Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 3 gün önce 9 dk.

Aile içi sorunlar, ekonomik zorluklar, salgın hastalıklar, doğal afetler, toplumsal travmalar, okul ya da iş hayatındaki baskılar… Stres kaynakları hayatımızın her döneminde bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu zihinsel yük göz ardı edilmemeli; çünkü stres ister akut (hızlı ilerleyen veya kısa süreli), ister kronik (uzun süreli veya süreğen) olsun kalbimiz üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Söz konusu baskı, özellikle risk altındaki kişiler için, kalp krizini (akut miyokard enfarktüsü) bile tetikleyebilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir!

Stres birçok farklı yoldan kalp-damar (kardiyovasküler) sistemi sağlığını etkiler. Uzun vadede, halk arasında "damar sertliği" olarak bilinen, damarların daralıp tıkanmasına yol açan ateroskleroz gelişiminde rol oynar. Bu da zamanla koroner arter hastalıkları gibi ciddi rahatsızlıkların temelini oluşturur. Akut dönemde ise daha dramatik etkiler ortaya çıkabilir. Özellikle hali hazırda koroner arter hastalığı bulunan kişilerde, strese bağlı gelişen ani bir elektrofizyolojik sapma, ani kalp durmasına kadar varabilecek trajik sonuçlara neden olabilir. Bilimsel çalışmalar depremler, terör olayları ve hatta futbol maçlarının bile ani kardiyak olayları tetikleyebileceğini göstermektedir.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 23 Haziran 2015 5 dk.

Örümceklerin birçoğu ufacıktır, hele ki zehirli olanların... Ancak Dünya'nın en zehirli hayvanları listesinde üst sıraları zorlayan örümceklerin büyük bir kısmı, son derece ufak böceklerle ve kimi zaman diğer örümceklerle beslenir. Buna karşılık bu hayvanların zehirleri, bir atı veya bir insanı saniyeler içerisinde öldürebilecek kadar zehirlidir! İyi ama evrimsel süreçte neden bu kadar güçlü bir zehir evrimleşmiş olsun ki? Sadece avlandığı hayvanları öldürebilecek kadar bir zehir fazlasıyla yeterli olmaz mıydı? Harika bir soru ve harika bir cevabı da var! 

Örümceklerin, özellikle de sözünü ettiğimiz aşırı zehirli (ve çoğunlukla Avustralya'da yaşayan) örümceklerin avladıkları böcekler ve diğer örümcekler, aşırı hızlı hayvanlardır. Çoğu zaman zehirli örümcekler, avlarına nazaran oldukça hantal ve kısa mesafede etkili olabilen canlılardır. Avları saniyeler içerisinde desimetrelerce uzağına kaçabilecekken, zehirli örümcekler genellikle tuzak olarak kurdukları ağlarda veya kuytu köşelerde öylece bekliyor olacaktır. Bu durum, avlanmayı güçleştirmektedir.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Mehmet Ali Döke
Çeviren 19 Ekim 2016 12 dk.

Canlılar doğaları gereği rekabetçidir; fakat işbirliği de yaygındır. Genler, genomlarda işbirliği yaparlar; hücreler, dokularda işbirliği yaparlar; bireyler, toplumlarda işbirliği yaparlar. İçlerinde toplu eylemin bireyler arasındaki işbirliğinden doğduğu hayvan toplumları yüksek düzeyde toplumsal karmaşıklık sergilerler. Bu gibi toplumlar yalnızca böcekler, memeliler ve kuşlar arasında yaygın olmayıp amip gibi basit türlerde bile görülürler (Görsel 1).

