Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499K UP
Yazar 7 Kasım 2021 18 dk.

Kelime cambazlığı yapmak (İng: "equivocation"), başkalarını kandırmak veya belli bir duruş sergilemekten kaçınmak amacıyla muğlak ve belirsiz konuşmaktır. Örneğin birine doğrudan bir evet-hayır sorusu sorulduğunda bu kişi muğlak bir cevap veriyorsa kelime cambazlığı (veya kelime oyunu) yapıyor olabilir.

Kelime cambazlığı safsatası ise, bir kelimenin farklı anlamlarını, onları içeren argümanı hatalı kılacak şekilde değiştirmeyi içeren bir mantıksal safsatadır. Örneğin "Her istediğimi söylemeye hakkım var, yani bunu yapmakta haklıyım." cümlesi yanıltıcıdır; çünkü "hak" kelimesi iki farklı anlamda kullanılmıştır: İlkinde, bir şeyi yapmak konusunda izinli olmak, ikincisinde, bir şeyin ahlaki olarak iyi olması anlamında...

105
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Göktuğ Kaçıra
Yazar 1 Aralık 2020 2 dk.

Bu tür Evrim Ağacı tarafından gözlemlenmemiştir.

Neofelis yaşayan iki türü kapsayan bir kedigil cinsidir. Gözlemlenmesi oldukça zor olan bu iki türden bulutlu pars (Neofelis nebulosa) Güneydoğu Asya'da yaşarken, Sunda bulutlu parsı (Neofelis diardi), Sumatra ve Borneo'da yaşar. Uzun bir kafatasları, kafataslarıyla uyumlu geniş bir alın, uzun ve geniş burunları vardır. Sunda bulutlu parsının diğer türlere göre daha uzun üst köpek dişleri ve daha dar bir damağı vardır.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dilara Aydın
Dilara Aydın
72K UP
Ekleyen 29 Kasım 2021 5 dk.

Pulmoner alveoler mikrolitiazis (PAM), akciğerlerde intraalveolar yaygın küçük taş yapılarının birikmesi sonucu ile karakterize olan ve az rastlanan bir kronik akciğer hastalığıdır. Hastalıkta, alveol boşluklarına çok sayıda kalsiyum fosfat çökeltileri birikmekte ve bu nedenle kalsifiye mikronodüler bir görünüm ortaya çıkmaktadır.

Hastalık, her yaş grubunda görülebilen türdedir ve etiyolojisi (nedeni) tam olarak bilinememektedir. Hastaların genellikle belirgin semptomlar göstermemesi ve şikayet öykülerinin yakınmasız olması nedeniyle bu hastalık akciğer görüntülenmesi yapılmadan tespit edilememekte, tanılar da bu nedenle rastlantısal biçimde konabilmektedir.[1][2][3][5][7]

Bionluk Logo yazarlarınca hazırlandı.
14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 18 Nisan 2018 1 dk.

Zonguldak'ta göç mevsiminde, Filyos Nehri boyunca gözlemlediğimiz sumru türü.

İngilizce tercümesinden bazen sandviç sumru diye de tanımlanabilir. Yaygın sumruya (Sterna hirundo) göre daha büyüktür. Siyah gagasının ucunda sarı bir leke bulunur. Üreme dönemi dışında alnında beyazlık oluşur. Tepe tüyleri de arkaya doğru kabarıktır. Bacakları kısmen daha kısa gözükür.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Yazar 6 Şubat 2016 12 dk.

Ana görselde gördüğünüz kimyasal elementlerin periyodik tablosu, elementleri simgeleyen harfler ve bir takım fizikokimyasal veya elektrokimyasal özelliklerini gösteren sayıların bulunduğu alışılageldik bir periyodik tablo değil. Bu kez, karelerin içinde elementlerin simgeleri ve altında da bazı harfler gösteriliyor. Bu harfler, elementlerin orijinlerini belirten harfler.

Periyodik tablolara periyodik tablo denmesinin bir nedeni vardır. Kimyasal elementlerin kimi özellikleri birbirlerine benzer, veya daha doğru bir tabirle belli bir trendi takip eder. Örneğin, en bilinen örnekle, atom ağırlığı periyodik tablonun solundan sağına ve yukarında aşağıya doğru artar. Periyodik tabloya bakarak her hangi iki element arasında bir ağırlık karşılaştırması yaptığımızda diğerinin sağında ve/veya altında kalan atom daha ağırdır diyebiliriz. Kimya ile biraz daha ilgiliysek, elementin sadece periyodik tablodaki yerine bakarak, o element çok tutarlı öngörülerde bulunabiliriz. Periyodik tablonun verdiği bu öngörü avantajıyla, normal şartlarda oluşmayacak bileşikleri teorik olarak oluşturabilir, onların tepkimelerini hesaplayabilir; hatta ve hatta Mendeleev’in yaptığı gibi, Germanyum, Skandiyum ve Galyum elementlerini, tüm özellikleriyle birlikte, daha keşfedilmeden öngörebiliriz. Bu bağlamda periyodik tablo, insanlığın icat ettiği ilk bilgisayarlardan biridir.

