I. Elizabeth'in Favori Korsanı Francis Drake ve Onun Karanlık Geçmişi: Bir İnsan Tüccarı, Okyanuslara Nasıl Korku Saçtı?
İngiltere'de eğitim gören her çocuk, Francis Drake'in Golden Hind adlı kalyonu ile dünyayı dolaştığını bilir. Ancak, 1577'de deniz yolculuğuna çıkıldığında gemiye "Pelikan" dendiğini ve aceleyle -bazılarına göre ise yetersiz delille- gerçekleşen duruşma sonrası Drake'in bir subayını idam ettirdiğini, bunun sonucunda ortaya çıkan durumu idare etmek için ise geminin ismini değiştirdiğini az kişi bilir.
Dört yüzyıllık söylentiler sebebiyle, Drake’in birbirinden farklı hikayeleri ortaya çıktı. İngilizlere göre, güçlü İspanyolları alt eden Elizabeth, altın çağının yiğit bir kahramanıydı. İspanyollar için, El Draque ("ejderha") adıyla bilinen ve korkulan, nefret edilen bir korsandı. Tarihçiler, daha doğru bir bakış sunmak için bu görüşlerin kökenine indiler. Drake, İngiltere'nin Avrupa ve dünya üzerinde denizcilik rolüne yeni yeni bürünmeye başladığı yıllarda yaşadı. Yeni bir sömürgecilik çağında akıllı ve korkusuz bir gemici olan Drake, yağma ve köle ticareti yoluyla zengin olmak için İngiltere’nin elit sınıfını kullandı, yer yer de onlar tarafından kullanıldı.
Korsan Drake'in Serüveni
Genel olarak Drake, tek bir hükümdar ile ilişkilendirilir: I. Elizabeth. Ancak genç Drake, kraliçeden önceki hükümdarların sebep olduğu dinî kargaşalardan oldukça etkilendi. 1540 yılında, VIII. Henry'nin saltanatının son yıllarına doğru doğan Drake, çocukluğunu bir Protestan olan VI. Edward (1547-1553) ve bir Katolik olan Kraliçe I. Mary'nin (1553-58) hüküm sürdüğü yıllarda geçirdi.
Drake'in ilk yılları İngiltere'nin batısındaki Devon'da bir çiftlikte geçti. Bir zamanlar koyun kırpıcılığı yapan babası, İngiltere'nin güneydoğusunda Protestan papaz yardımcısı olduktan sonra Drake; akrabaları olan Hawkins ailesiyle birlikte yaşamak üzere Plymouth'a gönderildi. Denizci ve tüccar olan Hawkinsler, hızla büyüyen transatlantik ticareti işlettiler. Hawkinsler; Drake'in hayatında ve İngiltere'nin sömürgeciliğinde kilit bir rol oynayacak, Pilgrimlerin (Pilgrim, Plymouth Kolonisi'nin ilk yerleşimcileri için kullanılan eski bir tabirdir) 1620'de yola çıktıkları liman kenti Plymouth'a hakim olacaklardı.
Drake'in büyük kuzeni John Hawkins, onun yakın bir arkadaşı ve aynı zamanda akıl hocası oldu. Drake 18'li yaşlarına geldiğinde, çoktan Hawkinslerin gemilerinde yelken açmaya ve Fransız gemilerine karşı korsanlık yaparak deneyim kazanmaya başlamıştı. Bu iş; beceri, cesaret, acımasızlık ve zalimlik gerektiriyordu ve Drake, bunlarda hayatı boyunca başarılı olacaktı. İngiltere, Fransa ile savaşta olduğu için, Drake'in, Hawkins ailesinin ve diğer korsanların Fransız gemilerine saldırmalarına el altından izin verildi. İspanya'nın işine gelmiş olan bu savaş, Kraliçe Mary'nin 1554'te İspanya Kralı II. Felipe ile evlenme kararının bir sonucuydu.
İlk bakışta Drake, genellikle İspanyol ve Katolik karşıtı olarak görülür. Ancak gençlik yıllarına, o zamanın süper gücü olan İspanya ile yakın ilişkileri damgasını vurdu. Hawkins aile şirketi de, Kraliçe Mary'nin İspanya ile ittifakı çerçevesinde büyümüştü. Tüccar, korsan ve diplomat arasındaki meslekî sınırların kaybolduğu alanda John Hawkins, Fransızlar'a karşı korsanlık faaliyetleri güden İspanyol tüccarlarla bağlantılar kurdu. Hatta II. Felipe ve Kraliçe Mary'nin evliliğine katkı sağlamada diplomatik bir rolü bile olmuş olabilir. Ayrıca bir Protestan olmasına rağmen, Hawkins'in Katolik Ayinlerine katıldığı söyleniyordu.
