Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Aslıhan Niksarlı
Yazar 16 Aralık 2021 11 dk.

Bonobo (Pan paniscus), şempanzelerle birlikte Pan cinsini oluşturan iki türden biridir. Günümüzde şempanzelerden farklı bir tür olarak kategorize edilseler de, ilk keşfedildiklerinde fiziksel benzerliklerinden ötürü şempanzelerin (Pan troglodytes) bir alttürü olduklarına inanılmıştır.

Bonoboların vücutları ve suratları siyah kıllarla kaplıdır ancak yüzlerinde, kulaklarında, parmaklarında, ellerinin içleri ve ayaklarının altlarında kıl bulunmaz. İnce bir üst gövdeye, dar omuzlara, ince boyuna, uzun kollara, bacaklara ve büyük, uzun parmaklı ellere sahiptirler. Kolları bacaklarından daha uzun, esnek ve güçlüdür. Koyu renkli yüzleri, büyük pembe dudakları, geniş burun delikleri ve ortadan ayrılmış saçları, en önemli ayırt edici fiziksel özellikleridir. Erkekleri 34 ila 60 kg, dişileri ise ortalama 30 kg civarında olurlar.

102
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Kerem Girgin
Kerem Girgin
142.6K UP
Yazar 2 gün önce 13 dk.

İnsanoğlu, varoluşunun şafağından bu yana, doğanın kudreti karşısında hem hayranlık hem de derin bir korku duymuştur. Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında, ayaklarımızın bastığı toprağın sarsılmaz olduğuna dair inancımız, jeolojik zamanın o acımasız tiktakları arasında zaman zaman yerle bir olur. Evren'in uçsuz bucaksız karanlığında sürüklenen bu toz zerresinin üzerinde yaşam, incecik bir kabuğun kararsız hareketlerine pamuk ipliğiyle bağlıdır. Özellikle Anadolu gibi tektonik plakaların sürekli bir itiş kakış halinde olduğu coğrafyalarda, deprem gerçeği sadece jeofiziksel bir olay değil, kültürel kodlarımıza işlemiş kolektif bir travmadır.

Marmara Denizi, bu travmanın merkez üssünde, tarihin ve jeolojinin kesiştiği noktada uyanmayı bekleyen bir dev gibidir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batıya doğru uzanan ve milyonlarca yıldır Avrasya ile Anadolu blokları arasındaki gerilimi düzenleyen bu devasa kırık sistemi, insanlık tarihi boyunca imparatorlukları sarsmış, surları yıkmış ve şehirleri yutmuştur. 1509 yılında, Osmanlı tarihçilerinin "Kıyamet-i Suğra" yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırdığı o günde, İstanbul’un surlarını yerle bir eden güç ile 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te binlerce canımızı alan güç aynıdır. Bu güç ne mitolojik bir canavarın öfkesi ne de ilahi bir cezalandırma aracıdır; bu, gezegenimizin ısıl dinamiklerinin, çekirdekten yüzeye doğru akan enerjinin ve plaka tektoniğinin kaçınılmaz bir sonucudur.

6
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Aralık 2014 1 dk.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'ın bir alt başlığı olan Genetiği Değiştirilmiş Yiyecekler (GDY) araştırmaları dahilinde ABD'de üretilen "Arktik Elması" isimli elma versiyonu, tartışmaları yeniden alevlendirdi. Videoda, 24 saatlik zaman dilimi, 30 saniyeye sıkıştırıldı ve sıradan bir elma ile kararma konusundaki farkları ortaya kondu.

Elma, Okanagan Specialty Fruits, Inc. firması tarafından üretildi. Yapım aşamaları 10 seneden uzun sürdü ve kesildiğinde ya da yarıldığında, kararmaması sağlanacak şekilde genetiği değiştirildi.

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Akgören
Kaan Akgören
50.0K UP
Yazar 9 Mayıs 2022 54 dk.

