Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Ekim 2021 27 dk.

Bir Evren düşünün. Bu Evren'de bu elmayı bıraktığımızda, elma doğrudan aşağıya düşmesin. Düşebileceği yerlerin bir olasılık dağılımı olsun. Buraya, şuraya veya oraya düşebilme ihtimali olsun; ancak en yüksek olasılıkla, hemen bıraktığınız yerin altına düşecek olsun. Bunu hayal etmekte pek bir sorun yok.

Peki ya bu olasılık dağılımının nedeni, ilk etapta sanmış olabileceğiniz gibi rüzgar ya da diğer dış faktörler değilse? Yani ya elma, yapısı gereği kesinlikle aşağı doğru düşmek zorunda değilse? Elmanın kendi içsel davranışı bu şekilde olasılıkçı olsa? Böyle bir Evren hayal edebilir miydik? Eğer hayal edebileceğimiz evrenlerdeki ihtimaller sınırsızsa, bu da çok zor olmayabilir. Bir evrende pek ala bir kuvvet cisimleri yerden yukarı ya da yana doğru da fırlatabilirdi.

137
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Seyit Ali Taş
İnceleyen10 3 Haziran 2023
Bu kitap her çocuğun içindeki hayal gücünün nasıl zamanla yok edildiğini anlatıyor ve insanların nasıl kendi benliklerine kapıldıklarını, yani demem o ki bir şey kaybetmiceksiniz sadece 5 dk geçmişe gidip çocukluğunuzu düşünüp bir ''ah'' çekeceksiniz.
9.6/10
(148 Kişi)
Puan Ver
The Little Prince
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Pelin Yaşar
Pelin Yaşar
103K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Adıyaman
Birey Adıyaman - Malatya sınırında dağlık bölgede ve yüksek rakımda gözlendi.
Beslenme şekli hepçildir fakat ağırlıklı olarak böcekçil beslenir. Aktif avcıdır, hareket eden avlara tepki verir.
Üreme şekli yumurtlayaraktır. Dişiler genelde ilkbaharda çiftleşir. yaz başında 6 - 16 kadar yumurta bırakır. Yumurtalar güneş göre, korunaklı, nemli toprağa bırakılır. Kuluçka süresi sıcaklığa bağlı olarak 40 - 60 gün olarak değişebilir. Ebeveyn bakımı yoktur. Bu gözlemdeki yavru da muhtemelen bu yıl doğmuş.
Derisinin dokusu ve renk deseniyle çevreye müthiş uyum sağlar. Tehdit ile karşılaştığında yandan kaçış yapar, zikzaklar çizerek koşar. İri bireylerde kuyruk sallama ve ağız açma gibi davranışlar görülebilir. Kuyruk koparma (ototomi) nadiren görülür ama bazı bireylerde savunma olarak kullanılır.
Soğukkanlı hayvanlardır. Vücut sıcaklığı çevreden etkilenir. Sabah saatlerinde güneşlenerek aktif hale gelir. Erkekler bölge sahibidir diğer erkekleri kovalayabilir. Genelde yalnız yaşarlar.
Gözlemlenen birey Anadolu kelerinin davranışlarına uygun şekilde taş altına saklanmıştı. Ektotermik yapısı nedeniyle sabah güneşi ile aktifleşmesi gözlemi doğruluyor. Yavru birey olması bu bölgede gerçekleşen başarılı bir üremenin göstergesidir.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Nisan 2012 28 dk.

Sinir sisteminin evrimi de diğer tüm sistemler gibi çok eskilere, tek hücreli canlılara kadar gitmektedir. Çoğu kimse bunu ilk duyduğunda şaşırabilecektir: "Bir sistemin evrimi nasıl olur da daha dokuları ve organları dahi olmayan, hatta tek başına, tek hücreli olarak yaşayan canlılara kadar gidebilir?" Bu, birçok insanı afallatmaktadır. Bilim insanları da evrimsel biyoloji ortaya çıkana ve gelişene kadar sistemlerin evrimsel değişimlerinin bu kadar eskiye gidebileceğini düşünmüyorlardı. Fakat artık evrimsel biyolojinin bütünleştirici ve birleştirici yapısı sayesinde her sistem gibi sinir sisteminin temellerinin de tek hücrelilere gittiğini biliyoruz.

