Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Sezai Berat Ünal
Etkinliği Ekleyen 2 gün önce İstanbulÜcretsiz25 Mayıs
Yürüyenler Okulu: Demokrasi
25 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 25 Mayıs 2025 12:30 tarihine kadar.

25 Mayıs Pazar günü saat 10.00'da Gülhane Parkı'nda Yürüyenler Okulu etkinliğinde buluşuyor, Rıdvan Akın ile demokrasi üzerine konuşuyoruz. Etkinliğimiz açık havada yürüyüş ve açık ders formatında gerçekleşecektir.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yasin Aktaş
Yasin Aktaş
54K UP
Yazar 19 Ocak 2021 5 dk.

Avustralyalı jeolog Eduard Suess, 1885 yılında yayımlanan "The Face of Earth" adlı kitabında o zaman için oldukça dikkat çeken bir kıtadan bahsetmişti, "Gondwanaland". Gondwanaland adını verdiği süperkıta Güney Amerika, Afrika, Arap Yarımadası, Hindistan ve Avustralya ve Antartika'yı içine alan, tek bir kara parçasıydı. Suess, bu antik süperkıta hipotezini, Geç Paleozik döneme ait bitki fosillerinin, bu saydığımız kıtlararın birleşim noktalarında ortak olarak bulunması ve bu bölgelerin güney kıyılarında yer alan kayaç istiflerindeki buzullaşmalarına dayandırıyordu. Bitki ve hayvan göçlerini olanaklı hale getirmenin ve Antarktika buzullarının yer almasının nedenini, bu güney kıtalarının kara köprüleriyle izah ediyordu.

1910 yılına geldiğimizde Amerikalı Jeolog Frank B. Taylor, kıta kayması (İng: "Continental Drift") hipotezini geliştirdi. Suess'in Asya'da sürdürdüğü çalışmalarında yaptığı gözlemleri de dikkate alan Taylor, bu hipotezi sayesinde kıtaların ve sıradağların, ilk etapta nasıl oluştuklarını ve zaman içerisinde nasıl değiştiklerini açıklamayı başardı. Kıtaların kayması adını verdiği olayların, Dünya'nın 100 milyon yıl kadar önce Ay'ı yakalaması ile ortaya çıkan gelgit kuvvetlerinin etkisi olarak belirtiyordu. Gelgit kuvvetinin başlangıçta kutuplarda yer alan kıtaların parçalanmasına ve parçaların ekvatora doğru sürüklenmelerine yol açtığını söylemekteydi. Sürüklenen kıtalar sıkışarak sıradağları oluşturuyordu. O dönemde Dünya'nın ve Ay'ın yaşı, bugünkü kadar net bir şekilde bilinmiyordu; dolayısıyla bu açıklama, henüz gerçeği yansıtmaktan uzaktı - ama doğru yönde, doğru adımlar atıldığını gösteriyordu.

39
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Aşılı
6 gün önce
İyi bir insan incindiğinde, öfkesi ağır olur.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ahmet Kerem Algüzey
Yazar 30 Eylül 2021 22 dk.

Çevre ve doğanın korunması, insanlık için hayati öneme sahiptir. Hayatımızın hemen her yerinde kimyasalları ve kimyasallar sayesinde üretilmiş ürünleri kullanırız. Genellikle "kimyasal" sözcüğünü duyduğumuz zaman pek çoğumuzun aklına doğaya ve insan sağlığına zararlı bileşikler gelir. Ancak hayatta gördüğümüz her şey kimyasal moleküllerden oluştuğundan, esasında bu düşünce yapısı bizleri zararlı ve yararlı kimyasallar arasında doğru ayrımı yapmaktan uzaklaştırmaktadır (bu konuda algılarınızı daha isabetli hâle getirmek için buradaki yazımızı okumanızı öneririz).

Örneğin su, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşan bir kimyasaldır ve hayat için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Ancak 2 hidrojene ek olarak 1 yerine 2 oksijen atomundan meydana gelen hidrojen peroksit, antiseptiklerde ve çamaşır suyu üretiminde kullanılan çok önemli bir ticari kimyasaldır ve tüketilmesi hâlinde hızlı bir şekilde zehirlenmeye neden olabilir. Sadece 1 adet oksijen atomu fazlalığı, suya kıyasla çok daha farklı özelliklere sahip bir kimyasal oluşumuna sebep olmaktadır. Su molekülü çevre, doğa ve yaşam için kilit öneme sahipken, hidrojen peroksit çevreye boşaltıldığında canlılığa kalıcı zararlar verebilir, temas hâlinde ciddi cilt yanıkları ve göz hasarına sebep olur. Hidrojen peroksit buna rağmen hayatımızın pek çok alanında sıklıkla kullandığımız, önlem alındığı takdirde zararları kolaylıkla engellenebilecek ve faydaya çevrilebilecek bir kimyasaldır. Bu noktada çevreye ve insan sağlığına görünür düzeyde zararları olan kimyasalların tehlikelerinin önlenmesi, azaltılması ya da alternatiflerinin bulunması konusunda "yeşil kimya" terimi karşımıza çıkmaktadır.

