Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ömer Ekmel Kara
Yazar 10 saat önce 5 dk.

2024 yılının mayıs ayında Nielsen ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir araştırma, dövme yaptırmanın lenf kanseri riskini artırabileceği yönündeki bulgularıyla medyada geniş yankı uyandırdı.[1] Hemen ardından, Danimarka’da Clemmensen ve ekibi tarafından yapılan ve ikiz bireyleri kapsayan bir diğer çalışma da dövme ile lenf ve deri kanseri arasında istatistiksel bir bağlantı olabileceğini öne sürdü.[2] Peki, bu çalışmalar gerçekten dövme ile kanser arasında anlamlı bir ilişki kurabildi mi? Bu çalışmaların bulgularını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için öncelikle dövmenin vücuttaki genel etkisini ve araştırmanın neden dövme ile kanser arasında bir ilişki aradığını anlamak gerekir.

Dövme, binlerce yıldır insanlar tarafından dini, kültürel veya estetik nedenlerle kullanılan bir ifade biçimidir. En eski dövme örneklerinden biri, Alp Dağları’nda bulunan "Buz Adam Ötzi"ye aittir. MÖ 3370–3100 yılları arasında yaşadığı belirlenen Ötzi’nin vücudunda çeşitli dövme izlerine rastlanmıştır. Benzer figüratif dövmeler, Antik Mısır'da hem erkek hem kadın mumyalarında bulunmuştur.[3]

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çınar Ege Bakırcı
Yazar 27 Ocak 2021 14 dk.

Güneş Sistemi'ndeki 7. gezegen olan Uranüs, çıplak gözle görülebilmesine rağmen onlarca yıl net bir sınıflandırması yapılamamış bir gezegendir. En yakın olduğu noktada Dünya'dan 1.6 milyar, en uzak olduğu noktada Dünya'dan 1.98 milyar kilometre uzakta bulunan gezegenin ilk gözlemi tahminlere göre MÖ 128 yılında yaşayan Hipparchos'a kadar gitmektedir: MÖ 128'de Antik Yunan'da yaşamış bir gökbilimci ve trigonometrinin kurucusu olarak bilinen Hipparkos, Uranüs'ü ilk olarak yıldız kategorisine eklemiştir. Artık Uranüs, Antik Yunan astronomisinin en önemli eseri olan "Büyük Bileşim" adlı kitaba dahil edilmişti. Ancak keşfedilmeyi bekleyen birçok özelliğe sahipti. Bu eksiklikler, zamanla keşfedilecekti.

Eski Yunan gökbilimciler tarafından yıldız olarak kategorilendirilen Uranüs, dönem dönem bilim insanlarının ilgisini çekmeyi başarmıştır. Güneş tutulmalarını büyük bir başarıyla öngörmüş olan İngiliz gökbilimci John Flamsteed, 1690 yılında Uranüs'ü 6 kere gözlemlemiş ve bu gözlemlerle Uranüs, ilk defa insanlar tarafından daha net bir şekilde görülmüştür. Daha sonra 1750 ile 1769 yılları arasında Fransız astronom Charles Le Monnier, Uranüs'ü 14 kez gözlemlemiştir. En nihayetinde, yakalaması zor olan bu gökcisminin sırrını çözen William Herschel, 13 Mart 1781 yılında Uranüs'ü teleskop ile çok daha detaylı gözlemlemeyi başarmıştır. William Herschel, gözlemleri sonucunda Uranüs'ü önce bir kuyrukluyıldız sanmasına rağmen, diğer ünlü gökbilimcilerin gözlemleri ile elindeki verileri karşılaştırdığında, Uranüs'ün bir gezegen olduğu sonucuna varmıştır. William Herschel, bu gözlemi ile o dönemin İngiltere kralı 3. George tarafından ödüllendirilmiştir.