Bitki ve hayvan hücrelerinde, endokrin bezler tarafından salgılanan hormonlar, hedef hücrelere ve dokulara giderek temel vücut fonksiyonlarını kontrol eden vücudun haberci kimyasallarıdır. Hormonlar, vücut fonksiyonlarının ve süreçlerinin farklı yönlerine etki ederler. Bunlardan bazıları şunlardır:

Her hormonun vücutta kendine özel reseptörleri bulunur. Belli bir hormon vücudun tüm hücrelerine ulaşmak ile birlikte, sadece bazı hücrelerin o hormon için reseptörleri bulunmaktadır. Böylelikle bir hormona karşı tepki sadece o hormona özel reseptörler içeren hedef hücreler tarafından verilirken, diğer hücreler etkilenmezler.

111
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Güven Soner
Yazar 5 gün önce 4 dk.

Hastanede muayene olurken sağlık çalışanının iki dakika sessizce ekrana bakması size belki sıradan gelir. Peki ya görme engelli olsaydınız?

Seslerden başka hiçbir ipucunuz yokken o sessizlik sizde nasıl bir his yaratırdı?

14
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
111.1K UP
İnceleyen 6 gün önce
Murray Bookchin – Özgürlüğün Ekolojisi, modern dünyanın hem ekolojik krizini hem de bu krizin arkasındaki düşünsel kökenleri hedef alan en bütünlüklü siyasal-felsefi eserlerden biridir. Bookchin bu kitabında çevre sorunlarını teknik ya da yalnızca ekonomik meseleler olarak değil, insanın insan üzerindeki tahakkümünden türeyen tarihsel–toplumsal ilişkilerin bir sonucu olarak ele alır.

Kitabın temel savı , Doğa üzerindeki egemenlik fikri, insanın insana egemen olmasının bir uzantısıdır. Bookchin’e göre ekolojik yıkım, kapitalizmin ya da sanayileşmenin rastlantısal bir sonucu değil; hiyerarşi, otorite ve tahakküm üzerine kurulu uygarlık biçiminin zorunlu bir ürünüdür. İnsan, doğayı “kontrol edilmesi gereken bir nesne” olarak tanımladıkça, özgürlüğü de doğadan ve toplumsal bağlardan kopuk, soyut bir bireysel hak olarak düşünmeye başlar.

Özgürlüğün Ekolojisi, tarihsel bir anlatı üzerine kuruludur. Bookchin, ilkel-komünal toplumlardan itibaren hiyerarşinin, patriarkanın ve sınıf ilişkilerinin nasıl ortaya çıktığını izleyerek, ekolojik krizin yalnızca modern döneme özgü olmadığını; ancak modernitede kurumsallaşarak yıkıcı bir boyut kazandığını gösterir. Bu tarihsel yaklaşım, kitabı salt bir çevre manifestosu olmaktan çıkarıp bir uygarlık eleştirisine dönüştürür.

Eserde özgürlük, klasik liberal anlayışta olduğu gibi bireyin sınırsız tercih kapasitesi olarak tanımlanmaz. Bookchin için özgürlük, toplumsal sorumlulukla birlikte var olur. Doğadaki ekosistemler nasıl karşılıklı bağımlılık temelinde işliyorsa, insan toplumları da eşitlikçi, yerel ve yatay ilişkilerle örgütlendiğinde özgürleşebilir. Bu nedenle Bookchin, merkezi devlet yapılarını ve kapitalist üretim ilişkilerini hem ekolojik hem de ahlaki açıdan eleştirir.

Kitabın en güçlü yanlarından biri, ekolojiyi etik ve siyasal bir sorun olarak temellendirmesidir. Doğanın “korunması” gereken bir kaynak değil, insanla birlikte evrilen canlı bir bütün olduğunu savunur. Bu noktada Bookchin’in “sosyal ekoloji” kavramı öne çıkar: Ekolojik sorunlar ancak toplumsal eşitsizlikler, iktidar ilişkileri ve tahakküm biçimleri ortadan kaldırıldığında çözülebilir.

Sonuç olarak Özgürlüğün Ekolojisi, okuyucuya hazır çözümler sunmaktan çok, özgürlük kavramını kökten yeniden düşünmeye çağırır. Bookchin, özgürlüğün doğaya karşı değil, doğayla birlikte kurulabileceğini; insanın ancak hiyerarşisiz, adil ve ekolojik olarak uyumlu bir toplumda gerçekten özgür olabileceğini savunur. Bu yönüyle eser, hem ekoloji hareketi hem de özgürlük düşüncesi için hâlâ güncelliğini koruyan radikal bir başyapıttır.
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sibel Özkan
Sibel Özkan
160.7K UP
Çeviren 1 saat önce 13 dk.

