Aşı Olduktan veya Vücudumuza Virüs Girdikten Sonra Neler Oluyor?
Bağışıklık Sisteminizin Nasıl Çalıştığını Temel Seviyede Anlamak, Aşıların Önemini Takdir Etmenizi Sağlayabilir!
Aşıların amacı, sizi bir virüsten korumaktır.[1] Bunu yapabilmek için aşılar, savunma sisteminizi tetikler ve çalıştırırlar.[2] İşte aşılardan sonra 1-2 günlüğüne hastalık-benzeri yan etkiler, örneğin ateş ve halsizlik deneyimlemeniz de bundandır.[3] Herkes bir yan etki deneyimlemez (veya deneyimleyenler de birebir aynı şekilde deneyimlemez).[4] Bunun sebebi yaş, cinsiyet, bağışıklık sisteminin sağlık durumu gibi faktörler olabilir.[5], [6], [7]
Ancak zaten yan etki deneyimlemek kötü bir şey değildir; tam tersine, aşı sonrası bir miktar yan etki görülmesi, aşıların işe yaradığının ispatıdır! Bunu söylemişken, şunu da vurgulayalım: Aşı sonrası hiçbir yan etki deneyimlemiyor olmanız, aşının çalışmadığı anlamına da gelmez; sadece savunma sisteminizin o spesifik aşının yan etkileri ortaya çıkmadan savunmayı öğrenebildiğini gösterir.[6]Ama önemli olan, aşının yan etkilerinin çıkmasının bir olumsuzluk olmadığını anlamaktır.
Bunun nedenini anlamak için, savunma sistemimizi biraz daha yakından tanımamız gerekir. Önce, bazı temel gerçeklerle başlayalım: Aslında bağışıklık sistemimiz bizleri virüslerden koruma konusunda oldukça başarılıdır; ancak en nihayetinde savunma sistemimiz her şeyi bilemez. Özellikle de COVID-19'a neden olan SARS-CoV-2 gibi yeni evrimleşmiş virüslerle karşılaştığında, bunlarla mücadele edebilmek için yeni numaralar öğrenmelidir. İşte bu yeni numaraları savunma sisteminize öğretmenin en iyi yolu aşı olmaktır.
Vücudunuza bir virüs girdiğinde, savunma sisteminiz hafıza yanıtı denen bir tepki verir.[8], [9] Her bireyin aşılara ve virüslere bir miktar farklı tepki vermesi de bundandır: Herkesin savunma sisteminin hafıza yanıtı, gerek genetik nedenlerle gerekse de o bireylerin maruz kaldıkları mikrop çeşitliliğine bağlı olarak bir miktar farklı olacaktır.[10] Ama çoğu sağlıklı insanın hafıza yanıtı oldukça hızlı ve güçlüdür; bu nedenle de birçok virüs veya bakteri, birçok kişide, daha semptomlar oluşmadan vücuttan atılır.
Zaten sıkıntı da bu: Sizin savunma sisteminiz sizi hasta etmeyecek kadar güçlü olabilir; ancak virüs bu sırada başkalarına bulaşabilirse (ki SARS-CoV-2 gibi virüsler bunu yapabilmektedir), siz hasta olduğunuzu fark etmeden bile yakınlarınızı ve sevdiklerinizi hasta edebilirsiniz ve salgınların büyümesinde rol oynayabilirsiniz.[11], [12]
Daha fenası bir virüs vücudunuza girdiğinizde, bir aşı içindeki molekül ve kimyasallardan çok daha fazlasını vücudunuza enjekte eder ve sizin hücrelerinizi ele geçirerek, kendi kopyalarını üretmek adına sizi bir fabrikaya çevirir.[13] Bu sırada hücrelerinize, dokularınıza ve organlarınıza geçici veya kalıcı hasar verir, sizi hasta eder, hatta ölümünüze neden olabilir.[14] Tabii sizden hastalık kapan sevdiklerinizi de aynı şekilde... Bu nedenle de bir virüse karşı bağışıklık kazanmanın en iyi yolu, o hastalığa yakalanmadan virüsü tanımaktır.[15], [16] Ama bunu yapmak için, virüse karşı bir hafıza yanıtı oluşturmamız gerekir.
Peki bir aşı bunu nasıl yapar? Aşıların nasıl çalıştığını tam olarak anlamak için, bağışıklık tepkisinin nasıl çalıştığını anlamakta fayda vardır.
