Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tamamı % 100 Arabica türü premium çekirdeklerin özenle seçilmesi, ustalıkla harmanlanması ve kavrulması sonucu vücut bulan Grande Miscela, yumuşacık içimi ve aromatik yapısı ile kapsül kahve deneyiminizi bir üst seviyeye çıkarmayı vaat ediyor.

Altın sarısı kreması ve dengeli gövdesi ile kapsül kahve içtiğinize şaşıracaksınız! 💛
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Anıl Ağay
Anıl Ağay
103.3K UP
2 gün önce
Bu yılın, "Dünya Aşırıya Kaçan Gün" tarihi Temmuz'un 24'üne denk geldi, yani bir yılda tüketilecek doğal kaynakları ilk yedi ayda tüketmişiz.

Geçen yıl bu denk geliş Ağustos'un ilk haftasında gerçekleşmiş. 

1971'den beri, bir yılda tüketmemiz gereken doğal kaynak kotamızı sürekli olarak artan şekilde aşmış durumdayız.

1
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gürhan Öztürk
Gürhan Öztürk
103.9K UP
Yazar 27 Ağustos 2015 33 dk.

Dünyada en çok tür barındıran böcekler eklembacaklılar şubesi içinde altı bacaklılar olarak da bilinen bir alt şubede yer alır. Böcekler neredeyse her çeşit karasal ortamda, tatlı sularda karşımıza çıkabilir ve kanatları vasıtasıyla atmosferi de işgal ederler. Tuzlu sulara gelirsek ise böcekler daha nadir bulunurlar, bu ortamların esas eklembacaklı grubu tahmin de edebileceğiniz gibi kabuklulardır; yani yengeçler ve karideslerdir. 

416 milyon yıl öncesine kadar uzayan geçmişleriyle böceklerin çeşitliliğinde kanatların da ortaya çıkmasıyla bir patlama olmuştur. Çiçekli bitkilerin gelişimine paralel olarak böceklerde de artış olduğu fosiller üzerinden yapılan araştırmalar da belirlenmiştir. Birlikte evrimin en güzel örneklerinden olan böcek ve bitki çeşitliliği aynı anda kitlesel yok oluşları ve ani sıçrayışları da beraberinde getirmiştir. 

77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fkn Snl
Fkn Snl
20.2K UP
Üye 3 gün önce Henüz cevap yok.
Mesela bir robot hayal edelim. Bu robot insan ile TAMAMEN aynı özelliklere sahip. Aralarındaki tek fark biri hücrelerden oluşuyor diğeri ise metal, kablo vb. İkisinde de taklit söz konusu değil tamamen kendi kararları ve bilinçleri var. Bu şartlar robotu insan olarak kabul etmemizi sağlar mı? Onunla benim aramda ne fark kalmıştır?
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Bahar Yüksel Çakmak
Türü Ekleyen 8 saat önce
Maltese terrier tüyleri yoğun, parlak, ipeksi ve ışıltılıdır, vücut boyunca kıvrımlar veya alt tüyler olmadan ağır bir şekilde düşer . Renk saf beyazdır, ancak soluk fildişi rengi veya açık kahverengi lekelere izin verilir.
0
Çağrı Mert Bakırcı
2 Haziran 2024
Günümüzden 4 milyar yıl sonrasına gidelim: Makinalar bugünkü silikon temel üzerine karmaşıklaşmış ve yüzlerce türe ayrışıp bazıları yok olmuş, geriye 1 tane baskın robot türü kalmış olsun. Bu süreçte insanlar da çeşitli şekillerde evrimleşmiş ama bugünküne nazaran çok da değişmemiş olsun. İki medeniyet, bir arada yaşamayı öğrenmiş olsun. Makinaların kodu ve teknik altyapısı öylesine karmaşıklaşmış ve özelleşmiş olsun ki, robotların yapısını araştıran "robot genetikçileri" ve "robot psikologları" gibi meslekler doğmuş olsun. Robotlar da acı deneyimliyor, üzülüyor, acıkıyor, özlüyor, vb. şeyleri yapabiliyor olsun (en azından bizim bugün yaptığımız gibi, bunu yapabildiklerini iddia edebiliyor olsun). Bunu nasıl deneyimledikleri sorulduğunda, tıpkı bizim bir "ben" tarif etmemiz gibi, "kafalarının içinde bir zihin varmış da o acı çekiyormuş gibi hissettiklerini" söylesinler. İçlerini açıp baktığımızda, o beynin çalışmasını sağlayan çipler, o çiplerin nasıl çalışacağını söyleyen "1 ve 0" denen kodlar olduğunu görüyor olalım. Robotlar acı çekerken "makina MRI'ına" soktuğumuzda, daha önceden "robot beyin fizyologlarının" acı ile ilişkilendirdiği çip bölgelerinin aktifleştiğini görüyor olalım. O bölgeleri kendimiz suni olarak aktifleştirdiğimizde, robotlar da "acı" tepkisi veriyor olsun. Tüm bu şartlar sağlandığında, bu robotların bilinçsiz olduğunu iddia edebilir miyiz? Edebiliyorsak, insanın bilinçli olduğunu neye dayandırıyoruz? Edemiyorsak, tanım gereği sadece insan bilinçli olabilen bir varlık olmaz mı, dolayısıyla tanımda bir hata yapıyor olmaz mıyız?
27
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mina Duman
Mina Duman
57.2K UP
Uyarlayan 14 Ekim 2021 5 dk.

