Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ufuk Derin
21 Ekim
Nature Ecology & Evolution dergisinde yayımlanan bir araştırma, çayır ekosistemlerinin iklim değişikliğine ormanlardan çok daha hızlı tepki verdiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar, California'daki 12 bölgedeki bitki türlerinde sıcak ve kurak koşullara uyumlu türlerin hızla yayıldığını ve bunun biyoçeşitlilikte azalmaya yol açabileceğini belirledi. Çalışma, istilacı türlerin baskın hale gelmesi gibi olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor. Bu bulgular, bitki örtüsünün restorasyonu ve iklim değişikliğinin etkilerini tahmin etmede önemli bilgiler sunuyor.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 31 Mayıs 2011 43 dk.

Mutasyon, kelime anlamıyla genetik materyalde meydana gelen rastlantısal değişim demektir. Bu değişim, genetik dizideki bir nükleotidin bir başkasına dönüşmesi kadar basit olabileceği gibi, bir kromozomun baştan sona fazladan kopyalanarak sayısının artması kadar devasa da olabilir. Birçok mutasyon ise genellikle spesifik bir geni veya birkaç geni etkileyen boyuttadır.

Mutasyonları anlamak için, öncelikle mutasyonlarda gördüğümüz rastgeleliği anlamamız gerekmektedir. Fakat sadece rastgelelik üzerinden yapılacak bir mutasyon analizi yetersizdir; fayda/zarar dengesi, mutasyonların çeşitlerine örnekler, belirli mutasyonların elenmesinin güçlüğü gibi birçok konuyu öğrenmek gerekmektedir. Bu yazımız, ihtiyacınız olan temeli size fazlasıyla kazandıracaktır.

136
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Mart 2018 42 dk.

Evrim Ağacı olarak aşı konusundaki "tarafımız", bilimsel ortak görüşten yanadır: Aşıların faydaları ve zararları modern çalışmalar ışığında net olarak bilinmektedir ve eldeki tüm veriler, halk tarafından da özgürce erişilebilirdir. Bu akademik çalışmalar, tartışmasız bir şekilde göstermektedir ki aşılar, modern bilimin en büyük zaferlerinden birisidir; halk arasında yaygın olarak kullanılmalıdır ve bu konuda bilimsel verilere dayanmaksızın veya var olan bilimsel verileri çarpıtma yoluyla karşıtlık yapanlar kamu sağlığını kasten tehdit etmektedir![1][2][3][4][5][6][7][8][9][10][11][12][13][14][15] Aşılar hakkında aklınıza takılabilecek bütün soruların cevaplarını buradaki soru-cevap dizimizden okuyabilirsiniz.

Bu yazımızda, aşıların temel mantığını ve çalışma prensiplerini anlatacağız, geçmişteki aşıların hastalıkları nasıl ortadan kaldırdığını izah edeceğiz, bu hastalık yok edici özelliğinin paradoksal sonuçlarını ele alacağız ve aşı karşıtlığının temel yanlışlarını ve problemlerini inceleyeceğiz. Özellikle COVID-19 salgınıyla gündeme gelen ancak öncesinde de farklı aşılar için aynı çürütülmüş argümanları tekrar tekrar gündeme getiren aşı karşıtlarıyla karşılaştıysanız (veya onlardan biriyseniz), bu yazının sizi bilimsel olarak doğru yönde bilinçlendirmesini ümit ediyoruz.

84
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Orhan Aydın
Etkinliği Ekleyen 4 gün önce AnkaraÜcretsiz13 Haziran
Kvasir Dergi: Açık Eleştiri Akşamı
13 Haziran 2025 19:30 tarihinden 13 Haziran 2025 21:00 tarihine kadar.

13 Haziran Cuma, 19:30'da, Kvassir Kafe'de, herkesin katılımına açık bir söyleşi.

Yazarlar hem birbirlerini eleştiriyor hem de sizden gelen yorumları değerlendiriyorlar.

Dergideki öyküler ya da doğrudan "öykü" üzerine düşündüğünüz her şeyi saygı çerçevesinde söyleyebilir, yazarlarımızla ve diğer katılımcılarla tartışabilirsiniz.

E tabii hiç konuşmaya da bilirsiniz. :)

Etkinliğe gelmeden önce dergiyi okumuş olmanız tavsiye edilir ama şart da değildir.

Mayıs ve Haziran sayılarını kafeden ya da diğer satış noktalarından edinebilirsiniz.

Etkinlik yaklaşık bir buçuk saat sürecektir.

Katılım ücreti yoktur.