İnsan Ticareti ve John Hawkins
Francis Drake'in kariyeri, büyük kuzeni John Hawkins ile iç içedir. İkisi, İngiltere'nin "üç köşeli ticaret"indeki rolünü oluşturmada çok önemli bir rol oynadı. İngiliz malları, ham maddelerin İngiltere'ye aktarıldığı Amerika'ya zorla götürülen kölelere karşılık olarak Batı Afrika'da satılıyordu. Hawkins, ilk köle ticareti girişimine 1562'de başladı. O ve Drake, Sierra Leone'ye gittiler ve Amerikan kolonilerinde satmak için 300 ila 400 arasında insan ele geçirdiler. İş çok kârlıydı ve ilerde yapılacak olan başka yolculuklar için kraliyetin desteğini aldılar. Hawkins ve Drake, 1560'larda iki kez Batı Afrika'ya gidip gelecek ve neredeyse 1.200 köleleştirilmiş insanı Amerika'ya taşıyacaktı.
Para ve Ün
1558 yılının Kasım ayında I. Mary öldü ve bir Protestan olan üvey kız kardeşi Elizabeth, İngiltere kraliçesi oldu. Saltanatının ilk yıllarında Elizabeth, İspanya ile bir münakaşaya girmemeye dikkat etti ancak Amerika'nın onları nasıl zengin ettiğinin, denizde güçlendiklerinin ve Katolik inancını yaydıklarının farkındaydı.
Sömürgeciliğin yaygınlaşması kraliçenin ilgisini çekti ve uluslararası hukukta çok az şey bu genişlemeyi denetleyebilirdi. O zamanlar I. Elizabeth'in elinde İspanya ile boy ölçüşecek bir donanma yoktu. Bu yüzden İspanya İmparatorluğu'na kafa tutmak için farklı bir yol bulması gerekiyordu.
Daha küçük operasyonların daha karlı olduğu kanıtlanmıştı; ancak servete ve üne giden bu kanlı yolda, Avrupalı olmayanların hayatı maalesef değersizdi. 1562'de, İspanyol tüccarların ve bir Londra sendikasının desteğiyle Hawkins, Amerika'da satmak için Batı Afrika'daki insanları ele geçirerek kazançlı bir transatlantik köle ticareti işine girişti. Yaptığı ilk yolculuktan sonra Elizabeth ve onun danışma meclis üyeleri, sonraki iki sefere yatırım yaptılar. Böylece insanların köle olarak satılmasından finansal anlamda yararlandılar. Drake, Sierra Leone'deki yerel yöneticilerden yüzlerce insanı satın alma ve kaçırma operasyonları da dahil olmak üzere, Hawkins'in tüm işlerinde vardı.
İyi para kazanıyorlardı, ama Hawkins ile Drake bir sorunla karşı karşıya kaldılar: Kolonilerde yaşayanlar ticaret fırsatları kovalasa da İspanyol İmparatorluğu, kendi kolonileriyle başka devletlerin ticaret yapmasını yasakladı. Hawkins ve daha sonra ise Drake, bir "barok ritüeli" geliştirdi: İlk önce ticaret yapmak için bir ruhsat isteyecekler ve reddedilecekler. Ardından sömürge yerleşimlerine ateş açacaklar, buna karşılık da İspanyollar direniş gösterecekler. Aradan bir süre geçtikten sonra, her iki taraf da perde arkasından gizlice alım satım yapmaya çalışacaktı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ancak 1568'de bugünkü Meksika sınırları içinde yer alan Veracruz limanındaki San Juan de Ulúa kalesinde bu taktik, başarısız oldu. Drake, İspanyollar'ın saldırmayacağını düşünerek altı gemisini onarmak ve eksiklerini gidermek için San Juan de Ulúa'ya demirleyen kuzeni Hawkins'in komutası altında seyahat etmekteydi. İspanyollar, kendilerinden bekleneni yapmayarak gemilerin dördünü batırdı ve geri kalanını ele geçirdi. Drake ve Hawkins ise güvenli bir yere kaçmayı başardı.
