Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Tüm Reklamları Kapat
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499.4K UP
Yazar 14 Ekim 2021 12 dk.

Yansıtıcı Düşünme (İng: Reflective Practice), kendinizi geliştirmek için deneyim ve eylemlerinizi aktif olarak analiz etmek demektir. Örneğin bir atlet, bir antrenmanda yaptığı hataları gözden geçirip tekrarını önlemek için çözümler bularak, yansıtıcı düşünme yapabilir.

Yansıtıcı Düşünme, birçok durumda işinize yarayabilir ve bu nedenle anlaşılması önemlidir. Bu makalede yansıtıcı düşünmenin ne olduğunu, nasıl uygulayabileceğinizi ve başkalarını kullanmaya nasıl teşvik edebileceğinizi öğreneceksiniz.

35
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.8K UP
İnceleyen9 5 gün önce
Kürk Mantolu Madonna’da Neyi Severiz?

Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali’nin en çok sevilen romanıdır desek herhalde yanlış olmaz. Günümüzde hâlâ kitap en çok satanlar listesinde yerini almaktadır. Bu kitabı bu kadar çok sevdiren ne, diye sorduğumuzda yazarın karakterlerin iç dünyasını şiirsel bir üslupla, başarılı bir şekilde yansıtması diyebiliriz. Öyle ki kitapta geçmişe yapılan geri dönüşle gençlik yılları anlatılan Raif’in içine düştüğü bunalımlar, yaşamı sorgulamaları, aşık olunca hissettiklerinde herkes kendinden bir parça bulabilir. Anlatılanlar oldukça gerçekçi ve samimidir.

Sabahattin Ali Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış; buna rağmen yazdığı romanlarında o dönemi anlatmak yerine bireyin iç dünyasını anlatmayı tercih etmiştir. Kitaplarındaki karakterlerinde derin psikolojik tahlillere yer vermiştir. Küçük yaşta babasından aldığı uyarı onu gördükleri ve hissettiklerini yazma konusunda cesaretlendirmiştir. Bir yıl kadar Berlin’de yaşamış oradaki gözlemlerinin etkisiyle Kürk Mantolu Madonna’yı yazmıştır. Romanda tüm hisleriyle çırılçıplak karşımızda duran Raif Bey dışardan bakıldığında kimseyle pek münasebet kuramayan, içe dönük, etliye sütlüye karışmayan biridir. İçini döktüğü defteri olmasa, o ve hayatı hakkında kimsenin bir şey bileceği yoktur. Hâlbuki herkes gibi kafasının içinde dönüp duran türlü düşünceleriyle kendine has bir dünyası vardır. “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” Bu dünya aslına bakarsak çok da iç açıcı değildir. Raif her daim kendisini toplumdan soyutlanmış, yalnız hissetmekte, insanlarla yakınlık kurmaktan çekinmektedir. Kitabın sonlarına doğru yazar Raif’in aile yapısından söz ederek insan psikolojisinde içinde büyüdüğü aile ve çocukluk yaşantılarının ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. Raif’in babası ailesiyle gerçek bir ilişki kuramayan, bir gölge gibi onların yanında duran –ne var ki Raif de ileride evlenip böyle bir baba olacaktır- oğlunda hiçbir güzel hatıra bırakamamış bir babadır. Raif onun öldüğünü duyduğunda bile pek bir şey hissedemez. Annesi ise pasif ve zavallı bir kadın olarak karşımızdadır. Ailesinde aradığını bulamayan bu genç bir türlü içindeki değersizlik hissinden kurtulamaz. O resminden hayran kaldığı, sonra tanışıp aşık olduğu Kürk Mantolu Madonna’ya (Maria) en yakın olduğu anda bile içindeki huzursuzluk devam eder. Terk edilmekten korkar. “Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.” Her an içinde bunun tedirginliği vardır. Nitekim bu tedirginliği kendini gerçekleştiren kehanet misali yaşadıkları güzel anlara rağmen çok sevdiği kadının ondan uzak durmayı istemesiyle neticelenecektir.

