Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Denizanası ve Mars

Normalde sönük ve bulunması zor olan Denizanası Bulutsusu, bu harika sahnede yakalandı. Teleskoptan alınan bu görüş alanında, Mu ve Eta olarak adlandırılan iki parlak sarımsı yıldız, soldaki Denizanası Bulutsusu’nun hemen altında ve üstünde yer almaktadır. Soğuk kırmızı devler, göksel ikizin dibinde yer alıyorlar. Denizanası Bulutsusu merkezin altında ve solunda, dokunaçları olan parlak bir emisyon yayı şeklinde görülüyor. Aslında kozmik denizanası, kabarcık şeklindeki süpernova kalıntısı olan IC 443‘ün bir parçasıdır. Bu kalıntı, patlayan büyük bir yıldızın genişleyen enkaz bulutudur. Bu patlamadan yayılan ışık, 30.000 yıldan fazla bir süre önce Dünya gezegenine ulaştı. Astrofizik sularındaki kuzeni, süpernova kalıntısı Yengeç Bulutsusu gibi, Denizanası Bulutsusu’nun da bir nötron yıldızı barındırdığı bilinmektedir. Nötron yıldızı, çökmüş yıldız çekirdeğinin kalıntısıdır. 30 Nisan’da oluşturulan teleskoptan alınan bu görselde, aynı zamanda Mars da görülüyor. Artık akşamların erken saatlerinde gökyüzünde gezinen Kızıl Gezegen, görüş alanının sağ tarafında sarımsı rengi ile parıldamakta. Elbette Denizanası Bulutsusu, yaklaşık 5.000 ışık yılı uzaklıktadır. Ancak Mars, şu anda Dünya’dan yaklaşık 18 ışık dakikası uzaklıktadır.

19 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Jason Guenzel
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Tüm Reklamları Kapat
İrem Öznur Kılıç
Seslendiren 2 Aralık 2021 9:46
Beklenmedik Düşük Başarı (İng: "Underachievement") genellikle, "beklenen" ile "gözlenen" performans arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Beklenen...
Bionluk Logo sponsorluğunda seslendirildi.
55
Fatma Nur İnakçı
Ekleyen 3 gün önce 24 dk.

Retrograd amnezi, bireyin geçmişteki anılarını kaybetmesiyle karakterize edilen bir tür bellek bozukluğudur. Bu durum kişinin otobiyografik anılarının yanı sıra genel bilgi, kişiler, yerler ve olaylarla ilgili belleğini de etkileyebilir. Hafıza kaybının süresi ve kapsamı değişkenlik gösterir. Bazı bireylerde yalnızca son birkaç hafta veya ay etkilenirken bazı vakalarda çocukluk dönemine kadar uzanan geniş çaplı bir bellek kaybı gözlemlenebilir.

Bellek kaybının hangi anıları kapsadığı ve ne ölçüde olduğu beynin etkilenen bölgesine bağlıdır. Hipokampus ve medial temporal lob hasarı genellikle yakın geçmişteki anıların kaybına neden olur. Frontal korteks lezyonları ise daha eski anıların hatırlanmasını zorlaştırabilir.

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İlhan Taşlı
Fizik İle İlgilenen 29 Şubat 2024 Sen de Cevap Ver

Atomların varlığı daha tartışma halindeyken varlıklarının ispatı bu hareketleri sayesinde olmuştur.

İlk olarak Jan Ingenhousz isimli kimyager suyun üzerinde yüzen kömür tozlarının rastlantısal hareketini gözlemlemiştir. Robert Brown is bu gözlemi suyun üzerinde yüzen polen parçacıkları ile yapmıştır ve hareketin nedenini "polenlerin canlı olmasından kaynaklandığını" açıklasa bile bu deneysel ve gözleme dayalı çalışmalara istinaden bu harekete literatürde "Brown Hareketi" denilmiştir.

Hareketi açıklayan bazı makaleler yayımlanmış olsa da en gerçekçi açıklamayı tarihin en büyük fizikçilerinden Einstein yapabilmiştir: Su moleküllerinin kinetik enerji teorisi doğru ise bu moleküllerin rastlantısal hareketinin olması gerektiğinin farkına varan Einstein, suyun üzerinde bulunan çok küçük ve hafif parçacıklara farklı şiddetlerde uygulanan farklı kuvvetlerin bu harekete neden olduğunu açıklamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Brown Hareketi
Brown Hareketi

Moleküllerin hareketinin anlaşılmasının tarihi geçmişini bir yana bırakıp asıl sorunuza dönersek: Maddeyi oluşturan moleküllerin iç yapısına bağlı olarak moleküllerin titreşim frekansı vardır. Moleküllerin titreşim hareketinin kinetik enerji seviyesi; bağdaki atomların büyüklüğüne, moleküllerin büyüklüğüne ve bağın kuvvetine bağlı olarak değişir. Bu değişen şartlara göre aşağıdaki 3 hareket duruma göre gözlenebilir; 1-Ötelenme hareketi, 2-Dönme hareketi, 3-Titreşim hareketi.

