Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 3 gün önce 32 dk.

Büyük Bizon Katliamı, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika'da milyonlarca Amerikan bizonunun sistematik olarak yok edilmesi sürecidir. Bu katliam yalnızca avcılığın kontrolsüz yayılmasından değil aynı zamanda Amerikan hükümetinin ve ordusunun bilinçli politikalarından kaynaklanmıştır. Bu süreç, günümüzde literatürde Büyük Bizon Katliamı (Ing: Great American Buffalo Slaughter) olarak tanımlanmakta ve hem ekolojik tarih hem de sömürgecilik çalışmaları açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Amerikan federal hükümeti ve askeri otoriteler, yerli halkların başlıca geçim ve kültürel yaşam kaynağı olan bizonları hedef alarak direniş gücünü kırmayı ve rezervasyon sistemine geçişi hızlandırmayı amaçlamıştır. Özellikle demiryollarının batıya doğru genişlemesiyle birlikte, endüstriyel düzeye ulaşan avcılık faaliyetleri bizon nüfusunda çok ciddi bir düşüşe neden olmuş; türün tahmini 30 ila 60 milyon arasında olan birey sayısı 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde 1.000’in altına kadar gerilemiştir. Bu durum Kızılderili kabilelerin ekonomik bağımsızlıklarını yitirmelerine ve zorla yerinden edilmelerine zemin hazırlamıştır.

35
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2012 19 dk.

Eğer Evrim Kuramı'na, dolayısıyla evrimsel biyolojinin bir bilim dalı olmasına karşı duran biriyle konuşacak olursanız, muhtemelen laf dönüp dolaşıp önce dine, sonra eğer ki kişi din ile bilimin taban tabana zıt olduğunu düşünüyorsa felsefeye ve sonunda, yine bu kişinin bilgisi dahilindeyse, Karl Popper'a gelecektir.

Karl Popper'ın felsefi bakış açısı dahilinde söylediği sözler, evrim karşıtlığı için bol miktarda ve oldukça güzel malzemeler oluşturur. Popper'ın felsefi düzlemdeki bazı söylemleri, bilim camiasından evrim karşıtlığı konusunda hiçbir destek bulamayan bazı kesimler için oldukça kullanışlı içeriklere dönüşmüştür. Ancak Popper'ın evrim karşıtlığına malzeme edilmesi konusunda "ufak" bir sorun var: Az sonra tüm detaylarıyla göstereceğimiz üzere, Karl Popper evrimi reddetmiyordu! Daha doğrusu, erken yaşlarındaki evrim karşıtlığının sebebinin cehaleti ve konu hakkındaki bilgisizliği (ve yaptığı aceleci genellemeler) olduğunu kabul ediyordu. Fikirleri, yaşı ilerledikçe değişmişti.

119
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 6 gün önce 9:06
Şişe burunlu yunuslar, yüksek zekaları nedeniyle karmaşık numaraları öğrenebilen ilginç deniz memelileridir. Bu kıvrak canlılar doğada saatte 30 kilometreye...
25
Meryem Erki
Okudum. 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, flash tv tarafından sorulmuştur.

Günümüzde tıp çok ileri seviyeye taşındığından mütevellit bu mümkündür ve bir çok yolu vardır.

Yollardan bir kaçı ve nedenleri;

1- Tıbbi yöntemlerle

Tüm Reklamları Kapat

• Sperm, doğrudan rahim içine yerleştirilir.

• Cinsel ilişki gerekmeden döllenme şansı artırılır.

• Genellikle sperm donörü de kullanılabilir

b. Tüp Bebek (IVF – In Vitro Fertilizasyon)

Tüm Reklamları Kapat

• Kadının yumurtaları laboratuvar ortamında spermle döllenir.

• Oluşan embriyo rahme yerleştirilir.

• Cinsel ilişki gerekmeden, tamamen dış ortamda döllenme gerçekleşir.

c. Sperm Donasyonu

• Eğer erkek partner yoksa ya da sperm üretilemiyorsa, donörden alınan sperm kullanılır.