Maria ile beraberken hissettiği korkuyla karışık mutluluk yine de ona başka bir hayatın mümkün olduğunu sezdirir, bir ruhu olduğunu hatırlatır. Türkiye’ye döndüğünde yıllarca onunla yaşamak için hayal kurar, tüm acılarının onunla yaşarsa son bulacağına inanır. Ona kavuşamamanın verdiği ızdırapla yaşamına hep bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı eşlik eder. Acaba hayal ettiği gibi Maria ile beraber yaşasa içindeki yalnızlık son bulacak ve aradığı huzuru bulabilecek midir? Bu sorunun cevabı bu romanda olmasa da ” İçimizdeki Şeytan” romanında verilmeye çalışılmıştır. Oradaki başkişi Ömer yine iç dünyası karanlık tereddütler içerisinde bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bir tesadüf sonucu vapurda karşılaştığı Macide’ye aşık olan Ömer, uzun ve etkileyici konuşmalarıyla onun gönlünü alır ve kısa zamanda evlenirler. Ancak bu aşık genç maddi yükümlülüklerin de altında ezilerek zamanla değişmeye başlar. O beklediği huzura bir türlü kavuşamaz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olmaz ve bu evlilik son bulur. Kürk Mantolu Madonna’da ise yazar her ne kadar Raif’in yaşadığı mutsuzluğun aşık olduğu kadına kavuşamadığı için olduğunu vurgulasa da gerçekleri bilir ve İçimizdeki Şeytan’da zaten bunu işlemiştir. İnsanın içindeki boşluğun kapanması bir başkasıyla hayatını birleştirerek olacak bir şey değildir. Daha derin, daha ulvi bir boşluktur. Yazar bunu İçimizdeki Şeytan’da şöyle ifade eder: “İnsan bu dünyaya yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Romanlarında kişilerinin iç dünyasını yansıtmakta ve derin psikolojik gözlemlerle onların kafasındaki düşüncelere ışık tutmakta başarılı olan Sabahattin Ali, karakterlerini sadece iyi ya da kötü olarak değil her yönüyle romanlarında işlemiştir. İnsan bir yandan acizliği ve içine düştüğü bunalımlarla kendine kötülük ederken; diğer yandan sevince sevdiğinden hiçbir yardımı esirgemeyecek kadar merhametli de olabilmektedir. Ki Maria hastalanınca tutarsız davranışlarına rağmen Raif ona günlerce bakmıştır. Romanın sonunda Maria’nın bu tutarsız davranışlarının aslında bir sebebe bağlanması yine bu karaktere karşı içimizde bir merhamet duygusu uyandırır.

İnsan kendini tanıma arzusunda olan, başkalarının iç dünyasını da merak eden bir varlıktır. Aslında bu merak da yine kendini anlamaya yöneliktir. Öyle ki kitaplarda kendimizden bir şeyler buldukça ve hatırladıkça içimizi anlaşılmış olmanın huzuru kaplar. Ortaklıklar bulduğumuz karakterler bize yalnız olmadığımızı fısıldar. Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna’da tam olarak bunu yapar. İçimizi okuyan bir dost gibi bize insanlık hallerimizi anlatır. Tüm eksikliklerimiz, acılarımız ve iyi ve kötü yanlarımızla insan…
9.7/10
(170 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Nisan 2011 12 dk.

Bilim insanları arasında evrimin kabul edilme oranı nedir dersiniz?

Bu konu, evrimin özellikle halk arasında tartışmalı olup, bilimsel camiada hiçbir temel tartışmanın artık bulunmayışından ötürü birçok araştırmanın konusu olmuştur. Sonuç ise açıktır: Evrim, bilim insanları arasında %97'ye varan oranlarda, sadece biyologlar arasında ise %99'u aşan oranlarda kabul görmektedir. Konuyla ilgili çalışmaların bir kısmına buradan, buradan, buradan, buradan, buradan, buradan, buradan, buradan ve benzerlerinden ulaşabilirsiniz. Ancak bir tanesini inceleyelim:

155
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Ateş
Arda Ateş
213.4K UP
Yazar 28 Mart 2019 17 dk.

Kendimiz dışındaki herhangi bir insanla iletişim kurmak, yani sosyal temaslarda bulunmak için karşıdaki bireye hissettiklerimizi ifade edebilmek ve onun hissettiklerini anlayabilmek gibi bazı duygusal yeteneklere ihtiyacımız vardır. Bu karşılıklı duygusal aktarım üretilen sesler, kelimeler, yüz ifadeleri ya da beden dili yoluyla gerçekleşir.

Bahsedilen aktarım yolları arasında güvenilirlik açısından bazı niteliksel ve niceliksel farklar vardır. Bir birey duygularını çevreye yansıtmak istemediği zaman konuşmasını ve bedensel hareketlerini kolaylıkla kontrol edebilir çünkü bu iki araç bilinç yoluyla kullanılır ve günlük hayatta bunun pratiğini sürekli yaparız. Dolayısıyla bu araçlar yoluyla bize yansıtılan verileri yorumlarken yeterince güvenilir sonuçlar alamayız. Fakat konu yüz olunca işler biraz daha netleşmektedir çünkü yüzdeki kaslar bir duygu hissedildiği anda istemsiz olarak harekete geçer ve kontrol edilmeleri çok daha zordur. Hatta ustalıkla kontrol edilseler bile hissedilen duyguya dair bazı ipuçları bırakırlar.

88
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Seslendiren 3 Aralık 2019 26:27
Beyin, insan bedenindeki en hayranlık uyandırıcı organdır. Merkezi sinir sistemimizi kontrol etmesinin yanı sıra, yürümemizi, konuşmamızı, nefes almamızı...
24
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 11 Nisan 2013 2 dk.

Manchester Üniversitesi'nden araştırmacıların keşfettikleri yeni bir fosilin analizi, sulardan karalara geçen evrimsel süreçte yürümenin evrimine ait önemli bir keşfe imza atıldığını ortaya çıkardı.

