Çoğu Yıldız Gibi, Güneş'in de "Nemesis" Adında Bir Kayıp İkizi Olması Muhtemel!
Bu haber 4 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Kulağa klişe bir filmin konusu gibi geliyor: Doğumda ayrılan ikiz kardeşler, yıllar sonra bir araya gelirler ve birbirlerinden çok farklılardır. İnanması zor; ancak Berkeley Kaliforniya Üniversitesi'nden ve Harvard Üniversitesi'nde bulunan Smithsonian Astrofiziksel Gözlemevi'nden fizikçiler, bu hikayenin Güneş'imizin hikayesine çok benzediğini söylüyor.
Fizikçiler, Güneş sistemimizin ikili olarak doğduğunu; ancak daha soğuk ve sönük olan eşinin Güneş Sistemi dışında kalan uzayın soğuk köşelerinden birine fırlatıldığını söylüyorlar. Nemesis, ara sıra Dış Kuşak'taki asteroitleri huzursuz ederek bir enkaz yaratmaya yetecek kadar yakına gelir. Bazı bilim insanları, Nemesis'in dinozorların soyunun tükenmesinde bir rol oynadığına inanıyor. Monthly Notices of The Royal Astronomical Society'de yer alan iddialı bir makaleye göre, Güneş ile aynı sınıfta olan pek çok yıldız bu şekilde oluşmuş olmalı.[1]
Tüm Yıldızlar Tek Batında mı Doğdu ?
Aslında çoğu yıldızın eşi var. Star Wars evreninde kurgusal bir çöl gezegeni olan Tatooine, bir çift yıldızın etrafında dönüyordu ve filmin vizyona girmesinden itibaren bilim insanları, ikili yıldız sistemlerinin şaşırtıcı bir biçimde yaygın olduğunu öğrendi. İngiliz astronom William Herschel (1738-1822) gerçek bir ikili sistemi keşfeden ilk kişi oldu. Herschel, bir çift yıldızın hareketini gözlemleyerek birbirleri etrafında döndükleri sonucuna vardı. Bize en yakın yıldız olan Proxima Centauri, üçlü bir yıldız sistemi.
1980'lerde bilim insanları, bir kahverengi cüce, soluk bir kırmızı cüce veya beyaz cüce olarak doğmuş Nemesis'in varlığının, Dünya tarihi boyunca periyodik olarak gerçekleşmiş kitlesel yok oluşların bir sebebi olduğunu öne sürdüler. Bazı paleontologlara göre Nemesis'in hareketi, Güneş sisteminin soğuk köşelerindeki asteroitleri ve uzaydaki diğer taşları huzursuz edip savurarak Dünya ile çarpışma düzlemine getirmiş olabilir. Böyle bir asteroit, 65 milyon yıl önce tüm dinozorları öldürmüş olabilir.
Ancak bugün bile Nemesis'i görmek imkansız. Berkeley Kaliforniya Üniversitesi'nde bir astronom olan Steven Stahler ve Smithsonian Astrofiziksel Gözlemevi'ndeki NASA Hubble akademi üyesi Sarah Sadavoy, bunun yerine gözleyebilecekleri ikililere odaklandılar: Dünya'dan yaklaşık 600 ışık yılı uzakta olan ve pek çok genç yıldıza ev sahipliği yapan yoğun Perseus Bulutu'nu VANDAM'la çalışarak incelediler. Güneş'e benzer tüm yıldızların, muhtemelen bir eş ile doğduğu sonucuna vardılar. Şöyle diyorlar:
Evet, Nemesis'in bir zamanlar var olduğunu söylüyoruz. Perseus moleküler bulutundaki tüm ayrılmış ikilileri ve ilgili genç yıldız popülasyonlarını açıklayabilmek için birtakım istatistik modeller oluşturduk ve bu bilgiyi üretebilecek tek model tüm yıldızların geniş bir ikili sistemolarak hayatlarına başlamasıdır. Bu sistemler bir milyon yıl içinde ya küçülür ya da parçalara ayrılırlar.
