Dilin Evrimi Laboratuvarda İncelenebilir mi?

Psikodilbilim, geçtiğimiz yirmi yıl içinde dilin evriminin ve bilişsel süreçlerinin araştırmaları arasında bir köprü görevi görmeye başladı. Bu yönde çarpıcı birtakım bulgular, sessiz jest paradigması (İng: "silent-gesture paradigm") olarak adlandırılan bir deneysel prosedürle tespit edildi.[1]
Deneklere basit olayların şematizasyonları gösterilip olayları konuşmaksızın, yalnızca el ve kol hareketleri yoluyla tarif etmeleri istendi. Denekler anadillerinin cümle içi öge sırasından (İng: "constituent order") bağımsız olarak özne ve nesnenin yer değiştiremeyeceği olayları (İng. "irreversible events") özne-nesne-yüklem sırasında gösterdiler. Buna karşın, özne ve nesnenin yer değiştirebildiği, yani özne ve nesne arasında anlam bulanıklığı olan olaylar için (İng. "reversible events") özne-yüklem-nesne sırasını kullandılar.[2], [3]
Deneklerin üretimlerinin öge sırası dağılımının, dünyanın dillerinin öge sırası dağılımına paralellik gösterdiği tespit edildi.[1], [4] Örneğin, deneklerin en çok özne-nesne-yüklem sırasını üretmiş olmaları ve diller arasındaki en yaygın sıranın özne-nesne-yüklem olması, tesadüf olmayabilirdi.

Bu bulgulara istinaden, insan zihninin özne-nesne-yüklem sırasına bilişsel bir eğilimi olduğu ancak iletişimde bulanıklık olması halinde bu eğilimin ihlal edilerek özne-yüklem-nesne gibi başka sıraların tercih edilebildiği öne sürüldü. Bu bilişsel eğilim ve tercihler dillerin anlam bulanıklıklarını giderecek şekilde farklı öge sıralarına başkalaşmış olabileceği şeklinde evrimsel bakımından yorumlandı.[1], [2], [3] Uğultulu kanal hipotezi (İng. "noisy-channel hypothesis") olarak bilinen bu öneri, günümüzde yaşayan dillerin son ortak atasının bir özne-nesne-yüklem dili oluğuna işaret eden filogenetik analizlerle de örtüşüyordu.[5]
Ne var ki, böyle bir evrimsel sürecin gerçekten vuku bulup bulmadığını ve tam olarak nasıl bir yol izlemiş olabileceğini en iyi laboratuvar simülasyonları gösterebilirdi. Ne de olsa sessiz jest paradigması gibi deneysel prosedürler, dilin evrimiyle alakalı ancak dolaylı işaretler sunabildi.
Geçtiğimiz yıllarda birtakım umut vadedici çalışmalara imza atıldı. Bu çalışmalar arasından en temel sayılabilecek bir tanesi, iletişim oyunu (İng: "communication game") ve yapay dil öğrenimi (İng: "artificial language learning") paradigmalarının bir sentezi sayılabilecek yinelemeli öğrenim paradigması (İng. "iterative learning paradigm") oldu.[6], [7], [8] Bu tür yeni paradigmalar sayesinde, dilin sadece mevcut hali değil, geçmiş merhaleleriyle de ilgili gözleme dayalı tahminler yürütebilmeye başladık.
İletişim Oyunu Paradigması
Bu deneysel prosedürde deneklerden birtakım enteraktif iletişim görevlerini dil kullanmadan yerine getirmeleri istenir. Tipik olarak anlatıcı bir denek bir kavramı yorumlayıcı bir deneğe aktarmaya çalışır. Anlatıcı ve yorumlayıcı, görevlerini değiş tokuş edebilir veya bu roller bir grup denek arasında dönüşümlü olarak verilebilir.[8] Prosedür ilerledikçe denek gruplarına özgü üslup, unsur ve bunlara bağlı semiyotik değişimlerin belirdiği gözlemlenir.[9]
Bu deneyde önemli bir bulgu, iletişim oyunundaki denek sayısı arttıkça kullanılan çizili işaretlerin ikonikliklerini daha çok korumaları olmuştur. Bunun sebebi ikonların temsil ettikleri imgeye benzerliklerinden dolayı sembollere kıyasla daha kolay aktarılmalarıdır. Böylelikle, kalıntısal ikoniklik (İng: "residual iconicity") olarak bilinen bu olgu dilin evriminin seçilimsel baskılara tabi olduğunu düşündürür.[10] Dahası, bu tip bulgular dilin evrimsel temalarının biyolojik oldukları kadar kültürel de olduklarına işaret eder.[8]

Parantez açmak gerekirse, ikonlar temsil ettikleri imgeye benzeyen simgelerdir. Tabelalardaki çıkışa işaret eden kapı illüstrasyonları bir görsel ikon örneğidir. Semboller ve temsilleri arasındaysa rastlantısal bir ilişki vardır; dil ağırlıklı olarak sembollerden yararlanır. Örneğin, "ev" imgesi için herhangi bir yönden bir eve benzemeyen /e/ ve /v/ sesleri kullanılır. Bunun bir istisnası simgeledikleri doğal seslere benzerlik gösteren "bam," "pat," "hışır hışır" gibi yansıma sözcüklerdir. Yansıma sözcükler işitsel ikonlar olarak düşünülebilirler.