Fakat Hawkins'in gemisi, daha sonra bir başlarına bırakılmak zorunda kalınacak birçok felaketzedeyi ağırlamaktaydı. Bu sırada Drake, tek başına İngiltere'ye dönmeyi başardı. Hawkins, sonradan ona "Bizi büyük bir sefaletin içinde bıraktın." diye bir mektup yazacaktı. Yaşanan bu olay, iki adamın ilişkisini büyük oranda bozdu.
Saldırıda mallarını ve yakın arkadaşlarını kaybeden Drake, intikam için ant içti. Drake, bu olay sonucunda hem İspanyollar'a hem de Katolikler'e karşı derin bir kin beslediğini beyan etti. Denizcilik üzerine olan yeteneği, ona intikam için pek çok fırsat sunacaktı. İngiltere, İspanya ile resmi olarak savaşta değildi; bu yüzden düşman gemilerine ve halklarına saldırmak için izin (İng: "Letter of marque") alamadı.
Bütün bunlara rağmen, 1570'ten beri kraliyetin desteğiyle yaptığı bir dizi sefer esnasında Drake, İspanyollar'ın Orta ve Güney Amerika'daki sömürgelerine giderek daha cesur baskınlara liderlik etti. Orta Amerika'da Drake, Pasifik'i görebileceği uzun bir ağaca tırmandı ve onların sularına bir İngiliz gemisiyle gireceğine yemin etti.
İspanyol sömürgelerine yapılan bu ilk baskınlar, kayda değer başarısızlıklar barındırmaktaydı. Drake, bu başarısızlıklar sayesinde disiplinin ve planlamanın önemini kavradı. Nihayet 1572'de, günümüzde Panama sınırları içerisinde yer alan Nombre de Dios'ta bir hazine konvoyuna özenle gerçekleştirdiği baskından sonra, yüklü miktarda gümüşü hazinesine indirdi. Vurgun sayesinde İngiltere'ye büyük bir servetle ve ele geçirdiği gemilerdeki önemli ganimetlerle döndü.
Genç korsanın serveti ve ünü, Kraliçe'nin yoğun ilgisini çekmişti. Drake; İspanya'nın sömürge planlarını baltalayarak kraliyete para kazandıran, ve içinde Hawkins'in de olduğu bir grup kaptandan oluşan Elizabeth'in "deniz köpekleri"nden biri haline geldi.
Dünya’yı Dolaşmak
Drake'in 1573'te döndüğü İngiltere, İspanya ile kısa bir ateşkes içindeydi. Birkaç yıl boyunca uzun mesafeli seferlerden uzak durdu, ancak sahip olduğu ün, kendisini 1577'de bir kez daha gösterdi: Macellan Boğazı'ndan Pasifik'e gidecek bir seferi komuta etmekle görevlendirilmişti.
Bu tehlikeli iş, Kraliyet tarafından alenen desteklenmese de, Drake kraliçenin kişisel desteğine sahipti. Söylenene göre yapılan bir toplantıda Elizabeth'in Drake'e, "aldıkları çeşitli yaralara karşılık İspanya kralından seve seve intikam alacağını" söylediği bilinmektedir. Bu işin amacı, "kaçakçılık için mekan bulmak"tı. Filonun ticaret yapması öngörülmediği için, Kraliçe ihtiyatla seferin korsanlık yoluyla kendisini ve finansal destekçilerini zenginleştireceğini söylüyordu.
Yaklaşık 170 kişiden oluşan beş gemilik filo, 1577'nin son günlerinde İngiltere'den yola çıktı. Başlangıçta, mürettebata Doğu Akdeniz'e gidecekleri söylendi; ancak başka bir amaca dair belirtiler, yolculuğun başlarından itibaren netleşmiş olmalıydı.
Drake'in gemisi Pelikan tarafından yönetilen filo, yaklaşık 60 yıl önce gerçekleşen ilk devri aleme kaptanlık yapan Ferdinand Magellan'ın izlediği rotanın hemen hemen aynısını kullandı. Venedikli asilzade Antonio Pigafetta, Macellan'ın yolculuğunun kaydını tutmuştu ve Drake'in tayfası, Pigafetta'nın yazdıklarını incelediler. Drake'in yolculuğunun kaydını tutma şerefine ise gemideki papaz Francis Fletcher nail oldu.
