Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Yaşam Ağacı Gözlemi
Veli Sarıgül
Veli Sarıgül
147.7K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İzmir
6
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
Aktaran 7 Haziran 2024 2 dk.

2024’ün başında, Avustralya'nın nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlar listesine yaklaşık 144 yeni tür eklendi. Kıta büyüklüğündeki ülkede şu anda yaklaşık 2.000 yerli hayvan ve bitki türü yok olma riski altında. Hükümet, Nisan ayında tehlike altındaki türler için daha fazla finansman içeren doğa planının 2. aşamasını açıkladı, ancak çevreciler, bu planın biyoçeşitliliği korumak için yeterli olmayabileceğinden endişelenmeye devam ediyor.

Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlardan biri de uçamayan kuşlardan Güneyli Kasuari. Belki de dinozor denince aklınıza gelen canlılara en çok benzeyen bir buçuk metre boyundaki bu kuşlar, jilet gibi keskin pençeleri ve parlak mavi gagalarıyla Avustralya’daki yağmur ormanlarında, Yeni Gine ve bazı Pasifik adalarındaki bazı bölgelerde dolaşıyorlar. Kıyı ve Tepeli Devekuşu Koruma Derneği’nden Peter Rowles şöyle anlatıyor:

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Murat Bayar
Murat Bayar
4,634 UP
Yazar 14 Mayıs 2011 36 dk.

Yıldızlar, kendi kütleçekimleri sayesinde bir arada tutulan, parlak, küremsi, maddenin plazma hâlinde olan astronomik gök cisimleridir. Dünya'ya en yakın yıldız Güneş'tir. Dünya'ya Güneş'ten sonra en yakın yıldızsa, Dünya'dan 4.3 ışık yılı uzaktaki Alpha Centauri ikili yıldız sistemidir. Buradan da anlayacağımız üzere, yıldızlar kimi zaman Güneş gibi tek başlarına bulunmazlar; bazen ikili, hatta üçlü sistemler hâlinde bile bulunabilirler.

Güneş haricinde birçok yıldız geceleri gökyüzünde görünür; ancak geceleri gökyüzünde gördüğümüz yıldızların neredeyse hepsi, Samanyolu Galaksisi içinde bulunduğunu bildiğimiz 200-400 milyar yıldızın ufak bir kısmıdır. Gözlenebilir Evren'de, Samanyolu Galaksisi gibi yüz milyarlarca galaksi (ve her birinin içinde yüz milyarlarca yıldız) olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla sadece Gözlenebilir Evren içerisinde 1022 ilâ 1024 arası yıldız bulunduğu düşünülmektedir; ne var ki bunların ezici çoğunluğu Dünya'dan çıplak gözle görülemeyecek kadar uzak ve/veya sönük yıldızlardır.

126
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Samet Ülkü
Samet Ülkü
50.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Gece göklerince bu gönül sana tutkun,
Sen ey hüzün kâsesi, sen ey büyük suskun,
Daha çok severim seni benden kaçtıkça,
Ve, gecemin süsü, göründün mü açıkça
Alayla, kollarımı sonsuz mavilikten
Ayıran uzaklığı çoğaltır gibi se
Kaynak: Kötülük Çiçekleri
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi CCLIII (253) - Fransızca Aslından Çeviren: Sait Maden
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Samet Korkmaz
Üye 1 gün önce Henüz cevap yok.
Çanakkale de çıkan orman yangını için öğrenciler olarak bir şey yapmak istiyoruz ama körü körüne dikkatsizce gidip fidan dikmemizin hatalı bir davranış olabileceğinin farkındayız bu yüzden tavsiye istiyoruz, teşekkür ederim.
6
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Temmuz 2015 17 dk.

İnsan, bilimsel açıdan oldukça muğlak bir terimdir. Bunun 2 temel nedeni var: İlki, "insan" sözcüğünün bilimsel bir terim olmaması. Bu, bir canlının halk arasındaki ismidir. Örneğin "çayır köpekleri" ismi, bir canlının halk arasındaki adıdır. Fakat canlı bir köpek türü değildir; Cynomys cinsi sincaplara halkın taktığı isimlerdir. Bunun birçok örneği vardır: dağ keçisi, keçi değildir. Yeleli kurt, kurt değildir. Kral kobra, gerçek bir kobra değildir. En fenası, "tavuskuşu mantis ıstakozu" ne bir tavuskuşudur, ne bir mantistir, ne de ıstakozdur. Bu sorun nedeniyle bilim camiasında türler, tür isimleriyle anılırlar. İnsan da farksızdır. İnsan sözcüğü halk arasında kullandığımız bir isimdir ve hepimiz "insan" derken ne kastettiğimizi biliriz. Ancak bilimsel terminolojide dikkatli olmak gerekir; zira terimler çok iyi tanımlanmazlarsa, iletişimde ve araştırmalarda büyük sorunlar çıkacaktır. Buna az sonra döneceğiz.

