Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Mücahid Köse
İnceleyen1 3 gün önce
BBC News; İsrail'in ABD, İngiltere ve diğer batılı devletlerin desteğiyle Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırımın "üzerini örtmeye" çalışan, bunu yapamadığında ise gerçeği eğip bükerek veya çarpıtarak yanlı bir dille servis eden, kısacası tarafsız, objektif ve güvenilir olma gibi temel gazetecilik ilkelerinden ve buna bağlılık iddiasından uzak yayınlarda bulunan bir medya kuruluşudur. BBC News, faşist İsrail'in Filistin'de ve ötesinde işlediği savaş suçları ve insanlık suçlarına dair sözde "yaptığı" ve yapmadığı yayınlar; Filistinliler ve dünyanın dört bir yanından Filistin halkı ile dayanışanlara karşı her geçen gün artan lekeleme, karartma ve sansür girişimleri ile işlenen suçlara alenen ortaktır ve bir soykırım işbirlikçisidir.
Youtube Kanalı
2.1/10
(8 Kişi)
Puan Ver
@BBCNews
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Helin Ezgi Çullu
Çeviren 19 Kasım 2020 7 dk.

Kütleçekim, insanlığın varlığını kabul ettiği ilk temel kuvvet olmasına rağmen, hala en az anlaşılanı. Fizikçiler, kütleçekimin bowling topları, yıldızlar ve gezegenler üzerindeki etkisini muhteşem bir doğrulukta öngörebilirken, kimse bu kuvvetin küçük parçacıklarla ya da kuantalarla nasıl etkileşime girdiğini bilmiyor. Kuantum kütleçekim teorisi, yani kuvvetin, evrenin en küçük parçalarında nasıl çalıştığına dair geliştirilen teorimiz için neredeyse bir asırdır süren araştırma; tüm galaksileri, kuarkları ve aradaki her şeyi tek bir kütleçekim kuralının idare etmesi gerektiği şeklindeki basit bir beklenti tarafından yönlendirilmekte.[1] Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) teorik fizikçi Netta Engelhardt, şöyle anlatıyor:

Teorik fizikteki en çetrefilli problemin kalbinde, alanın en büyük iki zaferi arasındaki çatışma yatıyor. Albert Einstein'ın genel görelilik teorisi; Isaac Newton'un "nesneler arası çekim kuramı" kavramını, madde ya da enerjinin etrafındaki uzay ve zamanı büktüğü ve yakındaki nesnelerin sanki birbirlerini çekiyormuş gibi davranarak, bu kıvrımlı yolları takip ettiği bir tanımla değiştirdi. Einstein'ın denklemlerinde kütleçekim, uzayın kendisinin şeklinden ibarettir. Einstein'ın teorisi, her seferinde uzayın daha ufak bir kısmına bakabileceğiniz, pürüzsüz ve klasik bir geleneksel evren tanımını korumuştur.

75
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 5 gün önce 6 dk.

Adeta bir "Neolitik çağ laboratuvarı" gibi olan Çatalhöyük, duvar resimleri ve kadın figürinleri kadar, hanelerinin örgütleniş biçimi ve tarımsal bilginin çevre bölgelere nasıl yayıldığı konularıyla da bilim insanlarını büyülemeyi sürdürüyor. Science dergisinde aynı gün yayımlanan ve ODTÜ ile Hacettepe Üniversitesi'nden araştırmacıların da yazarları arasında yer aldığı iki kapsamlı çalışma, antik DNA, izotop kimyası ve kantitatif arkeoloji verilerini bir araya getirerek bu yerleşimin toplumsal evrimini daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Bulgular yalnızca Anadolu'nun değil, tüm Eski Dünya'nın yerleşik yaşama geçiş sürecini yeniden düşünmemize zemin hazırlıyor.

Kazı ekibi, 400 bireyin genomunu analiz ettiğinde yerleşimin ilk evresinde (MÖ ~7100) mezarların neredeyse bütünüyle biyolojik aile üyelerini barındırdığını, ancak birkaç yüzyıl sonra aynı evlerin içinde genetik bağı bulunmayan bireylerin de birlikte gömüldüğünü belirledi. ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü'nden Eren Yüncü şöyle diyor:

107
6
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Ali Can Öztürk
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Bilim bilgi kütlesinden daha fazlası; bir düşünme tarzıdır.
Kaynak: Alıntı, "Bilim Senfonisi" ismiyle YouTube'da yayınlanan bir dizi videosunda Carl Sagan tarafından bizzat söylenmiştir. (YouTube)
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bahar Yüksel Çakmak
Üye 3 gün önce 2 Cevap
Evrim Ağacının videosunu izledim ama pek iyi anlayamadım
440 görüntülenme
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 1 gün önce 2 dk.

