Metro 2033
Hemen hemen Metro 2033 kitabıyla aynı senaryoyu takip eder. Tabii, kimi sahneler çıkarılmış, değiştirilmiş veya yerine yeni sahneler eklenmiştir. Kitap, doğal olarak daha fazla konuşma metni ve Artyom’un kendi iç sesini içerirken; oyun, buna karşılık daha fazla aksiyon barındırmaktadır.
Oyun ile kitap arasındaki en önemli fark ise, kitapta Karaderilileri yok eden Artyom’a oyunda onları öldürmeme seçeneğinin de sunulmasıdır. Şöyle ki:
Eğer oyun esnasında, çocuğunun hayatını kurtardığımız kadının teklif ettiği parayı (bir şarjör 7.62 mm Kalaşnikof mermilerini) geri çevirirsek, istasyonda dilenen çocuğa para (mermi) verirsek veya öldürebileceğimiz bir kişiyi affedersek, oyunu "iyi son" ile bitiriyor ve Karaderilileri öldürmek için ateşlenen füzelere koordinat veren lazer güdüm kitini silahımızla imha ediyoruz. Böylece "ucubelerin" hayatını kurtarmış oluyoruz.
Aksine, oyun esnasında yukarıda yazılanların tam tersini yaparsak, oyun "kötü son" ile bitiyor. Füzeler Karaderilileri kömür hâline getirirken, biz de Ostankino TV Kulesi'nin tepesinden tüm bu manzaraya bön bön bakıyoruz.
Metro: Last Light
Metro: Last Light, Metro 2033 oyununun bıraktığı yerden devam eder. Yapımcılar, bir önceki oyunda bize sunulan iyi ve kötü sonlardan kötü olanın gerçekleştiğini varsayarak Metro: Last Light'ın senaryosunu yazmış ve olaylar bu sona göre şekillenmiştir.
Metro halkı, Artyom’un balistik füzelerle imha ettiği Botanik Bahçesi’ndeki tüm Karaderililer’in öldüğünü sanır. Yalnız, daha sonra anlaşılır ki yetişkin olmayan bir tanesi hayatta kalmıştır. Artyom’dan, kendisine eşlik eden Anna (kitapta Anya olarak geçen isim, oyunda Anna olarak değiştirilmiştir) ile birlikte o Karaderili’yi bulup öldürmeleri istenir. Ancak yaşanan kovalamaca sonrası Karaderili tam yakalanacakken gördüğümüz bir hayal neticesinde bayılırız ve bir grup Reich askeri tarafından yakalanırız. Karaderili’yi de yanlarına alan Reich, bizi hapseder. Hapisten, Pavel adındaki bir Kızıl Komünist’in yardımıyla kaçarız.
Oyun; Teşkilat, Kızıl Hat ve Reich üçgeni arasındaki çekişmede bizi oradan oraya sürükler. İlerleyen bölümlerde, bir grup yetişkin Karaderili’nin D6 istasyonunun gizli bir yerinde kış uykusuna yattığını ve Botanik Bahçesi’ndeki patlamadan sağ çıktıklarını anlarız. Reich’ın elinden kurtardığımız küçük Karaderili ise oyunun sonuna kadar bize eşlik eder. Son bölümde, Kızıl Hat ile bizim de bir neferi olduğumuz Teşkilat kafa kafaya gelir.
Burada oyun bize yine iyi ve kötü olmak üzere iki farklı son sunar. Tabii bu sonlar, yukarıda Metro 2033 oyununda bahsettiğim gibi, oyun esnasında yaptığımız eylemlere göre belirlenir. Örneğin; silahsız yakaladığımız Reich askerini öldürmezsek, oyuncak ayısını kaybeden çocuk için poligonda bahis yatırıp oyuncağı kurtarırsak, Pavel’i öldürmek yerine affedersek oyun iyi son ile; aksini yaparsak kötü son ile biter.
Kötü sonda, Reich, Teşkilat’a üstün gelir. Hepimiz yerde can çekişirken, daha önceden istasyona döşediğimiz patlayıcıların fünyesini ateşleriz ve biz dâhil orada bulunan herkesin hayatına son veririz. Karaderililer ise saklandıkları yerden çıkar ve daha sonra tekrar bize dönüp yardım edeceklerine dair söz vererek ufka doğru yürürler. Anna ise çocuğuna, babası Artyom’un nasıl bir kahraman olduğunu anlatmaktadır.