Başlangıçta, sinir hücreleri yoktu. Her canlı, varlığını sürdürebilmek için çevresiyle iletişim içerisinde olmak zorundaydı. Birçok kaynakta bu iletişim, canlılığın temel kriterlerinden biri olarak görülür. Çünkü canlı çevresiyle hangi çapta olursa olsun bir iletişim halinde olmayacak olursa, besin, enerji, dinlenme, tehlike gibi unsurları kaçırabilecek ve varlığı ciddi miktarda tehlikeye girecektir. Bu sebeple, canlılığın ilk oluşumundan beridir sadece çevresiyle en aktif şekilde iletişim kurabilen canlılar avantaj sağlamışlardır.

221
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eda Alparslan
Aktaran 1 gün önce 2 dk.

Autonomous University of Barcelona'dan araştırmacıların Chemosphere dergisinde yayınladığı çalışma, polimerlerden üretilen poşet çayların demlenirken milyarlarca nanoplastik ve mikroplastik saldığını detaylarıyla açıklıyor. Çalışma bu salınımın insan bağırsak hücrelerinde emilebildiğini ve bunun sonucunda kan akışına karışarak tüm vücuda yayıldığını gösteren ilk çalışma niteliğinde.

Günümüzde plastik atıkların sebep olduğu kirlilik, gelecek nesillerin sağlık ve refahını her geçen gün daha çok etkileyen ciddi çevresel sorunlara yol açmakta. Gıda paketlemesi, nano ve mikroplastiklerin sebep olduğu kirliliğin ve bu parçacıkların insanlar tarafından solunmasının ve sindirilmesinin temel kaynaklarından birisi.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Halis Gönül
İnceleyen10 5 gün önce
Başyapıt...
Film
9.8/10
(85 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Godfather
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Haliki
Emir Haliki
196K UP
Yazar 2 Ağustos 2023 5 dk.

Bir ağ (İng: "Network"), en basit tanımıyla çizgilerle birbirlerine bağlanmış noktaları ifade eder. Matematiksel olarak ağlar "çizge", noktalar "köşe" ve çizgiler "kenar" olarak adlandırılır. Bu niceliklerin bilgisayar bilimlerindeki karşılığı ise "ağ", "düğüm" ve "bağlantı" kavramlarıdır. Fiziksel, biyolojik ve sosyal bilimlerdeki birçok sistem ağlar şeklinde ifade edilebilir. Düğüm ve bağlantıların çeşitli sistemlerdeki karşılıkları aşağıda gösterilmiştir.

Çoğu ağda iki düğüm arasında tek bağlantı bulunur. Bazı durumlarda çoklu bağlantılar da görülebilmektedir. Bununla birlikte bazı düğümler kendilerine de bağlantı yapabilirler.

35
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berfin Akdoğan
Seslendiren 22 Ağustos 2021 29:05
Sonu sırf “loji” ile bitiyor diye astroloji, frenoloji ve ufoloji gibi konuları bilimsel sanan nice insan bulunmaktadır, hatta astronomi ile astrolojinin...
54
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Frauchiger-Renner deneyi temel olarak kafa karıştırıcı bir düşünce deneyi, yani kuantum devlerinin tabiriyle bir "Gedankenexperiment" yani düşünce deneyi. Kuantum mekaniğini gerçekten zorlayan bir şey. Klasik Wigner'in Arkadaşı senaryosunun daha gelişmiş bir versiyonunu hayal edin: birden fazla ajanınız var, diyelim ki Arkadaşlar (Alice'in Arkadaşı ve Bob'un Arkadaşı gibi), kendi izole kuantum laboratuvarlarında takılıyorlar ve bazı kübitler üzerinde, mesela belirli kuantum durumlarında hazırlanmış, potansiyel olarak dolanık spin-1/2 parçacıkları üzerinde ölçümler yapıyorlar. Sonra bu laboratuvarların dışında süper gözlemcileriniz, Wigner'ler (Alice ve Bob'un kendileri gibi) var; bunlar, Arkadaşları ve onların kaydettiği sonuçları da içeren tüm laboratuvar sistemleri üzerinde ölçümler yapabiliyorlar. Tüm düzenek, ajanların standart kuantum formalizmini, kuantum durumlarının üniter evrimini ve olasılıklar için Born kuralını kullanarak tahminlerde bulunmalarına ve diğer ajanların ölçüm sonuçlarının kesinliğini anlamalarına dayanıyor.[1]

