Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Ömer Ekmel Kara
Ekleyen 5 gün önce 8 dk.

Kordoma, embriyonik gelişim sürecinde oluşan notokord artıklarından köken alan ve genellikle aksiyel iskelet boyunca yerleşen nadir görülen malign bir tümördür. İlk olarak 1857 yılında Rudolf Virchow tarafından kafa tabanı tümör tipi olarak tanımlanmış olsa da günümüzde yapılan birçok çalışma, kordomanın embriyonik notokord kalıntılarından geliştiğini ortaya koymuştur. Tümör; sakrum, omurga ve kafa tabanı olmak üzere üç ana bölgede görülebilir. Yapısal olarak mukus üreten, yuvarlak çıkıntılı, yarı saydam ve gri renkte kitleler olup, kıkırdak tümörleri ile benzer histopatolojik özellikler gösterebilir.[1]

Kordoma, bulunduğu anatomik bölgeye göre değişen semptomlara yol açar. Tümör büyüdükçe görsel olarak belirginleşebilir. Üst omurga çevresinde gelişmeye başladığından ötürü komşu yapılar üzerinde baskı oluşturarak çeşitli nörolojik semptomlara neden olabilir. Genel belirtiler arasında sırtta, kol ve bacaklarda ağrı, kas güçsüzlüğü ve/veya duyu kaybı yer alır.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Ekim 2016 5 dk.

İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır. Çoğumuz dişlerimizi günde en az 1, muhtemelen 2 defa fırçalarız; fakat bunun mantığı ne, hiç düşündünüz mü? Sonuçta savanalarda yaşayan atalarımızın diş macununa ve diş fırçasına erişimi yoktu. Biz neden dişlerimizi fırçalamak zorundayız ki?

Öncelikle, dişlerimizi ne sıklıkla fırçalamamız gerektiği sorusunu cevaplayalım ve ardında yatan mantığı izah edelim: Hem Türk Dişhekimleri Birliği hem de Amerikan Diş Birliği, günde 2 defa, flüorürlü diş macunlarıyla, her biri en az 2 dakika sürmek kaydıyla dişlerinizi fırçalamayı önermektedir.[1][2] Dişlerinizi fırçalamanızın nedeni, dişlerimiz arasına sıkışan yemek parçacıklarını ve dişlerimiz üzerinde biriken beyaz renkli, yapışkan ve içi bakteri dolu plakları temizlemektir. Özellikle de yemek yedikten veya yüksek şeker içerikli içecekler tükettikten sonra, bu plaklar içerisindeki bakteriler asitler üreterek diş minesine saldırır. Nihayetinde bu asit, mine tabakasının parçalanmasına neden olur ve çürük dediğimiz yapıları oluşturur. Temizlenmeyen plaklar ise sertleşerek tartar adı verilen daha kalın tabakalar üretirler; bunların temizlenmesi çok daha zordur. Diş etinizde biriken tartar, nihayetinde iltihaplanmaya ve diş eti hastalıklarına yol açar.

168
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 4 Eylül 2018 7 dk.

Günümüzde tıp doktorluğunun en saygın dallarından birisi kuşkusuz cerrahlıktır. Öte yandan klasik halk zanaatinin en önemli parçalarından birisi berberliktir. Peki bundan birkaç asır önce, bu ikisinin aynı meslek olduğunu biliyor muydunuz?

Berber-cerrahlık, kökenleri 13. yüzyıla kadar takip edilebilen bir meslektir. Bu dönemde şehirler henüz oldukça küçüktü ve birçok "popülasyon merkezi"nin kendisine ait bir hekimi ve hamamı ("banyo evi") bulunuyordu. İşte berber-cerrahlar, bu mini-şehirlerde görevlerini icra eden, hem saç ve sakal kesip, peruk takımı gibi kozmetik prosedürleri uygulayan, hem de kırık-çıkık düzeltme, ot-temelli tedaviler uygulama, kanama durdurma, diş çekimi, katarakt temizleme, kangrenli uzuvlara ampütasyon gibi çeşitli cerrahi operasyonları gerçekleştiren uzmanlardı. Ayrıca kupalama ve sülük tedavisi gibi sahtebilim uygulamaları da bu dönemde berber-cerrahlar tarafından uygulanıyordu. Bu kişilere "uzman" diyoruz; çünkü berber-cerrah olmak için bir kişinin 7 yılı bulabilen süreler boyunca çıraklık yapması gerekiyordu. Bu, birçok diğer meslekten daha uzun bir eğitim dönemi demektir.