Pfizer’ın mRNA aşısının temel mantığı, COVID-19'a sebep olan SARS-CoV-2 isimli koronavirüsün mızrak ("spike") proteinlerinin üretiminde rol oynayan mRNA'ları bağışıklık sistemimize tanıtmaktır. Bu süreç, aşağıda izah edeceğimiz basamaklardan geçerek gelişir.

Milyonlarca doz aşının üretimiyle sonuçlanacak sürecin ilk adımı Chesterfield, Missouri’de bulunan Pfizer laboratuvarlarında gerçekleşir ve yaklaşık 60 gün kadar sürer: Öncelikle plazmidlere koronavirüsün mızrak proteinlerini kodlayan gen aktarılır. Bu plazmidler, -150°C derece sıcaklıkta saklanır. Bu plazmidler, aşının ham maddeleridir ve insanların koronavirüs proteinlerini üretebilmesi için gerekli genetik yönergelerdir.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilgehan Karaca
Yazar 4 Aralık 2018 4 dk.

Hani ara sıra "Bilim adamları bunu açıklayamadı!", "Bilim dünyası şokta!" minvalinde haberler çıkıyor, çoğunun altı boş çıkıyor, spekülasyona dayalı bilim basınımızın çok kötü çevirilerinden ibaret oluyor ya, işte böyle olmayan bir durumdan bahsetmek istiyorum size. Bu konuda hakikaten "Bilim dünyası suskun!" idi yakın zamanlara kadar.

Yeni Dünya kıtalarından gelen birçok endemik tür var biliyorsunuz. Kakaodan lamalara, pumalardan domatese kadar birçok canlının birkaç yüzyıla kadar yaşam alanı Amerika kıtalarıydı. Bunlardan biri de bizim tatlı patates olarak tanıdığımız Ipomoea batatas, Orta Amerika'nın yerli mahsülü. Radyokarbon verilerine göre en az 5000 yıldır kıtanın çiftçilerince üretilen bir tarım ürünü. Tüm Güney Amerika'da bilinip yemeklerde kullanılıyor, Peru'da "ceviche" denen bir deniz ürünü salatası çeşidinde, Arjantin'de tatlılarda, Şili'de haşlama usülü doğrudan bir öğünde afiyetle yeniyor. Hafifçe umami tat içerdiği ve bir bitkisel ürüne göre rekor düzeyde verimli bir enerji kaynağı olduğu için (hektar başına 70 bin kilokalorilik enerji üretimi) çok da seviliyor. Ayrıca suyu sıkılıyor ve coğrafî keşiflere dek Avrupalıların bir çeşit deniz sülüğünden nice zorluklarla ürettiği mor tekstil boyası bu sudan kolayca elde edilebiliyor.

49
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
Aktaran 1 saat önce 4 dk.

Domates ve patatesin sadece isimleri birbirine benzemekle kalmıyor, aynı zamanda birlikte de çok iyi gidiyorlar. Her ne kadar birinin meyvesi, diğerinin ise yumruları yenilebilir olsa da bu durum birbirlerinin en yakın akrabaları olmalarını değiştirmiyor. Cell dergisinde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, domatesin patatesin ortaya çıkmasını sağlamış olabileceğini belirtiyor.[1] Ekibe göre erken dönem domates bitkileri, yaklaşık 9 milyon yıl önce başka bir atasal grup ile melezleşti ve bu birleşmeden yumru yapma özelliği için doğru gen kombinasyonuna sahip melez yavrular oluştu. Yeni araştırmayı yürüten Çin Tarım Bilimleri Akademisi'nden genom biyoloğu ve bitki ıslahçısı Sanwen Huang, şöyle özetliyor:

Yazarlar, bu melezleşmenin ilk patateslerin atalarının normal şartlarda ulaşamayacakları yeni bölgelere ve iklim koşullarına (sıcak çayırlardan soğuk dağ çayırlarına) yayılmasına yardımcı olduğunu savunuyor. Araştırmaya katılmayan Arkansas Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Jeremy Beaulieu, çalışma ile ilgili yorumlarını şöyle aktarıyor:

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Halis Gönül
Halis Gönül
116.7K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Ne kadar zeki olursan ol, başkasının aptallığına karşı savunmasızsın.
Kaynak: Dönüşüm
13
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
401.3K UP
Aktaran 1 saat önce 3 dk.

Antiquity dergisinde yayınlanan bir çalışmada ilk bin yıla tarihlenen 200'den fazla gümüş sikkeyi inceleyen arkeologlar, bu paraların o dönemde Güneydoğu Asya'da ne kadar geniş ekonomik bağlar olduğunu gösterdiğini ortaya çıkardı. Aynı zamanda günümüz Bangladeş'inde bulunan bir sikke ile yaklaşık 1.600 kilometre uzaktaki Vietnam'da keşfedilen bir sikkenin de aynı kişi tarafından basıldığı düşünülüyor.

İkinci yüzyıla kadar uzanan erken dönemlere ait Çin kayıtları, hükümet politikalarının ve ticaret ağlarının bölge genelinde geniş çaplı ticareti kolaylaştırdığını gösteriyor. Bu rotalar, doğu Akdeniz'den ve Afrika'nın kuzey kesimlerinden Çin'e kadar binlerce kilometre uzanıyordu. Arkeolojik kanıtlar bu belgeleri destekliyor. Güneydoğu Asya’daki kazılarda Hint takıları, Roma cam eşyaları ve Pers, Çin ile bölgenin diğer yerlerinden çanak çömlek örnekleri bulundu. Tek yüzünde yükselen güneş, diğer yüzünde ise Hint kökenli dini geleneklerin erken bir sembolü olan Srivatsa'yı betimleyen gümüş sikkeler, bu tür buluntularla sıklıkla ilişkilendiriliyor.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 5 Kasım 2020 19 dk.

Depremler, yeryüzündeki en güçlü, potansiyel olarak en ölümcül doğa olaylarından birisidir. Ayaklarımızın altındaki yer sarsılır, içinde yaşadığımız binalar (veya atalarımız için konuşuyorsak, mağaralar) sallanır ve çöker, depremlerle tetiklenen tsunami ve heyelan gibi olaylar dolayısıyla ek yıkımlar yaşanır. Bu ürkütücü ve olası bir felakete en iyi şekilde hazırlık yapmak haricinde üzerinde hiçbir kontrolümüz olmayan doğa olayını izah etme güdüsü, en temel merak dürtümüzden kaynaklanmaktadır. Depremler gibi devasa güçte olayların, hiç beklenmedik anlarda yaşanıp, bir ömür boyu canla başla inşa ettiklerimizi yok edivermesini anlamlandırmak isteriz. Bunu yapamadıkça veya bilimsel yöntemlerle yapılan izahları belki rasyonel olarak değil ama, duygusal olarak tatmin edici bulmadığımızda, bilim dışına yöneliriz.

Bu yönelmenin bir boyutu ruhanidir/dinidir: Depremler, tarih boyunca bir çeşit "cezalandırma" ve "tanrıların öfkesi" olarak görülmüştür. Belirli ahlaki normlara uymayanların cezalandırılmasının veya belirli buyrukların dışına çıkılması sonucu inanılan bir tanrının öfkelenmesinin, yerin sallanması ile bize bildirildiğine inanılmıştır. Bu yorum günümüzde her ne kadar oldukça azalmışsa da, halen felaketler sonrasında "karşı taraftan", "öteki gruptan" veya "dış gruptan" olan bireylerin sırf farklı oldukları için cezalandırıldığını ve "Tanrı'nın gazabına uğradığını" iddia eden insanlar bulmak mümkündür. Bu tür bir yorum, modern bilimin sınırları dışında kaldığı için, burada detaylandırılmayacaktır.

120
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ocak 2019 40 dk.