Bağışıklık Tepkisi Oluşur?
Bağışıklık sisteminin ilk kısmı, doğuştan gelen bağışıklık sistemi olarak bilinir.[17] Bu, sizin bir hastalığa karşı ilk savunma hattınızdır. Bu sistemin 3 ana işi vardır:
- İlk iş, enfekte olduğunuzu anlamak ve vücudu bu konuda alarma geçirmektir.
- İkinci iş, beyaz kan hücrelerini enfeksiyon bölgesine çağırmaktır. Böylece beyaz kan hücreleri, enfeksiyonun yayılmasını yavaşlatıp durdurmayı deneyebilirler.
- Üçüncü ve muhtemelen en önemli işi ise, virüsü veya bakterileri yakalamaktır. Bu sistemin hücreleri bizi enfekte eden virüs veya bakterileri tutup, bağışıklık sisteminin geri kalanına götürüp tanıtırlar - ve sonra da yok edilmesini sağlarlar.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi, virüs vücuda girer girmez, kelimenin tam anlamıyla "ateşlenir": Bu bağışıklık aktivitesi, sizin ateş veya kas ağrıları gibi semptomlar deneyimlemenizin nedenidir.[18]
Bu semptomların hepsi, savunma sisteminin bir sonraki basamağının devreye girmeye başladığını gösterir:[4] adaptif bağışıklık tepkisi. Adaptif bağışıklık tepkisinin en önemli iki hücresi T hücreleri ve B hücreleridir.
Adaptif bağışıklık tepkisinin ilk adımı, B hücrelerinin aktivasyonudur. B hücreleri, adeta bir antikor fabrikası gibi çalışır. Her B hücresi, viral bir proteinin küçük bir parçasına özgüdür. Bu parçaya epitop denir. B hücreleri tarafından üretilen antikorlar, virüsün hücrelere bağlanan ve hücre içine girmesini sağlayan bu epitopa bağlanır. Böylece virüsün aktivitesini engellerler. Bu bakımdan isimleri "B hücreleri" olsa da onlar aslında "A takımı"dır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bir sonraki adımda T hücreleri gelir. Bunlar önemlidir, çünkü bir virüs hücrelerinize girmeyi başardığında, artık savunma sisteminizin ürettiği antikorlardan izole haldedir. Savunma sisteminiz artık o virüslere ulaşamaz (bu da virüsü vücudunuza almadan bağışıklık kazanmanın bir diğer önemini gösterir). Ama virüsün bu "gizlenmesi" geçicidir: Virüs, girdiği hücrelerinizi kendi kopyalarını yaratmak üzere köleleştirir ve bir virüs üretim fabrikasına çevirir. Zaten virüslerin vücudunuza girdikten sonra eksponansiyel bir hızla çoğalması ve bağışıklık sisteminizi çökertmesi (veya en azından alt etmesi) bundandır. Virüs, sizin hücrelerinizi kullanarak kendisini çoğaltır ve bu süreçte sizi yavaş yavaş "bozar".
Bununla başa çıkmak için savunma sisteminiz 2 tür T hücresi kullanır: Katil T hücreleri ve yardımcı T hücreleri. Katil T hücreleri, enfekte olmuş hücreleri yakalar ve öldürür; yardımcı T hücreleri ise adlarından da anlaşılacağı üzere, hem bu katil T hücrelerine yardım eder hem de B hücrelerinin antikor salgılamasını tetiklerler.[19]
Buradaki sorunu görebiliyor musunuz? Virüs bir bütün hâlinde vücudunuza girdiğinizde, yapmak üzere evrimleştiği her şeyi kolaylıkla yapabilir ve vücudunuzu ele geçirebilir. Eğer virüsün tamamını değil de parçalarını veya zayıflatılmış bir versiyonunu savunma sistemimize tanıtabilseydik ve savunma sistemimiz, hücrelerimiz ele geçirilmeksizin savunma tepkisi üretebilseydi, o zaman neredeyse hiçbir hasar almadan virüslere karşı vücudumuzu hazırlayabilirdik!
Yani amacımız şu: Hem güçlü bir doğuştan gelen bağışıklık tepkisine hem de güçlü bir adaptif bağışıklık tepkisine sahip olmak istiyoruz. Bu nedenle bir virüsle savaşmak üzere üretilen her aşının, her ikisini de tetikleyen bileşenlere sahip olması gerekir.