Herhangi bir zamanda Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şule Ölez
Çeviren 20 Kasım 2013 1 dk.

İnsanların evcil hayvan olarak besledikleri köpeklerin kurtlardan geldiğini çoğu insan bilir, fakat onları ilk olarak ne zaman evcilleştirdikleri tam olarak belli değildir. Bazıları köpeklerin, yerleşerek tarımcılığı keşfeden gruplar tarafından yaklaşık 10.000 yıl önce evcilleştirildiğine inanır, ancak yeni genetik veriler evcilleştirmenin aslında 19.000 yıl kadar önce Avrupa’da olduğunu göstermektedir. Bu çalışma, UCLA’daki araştırmacılar tarafından tamamlandı ve Science dergisinde kapak hikâyesi olarak yayınlandı.

Ekip, 18 tane tarih öncesi köpekgil memelisinin mitokondriyal genomunu 49 tane günümüz kurdu, 77 tane çeşitli soylardan günümüz köpeği, 3 tane antik Çin köpek soyu ve 4 tane çakalınki ile karşılaştırdı. Çalışmadan elde edilen bilgi, evcilleştirilmiş köpeklerin gri kurtlardan ne zaman ayrıldığını tespit etmek için bir filogenetik ağaç oluşturmada kullanıldı. Bölünmenin yaklaşık 18.800 yıl önce gerçekleştiği tahmin edildi. Köpeklerin evcilleştirilmesinin engin geçmişine rağmen, günümüz soylarının yaklaşık her 5 tanesinden 4’ü son birkaç yüzyıl içindeki yapay seçim nedeniyle ortaya çıkmıştır. Günümüz köpeklerine benzeyen en eski kalıntılar Rusya’da bulunmuştur ve 15.000 yıl öncesine dayanır, bununla birlikte en eski kurt kalıntıları yaklaşık 36.000 yıl önceye dayanır ve Avrupa’da bulunmuştur.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 22 Nisan 2014 44 dk.

Birçoğumuzun düşünmeden kullandığı, tanımlar yapıştırdığı, bilimin bu konudaki tutumlarından bihaber olarak yorumlar getirdiği bir konudur hastalıklar. Kafamıza göre, bize uygun gelmeyen her sağlık durumunu "hastalık" olarak nitelendirmeyi pek severiz. Kolaydır çünkü bizden olmayanı "hasta" olarak görmek. Hele ki "norm" olarak kabul edilen; aslında birkaç on yıllık bir dilime vurulduğunda son derece değişken olduğu anlaşılabilecek "genel geçer" sandığımız ve aslında olmayan durumlara göre değerlendiririz insanları.

Bir zamanlar dişilerin erkekler gibi kotlar, gömlekler giyinmesi anormaldi ve "hastalıklı bir eğilim" olarak görülüyordu. Bugün her iş merkezinde, her spor salonunda, her halka açık meydanda böyle giyinen kadınları görürsünüz ve kimse dönüp ikinci bir defa düşünmez. Ancak bu, şu anda içerisinde yaşadığımız zamana alışık olduğumuz için pek de anlamlı bir örnek gibi gelmeyebilir; sonuçta kadınların kot-gömlek giymesi bizler için son derece normaldir. Bunun hastalık olarak görülebileceği bir zamanı hayal etmekte bile güçlük çekeriz.

107
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ömer Ekmel Kara
Yazar 6 gün önce 5 dk.

2024 yılının mayıs ayında Nielsen ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir araştırma, dövme yaptırmanın lenf kanseri riskini artırabileceği yönündeki bulgularıyla medyada geniş yankı uyandırdı.[1] Hemen ardından, Danimarka’da Clemmensen ve ekibi tarafından yapılan ve ikiz bireyleri kapsayan bir diğer çalışma da dövme ile lenf ve deri kanseri arasında istatistiksel bir bağlantı olabileceğini öne sürdü.[2] Peki, bu çalışmalar gerçekten dövme ile kanser arasında anlamlı bir ilişki kurabildi mi? Bu çalışmaların bulgularını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için öncelikle dövmenin vücuttaki genel etkisini ve araştırmanın neden dövme ile kanser arasında bir ilişki aradığını anlamak gerekir.

