Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın!

Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın! Pexels
Anna Shvets
10 dakika
10,331
Tüm Reklamları Kapat

Kolombiya'nın And Dağları'nda yaşayan Mabuya kertenkeleleri diğer kertenkelelere hiç benzemiyor. Kertenkelelerin çoğunluğu sert kabuklu yumurtalar bırakırken, bazı Mabuya türleri yavrularını canlı doğuruyor. En önemli özellikleri ise annelerinin vücudun içerisinde bulunan, yavruları beslemek için özelleşen organlar olan plasentalara sahip olmasıdır.

Aslında, plasentalar genelde fare ve insan gibi memelilerle ilişkilendirilir. İnsanlar olarak biz plasentalı memeliler, bir diğer ismiyle etenelileriz. Fakat bizim dışımızda plasentaya sahip farklı hayvan türleri de var. 2001 senesinde, Kolombiya'daki Santander Endüstri Üniversitesi'nden zoolog Martha Patricia Ramírez-Pinilla ve Adriana Jerez, Mabuya kertenkelelerinin bizden çok da farklı olmayan, aşırı gelişmiş plasentaları olduğunu keşfettiler.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Bu durum bir kertenkele için yeterince şaşırtıcı olmasına rağmen asıl keşfi 16 yıl sonra Ramírez-Pinilla ve Gustave Roussy Enstitüsü'nden Thierry Heidmann'ın kurduğu ekip gerçekleştirdi. Bu kertenkelelerin plasentalarının oluşumunda ana rol oynayan gen, bir virüsten gelmişti![2]

Geçtiğimiz 25 milyon yıl içerisinde, bu kertenkelelerin atalarının maruz kaldığı bir virüs kendi DNA'sını kertenkelenin genomuna ekledi. Ancak kertenkeleler bundan bir zarar görmedi ve viral DNA'yı ilk plasentalarını geliştirmek için kullandılar. Yani kertenkeleler bu virüs sayesinde yeni bir organ geliştirdiler. Heidmann bu konuda şunları söylüyor:

Tüm Reklamları Kapat

Bu genomik karşılaşma, plasentasız bir kertenkelenin plasentaya sahip olmasını sağladı.

İnsan genomunun %10'u virüslerden gelmiş ve bu viral DNA'lar evrimimizde çok önemli roller oynamıştır. İşte bu genlerden bazıları, memeli plasentasının ilk kaynaklarıydı. Diğer genlerse hastalıklara karşı bağışıklığımızda ve yeni genlerinden oluşumda yer aldılar. Kısacası, virüsler olmadan insanlar evrimleşemezdi!

Virüsler o kadar basit yapıdadır ki çoğu biyolog onları bir canlı olarak değerlendirmez. Virüsler aslında genetik materyale sahip mikroskobik boyutta paketlerdir. Sadece yaşayan bir hücreyi enfekte ederek üreyebilirler. Yani hücrenin sistemini, kendi kopyalarını yaratmak için kullanırlar ki bu da genellikle konakta hastalıklara sebep olur.

Kendi DNA'larını konak hücrelerin genomuna ekleyen virüslere retrovirüs denir. Retrovirüsler ilk olarak 1960 ve 1970'lerde anlaşılmaya başlansa da izole edilmeleri on yıllar öncesine dayanır.[3] 1964'te bazı virüslerin kendi genetik materyallerini konak hücrenin DNA'sına kopyalayabileceği önerisinin ardından araştırmacılar, tavukların genomlarında viral DNA'lar olduğunu belirlemişlerdir.[4]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Retrovirüsler, çok büyük sayıda ve farklı şekillerde bulunabilmelerine karşın yalnızca 4 tanesinin insanları enfekte ettiği bilinmektedir.[5] Bu 4 virüs de 1980’li yıllarda keşfedilmiştir.[6] Bunlar kansere sebep olan insan T-lenfotropik virüsleri HTLV-1 ve HTLV-2 ile edinilmiş immün yetmezlik sendromuna (AIDS'e) neden olan HIV-1 ve HIV-2 virüsleridir.[7]

HIV-1 de dahil olmak üzere insanları enfekte ettiği bilinen dört retrovirüs vardır. Bu gibi virüsler evrimimizde rol almışlardır.
HIV-1 de dahil olmak üzere insanları enfekte ettiği bilinen dört retrovirüs vardır. Bu gibi virüsler evrimimizde rol almışlardır.
Centers for Disease Control and Prevention's Public Health Image Library.

