Zehrin Farklı Olguları: "Venom" ve "Poison" Arasında Ne Fark Vardır?
Size, "Pitohui cinsi zehirlidir." desek, bundan ne anlarsınız? Sanıyoruz akla gelecek ilk şey, o canlı her neyse ondan uzak durmak olur - ki bu oldukça yerinde. Ama biraz daha derinine indiğimizde, bu cümleden 2 farklı şey anlayabileceğimizi görürüz. İlki anlamı şu olabilir: "Pitohui" denen şey her neyse, o bize dokunacak veya ısıracak olursa beni zehirleyerek öldürebilir. Veya ikinci anlamı şu olabilir: Pitohui her neyse, ona gidip biz dokunacak olursak veya onu yiyecek olursak zehirlenerek ölebiliriz. Yani zehrin iki farklı türü olabilir: Zehri taşıyan tarafından size enjekte edilen zehir veya pasif olarak dururken sizin gidip vücudunuza aldığınız zehir.
Dilimizde ne yazık ki "venom" ile "poison" sözcükleri arasında herhangi bir fark bulunmamakta; öyle ki, TDK tarafından her iki sözcük de aynı şekilde ve "zehir" veya "zehirli" çevrilmiştir. Ancak "venom" ve "poison" aslında farklı olgulardır ve uluslararası anlamda düşünecek olursak, ikisi arasındaki farkı bilmek ölüm ile yaşam arasındaki çizgiyi belirleyebilecek kadar önemlidir.
Peki nasıl ayırt edeceksiniz? Birkaç yolu var; ancak en basiti şu: Eğer canlıyı ısırdığınızda veya ona dokunduğunuzda ölüyorsanız, o canlı poisonous'tur. Eğer canlı sizi ısırdığında ölüyorsanız, o canlı venomous'tur.
Türk Dil Kurumu sözlükleri veya genel olarak Türkçe kaynaklar bu konuda herhangi bir ayrım yapmasa da, biz Evrim Ağacı olarak "poisonous" sözcüğü için "zehirli", "venomous" sözcüğü içinse "zehirci" sözcüklerini öneriyoruz. Çünkü ilki daha pasif. Zehirli bir canlı var ve siz onu yerseniz ölüyorsunuz. İkincisi ise daha aktif. Zehri taşıyan unsur, size zehri enjekte edebiliyor. Buna da zehirci demek uygun gözüküyor (her ne kadar yazılarımızda kafa karışıklığı yaratmamak adına bunu uygulamıyor olsak da). "Zehirli" canlıları ısırırsanız ölürsünüz, "zehirci" canlılar ise size aktif olarak zehir enjekte ederler. Ne yazık ki bu çeviri bile, kelimelerin kökeni olan "venom" ile "poison" arasındaki farkı yansıtamamaktadır; dolayısıyla yepyeni bir kelime türetilmesi gerekiyor gibi gözükmektedir.
"Aman canım ne önemi var?" diye sorabilirsiniz ama nihayetinde bu tür kavramsal farklılıklar bilim insanları ve doğru bilim iletişimi için çok önemli. Mesela eğer bilmediğiniz bir yerde, yerliler sizi belli bir türe karşı uyarırlarsa ve siz o türün tam olarak ne olduğunu ve neye benzediğini bilmiyorsanız, zehirli mi, zehirci mi olduğunu bilmeniz önemlidir. Mesela "venomous", yani "zehirci" olan türlerin ürettiği "venom" adı verilen zehir, ilgili bezlerde üretildikten sonra kanallar yardımı ile vücudun dışına enjekte edilen ve kurbanın kan dolaşımına "ısırma, sokma" ile bulaşan toksin türüdür. Bir çeşit saldırı mekanizması olarak evrimleşmiştir. Örneğin Gila canavarı, engerek, kobra, karadul, tarantula, akrep, bazı vatoz türleri ve kutu denizanasında bu tür bir zehir bulunur.
Öte yandan "poisonous" yani "zehirli" türlerin ürettiği "poison" adı verilen zehir ise, bezlerde üretildikten sonra vücudun yüzey epitelinde ya da mukus tabakası içerisinde bulunur. Bu zehir, kurbanın sindirim/solunum sistemine absorbsiyon (yani emilim) yolu ile geçer. Amaç, bu zehri üreten canlının diğer canlılar tarafından yenmesinin önüne geçmektir. Yani bir çeşit savunma mekanizması olarak evrimleşmiştir. Örneğin ok kurbağası ve ateş semenderi gibi bazı amfibiyenler, kirpi balığı, bazı çekirgeler ve kelebekler, bazı yumuşakçalarda bu tür bir zehir bulunur. Yani bilmediğiniz bir ortamda dikkat etmeniz gereken canlı zehirli bir türse, ona dokunmaktan uzak durabilirsiniz; ancak zehirci bir tür ise, gördüğünüz zaman saklanmanız veya kaçmanız gerekebilir. Çünkü zehirli olan tür öylece duracaktır, zehirci olan tür ise size aktif olarak saldırabilecektir.
