Toprak, Bağışıklık Sistemimizin Sağlığı İçin Neden Önemli?
Finlandiya ve Rusya arasındaki sınırda yaşayan insanlar özellikle çevre maruziyeti ve bağışıklık sağlığı arasındaki bağlantı söz konusu olduğunda, bize insanların doğa ile olan ilişkilerine ışık tutabilecek değerli veriler sunmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Finlandiya, Sovyetler Birliği'ne büyük bir toprak yığını bıraktı. 20. yüzyılın ikinci yarısında Fin tarafı modernleşirken, Sovyet tarafındaki insanlar geleneksel bir yaşam sürdürdüler ve 21. yüzyılda Helsinki Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Finlandiya'nın Karelia olarak bilinen sınır bölgesinin alerjilerinin yaygınlığı, Rus tarafında yaşayan insanlarınkinden önemli ölçüde daha yüksekti.[1]
2011 yılında Helsinki Üniversitesi ekibine katılan ve araştırmanın yapılmasına yardımcı olan İmmünolog Nanna Fyhrquist, bu durumun nedenini öğrenmek istedi. Grup, Finlandiya-Rusya sınırının iki tarafı arasındaki alerji insidansındaki farklılıkların, çevresel mikroplara maruz kalma ile ilgili olabileceğinden şüphelendi.
Helsinki Üniversitesi Merkez Hastanesi araştırmacılarından olan Tari Haahtela ve Leena von Hertzen ile birlikte, Helsinki Üniversitesi'nden merhum ekolog Ilkka Hanski, yakın bir geçmişte, biyoçeşitlilik hipotezi isimli bir hipotez geliştirdiler.[2] Bu hipotez, insanların yaşam ortamlarının toplam biyolojik çeşitliliğinin, ve buna bağlı olarak mikrobiyal çeşitliliğin, mikrobiyom bileşimindeki değişiklikler yoluyla insan sağlığını etkilediğini savunmaktadır. Onların yaklaşımına göre, insan bağışıklık sisteminin düzensizliği ve dolayısıyla dünyadaki gelişmiş ülkelerde gözlenen alerjik ve enflamatuar hastalıkların artmasının nedeni, küresel biyoçeşitlilik kaybıydı!
Bu fikirleri, 1980'lerin sonlarında ve 90'larda araştırmacılar tarafından geliştirilen ve bakteriyel maruziyetin sınırlı olduğu modern bir dünyada yaşamanın saman nezlesi ve bağışıklık fonksiyon bozukluğu ile karakterize edilen diğer bozukluklarla bağlantılı olduğunu fark ettikleri, on yıllar öncesine ait hijyen hipotezinin bir uzantısıdır.
Daha sonra University Collage London mikrobiyolog ve immünolog Graham Rook ise, insanların (ve özellikle bağışıklık sistemlerinin), on binlerce yıl veya daha uzun süredir birlikte evrimleştikleri mikroplara bağımlı hale geldiğini öne süren "eski dostlar" hipotezi ile benzer bir görüşü savundu.[3]
Finlandiya'daki ekip, o zamandan beri, çevresel mikropların insan bağışıklık sistemini etkileyebileceği mekanizmaları araştırıyor. Bunun bir yolu, alerjilerin gelişimi ile bağlantılı olan, insanların yerleşik mikrobiyatasını şekillendirilmesiyle olabilir. Fikir, zaten Karelia çalışmasından elde edilen verilerle destekleniyor. Fyhrquist şöyle diyor:
Fin cilt sürüntü örneklerinde, kırsal alanda yaşayan çocukların (şehir içi ortamdaki Fin çocuklarına göre) orman ve yeşil alanlarla çevrili olduğunu, çok daha az alerjik olduklarını ve ayrıca daha zengin bir cilt mikrobiyotasına sahip olduklarını gördük.