İnsan sözcüğünün bilimsel olarak pek anlamlı olmamasının ikinci nedeni ise evrimdir. Evrimsel süreçte canlılar çok yumuşak bir şekilde değişirler. Bir tür, yeni bir türe son derece ufak basamakların birikimiyle geçer. Dolayısıyla canlıları sınıflandırmak çok güçtür. Bu nedenle taksonomistler (ya da "taksonomlar"), paleontologlar, arkeologlar ve antropologlar sürekli birbirleriyle kavga ederler. Türler arası geçiş öylesine yumuşak, evrim öylesine narin bir süreçtir ki; türleri net çizgilerle birbirinden ayırmakta zorlanırız. Ne zaman ki araya yeterince zaman koyarız, o zaman iki tür arasındaki fark daha belirgin hale gelir. Fakat bu defa da eklediğimiz zamandan ötürü kimi zaman aradaki geçişte bulunan türleri atlayabiliriz. Bu nedenle bilim insanları son derece titiz bir şekilde çalışarak türleri isimlendirmeye ve birbirinden ayırmaya çalışırlar. Böylelikle evrimsel süreçte hangi türün hangisinin atası olduğu, kimin kimden evrimleştiği, hangi türlerin daha yakın, hangi türlerin daha uzak akraba oldukları anlaşılabilir. 

173
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Aralık 2016 14 dk.

Uzaylıların Dünya'yı ziyaret ettiğiyle ilgili bol miktarda sahte haberi medyada bulmak mümkün. İnsanlar, hayal güçleri dolayısıyla kendilerinden başka ve üstün bir varlığın bizi ziyaret ettiğine inanmak istiyorlar. Bunun için imkanlarının sınırlarını zorlayarak uydurma kanıtlar bile yaratıyorlar veya tamamen alakasız açıklamaları olan verileri uzaylılar lehine çarpıtıyorlar. Bu konuda kapsamlı bir yazıyı burada yazmıştık; bu nedenle detaylarına tekrar girmeyeceğiz.

Bu yazıda her türlü komplo teorisi ve yalanı bir kenara bırakıp, bizden çok daha gelişmiş bir medeniyetin bize ulaşmak için ne tarz bariz problemlerin üstesinden gelmesi gerektiğine bir bakış atacağız. Böylece medyada dolaşan iddialar bir yana, uzaylılar varsa bile (ki var olmamaları için herhangi bir neden yok), Dünya'yı ziyaret etmelerinin neden pek olası olmadığını göstermeye çalışacağız.

52
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
Eleştirel Düşünür 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Ali Arda Özcan tarafından sorulmuştur.
Günümüzde radikal feministlerin düşmanı olan ataerkil yapıyı kadınlar tarih boyunca vermiş olduğu kararlarla oluşturmuş olabilirler mi?
Günümüzde radikal feministlerin düşmanı olan ataerkil yapıyı kadınlar tarih boyunca vermiş olduğu kararlarla oluşturmuş olabilirler mi?

Hayır. Ataerkiyi bu şekilde nitelendirmek, sistemsel sorunları mağdurların bireysel kararlarına indirgemek olur. Bu bakış açısı, açık giyindiği için taciz edilen bir kadının erkeğe "Seni istiyorum." mesajı verdiğini söylemeye benziyor. Kadın böyle bir mesaj vermeseydi erkek de o tacizi yapmayacak ve sorun olmayacaktı. Bunlar, sistemin oluşmasına neden olan şeyler değil. Bunlar, sistem oluştuktan sonra sistemin kendini sürdürmek için kullandığı bahaneler.

Her şeyden önce ataerkil sistem bireysel kararlardan çok, erkeklerin kadınlar üzerinde iktidar kurması ve kadınları tahakküm altına alması ile ilgilidir. Yani "kadınların kendi elleri ile tüm yetkiyi erkeklere vermesi" gibi bir durumdan söz etmiyoruz.

İnsanların kas gücü sayesinde değil; zeka, işbirliği ve sosyal yapısı sayesinde hayatta kalan bir tür olduğunu unutmamak gerek. Sanki fiziksel olarak çok güçlü olan erkekler bir eliyle ayılarla, diğer eliyle kaplanlarla dövüşerek mi kadınları koruyordu? Hayır, kadınlar da aynı aletleri kullanabiliyor, plan yapabiliyor ve bu tehlikelere karşı kendini ve yakınlarını savunabiliyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Sosyal yapıyı kontrol altında tutanın "doğası gereği" fiziksel olarak güçlü olan erkekler olduğu söylemi ise biyolojik bir gerçek değil, biyolojik gerçeklerin toplumsal bir yorumudur. Bu toplumsal yorumlar, bir zorunluluk değil, tarihsel olarak adım adım inşa edilen bir yapıdır.

