Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Baran Cudi Eker
5 gün önce
Ölümün varlığı ve ardındaki bilinmezlik ne kadar ürkütücü olsa da aksi halde ölümün yokluğu da bir ızdırap olurdu belki ölümden daha kötü hayata mecbur kalmış olurduk ölüm "her şeyden" kurtulmaksa kimse kimseyi sonsuza kadar sömüremez sonsuza kadar kötülük edemez sonsuza kadar acı çektiremez ölüm bir çıkış kapısıdır iyiye son verdiği gibi kötüye de son verir yaşamak zorunda olmadığımızı bilmek bizi özgürleştirmez mi.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran 4 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Baran Cudi Eker
5 gün önce
Güç yozlaştırır mutlak güç mutlaka yozlaştırır iktidarlar doğası gereği despotlaşmaya mahkumdur tek yol yönetimsiz yöneticisiz bir toplum 
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hevi Elif Engin
Çeviren 14 Ağustos 2018 10 dk.

Biyolojik antropologlar, insanların büyük kuyruksuz maymunlarla ortak evrimsel ilişkilerini anlamak ve genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek için genetik verileri kullanırlar.

Kuyruksuz maymunlar ailesi, Hominidae, günümüzde hala var olan dört cinsten oluşur: Sumatra ve Borneo  orangutanlarının dahil olduğu Pongo (orangutanlar), batı ve doğu gorillerinden oluşan Gorilla (goriller), şempanze ve bonobolardan oluşan Pan (şempanze ve bonobolar) ve son olarak da insanlardan oluşan Homo (Görsel 1). Bu cinsler arasından, Afrika büyük kuyruksuz maymunları, Pan ve Gorilla yaşayan en yakın akrabalarımızdır. Biyolojik antropolojinin temel odak noktası, maymunlarla sahip olduğumuz ortak evrimsel ilişkileri göstermek, genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek ve son olarak da ‘bizleri insan yapan’ eşsiz adaptasyonları anlamaktır. Bu soruları cevaplamak için, morfolojik, genetik, ekolojik ve davranışsal da dahil olmak üzere pek çok veri türü kullanılmıştır. 20. yüzyıl sonları, insan ve kuyruksuz maymunların ortak evrimsel geçmişine ışık tutan çok sayıda genetik çalışmaya şahit olmuştur. Bu çalışmalar, büyük kuyruksuz maymun türlerinde görülen çeşitliliğin hangi evrimsel süreç sonucunda ortaya çıktığı ve bu süreçlerin türler arasında nasıl farklılaştığı konularını da gündeme getirmiştir. Bu çalışmalar aynı zamanda, Pliyosen Çağ ve Buzul Çağı süresince bir arada yaşayan inanılmaz hominin çeşitliliğine katkıda bulunmuş olabilecek faktörlere ek olarak insanlar ve Afrika kuyruksuz maymunlarının son ortak atasındaki türleşmeyi teşvik etmede katkısı olabilecek faktörler hakkında tartışmalara da sebep olmuştur (Foley 2002).

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Canberk Çolak
Canberk Çolak
297K UP
Yazar 26 Temmuz 2019 2 dk.

''Yer çekiminin çok az olduğu bir ortamda nasıl tarım yapılabilir?''

Bu soru uzun yıllardır SpaceX, Virgin Orbit ve Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) gibi uzay kurumlarının önemli projelerine yön vermiştir. Çünkü bir araştırma için uzaya gönderilen astronotların bir öğünlük yemekleri bile 7500 doların üstünde bir fiyata mal olmaktadır. Uzay görevlerine kaç astronot gönderildiğini ve bu astronotların ne kadar süre uzayda bırakıldığını hesaba dahil edince ortaya çok büyük bir mali yük çıkıyordu ve bu durum projelerin sürdürülebilirliğini büyük ölçüde etkiliyordu. Bu yüzden uzay daireleri tarafından "uzayda tarım" (space farming) projeleri öne sürüldü.

47
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 26 Ocak 2022 22 dk.