Özellikle de kırsaldaki çocuklar, ciltlerinde daha fazla ve daha çeşitli bakterilere sahipti. Özellikle bitkilerde yaygın olarak bulunan Proteobacteria şubesinden bir mikrop cinsi olan Acinetobacter bolluğu vardı. Araştırmacılar, ayrıca cildinde daha fazla Acinetobacter bulunan çocukların, kan dolaşımında daha fazla lökosit bulunduğunu ve bu hücrelerin kentsel çocukların lökositlerine kıyasla antienflamatuar sitokin IL-10 üretebildiklerini gözlemledi. Fyhrquist bu bulguyla ilgili olarak şöyle diyor:
Bu, bizi doğadan türetilen bu mikrop grubunun, bir şekilde bağışıklık sisteminin eğitimine veya kalibrasyonuna katkıda bulunabileceğini düşündürdü.
Sınırın daha az gelişmiş olan Rus tarafından alınan örnekler, spesifik yaşam ortamından bağımsız olarak Fin tarafındaki örneklerden daha fazla miktarda Acinetobacter içeren bu fikri destekledi:[4]
Rus yaşam tarzı Fin yaşam stilinden çok farklı olduğundan, kırsal ve kentsel yaşam ortamlarının olası etkilerini geçersiz kılıyor gibi görünüyor.
Kırsal Gençlerin Daha Az Alerjisi Var
Toprak mikroplarına maruz kalmanın Rus nüfusunun nispeten düşük alerji oranlarına bağlı mikrobiyom farklılıklarına neden olup olmadığını bilmek için ekibin bir deney yapması gerekiyordu.
2019 yılında, İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden Fyhrquist ve arkadaşları, alerjik reaksiyonların altında yatan aynı tip 2 yardımcı T hücresi (Th2) bağışıklık tepkisi tarafından tetiklenen bir hastalık olan astımın bir fare modelini kullandılar. Bir grup dişi fareyi temiz kafeslerde tuttular; onların kız kardeşlerini ise tabanına saksı toprağı serpilmiş ve koyun gibi diğer hayvanları barındıran bir ahırda tuttular. Altı hafta sonra, temiz kafeslerde yaşayan farelerin, toprakla temas eden farelere göre, astımı tetikleyen bir alerjene yanıt olarak akciğer iltihabı geliştirmeye daha yatkın olduklarını gördüler.[5]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ekip, bununla beraber, daha önceki bazı araştırmalarla uyumlu olarak[6], toprağa maruz kalan farelerin bağırsaklarının, Bacteriodetes filumundan Firmicutes'den daha fazla daha fazla bakteri içeriğini buldu. Filumun hem farelerde hem de insanlarda genellikle astım ve iltihaplanma ile ilişkili olarak mikrobiyal imzanın tam tersi olduğu tespit edildi.
Toprağa maruz kalan hayvanlarda, daha önce astımın fare modellerinde koruyucu olduğu gösterilen A20 adı verilen bir enzim de dahil olmak üzere bağışıklık sistemini kontrol altında tutan daha yüksek seviyelerde antienflamatuar proteinler vardı. Fyhrquist:
Farelerde çok farklı modifikasyon ve tolerans indüksiyonu görmek oldukça şaşırtıcıydı.
Fin takımının fareleri, mikrop dolgulu toprakla uzun süreli fiziksel temas halindeydi; ancak diğer çalışmalar, bir insanın doğada zaman geçirerek yaşayabileceği hatlarda eser miktarda havadan etki ile toprağın bile fare sağlığını etkileyebileceğini düşündürüyor.
Yayınlanan çalışmada, Avustralya Adelaide'ki Flinders Üniversitesi'nden restorasyon ekoloğu Martin Breed ve meslektaşları, bir fare kafesinin dışındaki bir tepsiye, değişen miktarlarda biyoçeşitlilik gösteren az miktarda toprak yerleştirdiler ve hayvanlara doğru "çok hafif bir esinti" yaratacak biçimde, günde iki saat boyunca bir fan çalıştırdılar. Diğer çalışmalarda olana nazaran toprak yükü 100 ila 1.000 kat daha düşük bir doza sahipti.