Su moleküllerinde 3. hareket mevcutken, 2. ve 1. kısmen vardır. Tüm gazlarda 3 hareketin tamamı serbest iken, metallerde ilk iki hareket neredeyse yok, 3. hareket çok sınırlıdır.

Sonuç olarak. Molekülleri oluşturan atomların hareketini hissedebilmeniz için boyutunuzu aşırı küçültmeniz gerekir. Moleküllerin titreşim frekansının uyguladığı rastlantısal küçük kuvvetleri hissetmeniz insan boyutundaki canlılar için imkansızdır. Bakteri boyutunda olsaydınız bu kuvvetlerin bir kısmını hissedebilirdiniz.[1]

Kaynaklar

  1. M. Ç. Sever. Brown Hareketi Nedir? Sıvı Moleküllerinin Rastgele Hareketlerinin Ardındaki Fizik Nasıl İzah Edilir?. (22 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 29 Şubat 2024. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen10 29 Mart 2023
Düşüncenin ceza olduğu bir dünyada yaşayan bir insanın hikayesi.Hayatı boyunca yaptığı tüm işlerden haberi olan bir qrup insanların elinde adeta.Bunun ne kadar zor olduğunu göstermeye çalışan bir kitap kısacası.Ben okuduğum kadarıyla derin anlam taşıyan cümlelerle karşı karşıya olacaksınız.Okuyacaksanız hazır olun!:)
Kitap
9.6/10
(427 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
14
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Öztürk
Osman Öztürk
139K UP
Çeviren 15 Haziran 2011 14 dk.

Çoğu insan için Evrim Teorisi'nin tartışmaya yer bırakmaz şekilde ortaya koyduğu türler arası kuzen-ata ilişkisi, anlaması güç kavramlardan birisidir. Halbuki sadece kendi ailelerimize bile bakarak bu evrimsel olguyu algılamamız mümkündür. Bu makalemizde, türler arası akrabalık ilişkilerinden ziyade, tür içerisindeki akrabalık ilişkilerine odaklanacağız. Bu makaleyi, buradaki makalemiz gibi bazı diğerleriyle birleştirerek analiz edecek olursanız, var olmuş, var olan ve var olacak tüm türlerin birbirleriyle nasıl akraba olduğunu anlamanız mümkün olacaktır. Gelin şimdi sizi soy hattınız içerisinde son derece ilginç bir yolculuğa çıkaralım. Bu süreçte, evrimsel biyoloji ile ilgili birçok kavramı analiz etme ve anlama fırsatı bulacağınızı umuyoruz. Hikayeyi birinci tekil şahıs olarak anlatacağız, çünkü bu hikaye Wait But Why isimli bilim sitesinin kurucusu Tim Urban'ın soy ağacı tarihine yaptığı bir yolculuğa dayanıyor. Ondan öğreneceğimiz çok şey var, dolayısıyla hemen başlayalım:

Büyüklerimden yalnız 89 yaşındaki babaannem hayatta: Nana...

64
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Burak Albayrak
Ekleyen 7 Şubat 2022 32 dk.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), önlenebilir ve tedavi edilebilir bir ilerleyici akciğer hastalığı türüdür. KOAH, uzun süreli solunum semptomları ve hava akımı kısıtlılığı ile karakterizedir.[1] Ana semptomlar, mukus üretebilen veya üretmeyen nefes darlığı ve öksürüktür.[1] KOAH, yürüme veya giyinme gibi günlük aktivitelerin zorlaşmasıyla giderek kötüleşir.[2]