Eğer bir retrovirüs kişinin akciğerini ya da derisini enfekte ederse durum onun için çok da iyi olmayabilir. Ancak bunun evrimimiz için pek bir etkisi yoktur, çünkü viral DNA gelecek nesillere aktarılamaz. Buna rağmen bazen retrovirüsler gametlerin üretimine dahil olabilirler, bu da virüs DNA'sının gelecek nesillere aktarılması demektir. Bu yolla oluşan viral DNA parçalarına içsel retrovirüsler veya ERVs adı verilir. İşte bizim evrimimizin yönünü değiştiren şey, gelecek nesillere aktarılabilen bu DNA parçalarıdır.

ERV'ler Her Yerde!

İnsan genomunun haritasının ilk taslağı 2001'de yayınlandığı zaman, insan ERV'lerinin büyük kısmı keşfedilmişti.[8] Bu verilere göre insan genomunun yaklaşık %8'i ERV'lerden oluşmaktadır.[9] Heidmann bu konuda şunları söylemiştir:

İnsan genomunun büyük bir kısmının viral dizilerden oluştuğu ortaya çıktı.

Bunların bazıları kelimenin tam anlamıyla antik dizilerdir. 2013'te yapılan bir çalışma insanın 17. kromozomundaki bir ERV'nin en az 104 milyon yıllık olduğunu ortaya çıkarmıştır.[10] Yani bu DNA, Dünya'yı dinozorların yönettiği dönemlerde bir memeliye bulaşan bir retrovirüsün sayesinde genomumuza yerleşmiştir. ERV'lerin sadece memelilerin plasentalarında bulunması, bu ERV'lerin plasentalı memeliler keseli kuzenlerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra entegre olmuş olabileceklerini gösteriyor.

Anthony Rae

Ancak ERV'ler sadece memeliler ve kertenkelelerde bulunmaz. Cagliari Üniversitesi'nden Moleküler virolog Nicole Grandi "Tüm omurgalıların ERV'leri vardır." diyor. Çoğu insan ERV'si bizim yanımızda şempanzeler gibi bazı primatlarda da bulunuyor.[11] Bu durum; ERV'lerin primat genomlarına milyonlarca yıl önce, yani Homo Sapiens türünün evrimleşmesinden çok önce girdikleri ve primat atalarımızdan bize miras kaldıkları anlamına geliyor.

Tüm Reklamları Kapat

İlginçtir ki, son birkaç bin yılda insan genomuna yeni ERV'lerin girdiğine dair bir kanıt yok. Grandi, türümüzün şu anda uğraşmak zorunda olduğu tek retrovirüslerin HTLV ve HIV olduğunu ve hiçbirinin germ hattı hücrelerini enfekte ettiğinin bildirilmediğini söylüyor. Grandi, bu konuda "Şu anda insanlarda aktif içselleştirme göremiyoruz." diyor.