İyi sonda ise, tam fünyeyi ateşleyecekken zaman durur. Küçük Karaderili ve diğer yetişkin Karaderililer ortaya çıkar, Reich’ın adamlarını durdururlar. Ardından yine, ileride bize yardım etmek üzere döneceklerine söz vererek ufka doğru yürürler.
Metro: Exodus
Senaryosu, bir noktaya kadar Metro 2035 kitabıyla paralellik gösterse de oyun, kitaptan farklı olarak Artyom’un Moskova metrosundaki maceraları yerine bunu yeryüzüne ve hatta Moskova dışına çıkarır.
Artyom, haylaz bir çocuk gibi sürekli evinden, VDNKh istasyonundan yalnız başına kaçıp yüksekçe bir bina enkazına tırmanarak, yanında taşıdığı seyyar telsiziyle dış dünyaya ait ufak bir radyo sinyali, bir umut ışığı aramaktadır. Yine soğuk bir kış gününde umutlu bir şekilde yaptığı aramadan eli boş dönerken, dönüş yolunda kullandığı metro tünellerinin birinde mutantlar tarafından saldırıya uğrar. Miller’a bağlı Teşkilat elemanları tarafından son anda kurtarılarak güvenli bölgeye götürülür. Albay Miller — Teşkilat’ın lideri, Anna’nın babası ve tabii ki kayınpederimiz — oldukça kızgındır. Bu işe bir son vermemizi ister.
Yine farklı bir gün, yanına ikna ettiği Anna’yı da alan Artyom, yeni bir denemeden sonuçsuz bir şekilde dönerken yolda buhar gücüyle çalışan eski bir tren lokomotifi görür. Ancak biraz sonra Hansa elemanlarıyla karşılaşır. Anna kaçırılır, kendisi ise ölüme terk edilir.
Hayatta kalma ve Anna’yı kurtarma dürtüsüyle kendisini ölümden kurtaran Artyom, Anna’nın tutsak olarak tutulduğu Hansa’nın karargâhına; yine aynı karargahta zorla çalıştırılan eski makinist Yermak’ın yardımıyla sızar ve hayatının aşkını kurtarır. Bu sırada Hansa’nın elinde tuttuğu bu bölgenin yalnızca beton yığınından ibaret olmadığını, aynı zamanda barındırdığı devasa antenler aracılığıyla bir jammer görevi görerek gelen ve giden radyo yayınlarını bastırdığını ve Moskova’nın dış dünyaya karşı tamamen “ölü” bir şehir gibi gösterildiğini keşfeder. Jammer’ları sabote eden Artyom, Yermak ve Anna’nın yardımıyla daha önce gördükleri ve Hansa’ya ait olduğunu öğrendikleri lokomotifi ele geçirme girişiminde bulunurken, tesadüf eseri aynı ele geçirme operasyonunu yapan Miller ve adamlarıyla karşılaşırlar. Ekip, ardından Hansa’nın elinde bulundurduğu diğer bir zırhlı tren ile girdikleri çatışmadan sağ olarak kurtulup treni imha ederler.
Lokomotif ile Moskova’nın 108 km kadar güneyine hareket eden ekip, burada havanın temiz, radyasyonun ise yok denecek kadar az olduğunu keşfederler. Dış dünyanın anlatıldığı gibi olmadığını, Moskova’nın tam tersi bir manzara çizdiğini gören ekip; yaşayacak yeni bir yuva bulma umuduyla ve ayrıca geri dönerlerse öldürüleceklerinin bilinciyle rotalarını Miller’ın isteği üzerine Ural’a, Yamantau Dağları’na çevirir. Miller, savunma bakanı dâhil tüm devlet erkânının savaş esnasında Yamantau Dağları’ndaki gizli yeraltı sığınağına tahliye edildiğini ve burada kalabalık bir grup olarak güven içinde yaşadıklarına inanmaktadır.