Bununla rağmen, yüksek biyoçeşitliliğe sahip toprağa bu şekilde maruz kaldıktan yedi hafta sonra hayvanlar, mikrobiyomlarında değişiklikler gösterdi ve standart stres testlerinde daha düşük puan aldılar.[7] Bu durumu Breed şöyle ifade ediyor:
Deneyin sonunda, yüksek biyoçeşitlilikteki kafeslerdeki farelerin dışkısı, başlangıçta olana nazaran topraktaki yüksek biyoçeşitliliğe daha fazla benziyordu. Topraktan bağırsağa doğrudan kolonizasyon vardı. (...) Bu kadar az maruziyet seviyelerine rağmen fare dışkısında bu denli farklar tespit edebildiğimiz gerçeği beni hayrete düşürdü.
Bu bilim sahası, bu gibi çalışmaları kullanarak, çevredeki çeşitli bakterilere maruz kalmanın ve doğada zaman geçirmenin sağlık açısından geniş kapsamlı faydalarının altında yatan bir mekanizma olduğunu ortaya çıkarmayı hedefliyor. Doğal Kaynaklar ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi Toprak Araştırmaları Enstitüsü başkanı Sophie Zechmeister-Boltenstern bu durumu şöyle ifade etmekte:
Toprağın insan sağlığına doğrudan katkısı olduğuna dair bu argümanı desteklemek için, giderek artan miktarda kanıta sahip olduğumuzu düşünüyorum. Daha fazla biyoçeşitlilik varsa, daha fazla dayanıklılık ve patojenlere karşı daha fazla direnç var.
Ancak bu sonuç, bir sorunla birlikte geliyor, Zechmeister-Boltenstern, dünya topraklarındaki biyoçeşitliliğin azaldığını, yani doğada zaman geçirenlerin bile geçmişte olduğundan daha az böcek türüne maruz kaldıklarını söylüyor. Zechmeister-Boltenstern ve meslektaşları, yakın geçmişte, insan bağırsak mikrobiyomunun çeşitliliğinin çevrede bu biyoçeşitlilik kaybyla paralel olarak azaldığını raporladı.[8]
İnsanlar, topraktaki bu geniş biyoçeşitliliğin varlığından bihaberler. Ama toprak, Dünya üzerindeki en geniş biyoçeşitliliği barındıran yer.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 20
- 10
- 8
- 8
- 7
- 5
- 3
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: The Scientist | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Ruokolainen, et al. (2017). Significant Disparities In Allergy Prevalence And Microbiota Between The Young People In Finnish And Russian Karelia. Clinical & Experimental Allergy, sf: 665-674. doi: 10.1111/cea.12895. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. V. Hertzen, et al. (2011). Natural Immunity. EMBO reports, sf: 1089-1093. doi: 10.1038/embor.2011.195. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. A. W. Rook, et al. (2004). Mycobacteria And Other Environmental Organisms As Immunomodulators For Immunoregulatory Disorders. Springer Seminars in Immunopathology, sf: 237-255. doi: 10.1007/s00281-003-0148-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Ruokolainen, et al. (2017). Significant Disparities In Allergy Prevalence And Microbiota Between The Young People In Finnish And Russian Karelia. Clinical & Experimental Allergy, sf: 665-674. doi: 10.1111/cea.12895. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Ottman, et al. (2019). Soil Exposure Modifies The Gut Microbiota And Supports Immune Tolerance In A Mouse Model. Journal of Allergy and Clinical Immunology, sf: 1198-1206.e12. doi: 10.1016/j.jaci.2018.06.024. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Zhou, et al. (2016). Exposure To Soil, House Dust And Decaying Plants Increases Gut Microbial Diversity And Decreases Serum Immunoglobulin E Levels In Balb/C Mice. Environmental Microbiology, sf: 1326-1337. doi: 10.1111/1462-2920.12895. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Liddicoat, et al. (2020). Naturally-Diverse Airborne Environmental Microbial Exposures Modulate The Gut Microbiome And May Provide Anxiolytic Benefits In Mice. Science of The Total Environment, sf: 134684. doi: 10.1016/j.scitotenv.2019.134684. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. E. H. Blum, et al. (2019). Does Soil Contribute To The Human Gut Microbiome?. Microorganisms, sf: 287. doi: 10.3390/microorganisms7090287. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:29:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9159
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Scientist. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.