Bu olay diğer türlerde taban tabana zıt işliyor. Koalalar şu anda bazı popülasyonlarda bulunan Koala Retrovirüsü (KoRV) tarafından enfekte ediliyor. Bu durum sayesinde, koala genetikçileri "gerçek zamanlı bir genom istilasını" gözlemleyebiliyorlar.[12]

Kanguru Adası'ndakiler gibi birkaç koala popülasyonu koala retrovirüsünden arınmışken diğerleri hastalıktan etkilenmeye devam ediyor.
Kanguru Adası'ndakiler gibi birkaç koala popülasyonu koala retrovirüsünden arınmışken diğerleri hastalıktan etkilenmeye devam ediyor.
Flip Side

Plasentanın Kökeni

İnsan ERV'lerinin başlangıçta inaktif bulunan "fosil dizileri" veya genomda bulunan "çöp DNA"nın bir parçası oldukları düşünülüyordu. Bununla birlikte, birçok sözde gereksiz DNA ve insan ERV'lerinin aslında aktif olduğu ortaya çıktı.

İnsan genomunda en çok üzerine çalışılan ERV'ler "HER-W" olarak adlandırılır, bu gen dizileri ilk olarak 1999'da tanımlanmıştır.[13] Bu genler plasentada bulunan sinsitin adı verilen proteinleri kodlarlar.[14] Mabuya Kertenkelelerinde görüldüğü gibi, bu viral genlerin plasentanın oluşmasında çok önemi vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Virüsler ve plasentalar arasındaki ilişkiyi anlayabilmemiz için sinsitin proteinin işlevini incelememiz gerekir. Bu proteinler iki veya daha fazla hücreyi bir araya getirebilirler. Sinsitin, viral bir proteinken virüs tarafından bir hücrenin dış zarı ile kaynaşmak ve hücreyi enfekte etmek için kullanılır. Plasenta da bu birleşme yeteneğine sahiptir. Plasenta, anneden gelen hücrelerle embriyodan gelen hücreleri kaynaştırarak besinleri embriyoya aktarabilir ve atıkları dışarı atabilir.

Plasentanın aynı kısmında üretilen iki farklı (A ve B) sinsitin geni bulunur. Bu durum keşfedildikten sonra yapılan çalışmalarda genin işlevinin durdurulmasının fare embriyolarında ölüme sebep olduğu keşfedilmiştir.[15] Ancak isimlerine rağmen, primat ve fare sinsitinlerinin ortak bir geçmişi yoktur.

Daha sonra tavşanlarda bulunmasına rağmen yakın akrabaları olan pikalarda bulunmayan Sinsitin-Ory1 keşfedilmiş, sonraki aşamada tüm etobur memelilerde bulunan Sinsitin-Car1 geni fark edilmiştir.

İnsanlardakine benzer sinsitin proteinleri goril gibi başka maymunlarda da bulunur.[16] Yapılan son araştırmalar retrovirüslerün evrimleri boyunca memelileri enfekte ettiğini göstermiştir. Yani memelilerin farklı grupları sinsitin proteinin farklı formlarına sahiptir.[17] Farklı türlerde farklı formların bulunması ise sinsitin proteinin doğal seçilim baskısıyla karşılaştığına işaret etmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Online Flört Online Romantizm

“Tüm dünyanın dijitalleşmesi ile aşkın kuralları yeniden şekilleniyor.”

Teknoloji artık duygusal ilişkilerimizi de yönetiyor, tutku dolu ilişkileri başlatmamız, devam ettirmemiz ve sonlandırmamız için yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. Karşı cinsler arası iletişim hızlanıyor, ilişkiye geçme biçimleri çeşitleniyor. Sosyal medya platformları ve birçok uygulamayla yeni ilişkilere yelken açmak bir tık uzağımızda.

Herkesin umudu gerçekten sevdiği, sevildiği ve derin bir iletişimi sağladığı “doğru kişi”yi bulmak. Bu kitap ilişki ve aile danışmanlığında uzun yıllar deneyimi olan, uzman İrem Hattat’ın dijital çağda âşık olmak, kendini sevmek, sevilmek ve yakınlaşmanın değişimi üzerine bilgileri, görüşleri ve çıkarımlarıdır. Bir anlamda açık ya da kapalı dijital kimliğiniz üzerinden ilişki yaşamaktansa gerçek “hayatınızı” nasıl daha iyi bir hale getirebileceğinizin de yol haritasıdır.