İşin can alıcı noktası ve süper teknikleşip biraz da rahatsız edici hale geldiği yer ise şu: Frauchiger ve Renner, eğer kuantum teorisinin evrensel olarak geçerli olduğunu (yani gözlemciler ve laboratuvarları gibi karmaşık sistemler de dahil olmak üzere her şeye uygulanabileceğini) ve ajanların ölçüm sonuçları hakkındaki çıkarımlarının tutarlı olduğunu varsayarsanız, kuantum teorisinden tamamen mantıksal olarak türetilen sonuçlarının birbirleriyle düpedüz çeliştiği bir durum yaratabileceğinizi gösterdiler. Özellikle, bir Wigner, bir Arkadaşın belirli bir sonucu gözlemlediğini kesin olarak çıkarabilirken, sistemin (Arkadaşın hafızasını bir kuantum serbestlik derecesi olarak içeren) genel dolanık durumu üzerinde farklı bir ölçüm yapmış olan başka bir Wigner, Arkadaşın kesinlikle zıt sonucu gözlemlemiş olması gerektiği sonucuna varabilir. Bu durum da kuantum teorisinin kendisini kullanan ajanlara uygulandığında mantıksal tutarsızlıklara yol açabileceğini öne süren bir "no-go" teoremine yol açar ve bizi farklı perspektiflerden "dünyanın gerçekleri" gibi kavramlar veya dalga fonksiyonu çökmesi olmaksızın üniter kuantum evriminin evrensel uygulanabilirliği hakkındaki temel varsayımları yeniden değerlendirmeye zorlar.

Biliyorum bayağı karmaşık anlattım çünkü ben bunu süper basitlikte ve mükemmellikte anlatabilecek birisi değilim zaten alanım da değil ancak maksimum basitlikte şunu söyleyebilirim: Bilim insanları çok çok minicik şeylerle bir oyun oynuyorlar, mesela saklambaç gibi, ve hepsi aynı kurallara göre tahminde bulunuyor. Ama işin tuhafı, bazen bir bilim insanı "Ben kesin bunu gördüm" derken, diğeri "Hayır, ben de baktım ve sen kesinlikle onu görmedin, tam tersini gördün." diyor ve kurallara göre ikisi de haklı olabiliyor. Aslında işin özeti bu.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. quantamagazine. New Quantum Paradox Clarifies Where Our Views Of Reality Go Wrong. Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2025. Alındığı Yer: quantamagazine | Arşiv Bağlantısı
9
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nazan Bilgin
Nazan Bilgin
3,415 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 18 dk.

Bizim en yakın kuzenlerimiz olan Neandertaller, taştan aletler yapmada ve hayvanları avlamada başarılı olmuş, birçok buzul çağın zor şartlarında hayatta kalmışlardır. Peki, neden 27.000 yıl önce yok oldular?