Atlantik geçişi Drake'in ekibi için zorlu geçti ve moral açısından sıkıntılar ortaya çıktı. Bir anlığına 1520'ye dönersek, Magellan kıdemli bir subayla tartışmış ve San Julián'da (bugünkü Arjantin'in güneyinde) kanlı bir isyanı bastırmıştı. Tesadüf odur ki, aynı rüzgarlı liman; Drake ile kıdemli subayı Thomas Doughty arasında geçen hesaplaşmaya ev sahipliği yaptı. Temmuz 1578'de Drake onu hainlik ve büyücülükle suçlayınca, asilzade Dought ile alt tabakadan gelme Drake arasındaki gerilim doruk noktaya ulaştı.
Yetkisinin Kraliyet Komisyonu'na dayandığını iddia eden Drake (ki bu, her ne kadar yalan olsa da etkili olmuştu) Doughty'i yargıladı ve idama mahkûm etti. Fletcher, bu iki adamın birlikte "her zamanki neşeleriyle" son akşam yemeklerini bölüştüklerini yazdı. Kısa bir süre sonra, Doughty'nin kellesi alındı. Düşünülen o ki: Pelikan'ın adının değişmesindeki amaç, arması altından bir geyik veya "hind" (dişi geyik) barındıran, seferin önemli bir yatırımcısı ve Doughty'nin yakın arkadaşı olan Christopher Hatton'u yatıştırmaktı.
Yeni isimlendirilmiş Golden Hind çok daha küçük bir filoya liderlik etti, hasar diğerlerini Macellan Boğazı'na yelken açamayacak hale getirdiğinden, sonrasında filo üç gemiye düşürüldü. Fırtınalı geçit bir gemiyi batırdı ve diğerini ise gruptan ayırıp İngiltere'ye dönmesine sebebiyet verdi.
16 kaotik günden sonra, 1578'in sonbaharında, Golden Hind ve Drake Pasifik'e geçti. Bir başına kalan gemi, bugünkü Şili ve Peru kıyılarından geçip Güney Amerika'nın batı kıyılarına doğru yelken açtı. Fletcher'ın 1628'de The World Encompassed adıyla yayınlanan vakayinamesi baz alınarak ortaya çıkan anlatımlar, sadece bu yolculuktaki yalnızlıklarını değil, aynı zamanda Drake'in gemi yönetimindeki, yön bulmadaki ve ekibini geçindirip sakinleştirmedeki muazzam denizci yeteneklerini de yansıtmakta. Bütün bunlar olurken silahlarını, ilk kez kendilerini İngiliz korsanlarının ağzında bulan İspanyol yerleşimlerine ve gemilerine doğrultuyordu.
Ele geçirdikleri en büyük ganimetlerden biri Nuestra Señora de la Concepción adlı gemi idi. Bu İspanyol hazine gemisindeki ödül o kadar fazlaydı ki, onu Drake'in sandığına nakletmek günler aldı.
Kuzeye doğru ilerlerken, Drake, denizcilerin Avrupa'ya dönüş sağlayacağına inandıkları kuzeybatı geçidini bulmak için cesur bir girişimde bulundu. Günümüzün Vancouver'ına ulaşana kadar kuzeye seyahat etmiş olabilir. Soğuk onları güneye inmeye zorladı ve Drake, şimdiki San Francisco'nun yakınına demir attı (İspanyollar, 1776'ya kadar oraya bir operasyon düzenlemeyeceklerdi). Drake, bulunduğu yerin etrafındaki toprakları kraliçe adına sahiplendi ve oralara New Albion dendi.
Batıya doğru büyük yolculuğuna devam eden Golden Hind, Macellan'ın Maluku Adaları'ndan geçen dönüş yolunu kabataslak takip etti, ardından Hink Okyanusu'nu geçerek Ümit Burnu'nu aştı. Geminin 26 Eylül 1580'de Plymouth'a dönüşü; İngilizlerin kalbini gururla, güçlü yatırımcıların kasalarını ise İspanyol ganimetleriyle doldurdu. Bu olayların ardından Drake, Nisan 1581'de Golden Hind'in güvertesinde şövalyelik unvanına sahip oldu.
İnce Siyaset
I. Elizabeth, Nisan 1581'de, dünyayı başarılı bir şekilde dolaşmasının şerefine Francis Drake'i şövalye ilan etmek için Golden Hind'e çıktı. 19. yüzyıl sanat eserlerinin çoğunda töreni kendisi yapmış gibi tasvir edildi; ancak Kraliçe, töreni kendisi yapmamıştı. Bunun yerine tören kılıcını Fransız büyükelçisi Mösyö Marchaumont'a verdi.