Bunlardan ilki, doğuştan gelen bağışıklık tepkisini uyaran, adjuvan adı verilen bir maddedir: Adjuvanlar, bir virüs veya bir bakteride bulunan ama insanda bulunmayan bir molekül veya model örüntüsüdür.[20] Bunlar, vücudunuzun aşıya daha güçlü bir savunma tepkisi vermesini sağlar; çünkü adaptif bağışıklık sisteminin doğuştan gelen bağışıklık sistemi ile birlikte tetiklenmesi, tek başına tetiklenmesinden daha kalıcı bir savunma sağlar.[21] İşte bir aşı olduktan sonra, eğer adjuvan işini doğru yapıyorsa, aşının vurulduğu bölgede doğuştan gelen savunma tepkisi tetiklenir. Bu bölgede kızarıklık, ağrı, sıcaklık, şişme gibi tepkiler görülebilir. Bunun nedeni, aşının savunma sisteminizi tetikliyor ve uyandırıyor olmasıdır.
Aşılarda bulunan ikinci önemli bileşen ise antijendir. Bir antijen, hastalığa neden olabildiği bilinen yabancı maddelere verdiğimiz isimdir.[22] Eğer vücudunuzda bir antijen varsa, muhtemelen savunma sisteminiz harekete geçecek ve antikor üretecektir. İşte bu kısım bu nedenle daha önemlidir; çünkü burada asıl hedefimiz T hücreleri ve onların tepkisidir.
Sonuç olarak, hangi aşıyı olursanız olun, en nihayetinde kaslarınıza antijen ve adjuvan içeren bir karışım enjekte edilir. Aşıların içinde bazı diğer maddeler de vardır; fakat bunlar yediğiniz yemeklerde aldığınız moleküllerden pek farklı değildir, dolayısıyla sağlığınız veya savunma sisteminiz üzerinde anlamlı bir etkileri yoktur. Çoğunun amacı aşıyı daha stabil yapmak veya aşıdaki antijenleri savunma hücrelerinize daha etkili bir şekilde ulaştırabilmektir. Aşıların içeriği ve kimyasıyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
Savunma sisteminizdeki önemli bir diğer hücre grubu, antijen sunan hücreler adı verilen bazı özel hücrelerdir.[23] Bunlar, adeta bir çöp öğütücüsü gibidirler. Nasıl ki çöp toplayıcılar, sokak sokak gezip çöpleri toplarlar, antijen sunan hücreleriniz de durmaksızın vücudunuzdan örnekler alarak antijen ve adjuvan gibi maddeleri örneklerler. İşte bunlarla karşılaştıklarında, "Burada bir sorun var." diyerek, yeni karşılaştıkları molekülü (antijeni) lenf düğümlerine taşırlar.[23]
Lenf düğümleri, özünde bir dükkan veya bir alışveriş merkezi gibidir:[24] T hücreleri ve B hücreleri lenf düğümlerine durmadan girip çıkarlar. Her biri, spesifik bir gömleği veya tişörtü bulmaya çalışan birer müşteri gibidir. Burada aradıkları şey, bir giysi değil, spesifik bir epitoptur. Yani vücutta kol gezen virüsü tanımalarını sağlayacak moleküldür.[25], [26]
Tahmin edebileceğiniz gibi tüm bu basamaklar hemen gerçekleşemez. Bu süreç, aşıyı olduktan sonraki birkaç gün boyunca devam eder.[27] Bu süreçte bir yandan B hücreleri antikor yapmayı öğrenir, bir yandan T hücreleri belli virüsleri barındıran hücreleri yok etmeyi öğrenir. Ayrıca bu hücrelerin her ikisi de hızla çoğalırlar, büyürler, bölünürler ve kendilerini kopyalarlar; çünkü 1-2 tanesiyle tüm vücuttaki enfeksiyonu kontrol edemezsiniz. Milyarlarca virüs parçacığıyla savaşmak için, bir orduya ihtiyacınız vardır. Bu ordunun inşası, 1-2 haftayı bulabilir.
