Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 28 Haziran 2011 31 dk.

Ekim-Kasım 2014 aylarında o kadar fazla ve o kadar kaliteli bilim kurgu filmleri çıktı ki, hepsine yetişip kapsamlı analizler yapmamız oldukça güç oluyor. Yıldızlararası (Interstellar) için yazdığımız detaylı analiz, sadece birkaç haftada binlerce defa paylaşıldı ve hatta StumbleUpon'da da karşımıza çıkan bir içerik haline geldi. Ancak Yıldızlararası'nın etkisine kapılıp, bilim kurgunun bir diğer önemli eserini es geçmemek gerekiyor: dilimize tuhaf bir şekilde Evrim olarak çevrilmiş olan, aslında "üstünlük, aşkınlık" anlamına gelen, orijinal adı Transcendence...

Yıldızlararası bizi Evren'in ve modern fiziğin sınırlarına götürürken, Transcendence bizleri beynimizin müthiş dünyasına çekiyor, nanoteknolojiden gücünü alan yapay zekanın gelecekte ne seviyeye gelebileceğine dair net bir görüntü sunuyor. Tıpkı Yıldızlararası gibi, Transcendence da çok uzak olmayan bir gelecekte geçiyor. Peki filmde gösterilenler ne kadar gerçekçi? Yapay Zeka gerçekten bu kadar zincirlerini kırıp, sınır tanımaz hale gelebilir mi? Beynimizi bir makinaya indirgemek mümkün mü? Anılarımız, bir USB bellek ile kıyaslanabilir özellikte midir? Nanoteknoloji, hiper-hızlı kendi kendini yenileme ve hiper-hızlı kendi kendine organizasyon gibi teknolojileri mümkün kılabilir mi? Kuantum bilgisayarlar, bugüne kadar var olmuş bütün insanların toplam zekasından kat kat daha zeki hale gelebilir mi? Bir makina hissedebilir, şahsi emellerine göre tercihlerde bulunabilir, duygulara sahip olabilir, insanları kontrol edebilir ve hepsinden önemlisi, kendine ait bir "benliğe" sahip olabilir mi? Bu yazımızda bu sorulara değinecek ve modern bilimin ışığında bazı bilgiler vereceğiz. 

139
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ali Ferruh Ekiz
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

Bir yapay zeka sistemi, iki bronz sütunun üzerine işlenmiş ve Roma tarihi boyunca kopyaları yapılmış en ünlü Latin yazıtlarından biri olan Res Gestae Divi Augusti (Tr: "Yüce Augustus'un Fiiliyatı", "Augustus'un Eylemleri") isimli yazıt hakkında yeni detaylar ortaya çıkardı. Araştırmacılar, otobiyografik olduğu düşünülen yazıtı analiz etmek için Aeneas adlı bir yapay zeka kullandı. Diğer Latin yazıtlarıyla karşılaştırıldığında Augustus'un Eylemleri, Romanın yasal belgelerinde kullanılan dil ile benzerlikler gösteriyor. Ayrıca, emperyal siyasi söylemler veya emperyal gücü sürdürmeye yönelik bir mesajlar içeriyor. Google DeepMind'da bilgisayar mühendisi olarak çalışan ve bu makalenin ortak yazarı olan Yannis Assael şöyle söylüyor:

Assael ve ekibi daha önce antik Yunan yazıtlarını restore ve kategorize etmeye yarayan Ithaca isimli bir yapay zeka sistemi geliştirmişti. Adını Romalıların efsanevi atası, Truva kahramanı Aeneas'tan alan sistem ise Ithaca'nın sistemi ile benzer şekilde çalışıyor ancak Yunanca yerine Latince kullanıyordu.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Nisan 2014 14 dk.

Bir önceki yazımızda, diğer yazı dizilerimizde daha genel kapsamda ele aldığımız seçilim olgusunun daha akademik detaylarına girmiştik ve farklı sayıdaki lokus sayısıyla ifade edilen özelliklere göre geliştirilen farklı modellerin varlığından söz etmiştik. Ancak daha önemlisi, mutasyonların evrimin ana mekanizması olamayacağı gerçeğini matematiksel olarak ispatladıktan sonra, mutasyonların yarattığı varyasyonlar üzerine etki eden seçilimin ne kadar önemli bir evrimsel kuvvet olduğunu sözel olarak açıklamış, örnekler vermiştik. Şimdi ise bu konunun matematiğine girerek, mutasyonlara kıyasla seçilimin ne kadar hızlı bir şekilde evrimi tetikleyebileceğini göstereceğiz. Böylece matematik alet çantamıza yeni formüller ekleyerek, Hardy-Weinberg Dengesi'nin ikinci kuralı olan "Dengenin var olması için seçilim olmayacak." ilkesini bozsak bile popülasyonların evrimsel analizi nasıl yapabileceğimizi göreceğiz.