71
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnci Şardağ
Yazar 24 Ocak 2021 9 dk.

Evrilebilirlik (ya da evrimleşebilirlik), en basit tanımıyla doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içerisinde, bir canlının kalıtsal fenotipik varyasyonlar geliştirme kapasitesidir. Daha detaylı açıklamak gerekirse evrilebilirlik; tür içerisindeki bir popülasyonun genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden öte, doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içinde uyumsal yani adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğidir. Burada uyumsal veya adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden kasıt, popülasyonun yararına olacak çeşitliliğin kazanılmasıdır

Aynı zamanda evrilebilirlik; evrimsel sürece hücre biyolojisi, gelişim biyolojisi ve moleküler biyoloji gözünden modern bir bakış olarak da düşünülebilir. Darwin’in evrim teorisinin de yansıttığı gibi evrim; oldukça başarılı işleyen, bir o kadar da yaratıcı ve doğal ilkelerin ürünü olan bir süreçtir. Evrim kuramının tam olarak anlaşılması ve eksikliklerinin giderilebilmesi için evrilebilirlik kelimesinin de doğru bir şekilde anlaşılması gerekir. Bunun için öncelikli olarak Darwin’in evrim teorisi fikrine biraz daha yakından göz atalım.

99
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Yazar 12 Ekim 24 dk.

Masal sonlarında dendiği gibi, sonsuza dek mutlu mesut yaşamak mümkün mü? Bunu en çok sağlayabileceğini düşündüğümüz sıra dışı bir duruma bakalım: Piyangoda büyük ikramiyeyi kazandınız! Artık hiçbir sıkıntınızın kalmayacağını varsayabilirsiniz. Hayatınızın geri kalanında istediğinizi yer içer, istediğiniz yere gider, istediğiniz her şeyi alırdınız. Eh, bu durumda artık sürekli mutlu bir insan olurdunuz…

Bir de bu durumun duygusal olarak tam tersi bir şey düşünelim: Bir kaza sonucu bacaklarınız felç oluyor ve artık yürüyemeyeceğinizi öğrendiniz. Bu durumda, kalan hayatınızda sizi sürekli bir mutsuzluğun bekleyeceğini düşünebilirsiniz. Öyle ya, sadece bir hayatınız var ve dünyadaki sürenizin kalanında hayattan tat almanızı engelleyecek çok travmatik bir deneyim yaşadınız.

29
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şule Ölez
Çeviren 2 Temmuz 2018 16 dk.

Bir zamanlar biyolojik uyumsuzlar olarak görülen melezler başı dertte olan birçok hayvan türünün gizli kurtarıcıları olmuşlardır. Bu gerçeği koruma politikalarıyla uzlaştırmak, bilimin önünde çözülmesi gereken zor bir durum olarak durmaktadır.

2006 yılında Kanada’nın kuzeybatı bölgesinde bir avcı, kutup ayısı sandığı bir hayvan vurdu. Fakat ayrıntılı incelemeler sonucunda hayvanın beyaz kürkünde kahverengi lekeler bulunduğu, pençelerinin alışılmadık biçimde uzun ve sırtının biraz kambur olduğu ortaya çıktı. Hayvan, aslında bir melezdi; annesi bir kutup ayısı, babası ise bir bozayıydı. Bu çaprazlamanın mümkün olduğu bilinse de -iki tür daha önce korumalı yetiştirme programı altında çiftleşmiştir- bu, doğada rastlanan ilk vakadır. Sonradan bu vakanın münferit bir vaka olmadığı anlaşılmıştır. Çevreciler ve diğer doğa koruma grupları, iklim değişikliği nedeniyle bozayıların kutup ayılarının yaşadığı yerlere sokulması devam ederse bu tip melezleşmenin daha da yaygınlaşacağından ve sonunda kutup ayısı popülasyonunu tahribata uğratacağından endişe duymaktadırlar. Hatta türü korumak amacıyla melezlerin öldürülmesini teklif edenler bile olmuştur.

78
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
354K UP
Aktaran 1 gün önce 2 dk.

Öğrencileri yapay zekanın yön verdiği bir dünyaya hazırlamak, üniversiteden çok önce başlıyor. South Florida Üniversitesi (USF), Tampa Bay bölgesi ve ülke genelindeki sınıflara yapay zekayı entegre etmek için okul öncesinden 12. sınıfa kadar olan eğitimcilerle işbirliği yaparak gelecek nesillerin temel becerileri erken yaşta geliştirmelerini sağlıyor.