Eğer bu noktaya kadar virüsü vücudunuza almanıza nazaran aşı olmanın neden daha başarılı olduğunu anlamadıysanız, bu "ordu oluşturma" basamağı anlamanızı sağlayacaktır: Virüs vücudunuza ilk defa girdiğinde, savunma sisteminiz sudan çıkmış balık gibidir. Yeni bir virüse karşı hazırlığı yoktur ve daha önceden geçirdiğiniz benzer bir hastalık, şans eseri bu yeni virüse karşı da bir miktar koruma sağlamıyorsa, savunma sisteminiz virüsü tanımayı becerene kadar virüs çoktan milyonlarca, hatta milyarlarca kopyaya ulaşmış olur. Bu süreçte hücrelerinizi parçaladığı ve ateş gibi tepkilere sadece 1-2 gün değil, günlerce (bazen haftalarca) neden olduğu için, bu tepkiler enzimlerinizin düzgün çalışamamasına, organlarınızın bozulmasına ve sistemlerinizin aksamasına neden olabilir. Bu zincirleme tepki, kimi zaman çoklu organ bozukluklarına neden olur ve ölüme kadar varan sorunları tetikleyebilir.
Aşı ise, gerçek bir virüsü vücuda almaksızın, o virüsün tanınmasını mümkün kılar. Böylece virüse gerçekten rastladığınızda, savunma sisteminiz çoktan hazırdır. Böylece çok daha hızlı bir tepki gösterebilir ve virüsün vücudunuzda yayılmasına izin vermemeyi başarabilirsiniz.
Ne kadar bir hız farkından söz ediyoruz? Aşısız vücudunuzun savunma sistemi yürümeyi yeni öğrenen bir bebek ise, aşılı vücudunuzun virüse verdiği tepki bir olimpik atlet gibidir: Aşılı bireylerin virüs ve bakteri gibi patojenlere karşı bağışıklık tepkisi gösterme hızı, aşısız bireylerden 100 ila 1000 kat daha hızlıdır.
Sonuç
Öyle veya böyle, hızlı veya yavaş, aşılı veya aşısız, savunma sisteminiz yeterli büyüklükte bir orduya sahip olduğunda, eğer bu noktaya kadar ölmemeyi başardıysanız (ki ne yazık ki viral hastalıkların önemli bir bölümü ölümle de sonuçlanabilmektedir; örneğin SARS-CoV-2'ye yakalanan her 1000 kişiden 7'si ölmüştür; SARS ve MERS gibi virüslerde bu çok daha fazladır), vücudunuz bir süre sonra antijeni temizler ve buna bağlı olarak doğuştan gelen tepki sakinleşir. Bu sakinleşme sonrası T hücrelerinin ve B hücrelerinin çoğu ölür, çünkü artık vücudunuzun onların hizmetlerine ihtiyacı yoktur.
İşte burada kritik bir dönemeç yaşanır ve biz, yazının başında söz ettiğimiz hafıza tepkisine geri dönmüş oluruz: Bu hücrelerin bir kısmı, hafıza hücreleri adı verilen özel bir hücre tipine dönüşürler.[28] Hafıza hücreleri yıllarca, bazen on yıllarca varlığını sürdüren hücrelerdir ve vücudunuzda sessizce dolaşıp dururlar. Ta ki vücudunuz, o virüsle (veya antijenin kaynağı her ne idiyse onunla) tekrar karşılaşana kadar...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 9
- 9
- 7
- 5
- 4
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Seeker | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Sell. (2019). How Vaccines Work: Immune Effector Mechanisms And Designer Vaccines. Expert Review of Vaccines, sf: 993-1015. doi: 10.1080/14760584.2019.1674144. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Iwasaki, et al. (2020). Why And How Vaccines Work. Cell, sf: 290-295. doi: 10.1016/j.cell.2020.09.040. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Manoharan. Why Some People Don't Experience Vaccine Side-Effects, And Why It's Not A Problem. (26 Nisan 2021). Alındığı Tarih: 4 Temmuz 2021. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b B. Weinberger, et al. (2008). Biology Of Immune Responses To Vaccines In Elderly Persons. Clinical Infectious Diseases, sf: 1078-1084. doi: 10.1086/529197. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Gee. (2021). First Month Of Covid-19 Vaccine Safety Monitoring — United States, December 14, 2020–January 13, 2021. Morbidity and Mortality Weekly Report, sf: 283-288. doi: 10.15585/mmwr.mm7008e3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b N. Kanda, et al. (1996). Testosterone Inhibits Immunoglobulin Production By Human Peripheral Blood Mononuclear Cells. Clinical & Experimental Immunology, sf: 410-415. doi: 10.1046/j.1365-2249.1996.d01-842.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ U. M. Geisen, et al. (2021). Immunogenicity And Safety Of Anti-Sars-Cov-2 Mrna Vaccines In Patients With Chronic Inflammatory Conditions And Immunosuppressive Therapy In A Monocentric Cohort. Annals of the Rheumatic Diseases. doi: 10.1136/annrheumdis-2021-220272. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Murphy, et al. (2016). Janeway's Immunobiology. ISBN: 9780815345510. Yayınevi: Garland Science.
