Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?

10 dakika
4,628
Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar? Wikimedia
Sequoia sempervirens (Sahil Sekoyası)
Tüm Reklamları Kapat

Dünya’da yaşamış ve yaşayan en büyük canlı formları her zaman ağaçlar olmuştur. Öyle ki, günümüzde yaşayan Sahil Sekoyaları (Sequoia sempervirens) 100 metreyi aşan boylarıyla buna bir örnek teşkil etmektedir. Öyleyse, onları böylesine büyük boyutlara ulaştıran etken veya etkenler nelerdi? Diğer birçok bitki türü onlara kıyasla daha mütevazı boyutlarda kalırken "ağaç" dediğimiz bu bitki türlerinin onlardan farkı nedir?

Bu sorulara yanıt aramak için elbette evrimsel biyolojiye başvurmamız gerekmektedir. Fakat evrimsel biyolojiye başvururken dikkat edeceğimiz şey; karşımıza hiçbir zaman tek bir “neden” çıkamayacağıdır. Bundan dolayı, nihayetinde her bir olası etkeni inceleyebilmek adına, tarihsel sırayı bozmadan; öncelikle bitkilerin, denizlerden kurtulup karaya çıkmaları, sonrasında karaya adapte olurken geçirdikleri değişimler ve nihayetinde belirli bir zaman aralığında durup uygun ortamı hazırladığımızdan emin olduğumuzda ise bitkilerin “ağaçlara” nasıl evrimleştiğini detaylı bir şekilde incelemeye koyulacağız. Ancak bunu yaparak evrimin, o oldukça karmaşık ve girift yapısından doğru sonuçları çıkarmayı başarabiliriz. Fakat hepsinden önce, ilk olarak, hangi bitkileri “ağaç” olarak belirlediğimizi bilmemiz gerekiyor.

Ağaç Kavramı

Öncelikle, ağaçlar, taksonomik bir grup değildir. Botanikçiler bitkileri birbirinden ayırırken, daha doğrusu onları belirli özelliklerine göre sınıflandırırken, "ağaçları" özel bir yere koymaz. Bu sebeple, (zaten hiçbir canlı grubunu veya türünü kesin çizgilerle ayıramamakla birlikte), "ağaç" dediğimiz bitki formlarını "büyüklüklerine" göre belirleriz desek yanlış olmaz. Yani sınıflandırmayı tamamen görsel açıdan bakarak yaparız.

Tüm Reklamları Kapat

Ağaçları tanımlarken söz ettiğimiz büyüklük, sadece uzunlamasına büyümelerine, yani boylanmalarına göre değil, aynı zamanda enine büyümelerini de içermektedir. Elbette bu, bazı anlaşmazlıkları da beraberinde getirebilmektedir; örneğin bazı botanikçilere göre palmiye ağaçları, her ne kadar çap ve boy büyümesi açısından oldukça "ağaç gibi" görünüyor olsalar da, sekonder büyüme göstermedikleri için ağaç olarak kabul edilmezler. Sekonder büyüme, en yalın hâliyle, yanal meristemler sayesinde enine büyüme olayına denir. Bu nedenle, palmiye ağaçlarının enine kesiti alındığında herhangi bir yıllık halka ile karşılaşmayız.

Palmiye Ağacı Enine Kesiti
Palmiye Ağacı Enine Kesiti
Wikimedia

Ama biz şimdilik yazımızın devamında, “Plüton gezegen mi, değil mi?” tartışması gibi bir tartışma ile karşı karşıya kalmamak için, bu tip istisnaları görmezden gelip, palmiyeleri (ve benzeri ağaçları) ağaç olarak isimlendirelim.

Konumuza terminolojik bir giriş yaptıktan sonra ağaçların, Orta Devoniyen (günümüzden yaklaşık 380 milyon öncesi) ile birlikte, yaşadıkları karasal ekosistemlere müthiş ölçeklerde hâkimiyet kurmalarını sağlayan o olağanüstü fizyolojik değişim süreçlerinin olası nedenlerini, kara bitkilerinin evrimleşmesinden itibaren başlayarak inceleyebiliriz.

Bitkilerin Karaya Çıkışı

Silüryen döneme, yani günümüzden (yaklaşık) 420 milyon yıl öncesine geri dönüyoruz. 450 milyon yıl önce, yani o dönemden (yaklaşık) 30 milyon önce bitkiler, ilk kez karaya ayak basmışlardı. Elbette bu ilk bitkiler, günümüzde yaşayan bitkilere kıyasla çok daha basit yapılıydı. Bu ilkel kara bitkileri denizlerde yaşayan alglerden evrimleşmişti ve kara yosunlarına benzerlerdi. Vasküler sisteme sahip olmayan bu erken kara bitkilerine ait herhangi bir kök ve yaprak fosil kaydı bulunmamaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Adı geçen "vasküler sistem", ele aldığımız konu açısından çok büyük bir önem arz ediyor.: Vasküler sistem; bitkilerin, köklerinden aldığı su ve mineraller ile fotosentez işleminde ürettiği şekeri (C6H12O6) gövdesi içinde gerekli yerlere taşıyabilmesi, iletebilmesine yarayan bir olgudur. Yani, bu tip bitkilere en kısa hâliyle “damarlı bitkiler” de diyebiliriz.