122
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Pedram Türkoğlu
Yazar 19 Nisan 2018 1 dk.

Filyos Çayı'nın denize döküldüğü kısımda balık avına çıkmış kış postunda bir bahri (Podiceps cristatus) gözlemledik. Göç mevsiminde Filyos Nehri boyunca sıklıkla görülürler.

Kış postları beyaz ve siyah tüylerle kaplıdır. Yazları ise cinsel seçilime yönelik gösterişli bir ibik sahibi olurlar. Aynı zamanda boyunlarında kabartmak için kullandıkları hafif açık renkli tüyler de çıkar. Yavruların siyah çizgilere sahip kafaları sayesinde yetişkinlerden kolayca ayrılırlar. 

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Özgür Babal
Seslendiren 30 Kasım 2020 7:29
Ne zaman porno izlemenin ilişkileri nasıl etkilediği ile ilgili bir tartışma olsa, hikaye tipik olarak şöyledir: Seks takıntılı erkekler, porno filmlere...
Bionluk Logo sponsorluğunda seslendirildi.
30
Sabri Küsüroğlu
Ekleyen 4 gün önce 6 dk.

Miyopi; gözün, ışığı retinanın önüne odaklaması sonucu uzağı net görememe ile karakterize edilen yaygın bir refraktif kusurdur. Genellikle göz küresinin normalden uzun olması veya korneanın, ışığı gereğinden fazla kırmasıyla ortaya çıkar. Bu anatomik veya optik değişimler nedeniyle uzak nesneler bulanık görünürken yakındaki nesneler net bir şekilde algılanabilir. Miyopi, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve sıklığı giderek artan bir görme problemidir.

Normalde göz, ışığı retina üzerine odaklayarak net bir görüntü oluşturur. Ancak miyopide, gözün ön-arka uzunluğu (aksiyel uzunluk) normalden fazla olabilir veya kornea ile lens ışığı gereğinden fazla kırabilir. Bu durum, paralel gelen ışınların retinanın üzerine değil, önüne odaklanmasına neden olur. Sonuç olarak uzaktaki nesneler bulanık algılanırken, yakındaki nesneler net olarak görülmeye devam eder. Miyopi, optik bileşenlerin yanlış hizalanması veya dengesiz kırma gücüne sahip olması sonucu ortaya çıkan bir refraktif kusur olarak sınıflandırılır.

11
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ömer Can Mutlu
Türü Ekleyen 1 gün önce
Steatoda paykulliana, Steatoda cinsinin 120 türünden biridir. Türkiye'deki 11 Steatoda türü arasındadır. Cinsin Türkiye'de en çok gözlenen türlerinden biridir. Yayılışları Akdeniz çevresinde yoğundur. Avrupa, Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar'da bulunurlar.

Erkeklerde ve genç dişilerde karın desenleri beyazdır. Karın dorsalinde beyaz bir anterior bant ve balık kılçığına benzer bir desen bulunur.
Yetişkin dişiler nadiren beyaz desenlere sahip olmaya devam edebilse de genelde kırmızı desenlere sahiptirler. Desenler varlığını kırmızı olup sürdürebilir, bir kısmı veya tamamı yok da olabilir. Tamamen siyah bireyler mevcuttur.
0
Toprak Cans
Toprak Cans
21K UP
Saç ekim uzmanlık deneyimi 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Evet sigara çok büyük etken olur bu konuda zaten yeterli bilgiyi uzman hekim ve doktorlarımız vermektedir.[1]

Saç Ekiminde Sigara İçmenin Etkisi

Saç ekimi sonrası başarılı sonuçlar almak için vücudun güçlü bir iyileşme süreci geçirmesi gerekir. Ancak sigara kullanımı, bu süreci ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir. Sigaranın damarlar üzerinde daraltıcı etkisi vardır; bu da saç köklerinin ihtiyaç duyduğu oksijen ve besin akışını kısıtlar. Oysa yeni ekilen greftlerin sağlıklı şekilde tutunabilmesi için iyi bir kan dolaşımı hayati önem taşır.