Neandertaller en az 200.000 yıl boyunca Avrupa ve Batı Asya’da yaşamış ve yaklaşık 27.000 yıl önce yok olmuş bir hominin türüdür. Bu süre içerisinde bu bölgelerde bilinen en soğuk iklim şartlarından bazılarına şahitlik etmişlerdir. Fıçı göğüs, daha kısa uzuv, daha büyük beyin gibi fiziksel özelliklerinin birçoğu onların soğuğa adapte olduklarını ve ısıyı tutmaya adapte olmuş bir vücut biçimine sahip olduklarını gösterir. Hayvan avlamada ve taştan karmaşık aletler yapmada üstün olan Neandertallerin kemikleri son derece kaslı ve güçlü olduklarını, ama sık sık yaralandıklarını ve bu nedenle zor bir hayat sürdürdüklerini ortaya koyar. Şüphesiz Neandertaller 200 bin yılı aşkın bir süre boyunca çevresine başarılı bir şekilde adapte olmuş zeki türlerdir. Peki, onlar ne kadar “insanlardı”? İnsanlara özgü olduğunu düşündüğümüz dil, müzik, sanat ve din gibi davranışlar sergilediler mi? Ve neden modern insanlar Avrupa’ya göç ettikten kısa bir süre sonra ortadan kayboldular?

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mahmut Taş
Mahmut Taş
77K UP
Yazar 29 Nisan 2015 1 dk.

Dürüst olalım: "Önemli olan yarışmaktı." sözünün altında hemen her zaman "Lanet olsun, kazanamadım; ama bu konudaki hayal kırıklığımı çaktırmamalıyım." yatar. En iyimiz bile, gerçekten gönül verdiği, tutkuyla yaptığımız bir işte en iyisi olamadığımızı görmek, yani kazanamamış olmak üzücüdür. Hepsinden önemlisi, bunda ayıplanacak bir şey yoktur: İnsanlar, kazanmak ister!

Elbette kimi zaman gönlünden gelerek bunu söyleyen de vardır; örneğin kazanan kişiyle yakınlığınız varsa o kişi adına sevinebilirsiniz. Fakat bu sevinme, kendi kaybınıza üzüldüğünüzden büyük müdür? Bilemiyoruz. Böyle durumlarda belki avutma sözleriyle halkı ve etrafımızdakileri kandırmak kolay olsa da, kendi beynimizi kandırmak o kadar da kolay olmayabilir. Beyin, her ne kadar kandırılabilir olursa olsun! 

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ocak 2017 6 dk.

İnsan beyninin evriminin ne kadar önemli olduğu aşikardır. Gezegenimiz üzerinde bugüne kadar evrimleşmiş en yüksek zekaya sahip türüz. Bu evrimsel değişim asla kolay olmadı; ancak her evrimsel değişim gibi kademeli ve birikimli bir şekilde oldu. Bu durum, doğal olarak, birçoklarının aklına bir sorunun takılmasına neden olmaktadır: Neden sadece insan türünde beyin ve dolayısıyla zeka bu kadar evrimleşmiştir? Bu sorunun detaylı bir cevabını buradaki makalemizden okuyabilirsiniz.

Ancak çenemizi çalıştıran kasların körelmesiyle ilgili olarak, şunu belirtmekte fayda var: Her türün evrimi eşsizdir. Yani "kendine özgü"dür. Evrim tarihinde; benzer özelliklerin, benzer şartlar altında, kimi zaman benzer süreçlerden geçerek ortaya çıktığını görebilsek de (bkz: yakınsak evrim); çoğu zaman türlerin popülasyonları başından geçenler (çevre şartları, bu çevrenin değişimi, popülasyon içindeki genetik çeşitliliğin yapısı, bu çeşitliliğin çevreyle etkileşimi, vs.) eşsiz bir özgünlükte olduğu için, türlerin evrimi de kendilerine özgü olmaktadır. Bir diğer deyişle, "Neden diğer maymunlar da insanlar gibi zekileşmiyor?" sorusu, "maymun" (Simiiformes) olan her türün birebir aynı evrimsel patikayı takip etmesi gerektiğini varsaymaktadır. Evrimde böyle bir zorunluluk yoktur!