Rothmund-Thomson Sendromu (RTS), vücudun birçok bölümünü etkileyebilen nadir bir genetik bozukluktur. Bozukluk, belirgin cilt anormallikleri, seyrek saç, kirpikler ve/veya kaşlar, kısa boy, iskelet ve diş anormallikleri ve artan kanser riski, özellikle kemik kanseri (osteosarkom) ile karakterizedir.

Hastalar tipik olarak bebeklik döneminde Rothmund-Thomson Sendromu belirtileri göstermeye başlar ve ortaya çıkan ilk özellik, yanaklarda başlayan ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine yayılan bir döküntüdür. Döküntü yavaş yavaş kronikleşir ve ömür boyu devam eder.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gonca Çelik
Gonca Çelik
167K UP
Yazar 11 Haziran 2019 10 dk.

Escherichia coli (yazıda E. coli olarak kısaltılacaktır) ilk olarak 1885’te Dr. Theodor Escherich tarafından sıcakkanlı organizmaların sindirim sisteminde fekal kontaminasyonun indikatörü olarak tespit edilmiştir. Fekal kontaminasyon, gıda bilimi ve teknolojisinde ham maddenin veya son ürünün dışkı ile kirlenmesi demektir. Buradaki ham madde ve ürün süt ve yoğurt gibi besinler olabilir. E. coli’nin indikatör olarak kullanılmasının sebebi, kendisinin de dışkı kaynaklı bir mikroorganizma olmasıdır. Dolayısıyla bir gıdada, ham madde veya bir gıda araç-gerecinde E.coli’ye rastlanılması durumunda, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak buralara dışkının bulaştığını anlarız.

Bir bakteriyi fekal indikatör olarak seçebilmemiz için kendisinin diğer bakterilere göre bazı farklı özelliklere sahip olması gerekmektedir. Öncelikle bağırsak kökenli olmalıdır. Dışkıdan izole edilebilmelidir, çevresel koşullara karşı dayanıklı olmalıdır ve gıdalarda çok düşük düzeylerde bulunsalar bile tespit edilebilir olmalıdırlar. 

54
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tuğba Gürcan
Yazar 8 Haziran 2014 4 dk.

Kendinizi şöyle bir durumda hayal edin: Görsel algı hakkında olan bir psikoloji deneyine katılmayı kabul etmişsiniz. Geniş bir masa etrafında oturan son kişisiniz. Araştırmacı, size ve yanınızdaki altı kişiye şu soruyu soruyor: Aşağıdaki fotoğrafta, sol taraftaki çizgi, sağ taraftaki üç çizgiden hangisiyle eşit boydadır?

Oldukça basit, öyle değil mi? Katılımcılar sırasıyla doğru cevabı verir: Her biri, 2 numaralı çubuğu seçer. Siz de öyle! Daha sonra standart çizginin boyu bir diğeriyle aynı olacak şekilde değiştirilir ve katılımcılardan yine aynı şey istenir:

37
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Seslendiren 1 Eylül 2019 13:22
Einstein’ın en ünlü sözlerinden biri “Tanrı zar atmaz” sözüdür. Bu sözün halk arasındaki yaygın yorumu, bu makalede de düzeltilmek istenen iki yaygın...
45
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 25 Ocak 2019
Günümüzdeki hemen her biyolog evrimi bir gerçek olarak kabul etmektedir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Eray Şeyhan
İnceleyen10 5 gün önce
La Mettrie, bu eserini 18. yüzyılda anonim olarak yayımlamasına rağmen, Makine İnsan yazıldığı günden itibaren yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. “İnsan bir makinedir” görüşü, özellikle ruhun ölümsüzlüğüne ve tanrısal yaratılışa inananlar tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Zira bu düşünce, Tanrı’ya, ruhun varlığına ve özgür iradeye yer bırakmıyordu. Materyalist ve hazcı bir etiği savunduğu için, birçok kişi onun fikirlerinin ahlaki yozlaşmaya yol açacağını düşünmüştür. La Mettrie’ye göre erdem, acıdan kaçma ve haz alma ilkesine dayanıyordu. Bu yaklaşım, geleneksel ahlak anlayışıyla taban tabana zıttı. La Mettrie, bu radikal fikirlerini, kendisinden önceki düşünürlerin görüşlerini sentezleyerek temellendirir. Özellikle Descartes ve Locke’un etkisinden yola çıkarak, insanın ruhsuz bir makine gibi işlediğini ileri sürer. Bu iddialarını ise ampirik gözlemlerine dayandırır; çünkü kendisi her şeyden önce bir hekimdir. Makine İnsan’ın bazı bölümlerinde, insana yakın canlıların beyin yapılarından söz eder ve bunu oldukça anlaşılır, hatta yer yer dikkat çekici bir üslupla dile getirir. Bugün hâlâ önemini koruyan Makine İnsan, yalnızca 18. yüzyılın değil, günümüz düşünce dünyasının da etkili eserlerinden biridir. La Mettrie’nin insanı doğanın bir parçası olarak görmesi ve zihinsel süreçleri bedensel işlevlerle açıklaması; nörobilim, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi çağdaş bilim dallarının yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Günümüzde insan zihnini açıklamak için artık ruh kavramına ihtiyaç duyulmaması, La Mettrie’nin sezgisel olarak öne sürdüğü fikirleri doğrular niteliktedir. Her ne kadar döneminde dışlanmış olsa da, Makine İnsan fikri, insanı anlamamızda bilimsel düşüncenin önemine dikkat çeker.
Kitap
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Man a Machine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gizem Çetin
Gizem Çetin
119K UP
Bu konuda bir uzmanlığım yok. 10 Mart Sen de Cevap Ver
Bu soru, Abdulkadir Özcan tarafından sorulmuştur.
Modern dünyada kadın ve erkek neden mutsuz? Sistem mi hatalı?
Modern dünyada kadın ve erkek neden mutsuz? Sistem mi hatalı?

"Modern dünyada kadın ve erkek neden mutsuz?" sorusu çok genel bir yargı içeriyor. Modern dünya derken bugün mü kastediliyor? Yoksa Sanayi Devrimi'nden sonraki modernleşme sürecinin tamamı mı? Hangi coğrafyadaki kadın ve erkeklerden bahsediliyor? ABD ya da Avrupa mı, Türkiye mi, yoksa dünya genelinde mi? Dünyayı bu konuda genelleyebilir miyiz gerçekten? Bu mutsuzluk neye göre belirlenmiş?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan verilen linkte[1] kadın-erkek arasındaki farkları yorumlamış. Fakat modernizm konusunda, gelenekselci bir tavırla önyargılı davrandığını düşünüyorum. "Modernizm bize erkek ve kadının cinsel kimlik sınırlarını kaldırmayı önermektedir," demiş fakat kadının sosyal haklarını kazanması, modernizmin ortaya çıkmasından epey sonradır.

"Modernizm veya çağdaşlık, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Batı toplumunda sanayileşme, kentleşme ve teknolojik ilerlemenin getirdiği hızlı değişimlere bir yanıt olarak ortaya çıkan kültürel ve sanatsal bir harekettir." [2]

Tüm Reklamları Kapat

Kadın haklarının günümüzdeki kadar gelişmesi ise çok daha geç gerçekleşti. 1980'lere kadar birçok Avrupa ülkesinde kadınların eşlerinin izni olmadan çalışma hakkı yoktu. İsviçre'de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi 7 Şubat 1971'de gerçekleşirken İsviçre'ye bağlı Appenzell kantonunda 1990'ı buldu. [3]

Tarhan'ın kadınların çalışmasına olumsuz bir gözle baktığı anlaşılıyor. Fakat "Modern dünyada kadınlar iş hayatında daha fazla yer aldığı için hem kadınlar hem de erkekler giderek daha mutsuz hale geliyor." önermesi geleneksel bir önyargıdan fazlası değil. Kadınlar yüzyıllardır tarlalarda, evlerde, bahçelerde çalışıyorlardı ama son elli yıldır emeklerinin karşılığını alıyorlar.

