Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 17 Haziran 2016 16 dk.

Serkan Anılır'ın ismini belki gazetelerden ve bazı bilim dergilerinden duymuşsunuzdur. Bir aralar çeşitli illerde bilim konuşmaları yapan, uçuk kaçık bilim projeleriyle halkı heyecanlandıran, hatta NASA'nın ilk Türk astronotu olduğunu iddia ederek ün yapan bir şahıstı. Detaylarını makalemizde vereceğiz; ancak Serkan Anılır'ın hayatı, edebiyat ve bilimin en tehlikeli düşmanlarından birisi olan veri uydurma ve aşırma (intihal) suçlarının en ilginç örneklerinden birisidir. Serkan Anılır'ın yaptıkları, bir insanın kariyerini intihal ve yalanlarla nasıl yerle bir edebileceğinin en ilgi çekici örneğidir. Çünkü Anılır'ın hayatında yaşananlar, sadece 1-2 çalışmanın sağdan soldan aşırılması değil, koca bir kariyerin yalanlar ve intihaller üzerine kurulu olmasının bir örneğidir. 

Texas Tech Üniversitesi'nde aldığım "Mühendislik Pratiği ve Araştırmalarında Etik" isimli doktora dersinin dönem projesi olarak Serkan Anılır ile ilgili internette yer alan bilgileri bir araya getirerek bir derleme yapmak ve hayatın her alanında etiğin ne kadar büyük öneme sahip olduğunu göstermek istedim. Bu araştırma makalesi, bu ders için yaptığım araştırmaların ve analizlerin bir sonucudur. 

76
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Özel tasarlanmış “Enoch” adlı bir yapay zekâ programı, Ölü Deniz Parşömenleri’nin bazı metinlerinin tahmin edilenden daha eski olabileceğini ortaya koydu.

📜 İlk belgeler 1946’da Batı Şeria’daki Kumran Mağaraları’nda keşfedildi ve yaklaşık 15.000 parşömen parçası toplandı.

🧠 “Enoch”, radyokarbon ve paleografi yöntemlerini kullanarak eski metinlerin tarihlerini seçici şekilde yeniden inceledi.
⏳ Bu analiz, bazı parşömenlerin MÖ 516–MS 70 olarak kabul edilen İkinci Tapınak Dönemi’nden daha da eski olabileceğini gösterdi.

🧩 Bu sayede antik Yahudi ve erken Hristiyan dönemine dair bilgilerin kökeni yeniden sorgulanmaya başladı.

🔍 Bu yöntem, arkeolojide klasik tarihleme tekniklerine yapay zekâyı entegre eden bilimsel bir adımı temsil ediyor.

Aktaran: Utku Derin
Editör: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Emre Odabaş
Emre Odabaş
93.8K UP
Yazar 19 Aralık 24 dk.

İnsanlık, tarihi boyunca doğası gereği çevresiyle ve bu çevrede bulunan diğer canlılarla sürekli etkileşim halinde olmuştur. Tarih boyunca insanlar beslenme, iş gücü, ulaşım gibi pek çok alanda hayvanlardan yararlanmışlardır. Sığırları evcilleştirip tarımda iş gücü olarak kullanmışlar ve etinden faydalanmışlar; yüzlerce farklı tavuk ırkını birbirleriyle hibritleştirmiş, aralarından en verimlilerini seçmiş ve bu yüksek verimli hibritleri devasa büyüklükteki çiftliklerde üretmişlerdir. Atları evcilleştirip ulaşımı kolaylaştırmışlar, ordularına binek hayvanı yapıp hasım ordulara üstünlük sağlamışlardır. Sığır ve domuzları evcilleştirip devasa çiftliklerde et ve sütünden yararlanmak için yetiştirmişlerdir. Öyle ki zamanla evcilleşen kediler ve köpekler insanların ev arkadaşları haline gelmiştir. Bu işleri yapabilmek için insanlar çevresiyle ve hayvanlarla her zaman karmaşık ilişkiler ağı kurmuşlardır. Bu ağ insanları hayvanları ve çevreyi birbirine sıkı sıkıya bağlamaktadır. Bu bağ sağlık alanında Tek Sağlık Konsepti (İng: "One Health") olarak bilinen yeni bir yaklaşımın gelişmesine neden olmuştur.

Tek sağlık konsepti; insan sağlığı, çevre sağlığı ve hayvan sağlığının birbirine bağlı olduğunu vurgulayan ve sağlık politikalarına bu perspektiften bakılması gerektiğini savunan bütüncül bir yaklaşımdır. Tek sağlık fikri insan sağlığı, çevre sağlığı ve hayvan sağlığını tek tek ele almaktan ziyade bir bütün olarak görüp, farklı disiplinlerden bilim insanlarının ortak bir paydada buluşup çalışması gerektiği ancak böyle toplum sağlığının korunabileceğini ifade etmektedir.