Tarihçiler, kraliçenin töreni neden başka birisine yaptırdığını sorguladılar ve bunun sonucunda iki varsayım ortaya çıktı. Birinci varsayım şuydu: Pek çok İspanyol kolonisini yağmaladığı için Drake'i kendisi onurlandırarak İspanya'yı kışkırtmamak istemesiydi. İkinci fikir: Kraliçe'nin, İspanya'ya karşı Fransa ile olası bir ittifaka açık olduğu sinyalini vermekti. O zamanlar I. Elizabeth, Fransız kralının kardeşi ve Anjou Dükü olan Francis ile evlenmeyi alenen düşünmekteydi. Kraliçenin amacı, Fransızların gözüne girerek İspanya'yı kışkırtmak olabilirdi. Asıl niyet her neyse, artık tarihin bilinmeyen sayfalarına karışmıştı.
Karayipler'deki Kaos
Dünyayı dolaştıktan sonra Drake, birkaç yılını İngiltere'de yerel politikayla uğraşarak geçirdi. Plymouth'ta belediye başkanlığı yaptı ve zenginlere layık bir ev olan Buckland Manastırı'nı satın aldı. Tüm bu şatafata rağmen Drake, denizden ayrılamıyordu. Kraliçe Elizabeth'in, "korsanı"na (İng: "her pirate" - iddiaya göre Kraliçe, Drake'e böyle hitap ediyordu) uzun süre karada durma imkânı sağlaması pek mümkün değildi.
Felipe, Elizabeth'in İrlanda ve İskoçya'daki düşmanlarını desteklerken, Elizabeth de İspanyol Hollandasındaki isyancılara destek veriyordu. Bunun sonucunda iki ülke iyice savaşın eşiğine gelmişti. 1585'te Kraliçe, Drake'i çağırttı. Drake, onun "büyük seferi" olarak bilinen bölgede, İspanya'nın Karayipler'deki topraklarını hedef alacak bir donanmanın komutanı olarak atandı.
14 Eylül 1585'te yola çıktılar. Drake'in 2.300 silahlı adamdan oluşan 29 gemilik filosu, güneye, İspanya'nın ana topraklarına yöneldi. Tarihçilere göre Drake, İspanyol hazine filosunu Portekiz'in güney ucuna yakın bir yerlerde pusuya düşürmeyi umuyordu; fakat bunun hakkında net bir kayıt bulunmamaktadır. Kanarya Adaları'na yapılan başarısız bir saldırıdan sonra filo, güneydeki Senegal kıyılarındaki Cape Verde takımadalarına doğru yöneldi. Burada korsanlar, iki hafta boyunca adanın sahip olduğu birkaç hazineyi yağmaladı ve yiyecek istifledi. Ayrıca burada, mürettebatı mahveden bir salgına (muhtemelen pnömonik vebaya) yakalandı. Drake'in donanması, batıdaki Karayipler'e doğru ilerlerken, yaklaşık 300 adamı çoktan ölmüştü.
Drake'in ilk hedefi, günümüzdeki Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti olan Santo Domingo'ydu. Ocak 1586'nın başlarında, adamları şehri ele geçirmişti ama burada umdukları kadar ganimet yoktu. Bu yüzden İngilizler, buradan ayrılmak için fidye talep ettiler.
Makul bir para alan Drake'in donanması, aynı taktiği tekrarlamak için günümüz Kolombiya'sının bir şehri olan Cartagena'ya gitti. Evleri ve gösterişli kiliseleri yağmaladıktan sonra, yerel yetkililerden fidye talep ettiler. Drake, stresliydi. Salgın, adamlarının arasında yayılmaya devam ettiği için, pazarlığı kısa kesmek istiyordu. Çok sayıda köleyi esir almış olması, gemideki durum daha da kötüleşiyordu.
Nisan ayında donanma tekrar okyanusa açıldı, ama vebanın etkisi sebebiyle Drake, Küba'ya saldırma planlarından vazgeçmek zorunda kaldı. Haziran'ın başında Florida'ya indi ve adamları, İspanyol yerleşimi St. Augustine'i yağmaladı. Dinlenen ve erzak yenileyen donanma, kuzeye, günümüzde Kuzey Karolina topraklarında yer alan İngiliz kolonisi Roanoke Adası'na doğru ilerledi.