2. Evde Yapılan (Tıbbi Olmayan) Yöntemler

Bazı kişiler, örneğin lezbiyen çiftler ya da yalnız çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar, evde şırınga gibi yöntemlerle spermi vajinaya yerleştirmeyi dener. Bu yöntem tıbbi değildir ama teorik olarak gebelik oluşabilir. Ancak başarı oranı düşüktür ve hijyen riski taşır.

3. Taşıyıcı Annelik

• Kadının rahmi yoksa veya sağlık durumundan dolayı hamile kalamıyorsa, başka bir kadın (taşıyıcı anne) onun embriyosunu taşıyabilir.

• Yine ilişki gerektirmez; tüp bebek yöntemi kullanılır.Kısaca: Cinsel ilişki olmadan çocuk sahibi olmak, hem tıbbi yöntemlerle hem de bazı doğal yollarla mümkündür.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 19 Ağustos 2020 11 dk.

Dopamin Orucu 2.0 tüm dünyada en çok konuşulanlar arasında! Bu makale 140 binin üstünde görüntülenmeye ulaştı ve ABC, The New York Times, BBC gibi seçkin uluslararası medya kuruluşları tarafından ABD, Birleşik Krallık, Avustralya, Finlandiya, Fransa, Japonya, Hindistan, Rusya, Türkiye ve Orta Doğu’da gündeme getirildi.

Peki, tüm bu galeyanın sebebi ne? Dopamin Orucu 2.0, kişiye davranışsal esnekliğini geri kazandırmak için, bağımlılık yaratan davranışları belirli zaman aralıklarıyla kısıtlayarak ve bunlarla dürtüsel bir şekilde alakadar olmaya karşı bir nevi oruç uygulayarak bu davranışları düzenleyen, kanıta dayalı bir tekniktir. Ne yazık ki medyada doğru gösterilmediği için halk arasında bir hayli yanlış anlaşılma oluştu, o yüzden gelin bunun ne olmadığıyla başlayalım.

203
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Kerem Algüzey
Yazar 30 Eylül 2021 22 dk.

Çevre ve doğanın korunması, insanlık için hayati öneme sahiptir. Hayatımızın hemen her yerinde kimyasalları ve kimyasallar sayesinde üretilmiş ürünleri kullanırız. Genellikle "kimyasal" sözcüğünü duyduğumuz zaman pek çoğumuzun aklına doğaya ve insan sağlığına zararlı bileşikler gelir. Ancak hayatta gördüğümüz her şey kimyasal moleküllerden oluştuğundan, esasında bu düşünce yapısı bizleri zararlı ve yararlı kimyasallar arasında doğru ayrımı yapmaktan uzaklaştırmaktadır (bu konuda algılarınızı daha isabetli hâle getirmek için buradaki yazımızı okumanızı öneririz).

Örneğin su, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşan bir kimyasaldır ve hayat için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Ancak 2 hidrojene ek olarak 1 yerine 2 oksijen atomundan meydana gelen hidrojen peroksit, antiseptiklerde ve çamaşır suyu üretiminde kullanılan çok önemli bir ticari kimyasaldır ve tüketilmesi hâlinde hızlı bir şekilde zehirlenmeye neden olabilir. Sadece 1 adet oksijen atomu fazlalığı, suya kıyasla çok daha farklı özelliklere sahip bir kimyasal oluşumuna sebep olmaktadır. Su molekülü çevre, doğa ve yaşam için kilit öneme sahipken, hidrojen peroksit çevreye boşaltıldığında canlılığa kalıcı zararlar verebilir, temas hâlinde ciddi cilt yanıkları ve göz hasarına sebep olur. Hidrojen peroksit buna rağmen hayatımızın pek çok alanında sıklıkla kullandığımız, önlem alındığı takdirde zararları kolaylıkla engellenebilecek ve faydaya çevrilebilecek bir kimyasaldır. Bu noktada çevreye ve insan sağlığına görünür düzeyde zararları olan kimyasalların tehlikelerinin önlenmesi, azaltılması ya da alternatiflerinin bulunması konusunda "yeşil kimya" terimi karşımıza çıkmaktadır.