Tüm Reklamları Kapat

Sigara kullanımı yalnızca kan akışını bozmakla kalmaz, aynı zamanda vücudun doğal iyileşme kapasitesini de yavaşlatır. Yaraların geç kapanmasına, kabuklanmanın uzamasına ve enfeksiyon riskinin artmasına sebep olabilir. Ayrıca, saç ekimi sonrası beklenen "şok dökülme" süreci, sigara içenlerde daha yoğun yaşanabilir ve bazı ekili kökler bu süreçte kaybedilebilir.

Tüm bunların sonucunda, sigara içenlerde saç ekimi sonrası saç çıkış oranı düşer, çıkan saçlar daha ince ve zayıf olur. Bu da istenen dolgun görünümün elde edilememesine yol açar. Ayrıca sigaranın kanı koyulaştırarak pıhtılaşmayı artırması, ciddi komplikasyonlardan biri olan doku ölümü (nekroz) riskini de yükseltir.

Uzmanlar, saç ekimi yaptıracak kişilerin operasyon öncesinde en az 1-2 hafta boyunca sigarayı bırakmalarını, operasyon sonrasında da en az 2-4 hafta sigara kullanmamalarını tavsiye etmektedir. Mümkünse, kalıcı olarak sigarayı bırakmak, hem saç sağlığı hem de genel sağlık açısından en doğru karar olacaktır..

Kaynaklar

  1. Estetikte En İyi Saç Ekimi. Saç Ekimi Sonrası Bakım. (12 Nisan 2025). Alındığı Tarih: 28 Nisan 2025. Alındığı Yer: Estetikte En İyi Saç Ekimi | Arşiv Bağlantısı
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Murat Kiri
Murat Kiri
122K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Yozgat
Ormanlık alandaki çayırlarda ve çok dik olmayan bayırlarda gözlemlenmiştir. (26.04.2025)
Yıllardır benim için bir nevi bahar dönümü anlamına gelmektedir. Onları gördüğümde artık bu rakımlarda da havanın ısınmaya başladığını hissederim.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 9 Ağustos 2011 18 dk.

Hiç düşündünüz mü fantastik hikayelerin olmazsa olmazı ejderhalar gerçek olsalardı, ateş püskürtme mekanizmaları nasıl çalışırdı? Örneğin Game of Thrones'tan şu sahneleri bir hatırlayalım:

Ejderhanın boğazından gelen ateşi oluşturan mekanizma sizce ne dersiniz?

86
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Şubat 2018 6 dk.

Evrimle ilgili en sık karşımıza çıkan argümanlardan birisi şudur: "Evrime örnek istiyoruz, balıklardan, bakterilerden, kuşlardan bahsediyorsunuz. Ama verdiğiniz örneklerde canlılar değişiyor demenize rağmen balık hala balık, bakteri hala bakteri, kuş hala kuş. Bir tip canlı, bir diğer tip canlıya dönüşmüyor. Bunun neresi evrim? Olsa olsa adaptasyon örneğidir bunlar."