USF Eğitim Fakültesi’nden Profesör Zafer Ünal, öğretmenler için 1.000’den fazla ücretsiz yapay zekâ aracı içeren çevrimiçi bir platform olan TeacherServer’ı geliştirdi. 2024’te hayata geçirilen platformun kullanıcı sayısı kısa sürede patladı. Bugün yaklaşık 1,25 milyon öğretmen, ders planlama, sınav hazırlama, sunum oluşturma gibi işlerde bu araçlardan faydalanıyor. Ünal şöyle diyor:

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gelişmiş Akrep

Eğer Akrep çıplak gözle bu kadar güzel görünseydi, insanlar onu daha iyi hatırlayabilirdi. Akrep daha tipik olarak birkaç parlak yıldız şeklinde görünür. İyi bilinen ancak nadir olarak gösterilen bir zodyak takımyıldızıdır. Bunun gibi muhteşem görüntüleri elde edebilmek için iyi bir kamera, karanlık bir gökyüzü ve karmaşık görüntü işleme gereklidir. Dijital olarak geliştirildikten sonra elde edilen görüntü, pek çok nefes kesici özellik gösteriyor. Sağda kalan çapraz bölüm, Samanyolu galaksimizin düzleminin bir parçasıdır. Görünürde parlak yıldızlardan oluşan uçsuz bucaksız bulutlar ve karanlık, karmaşık tozdan oluşan uzun iplikçikler vardır. Sol tarafta dikey olarak yükselen koyu toz bantları, Karanlık Nehir olarak yükseliyor. Soldaki parlak yıldızların çoğu, Akrep’in başının ve pençelerinin bir parçasıdır. Parlak yıldız Antares de onlardan biridir. Çok sayıda kırmızı emisyon bulutsusu, mavi yansıma bulutsusu ve koyu iplikçikler, toplam pozlama süresi 17 saat olan bu görselde, işlenirken görünür hale gelmiştir. Akrep yılın ortasında gün batımının ardından güney göklerinde belirgin bir biçimde görünür.

16 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Stefan Lenz
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Nevzat Keskin
Seslendiren 11 saat önce 6:56
İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır....
0
Moderatör Uyarısı
Yapay Zeka Kullanımı 1 moderatör tarafından eklendi
Cevapta çoğunlukla ya da tamamen yapay zeka kullanılmıştır.
0
Zəhra Əzizova
Öğrenmeye meraklı biri 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Küresel savaşlar ve felaketler, yıkım kadar yaratımı da beraberinde getiriyor. Herkesin kaçtığı, saklandığı, sustuğu anlarda; bazı zihinler uyanıyor, parlıyor ve öne çıkıyor. Çünkü kriz, zekâyı kamçılıyor. İnsanlar hayatta kalmak, kazanmak, üstün gelmek için sınırlarını zorluyor. Bu da teknolojik sıçramaları beraberinde getiriyor.

Tarihte savaşların ardından yaşanan teknolojik ilerlemeler şaşırtıcı derecede büyük. Roketler, bilgisayarlar, tıpta devrim niteliğindeki buluşlar çoğu zaman bir çatışmanın, bir tehdidin, bir korkunun içinden çıkıp geldi. Bu ironik: İnsanlık kendini yok etme eşiğine geldiğinde, kendini yeniden yaratmanın yollarını da buluyor.

Ama bu kazanımların bir bedeli var. İnsanlık, barış içinde aynı çabayı gösterseydi belki de daha ahlaki, daha insancıl yollarla aynı seviyeye ulaşabilirdi. Savaş, zekâyı ve teknolojiyi tetikliyor olabilir ama aynı zamanda ahlaki değerleri, insan hayatını, toplumsal dengeyi de zedeliyor.

Tüm Reklamları Kapat

Ve en sonunda, savaşın bıraktığı boşlukta yozlaşma başlıyor. Yükselen her uygarlık gibi, doyuma ulaştıkça çaba azalıyor, sorgulama yerini rehavete bırakıyor. Entropi başlıyor. Belki de insanlığın gerçek sınavı, savaşa gerek kalmadan bu ivmeyi yaratabilmek.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Murat Kılıç
Seslendiren 28 Mayıs 2021 10:10
Albert Einstein hiç şüphesiz bilim tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Geliştirmiş olduğu Görelilik Teorisi, bugün Kuantum Mekaniği ile birlikte...
36
Günsu Bostancı
Çeviren 2 Ocak 2019
Orion'daki Büyük Bulutsu ilgi çekici bir yerdir. Çıplak gözle bakıldığında Orion takımyıldızında küçük bulanık bir bölge gibi görünür. Oysa gördüğünüz Dünya'nın yörüngesindeki WISE gözlemevi ile kızılötesi ışığın farklı bantlarında çekilen hayali renkli dört panelli bir mozaik görüntü, Orion Bulutsusu'nun yeni oluşmuş yıldızlardan, sıcak gazdan ve karanlık tozdan oluşan hareketli bir mahalle olduğunu gösteriyor. M42 olarak da bilinen Orion Bulutsusu'nun gücünün çoğu, görüntünün merkezine yakın bir yerde görülen Trapezium yıldız kümesindeki yıldızlardan geliyor. Parlak yıldızları çevreleyen turuncu parıltı, yıldızların kendi ışığıdır. Bu ışık, bölgenin çoğunu kaplayan karmaşık toz filamentleri tarafından yansıtılır. Atbaşı Bulutsusu'nu da içeren Orion Bulutsusu bulut kompleksi, önümüzdeki 100.000 yıl içinde yavaş yavaş dağılacak.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close