Devamını Göster
3
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İşte Bilim
İşte Bilim
3,027 UP
3 gün önce
MASS GAP (2)
Yang-Mills teorisi bağlamında Mass Gap şunu önerir:
-Bozon alanlarıyla tanımlanan bir Yang-Mills teorisi, serbest bozonlar gibi kütlesiz modlara sahip olmamalıdır; en hafif parçacığın kütlesi sıfırdan büyük olmalıdır.-

Örneğin, kuantum kromodinamiği içinde 
gluonlar ilk başta kütlesizdir ancak güçlü 
Etkileşimler nedeniyle hapis mekanizması
ortaya çıkar ve gluonlar tek başına dolaşamaz.

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 6 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 16 saat önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Emir Akbaş tarafından sorulmuştur.
Kuzey Kore, birden demokratik bir ülkeye dönüşse, halk açısından ne gibi etkiler olurdu?
Kuzey Kore, birden demokratik bir ülkeye dönüşse, halk açısından ne gibi etkiler olurdu?

Kuzey Kore aniden demokratikleşirse, halkın Émile Durkheim'ın "anomi" dediği o meşhur kuralsızlık haline, sanki bir sitcom'un pilot bölümüne zorla dahil edilmiş gibi, topluca maruz kalması beklenir. On yıllardır tek menüsü "Yüce Lider'e tapınmak" olan bir toplumun, süpermarketteki 50 çeşit kahvaltılık gevrek karşısında yaşayacağı varoluşsal kriz bayağı fantastik olurdu diye düşünüyorum.

Bu durum Juche ideolojisiyle formatlanmış beyinlerde ciddi bir bilişsel uyumsuzluk yaratır; yani beynin "404 Not Found" demesi kaçınılmazdır. Mültecilerde gözlemlenen yüksek oranlı TSSB ve "kültürel adaptasyon stresi"nin bütün bir ülkeye yayıldığını düşünün; "özgürlük" denilen bu yeni yazılımın eski donanımla uyumsuzluk yaratması gibi. Yani Alman yeniden birleşmesindeki birleşme şokunun yanında bu bir kültürel kıyamet partisi gibi kalır. Bireylerin aniden kendi kararlarını alma zorunluluğu, dopaminerjik yolların Bu güncelleme için yeterli hafızamız yok! diye isyan etmesine neden olabilir. Bu yaygın panik ve hatta Durkheim'ın meşhur anomik intihar listesine yeni ve rekor bir giriş yapılmasıyla sonuçlanabilir; ne de olsa özgürlük, kullanım kılavuzuyla gelmiyor.

Bırak şimdi Kuzey Kore'yi, buraya tam teşekküllü özgürlük gelse 'bunun vergisi ne kadar?', 'E-Devlet'ten başvurusu var mı?', 'yan etkileri için hangi bakanlığı aramalıyız?' diye soruşturmaktan ilk gün sistemi çökertirdik. Ben 3-5 hafta kendime gelemezdim herhalde. 😂😂😂

Tüm Reklamları Kapat

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gencay Kaan Polat
Yazar 8 Ocak 2021 14 dk.

İnsan Papilloma Virüsü ya da kısaca HPV, insan türünün gördüğü cinsel yolla en sık bulaşan hastalıktır. AIDS'e neden olan HIV ile "uçuk" veya "herpes" olarak da bilinen HSV'den farklıdır. Bunu şöyle söyleyebiliriz: HPV öylesine yaygın bir virüstür ki, şu anda Dünya üzerinde cinsel olarak aktif olan her kadın ve her erkek hayatlarının bir evresinde bu virüsü mutlaka kapacaktır!

Ancak tabii ki, HPV'nin birçok farklı türü olmasından ötürü, her birinin tehlike arz etme miktarı farklıdır. Bunlardan bazıları cinsel organlara zarar verirken, kimisi vajinal kansere ve penis kanserine bile neden olabilmektedir. Neyse ki aşı teknolojimiz sayesinde HPV'yi önlemeyi başarabiliyoruz.

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sinan Alp Akyol
Çeviren 27 Ekim 2013 8 dk.

Tıp ve eczacılık uzmanları aşıyı 20. Yüzyıl’da toplum sağlığı için en önemli 10 başarıdan biri olarak tanımlıyor. Yine de aşıya karşı muhalefet de, en az aşı kadar uzun bir geçmişe sahip. Aşı karşıtı eleştiriler 19. yüzyılın 2. yarısında İngiltere ve Birleşik Devletler'de ortaya çıkan çiçek aşısı karşıtı gruplar gibi pek çok farklı şekillerde var olmuştur. Bu grupların sonucu olarak difteri, tetanoz, boğmaca, kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi daha yeni aşıların kullanımı ve güvenilirliği hakkında ve timerosal adlı koruyucu maddenin kullanımı hakkında pek çok tartışma yaşanmıştır.

