Zehirli Bir Gaz Olan Hidrojen Sülfür (H2S), Aslında Sağlığımız İçin Önemli Olabilir mi?
Hidrojen sülfür (H2S), gaz formunda, çürük yumurta benzeri hoşa gitmeyen bir koku barındıran, tanınmış bir kimyasal moleküldür. Volkanik püskürmeler, jeotermal yataklar, endojen yolaklar (vücut içerisinde gerçekleşen biyokimyasal mekanizmalar) ve çürümüş organik maddeler gibi doğal kaynaklardan köken alabileceği gibi, fabrikalarda üretim faaliyetleri sonucu oluşan kimyasal atıklardan kaynaklı olarak da ortaya çıkabilir. Atmosferik H2S çoğunlukla endüstriyel kaynaklıdır ve bu gaz, hızla kükürt diokside (SO2) okside olarak hava kirliliğine yol açmaktadır.
Hidrojen Sülfür Zehirlenmesi
Hidrojen sülfür, solunum yoluyla belli bir düzey ve sürede maruz kalımda zehir etkisi gösterir. Hidrojen sülfürün bu zehir etkisi yaklaşık 300 yıldır bilinmektedir.
İnhale edilen (solunum yoluyla alınan) H2S, alveollerden hızla kana geçerek kanda çözünür ve inhalasyon süresi ve ortamdaki gaz konsantrasyonuna bağlı olmak üzere zehirlenme oluşturabilir. Maruz kalımda zehirlenme belirtileri, keskin çürük yumurta kokusunun bir anda kaybolmasıyla başlar. Bunun sebebi ise burundaki koku alma merkezinin, yoğun kokya alışmasıdır. Kokunun kaybolduğu fark edilmeye başlandığı anda, gaz solunması bir şekilde engellenmelidir. Hidrojen sülfür aynı zamanda deri ve mukoz membranlar (örn. burun içi) için tahriş edicidir ve maruz kalımdan hemen sonra merkezi sinir sistemi ve solunum sistemini baskılar.
Hidrojen sülfür vücutta birikme özelliği göstermez; ancak uzun süre maruz kalımda veya tekrarlanan maruz kalımda düşük kan basıncı, baş ağrısı, bulantı, iştah kaybı, kilo kaybı, gözde inflamasyon ve kronik öksürükle ilişkilendirilmiştir. Düşük dozda akut maruz kalımda gözde tahrişle başlayan zehirlenme belirtileri, daha sonra yüksek dozlara çıkıldığında nefes darlığı, bilinç kaybı, kalp durması gibi ciddi belirtilere neden olmaktadır.
Tedavide yararlanılan ve inhalasyon yoluyla kullanılan hidrojen sülfür konusunda da dikkatli olunmalıdır. Çünkü tedavi edici etki ve toksik etki arasındaki doz farkı oldukça azdır (bkz. Terapötik İndeks).
Patofizyolojik ve Fizyolojik Etkiler
Uygun konsantrasyonlarda hidrojen sülfür molekülünün birçok organın fizyolojisinde ve bazı hastalıkların patofizyolojik mekanizmalarında önemli rol oynadığı anlaşılmıştır. Memelilerde farklı hücresel yolların çeşitli anahtar proteinlerinin, hücre canlılığı/ölümü, hücre farklılaşması, hücre çoğalması/hipertrofisi, hücresel metabolizma, mitokondriyal biyoenerjetik, endoplazmik retikulum süreçlerine katılmak ve/veya bu süreçleri düzenlemek için H2S tarafından sülfidrasyona uğradığı bilinmektedir. Hidrojen sülfür, bu fizyolojik ve patofizyolojik olayları, proteinlerin geçirdiği post-translasyonel modifikasyonlarda proteinleri sülfidrasyona uğratarak dolaylı olarak gerçekleştirmektedir.
Patofizyolojik Etkiler
Vücutta çeşitli durumlarda artan ve azalan hidrojen sülfür düzeyleri farklı hastalıkların patolojilerinde rastlanabilmektedir, ancak bir genellemede bulunmak söz konusu değildir. Hidrojen sülfür düzeylerinin azalmasıyla karakterize bozukluklar (örn: reperfüzyon hasarı, astım, diyabetik vasküler komplikasyonlar, akut/kronik kalp hasarı, yaşlanma), H2S biyosentezinin azalması ve/veya H2S tüketiminin artmasıyla ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda hidrojen sülfürün yerine konması ile tedavi sağlanabilir.