Modüler formlar, yüzyıllardır matematikçilerin ilgisini çekmiştir. Çoklu yapıları sayesinde, matematiğin çeşitli alanları arasında bir köprü oluştururlar. Modüler formlar; analiz araçları, Sayı Teorisi yapıları veya Galois Teorisi kullanılarak tanımlanabilir. Bununla birlikte görselleştirilmeleri zorlu bir görev olmaya devam etmektedir. Burada zorluk, dört boyutlu bir uzayı sezgisel olarak hayal edememekten kaynaklanmaktadır. Bu makalede, belirli modüler formların uzayda nasıl davrandığını grafiksel olarak göstereceğiz. Nihai hedef; estetik düşünceyi, matematiksel titizlikle birleştirebilecek Escher benzeri bir modüler form temsili oluşturmaktır.

Modüler formlar, Karmaşık düzlemin ( C\Complex ile ifade edeceğiz) bir bölümünden (üst yarım düzlemi) C\Complex' ye yapılan uygulamalardır. C\Complex, 2 boyutlu bir vektör uzayı olduğundan 4 boyutlu uzayları temsil etmemiz gerekir. 4 boyutlu uzayın temsili sorunu, matematikçiler için merkezi bir konu olmuştur. Bu temsilin iki standart yolu vardır; birincisi renkleri kullanmak, ikincisi ise uzaya özgü topolojik özellikleri kullanmaktır.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Aralık 2016 5 dk.

Evren'de sayıca en sık bulunan dördüncü, kütlece en çok bulunan üçüncü element olan oksijen, gerçekten de günümüzde canlılık için "her şey" olan elementlerden birisidir. Bugün olmaksızın birkaç dakikadan uzun hayatta kalamadığımız gerçeğini düşündüğümüzde, bundan birkaç milyar yıl önce bu element gezegenimizi fotosentez sayesinde doldurmaya başladığında, canlılık tarihinin gördüğü en müthiş yok oluşa neden olduğunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir. Çünkü oksijen, aslında çok güçlü bağlar kurabilen bir elementtir ve oksijenli ortamda yaşamaya uygun şekilde evrimleşmemiş canlılar için kusursuz bir zehirdir. 

Gerçekten de, evrim tarihinin ilk kitlesel yok oluşlarından birisi, günümüzden 2.4 milyar yıl önce Büyük Oksitlenme Olayı olarak bilinen bir olay sonucu yaşanmıştır. Fotosentez, bu tarihten 200 milyon yıl kadar önce (günümüzden 2.6 milyar yıl kadar önce) evrimleşmeye başlaması sonucunda, atmosferde müthiş hızlı bir oksijen birikimi yaşanmıştır. Ancak dönemin canlılarının neredeyse tamamı anaerobik, yani oksijen toleransı bulunmayan, oksijensiz ortamlarda yaşayabilen canlılardı. İçlerinde sadece ufak bir kısım oksijene toleranslıydı (canlılık içerisindeki varyasyonları unutmayınız). Oksijenin bu hızlı birikimi, bu canlıların hepsini zehirlemeye ve öldürmeye başladı. Kısa sürece dönemin canlılarının atmosferle temas edebilen canlılarının büyük bir kısmı yok oldu. O dönemde gezegenimiz halen tek hücreli bakteriler tarafından donatıldığı için bildiğimiz anlamıyla "ardında kemikler ve bariz izler bırakan" bir yok oluş olmadı bu; ancak yine de sayısız türün sonunu getirdi. Bu canlılar arasından sürece ayak uydurabilen ve oksijene bir miktar toleranslı olanlar hayatta kaldı, seçildi ve çoğaldılar. Böylece öncelikle oksijen toleranslı canlıların popülasyonları genişledi, sonrasında ise artık atmosferi dolduran oksijene tamamen bağımlı canlılar evrimleşti. Bu evrimsel süreci kayaçlardaki izlerden ve minerallerden adım adım izlememiz mümkündür.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Rüzgâr Özkarakaş
Alıntıyı Ekleyen 9 saat önce
Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz,
Bir kaç guruşu mürtekibin câyı kürekdir.
(Milyonla çalan yüksek makamda başı dik dolaşır[ken],
Birkaç kuruşu zimmetine geçirenin cezası kürek
mahkûmu [hapishane] olmaktır.)
Kaynak: Terkîb-i bend (Google Books)
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meriç Öztürk
Seslendiren 17 Haziran 2024 21:52
Hafıza kaybının tedavisinde yeni bir adım! -Beynimiz altıncı parmağa hazır mı?
19
Berat Mutluhan Seferoğlu
Yazar 24 Ağustos 2019 1 sa.