KOAH'ın en yaygın iki durumu amfizem ve kronik bronşittir ve bunlar, iki klasik KOAH fenotipidir.[3] Amfizem, duvarları parçalanarak akciğer dokusunda kalıcı hasara neden olan genişlemiş hava boşlukları (alveoller) olarak tanımlanır. Kronik bronşit, iki yıl boyunca her yıl en az üç ay süren prodüktif öksürük olarak tanımlanır. Bu koşulların her ikisi de KOAH olarak sınıflandırılmadıklarında hava akımı sınırlaması olmaksızın mevcut olabilir. Amfizem, önemli sayıda insanda hava akımını sınırlayabilen ve hava akımı kısıtlaması olmaksızın var olabilen yapısal anormalliklerden sadece biridir.[4][5] Kronik bronşit her zaman hava akımı kısıtlılığına yol açmaz ancak sigara içen genç erişkinlerde KOAH gelişme riski yüksektir.[1] Geçmişte KOAH'ın birçok tanımı amfizem ve kronik bronşiti içeriyordu, ancak bunlar GOLD raporu tanımlarına hiçbir zaman dahil edilmedi.[1] Amfizem ve kronik bronşit, KOAH'ın baskın fenotipleri olmaya devam etmektedir, ancak bunlar arasında sıklıkla örtüşme vardır ve bir dizi başka fenotip de tanımlanmıştır.[3][6]

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Çeviren 18 Ekim 2021
Ay’ın tamamını nasıl görebiliyoruz? Ay hilal evresindeyken, yalnızca bir kısmı Güneş tarafından doğrudan aydınlatılmış gibi görünür. Bu sorunun cevabı ise, Da Vinci parıltısı olarak bilinen dünya ışığıdır. Bunun sebebi, Ay’ın Dünya’ya bakan yüzünün geri kalan kısmının, Dünya’dan yansıyan Güneş ışığı ile hafifçe aydınlatılmasıdır. Dünya, Ay’dan bakıldığında neredeyse tam olarak göründüğünden (Ay, Dünya’dan bakıldığında hafif bir hilal olarak görüldüğünde) Dünya’dan gelen ışık miktarı neredeyse maksimuma ulaşır. Bu ayın başlarında yakalanan ve arka arkaya çekilen HDR resimlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan bu görüntü, yükselmekte olan ve Dünya’nın ışığıyla aydınlatan Ay’ı, Venüs gezegeninin yakınlarından yavaşça geçerken yakalandı. Bu görselde Venüs, görselin merkezine yakın en parlak noktadır. Venüs’ün hemen üzerindeki yıldız Dschubba (Delta Scorpii olarak kataloglanmıştır), en soldaki kırmızı yıldız ise Antares’tir. Göksel gösteri, bulutların arasından görülebilmektedir. Ön planda ise, Sicilya İtalya’daki, eski tarihi kökleri bulunan bir şehir, Palazzolo Acreide’den gelen ışıklar görülmektedir.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Yazar 28 Ocak 5 dk.

Meteor yağmuru, bir dizi gök taşının atmosfere girerek yandığı bir gök olayıdır. Normal zamanlarda da Dünya sürekli irili ufaklı taşların bombardımanı altındadır. Yani herhangi bir zamanda da bir yıldız kayması olayı görebilirsiniz. Lakin meteor yağmurları spesifiktir, her yıl aynı tarihlerde, yörüngemizin bu taş parçalarının yörüngesiyle kesişmesi sonucu gerçekleşir.

Söz konusu meteorlar, saçılma noktası (radyant) adı verilen bir noktadan saçılıyormuş gibi gözükür. Bu çıkış noktası, çoğunlukla meteor yağmuruna adını verir. Genellikle hangi takım yıldızın olduğu noktaya yakın bir noktadan saçılıyorsa, o takım yıldızın adıyla anılırlar.

30
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gürhan Öztürk
Yazar 15 Aralık 2013 27 dk.

Evrimsel sürecin en ilginç adaptasyonlarından birisi çeşitli hayvanlarda evrimleşen zehirdir. Bu makalemizde bu konuya değinecek ve kafanızda oluşabilecek soru işaretlerini gidermeye çalışacağız. Umarız faydalı olacaktır.

Yılan ısırığı (halk arasında "yılan sokması" olarak da bilinir) yaygın ve sıklıkla tahrip edici çevresel faktörlü veya mesleki bir hastalıktır, bilhassa gelişmekte olan tropik ülkelerin kırsal alanlarında görülür. Yılan ısırığının halk sağlığındaki yeri genelde tıbbi bilim tarafından önemsenmemiştir. Yılan zehirleri, doku reseptörlerinin büyük bir alanı için özgünlüğü olan protein ve peptit toksince zengindir. Bu da onları klinik açıdan zorlayıcı ve bilimsel açıdan hayranlık uyandırıcı hale getirir. Özellikle ilaç tasarımında bu böyledir. İnsanın yılan ısırığına karşı çektiği nitelenebilir tüm yükü belirsizliğini koruyor olmasına rağmen, yüz binlerce insanın her yıl zehirlendiği ve onbbinlercesinin yılanlar yüzünden öldüğü veya sakat kaldığı bilinmektedir. Önleyici çabalar uygun ayakkabıların kullanımı için etkilenen toplumların eğitilmesine doğru hedeflenmelidir ve yılanların davranışlarının anlaşılmasıyla yılanlarla temas riskinin en aza indirilmesine çalışılmalıdır. Zehir tedavisinde, panzehirin üretimi ve klinik kullanımı geliştirilmelidir. Klinikçiler, epidemiyologlar ve laboratuvar toksinologlar arasında artan işbirliği zehirlenmenin teşhisini ve tedavi edilmesini arttırmalıdır.

