davranıyor.

Penrose'un bilinç teorisinin daha derin anlamlarını konuştuğumuzda ise düşüncelerinin bilimsel ve felsefi boyutları arasındaki sınırlar pek net değildi. Örneğin, kuantum teorisindeki süperpozisyonu ele alalım. Schrödinger'in kedisi kutuyu açmadan önce nasıl hem ölü hem de canlı olabilir? Bu soruya Penrose şöyle cevap veriyor:

Evrende herhangi bir karar verildiğinde bir proto-bilinç unsuru devreye girer. Bu beyinle ilgili bir bilinç değil, iki yerde süperpozisyonda bulunan bir nesneden bahsediyorum.

Diyelim ki, iki konuma yerleştirdiğiniz bir toz tanemiz var. Bu halde, saniyeden de küçük bir zaman dilimi içinde toz ya ilk pozisyonda ya da ikinci pozisyonda olacaktır. Peki bunlardan hangisi olacak? İşte bu bir seçim. Bu seçim evren tarafından mı yapılıyor? Toz tanesi mi bu seçimi yapıyor? Belki de bu özgür iradeyle yapılan bir seçim. Durumun hangisi olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Geri Verilen Kız

“Bir yandan yüreğinizi burkacak, diğer yandan içinizi ısıtacak.” –Economist

“Yılın en iyi İtalyan romanı.” –Huffington Post

2017 PREMIO CAMPIELLO KAZANANI

WASHINGTON POST ve KIRKUS REVIEWS’ta YILIN KİTABI

Ben Arminuta’ydım, yani geri verilen. Konuştuğum dil başka bir dildi ve kime ait olduğumu bilmiyordum…  On üç yaşındaki bir kız, sevgi dolu, kitaplarla çevrili güvenli dünyasından koparılır ve hiç tanımadığı bir gerçekliğe, beş çocuklu öz ailesinin yanına bırakılır. Bu geri verilişin nedenleri ondan sır gibi saklanır. Yoksulluğun ve sertliğin hüküm sürdüğü kırsal bir hayatın parçasıdır artık. İki anne, iki farklı hayat ve iki kimlik arasında savrulurken, tüm bu zorlukların içinde, bir ışık parıldar: Küçük kız kardeşi Adriana’nın saf, sarsılmaz sevgisi. Adriana, bu sert dünyada ablası için hem bir sığınak hem de direnişin simgesi olacaktır.

Di Pietrantonio’nun ödüllü kitabı Geri Verilen Kız, terk edilişin acısını, aidiyet arayışını ve ayakta kalmanın kırılgan dengesini anlatan derin ve sarsıcı bir roman.

“Donatella Di Pietrantonio, hassas ve güçlü anlatımıyla anneler ile kızlarının, kız kardeşliğin ve kendini keşfetmenin gelgitli hikayesini anlatıyor.” –World Literature Today 

“Di Pietrantonio’nun anlattıkları dokunabileceğiniz kadar gerçekçi [ve] incelikli örülmüş.” – Washington Post 

Devamını Göster
₺230.00
Geri Verilen Kız

Penrose'un teorisinin özgür irade ile determinizm arasındaki uzun süredir devam eden felsefi tartışmayla bir ilgisi olup olmadığını merak edebilirsiniz. Birçok nörobilimci, kararların bilinçli düşünceyle yönetilmeyen sinirsel süreçler tarafından oluşturulduğuna inanıyor; bu da özgür irade kavramını geçersiz kılıyor. Ancak kuantum teorisine özgü belirsizlik, bilinçli beyinde neden-sonuç ilişkilerinin bozulduğunu öne sürebilir. O halde Penrose özgür irade lehinde bir argüman mı geliştiriyor? Bu soruya cevabı şu şekilde:

Tam olarak öyle değil, ama bu aşamada öyle görünüyor. Bu seçimlerin rastgele olabileceği izlenimi veriyor. Peki ama özgür irade bir rastgelelik midir? Ben evrenin deterministik olduğunu düşünerek büyüdüm. Sonra 'Belki belirlenimci ama hesaplanamazdır.' demeye başladım. Ama belki de durum daha karmaşıktır. Daha derin katmanlar mı var? Eğer bilinç düzeyinde bunları kavrayabileceksek kullanacağımız aracın basit, hesaplanamaz deterministik fizikten çok daha derin olması gerekir. Neticede tamamen deterministik davranış ile tamamen özgür olan bir şey arasında hassas bir sınır var.