Ekibin yolu, Moskova’dan yaklaşık 750 km sonra, açılır kapanır bir köprüye tahkimat kurarak demiryolunu kapatan bir grup insanla karşılaşmalarıyla kesilir. Bu insanlar, ekibin Moskova dışında karşılaştıkları mutantlar haricindeki ilk canlı insan grubudur. Ancak bu insanlar hiç de bekledikleri gibi değillerdir. Savaşın ve bu yıkımın suçlusunun teknoloji ve elektrik olduğunu savunan ve bir kilise rahibi etrafında toplanarak radyasyona maruz kalmış, aşırı derecede büyümüş mutant bir kedi balığına tapan bu grupla anlaşamazlar ve çatışma başlar. Yobazlar, yeni mutant yaratıklar ve bu insanlar dışında kendilerine haydut denen bir takım insanlarla da bu yarı göl, yarı bataklık kasabada savaşan Artyom, sonunda rahibi alt eder. Ekip, yanlarına kasabada bulunan vagon bakım atölyesi işçisi Tokarev’i, rahibin kilise kulesinde bir yılı aşkın süredir esir tuttuğu genç bir dul olan Katya ve kızı Nastya’yı, ayrıca atölyeden kaçırdıkları bir yolcu vagonu ile bir otorayı alarak kasabayı terk ederler. Rahiple yaptığımız mücadelede, oyun içinde aldığımız kararlara bağlı olarak ekip üyesi Duke ya ölür ya da hayatta kalır.
Artık Katya, Nastya ve Tokarev ile büyüyen ekip; lokomotifin arkasına taktıkları yolcu vagonu ve otorayla genişlettikleri yaşam alanlarıyla Yamantau Dağları’na doğru yola çıkarlar.
Yamantau’ya varan ekip, daha en başından bu işte bir terslik olduğunu anlar. Ortalık çok sessizdir ve kendilerini herhangi bir komite karşılamaz. Ancak savunma bakanı ile tanışacağı için oldukça heyecanlı olan Albay Miller, bunun farkına varamaz. Üsse giren ekip, endişelerinde haklı çıkar. Ortada ne savunma bakanı ne de herhangi bir askerî yetkili vardır. “ARK” ismi verilen üs, zamanla yamyamlaşan bir grup eski asker tarafından ele geçirilmiştir. Kendine “doktor” diyen bir cani tarafından yönetilen bu grup, Anna’yı kaçırarak doktora teslim eder. Miller ve Artyom ise daha sonra bir terslik olduğunu sezerek, yardıma gelen ekibin diğer üyeleri Idiot ve Sam ile birlikte yamyamlarla savaşır ve sonunda Anna’yı kurtararak doktoru öldürürler.
Umduklarını bulamayan ekip, ülkenin hangi bölgelerinin radyasyondan etkilenmediğini öğrenmek için uydu istasyonu olarak kullanılan Kazakistan sınırları içerisinde ve Hazar Denizi kıyısında bulunan bir kasabaya giderler. Hem radyasyon haritalarına ulaşmak hem de susuz ve kömürsüz kalan lokomotif Aurora’yı beslemek için kasabada bulunan ve insanları köleleştirerek kendi krallığını ilan eden, ayrıca denizdeki petrol sondaj istasyonlarını ele geçiren, kendisine “Baron” diyen bir cani ile mücadeleye girerler. Mücadele sonunda, annesi uydu istasyonunda çalışan ve savaşın ardından bölgede bulunan bir deniz fenerini kendisine kale yapan Giul (Gül) isminde Kazakistanlı bir güzelin yardımıyla hem bir yakıt tankı vagonuna hem de radyasyon haritalarına kavuşurlar. Yine oyun içinde aldığımız kararlara bağlı olarak ekibin Kazakistan asıllı üyesi Damir ya bizimle yolculuğuna devam eder ya da kalıp Gül’ün mücadelesine destek verir.
2013 yılına ait uydu görüntülerini inceleyen ekip, bir baraj gölü civarına kurulmuş küçük bir kasabanın ve ormanın yeni yuvaları olabileceğini düşünerek yola çıkarlar. Yolda, ekip üyelerinden Stephan ile Katya arasında gerçekleşen duygusal yakınlaşma yerini evliliğe bırakır. Tokarev’in el yapımı yüzüğü, Miller’ın rahipliği ve ekibin şahitliğiyle nişan gerçekleşirken, Anna’yı bir anda kanlı bir öksürük tutar. Anna’nın söylediğine göre, Yamantau’da onu esir alan doktordan; akciğerlerinin bataklık kasabasında soluduğu zehirli gaz yüzünden tahrip olduğunu ve yakında ölebileceğini öğrenmiştir. Gerekli ilaçları bulabilmek için ekip, rotasını bu sefer Rusya’nın üçüncü büyük şehri Novosibirsk’e çevirir. Ancak önce baraj gölünden geçmeleri gerekmektedir. Ayrıca buranın havasının Anna’ya iyi geleceğini de düşünmektedirler.