Zehir Nasıl Evrimleşti?
Bu arada zehir demişken... Nereden geldi, nasıl evrimleşti bu zehir diye merak ediyor olabilirsiniz. Bu konuda çok detaylı bir yazımız mevcut. Yine de kısaca özetleyecek olursak: Zehrin evrimiyle ilgili iki güçlü teori bulunuyor. Bunlardan ilki, tükürük salgısında bulunan belli kimyasalların derişiminin zaman içinde artması yoluyla, sıradan bir sindirim aracının zaman içinde aynı zamanda savunma ve saldırı aracına evrimleştiği yönünde.
Bunu mümkün kılan mekanizma ise, gen çoklanması adı verilen bir süreç sonucunda belli tükürük genlerinin sayısının artması. Bu ekstra genler canlıya zarar vermiyor; ancak bu ek genlerde biriken mutasyonlar sayesinde yepyeni özellikler kazanılabiliyor. Bu özelliklerden faydalı olanlar doğal seçilim yoluyla nesiller boyunca seçiliyor. Soy hattında orijinal tükürük genleri de korunduğu için, (çünkü hatırlayın, bu genler sadece fazladan kopyalandı), türlerde yepyeni özellikler evrimleşiyor. Buna yönelik bugüne kadar bol miktarda bilimsel kanıt tespit edildi ve gerçekten de zehir, tükürük salgısıyla yakından ilişkili gibi gözüküyor.
Ancak daha iyisi var: 2015 yılında Genome Biology and Evolution dergisinde yayınlanan bir makalede, yılan zehrini mümkün kılan kimyasalların sadece tükürükte değil, vücuttaki dokuların büyük bir kısmında bulunduğu keşfedildi. Yapılan incelemede, zehri mümkün kılan proteinlerin zehri olmayan yılanların tükürük bezlerinde ve diğer vücut dokularında da üretildiği gösterildi. Yani zehrin evrimsel kökenleri daha da derine çekilmiş oldu.
Ayrıca bu evrimsel tarihten de anlayabileceğiniz gibi zehir, türün kendi proteinlerinden üretildiği için, türün kendisine zarar vermiyor. Bu nedenle bir yılan, kendi kendini sokacak olsa ölmüyor. Hatta türünün diğer bireylerinin zehri de çoğu zaman etki etmiyor, anca diğer tür yılanlar ısıracak olursa etkilenebiliyorlar.
Pitohui Nedir?
Bu arada, yazının başında pitohui diye bir türden söz ettik. Bu, öylesine uydurduğumuz bir canlı değil; gerçek bir tür. Hem de bir kuş!
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
1992 senesinde Yeni Gine’deki kuş türlerini inceleyen Chicago Üniversitesi araştırmacılarının elleri, pitohui kuşlarına dokunduktan sonra şişmeye başladı. Sonradan anlaşıldı ki bu renkli ve cazibeli kuş, zehir taşıyordu! Günümüzde 6 türü bulunan pitohuiler, tehlike kaynağından kaçamayacaklarını anladıklarında, adeta gelip kendisine dokunulsun diye uysallaşır ve adeta sırnaşır. Halbuki bu bir tuzak! 65 gramlık kuşun derisinde 20 mikrogram, tüylerinde 3 mikrogram homobatrakotoksin isimli bir nörotoksin bulunuyor.
Fareler gibi ufak memelilerde, kilogram başına 2-3 mikrogram homobatrakotoksin ölümcüldür. Bu, homobatrakotoksinin, striknin gibi bir zamanlar köpekleri kitleler halinde telef etmekte kullanılan zehirlerden 250 kat daha güçlü olduğu anlamına geliyor! İnsanlar çok daha iri olduğu için bu toksin genelde sadece yerel acıya neden oluyor; ama sürekli maruz kalacak olursanız, ciddi sağlık sorunları yaşamanız olası. Ve ne yazık ki homobatrakotoksinin panzehiri bulunmuyor.
Yani bu, pitohui kuşunu, zehirciden ziyade, zehirli bir hayvan yapıyor. Çünkü kuş, aktif olarak sizi ısırmaya ya da zehrini enjekte etmeye çalışmıyor. Bir savunma mekanizması olarak evrimleşmiş zehri derisinde ve tüylerinde taşıyor, onu avlamaya kalkacak olursanız savunma olarak kullanıyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 77
- 33
- 32
- 26
- 18
- 16
- 14
- 12
- 3
- 2
- 2
- 2
- Britannica. Venomous Or Poisonous. (19 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 19 Ocak 2019. Alındığı Yer: Britannica | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 18:35:36 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5270
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.