71
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Uluru’nun Ötesinde Şimşek ve Avcı

Uluru’nun ötesinde neler oluyor? Uluru, Birleşmiş Milletler Dünya Miras Alanı’dır. Avustralya‘nın merkezinde 350 metre yüksekliğe sahip olağanüstü bir dağdır ve neredeyse dümdüz olan çevresinden keskin bir şekilde yükselir. Kum taşından oluşan Uluru, son 300 milyon yılda yumuşak kayaların yavaş yavaş aşınmasıyla oluşmuştur. Mayıs ayının ortalarında çekilen görselin arka planında şiddetli bir fırtına görülülüyor. Hem Uluru‘nun hem de fırtınanın çok daha ötesinde, Avcı takımyıldızı ile dikkati çeken yıldızlarla dolu bir gökyüzü var. Uluru bölgesi, 22.000 yıldan fazla bir süredir insanların evi olmuştur. Yerli halk, Avcı takımyıldızı geceleyin gökyüzünde ilk kez göründüğünde, şimşekli fırtınalarla dolu sıcak bir mevsimin yaklaşmakta olduğunu belirtmişlerdir.

11 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Park Liu
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Doğancan Özgökçeler
2 gün önce
Merhaba. Ben ortalama 10 gün önce internette taksonomi araştırmak konusunda faydalı olacak bir site olan Lifemap'in nası l kullanılbileceğine örnek veremk için Sepioteuthis lessoniana türü için bir deneme yapmıştım. Bu video belki izinde ilginizi çeker. Kanalda benzer işlerde var. Sorunuz olursa lütfen bana ulaşmaktan çekinmeyin.




5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,006 Temmuz
Biyoloji, Termodinamik ve Görelilikte Dönüşen Paradigmalar
06 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 13 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum süperpozisyon ve dolaşıklık gibi olgular üzerindeki kontrol gücümüzün artması, kuantum bilimi ve teknolojilerinde ikinci bir devrim için yeni bir düşünsel zemin oluşturdu. Bu etkinlikte, bu kuramsal enformasyon kavramlarının moleküler biyoloji, enformasyon termodinamiği ve nedensel görelilik gibi farklı alanlarda tetikleyebileceği derin değişimleri ve bu süreçte bu kavramların kendilerinin geçirebileceği dönüşümleri tartışacağız. Ayrıca, oda sıcaklığında ve makro ölçekte çalışan kuantum teknolojilerinin geliştirilmesine giden alternatif yolları hayal ederek, üçüncü kuantum devrimine nasıl ulaşabileceğimize dair varsayımlarda bulunacağız.

Devamını Göster
6
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 3 gün önce 2 dk.

Herhangi bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Haziran 2021 1 sa.

Bilim dendiğinde aklımıza deneycilik (empirizm) gelir; çünkü deney yapmak, bilimin temelinde yatar.[1] Newton, Galileo, Curie, Einstein, Darwin gibi isimler; sanrılar, şahitlik veya vahiy gibi araçlarla kendilerine "bilgi aktarılması" yoluyla değil, gözlem, deney ve muhakeme yoluyla gerçekleri ortaya çıkarmayı başarmışlardır. Bunu yapabilmelerini sağlayan şey, Evren'e "bilim" dediğimiz perspektiften bakıp, onun metodolojisine uygun sorular sorup, onun araçlarını kullanarak, bu sorulara dürüst cevaplar aramaları olmuştur. Büyük fizikçi Max Planck, meşhur bir şekilde şöyle der:

Deneyciliğin (empirizm) bilimin temelinde yattığı açıktır; ancak bilim, sadece laboratuvarda yapılan deneylerden ibaret de değildir. Eğer öyle olsaydı, teorik fizik, antropoloji ve sosyoloji gibi sahaları bilimin dışına itmemiz gerekirdi. Öyleyse bilimin sınırlarını nasıl çizeriz? Onu nasıl tanımlarız? Bilimin uygulama alanı ne olmalıdır?