Toplumsal eşitsizliğin tarihi engindir. Zenginler ve fakirler, kadınlar ve erkekler, siyasetçiler ve yönetilenler... İnsan doğası kusursuz olmadığı için, insanların inşa ettikleri sistemler de kusursuz olamamaktadır. Buna rağmen, atalarımız her gün bir yandan av olmadıklarından emin olup, bir yandan avcılık ve toplayıcılık ile karınlarını doyurmak zorunda kalırken, günümüzde köşebaşındaki marketten karnımızı doyuruyoruz. Toplumsal buhranın sebep olduğu beklenmedik bir cinayete kurban gitme olasılığımız da ziyadesiyle düşük. Demek ki biyolojik tarihimizden gelen sorunların üstesinden istediğimizde gelebiliyoruz. Çözümlerimiz de inşa ettiğimiz sistemlerin kendisi kadar kusursuz olamıyor; ancak kabul edilebilir düzeyde çözümler üretebiliyoruz. İş kadın-erkek eşitliğine geldiğinde bunu neden hala yapamadık? Ve bu yönde atılan adımlar neden güçlü bir ayak direyiş ile karşılanıyor?

Bunun elbette birçok nedeni var. Kimisi feministler tarafından verilen mesajları isabetsiz buluyor. Kimisi ortada herhangi bir eşitsizlik problemi olmadığı kanaatinde... Kimisi, yöntemin feministlerinkinden farklı olması gerektiğini düşünüyor. Kimisi tamamen alakasız ve yanlış konulara odaklanıldığı düşüncesinde... Ancak bu ve bunun gibi düşünen gruplar azınlıkta. Geri kalan herkes kadın-erkek eşitsizliğinin kabul edilemez ama çözülebilir bir problem olduğunda hemfikir. İşte bu büyük kitlenin problemi ise susmak... Uğraşmak istemiyorlar, tartışmalara girmek istemiyorlar, konu hakkında bilgisiz olduklarını düşünüyorlar, toplumda daha büyük problemler olduğuna kanaat getirmiş durumdalar... Dolayısıyla susuyorlar. Bu da, özellikle de internetin gericiliği ve popüler fikirlerin yerilmesini ön plana çıkaran yorum/beğeni sistemleri ve algoritmaları ışığında, azınlığın sesinin, bir gürültü olarak da olsa, çoğunluğun sessizliğinin yerini almasına neden oluyor.

483
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
86.0K UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Sakarya
Adapazarı Bilecik Yolu üzerinde, Pamukova sınırları içinde kaydedilmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emircan Direbol
Emircan Direbol
102.2K UP
İnceleyen10 21 Ocak
Bu yazıyı yazarken dahi masanın hemen yanı başında duran bir kitap. Şimdiden yazayım piyasa da olan ve kimin yazdığı belli belirsiz olan kişisel gelişim hakkında yazılan zırvalıklara bu kitapta yer verilmiyor. Öyle klasikleşmiş ve küflenmiş övgü dolu sözlere yer verilmiyor, araştırmacıların ve en akıllı kişi diye bildiğimiz kişilerin dahi bir türlü göremediği yanları bu kitap ele alıyor. (Ki bu kitabı okuduktan sonra bazı akıllıların nasıl akıllı! olduğunu anlayacaksınız.) Eğer maddi durumunuz bu kitabı almaya yetmiyorsa Behçet Hocamızın da kitapta dediği gibi PDF halini internetten okuyabilirsiniz ama böylesi bir kitap için destek verilmeli.
9.9/10
(10 Kişi)
Puan Ver
Hayatta Sana Anlatılmayan Gerçekler
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ceren Devrim Karabulut
Etkinliği Ekleyen 3 hafta önce ÇevrimiçiÜcretsiz6 Ağustos
Etkili İyilik Giriş Programı
06 Ağustos 2025 18:00 tarihinden 11 Eylül 2025 12:49 tarihine kadar.


Etkili İyilik Giriş Programı 

Dünyanın en acil sorunlarını en etkili çözeriz sorusuna birlikte yanıt arayacağımız 5 haftalık ücretsiz okuma grubuna seni de bekliyoruz! 

Detaylar ve başvuru için WhatsApp duyuru grubumuza katılabilirsin!  

•⁠  ⁠WhatsApp Grubu: https://chat.whatsapp.com/EgqoVkhOMn512I2dleJkNS?mode=ac_t 

•⁠  Başvuru Formu: https://forms.gle/8HdCruhdJ38nMErM6 

Etkili İyilik Nedir?

Etkili İyilik (Effective Altruism), dünyaya en fazla faydayı sağlamayı amaçlayan felsefi bir yaklaşım ve sosyal harekettir. Temel amacı, en önemli küresel sorunları belirleyip bunlara etkili çözümler bularak en yüksek pozitif etkiyi yaratmaktır.

Devamını Göster
14
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
536.2K UP
Eseri Ekleyen 5 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close