Eğer eş bulma amacıyla online flört gerçeğini öğrenmek istiyorsanız ya da eşinizin, flörtünüzün ya da hayat arkadaşınızın gözüne bakmak yerine günde elli kere akıllı telefonuna bakanlardansanız, saatlerinizi gerçek dünyadan ziyade online olarak hiç tanımadığınız kişilerle etkileşimde bulunarak geçiriyorsanız, bu kitap tam da sizin için yazıldı.

Devamını Göster
₺75.00
Online Flört Online Romantizm
  • Dış Sitelerde Paylaş

Goriller de sinsitin proteininin farklı formlarını bulundurur.
Goriller de sinsitin proteininin farklı formlarını bulundurur.
Chris Carter

Heidmann'ın ilettiklerine göre, 150 milyon yıl önce plasentalı memelilerin oluşmasına sebebiyet veren bir ERV yaşamış olabilir. O zamanlardan beri, tekrar eden enfeksiyonlar orijinal ERV'nin "üzerine yazılmış" gibi görünüyor, bu yüzden şu an günümüzde yaşayan hiçbir memelide bulunmuyorlar.

İşte Mabuya Kertenkelesi araştırması bu yüzden çok önemliydi, çünkü kertenkelelerin yalnızca bir virüsten ERV'yi aldıktan sonra plasenta edinebildiğini gösterdi. Aynı şeyin tüm plasentalı memelilerin başından geçtiği düşünülüyor. Heidmann bu konuda şöyle söylüyor:

Bu araştırma plasenta oluşumu ve sinsitin arasındaki bağlantıyı gösterdi.

Sinsitinler ve plasenta, viral DNA'nın evrime etkilerinin en çarpıcı örnekleri.[18] Bu olay üzerinde durmaya değer, çünkü belirli viral genlerin spesifik bir proteini kodladığını gösteriyor. Çoğu diğer ERV ise protein kodlamasa bile başka bir fonksiyona sahip. Bunlardan bazılarıysa kök hücrelerde rol oynuyor.

Bazı kök hücreler pluripotenttir, yani nöronlardan kas liflerine kadar vücuttaki her tür hücreye dönüşebilirler. HERV-H denilen bir retrovirüs ailesi, pluripotentlik için çok önemlidir.[19] Ancak protein kodlamazlar. Bunun yerine HERV-H dizileri, RNA'lara kopyalanır ve bunlar sayesinde hücre pluripotent halini korur. Maryland, Bethesda'daki Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nden virolog Christine Kozak, bu konuda şöyle söylüyor:

Eğer bu genler baskılanırsa, hücre morfolojisi değişir ve farklılaşmamışlığını koruma yeteneğini kaybeder.

Diğer ERV'lerse genlerin aktifliği düzenler, yani bedensel süreçleri kontrol ederler. Örneğin, bizim vücudumuz nişasta gibi karbonhidratları yıkmak için amilaz denilen enzimi kullanır. Amilaz geni, tükürük bezinde bir ERV'den gelen promotör adlı bir DNA dizisi tarafından aktive edilir.

Sağlığımızı Koruyan Virüsler

ERV'lerin virüslerden geldiği göz önüne alınarak birçok bilim insanı bunların sağlık ve hastalıktaki rolleriyle ilgilenmeye başlamıştır. 2022'de New York, Ithaca'daki Cornell Üniversitesi'nde moleküler biyolog ve genetikçi olan Cédric Feschotte liderliğindeki araştırmacılar da böyle bir çalışma yapıyordu.