20
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Seslendiren 20 Şubat 2022 8:11
Jüpiter, devasa bir gaz küresidir. Yani bizim Dünya'mız gibi kaya yapılı değildir. Hal böyle olunca, akla gelen ilginç sorulardan birisi, bu dev üzerinde...
51
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 9 Ocak 2015 27 dk.

İnsanın evrimi söz konusu olduğunda hep sözü edilen canlılar şempanzeler ve gorillerdir. Şanslılarsa, bonobolar ve orangutanların da az biraz lafı edilir. Ancak evrimle ilgili tartışmalarda tarafların evrimsel biyolojiyle ilgili teknik donanımı oldukça eksik olduğundan bundan pek öteye geçilemez. Uzaktan veya yakından akrabası olduğumuz yüzlerce maymun türü olsa da, şempanze, bonobo, goril ve orangutan dışındakilere "Maymun işte..." diyip geçeriz. 

Peki kim bu maymunlar? Bizim şempanzeler ve gorillerden öte, en yakın akrabalarımız kimler? Gelin, bu videoda hep birlikte insanın Evrim Ağacı üzerindeki en yakın dallarını, yani evrimsel olarak en yakın akrabalarımızı tanıyalım.

135
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arzu Redjep
Arzu Redjep
281.8K UP
Aktaran 17 Nisan 2024 2 dk.

Canlı organizmalarda bazı hücreler, diğer hücreleri zalimce silip süpürür.[1] Bu "hücresel yamyamlık" yaygın, doğal bir süreçtir: Vücudunuzdaki beyaz kan hücreleri tam şu anda milyonlarca yaşlı kırmızı kan hücresini tüketiyor. ABD Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı'nda yayınlanan yeni araştırma, bu tür "yamyamlık" davranışlarını teşvik etmek için bir grup genin kullanılmasının yeni bir kanser immünoterapisi geliştirebileceğini öne sürüyor.[2]

Bu fikir, yeni makalenin kıdemli yazarı biyolog Denise J. Montell ve meslektaşlarının, hücrelerin sindirmeye çalıştıkları şeyleri sarmasına yardımcı olan Rac ailesindeki hiperaktif gen formlarının meyve sineği embriyolarında doku ölümüne neden olduğunu fark etmesiyle doğdu. Montell değiştirilen genlerin, hücrelerin "komşularını" tüketmesine neden olduğunu söylüyor. Bu genlerin RAC adında insanlara özgü versiyonları mevcut; Montell ise bunların, Santa Barbara'daki Kaliforniya Üniversitesi'nde çalışan yeni meslektaşı Meghan Morrissey'e kanser CAR-M immünoterapisi konusundaki çalışmalarında yardımcı olup olamayacaklarını merak etti.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
396.6K UP
Aktaran 22 saat önce 3 dk.

Yapay zeka modelleri, dünyanın en önde gelen matematik yarışmalarından biri olan Uluslararası Matematik Olimpiyatları'nda (İng: "International Mathematical Olympiad", IMO) tarihte ilk kez altın madalya seviyesinde prestijli bir başarıya imza attı. Bu başarı, yapay zeka teknolojisinin en büyük destekçileri için inkar edilemez bir övünç hakkı olsa da şu anda, Google ve OpenAI'nin en gelişmiş yapay zeka programları bile hala son derece zeki bir genci geçebilmiş değil.

Her ne kadar kulağa tuhaf gelse de karmaşık matematik, yapay zekanın hâlâ en büyük engellerinden biri. Bunun neden böyle bir sorun olmaya devam ettiğine dair pek çok analiz mevcut, fakat genel olarak bu durum, yapay zeka teknolojinin çalışma prensiplerinden kaynaklanıyor. ChatGPT ve Google Gemini gibi yapay zekalar, bir komut aldığında kelimeleri ve harfleri "token" denilen küçük parçalara ayırıyor, sonra bunları analiz edip uygun bir cevap tahmin ediyor. Yapay zeka için bir cevap, sadece en olası token dizisi demek. Ancak biz insanlar; kelimeleri, cümleleri ve düşünceleri bir bütün olarak algılıyoruz.

7
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Aptalca bir şeyi elli milyon kişi de söylese, o şey hala aptalcadır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
75
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.9K UP
İnceleyen10 6 gün önce
“Benim Adım Kırmızı” Üzerine Bir Tahlil Denemesi

Orhan Pamuk’un romancılık serüveni Cevdet Bey ve Oğulları ile başlar. Benim Adım Kırmızı da
onun en önemli eserleri arasında kabul edilir. Pamuk’un hem sanat yönü vardır hem de felsefe. Bu felsefe
yönünün romanlarında gittikçe derinleştiğini söyleyebiliriz. Benim Adım Kırmızı, onun postmodern romanlarının
ikincisi olarak değerlendirilir. Bu çerçevede Kara Kitap ve Benim Adım Kırmızı hem roman anlayışı hem de
renkler bakımından ilgi çeken eserlerdir. Roman, renklerle ilgili isimlendirmeden dolayı batı edebiyatında ve
bizim edebiyatımızda renklerle isimlendirilmiş bazı romanları (Kırmızı ve Siyah, Mai ve Siyah gibi) hatırlatır.
Yazıda, Benim Adım Kırmızı alışılagelmiş bir tahlil planı çerçevesinde incelemeye alınmıştır. Pamuk, yüz kırk
yıllık romanımıza yeni ve zengin bir kaynak göstermiş, nakkaşların aralarındaki kavganın sonu ile Kara’nın
Şeküre ile olan aşklarının, hayat anlayışlarının sonu eserin okuyucuya verdiği sonuçlar olarak tespit edilmiştir.
Yapılan değerlendirmeler ise sonuç başlığı altında ortaya konulmuştur.
10.0/10
(8 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Israr
insanım 21 Aralık 2021 Sen de Cevap Ver
Bu soru, anonim bir üye tarafından sorulmuştur.