Öncelikle, herkesin genel hatlarıyla bildiği seçilim olgusunu sayısal bir düzleme oturtalım: Yine tek lokuslu (2 alelli) bir model kullanacağız, en basitini yani. Alellerimizin adı B1 ve B2 olsun bu defa. Tıpkı A ve a gibi; ancak farklı harflere ve isimlendirmelere de alışın diye böyle yapmayı uygun görüyoruz. Hemen bir başlangıç frekansı tanımlayalım:

86
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 1 Ocak 2021 6 dk.

Havayolu kullanan yolcuların sayısı, küresel salgın gölgesinde geçen 2020 yılını saymazsak, giderek artıyordu. 2017 yılında yaklaşık 4 milyar yolcu havayolunu kullanmışken bu sayı 2018 yılında 4.3 milyar, 2019 yılında ise 4.4 milyar yolcuya ulaştı. Sağladığı zaman tasarrufu, düşük maliyeti, uzak mesafeleri tek araçla erişilebilir kılması, havayolunun tercih edilmesindeki faktörlerden sayılabilir. Ancak hepsinin içinde en kritik faktörün güvenlik olduğunu varsaymak yanlış olmaz.

2019 yılında tüm dünyadaki ticari uçuşlarda 114 kaza gerçekleşti ve ne yazık ki 6 ölümlü kaza nedeniyle 239 kişi hayatını kaybetti. Geçmiş yıllara göre hem kaza oranları hem ölümlü kaza sayılarında önemli yol kat edilmiş gibi görünse de daha iyisi için durmaksızın çalışılıyor.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Kasım 2011 21 dk.

Çeşitlilik, bir canlı popülasyonunun içinde gen ve özellikler konusunda görülen farklı kombinasyonların tümüne verilen isimdir. Evrimsel biyolojinin halk arasında kolay anlaşılamama sebeplerinden birisi, doğada bulunan çeşitliliğin bilinmemesi veya göz ardı edilmesidir.

Canlılığı boy, renk, uzunluk, çeşitli organların varlığı, büyüklüğü, vb. çok sayıda fiziksel parametrenin farklı kombinasyonları şeklinde tanımlayacak olursak, çeşitlilik, "uçsuz bucaksız bir parametreler listesinde, atalardan veya çağdaşlardan farklı özellikler göstermek" şeklinde de tanımlanabilir.

107
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Egehan Kılıç
Egehan Kılıç
100.5K UP
İnceleyen8 3 gün önce
Satranç gibi çok masum görünen bir oyunun bile insanın psikolojisini ne hale getirebiliceğini yalnızlığın insanı nasıl bir cehenneme sürükleyebiliceğini çok güzel anlatan kitap satranç oynamaya çok sardığım dönemler sırf ismi satranç diye okumuştum 1.5 saatte bitmişti okunmasını tavsiye ettiğim gayet güzel bir kitaptır.
Kitap
9.8/10
(76 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
396.7K UP
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

Yapay zeka modelleri, dünyanın en önde gelen matematik yarışmalarından biri olan Uluslararası Matematik Olimpiyatları'nda (İng: "International Mathematical Olympiad", IMO) tarihte ilk kez altın madalya seviyesinde prestijli bir başarıya imza attı. Bu başarı, yapay zeka teknolojisinin en büyük destekçileri için inkar edilemez bir övünç hakkı olsa da şu anda, Google ve OpenAI'nin en gelişmiş yapay zeka programları bile hala son derece zeki bir genci geçebilmiş değil.