Drake geldiğinde, Roanoke'deki sömürgecilerin İngiltere'ye dönmek için bu sıkıntılı yeri terk etmek istediklerini öğrendi. Sömürgeciler, bir vakanüvisin yazdığına göre, "yanlarında getirdikleri Tütün ve Nikotin diye adlandırılan Kızılderili bitkileriyle" Drake'e dönüş yolunda eşlik ettiler. Bazı tarihçiler, Drake'in köleleri Cartagena'dan Roanoke Adası'na getirdiğini düşünmekteler; fakat orada mı kaldılar, yoksa İngiltere'ye mi götürüldüler bilinmiyor. Onlara ne olduğu asla tespit edilemedi.
Drake'in yaptıkları, hem İspanyol sömürgelerinin kötü savunulduğunu hem de İngiltere'nin küçük hedefli saldırılar yoluyla düşmanın güçlü prestijine hasar verdiğini kanıtlamış oldu. Büyük keşif, yatırımcılara umduğundan çok daha azını kazandırmış olsa da, Drake'in ünü, özellikle İngiltere'nin İspanyol Armadasını bozguna uğratmasıyla, yayılmaya devam etti.
İspanya, güçlü deniz kuvvetleriyle (yaklaşık 130 gemi) İngiltere'yi işgal etmeye koyuldu, ancak 1587'de Drake, İspanya'nın Cádiz limanına cesurca bir baskın düzenledi. Kendi deyimiyle, "İspanya Kralı'nın sakalını yakacak"tı. Drake'in kuvvetleri, İspanyol gemilerini ve erzaklarını yok etti. Bu durum sonucunda II. Felipe, saldırı planlarını 1588'e kadar ertelemek zorunda kaldı. İspanyol Armadası nihayet kuzeye yelken açtığında, İngiliz donanması -hava koşullarının da yardımıyla- onları yenilgiye uğrattı.
Drake, İspanyollar yenilirken amiral yardımcısıydı ve bu zafer sonucunda ülkesinin sevgisini kazandı. Nesiller boyu şöyle bir söylenti dolaştı: Armadanın yaklaştığı haberi Drake'e ulaştığında kendisi Plymouth'ta çim topu oynuyormuş, hiç istifini bozmadan, oyununu kazanıp sonrasında ise İspanyolları yenmek için hala zamanı olduğunu söylemiş. Bu hikaye, Drake'in soğukkanlılığının İngiliz zaferini garanti altına aldığına dair yaygın bir inanışın oluşmasına yardımcı oldu.
Drake'in Efsanesi ve Arından Ortaya Çıkan Tartışmalar
Drake'in son yılları pek güzel geçmedi. Emekli olup Plymouth'ta yaşamak yerine, denizdeki hayatına geri döndü. 1589'da İspanya'ya yaptığı ceza mahiyetindeki baskınlar, her iki tarafta da büyük can kaybına neden oldu. Birkaç yıl sonra Ağustos 1595'te, Hawkins'in kaçırılan oğlunu kurtarmak ve İspanyollara rahatsızlık çıkarmak için Drake ile Hawkins, Atlantik'i aştı. Çabaları başarısız oldu ve Hawkins, 1595 Kasım'ında öldü. Drake mücadeleyi sürdürdü, ancak Panama'daki İspanyol kuvvetleri tarafından püskürtüldü. Ocak 1596'da, 55 yaşındayken gemisinde dizanteriden öldü. Eksiksiz bir zırh giydirilmiş şekilde, kurşun bir tabuta yerleştirildi ve Panama açıklarında denize gömüldü.
Ölümünden sonra, Drake'in İngiliz kültüründeki mirasının çevresinden romantik destanlar ortaya çıktı. Onun ahlakdışı parasal güdüleri, cesur ve soğukkanlı bir kahraman uydurmak için göz ardı edildi. İspanyol tarihine ise bir "kötü adam" tasviri için bolca malzeme bıraktı. Lope de Vega'nın şiiri La Dragontea (1598), İngiliz denizcinin sağlam bir şeylanlaştırılmasını oluştururken, Juan de Castellanos, El Discurso del Capitán Francisco Draque (Kaptan Francis Drake'in Konuşması) adlı eserinde, korsanın becerilerini el altından övdü ve onun Karayip limanlarına yaptığı yıkıcı saldırılarını İspanya Kralı II. Felipe'yi eleştirmek için kullandı.
İngiliz ve İspanyol imparatorluklarının servetlerinin azalmasından çok sonra Drake'in şahsiyeti, sömürgecilik ve transatlantik köle ticaretinin etik boyutları üzerine yapılan yoğun tartışmaları kendisine çekiyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 11
- 5
- 3
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:43:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10766
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in National Geographic. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.