Öte yandan, hidrojen sülfür biyosentezinin artmasıyla karakterize olan, çeşitli kritik hastalıklar ve kanserin de dahil olduğu bozukluklarla da hidrojen sülfür üreten enzimlerin upregülasyonu (veya "reseptör duyarlılığında artış") sonucu karşılaşılabilmektedir. Bu durumda da hidrojen sülfür biyosentezinin inhibisyonu avantaj sağlayabilir.
Fizyolojik Etkiler
Endojen hidrojen sülfürün fizyolojik etkileri karmaşıktır, ancak başlıca kardiyovasküler sistem ve sinir sistemi üzerinde fizyolojik etkilerinden bahsedilebilir. Fizyolojik etkilerinden ilk ve en önemli olanı 1989 yılında sıçan beyin dokularında ve insan postmortem (Tür: "ölüm sonrası") beyin sapı dokularında endojen H2S saptanmasıyla keşfedilmiştir. Günümüzde ise endojen H2S molekülünün fizyolojik anlamda gaz formunda nörotransmiter görevi üstlendiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda hâli hazırda tanınan "gazotransmiterlerden" olan nitrik oksit (NO) ve karbon monoksit (CO) gibi bir işlev barındırdığı ve bu endojen moleküllere benzer olarak bu başlık altında incelenebileceği öne sürülmüştür.
Tıpkı CO ve NO gazotransmiterleri gibi H2S de taşıyıcı aracılığı olmaksızın hücre membranlarından hızlıca geçebilme özelliğindedir. Bu sayede hücre içi ve yüzeyindeki spesifik kanal, reseptör ve diğer sekonder mesajcı moleküller ile etkileşerek fizyolojik/patofizyolojik yanıtlar oluşturur. Başlıca oluşturduğu fizyolojik yanıtlar antioksidan özellik ve sitoprotektif etkilerdir. Bunların yanı sıra; hücre yaşamı/ölümü, hücre farklılaşması, hücresel metabolizma, damar düz kası gevşemesi, oksidatif stres ve benzeri etkilerin oluşmasına da katkıda bulunur.
Tedavi Hedefleri
Hidrojen sülfür molekülünün merkezi sinir sisteminde nöron işlevlerini koruduğu ve dejenerasyonu önlediği son yıllarda oldukça dikkat çekmiştir. Nöromodülasyon ve nöroprotektif etkisiyle sinir hücrelerini koruma özelliği, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi nörodejeneretif hastalıklar söz konusu olduğunda umut vadedicidir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Son yıllarda medisinal kimya araştırmacıları H2S salıveren ön ilaçlar sentezlenmesi konusuna odaklanmış ve bu bağlamda başlıca nörodejeneretif hastalıkların tedavisi olmak üzere diğer H2S azalmasına bağlı bozuklukların tedavisi için önemli çalışmalarda bulunmaktadırlar. H2S salıveren ilaçlar sayesinde, günümüzün neredeyse tedavisi imkansız kabul edilen hastalıklarının tedavisi mümkün olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 9
- 6
- 5
- 5
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: The FASEB Journal | Arşiv Bağlantısı
- Agency for Toxic Substances and Disease Registry. Medical Management Guidelines For Hydrogen Sulfide. Alındığı Tarih: 25 Şubat 2022. Alındığı Yer: CDC | Arşiv Bağlantısı
- C. Szabo, et al. (2017). International Union Of Basic And Clinical Pharmacology. Cii: Pharmacological Modulation Of H2S Levels: H2S Donors And H2S Biosynthesis Inhibitors. American Society for Pharmacology & Experimental Therapeutics (ASPET), sf: 497-564. doi: 10.1124/pr.117.014050. | Arşiv Bağlantısı
- S. Panthi, et al. (2016). Physiological Importance Of Hydrogen Sulfide: Emerging Potent Neuroprotector And Neuromodulator. Oxidative Medicine and Cellular Longevity, sf: 1-11. doi: 10.1155/2016/9049782. | Arşiv Bağlantısı
- H. Wei, et al. (2014). Therapeutic Benefits Of H2S In Alzheimer’s Disease. Journal of Clinical Neuroscience, sf: 1665-1669. doi: 10.1016/j.jocn.2014.01.006. | Arşiv Bağlantısı
- D. Zhang, et al. (2017). H2S-Induced Sulfhydration: Biological Function And Detection Methodology. Frontiers in Pharmacology. doi: 10.3389/fphar.2017.00608. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:50:54 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11509
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.