Özellikle tarım toplumlarının ortaya çıkışı, fiziksel güç temelli işlere yoğunlaşılması, doğum oranlarının artması bahane edilerek kadının ev içi rollere yönlendirilmesi, bebeğin hangi kadından olduğunun kesin olarak bilindiği ama hangi erkekten olduğunun bilinmesinin daha zor olmasını bahane ederek soy ve mülkiyetin erkek yoluyla aktarılarak garanti altına alınması, fiziksel gücün ve mülkiyetin erkeklerde olması bahane edilerek ekonomik-siyasi gücün erkeklerin eline geçmesi, kadınların bu güçlere erişiminin kısıtlanması, buna karşı çıkan kadınların bu güç ile bastırılması, tarihin erkekler tarafından yazılıp kadınların çoğunun görünmez kılınması, gelecek nesillere erkek egemen sistemin yarattığı makul kadın rollerinin empoze edilmesi gibi uzun süreçlerden bahsediyoruz.

Buna mahkum edilen kadınlar, elbette bu şartlar altında hayatta kalmaya, bu sisteme uyum sağlamaya, doğru olarak öğretileni devam ettirmeye çalışacaktır. Bu, ataerkil sistemi kadınların kendi kararları ile kurdukları anlamına gelmez. Her sömürü düzeni, kendi devamlılığını sağlamak için başkaldıranın "isyanını" etkisiz hale getirmeye çalışır. Sefalet içinde geziyorsanız isyan etmemeniz için "olması gerekenin" bu olduğu telkin edilir. Kadınlara da ataerkinin istediği gibi bir kadın olması telkin edilir.

Sistemlerin uzun dönem sonucunun mağdur üzerindeki etkisini sistemin oluşmasının ana sebebi olarak görmek, sistemin kendini meşrulaştırma araçlarından biridir. Aklınızdan çıkarmamanız gereken tek şey şu: "Böyle olmak zorunda değildi." Ne biyolojik ne fiziksel farklılıklar ne de bireysel kararlar, toplumsal yapıların inşası için "zorunlu, asla değişmez" şeyler değil. Her adımı, her süreci bambaşka şekillerde yeniden yorumlayıp, toplumsal yapıyı bambaşka bir şekilde yeniden inşa edip bambaşka bir düzen kurmamız gayet mümkündür. Önemli olan ve odaklanmamız gereken, sistemin kendini meşrulaştırma araçlarına kanmadan ve gereksiz tartışmalarda boğulmadan sistemsel sorunları sistemli, akılcı, örgütlü bir biçimde çözmek olmalı.

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
533.6K UP
Eseri Ekleyen 2 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Eye for an Eye
Yönetmen: Colin Tilley
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, probiyotik bakteriler mercanların karşılaştığı “Taş Mercan Doku Kaybı Hastalığı”nın yayılmasını yavaşlatabiliyor.

Florida açıklarında yapılan saha deneylerinde, bu bakteri merhemi hem hastalıklı koloniye doğrudan uygulandı hem de solüsyonla desteklendi; sonuçlar umut verici oldu.

🦠 2014’ten bu yana Karayipler başta olmak üzere 30’dan fazla mercan türünü etkileyen bu hastalık, doku kaybına neden olarak kolonilerin çöküşüne yol açıyor.

🔬 McH1-7 adlı probiyotik, hem laboratuvarda hem de doğal ortamda doku kaybını yavaşlattı ve mevcut antibiyotik tedavilerden daha kalıcı bir çözüm önerdi.

🌿 Bu yöntem, mercan mikrobiyomunu baskılamadan koruyor ve sürdürülebilir bir tedavi alternatifi sunuyor.

Araştırmacılar, farklı bölge ve türlere uygulanabilmesi için daha fazla çalışmanın gerekli olduğunu belirtiyorlar.

Aktaran: Ufuk Derin
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Blog Yazısı
Batuhan Şahin
Batuhan Şahin
53.8K UP
Blog Yazarı

Kaynakça:https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/0001616089902125.Eritilerek bükülmüş camsı Fe-22.5Al-10Zr metali (atomik yüzde cinsinden konsantrasyon), yüksek kristalleşme sıcaklığı olan 650°C ve koruyucu bir oksit tabakası oluşturma kapasitesi nedeniyle yüksek sıcaklıkta oksidasyon çalışması için ilginç bir malzemedir. Eriyik bükümlü şeridin iki yüzeyinin yakınındaki bileşim varyasyonunu incelemek için enine kesit numunelerine analitik elektron mikroskobu uyguladık. He-soğutmalı yüzeyin altında ≈200 nm X-ışını enerji dağılım spektroskopisi kullanılarak alüminyum tükenmiş bir katman tespit edildi. Tekerlekle soğutulan yüzeyin altında derinliğin bir fonksiyonu olarak hiçbir bileşim değişikliği gözlenmedi. Bu malzemenin kristalleşme sıcaklığının hem altında hem de üstünde kristalleşme davranışı da incelenmiştir.8 A13Zr , polimorfik kristalleştirme yoluyla. 700°C'de, kristalleşme sıcaklığının üzerinde, Fe8Al3Zr , katı hal reaksiyonu ile denge fazı olan Fe10Al4Zr3'e dönüştü .

11
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Emre Havazlı!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 1 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Emre Havazlı!
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close