143
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 8 dk.

Dünya genelinde, özellikle de bilimsel gerçeklerin halk arasındaki kabulünün ortalama altı seviyede olduğu ABD ve Türkiye gibi ülkelerde, halkın evrimi anlama ve onu, var oluşun kökenlerini izah eden bir doğa yasası olarak kabul etme oranları artmaya başladıkça, bilim düşmanları ve gerici kitleler aracılığıyla evrimi ya da genel olarak bilimi "ateizm" ile eşdeğer gösterme çabalarında da bir artış gözleniyor. Bu nedenle, bir bilim sahası olan evrimsel biyolojinin ve genel olarak bilimin ateizm/teizm konusundaki tutumuna bir bakış atmakta ve bazı yanlış anlaşılmaları netleştirmekte fayda görüyoruz. Zira evrimin bilim insanları arasında kabul görmediği ve/veya bilim insanlarının genellikle ateist oldukları yönünde çok ciddi yalanlar halk arasına düzenli olarak yayılıyor.

Bu yalanların amacı, bilime ısınmaya başlayan toplumları bilimden ve sorgulamadan uzak tutmak. Sosyal medyada da bu propagandanın sıklıkla karşımıza çıkıyor olması, bu yazının elzem olduğunu gösteriyor. Bu yalanları tamamen ve kökünden kazımak, ülkemizin insanlarının bilime olan önyargılarını kırması için çok büyük bir adım olacaktır diye düşünüyoruz. 

279
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Serdar Çakmak
Mimarım, bilim-felsefe araştırmacısı, yapay zeka uzmanıyım 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Herkes konuya dair birçok yorum yapmıştır internette: Ve evet insanın "keşfetme arzusu" ve bizzat bilmek istediği şeyleri öğrenme tutkusunu kamçılayan bitmeyen "merakı" baş aktördür. Fakat bahsettiğiniz sorunun cevabı açık bir biçimde "Sömürme tutkusudur" Başka hiçbir şey değil.

Amerika kıtasının keşfi denilen keşif, Dünya'nın diğer bilinmeyen yerlerini keşfedelim ve bilime katkı sunalım, coğrafya ufkumuz genişlesin amacıyla yapılmadı. Dönemin Avrupası Afrika'yı an ve an sömürüyordu. Köle ticareti almış başını gidiyordu. Daha çok maden, daha çok ganimet için Avrupa'nın önemli imparatorlukları deniz filolarına çok yüksek harcamalar yapıyordu. Doğu, uzakdoğu, özellikle Hindistan ve çevresinin baştan başa sömürülmesi de doğrudan bu konuyla ilgilidir.

Ve elbette sadece sömürmek değil; özellikle ağır işlerde çalıştırılmak üzere kas gücünü karşılayacak ve canları feda edilecek kölelere ihtiyaçları vardı. Gemi gemi köleler getirildi Avrupa'ya; veya özellikle sömürülen topraklarda çalıştırılmak üzere gemilerle köleler götürüldü.

Tüm Reklamları Kapat

Sorunuza dönelim: Neden? Neden buradaki yerli halk kalkıp başka yerleri keşfetmeye çalışmıyor?

Muhtemelen tüm homo ailesinin akrabalarının yaptığı gibi başka yerlere göçüp giden aileler kabileler veya bireyler olmuştur. Ancak coğrafi keşif uygarlık düzeyinde gelişmiş bir toplumun eylemidir. Ufak bir topluluk veya kabile de keşfeder ama nasıl: göç ederek yeni yere gider ve kendi evini ebediyen terk eder. Göç ve keşif başka şeylerdir.

Amerika kıtasının keşfi hikayesini herkes biliyordur zaten bu kısmı geçiyorum. Ancak keşif sonrası maden çıkarma, orman kesimleri gibi birçok faaliyet için Afrika'dan akın akın köle bölgelere taşınmıştır. Bölge halkları ya köleleştirilmiş ya da yerlerinden katliamlar ile sürülmüştür.