VANDAM Sınıf 1'e ait "çocuk" denebilecek 500.000-1.000.000 yaşında yıldızların yanında, 500.000 yaşında veya daha genç Sınıf 0'a ait yıldızları da tanıyabilecek kadar hassas. Analizlere göre bulut 45 yalnız yıldıza, 19 ikili yıldız sistemine ve ikiden fazla yıldızı olan 5 sisteme ev sahipliği yapmakta.
Araştırma derinleştikçe bilim insanları, aralarında 500 AU (astronomik birim) veya daha az mesafe bulunan tüm Sınıf 0 yıldızların ikili ve bulut eksenine hizalanmış olduğunu fark ettiler. 1 AU, Güneş ve Dünya arasındaki yaklaşık uzaklığa, yani yaklaşık 150 milyon kilometreye eşittir. Yani Güneş'imizin eşi, Güneş'imize günümüzde en uzak olan gezegen Neptün'den 17 kat daha uzakta olmalı. Ancak Sınıf 1 yıldızlar, 200 astronomik ünitede kümelenme eğilimi gösterir ve bulutun ekseninde hizalanmazlar.
Tüm bu modellenmiş senaryolar içinde, astronomların gözlemlediği yıldız dağılımını açıklayabilecek tek şey, Güneş'le aşağı yukarı aynı kütleye sahip olan tüm yıldızların yumurta şeklinde yoğun çekirdekler ile geniş Sınıf 0 ikilileri olarak doğmaları ve %60'ının zamanla parçalanması. Smithsonian Astrofiziksel Gözlemevi'ndeki NASA Hubble akademi üyesi Sarah Sadavoy şöyle diyor:
Çoğu yıldızın bir eş ile birlikte oluşuyor olması daha önce dile getirilmişti. Asıl soru: Bu yıldızlardan ne kadar var? Basit modelimize dayanarak neredeyse tüm yıldızların bir eş ile birlikte doğduğunu söyleyebiliriz. Perseus Bulutu ,genelde düşük kütleli yıldızların oluştuğu bir bölge olarak görülür, ama modelimizin başka bulutlarda da test edilmesi gerekiyor.
Şu ana kadar dayanaksız kalmış, uzun zamandır doğru olduğu varsayılan Güneş benzeri yıldızların ikili olarak doğmuş olma fikri, ilk defa bu kanıtla desteklenebilecek. Daha önceleri Bonn Üniversitesi'nden Pavel Kroupa'nın yaptığına benzer bilgisayar simülasyonları tüm yıldızların ikili olarak doğduğunu bize göstermişti. Stahler, şöyle anlatıyor:
Asıl can alıcı nokta daha önce kimsenin genç yıldızları onları meydana getiren bulutlarla olan ilişkisini sistematik bir biçimde incelememiş olmasıdır. Bizim işimiz ikili sistemlerin nasıl oluştuğunu anlamak ve ikili sistemlerin yıldız evriminin erken evrelerinde nasıl bir rol oynadığını çözmek. Düşüncemiz şu: Güneş'imize çok benzer olan çoğu yıldız, ikili olarak doğuyorlar. Böyle bir iddiayı sahiplenebileceğimiz en güçlü kanıta artık sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Tabii ki bu sadece başlangıç. Yeni çalışmada sunulan bulgular ve modeller başka araştırmacıların üzerine ekleme yapabileceği bir temel oluşturuyor. Zaman içinde bu kuralları koyan fizik hakkında daha fazla şey öğrenebiliriz. Bize komşu olan bir yıldız bulma fikri, her ne kadar sönük olursa olsun, her koşulda heyecan verici.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 8
- 4
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: ZME Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. I. Sadavoy, et al. (2017). Embedded Binaries And Their Dense Cores. Oxford University Press (OUP), sf: 3881-3900. doi: 10.1093/mnras/stx1061. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:47:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9533
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in ZME Science. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.