Yapay Dil Öğrenimi Paradigması
Yapay diller deney tasarımlarındaki bağımlı, bağımsız ve sabit değişkenlerin zahmetsiz ve net bir şekilde tayin edilip istenmeyen etkilerin önüne geçilmesine doğal dillere nazaran daha müsaittirler. Bu yüzden bu paradigmada deneklere yapay diller öğretilir ve deneklerin bu yapay dillerdeki üretimleri incelenir. Örneğin, dil geçmişlerinden ötürü bazı denekler belli bir doğal dili öğrenmeye diğer deneklere göre daha yatkın olup bulguları tahrifata uğratabilir. Buna karşın, yapay diller tüm denekler için yeni olup deneklerin anadillerine herhangi bir majör benzerlik göstermez.[11]
Burada önemli bir bulgu, hal gösterimi (İng: "case-marking") ve öge sırası esnekliği (İng: "constituent order flexibility") arasındaki ilişkiyle ilgiliydi. Deneklere öge sırası bakımından biri esnek ve biri sabit olmak üzere iki opsiyonel hal gösterimi içeren yapay dil öğretildi. Hal gösterimi esnek sıralı dilde korunurken sabit sıralı dilde terk edildi. Bu bulgu esnek sıralı doğal dillerde hal gösteriminin bulunup sabit sıralılarda bulunmaması şeklindeki tipolojik yatkınlıkla da paralellik gösteriyordu.[12] Hal gösterimi bulunan bir dilde hal gösteriminin özne ve nesne ayrımını netleştireceği göze alındığında, bu bulgu uğultulu kanal hipoteziyle de örtüşüyordu.[12] Önemli olarak, yapay diller kullanılmadan çekimsel morfoloji ve sentaktik yapı arasındaki bu bağ deneysel yolla gösterilemeyebilirdi.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Tekrar parantez açacak olursak hal gösterimi, bazı dillerde ögelerin cümledeki görevlerini belirten yapılardır. Türkçe'de soneklerle gösterilen birçok hal mevcuttur. Örneğin, karga martıyı gagaladı cümlesinde martının nesne olduğu hal ekinden bellidir. "Karga martıyı çatıda gagaladı" ve "Martıyı çatıda karga gagaladı" cümleleri sıraca farklı olsa da anlamca eştir.
İngilizce'deyse (zamirler istisna olmak üzere) hal gösterimi mevcut değildir. Örneğin, "The dog bit the cat" cümlesinde kedinin nesne olduğu öge sırasınca bellidir. Bu yüzden "The dog bit the cat" ve "The cat bit the dog" anlamca farklıdırlar. Görüldüğü üzere cümle yapısı bakımından anlam netliği Türkçe'de hal eklerince ve İngilizce'de öge sırasınca sağlanır. Böylelikle her iki dil de hal gösterimi ve öge sırası esnekliği arasındaki ilişkiyi sergiler niteliktedir.
Yinelemeli Öğrenim Paradigması
Dilin evrimi üzerine dolaysız sayılabilecek ilk bulgular belki de Kirby ve meslektaşları tarafından elde edildi. Kirby ve meslektaşları, dilin kökenlerini aydınlatmak amacıyla iletişim oyunu ve yapay dil öğrenimi paradigmalarının sentezi sayılabilecek bir evrimsel simülasyon deneyi yaptılar. Basitçe ifade edecek olursak, denekler yapay dili birbirlerine çizgisel bir sırayı takip ederek, peyderpey aktardılar. Yani bir denek yapay dili kullanarak üretimlerde bulunurken, bir sonraki denek bu üretimleri gözlemleyerek yapay dili öğrendi. Her bir denek, bir jenerasyonu temsilen dilde birtakım küçük değişikliklere yol açtı.[7] Prosedürün sonundaysa, dil apaçık bir şekilde evrim geçirmişti!
Önemli olarak, ortaya çıkan değişiklikler dilin kültür yoluyla aktarılabilirliğini (İng: "transmissibility") maksimize eder nitelikteydi. Bir başka deyişle, yapay diller zaman geçtikçe daha muntazam (İng: "regularization") ve daha öğrenilebilir (İng: "learnability") bir hal almışlardı. Başlangıçta nispeten basit ve dağınık olan yapay diller prosedürün sonuna doğru yapı ve edinim bakımından doğal dillere benzemeye başlamışlardı.[7]
Bu süreç türlerin evriminde olduğu gibi, herhangi bir tasarımcı bulunmaksızın birtakım tasarımların oluşması suretiyle gerçekleşmişti. Dahası, yapay dillerin aktarımı kolaylaştıran öge ve özelliklerinin birikip zorlaştıranlarının eksilmesi, mutasyon ve doğal seçilim olgularını andırıyordu.