Uygarlık tarihimiz pek de güzel değil. Sömürmek, istila etmek ve aç gözlülük üzerinde yürüyor. Doyumsuz krallar, imparatorlar ve tiranlar ile dolu. İmparatorluklar ve monarşi sonrasında ve feodallerin devrinin peşine sanayi devrimi sonrası kapitalizm sürecinde ise bu artık zirve yapmıştır. Bahsettiğiniz Avustralyalı veya Amerikalı yerlilerin başka coğrafyalardan gidip "daha çok" altın toplamak, daha değerli mücevherler üretmek için daha çok maden çıkarmak, bankalarını daha zenginleştirmek, sürekli tüketimi besleyecek daha çok sanayi ürünü üretimi için daha çok hammadde ve köle elde etmek gibi "dertleri" yoktu. Aksine yerli halk bunlara önem vermezdi. Değer yargıları farklı idi. Kolomb yanlış hatırlamıyorsam kendi el yazılarında bunu not etmişti.

Tüm Reklamları Kapat

Özetle günümüz modern dünyasının kök aldığı geçmişin doyumsuz keşif serüveninin değer ve ahlak anlayışı ile Amerika ve Avustralya'daki yerli halkların değer ve ahlak anlayışları çok farklı hatta taban tabana zıttır. İlkel gördükleri toplumlar birçok açıdan o dönemin Avrupalılarından moderndi ve çok daha insaniydi (günümüz değer felsefesinde tanımlı insan değerlerine daha yakındı).

Günümüz dünyasında modernizm ve demokrasi maskeleri altında aynı vandallıklar devam ediyor ne yazık ki...

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen10 5 gün önce
Bir önceki film bana biraz yorucu ve buruk gelince açıkçası herhalde durağanlık çizgisine geldi diye düşünüp beklentimi azaltmıştım. Bir de Ilsa'nın yerine Grace karakterini oturtamamış olmamın da etkisi var. Bu sefer temposu çok daha güzeldi ve yormadı. Biraz daha olsa izlettirirdi. Normalde nostaljik hatırlatma için kullanılan eski sahneleri direkt kesit olarak sunmayı hiç samimi bulmazdım ama aşırı olmamış ve göz ardı edebildim. Hikayenin bazı kısımlarına hiç gerçekçi değil ve sulandırılmış derdim ama çok göze batmıyor ve dramatizasyonda gerekli duruyor. Ve her şeyden önemlisi bu seri ve özellikle bu film için çok güzel bir şeye hizmet ediyor derim. Tam bir maskülenite şiiri olmuş. Derslerde okutulmalı.

Modernitede özellikle erkeklerin bu kadar kirlilik arasında rol model eksikliği yaşıyor olmasını da göz önünde tutarsak muazzam bir film olmuş. Ethan Hunt ve ekibi, tüm karakteristik özellikleri ve en önemlisi "seçimleriyle" bize doğru ve yararlı olmayı öğretiyor. Bir erkek davasına ve insanlığa sadık olmalı. Bir erkek içsel ve fiziksel tüm gücünü, tüm iradesini sevdikleri için kullanmalı ve fedakar olmalı. Bir erkek saygılı ama her şeyden önce tehlikeli olmalı. Bir erkek sevginin, dostluğun ve medeniyet inşa etmenin ne olduğunu bilir çünkü tam olarak kendi doğasını temsil eder. Bir erkek donanımlı, şartları sonuna kadar zorlayan ve aranılan adam olmalı. Aksi iddialar yaygınlaşan erkek düşmanlığı ve köleleştirmesi diskurudur. Ayrıca çok da entelektüel bir gerilim filmi olmuş. Füzelerin arasında yüzme sahnesini başka şekilde tarif edemem. Mission Impossible benim favori casus ve aksiyon serimdir. Utandırmadı.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sertaç Oral
5 gün önce
Zaman, nehir gibi akarken büyük kütlelerin yanında yavaşlar; kara delikler, akışı durduran taşlar gibidir. Zaman, bu devasa varlıkların etrafında adeta donar, dalgalar gibi bükülür, evrenin sırlarını fısıldar. Bu gizem, zamanın doğasını sorgulatır, merakımızı körükler; acaba evrenin dışında zaman nasıldır ???


2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bora Cüneyt Akçakın
Seslendiren 9 Temmuz 26:44
Türksar 6A Uzaya Gönderildi! - Ankara ve İstanbuldan Meteor Manzaraları
31
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 7:11
Gece yarısı vızıltısıyla bizi uykumuzdan eden veya soktuktan sonra bizi kaşıntılar içinde bırakan sivrisineklerle o bilindik deneyimleri yaşamayanımız...
1
Söz
Erhan Yalçın
Erhan Yalçın
2,865 UP
Alıntıyı Ekleyen 16 Mayıs 2023
Bilim insanı; gerçekten bilmek ister. Yobaz insan; Onun derdi inanmaktır. Aklı ve gözleri gerçeğe kapalıdır.
Kaynak: "Aptalı tanımak" adlı kitabından.
9.8/10
(53 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Simay Aladağ
Çeviren 4 gün önce 3 dk.