115
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Özgür Arslan
İnceleyen10 22 Ocak 2022
memento sinema tarihinin aklı sonuna kadar zorlayan en düşündürücü filmlerinden biridir, önce gelir. memento gibi yankı uyandıran eserler. filmi izlemek lazım buraya bir inceleme falan yazınca çok iyiydi diyoruz ama filmin kendisi, üst düzey senaryosu ve kaliteli oyunculukları izlenmeyi hak ediyor film boyunca yapılan sürprizlerin sınırı yok.
9.6/10
(71 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Hakan Orhan
Hakan Orhan
57K UP
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Düzenli olarak küvette yıkanmanın felç ve kalp hastalığına bağlı ölüm riskinde düşüşle ilişkisi ortaya çıktı. Japon bilim insanları, küvette banyo yapmanın kardiyovasküler hastalık riski üzerindeki uzun vadeli etkileriyle ilgili büyük ölçekli ve hakemli bir çalışma gerçekleştirdi. Bu araştırma ve sonuçları, Heart adlı jurnalde yayımlandı.

Bilim insanları, düzenli olarak küvet banyosu yapmanın felç ve kalp hastalığına bağlı ölüm riskinin azalmasıyla bağlantılı olduğu sonucuna vardı. Daha da ilginç olan ise, daha sık banyo yapmanın haftada sadece bir ya da iki kez banyo yapmaktan daha koruyucu görünmesi.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ömer Görür
İnceleyen10 1 gün önce
She-Ra, renkli bir çizgi dizi.

Öncelikle, bu She-Ra'da -ATLA'dakiler gibi- sizi ekrana kilitleyecek kadar kaliteli aksiyon sekansları yok, görsellik zaman zaman etkileyici olsa da Love, Death and Robots'takiler gibi şaheser değil. Dünya inşası ve sihir sistemi de "iyii" ile kalitesiz arasında seyrediyor.
Ama ben bu diziye bayıldım. Hatta en sevdiğim çizgi dizi olmayı başardı, diğerlerine karşı duyduğum tüm nostaljiye rağmen.

Çünkü She-Ra, renkli bir dizi.

Şimdi bununla ne kast ettiğime gelmeden önce, karakterlerine değinmek istiyorum. She-Ra'da dümdüz diyebileceğimiz bir karakter bulunmamakta, her bir karakter farklı geçmişte, farklı travmalara, iyi ve kötü yanlara sahip gerçek kişiler. Özellikle ana karakterimiz Adora ve onun baş düşmanı Catra. İlk bakışta aslında özellikle Adora "klişe" bir iyi karakter gibi hissettirse de, ilerleyen sezonlarda neden "klişe" hissettirdiğini ve aslında çok daha fazlası olduğunu öğreniyoruz. Catra ise... spoiler vermek istemediğimden şöyle anlatayım: Hayır, Zuko gibi değil.
Yan karakterlerde en az ana karakterlerimiz kadar iyi yazılmış. Yani "renkler" haricinde izlemek için yine de bir neden var: Karakterler.

Şimdi renklere gelelim.
She-Ra'nın yaratıcısı ND Stevenson, bu dizidekilerde dahil yarattığı tüm karakterler için şunu diyor: Aksi belirtilmediği sürece herkes eşcinseldir. Evet... Tabii ki dizide bu denli LGBTQ+ karakter var diye en sevdiğim dizi oldu demiyorum. Şöyle ki, bu dizide ne toksik cis erkekler var, ne o "klişe" gey erkekler var. Mesela Bow karakterine bakalım. Bow, neredeyse hiç bir "toksik erkek" davranışı sergilemiyor, giydiği kıyafetler oldukça feminen, zaman zaman erkeklere yürüdüğü oluyor. Ama maskülen denebilecek davranışlar sergiliyor. Kızlardan hoşlandığını da görüyoruz. Anlatmak istediğim, Bow bir "Cis" veya "Gey" değil. Bow, Bow. Queer kimliği onu tanımlamıyor.
Kabul en azından cinsel yönelim bakımından bunu yapan dizileri artık görüyoruz ama cinsiyet kimliği konusunda hala pek alışagelmiş değil. Dahası She-Ra'nın geçtiği evrende muhtemelen böyle terimler yok. Yani geleneksel kadın veya erkek rolleri yok. Heteroseksüel veya eşcinsel gibi terimler yok. Herkes, olduğu kişi. Bir kalıba sığdırılmadan.
Ve bu tarz "renkli" bir toplumu görmek benim için oldukça tatlıydı.
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : She-Ra and the Princesses of Power
Yönetmen: ND Stevenson
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ömer Can Mutlu
Türü Ekleyen 5 gün önce
Harmochirina, Plexippini oymağına bağlı bir alt oymaktır. Oymağın 2 alt oymağından biridir.
2
Mehmet Efe Bayan
7 saat önce
  Bir iş sıkıcı değildir. Sen, o işi yaparken daha rahat şeyleri düşünmenden kaynaklı isteksizlik vardır.