Yinelemeli öğrenmeye iyi bir metafor, dedikodu olabilir. Ne de olsa dedikodu bir bilgi aktarım zinciri olarak düşünülebilir. Elbette ki bu bilgi sıklıkla önem ve güvenilirlik bakımından yüksek değerde olmaz. Çünkü kişiler zinciri, bilgiyi aktardıkça onu tahrifata uğratarak ortaya daha uzun ve daha ilgi çekici hikayeler ortaya çıkarır. Burada temel fark, yinelemeli öğrenmede aktarılan şeyin olay ya da kişileri ilgilendiren malumatlardansa bir dilin kendi olmasıdır.
Sonuç
Yinelemeli öğrenim günümüzde dilin evrimini dolaysız incelemenin sadece bir yolu olduğu gibi Kirby ve meslektaşlarının çizgisel aktarıma (İng: "linear transmission") dayanan yinelemeli öğrenim deneyi de yinelemeli öğrenimin yalnızca bir çeşidine örnektir.[13], [14] Önemli olan, bu tür laboratuvar prosedürlerinin hayret uyandırıcı raddede karmaşık bir sistem olan dilin çok daha basit sistemlerden nasıl evrimleşmiş olabileceğini anlamamıza yardım etmesidir. Bu basit başlangıç sistemleriyle insan harici türlerin iletişimsel davranışlarının dinamik özellikleri karşılaştırılarak dilin kökenleri, değişimi ve çeşitliliğine ışık tutulabilir.[8], [15] Elbette ki en güçlü sonuçları laboratuvar ve saha çalışmalarının iş birliği içinde, disiplinler arası bir şekilde tatbik edilmesi verecektir. Bu noktada bilişsel bilimciler ve evrimsel biyologlara büyük bir iş düşmektedir.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ a b c S. Goldin-Meadow, et al. (2008). The Natural Order Of Events: How Speakers Of Different Languages Represent Events Nonverbally. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 9163-9168. doi: 10.1073/pnas.0710060105. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b E. Gibson, et al. (2013). A Noisy-Channel Account Of Crosslinguistic Word-Order Variation. SAGE Publications, sf: 1079-1088. doi: 10.1177/0956797612463705. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. Futrell, et al. (2014). Cross-Linguistic Gestures Reflect Typological Universals: A Subject-Initial, Verb-Final Bias In Speakers Of Diverse Languages. Elsevier BV, sf: 215-221. doi: 10.1016/j.cognition.2014.11.022. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Dryer, et al. The World Atlas Of Language Structures Online. (1 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 6 Haziran 2024. Alındığı Yer: Zenodo doi: 10.5281/zenodo.7385533. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Gell-Mann, et al. (2011). The Origin And Evolution Of Word Order. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 17290-17295. doi: 10.1073/pnas.1113716108. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Kirby. (2002). Spontaneous Evolution Of Linguistic Structure-An Iterated Learning Model Of The Emergence Of Regularity And Irregularity. Institute of Electrical and Electronics Engineers (IEEE), sf: 102-110. doi: 10.1109/4235.918430. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c S. Kirby, et al. (2008). Cumulative Cultural Evolution In The Laboratory: An Experimental Approach To The Origins Of Structure In Human Language. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 10681-10686. doi: 10.1073/pnas.0707835105. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d S. Kirby, et al. (2014). Iterated Learning And The Evolution Of Language. Elsevier BV, sf: 108-114. doi: 10.1016/j.conb.2014.07.014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Garrod, et al. (2010). Foundations Of Representation: Where Might Graphical Symbol Systems Come From?. Wiley, sf: 961-987. doi: 10.1080/03640210701703659. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Fay, et al. (2010). The Interactive Evolution Of Human Communication Systems. Wiley, sf: 351-386. doi: 10.1111/j.1551-6709.2009.01090.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Folia, et al. (2010). Artificial Language Learning In Adults And Children. Wiley, sf: 188-220. doi: 10.1111/j.1467-9922.2010.00606.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. Fedzechkina, et al. (2019). Production Efficiency Can Cause Grammatical Change: Learners Deviate From The Input To Better Balance Efficiency Against Robust Message Transmission. Elsevier BV, sf: 104115. doi: 10.1016/j.cognition.2019.104115. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Fay, et al. (2010). The Interactive Evolution Of Human Communication Systems. Wiley, sf: 351-386. doi: 10.1111/j.1551-6709.2009.01090.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. C. Scott-Phillips, et al. (2010). Language Evolution In The Laboratory. Elsevier BV, sf: 411-417. doi: 10.1016/j.tics.2010.06.006. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. Fehér, et al. (2009). De Novo Establishment Of Wild-Type Song Culture In The Zebra Finch. Nature, sf: 564-568. doi: 10.1038/nature07994. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/02/2025 11:56:57 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17801
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.