144
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mehmet Akif
Mehmet Akif
22K UP
İnceleyen10 8 Ekim 2023
Ömer Hayyam hakkında özellikle sosyal medyada ona atfedilen çok fazla asılsız, yanlış söz olduğunu düşündüğüm için okumuştum kitabı. Genel manada şaşırtıcı olan o dönem için yaşadığı o tür bir coğrafyada bu denli sözleri kaleme alma cesareti gösterebilmesi (ki buna rağmen yankısı daha çok Batı'da 19. yüzyıldan itibaren duyulmuştur). Kitap içinde pek çok eleştirilen konu olsa da zamanının hatta zamanımızın da problemlerinden; din adamlarının yanlış tutumları, din otoriteleri tarafından uygulanan fazlaca baskı, din tarafından yasaklanmış bazı şeylerin tam anlaşılamamış olması gibi konular sıkça eleştirilmiş. Bu da o dönem için iddialı olmakla beraber aslında Hayyam'ın halk diliyle yazdığını da bir miktar gösteriyor yani farkında olduklarını yazıyor. Bunların dışında kitapta sıkça kullanılan birkaç tartışmalı imge var, bunlara hangi anlam yüklersiniz biraz okuyucuya kalıyor. Hayyam'ın fikirlerini imgeler ile anlatıyor temelde, üzerine de epey düşünülebilir noktalar bırakıyor. Son olarak önerim çevirisi iyi olan bir yayınevinden okuyun kitabı, burası epey önemli çünkü Ömer Hayyam zamanından bu alanda direkt bir eser kalmadığından toplama bir sürü rastgele sözler kalıyor elimizde. Zamanında bu sözleri toplayanlardan bazılarının Ömer Hayyam'ın ağzından farklı sözleri söyletmiş olması kuvvetle muhtemel. Bu da sözlerinin güvenilirlik konusunu kuşkulu yapıyor, yayınevini de kritik yapıyor. Ben İş Bankası Kültür Yayınları'nın Sabahattin Eyüboğlu'ndan çevirisini okudum ki kendisi de bu konudan ön sözde bahsetmiş. Sonuç olarak Ömer Hayyam'ın fikir evrenine ya da döneminin Doğu kültürünün esintilerine göz atmak ve incelemek isterseniz okumakta ve eğer sosyal medya ya da farklı yerlerde kaynaksız Ömer Hayyam'a ithaf edilen söz olursa incelemek için de güvenilir yayınevlerinden teyit etmek için yarar var.
Kitap
10.0/10
(25 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sevcan Aslan
Sevcan Aslan
172K UP
Yazar 8 Şubat 2021 4 dk.

Kalsiyum, "Ca" semboli ile ifade edilen ve atom numarası 20 olan kimyasal bir elementtir. Yapı olarak trimorfiktir, sodyumdan daha sert, ancak alüminyumdan daha yumuşaktır. Kimyasal olarak ise alkali metaller ve diğer toprak alkali metallerden daha az reaktiftir. Berilyum ve alüminyum gibi alkali metallerin aksine, cilt yanıklarına neden olmaz. Suda çözünen kalsiyum iyonları, borularda ve kazanlarda kireç benzeri tortular oluşturur. Bu oluşan sertlik ve tortular suya katılabilecek yumuşatıcılarla önlenebilir.

Sanayi sektörlerinde kullanılmak üzere hazırlanan kalsiyum, elektroliz yoluyla eritilmiş kalsiyum klorürden ayrılır. Oksijen ile temas eden kalsiyum elementi, kendini korozyondan korunmak için bir oksit ve nitrür kaplama geliştirir. Gerekli nitrürü elde edebilmek için havada yüksek sıcaklıkta yanma tepkimesi gerçekleştirir. Bu sayede "koruma kaplaması" oluşur.

Bionluk Logo yazarlarınca hazırlandı.
23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Naz Şimşek
Seslendiren 29 Ağustos 2021 14:55
Ad hominem argümanları, doğrudan bir argüman yerine, argümanın kaynağı olan birey veya gruplara yönelik kişisel ve dolaylı bir saldırı yapıldığında meydana...
67
Eser
Ece Müker
Ece Müker
518K UP
Eseri Ekleyen 18 saat önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Fight or Flight
Yönetmen: James Madigan
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close