46
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çınar Civan
Çeviren 22 Temmuz 2023
Buzz Aldrin'in Ay'da duran Neil Armstrong tarafından çekilmiş bir fotoğrafı, bu ay özçekimini oluşturmak için dijital olarak tersine çevrildi. Temmuz 1969'da Apollo 11'in Ay'a inişi ile beraber çekilen Armstrong'un orijinal fotoğrafı, yalnızca görülmedik bir dünyanın etkileyici ıssızlığını değil, aynı zamanda Aldrin'in eğimli vizörüne yansıyan Armstrong'un kendisini de kaydetti. Açılmamış görüntüde, Aldrin'in miğferindeki yansımanın küresel bozulması tersine çevrilmiştir. Dönüştürülen görünüm, Armstrong'u, Aldrin'in bakış açısından sunuyor. Armstrong'un çektiği orijinal fotoğraf, bugün elli dört yıllık bir Ay özçekimini temsil ediyor. Aldrin'in orijinal görüntüdeki vizör yansıması bu görselde solda görünüyor. Parlak (ama biçimsiz) Dünya, Armstrong'un figürünün yukarısında, Ay'ın gökyüzünde, sağ üst tarafa yakın bir şekilde yapışık duruyor. Eagle iniş aracının folyoya sarılmış bir ayağı ve Aldrin'in ay yüzeyi boyunca uzanan uzun gölgesi belirgin bir şekilde görülebiliyor. 2024'te NASA'nın Artemis II görevi, insanları Ay'a tekrar götürecek.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 2 Kasım 2017 4 dk.

Bu yazının ve videonun başlığı, sadece ilk insan için değil, ilk at, ilk deve, ilk akşamsefası, ilk E. coli bakterisi, ilk maya mantarı ve herhangi bir canlının "ilk" bireyi için de geçerlidir. Hiçbirinin "ilk"i yoktur. Evrim sürekli bir süreçtir ve tüm türler yakın ve uzak kuzenlerine, kademeli ve çok yavaş değişimlerden geçerek, ataları aracılığıyla bağlanır. 

Video, çoğu insanın aklına gelebilecek "Ben de insanım, ebeveynlerim de insan, yavrularım da insan; o zaman yeni bir tür nasıl var olabilir ki?" sorusuna son derece görsel, isabetli ve net bir cevap vermektedir. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz.

200
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aslıhan Niksarlı
Yazar 8 Ocak 2021 11 dk.

Şempanze fotoğraflarının bir kısmı Dr. Shinya Yamamoto tarafından Bossou’da saha araştırması esnasında çekilmiştir. Kendisi insan ve insan olmayan hayvanlarda sosyalliğin evrimi, bunun zeka ile ilişkisi, işbirliği, fedakarlık gibi konular üzerine çalışmaktadır. Şempanze fotoğraflarının diğer kısmı da Cüneyt Balıkçıoğlu tarafından Uganda gezisi süresinde Kibale Ormanı Ulusal Park'ta çekilmiştir. Dr. Shinya Yamamoto'nun çalışmalarına buradan ulaşabilirsiniz.

Şempanze (Pan troglodytes), Afrika'nın tropik bölgelerindeki savanalarda ve ormanlarda yaşayan, bölgeye endemik olan bir kuyruksuz maymun türüdür. Şempanze vücudu, siyah saçlarla (kıllarla) kaplıdır; ancak yüzlerinde, kulaklarında, parmaklarında, ellerinin içleri ve ayaklarının altlarında saç bulunmaz. Yaşlandıkça bu saçlar dökülür ve kimi bölgelerinde kel alanlar oluşur. Ayrıca özellikle çene bölgelerindeki saçları beyazlamaya başlar. Şempanze erkekleri 35-70 kilo arasındayken, dişiler 25-50 kilo arasında olurlar. Ayağa kalktıklarında boyları ortalama 150 cm civarındadır. Şempanzelerin kolları bacaklarından daha uzundur, neredeyse dizlerinin altına kadar uzanabilirler. Dört ayak üzerinde yürürler ve yürürken parmak eklemlerinden destek alırlar. Öne bakan gözleri ve küçük burunları vardır. Koku alma duyularından çok görme duyularına güvenirler. Doğada ortalama 50 yıl yaşarlar, esaret altında yaşayan bazı bireylerin 60 yaşına kadar yaşadığı gözlemlenmiştir.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emre Can Kartal
Yazar 24 Mart 2016 18 dk.