Çağdaş felsefede ön planda olan iki felsefe geleneği olduğunu görüyoruz. Bu gelenekler analitik felsefe ve kıta felsefesi olarak adlandırılıyor. Bu yazıda iki gelenek hakkında bilgi vermek, bu gelenekleri karşılaştırmak ve analitik felsefe/kıta felsefesi ayrımına dair bazı noktaları açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Başlamadan önce bir uyarı yapmam gerekiyor: Ben, analitik felsefe ve kıta felsefesi ekolleri arasından analitik felsefeye yakınım. Dolayısıyla söz konusu ekoller arasında yaptığım karşılaştırmanın ve yaptığım çıkarımların taraflı görünebileceğinin farkındayım. Bu ayrım, kişilerin felsefeye nasıl baktığıyla öyle yakından ilişkili ki, kamplardan herhangi birine yakınsanız, analitik felsefe ve kıta felsefesi karşılaştırmasını taraflardan birini ‘kayırmadan’ yapmanız pek mümkün değil. Bu nedenle konu hakkındaki taraflılığımla ilgili olarak okuyucuyu uyarma ihtiyacı hissediyorum.

174
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Yasin Erkmen
Eseri Ekleyen 6 gün önce Kitap
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
İnceleme
Esat Kudret
Esat Kudret
726.5K UP
İnceleyen 1 gün önce
Buz devrinin tüm serisi gibi cidden özenilmiş ve çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de hoşça izlenecek bir animasyon.
Daha önceleri buz devri gibi Şrek, Dinosor, Kung Fu Panda, Madagaskar gibi animasyonlar bana göre daha bir özenilmiş, toplumsal mesajlar içeren ve cidden sanatsal değeri de olan animasyonlardı. Günümüzde ya ben göremiyorum ya da cidden bu alanda iradi bir boşluk var. Çok mu bireyselleştik ne...
Hepsini izleyin göreceksiniz.
7.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Ice Age: The Meltdown
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
111.1K UP
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Evrimsel biyoloji, modern bilimin en kapsamlı ve en çok test edilmiş teorilerinden biri olmasına rağmen, bilimsel teorilerin doğası gereği eleştiriye açıktır. Bilimsel bir teorinin gücü, yalnızca doğru olduğu varsayımından değil, sürekli sınanabilir olmasından ve yanlışlanabilir yöntemlerle ele alınabilmesinden gelir. Bu bağlamda, evrim teorisinin eleştirilip eleştirilemeyeceği sorusu, teorinin bilimsel konumunu anlamak için önemlidir.

Karl Popper’in bilim felsefesine göre bir teoriyi bilimsel yapan en temel ölçüt, “yanlışlanabilirlik” ilkesidir; Popper'ın ifadesiyle, “bilim, yanlışlanabilir önermelerden oluşur” (Popper, 1959). Bu çerçevede evrim teorisi, yanlışlanabilir öngörüler üretmesi bakımından bilimsel bir teori olarak eleştiriye açıktır. Örneğin fosil kayıtlarının belirli bir filogenetik dizilim göstermesi gerektiği, doğal seçilimin popülasyon genetiğiyle ölçülebilir sonuçlar doğurması gerektiği gibi öngörüler, teorinin test edilebilirliğini göstermektedir.