Ekip, diğer hayvanlarda halihazırda iyi bilinen bir fenomenin insanlarda bir örneğini bulmaya çalışıyordu. Bu fenomen, bazen ERV genlerinin bağışıklık sistemi tarafından diğer virüslerle savaşmak için kullanılabilen proteinleri kodlamasıdır. Hedef virüsler, ilk etapta ERV'yi oluşturan virüsle yakından veya uzaktan ilişkili olabilir. Feschotte, ERV'lerden gelen antiviral proteinlerin farelerde, tavuklarda ve kedilerde çalışıldığını söylüyor. "Ama bildiğim kadarıyla insan genomunda bunun hiçbir örneği yoktu." diye ekliyor.

Ekip, insan genomundaki bilinen ERV'leri taradı ve potansiyel olarak antiviral proteinleri kodlayabilecek yüzlerce dizi belirledi.[20] Daha sonra virüslerin dış zarını oluşturan proteinlere benzer bir proteini kodlayan Suppressyn adlı bir gene odaklandılar.

Suppressyn proteini, retrovirüslerin hücrelere girmesini engeller; çünkü virüslerin hücreye girmek için kullanacakları hücre dış zarındaki reseptörlere bağlanır. Feschotte bunu, kırık bir anahtarı kilide sokarak başka bir anahtarın kapıyı açmasını engellemeye benzetiyor.

Suppressyn proteini plasentalarda ve gelişen embriyolarda çokça bulunur. Bu, proteinin amacının normalde retrovirüslerin çok zayıf bağışıklık sistemlerine sahip embriyoları enfekte etmesini önlemek olduğunu gösteriyor. Feschotte, proteinin bütün organizmadan ziyade germ hattını koruduğunu söylüyor.

Tüm Reklamları Kapat

Feschotte, ERV'lerin bağışıklık sistemimizde birçok görevi daha üstlendiğine inanıyor. Birçok genetikçi hala ERV'leri etkisiz veya kusurlu olarak düşünse de bu fikrin yanlış olduğunu iddia edenler var. Feschotte, bu konuda şöyle söylüyor:

ERV'ler bozunuyor ama yine de RNA ve çok fazla protein yapımına katılıyorlar. Bu konuda dikkatli olmamız gerekiyor.

Nisan 2023'te yayınlanan bir araştırma da bazı ERV'lerin bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri hedeflemesine yardımcı olduğunu ortaya çıkarmıştı.[21]

Meme kanseri hücreleri
Meme kanseri hücreleri
National Cancer Institute, Dr. Cecil Fox

Peki ERV’ler Bizi Hasta Ediyor Olabilir mi?

Bazı ERVl'er bizi hastalıktan koruyorken bazıları da bizim sağlımız için olumsuz etkiler yaratabilir. Kozak, bu konuda şöyle söylüyor:

Şu anda insan ERV'lerinin hastalıkla ilişkilendirilebileceği olasılığına gerçekten çok ilgi var. Bu noktada pek çok anlamlı kanıt var fakat henüz kesin bir kanıt yok.

İnsan tam anlamıyla bir mozaik türdür ve genomunun yaklaşık %8'i virüslerden gelir. Feschotte'e göre, ERV'lerin tam olarak ne işe yaradıklarını anlamak çok önemli, ancak şu ana kadar bunu başaramadık. Feschotte hayvanlarda ilk keşfedilen ERV'ler kansere neden olduğundan araştırmaların genelde kanser odaklı olduğuna da değiniyor:

Tüm Reklamları Kapat

ERV'ler keşfedildiğinden beri insanlar bunları bir şekilde kanserle ilişkilendirmeye çalışıyordu.

Böylece finansörler, kanser mekanizmalarını ve dolayısıyla potansiyel tedavileri ortaya çıkaracağı umuduyla ERV araştırmasına tonlarca para döktü.[22] Ancak ne yazık ki birçok kişi bu araştırmalardan eli boş döndü.