Bu sistem, ağaçların ve diğer bitkilerin karasal ekosistemleri ele geçirmesi bakımından evrimsel süreçteki mihenk taşıdır desek yanlış olmaz. Eğer durum buysa, vasküler-öncesi bu erken kara bitkileri besinlerini topraktan nasıl temin edebiliyordu? Nasıl hayatta kalmayı başarıyordu?

Bu sorun, kara bitkileri için kritik bir açmazdı. Evet, denizlerden çıkmayı başarıp karalara (kısmen de olsa) adapte olmuş olmalarına rağmen, tıpkı hayvan kuzenlerinden karaya çıkan ilk dört üyelilerin arasında yer alan Tiktaalik roseae gibi, bu bitkiler de yarı sucul bir yaşam tarzına sahiptiler; yani, hâlâ suya bağımlı olarak yaşamlarını sürdürmekteydiler. Bu bitkiler günümüzde halen yaşamaktadır (örneğin ciğer otları ve boynuz otları).

Boynuz Otları'nın Bir Türü Olan "Phaeoceros laevis"
Boynuz Otları'nın Bir Türü Olan "Phaeoceros laevis"
Wikimedia

Vasküler (Damarlı) Bitkilerin Evrimi

Daha sonrasında, evrimsel tarih sahnesinde kara bitkileri için (belki tohumun evrimi kadar) çok önemli bir olay gerçekleşti. Bu olay, tahmin edeceğimiz üzere vasküler bitkilerin, yani damarlı bitkilerin evrimleşmesiydi. Böylelikle bitkiler, bu yeni devrim ile birlikte artık iletim demetlerini kullanıp, çevrelerinde ne olup ne bittiğinden (görece) bağımsız olarak kök sistemlerini, topraktaki suyu daha fazla elde etmek için geliştirebildiler ve daha fazla şeker üretmek için ışığı olabildiğince çok yakalayabilmek adına yapraklarını aynı bir güneş paneli gibi kullanıp daha da iyileştirebildiler. Özetle, yarı-sucul bir yaşam tarzından kurtulup karaların hâkimi olabildiler!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Cooksonia ("Damarsız Bitkiler İle Damarlı Bitkiler Arasındaki Geçiş Türü")
Cooksonia ("Damarsız Bitkiler İle Damarlı Bitkiler Arasındaki Geçiş Türü")
Wikimedia

Ağaçların Evrimine Yönelik Hipotezler

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi evrimde hiçbir zaman tek bir neden bulamayız. Birden çok (olası) nedene başvurarak ve hepsine aynı anda, bütüncül bir perspektiften bakarak durumu izah etmeye çalışırız. Bu durum her canlıda olduğu gibi ağaçlar için de geçerlidir.

Ağaçlar neden bu kadar çok uzayabildiler? Ağaçlar nasıl bu denli uzun süreler boyunca yaşamlarını sürdürebiliyorlar? Devasa ormanlar oluşturabilecek kadar nasıl bir evrimsel süreçten geçmiş olabilirler? Tüm bu sorular, ayrı ayrı yazılarda incelenebilecek kadar detaylı konular olmakla beraber, biz konumuzu sadece "ağaç fizyolojisi" ile sınırlandırmaya devam edip, buradaki değişimlere yoğunlaşmaya çalışalım.

Bu yüzden, "Ağaçlar, nasıl ve neden böylesine devasa boyutlara ulaşmayı başarabildiler?" sorusu güzel bir tercih olacaktır; çünkü "Ağaç Kavramı" bölümünde bahsettiğimiz gibi, ağaçların diğer bitkilerden ayrılmasındaki en önemli fark budur. Fakat durum, elbette hiç de basit değildir. Ağaçların sadece “uzun” olabilmesi için bile birden çok özelliğin aynı anda sağlanabilmesi gerekmektedir. Ağaçların, neden bodur bitkiler (örneğin, çalılar) olarak kalmayıp "ağaç" olacak biçimde evrimleştiklerine yönelik bazı hipotezler bulunmaktadır. Gelin bunlara bir bakış atalım.