ben insanları iyi veya kötü diye ayırmayı doğru bulmuyorum çünkü doğada iyilik yoktur. ancak kötülük vardır. kötü olan. açlık, susuzluk, dışlanmak gibi şeylerdir. işte erdemli bir insan ya bunlarla savaşmayı tercih eder ya da etmez. kısacası bir insan kötülükle savaşmayı tercih eder ya da etmez. savaşırken de önce kendi içindeki kötülüğü, arzularının iğrençliğiyle savaşmalıdır.

463 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Pınar Büyükakpınar!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 1 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Pınar Büyükakpınar!
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Benzer bir olayı ilk ve en net yaşadığımda sanırım 22 yaşındaydım. Üniversitede final döneminin en civcivli zamanları, uykusuzluktan ve stresten beynim adeta bir tost makinesine dönmüş, sürekli hata veriyordu. Bir gece uykumdan uyandım ama tam uyanamadım. Yani bilincim yerindeydi, odamı görüyordum, pencereden sızan sokak lambasının o cılız ışığı gardırobun üzerine vuruyordu. Ama bir tuhaflık vardı. Vücudum benim değildi sanki. Ne kolumu oynatabiliyordum ne de bacağımı. Sanki tonlarca ağırlıkta bir yorgan üzerime örtülmüş gibiydi, göğsümün üzerinde inanılmaz bir basınç vardı, nefes almak bile zordu. Panik anında bağırmaya, en azından bir ses çıkarmaya çalıştım ama nafile işte. Sesim, zihnimin içinde bir çığlık olarak yankılanıyor ama dudaklarımdan dökülmüyordu. Tam bir sistem kilitlenmesi yani uygun tabiriyle.

Acayip kısım bundan sonra başladı. Odanın içinde, o sessizlikte, yüksek frekanslı, uğursuz bir vızıltı duymaya başladım. Eski bir monitörün can çekişme sesi gibiydi 🤣. Ve odanın en karanlık köşesinde, kapıyla dolabın birleştiği yerde bir silüet belirdi. Ama bildiğin insan gölgesi gibi değildi. Uzun boylu, incecikti ve sanki bozuk bir televizyon ekranındaki karıncalanmadan, parazitten yapılmış gibiydi. Hareketleri akıcı değildi, daha çok internetin yavaşladığında videonun takılması gibiydi. Bir an oradaydı, bir sonraki an bir adım daha yakındaydı. "Lag"lanarak yatağıma doğru yaklaşıyordu hahaha. Hafif de gülümsedim açıkçası. O an ne cin ne de karabasan aklıma geldi zaten inanmam. Aksine, beynimin grafik kartının ne kadar feci bir şekilde "artifacting" yaptığını, yani görüntü bozduğunu düşünüyordum. O parazitli silüet yatağa doğru her "frame" atladığında, içimden çok ciddiyim "Vay be, stres altındaki bir beyin ne kadar yaratıcı bir 'glitch art' üretebiliyormuş," diye geçiriyordum. Korku falan değil, daha çok sinir bozucu bir merak vardı. Sanki kendi donanımım bana oyun oynuyordu ve ben de log kayıtlarını inceler gibi olan biteni analiz etmeye çalışıyordum 😂.

Tam o bozuk pikseller yığını yatağın dibine geldiğinde, "Bakalım bu rendering hatasının bir sonraki adımı ne olacak?" diye düşünürken, aniden "Ctrl+Alt+Delete" çekmiş gibi bütün sistem yeniden başladı. Derin bir nefesle kendime geldim, vücudumun kontrolü tekrar bendeydi. Kalkıp ışığı açtım ama korkudan değil, merakımdan yine... Evet meraklıyım 🤣. Hemen bilgisayar başına oturup yaşadığım bu "bug"ın semptomlarını, görsel ve işitsel hatalarını not almaya başladım niye diye sormayın ben de böyle biriyim işte. Benim için o gece anlaşılan şuydu: En karmaşık sanal gerçeklik makinesi kafamızın içinde ve bazen sürücüleri çökebiliyor. Hani öyle uçtu kaçtı büyü müyü attı şeyleri bana sökmüyor bence asıl olay işlemcinin aşırı ısınması 🤣.

Tüm Reklamları Kapat

11
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close