  Bu bilgi, sizin aklınıza daha rahat şeyleri getirmeyerek beyninize daha az karşılaştırma imkânı sunduğunuzda, o işe harcanacak enerjinin değeri sizin için (yetersiz veri nedeniyle) unutulmuş olur ve o iş için enerji harcamanız kolaylaşır. Bu sayede işinizi kolayca halledersiniz.




1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
NGC 6888: Hilal Bulutsusu

Hilal Bulutsusu olarak da bilinen NGC 6888 parlak ve yüksek kütleli merkezi yıldızından rüzgarlarla saçılan yaklaşık 25 ışık yılı genişliğe sahiptir. Üçlü astro-görüntücülerden oluşan bir ekip (Joe, Glenn, Russell) kozmik balonun bu keskin portresini yarattı. Üçlünün teleskobik işbirliği, hidrojen ve oksijen atomlarının ışığını izole eden 30 saatten fazla dar bant görüntü verisi topladı. Oksijen atomları, ayrıntılı kıvrımları ve filamentleri kaplıyor gibi görünen mavi-yeşil tonu üretmektedir. NGC 6888’in bulutsunun içerisinde görülebilen merkezi yıldızı, Worf-Rayet yıldızı (WR 136) olarak sınıflandırılmıştır. Yıldız, dış kabuğunu her 10.000 yılda bir Güneş’in kütlesine eşdeğer miktarda saçan kuvvetli bır yıldız rüzgarıyla atmaktadır. Bulutsunun karmaşık yapıları, muhtemelen bu kuvvetli rüzgarın daha erken bir aşamada atılan malzeme ile etkileşiminin sonucudur. Yakıtını müthiş bir hızda yakan ve ömrünün sonuna doğru ilerleyen bu yıldız, sonunda muhteşem bir süpernova olarak patlamalıdır. Bulutsu bakımından zengin takımyıldız Kuğu’da bulunan NGC 6888, yaklaşık 5.000 ışık yılı uzaktadır.

17 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Joe Navara, Glenn Clouder, Russell Discombe
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Blog Yazısı
Kaan Çelik
Kaan Çelik
52K UP
Blog Yazarı 2 dk.

Günlük hayatta gerçekleşen kazalar, küçük yaralanmalara neden olabiliyor. Yaraların erken iyileşmesi için uygulanan doğru bilinen yanlışlar geç iyileşmeye neden olabilirken, bazen durumu daha da sıkıntılı hale getirebiliyor. Bir yaraya iyi gelen tedavi, yöntemi başka bir yaranın daha kötü hale gelmesine yol açabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Yara Analizi ve Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Orhan Babuçcu, yaraların iyileşmesinde halk arasında doğru bilinen yanlışlar ve doğru müdahalenin önemi hakkında bilgi verdi ve bende size bunu ileteceğim.

Yanlış Bilinenler Doğru Bilinenlerden Fazla

16
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
İnsanlar doğaya zorla değil, onu anlayarak hükmederler. Bu nedenle bilim, sihrin başaramadığını başarmıştır. Çünkü doğayı büyüyle etkileme peşinde koşmamıştır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
23
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close