Yaşam Bilimleri Fakültesi'nden Dr. Robert Sansom'ın analiz ettiği, günümüzden 370 milyon yıl önce denizlerde yaşamış olan Euphanerops cinsi çenesiz balığa ait fosilde çift halinde yüzgeçler tespit edildi. Bu fosil yüzgeçler, bacaklar ve kollar gibi uzuvların ilk defa görüldüğü organizma olma özelliğini taşıyor. 

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
83.3K UP
Gözlemi Yapan 3 gün önce
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nazan Bilgin
Nazan Bilgin
3,420 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 18 dk.

Bizim en yakın kuzenlerimiz olan Neandertaller, taştan aletler yapmada ve hayvanları avlamada başarılı olmuş, birçok buzul çağın zor şartlarında hayatta kalmışlardır. Peki, neden 27.000 yıl önce yok oldular?

Neandertaller en az 200.000 yıl boyunca Avrupa ve Batı Asya’da yaşamış ve yaklaşık 27.000 yıl önce yok olmuş bir hominin türüdür. Bu süre içerisinde bu bölgelerde bilinen en soğuk iklim şartlarından bazılarına şahitlik etmişlerdir. Fıçı göğüs, daha kısa uzuv, daha büyük beyin gibi fiziksel özelliklerinin birçoğu onların soğuğa adapte olduklarını ve ısıyı tutmaya adapte olmuş bir vücut biçimine sahip olduklarını gösterir. Hayvan avlamada ve taştan karmaşık aletler yapmada üstün olan Neandertallerin kemikleri son derece kaslı ve güçlü olduklarını, ama sık sık yaralandıklarını ve bu nedenle zor bir hayat sürdürdüklerini ortaya koyar. Şüphesiz Neandertaller 200 bin yılı aşkın bir süre boyunca çevresine başarılı bir şekilde adapte olmuş zeki türlerdir. Peki, onlar ne kadar “insanlardı”? İnsanlara özgü olduğunu düşündüğümüz dil, müzik, sanat ve din gibi davranışlar sergilediler mi? Ve neden modern insanlar Avrupa’ya göç ettikten kısa bir süre sonra ortadan kayboldular?

83
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Nazmi Efe Armutcu
İnceleyen5 1 gün önce
Arkadaşlar, ana kahramanımızın babasına; ÇOK FAZLA yer verildiği için ben beğenemedim. Beğenen arkadaşların, tarihimize yaptığı atıflardan dolayı beğendiğini anlayabiliyorum. Ancak "Ömer baba sahneleri" diye bir gerçek var.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Burak Albayrak
Burak Albayrak
352.3K UP
Ekleyen 15 Şubat 2022 37 dk.

Disk hernisi ("omurga fıtığı" veya "omur fıtığı"), genellikle omurgaya aşırı yüklenme ya da travma nedeniyle omurlar arasındaki yastıklama ve bağ dokusunun yaralanmasıdır. Sırt ağrısı, vücudun farklı bölgelerinde ağrı veya duyum ve fiziksel sakatlık ile sonuçlanabilir. Birazdan daha detaylıca göstereceğimiz gibi bir omurilik diski, daha sert, kauçuksu bir dış halka içine yerleştirilmiş yumuşak, jöle benzeri bir merkeze (çekirdeğe) sahiptir ve çekirdeğin bir kısmı, halkada oluşan bir yırtık nedeniyle dışarı çıktığında, disk çıkıntısı (İng: "bulging") oluşur.

Omurga fıtığı sıklıkla, anulus fibrosus olarak bilinen dış halkanın yaşa bağlı dejenerasyonu ile ilişkilidir, ancak normalde travma veya kaldırma ya da bükme ve gerilme ile tetiklenir.[1]Omur gövdelerinde, arka uzunlamasına olan bağın (ligaman) ön boyuna olan bağa göre göreceli darlığı nedeniyle, yırtılma neredeyse her zaman posterolateral, yani arka/yan taraflardadır.[1] Disk halkasındaki bir yırtık, iltihaplanmaya neden olan kimyasalların salınmasına neden olabilir ve bu da sinir kökü sıkışması olmasa bile şiddetli ağrıya neden olabilir.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
207.5K UP
2 gün önce
Sıcak ve soğuk at başı karşılaştığında denge hep korunmuyorsa evrende 'gizli değişkenler' kesinlikle vardır. Başka türlü açıklayamıyorsak bu 'muhtemelen ve büyük olasılıkla bir ördektir' misali sanal parçaçıklardan başka çaremiz kalmaz.
Fokurdayan (dalgalanma) sanal parçaçık uzayı kesinlikle dengeyi etkiler ve (yalıtık) yerelliği bozar. 

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
533.6K UP
Eseri Ekleyen 4 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Head On, Gegen Die Wand
Yönetmen: Fatih Akın
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Alıntıyı Ekleyen 12 Nisan 2023
Benim fikirlerim; basit satırlarda mahsurlar!
Kaynak: Şanışer'in Umut albümünde; "Kış Yağmuru" parçasında söylediği ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, sanatın ve ifadelerin sınırlı gücüne işaret ettiği şairane bir mısradır. (ŞANIŞER- KIŞ YAĞMURU)
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close