Sporları Daha Uzağa Saçabilmek

Geç Silüryen’de, vasküler sistemin evrimleşmesi sayesinde, (daha o çağlarda tohumun evrimleşmemiş olması nedeniyle) hâlihazırda sporla üreyen bitkiler, üreme başarısını artırmak amacıyla boylanma göstermeye başlamışlar ve uzunluklarını artırma eğiliminde olmuşlardır. Bunun nedeni, sporların daha uzak mesafelere "üflenebilmeleri" için daha yüksek bir mesafeye çıkılması gerektiğidir. Yani; adeta bir planör gibi havada uzun mesafeler boyunca salınabilmeleri sağlanmıştır. Ayrıca, burada bahsedilen durum sadece sporla üreme için değil, tohumla üreme metodunda da, tohumların rüzgâr tarafından daha uzağa üflenebilmesi için de önemlidir.

Bitkiler Arası Fotosentez Rekabeti

İkinci önemli etken, rekabet ortamının bitkileri daha da uzamaya teşvik etmesidir. Bitkiler, fotosentez yapmak için ışığa muhtaçtır ve bitkilerin çok yoğun olduğu Orta Devoniyen dönemde bitkiler arasında ciddi bir ışık rekabeti başlamış olmalı ve "daha yüksekte olanın daha fazla ışığı toplaması" sayesinde bitkiler arasındaki rekabet boylanma olarak kendisini göstermiş olmalıdır. Ayrıca, bunu günümüzde de yaşıyoruz; bitkiler yeşerdiğinde enerjisinin büyük bölümünü uzun yıllar boyunca büyümeye kullanıyor. Böylece çevresindeki diğer bitkilere kıyasla ışığı daha fazla elde etmiş oluyor. Bu özellik, erken kara bitkilerinden günümüz bitkilerine kalan bir miras olmalıdır. Bu da bizi neden daha fazla uzamaları konusunda bilgilendiren bir olgudur.

Yerçekimi ile Mücadeleye Yönelik Adaptasyonlar ve Eksaptasyonlar

Diğer önemli etken ise: Daha önce de bahsettiğimiz gibi, sulak alanlara bağımlılığı ortadan kaldıran vasküler sistemin getirdiği avantajlardan biri olarak; köklerden alınan su gibi inorganik maddelerin, "ksilem (odun borusu)" demetleri sayesinde vücudun gerekli bölümlerine, “yukarı yönde” ulaştırılabilmesi sağlanmıştır. Fakat bu, yani, yer çekimine karşı iletim yapmak tahmin edeceğimiz üzere kolay bir işlem değildir. Bundan dolayıdır ki zaman içinde, yer çekimine karşı koymayı daha iyi başarmayı sağlayan bazı özellikler (“lignin”) evrimleşerek, besin maddelerinin, bitkinin içinde yukarı hareketini kolaylaşmasını sağlayarak, boy büyümesine zemin hazırlamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat bahsi geçen ligninin tek faydası bu olmamıştır. Lignin aynı zamanda sert bir madde olduğu için evrimleşmesinin ana amacı dışında bir özellik göstererek (bu duruma evrimsel biyolojide “eksaptasyon” denilmekte), bitkinin vasküler sistemini iyileştirmekle kalmamış, aynı zamanda bitkinin dayanıklılığını da arttırarak çevresel şartlarla (“örneğin kuvvetli esen rüzgârlarla”) daha iyi bir şekilde mücadele edebilmesini sağlamıştır. Ayrıca bu çok önemli dayanaklılık etkenine bir de selülozun evrimi katılmıştır. Artık böylelikle, "hücre duvarı" hem ligninin hem de selülozun evrimleşmesi sayesinde oldukça sağlam bir yapıya bürünmüştür. Nihayetinde, bu maddede bahsedilen lignin ve selüloz, abiyotik ("cansız") çevre faktörlerine karşı bir savunma mekanizması olarak avantaj sağlamakla kalmamış, son maddede görüleceği üzere biyotik ("canlı") çevre faktörlerine karşı da önemli bir avantaj sağlamıştır.

Biyotik Etmenler

Buraya kadar sıralanan maddeler “genelde” abiyotik (yani "cansız") çevresel faktörlerle ilgiliydi (ışığa ulaşmaları hariç, çünkü o diğer bitkilerle olan mücadelesiydi). Çünkü ağaçlar, ilk olarak Silüryen-Devoniyen dönemlerinde evrimleşme adımları attığında, kara ekosistemlerinde onlardan başka, onları tehdit edebilecek bir canlı grubu yoktu. Sadece mantarlar bitkilerden önce karalara hakim olabilmişti.

Bu sebeple, evrimsel değişimleri çoğunlukla abiyotik çevresel faktörlerle ilişkiliydi. Fakat ağaçların neden "ağaç" olduğu sorusuna sadece abiyotik faktörlerden bakamayız. Biyotik (“canlı”) faktörlerin de önemi oldukça büyüktür. Hatta öyle ki bitkilerin, otçullara karşı bir savunma mekanizması olarak evrimleştirdiği dikenler buna iyi bir örnektir. Ayrıca buna ek olarak, savunma mekanizmalarındaki çeşitliliği sadece dikenlerle sınırlamamışlar, kafein ve nikotin gibi zehirli maddeler de evrimleştirmişlerdir.