2003-2020 arasındaki mutluluk düzeyinin değişimini kıyaslayan istatistikler var[4] fakat Türkiye'de kadınların iş hayatına girmesinden önceki yılları kapsayan geniş bir araştırma bulamadım. Bu yüzden kadınlar iş hayatında daha fazla yer aldıkça toplumun mutluluk düzeyi nasıl değişiyor bilmiyorum ama ev hanımı annelerin çalışan kızları olarak, kocasına ekonomik olarak bağımlı olduğu için şiddete uğrayıp aldatılsa bile boşanamayan büyüklerimizden çok daha mutlu olduğumuz kesin.

Kaynaklar

  1. T. C. Ü. Üniversitesi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Kadın Ve Erkek Farklılıklarına Rağmen Eşittirler”. Alındığı Tarih: 10 Mart 2025. Alındığı Yer: Üsküdar Üniversitesi | Arşiv Bağlantısı
  2. V&A. V&A · What Was Modernism?. Alındığı Tarih: 10 Mart 2025. Alındığı Yer: V&A | Arşiv Bağlantısı
  3. Prof. Dr. Esma SARIKAYA. (2019). Kadının Siyası Hakları Tarihçesi.
  4. TÜİK. Tüik Kurumsal. Alındığı Tarih: 10 Mart 2025. Alındığı Yer: TÜİK | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Taner Beyter
Taner Beyter
395K UP
Yazar 18 Eylül 2019 20 dk.

Zaman Felsefesi diğer felsefe disiplinleriyle farklı türden ilişkiler kuran bir çalışma alanıdır. Dil-zaman ilişkisi, fenomenoloji, din felsefesi ve fizik felsefesi gibi alanlardaki zaman tartışmaları tarihsel olarak güncelliğini bir şekilde korumaya devam etmektedir. Ancak biz çağdaş tartışmaları tanıtarak analitik zaman felsefesindeki A ve B serisi yaklaşımlarını kısaca tanıtmayı amaçlıyoruz.

Zaman felsefesinin hem diğer alanlarla ilişkisine dair en güzel örneklerden biri hem de felsefe tarihindeki konumu Augustinus’un idrak etmeyi şimdiki zaman, hatırlamayı geçmiş zaman ve beklentiyi gelecek zamanla ilişkilendirmesi olabilir. Bilişsel süreçler ile zaman arasında böylesi bir ilişki kurmak dönemin şartlarına göre bir hayli heyecan verici. Bu ilişki kurma tarzı farklı biçimlerde modern dönemde de devam edecektir. Ancak yazımız içerisinde bu tarz zaman felsefesi çalışmalarından söz etmeyeceğiz. Bu nedenle profesyonel felsefeyle ilgilenmeyen Türk okuyucular Heidegger, Bergson, Husserl ya da Paul Ricoeur gibi filozofların olmadığı bir zaman felsefesi çalışmasının nasıl mümkün olacağını merak edebilir. Özellikle McTaggart ile başlayan analitik zaman felsefesi hakkında bir giriş yazısı yazmayı amaçladığımız notunu özellikle düşelim. 

142
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Serkan Yasin Dirice
İnceleyen10 12 Kasım 2021
Modern insanın başlıca sıkıntılarından olan "beden" ile ilgili sorunları evrimsel bir temele dayandıran ve hareket-beslenme ikilisinin insanlar için neden elzem olduğunu yine evrimsel süreçle açıklayan bir kitap. Sinan hoca kitapta ara sıra Arapça ve Farsça kökenli kelimeler kullansa da, ki bilinmedik kelimeler değil, anlatım dili sade ve oldukça akıcı... Ayrıca biyoloji altyapınız olmasa dahi çoğu teknik bilgiyi en basite indirgeyerek anlatmış. Modern yaşama "evrim"in gözünden bakmak isteyen herkese tavsiye ederim. 7.5/10
9.1/10
(10 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close