Bu ifadeleri nasıl değerlendireceğini bilmek zor. Ama Penrose'un bilinç hakkındaki argümanlarına şüpheyle yaklaşsanız bile, ilgi çekici olmadıklarını söylemek çok zor. Bugün bilimin bilinçle ilgili kavrayışı duraksıyor gibi görünüyor ve burada, her ne kadar spekülatif olsa da olası bir ilerleme yolu öneren bir teori var.

Penrose'un teorisinin sadece mikrotübüllerdeki kuantum uyumunu değil, aynı zamanda bilincin yalnızca hâlâ keşfedilmemiş fizik yasalarıyla açıklanabileceği iddiasını da kabul etmemizi gerektirmesi, yeni bir bilimsel teoriyi temellendirmek için belki de fazla talepkâr. Ayrıca başka bir sorun daha var: Farz edelim ki 20 veya 200 yıl içinde Orch-OR teorisinin genel hatları doğrulandı. Bu halde bilinci açıkladık mı, yoksa zihin-beyin problemini daha derin bir gizeme, kuantum zihin-beden problemine mi itmiş olduk? Fiziksel ve maddi olmayan dünyalar arasındaki boşluğu bir gün kapatabilir miyiz?

Penrose'un yıllardır bilinç teorisi üzerine kafa yormaya devam etmesinin nedenini merak ederken, evrende içkin bir anlam olduğuna inanıp inanmadığını da sormak gerekir. Kendisi bu soruya şaşırtıcı bir cevap veriyor:

Bir şekilde, bilincimiz evrenin varlığının sebebi. Evrende başka bir yerde akıllı yaşam ya da bilinç olduğunu düşünüyorum, ama evrende yaşam son derece nadir olmalı.

Ancak eğer bu tüm düzenin amacı bilinçse, neden Dünya dışında da bunun bir kanıtını bulmayı beklemiyoruz? Bu konuda ise şöyle söylüyor:

Eh, kendi evrenimizin bilincin oluşmasına bu kadar uygun olduğunu pek sanmıyorum. Çok daha fazla bilincin her yere dağılmış olduğu bir evren hayal edebilirsiniz. Peki ya biz neden böylesine bilincin sıradan olduğu bir evrende değil de burada, daha da nadir olacak şekilde bilinç kazandık?

Penrose, son olarak gülümseyerek şunları ekliyor:

İşte bunun amacını bulmak istiyoruz. Bilmiyorum. Belki de yanlış bir kelime kullanıyoruz. "Amaç" ne demektir ki?..
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
44
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 9
  • Bilim Budur! 2
  • Muhteşem! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Nautil | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/01/2025 02:52:07 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11732

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bilinç
Abd
Akademik
Fotoğraf
Canlılık Ve Cansızlık Arasındaki Farklar
Avcı
Kahve
Test
Küresel Salgın
Yılan
Bir
Evrimsel Antropoloji
Retrovirüs
Sağlık Bakanlığı
Arı
Deniz
Göz
Beslenme Biçimi
Kök Hücre
Karanlık Madde
Malzeme
Büyük Patlama
Kuantum Fiziği
Coronavirus
Eşeyli Üreme
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
S. Paulson, et al. Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi?. (18 Kasım 2024). Alındığı Tarih: 29 Ocak 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11732
Paulson, S., Rose, E., Alparslan, E. (2024, November 18). Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved January 29, 2025. from https://evrimagaci.org/s/11732
S. Paulson, et al. “Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Eric Rose, Evrim Ağacı, 18 Nov. 2024, https://evrimagaci.org/s/11732.
Paulson, Steve. Rose, Eric. Alparslan, Eda. “Bilinç Neden Hesaplanamaz? Kuantum Fiziği Bilinci Açıklayabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Eric Rose. Evrim Ağacı, November 18, 2024. https://evrimagaci.org/s/11732.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close