- ^ E. Hammarlund, et al. (2003). Duration Of Antiviral Immunity After Smallpox Vaccination. Nature Medicine, sf: 1131-1137. doi: 10.1038/nm917. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Brodin, et al. (2017). Human Immune System Variation. Nature Reviews Immunology, sf: 21-29. doi: 10.1038/nri.2016.125. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. A. Chowdhury, et al. (2020). Immune Response In Covid-19: A Review. Journal of Infection and Public Health, sf: 1619-1629. doi: 10.1016/j.jiph.2020.07.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. A. Meyerowitz, et al. (2020). Transmission Of Sars-Cov-2: A Review Of Viral, Host, And Environmental Factors. Annals of Internal Medicine, sf: 69-79. doi: 10.7326/M20-5008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. F. Brooks, et al. (2012). Medical Microbiology. ISBN: 9780071815789. Yayınevi: McGraw-Hill.
- ^ S. Baron. (1996). Medical Microbiology. ISBN: 9780963117212. Yayınevi: University of Texas Medical Branch.
- ^ B. W. Simpson, et al. Why Covid-19 Vaccines Offer Better Protection Than Infection. (28 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 4 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Johns Hopkins Bloomberg School of Public Health | Arşiv Bağlantısı
- ^ Z. Wang, et al. (2021). Mrna Vaccine-Elicited Antibodies To Sars-Cov-2 And Circulating Variants. Nature, sf: 616-622. doi: 10.1038/s41586-021-03324-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. C. A. Janeway, et al. (2003). Innate Immune Recognition. Annual Reviews, sf: 197-216. doi: 10.1146/annurev.immunol.20.083001.084359. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. A. Cronkite, et al. (2018). The Regulation Of Inflammation By Innate And Adaptive Lymphocytes. Journal of Immunology Research, sf: 1-14. doi: 10.1155/2018/1467538. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Alberts, et al. (2002). Molecular Biology Of The Cell. ISBN: 9780815332183. Yayınevi: Garland Science.
- ^ S. Sasaki, et al. (2000). The Use Of Conventional Immunologic Adjuvants In Dna Vaccine Preparations. Humana Press, sf: 241-249. doi: 10.1385/1-59259-688-6:241. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. L. Gavin, et al. (2006). Adjuvant-Enhanced Antibody Responses In The Absence Of Toll-Like Receptor Signaling. Science, sf: 1936-1938. doi: 10.1126/science.1135299. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. K. Male. (2006). Immunology. ISBN: 9780323033992. Yayınevi: Elsevier Health Sciences.
- ^ a b T. Kambayashi, et al. (2014). Atypical Mhc Class Ii-Expressing Antigen-Presenting Cells: Can Anything Replace A Dendritic Cell?. Nature Reviews Immunology, sf: 719-730. doi: 10.1038/nri3754. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Standring. (2015). Gray's Anatomy: The Anatomical Basis Of Clinical Practice. ISBN: 9780702052309. Yayınevi: Elsevier.
- ^ M. M. Gomari, et al. (2020). Opportunities And Challenges Of The Tag-Assisted Protein Purification Techniques: Applications In The Pharmaceutical Industry. Biotechnology Advances, sf: 107653. doi: 10.1016/j.biotechadv.2020.107653. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. J. Steers, et al. (2014). Designing The Epitope Flanking Regions For Optimal Generation Of Ctl Epitopes. Vaccine, sf: 3509-3516. doi: 10.1016/j.vaccine.2014.04.039. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Johns Hopkins Medicine. The Immune System. Alındığı Tarih: 4 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Johns Hopkins Medicine | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. N. Jarjour, et al. (2021). T Cell Memory: Understanding Covid-19. Immunity, sf: 14-18. doi: 10.1016/j.immuni.2020.12.009. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:22:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10685
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.