Dövme, binlerce yıldır insanlar tarafından dini, kültürel veya estetik nedenlerle kullanılan bir ifade biçimidir. En eski dövme örneklerinden biri, Alp Dağları’nda bulunan "Buz Adam Ötzi"ye aittir. MÖ 3370–3100 yılları arasında yaşadığı belirlenen Ötzi’nin vücudunda çeşitli dövme izlerine rastlanmıştır. Benzer figüratif dövmeler, Antik Mısır'da hem erkek hem kadın mumyalarında bulunmuştur.[3]

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şule Ölez
Çeviren 28 Şubat 2018 14 dk.

Otçulun her lokması bir bitkiye mal olur. Bitkiler pasif kurbanlar mıdır yoksa bu saldırılara aktif olarak direnç gösterirler mi?

Bitkiler enerji ve besin harcayarak gövde, yaprak, kök ve üreme dokularını büyütür. Otçullar bu dokuları yediklerinde bitki besin ve enerjiyi yavruya dönüştürme kabiliyetlerindeki azalmayla başa çıkabilmelidir. Bu nedenle doğal seçilim, otçulların olumsuz etkilerini sınırlayan bitki özelliklerini destekler.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Yusuf Meşe
Türü Ekleyen 2 gün önce
1.5 metrelik bir boynuzu olan ağırlığı 4 ila 6 ton ağırlığında tahmin edilen buzul çağında yaşamış bir gergedan türü
3
Tüm Reklamları Kapat
Görkem Bakırcı
Fen Bilimleri Öğretmeni 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Biz insanlar kuantum dünyasının değil makro dünyanın unsurlarıyız ve dolayısıyla bizim için dokunmak eylemi anlamlıdır. Ancak sorunuzun en temel sebebi, dokunma eyleminde, örnek vermek gerekirse bir masayla parmağımın yakınlaşması sonucu ortaya çıkan etkileşimler, masanın atomlarıyla benim parmağımdaki atomların birbilerine yaptığı kuvvetler neticesinde tüm o dokunma ve parmak izi gibi bir takım etkileri hissedebiliyor ve gözlemleyebiliyoruz. Parmak izi ise genelde atom altı parçacıkların değil, makroskopik moleküllerin yüzeyle yeterince yakın etkileşmesiyle oluşur. Elinizdeki yağlar terler ve kir yüzeye yapışır ve o parmak izi oluşturur. Yani fiziki anlamda dokunmak atomların konusu, parmak izi eldeki yağların, kirlerini ve belirli moleküllerin yüzeyde kalması sonucudur.

Kaynaklar

  1. E. Siegel. Ask Ethan: Do My Atoms Really “Touch” Each Other?. (27 Ocak 2023). Alındığı Tarih: 28 Haziran 2025. Alındığı Yer: Big Think | Arşiv Bağlantısı
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dr. Zeynep Tüfekçi
Yazar 1 Ekim 2020 28 dk.

Bu koronavirüs pandemisiyle ilgili bir tuhaflık var. Aylar geçip de bilim cemiyeti tarafından çok kapsamlı araştırmalar yürütülmesi sonrasında bile, açık kalan birçok soru mevcut.