116
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Fatma Nur İnakçı
Yazar 9 saat önce 9 dk.

Bebeklerin ağlaması, doğumdan itibaren hayata attıkları ilk adımlardan biri olarak kabul edilebilir. Doğal olan bu refleks bir bebek için ilk iletişim biçimi olmanın ötesinde, hayatta kalmayı destekleyen bir savunma mekanizmasıdır. Kelimelerle kendilerini ifade edemeyen bebekler, fiziksel ve duygusal rahatsızlıklarını ağlayarak dışa vururlar. Bu süreç biyolojik açıdan beyin, sinir sistemi ve solunum sistemi arasında karmaşık bir etkileşimin sonucudur. Psikolojik boyutuyla bakıldığında ise ağlama bebeklerin çevresel uyarıcılara verdiği tepki, şefkat ihtiyacı ya da yaşadıkları strese karşı geliştirdikleri bir reaksiyon olarak değerlendirilebilir.

Bebeklerin ağlamasının sağlık üzerindeki etkilerini incelemek, onların gelişim süreçlerini daha iyi anlamak adına büyük önem taşır. Özellikle uzun süren ve sebebi anlaşılmayan ağlama nöbetleri, kolik gibi durumlara işaret edebilir ve hem bebeğin hem de ebeveynlerin sağlığını etkileyebilir. Kolik bebeklerde uzun süreli ağlamaların ebeveynler üzerinde duygusal bir yük yarattığı bilinmektedir. Bu tür durumların önüne geçmek ya da olası sağlık sorunlarını erken tespit edebilmek için ağlamanın fizyolojik ve psikolojik temellerini derinlemesine anlamak gereklidir.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Sahtebilim, virüs gibidir. Düşük dozda zararsız olabilir; ancak belli bir seviyeye ulaşınca mide bulandırır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
32
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
512K UP
6 gün önce
Moğolistan’da bulunan 86 milyon yıllık iki fosil, T. rex’in evrimsel geçmişine ışık tutan yeni bir dinozor türünün keşfini sağladı. Khankhuuluu mongoliensis adı verilen bu tür, küçük boyutlarına rağmen güçlü çene yapısının erken izlerini taşıyor ve tiranozorların nasıl dev yırtıcılara dönüştüğünü anlamamıza yardımcı oluyor. Araştırma, tiranozor soy ağacının yeniden yazılmasına neden olacak nitelikte.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Furuya Kun
Üye 6 gün önce 2 Cevap
Merhaba Evrim Ağacı takipçileri, yazılım öğrencisiyim ve fizik bilgim sınırlı. Sistemimiz gereği fizik var. (turkiyede okumuyorum) Fizik hocamız sınavda bonus puanlı şu soruyu sordu: Sırasıyla 1) Mekanik fizik, 2) Kuantum mekanik fizik, peki 3) Gelecekte yaygınlaşacak, henüz araştırma aşamasında olan yeni fizik dalı nedir, tahmin edebilir misiniz?
332 görüntülenme
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Onur Özer
Onur Özer
12K UP
Çeviren 18 Mayıs 2018 10 dk.

Moleküler evrim hızı, bir popülasyon içerisinde DNA veya protein dizilerindeki mutasyonların ne sıklıkla sabitlendiğini (yani popülasyondaki bireylerin çoğunda gözlendiğini) ölçer. Mutasyon hızı ise belirli bir zaman aralığında DNA veya protein dizisinde meydana gelen değişim miktarını tanımlar. Birbirine sıkı sıkıya bağlı bu iki kavram, moleküler evrim anlayışımızın temelini oluşturur.

Örneğin moleküler saat kuramı (Zuckerkandl ve Pauling 1962), zaman ilerledikçe bir protein dizisinde sabitlenen amino asit mutasyonlarının miktarının da artacağını öngörür. Bu durumda, eğer mutasyon hızının belirli bir proteinin evrimsel soy hatları boyunca aynı olduğu varsayılırsa, moleküler evrim hızının da sabit olması beklenir (Görsel 1).

58
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close