Her ne kadar kulağa tuhaf gelse de karmaşık matematik, yapay zekanın hâlâ en büyük engellerinden biri. Bunun neden böyle bir sorun olmaya devam ettiğine dair pek çok analiz mevcut, fakat genel olarak bu durum, yapay zeka teknolojinin çalışma prensiplerinden kaynaklanıyor. ChatGPT ve Google Gemini gibi yapay zekalar, bir komut aldığında kelimeleri ve harfleri "token" denilen küçük parçalara ayırıyor, sonra bunları analiz edip uygun bir cevap tahmin ediyor. Yapay zeka için bir cevap, sadece en olası token dizisi demek. Ancak biz insanlar; kelimeleri, cümleleri ve düşünceleri bir bütün olarak algılıyoruz.

10
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Mart 2019 6 dk.

Kedi anatomisinin en önemli parçalarından birisi kuşkusuz pati ve pençelerdir. Önce bu terminolojiyi biraz temizleyelim: Anatomik olarak kedilerin ayakta durmak, yürümek, sıçramak ve koşmak için kullandıkları organa bacak, bacakların ucundaki bölgeye ise ayak deriz. Kedi ve köpekler gibi evcil hayvanların ayaklarına kimi zaman pati de denir. Bu ayakların ucunda parmaklar bulunur. Parmaklara anatomide dijit de denmektedir. Bu parmakların ucunda yer alan tırnaklara pençe deriz. 

Patiler kediler için çok önemlidir çünkü kediler de tıpkı köpekler gibi dijitigrat, yani doğrudan doğruya dijitleri (parmakları) üzerinde yürüyen hayvanlardır. Örneğin biz insanlar dijitigrat değiliz, plantigratız. Çünkü parmaklarımız üzerinde değil, ayak tabanlarımız üzerinde yürümekteyiz. Biz yürürken metatarsal kemiklerimiz ve ayak parmaklarımız yere paraleldir. Kedilerde ise topuk ve bilekler yürüme sırasında yere basılı değildir, havada tutulur. Bir diğer meşhur yürüme tipi ise unguligrat yürümedir, yani tırnaklar üzerinde yürüme. Örneğin atlar, ayak veya parmakları üzerinde değil, doğrudan doğruya tırnakları, yani toynakları üzerinde yürürler. Bu farkları yaratan, türlerin evrimsel tarihleridir ve her birinin farklı evrimsel avantajları bulunur. Örneğin kedilerin dijitigrat yürüme stilleri, onların oldukça hassas ve sessiz bir şekilde hareket etmelerini ve avlanmalarını mümkün kılar.

76
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bora Cüneyt Akçakın
Seslendiren 25 Eylül 21:21
Yeni bir Ay'ımız mı var? - Starliner Kurtarma görevi başlıyor! - Europa'da ne arıyoruz?
20
Melanargia larissa, Nymphalidae familyasına bağlı, genellikle kara ve beyaz desenli kanatlara sahip bir kelebek türüdür.

“Dama kelebeği” olarak da bilinir. Türkiye’de yaygın olarak step ve dağlık bölgelerde, özellikle 1000 m üzeri rakımlarda görülür.

Tırtılları buğdaygil familyasındaki bitkilerle beslenir. Kanatlarındaki göz benekleri ve dama desenleriyle kolayca tanınır.

Gözlemi Yapan: Pelin Yaşar

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
Aktaran 3 Ağustos 2024 3 dk.

Boston Koleji'nden araştırmacıların Science dergisinde yayınladıkları rapora göre tarih öncesinde buzullarla kaplandıktan sonra yakın zamanda yüzeye çıkarılan kayalar, tropik buzulların 11.700 yıldan daha uzun bir dönemdeki en küçük boyutları gördüğünü gösteriyor.[1] Bu durum, tropiklerin Holosen çağının başlarında son görülen sınırların ötesine geçtiğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları, Dünya'nın ekvatorunu çevreleyen bu bölgelerde sıcaklıklar yükseldikçe buzulların eriyeceğini veya geri çekileceğini öngörmüşlerdi. Boston Koleji'nde Yer ve Çevre Bilimleri Doçenti olan Jeremy Shakun, çalışmada And Dağları'ndaki dört buzula bitişik kaya örneklerini analiz ettiklerinde buzulların geri çekilmesinin çok daha hızlı gerçekleştiğini ve çağlar arası endişe verici bir dönüm noktasını çoktan geçtiğimizi gördüklerini söylüyor. Paleoiklimbilimci ve makalenin ortak yazarı Shakun şöyle anlatıyor:

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Evrimsel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Blog Yazısı
Bahar Patlar
Bahar Patlar
135.9K UP
Blog Yazarı 2 dk.