Çiçek aşısı ilk olarak 19. yüzyılın başlarında Edward Jenner’ın sığır çiçeği virüsü deneyleri sonucunda bulundu. Jenner deneyleri sayesinde bir çocuğun koluna sığır çiçeği kabarcığındaki lenf ekleyerek onun sığır virüsünden korunabileceğini ispatladı. Jenner'ın fikirleri o devir için yeniydi ancak inanılmaz bir halk eleştirisine maruz kaldı. Bu eleştiriler sıhhi, dini, bilimsel ve politik sebeplere dayanıyordu.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Probiyotikler hayatımızın her alanında kendilerine yer buluyor. Sindirimimize yardımcı oluyor, bağırsak floramızı düzenliyor ve bize daha pek çok fayda sağlıyorlar. Bunların yanı sıra, tehdit altındaki mercan resiflerini kurtarmak için kullanılabiliyorlar. Haziranda Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlanan bir çalışmada bakteriyel bir probiyotik, Florida açıklarındaki doğal ortamda zaten taş mercan doku kaybı hastalığına yakalanmış mercan kolonilerindeki hastalığın yayılmasını yavaşlatmayı başardı.[1] Çalışma, yeni probiyotik tedavisinin mercan kolonilerine uygulanmasının daha fazla doku kaybını önlemeye yardımcı olduğunu gösteriyor.

Taş Mercan Doku Kaybı Hastalığı ilk olarak 2014 yılında Florida'da ortaya çıktı. Aradan geçen 11 yıl içinde bu hastalık Karayipler'e hızla yayıldı. Bu gizemli hastalığın, en az 20 diğer ülke ve bölgede de tespit edildiği bildiriliyor.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 11 saat önce 8:17
Demokrasi, modern ülkeler için fazlasıyla el üzerinde tutulan bir konudur. Demokrasinin anavatanı olan Antik Yunan da demokrasiyle adeta eş anlamlıdır....
0
Feyza Begüm Tekmen
Yazar 20 Şubat 2021 10 dk.

Renkler, kokular, sesler ve tatların hepsi, aslında bir çeşit enerjidir. Evrimsel süreç boyunca organizmalar, bu enerjileri algılayabilmek ve işleyebilmek için çeşitli duyu organları geliştirmiştir. Bu enerji kaynakları, o duyu organları ile etkileştiğinde; nöral, elektriksel ve/veya kimyasal kaynaklı sinyaller üretilir ve bu sinyaller beyinde (veya sinir sisteminde veya algılayıcı organellerde) çeşitli kimyasal değişimlere neden olarak, "algı" dediğimiz kavramı üretir. Bu algılar, çeşitli "tepki"leri üretir; örneğin parlak bir ışık nedeniyle gözlerimizi kısabiliriz, kötü bir koku dolayısıyla midemiz bulanabilir; ani bir ses irkilmemize, acı bir tat kızarmamıza sebep olabilir.

Uyandığımız andan itibaren beynimize hücum eden uyarıları, herhangi bir çaba göstermeden algılar ve böylece kendi gerçekliğimize güne başlamış oluruz. Dış dünya hakkında edindiğimiz tüm bu fikirler ile kurduğumuz gerçeklik, uyarıların salt bir şekilde duyularımız tarafından algılanmasından ziyade, bu uyarıların beynimizde işlenişi ile ilgilidir. Duyularımıza bir sinyal olarak gelen bu iletiler, bölgelere ve işlevlerine göre özelleşmiş olan reseptörler ile algılanır. Reseptörlerde elektrokimyasal sinyallere dönüştürülen bu uyarılar, nöron ağı içerisinde çok hızlı bir biçimde beyne iletilir. Aslında dış dünya ile ilgili deneyimlediğimiz her şey, beynimizin karanlık kıvrımlarındaki elektrokimyasallardan ibarettir. Vücudumuz her bir köşesinden gelen tüm bu sinyalleri işe yarar bir biçime dönüştürmekle yükümlü olan beyin, yapısı içerisinde her bir duyumuz için farklı bölümler oluşturmuştur. Bir yığın halinde akan bu uyarılar, ilgili bölgelere aktarıldıktan sonra işlenir ve böylece dış dünya hakkında bir gerçeklik algısına sahip olmuş oluruz. [1]

83
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
6 gün önce
Amerikalı fizikçi Robert Morris Page 2 Haziran 1903'te doğdu. Radar teknolojisinin geliştirilmesinde kilit rol oynayan Page, ABD Deniz Araştırma Laboratuvarı'nda araştırma direktörlüğü yaptı. Ayrıca elektromanyetik dalga teorisi ve mikrodalga iletişim sistemleri üzerine temel çalışmalar da yürüttü.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Bilimde duyduğumuz en heyecan verici olan ve bir keşfe en çok kapı aralayan laf, 'Evreka!' değil, 'Hmm, bu çok tuhaf.' lafıdır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
25
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close