Bu konuyu ele aldığımız videoyu izleyebilirsiniz:

164
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Yetişkin
İnceleyen 4 gün önce
'' Zorunlu askerlik hizmeti, emek, zaman ve kaynak israfıdır. Erlik, derhal bir meslek statüsü kazanmalı ve profesyonel ordunun bir parçası haline gelmelidir. Her üç ayda bir toplanan yüz binlerce genci askere dönüştürmek için harcanan çabanın onda biriyle ordunun işlevselliği on kat arttırılabilir. Sosyo-ekonomik açıdan geri bırakılmış toplumun zorunlu askerlik hizmeti yoluyla olumlu anlamda biçimlendiği düşüncesi asla geçerli değildir. Bunun kanıtı, nesillerdir askerlik hizmetini tamamlamış erkeklerin yönlendirdiği günümüz toplumunun mevcut düzeyidir. Askerliğin insanı adam ettiğine ilişkin inanç, bütünüyle temelsizdir. On dokuz yaşına kadar cahil bırakılmış genç erkekleri dayatma yoluyla, 460 gün boyunca izmarit toplayarak mıntıka temizliği yapmış olanla, kanalizasyonu denize akıtan aynı kişidir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca vatan sevgisi aşılanan insanla, devletine kazık atan aynı kişidir. Dolayısıyla,, 460 gün boyunca vatandaşını adam etmek için uğraşanla, insani gelişmişlik endeksinde dünya 84' üncüsü olan aynı ülkedir. Ordu, zorunlu katılımlara ihtiyaç duymayacak kadar ciddi bir kurumdur. Aldığımız eğitimin süresi on haftadır. Çağdaş hiçbir ordu on haftalık erlere güvenerek varlığını sürdüremez. Kahramanlık şiirleri okuyan ve komando üniforması giymiş beş yaşındaki çocuklar kadar asker olan bizler, bu vatan için öleceğiz. Çünkü ne savaşmayı biliyoruz ne de hayata dair bir umudumuz var!''
Kitap
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
496K UP
6 gün önce
Bilim insanları, Göçebe Semender (Aneides vagrans) adlı bir türün, ağaçlara tırmanırken olağanüstü bir tutunma yeteneği kullandığını keşfetti.

Bu semender, pençeleri yerine kan basıncını artırarak ayak parmaklarındaki pedleri şişiriyor ve kaygan yüzeylere sıkıca tutunabiliyor. Bu benzersiz mekanizma, memeli veya kuş türlerinden farklı şekilde çalışıyor ve göçebe semenderi, bu yöntemi kullanan bilinen ilk omurgalı yapıyor.

Bu keşif, hayvanlarda tutunma ve tırmanma evrimi hakkındaki bilgileri genişletebilir. 

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Satürn'ün Kayıp Halkası

Satürn'ün kulakları nerede? Satürn'ün halkaları, 1610'da Galileo tarafından keşfedilmiştir. Ancak bu keşfi Lipperhey'in yeni icat etmiş olduğu teleskobu denerken gerçekleştiren Galileo, o esnada bu halkaların ne olduğunu bilmediğinden onları “kulaklar” olarak adlandırmıştı. Bunun üzerine 1612'de Satürn'ün kulaklarının esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmasıyla birlikte bu bilinmezlik daha da derinleşmişti. Günümüzdeyse bu kayboluş hikâyesinin tüm detaylarına hâkimiz. Aslında gerçekleşen şey özetle Satürn'ün halkalarının, Dünya'dan bakıldığında görülemeyecek kadar incelmiş olmasıydı. Bu dramatik olay, Satürn'ün de tıpkı Dünya gibi eğime bağlı olarak mevsimler geçiriyor olması nedeniyle her 15 yılda bir tekrar eder. Bu da Satürn'ün Güneş etrafında dönerken kendisinin ekvatoru ve halkalarının Güneş ve iç Güneş Sistemi'ne doğru belirgin bir şekilde eğilerek kolaylıkla görülebilir olmasını sağlarken diğer yörünge konumlarından ise neredeyse hiçbir şekilde görülememesine yol açar. Brezilya'nın Brasilia kentinden çekilen bu fotoğraf serisi, söz konusu döngüyü açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Üstte yer alan, halkanın hayli belirgin olduğu görüntü 2020'de, altta yer alan halkasız görüntü ise 2025'in başlarında çekilmiştir.

29 Nisan 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Natan Fontes
Çeviren: Tolunay Dündar

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close