Evrimsel mekanizmaların bilimsel yöntemle test edildiğine dair ilk güçlü örnekler Fisher, Haldane ve Wright’ın öncülük ettiği nüfus genetiği modelleriyle ortaya konmuştur. Fisher, doğal seçilimin matematiksel temellerini geliştirerek “seçilim katsayılarının popülasyonlardaki alel frekanslarını ölçülebilir şekilde değiştireceğini” göstermiştir (Fisher, 1930). Bu nedenle evrim, soyut ya da metafizik bir açıklama değil; öngörü üretebilen, ölçülebilen ve veriyle sınanabilir bir çerçevedir.

Tüm Reklamları Kapat

Evrime yönelik bilimsel eleştiriler ise tarihsel olarak teoriyi zayıflatmak yerine güçlendirmiştir. Örneğin Mendel genetiğinin keşfi, Darwin'in öne sürdüğü kalıtım mekanizmasının eksikliklerini gidererek modern sentezin ortaya çıkmasına yol açmıştır (Dobzhansky, 1937). Bu durum, bilimsel eleştirinin evrim kuramını yıkmak yerine geliştirdiğini göstermektedir. Nitekim Dobzhansky’nin ünlü sözünde belirttiği gibi, “Biyolojide hiçbir şey evrim olmadan anlam kazanmaz.” (Dobzhansky, 1973). Bu ifade evrimin bilimde nasıl merkezi bir konuma sahip olduğunu göstermektedir.

Evrim teorisine yönelik çağdaş eleştiriler çoğunlukla mekanizmalara yöneliktir. Örneğin nötr evrim teorisini geliştiren Kimura, seçilimin tüm genetik değişimleri açıklayamayacağını, moleküler düzeydeki pek çok değişikliğin seçilimden bağımsız gerçekleştiğini ileri sürmüştür (Kimura, 1968). Bu eleştiri, doğal seçilim fikrine bir karşı çıkış değil; evrimsel süreçlerin daha kapsamlı bir biyolojik açıklamaya ihtiyaç duyduğunu gösteren bir genişlemedir. Dolayısıyla bilimsel eleştiriler, teorinin revize edilmesini sağlamış ve evrimsel biyolojiyi daha geniş bir kuramsal çerçeveye oturtmuştur.

Bu noktada önemli bir ayrım yapılmalıdır: Bilimsel olmayan, yani test edilemeyen veya yanlışlanamayan iddialar evrim teorisini eleştirmek için geçerli değildir. Bilimin reddettiği eleştiriler genellikle fosil kayıtlarının yanlış yorumlanması, “ara form yoktur” gibi kanıtlarla çelişen ifadeler veya evrimi yanlış tanımlamaya dayalı iddialardır. Oysa paleontoloji, Archaeopteryx’ten Tiktaalik’e kadar pek çok geçiş formu ile evrimi destekleyen güçlü kanıtlar sunmaktadır (Shubin, 2006). Bu nedenle bilim dışı eleştiriler bilimsel süreç açısından anlamlı değildir.

Sonuç olarak evrim teorisi, bilimsel yöntemle tamamen eleştirilebilir durumdadır; ancak eleştirilmesi için sunulan iddiaların bilimsel ölçütleri karşılaması gerekir. Evrim teorisinin yanlışlanabilir olması, onu bilimsel bir teori yapan en önemli özelliktir. Buna rağmen, genetik, paleontoloji, biyocoğrafya, moleküler biyoloji ve ekoloji gibi çok farklı disiplinlerden gelen kanıtların tutarlılığı, evrimsel biyolojiyi modern bilimin en güçlü teorilerinden biri konumuna getirmiştir. Dolayısıyla evrim eleştirilebilir, fakat şimdiye kadar yapılan geçerli bilimsel eleştiriler teoriyi çürütmek bir yana, daha derin ve kapsamlı hâle getirmiştir.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Jeoloji konusunda geliştirebilirsin.

Depremler
Depremler
26 Makale
4 saat 44 dakika
Öğrenmeye Başla
Ahmet Akbulut
Ahmet Akbulut
5.8K UP
Üye 21 Temmuz 2020 1 Cevap
Benim bildiğim yasalar matematiksel olarak açıklanabiliniyor.(ör:kütlenin korunumu kanunu,yer çekimi kanunu) Kaynak belirtirseniz sevinirim.
108 görüntülenme
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close