Hayvan toplumları yapı bakımından üreme yetisine sahip tek bir dişinin yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca kısır işçi tarafından desteklendiği tümtoplumsal (ösosyal) böcek kolonilerinden bir veya daha çok üreyen birey ile az sayıda üremeyen bireyden oluşan ve işbirliği yaparak üreyen omurgalı topluluklarına kadar değişiklik gösterirler. Toplu halde yaşayan türlerin çeşitliliği göz önüne alındığında neden bazı türler karmaşık toplumlar oluşturur da onlarla yakın akraba olan diğer türler oluşturmazlar? Bu toplumlar içinde neden bazı bireyler üremeye yatkınken diğerleri kendi üreme çabalarını erteleyip başkalarının yavrularını yetiştirmeye yardımcı olurlar? Bu ve başka soruların yanıtlarını belirlemek, toplulukların nasıl ve neden oluştuklarını ve topluluklar içerisinde bireylerin davranışsal rollerinin nasıl belirlendiğini düşünmeyi gerektirir. 

62
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anıl Şahinbaş
Seslendiren 26 Kasım 2019 5:19
DNA, Dünya'daki her türlü yaşamı tanımlayan, 4 adet veri kodlayan molekülden oluşan bir diziyi bünyesinde barındıran, burulmuş bir yapı iskelesidir. Ama...
22
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Sena Küçükkıvanç
İnceleyen10 1 gün önce
Önemsiz Biri filminde, Hutch Mansell karakterinin o bildik sıkıcı banliyö hayatından kopup kendini bir anda şiddetin göbeğinde bulması, aslında uzun süredir biriken kronik stresin altında yatan bastırılmış agresyonun adeta ders kitaplarındaki gibi bir patlaması. Evdeki o meşhur soygun vakasıyla birlikte, adamcağızın amigdala-hipokampus devresine kazınmış eski travma kayıtları bir anda depreşiyor ve hipotalamus-hipofiz-adrenal (HHA) ekseni resmen alarma geçiyor; bu da haliyle sempatik sinir sisteminin köklenmesine, noradrenerjik ve adrenerjik sistemlerin tavan yapmasına neden oluyor. 😂Kısacası, o gördüğümüz sakin, efendi adam maskesinin altında, meğer yılların birikimiyle, muhtemelen eski "işlerinden" yadigar, travma kökenli bir disosiyatif eşik düşüklüğü ve içten içe kabullenilmiş bir çaresizlik yatıyormuş ki, bu da katartik bir şiddetle aniden fışkırıyor. Sanki uzun süre kortizol banyosu yapmış vücudun aniden adrenalin ve noradrenalin şokuna girmesiyle "savaş ya da kaç" mekanizmasının direkt "savaş" modunda takılı kalması olayı bu. Hele bir de ailesini koruyamadığı düşüncesi var ya, işte o son damla oluyor ve bu nörobiyolojik kasırga, içindeki "önemsiz" adamı silip süpürüyor, yerine karşımıza turp gibi, özel eğitimli ve tehlikeli bir "uzman" çıkıyor.
9.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2019 48 dk.

Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.

Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”

351
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
5 gün önce
Zekanın dili olsa…
Akıl; zekanın yaşama yediriliş oranıdır. Yaşama yedirilmeyen aklın ceremesi hep zekanın hanesine yazar.
Hem de tükenmez ve silinmez bir kalem ile...


1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce İstanbulÜcretsiz23 Mayıs
Öğrenci Matematik Çalıştayı XI
23 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 23 Mayıs 2025 16:00 tarihine kadar.

İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü olarak bu yıl Matematik Çalıştayımızın 11. 'sini düzenliyoruz.

Etkinliğimiz; matematik bölümünden mezun olmuş, farklı alanlarda kendini geliştirmiş, kariyer hedeflerimize ilham verecek isimleri bir araya getirecek.

Konuşmacılarımızın bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak istersen aşağıdaki formu doldur, etkinlik gününde aramızda yerini al.