Stephan Jay Gould’un, dönemlerine göre ırkçılığı bilimsel açıdan meşrulaştıran bilim insanlarını anlattığı kitabının tanıtımı, antropolog Michael Little’ın bir söyleşisinden alıntı ile başlıyor:

Bu yazıda da Little’ın bahsettiği konuya değineceğiz ve antropoloji ve biyolojinin, sözde ırksal farklılıkları kemik yapısındaki matematiksel ölçümlere, kafa şekillerine hatta kan gruplarına bakarak ayırmaya çalışan ve bu bakış açılarıyla isteyerek veya istemeyerek kafa yapıları üzerinden ırkçılığa hizmet eden bilim insanlarının, bilim adına üzücü diyebileceğimiz çalışmalarına göz atacağız.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Mart 2019 11 dk.

Evrim dendiği zaman akla ilk gelen, canlılar arasındaki benzerlik kıyaslamalarıdır. Hemen aklımız şempanzelerle insanlar arasındaki genetik benzerliğe gider. Ya da fosiller ile yaşayan türler arasındaki yapısal benzerliklere... İyi ama, bu benzerlikler neden evrime işaret ediyor olsun? Her biri ayrı ayrı, aynı tasarımcı tarafından tasarlandığı için benzer olamazlar mı? Sonuçta bizler de arabalar yaratıyoruz ve hepsi kabaca birbirine benziyor. Bu durum, arabaların evrimleşerek bugüne geldiği ya da ortak atalardan türleştiği anlamına mı gelir?

Türler arası benzerlik, evrimin kanıtı olmaktan ziyade bir sonucudur. Bir nevi "ipucu" olarak düşünülebilir. Türler arası biyolojik, morfolojik, genetik, anatomik, fizyolojik, davranışsal benzerlikler ve bu benzerliklerin türden türe kademeli olarak değişiyor olması, bu canlıların ortak atalardan türleştiği fikrini akla getirir. Ancak bu demek değildir ki evrimsel biyologlar, "Evrim doğruysa türler arası benzerlik olmalı. Türler arası benzerlik var. Dolayısıyla evrim var." gibi bir mantık hatası yapmaktadırlar. Benzerlik işin ilk adımıdır. Sadece bir parçasıdır. Sonraki adım, bu benzerliğin neden var olduğunu açıklamaktır. 

210
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Unicorn Boyama Kitabı

Sihirli bir dünyanın kapılarını aralamaya hazır mısın? Unicorn Temalı Boyama Kitabı, çocukların hayal gücünü geliştirecek, renklerin büyüsünü keşfetmelerini sağlayacak harika bir yolculuk sunuyor!

Bu özel boyama kitabında, birbirinden sevimli ve büyüleyici unicornlar, masalsı bulutlar ve sihirli diyarlar seni bekliyor. Pastel renkler mi, canlı tonlar mı? Karar tamamen senin!

Devamını Göster
₺70.00
Unicorn Boyama Kitabı
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 1 gün önce 35:16
Dijital çağda çocuk olmak da zor ebeveyn olmak da... Kaç yaşından itibaren çocuklara tablet-telefon verilmeli? Teknoloji sınırlandırılması nasıl yapılmalı?...
0
Berkay Kalaycık
Çeviren 5 Ağustos 2021 14 dk.

Akdeniz tipi iklim bölgeleri (AİB) beş kıtaya yayılmıştır: Afrika, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika. Bitki örtüsü (yakıt) büyümesini sağlayan serin ve yağışlı kışlar ve bitki örtüsünün tutuşabilirliğini artıran sıcak ve kuru yazlar ile karakterize edilen, güçlü bir mevsimsel iklimi paylaşırlar. Buna bağlı olarak, ekolojik ve evrimsel süreçler ile insan toplumları, Akdeniz tipi iklim bölgelerinin çoğunluğunda, ateş tarafından güçlü bir şekilde şekillendirildi.