Kasabaya varan ekip, çevreyi kolaçan etmek için Artyom ve ekibin diğer bir üyesi Alyosha’yı görevlendirir. Otoray ile bozuk demiryollarında ilerlerken bir toprak kayması meydana gelir ve Artyom ile Alyosha’nın yolları birbirinden ayrılır. Otoray ise nehrin dibini boylar. Artyom’u, kasabada yaşayan ve adının daha sonra Olga olduğunu öğreneceğimiz bir yerli kurtarır. Kasabada, kendilerine “Yerliler” ile “Korsanlar” diyen iki grup çatışma hâlindedir. Ancak bu iki grup da kasabanın ölen eski öğretmenine büyük bir saygı beslemekte ve onun öğretilerinin yolundan gitmektedir.
Devasa bir mutant ayının saldırısı da dâhil olmak üzere yaşadığı bir takım maceraların ardından Alyosha ve Artyom tekrar bir araya gelir. Ancak Alyosha’nın söylediğine ve dürbünle bize gösterdiğine göre baraj suyunun tamamı radyasyonla kirlenmiştir. Ayrıca zayıflayan baraj duvarları yakında yıkılarak beraberindeki zehirli suyla kasabayı yutacaktır. Alyosha, biz ormanda yaşam mücadelesi verirken gönlünü kaptırdığı Olga’ya, kasabadan diğer yaşayanlarla birlikte ayrılmasını ve kendisini bulmasını söyleyerek Artyom ile birlikte lokomotife, Aurora’ya geri döner.
Ekip, uzun bir yolculuğun ardından Novosibirsk şehrine ulaşır. Oyun bize hissettirmese de aslında Moskova’dan yola çıkalı tam bir yıl geçmiştir. Kış ayıdır. Bu şehrin silueti, barındırdığı daha fazla radyasyon dışında Moskova’dan farksızdır. İlacı bulmak için bu yolculuğa çıkmalarının ve Anna’nın hastalanmasının sorumluları olduklarını hisseden Miller ve Artyom gönüllü olurlar. Yüzeydeki aşırı radyasyon nedeniyle tekrar metronun o karanlık tünellerine inmek zorunda kalan ikili, burada gerçekleşen bir savaş sonucu hayatta kalan tek kişi olan Kirill isminde bir çocukla tanışır. Çocuk, ikiliye ilacın bulunduğu hastanenin yerini tarif eder. İlaç bulunur, ancak Artyom yolda hayvanat bahçesinden kaçan mutant bir gorilin saldırısına uğrayarak ağır yaralanır. Miller ve Kirill, Artyom’u alarak Aurora’ya geri dönerler. Miller, aldıkları ilacın bir kısmını vücudundaki radyasyonu atması için Artyom’a verir. Ancak kendisi bu fedakârlığı sonucu yolda hayatını kaybeder. Artyom’a verilen ilaç yetersiz kalınca ekip üyeleri, kan grubu AB+ olan Artyom’a birer birer kan verirler.
Oyun burada iki farklı sonla biter. Yine yapmış olduğumuz iyi veya kötü seçimlere bağlı olarak Artyom ya ölerek arkasında gözü yaşlı bir eş bırakır ya da hayatta kalarak ekibin yeni lideri olur.
Ekip, rotasını doğuya çevirir. Yolculuğun ardından Baykal Gölü kenarında, savaş ve radyasyon görmemiş, tertemiz topraklarla karşılaşırlar. Miller’ın cenazesini göle hâkim, yeşillik bir tepede bulunan bir ağacın altına defnederler. Kötü sonda, Miller ve Artyom’un mezarları yan yanadır. Ekip üyelerinden Idiot, ikili için 9 pare atış yaptırır. Anna ağlamaktadır. İyi sonda ise Artyom, Miller’ın mezarının başında Anna’ya sarılmıştır. Idiot, ekibin liderliğini resmî olarak Artyom’a veren kısa bir konuşma yaparken; diğerleri — Katya, Nastya, Kirill, Stephan, Yermak, Tokarev, Duke, Damir ve Sam — onları izlemektedir. Kamera geriye doğru çekilir.