Katılım formu;

https://forms.gle/b4dLBBKKKeLodRQ18

Daha detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.https://www.instagram.com/iumatematik/

Devamını Göster
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Ümit Solmaz
Alıntıyı Ekleyen 7 saat önce
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!
AĞZIMIN TADI
Oktay Rifat HOROZCU
Kaynak: biyografi
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 5 gün önce 21:10
Plastiklerin Kalbe Zararı - İyonlaşmada Yeni Bulgular - Aşı Kolunun Antikora Etkisi... Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
8
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Çağatay Duruk
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Kırklareli
Pınarhisar ilçesi, Yenice köyü sınırları içinde, Çıplak tepe mevkiinde 03.05.2025 tarihinde gözlemledim. Burada rakım 840 metredir. Çıplak tepe bazı haritalarda gözükmez, tüm haritalarda gözüken Mahya tepenin yakınındadır.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ece Erdem
Ece Erdem
71K UP
İnceleyen8 15 Eylül
‘Kişi nasıl olduğu kişi olur' başlığı altında, nietzsche'yi kendi tarzıyla okuyoruz. Nietzsche'nin aforizmalarla dolu söylevleri Shakespeare'in tiyatrolarını hatırlatır bana. Devrik cümleler, duvara çarpmış gibi hissettiren kinayeli ifadeler…
‘’benim bir sözcüğüm tüm kötü içgüdüleri çarpar insanın yüzüne’’ der. Çünkü derin düşünce ve haşarılık nazikçe el ele tutuşur onun felsefesinde.

İşte bu insan, ben de üst insan diyor nietzsche ve üstinsanın gerekliliğinden bahsediyor. Hristiyan ahlakını ve idealizmi reddederek nasıl bir hayat sürmemiz gerektiğini anlatıyor. Eğer onu böylr buyurdu zerdüşt'ten tanımasaydım bu egoya sahip birini pek ciddiye alır mıydım bilemiyorum. Nietzsche, iğneleyici sözler ve aforizmlardır. Bölüm başlıkları bile: neden böyle bilgeyim ben? Neden böyle akıllıyım ben? Ve neden böyle iyi kitaplar yazıyorum?dur :) Egonun yanında bir de çelişki barındırır söylemleri. Herkesi eşit gördüğünü söylerken ‘en düşükleri bile’ diye parantez açar. Tanrının öldüğünü haber verir ama ona dua edip ondan yardım ister. Sonrada deccal olduğunu söyler bize:)

Günün sonunda onun derdi diğer insanlardı. Üstinsan olamayan ve olmak istemeyenlerdi. Ve tek derdi bu da değildi. Elinde bir çekiç vardı ve önünde de yontulması gereken insanlar. Çekiç darbeleri bir idealizme bir de Hristiyan ahlakına iniyordu. Onun için yaşam ideale uygun yaşamak değildi. Aynı zamanda gidileceğinden emin olunmayan öbür dünya için yapılması gerekenler de yaşamaktan sayılamazdı. Yaşam bugündü. Çünkü ‘ahlaki insan, düşünülür dünyaya, fiziksel insandan daha yakın değildir.-çünkü düşünülür dünya yoktur’ derdi. Bu ifade insanın ‘metafizik ihtiyacının’ köküne vurulacak balta işlevini görebilir. Şimdiye kadar gelinen zamana kadar din, ahlak, tanrı, ebedi kavramlarla gelinmiştir . Nietzsche tanrıyı günümüz insanı için öldürerek çok büyük bir sonuçlar yaratmasını istemiştir-fakat bunun insanın hayrına mı şerrine mi olacağını kim söyleyebilir?

Felsefenin sonu yoktur ve benim yazacaklarım da bu kadar değildir. Fakat bir şeye daha kulak asmamız gerek. ‘’bir gün Hristiyan rahiplerinden, ‘sinsi bir cüce türünden’, ‘yerin altında yaşayanlardan’ söz eder gibi, kinayeyle söz edilecek…’’ peki bağnazca onun yolundan gidenlerden ne diye söz edilecek?

Keyifli okumlar:)
Kitap
9.3/10
(6 Kişi)
Puan Ver
Kişi Nasıl Olduğu Kimse Olur
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close