Daha yakın zamanlarda, peyzaj ve iklimde yaşanan insan kaynaklı değişimler, yangın rejimlerinde ve dolayısıyla Akdeniz tipi iklim bölgelerinin beşinde de sosyo-ekolojik etkilerinde güçlü değişikliklere yol açmıştır. Son yıllarda artan nüfus, vahşi yaşam alanı ile kentsel alan arayüzüne (veya kısaca "VKA", yaban hayatı alanları ile kentsel alanların iç içe bulunmasını ifade eder) milyonlarca yeni insan ile barınak getirdi ve şiddetli yangın dönemlerinde ısınma ve kuruyan iklimler ve buna artı olarak meydana gelen tutuşmalar (çoğunlukla antropojenik), ekstrem orman yangını olaylarının (kısaca "EOO") yaygınlığının artmasına neden oldu. Ekstrem yangın olayları da, genellikle çok geniş yanan alanlara ve insan yaşamı ve onun varlıkları üzerinde önemli etkilere neden oldu.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Meryema Şermet
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Gökyüzünde oluşan büyük olaylarla bu dünyanın ufak tefek işleri arasında bir bağlantı aramak pek gülünç ve tuhaf bir haldir. İnsanların çoğu evrenin büyüklüğüne oranla kendi küçüklüklerini, adeta hiçliklerini görebilecek kadar görüş açıklığına ve kesinliğine sahip olmaktan çok uzaktır.
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Matematik Öğretmenleri Çalışma Kampı
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

"Kampın temel amacı; matematik öğretmenlerinin muhtemelen okulda ilgilenmeye fırsat bulamadıkları, ilgi çekici konular üzerinde keyfi çalışmalar yapmak."

-Öğrenmenin ne anlama geldiği, eğitimin amacı ve içeriği (müfredat).

-Matematik eğitiminin amacı ve günümüzdeki uygulanışı arasındaki farklar ve bunların sonuçları.

-Müfredat yetiştirme kaygısı ile başa çıkma ve ders içerisindeki verimliliği arttırma.

-Araştırma, öğrenme ve aktarma pratikleri.

-Temel kavramlar ve basit teoremlerden yola çıkarak, karmaşık ve büyüleyici yapılar hakkında örnekler.

Bir nostalji olarak birbirinden şık tanım teorem ve ispatlar.

Yoğun olarak; araştırma/aktarma, eğitim hakkında temel kavramlar üzerine tartışma, zor problemlerle uğraşma ve en önemlisi matematikte derinleşmeye yönelik çalışmalara yer verilecektir. (Katılımcılar araştırma süreçlerinde bilgisayar, tablet ya da telefon gibi temel ekipmanlara ihtiyaç duyabilirler.)

Devamını Göster
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
395K UP
Yazar 27 Şubat 2021 51 dk.

Ölüm, insanlık olarak, en ciddiye aldığımız konulardan biridir. Buna bağlı olarak birçok kültür ve toplum, ölüme yönelik farklı türden yaklaşımlar geliştirmiş ve açıklamalar sunmaya çalışmıştır. Dolayısıyla ölüm gibi ağır bir konunun felsefi olarak kapsamlı bir incelemeye tabi tutulması ve bu sırada birçok açıdan dikkat çekici soruları da beraberinde getirmesi oldukça anlaşılırdır.

Ölüm, (en azından şu an için) kaçma şansımız olmayan bir "şey"dir. Onu bireysel olarak deneyimler ve başkasına devredemeyiz. Ölümü bir "deneyim" olarak niteledik; fakat ölümün bir deneyim olup olmadığı da aslında pek açık değildir; çünkü ölüm, bir anlamda, bu dünyanın ve dolayısıyla tüm deneyimlerimizin sonu anlamına gelir. Bu sebeple de onu deneyimlediğimizi söylemek ve bir deneyimi tasvir ettiğimiz gibi tasvir etmek epey zordur.

152
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arsel Berkat Acar
Yazar 13 Şubat 2013 14 dk.

Emre: Teşekkür ediyoruz. Soru sormak ve cevap vermek, birer sanattır ve bilimi sanatla birleştirdiğiniz için, biz teşekkür ediyoruz. Kuantum fiziği ve kuantum mekaniği, esasen farklı şeylerdir; ancak dirsek teması içerisinde çalıştıkları için, aynı şeyler gibi görünürler. Kuantum fiziği, örneğin enerji gibi bir kavramı kuantize edecek olan, yani nicelendirecek olan herhangi bir fiziksel teori arar. Burada ''enerjiyi nicelendirmek'' ifadesi, bizlere enerjinin en küçük paketlerini hatırlatmalıdır. Bu, kuantum fiziğinin en temel uğraşlarından biridir.