Örneğin neden, kuzey İtalya'da bu kadar devasa bir ölü sayısı oldu da, ülkenin geri kalanında bu düzeyde ölümler görülmedi? Kuzey İtalya'nın bitişik halde bulunan sadece 3 bölgesi, ülkedeki 36.000 civarındaki ölümün 25.000'ine sahip. Bunlardan bir tanesi olan Lombardy'de, yaklaşık 17.000 ölüm görüldü. Bu ölümlerin neredeyse tamamı, salgının ilk birkaç ayında yaşandı. Nisan ayında binlerce kişi hızla ölüp de, sokaklarda ve kaldırımlarda ölü bedenler bırakılmak zorunda kalındığında, Quitu, Ekvator'da tam olarak ne yaşanmıştı?[1] Birçok diğer ülkede de benzer yoğunluk, hava durumu, yaş dağılımı, seyahat örüntüleri olmasına rağmen, neden 2020'nin bahar aylarında çok az sayıda ülkedeki ölümler, küresel ölümlerin çok büyük bir kısmını oluşturuyordu? Avrupa'nın geri kalanı ikinci dalgayı yaşarken, onlara nazaran düşük vaka ve ölü sayıları nedeniyle bazılarınca övülen; ancak ülkeyi kapatmadığı ve pandemi başında çok sayıda ölü verdiği için bazılarınca yerilen İsveç'in salgına yaklaşımından ne öğrendik? Japonya'da çok büyük bir kıyım yaşanacağını öngören tahminler neden tutmadı? Baş döndürücü örnekler vermeye devam edilebilir.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 12 Aralık 38:51
Nasıl daha iyi ebeveyn olabilirsiniz? Pozitif ebeveyn kimdir, nasıl olunur? Çocuklarla iletişim kurmanın şekilleri hayatınızı kolaylaştıracak - İşte karşınızda...
22
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
206K UP
3 gün önce
Evrenden önce uzam (mekan) ve zaman yoksa uzam ve zaman, uzamsızlık ve zamansızlıktaki (sonsuzluktaki) bir (faz) kırılması ile mi ortaya çıktı?
Kısacası aslında Evren uzamsızlık ve zamansızlık içinde mi halen 'Var' halde? 
Böyle bir tabloda uzam ve zaman gerçekten var denebilir mi? 
Bu bizi 'kime göre neye göre var' durumuna getirir ki izafiyet de (görelilik) aslında budur. 

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökteki Ejderha Gözü

Bu manzaraya baktığınızda ne görüyorsunuz? Merkezdeki karanlık yerde yıldızlarla dolu gece gökyüzünü, sol tarafında da gün batımını görüyor musunuz? Peki her tarafa yayılmış bulutları? Ya da Samanyolu Galaksisi'nin ortadan inen şeridini? Bir tepenin üzerinde yer alan o terk edilmiş karakolun kalıntılarını görüyor musunuz? (Bu karakol, Rusya'daki Askold Adası'nda bulunmaktadır.) Veyahut bir kafa lambasıyla kendisini çevreleyen sürreal manzarayı seyreden o fotoğrafçıyı? (Bu panorama, Haziran 2025'te çekilen 38 görüntünün bir küçük gezegen efekti yaratacak şekilde bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.) Engebeli bir patikada sıralanan basamakları görüyor musunuz? Yoksa tek gördüğünüz bir ejderha gözü mü?

1 Temmuz 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Anton Komlev
Çeviren: Tolunay Dündar

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Psikoloji konusunda geliştirebilirsin.

İnceleme
Emircan Direbol
İnceleyen8 4 gün önce
Türkiye'de değer verilmesi gereken nadide kitaplardan biri benim için. Genç bir okur olarak iddia ediyorum okuyacak olanlar içinde listenin yüksek sıralarına yerleşebilir olan bir kitaptır. Şöyle ki Anadolu'da yani Ülkemizde görmezden gelinen oldukça ciddi problemler var. Eğitimden başlayarak her alana her konuya her şeye sıçrayan bir cehalet, liyakatsizlik, verimsiz eğitim, üretken olmayan bir nesil ve nesiller var, var olmaya da devam ediyor. Bu ilahiyat fakültesi okumuş ilim sahibi, üretken, milli bilincini ve en önemlisi "işini ibadet aşkıyla yapan bir öğretmen (Mehmet Yazıcı)" olarak akademisyenlerin hatta eğitimin içinde yer alan kişilerlerin bile göremediği, gözünden kaçırdığı noktaları kendi deneyimleri ve yaşanmışlıklarından yola çıkarak kendi görüşleri ile yerinde tespitler yapmış. Özelikle eğitim sisteminin gelişimi için bu kitap bugün her yerde abartısız okunmalı. Tavsiyemdir. Yeni öğretmen adayları da okumalılar bence. Gününüz üretkenlik ile geçmesi dileğiyle... Not: kitap gözükmüyorsa kitabın ismi "Silinmeyen İzler" yayınevide "Tılsım Yayınevi"
7.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close