Tüm Reklamları Kapat

Ama savunma mekanizmasındaki çeşitlilik bunlarla da sınırlı kalmamalıydı. Çünkü enine ve boyuna büyüme yapmak da birçok avantajı beraberinde getirmekteydi. Biraz önce bahsedilen sert odunsu yapı (lignin ve selüloz) sadece rüzgâra karşı değil, otçullara karşı da bir dayanıklılık unsuruydu. Boyuna büyüme yapmak ise; en çok ışık gören yaprakların ağacın tepe kısmında olması sebebiyle, otçulların bu bölgelere ulaşabilmesini önlemek amacıyla boylanmalarını daha da artırmış olabilirlerdi. Öyle ki bu soru sadece ağaçların boy büyümesiyle ilişkili olmayıp dinozorların da böylesine devasa boyutlara ulaşabilmesiyle ilişkilidir.

Yangın Adaptasyonları

Bir diğer çok önemli etken ise, ağaçların yangınlara karşı evrimleştirdiği bazı özelliklerdir. Buna örnek olarak; kabuğun kalınlaştırılması ve nemli tutulması özelliklerini sayabiliriz. Böylelikle, hem ağacın tutuşma ihtimali düşmüş olur, hem de hayati kısımlar korunmuş olur. Fakat konumuz için asıl önemli olansa, ağaçların yangına karşı boylarını daha da fazla uzatmış olmalarıdır. Bunun anlamı şudur: Yangınlar, ormanlar içerisinde "örtü yangını" (yerde) şeklinde başlamaktadır ve bu yangın tipleri, ağacın tepe kısmına doğru çıkabilmesi sayesinde "tepe yangını" dediğimiz yangın tipine dönüşür ve bu da, büyük yangınların oluşmasına zemin hazırlar. Bu yüzden, ağaçlar kendini yerden ne kadar uzak tutabilirse ve yere yakın olan dallarını ne kadar doğal bir şekilde, yaşı ilerledikçe budayabilirse ("doğal dal budanması"), kendini de büyük yangınlara karşı bir o kadar koruyabilir diyebiliriz.

Bunu, yangınların çok sık olduğu bölgelerdeki ağaç türlerinden anlayabiliyoruz. Örneğin, yangın sıklığının ve şiddetinin oldukça fazla olduğu Kaliforniya eyaletinde yaşayan Sahil Sekoyası türü ağaçlar ("Dev Sekoya" da denilmekte) hem upuzun boylarıyla hem de kalın kabuklarıyla ağaç türleri arasında zirveye oynamaktadır. Yangınlar, her ne kadar, bütün ağaçların "ağaç" olmasını sağlayan en önemli etken olmasa da özellikle, yangın sıklığının ve şiddetinin fazla olduğu bölgelerde, boylanmalarını ve kabuk kalınlıklarını ekstrem seviyelere çıkarmasında çok önemli bir rol oynamaktadır diyebiliriz.

Sequoia sempervirens (Sahil Sekoyası)
Sequoia sempervirens (Sahil Sekoyası)
Wikimedia

Sonuç

Görüldüğü üzere, her canlıda olduğu gibi devasa boyutlara ulaşan bu bitki formlarında, yani ağaçlarda da evrimsel değişim süreci oldukça karmaşık bir yapıda olup birden çok olası etkenin, sürecin içine belli yerlerde, belli zamanlarda dahil olmasıyla birlikte bu kocaman canlıların oluşmasını mümkün kılmıştır. Fakat önemle vurgulamak gerekir; evrim, bitkileri ağaçlara doğru büründürmek üzere özel bir çaba sarf etmez. Ağaçlar, diğer (görece) bodur bitkilere kıyasla çok daha avantajlı bir takım özellikler evrimleştirebilmesi sayesinde baskın bitki türleri hâline gelmişler ve bu sayede karasal ekosistemler içerisinde devasa ormanlar oluşturabilmişlerdir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
28
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 16
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 9
  • Muhteşem! 6
  • Bilim Budur! 4
  • İnanılmaz 3
  • Umut Verici! 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Güldürdü 1
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Korkutucu! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:44:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9923

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Kalaycık, et al. Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?. (14 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9923
Kalaycık, B., Bakırcı, Ç. M. (2021, January 14). Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9923
B. Kalaycık, et al. “Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 14 Jan. 2021, https://evrimagaci.org/s/9923.
Kalaycık, Berkay. Bakırcı, Çağrı Mert. “Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, January 14, 2021. https://evrimagaci.org/s/9923.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close