Buradan genellersek, kuantum fiziği, evrenin en küçük ölçeklerini ve bu ölçeklerin ''sakinlerini'' tanımaya çalışır. Kuantum mekaniği ise, evrenin en küçük bileşenlerinin davranışlarıyla ilgili teorilere ulaşmaya çalışır. Atomdan başlayarak, daha küçük ölçeklere inildiğinde, Einstein öncesi, hatta Bohr öncesi fiziğin yasaları, bu bileşenlerin davranışlarını açıklamakta yetersiz kalıyordu. Dolayısıyla, yeni gözlem ve deneylerle beraber, atomların ve atom altı parçacıkların davranışlarını açıklamak adına yeni yasa setleri gerekti ve ''kuantum mekaniği'' doğdu.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Əli Fərzəliyev
bilim delisi 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Bence o ruh değil ruh dediğimiz şey büyük ihtimal kuantum bilinç teorisi ile açıklanacak şöyle ki birşeyi ödül ceza ile eğite bilmemiz onun ruhu olduğu anlamına gelmeye biir ne kadar bu bilgesayar biolojikde olsa ordaki hücreler ruhdan çok transistör gibi davranıcak yani bir makina gibi

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökhan Demirbilek
Çeviren 4 gün önce 19 dk.

Çoğu astronom, bir gezegen bulabilmek için büyük heyecan duyarken Mike Brown, bulunmuş bir gezegeni gezegenlikten çıkarmış tek astronom olabilir. Brown'ın araştırması sayesinde, güneş sisteminin dokuzuncu gezegeni olan Plüton panteondan çıkarılmıştı. Yıllardır dokuzuncu gezegen olarak Plüton'un böyle dışlanması, insanlarda duygusal bir karşılık buldu. Nasıl olur da çocukluk anılarımızla oynanırdı? Nasıl olur da gezegen sistemimizi böylesine alt üst edebilmişlerdi?

Yaklaşık on yıl önce, Brown'un o zamanlar on yaşlarında olan kızı, babasının bu affedilmez suçunu halk nezdinde telafi edebilmesi için bir yol önerdi: Babasının gidip başka bir gezegen bulması gerekiyordu! Brown bu anısını şöyle anlatıyor:

0
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
33K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı Yayla yolu üzerinde gözlemlenmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
12.000 yıl önce soyu tükenmiş olan ulukurtlar (Aenocyon dirus), modern genetik mühendisliği sayesinde laboratuvar ortamında yeniden canlandırıldı. Colossal Biosciences şirketi, antik DNA örneklerini kullanarak gri kurtların genetik kodunu düzenledi.

Bu sayede Romulus, Remus ve Khaleesi adını verdikleri üç ulukurt benzeri bireyi dünyaya getirdi. Bu bireyler, ulukurtların fiziksel özelliklerini taşısa da, tam anlamıyla orijinal türün birebir kopyaları değiller.

Bu gelişme, türdiriltimi teknolojisinin sadece geçmişte kaybolmuş türleri canlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda nesli tükenmekte olan türlerin korunmasına da katkı sağlayabileceğini gösteriyor. Örneğin, kırmızı kurt (Canis rufus) gibi tehlike altındaki türlerin genetik çeşitliliğini artırmak için benzer teknikler kullanılabilir.

💻Yazar: Alper Kaan Selçukoğlu

✍🏻 Editör: Eda Alparslan

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Batu Han
Üye 21 Aralık 2021 Henüz cevap yok.
İki çekirdeğin arasında mı dönerler, dönüş hızları değişir mi?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Aydan Məşədibəyova
Alıntıyı Ekleyen 19 Ağustos 2023
Dostlar dedi: bu can bizden değildir
Düşman kırdı, oysa buzdan değildir
Gene de herhalde bizden değildir
Çare yok dünyadan gideyim gayrı
Kaynak: Sayfa 135
10.0/10
(22 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close