Canlıların çoğalması, çoğunlukla dişinin yumurtası ile erkeğin sperminin bir araya gelerek döllenmenin gerçekleştiği, bu nedenle eşeyli üreme dediğimiz bir süreçtir, yani iki eşeyin birlikte yeni canlılar üretmesi. Bazı canlılar ise hem eşeyli hem eşeysiz ürer, yani eşeyler bir araya gelmeden de tek bir eşeyin varlığı ile yeni bireyler üretilebilmesi durumudur. Arılarda partenogenez bunun bilinen en iyi örneklerinden biri. Kraliçe çiftleşme gerçekleşmeden, yani bir erkek arıya ihtiyaç olmadan yeni bireyler üretebilir. Dikkat ederseniz, üreyebilir demedim, çünkü buna direkt olarak üreme demek çok da doğru olmaz, zira arılar bu yolla yalnızca erkek arıları dünyaya getirebilir. Bir yandan devam eden eşeyli üreme ile dişi arılar ve yeni kraliçeler ortaya çıkmazsa, yalnızca partenogenezle erkeklerin üremesi neticede bir kara son olurdu, popülasyonun ölümü! Eşeyli ve eşeysiz üreme ve evrimi hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için Evrim Ağacı'nın konuyla ilgili yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Benim burada bugün bahsetmek istediğim ise oldukça ilginç olan yeni bir bilimsel makalede rastladığım eşeyli ve eşeysiz üreme ile ilgili bir çalışma. 28 Temmuz'da Current Biology dergisinde yayınlanan makaleye göre bilim insanları ilk kez, sadece eşeyli olarak üreyen bir hayvanda - ki bu hayvan genetik ve davranış çalışmalarının ünlü gözdesi, meyve sineği Drosophila melanogaster'dir - eşeysiz üremeyi tetikledi. Yalnızca eşeyli üreme özelliği gösteren bir türde, türün bireyleri herhangi bir malformasyon veya milyarda bir gözlenecek bir etken sonucu partenogenez gibi bir yolla yeni bireyler oluşturmamış ise, bunun olması pek mümkün değildir. Ama Caltech, Cambridge ve Tennesse Üniversite'lerinin birlikte ve Alexis Sperling önderliğinde yaptığı çalışmada bilim insanları mümkün olmayanı laboratuvarda başardı[1].

25
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Vlonetih ♰
Vlonetih ♰
51.0K UP
Araştırmacı 5 gün önce Sen de Cevap Ver

Mutlak monarşiler töre âdetlerden gelerek yasalardan kaynaklanan meşru iktidara geliş hakları olan muktedirlerin sınırsızca olmasıdır diktatörlük ise güçle iktidarı devralanların sınırsızca hükmetmeleridir

Kaynaklar

  1. X. (). Ansiklopedi.
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
16 saat önce
Deprem gibi ciddi bir konunun televizyon ve sosyal medya şaklabanlığına indirgenmesi gerçekten acıtıyor ya. Sanki oyunda bir karakter ile bağ kurup onu seçmek gibi bir herkes deprem olasılığı ile alakasız siyasi analizleri, bilgili gözükmesi, kaç ay önce bir tahmini tutmuş gibi olmuştu, ne kadar havalı gözüküyor gibi faktörlere bakıp "depremcilik mezhebi" seçiyor.

Deprem, kahinlik işi de değildir, şov işi de değildir. Büyük İstanbul depreminin neden beklendiği belli. Deprem beklentileri hesaplanabilen şeyler. Hafife alınmayacak seviyede bir risk varken, tehlike çanları bir bir çalıyorken, daha 3 yıl önce yaşadıklarımız geçmemişken sosyal medyanın olayı sorumsuzca ve önünü arkasını düşünmeden "İstanbul'da 100 yıl deprem olmaz çünkü bak adam iki fay arasında barfiks çekiyor." veya "Şu partiye yönelik bilmem kaç yıl önceki analizlerine bak ha." gibi şaklabanlıklara çevirmesi insanı delirtiyor ya.

Hiç kimse de hangi veriye, hangi çalışmaya dayanarak konuşulduğunu bir kere olsun sormuyor. Herkes lambayı açmadığı yolda "Kime güveneceğiz ya?" diye geziyor. Sosyal medya, fikir kanseri gibi bir yer. Bu kanserin ilacı da doğru yapılan bilim iletişimi.
3
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close