Bilim haberlerini takip ediyorsanız, son dönemde Çin’in uzaya dönük çalışmalarını daha sık duymaya başlamış olabilirsiniz. Her ne kadar Batı medyasında ve popüler kültürde daha sıklıkla "kafamıza düşecek Çin roketi" gibi konularla gündeme getirilse de Çin'in, uzay yarışındaki bir ülkenin atması gereken tüm adımları 3'er 5'er atarak ilerlediği söylenebilir.[1][2] Dolayısıyla bu yazıda, Çin Uzay Programı'nın tarihine ve bugününe hızlıca bir bakış atacağız ve hazır yakın geçmişte Türkiye Uzay Ajansı'nın da temelleri atılmışken, gerçek anlamda sıfırdan bir "uzay programı" inşa edilecekse ne tür bir başarı grafiğinden söz edilmesi gerektiğini biraz daha iyi anlamaya çalışacağız.
Çin'in uzay programını aslında Sovyetler'in fırlattığı Sputnik 1 zamanlarına kadar takip etmek mümkündür. Çin, uzaya ilk roketini (T-7A) 1964’te gönderdi ve sonrasında da Ay’a insan gönderme yarışına dahil olmak üzere Shuguang-1 adlı bir uzay aracı tasarladı.[3] Bu sırada Japonya da yarışa dahil olma çabaları gösteriyordu ve bu nedenle ezeli rakiplerinden önce davranmak isteyen Çin, Japonya’nın başarısız olduğu ilk roket denemesi sonrasında DF-4 isimli bir roketi fırlatmayı denedi, ama başarısız oldu.[4][5] Çin’in ilk başarılı fırlatması 1970’te yaşandı ve bir ülke tarafından yörüngeye yerleştirilen en ağır kütle (173 kilogram) olarak tarihe geçti – ki bu kütle, o zamana kadar uzaya roket gönderen 4 ülkenin gönderebildiği toplam kütleden daha fazlaydı.[6]