28 Nisan'da eBioMedicine'de yayınlanmış bir rapora göre, 2018 yılında dünya genelinde 55-64 yaşları arasında olan kişilerin 2,6 milyondan fazlası kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle öldü. Bu ölümlerin yüzde 13,5'i ftalat adı verilen ve evlerimizde sıklıkla kullandığımız plastiklerde yaygın olarak bulunan bir kimyasala maruz kalmayla ilişkili olabilir.[1]

Ftalatlar şampuanlarda, losyonlarda, gıda ambalajlarında, kan torbaları gibi tıbbi malzemelerde bulunan bir grup kimyasal maddedir.[2] Bu kimyasallar genellikle plastikleri daha yumuşak ve daha esnek hale getirmek için kullanılırlar.

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 1 saat önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 2 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 18 Aralık 2021 6 dk.

Bir şeyi yakından görmek, onun nasıl çalıştığını anlamanızı kolaylaştırabilir. Bir araştırma ekibi, insanların COVID-19'un yayılmasını yavaşlatmak için kullandığı kumaş maskeleri incelerken bu yaklaşımı benimsedi. Bu maskeler, virüslü bir kişinin soluduğu, virüsle dolu damlacıkların ve aerosol adı verilen daha küçük parçacıkların bir kısmını bloke ederek çalışır ve ayrıca gelen havayı filtreleyerek, maske takana bir miktar koruma sağlar.

Bu çalışmada araştırmacılar, farklı kumaşların bu parçacıkları ne kadar iyi filtrelediğini ve bazı kumaşları diğerlerinden daha iyi bir filtre yapan şeyin ne olduğunu tespit etmeye çalıştılar. Araştırmaları, pamuklu kumaşların sentetiklerden daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğunu ve pamuklu flanellerin özellikle etkili olduğunu gösteriyor.[1] Bir kişinin nefesindeki neme maruz kalan pamuklu kumaşlar daha da iyi performans gösterdi.[2]

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
508K UP
Eseri Ekleyen 4 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Kanlı Canavar Ay

26 Mayıs’ta dolunay evresindeki Çiçek Ay’ı, bu tek kare pozlamada yakalandı. Alacakaranlığın batı gökyüzünü yıkadığı esnada, Ay Dünya’nın gölgesinden çıkıyordu. Tam tutulmanın sonlarına gelindiğinde, Ay diski ufka yakın yerde poz verdi ve Kaliforniya’nın merkezindeki Pinnacles Ulusal Parkı’nda bulunan çıplak meşe ağaçları ile çevrelendi. Yine de Dünya’nın gölgesi tamamen karanlık değil. Atmosfer tarafından saçılan Güneş ışığı ile kaplanan iç gölge, tam tutulma anında Ay’a kırmızı bir görünüm verir ve Kanlı Ay’a popüler olduğu kadar dramatik de olan takma adını verir. Siluette görünen budaklı ağaçtaki canavarca yüz, bu seferki tam Ay tutulmasının görünümünü daha da korkunç hale getirdi.

4 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Chirag Upreti
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ali Zengin
Ali Zengin
232K UP
Öğrenci-Okur 5 Aralık 2020 Sen de Cevap Ver
Bu soru, okan tunç tarafından sorulmuştur.

Proteinler DNA mız referans alınarak oluşturulur, bu yüzden canlıların proteinleri farklıdır. Mesela bizim vücudumuza bakteri girdiğinde savunma hücreleri bu bakterinin varlığını aslında protein sayesinde anlar çünkü bakterinin ürettiği protein bizimkinden farklıdır. (DNA mız farklı çünkü.)

O zaman şu sonuca varabiliriz iki bireyin proteini ne kadar benziyorsa o kişilerin DNA ları yani nükleotit dizilimleri o kadar benzerdir bunlar o derece akrabadır.

Tüm Reklamları Kapat

387 görüntülenme
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çünkü bir yıldırımda 1 milyar volttan fazla elektrik olduğunu tahmin ediyoruz
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Moderatör Uyarısı
Yetersiz Kaynak 1 moderatör tarafından eklendi
Güvenilir bir kaynak belirtilmemiş.
8
Söz
Kağan Köseoğlu
Alıntıyı Ekleyen 26 Haziran 2022
Tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “Burası benimdir” diyen ve buna inanacak kadar saf olan insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun ilk kurucusu oldu. O zaman biri çıkıp, çitleri söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara “Sakın dinlemeyin bu sahtekârı. Meyveler herkesindir. Toprak hiç kimsenin değildir. Ve bunu unutursanız mahvolursunuz” diye haykırsaydı, işte o adam, insan türünü, nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden kurtaracaktı.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
28
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close