Kilit nokta, insan ERV'lerinin daha sonra diğer hücreleri enfekte edebilecek virüsler oluşturma yeteneğine sahip olmamasıydı. Feschotte bunların farelerde ve tavuklarda bol miktarda bulunduğunun ve her türlü hastalığa neden olduklarını belirtiyor. Ancak insan ERV'leri, genomun geri kalanı tarafından büyük bir gözetim altında olduklarından viral enfeksiyonlara neden olmuyorlar.

ERV'ler insan genomunda çok yaygın bir şekilde dağıldığı için, birbirlerinden çok uzak çoklu genlerin aktivitelerini koordine edebilirler. Birçok bedensel süreç, genlerin belirli dizilerde açılıp kapanmasına bağlıdır ve ERV'ler bunun kontrol edilmesinde büyük rol oynar. Feschotte bu konuda şöyle söylüyor:

Şimdi ERV’lerin hastalıktaki rolünü farklı mekanizmalar aracılığıyla yeniden gözden geçiriyoruz.”

Tüm Reklamları Kapat

Ancak ERV'lerin hastalıktaki rolü şimdilik anlaşılamıyor.[23] Kesin olan şey, evrimin itici bir gücü oldukları. Virüsler, genomumuza yeni DNA parçaları ekleyerek genetik yapımızda büyük değişikliklere yol açtı. ERV'ler genoma yerleştikten sonra, DNA şeritlerinin çoğaltılmasını veya silinmesini tetikleyebildiklerinden sebep oldukları değişiklikler yararlıysa yayılırlar. İnsanlar da dahil olmak üzere hiçbir hayvan, onlar olmadan mevcut haliyle var olamaz.[24]

Burdan çıkaracağımız bir ders de insanların gerçekten mozaik bir tür olduğudur. Genomumuzun yaklaşık %2'si Neandertallerden gelir.[25] Bazı popülasyonlar ise soyu tükenmiş başka bir hominin grubu olan Denisovalardan gelmiş DNA'lara sahiptir.[26] Ve son olarak genomumumuzun yaklaşık %8'i virüslerden alınmıştır.[27]

2022 Nobel Ödülü, Neandertal Genomunu Dizileyen Evrimsel Antropolog Svante Pääbo'ya Verildi!
2022 Nobel Ödülü, Neandertal Genomunu Dizileyen Evrimsel Antropolog Svante Pääbo'ya Verildi!
Karsten Möbius

Yaklaşık 20.000 protein kodlayan geni biliyoruz ve DNA'mızın önemli bir miktarı virüslerden geliyor. Feschotte, bu konuda şöyle söylüyor:

İnsan gen kataloğu üzerine düşünürseniz, bu neredeyse varoluşsal bir sorudur. Akıllara durgunluk veren bir şey!
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 4
  • İnanılmaz 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: BBC Future | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/03/2024 11:16:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15012

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bellek
Genel Görelilik
Maske Takmak
İklim Değişikliği
Bilim İnsanları
Kök Hücre
Antibiyotik
Mers
Araştırmacılar
Nükleer Enerji
Evrim Ağacı
Böcek Bilimi
Çekirdek
Siyah
Avcı
Temel
Gıda Güvenliği
Uterus
Çevre
Amerika Birleşik Devletleri
Çiçek
Film
Karar Verme
Kuş
Demir
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
M. Marshall, et al. Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın!. (28 Temmuz 2023). Alındığı Tarih: 19 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/15012
Marshall, M., Yağız, C. Y., Alparslan, E., Recep, . (2023, July 28). Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın!. Evrim Ağacı. Retrieved March 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/15012
M. Marshall, et al. “Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın!.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Can Yunus Yağız, Evrim Ağacı, 28 Jul. 2023, https://evrimagaci.org/s/15012.
Marshall, M.. Yağız, Can Yunus. Alparslan, Eda. Recep, . “Virüsler Olmasaydı İnsanlar Var Olamazdı: Bizi Biz Yapan Virüslerle Tanışın!.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Can Yunus Yağız. Evrim Ağacı, July 28, 2023. https://evrimagaci.org/s/15012.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close