Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Bk Bk
Bk Bk
1,746 UP
'Öğrenciyim, her zaman bilime ilgiliydim' 12 saat önce Sen de Cevap Ver

Nükleer sanayi çok enerji sağlayabiliyor ama bunun için santralleri güvenli inşa etmek gerek. Günümüzde patalayacak olan herhangi bir nükleer santral muhtemelen Çernobil'de olan kadar büyük olmayacaktır çünkü şimdiki santraller daha güvenli fakat dikkat edilmesi şart.

Halk arasında fazla nükleer karşıtı kişilerin olmasının bir sebebi, ABD ve Rusya gibi caydırıcı nükleer güce sahip ülkelerin o nükleer silahları kullanıp hem milyonları öldürüp hem radyasyon salınımı yapıp hem de Dünya'nın dengesini bozmasından endişelenmelerinden olabilri.

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2011 1 sa.

Genel olarak, fosiller üzerinden ilerleyeceksek, bilmemiz gereken şey, yer kabuğunda derinlere indikçe, zamanda geriye gittiğimizdir. Çünkü ilk fosilleşen kemikler, yer katmanlarının en altında yer alır, fosilleşmenin gerçekleşmesinden sonra günümüze kadar, o katmanın üzerine birçok yer katmanı oluşmuştur. Bu sebeple derinlerden yüzeye yaklaştıkça, zamanda yolculuk yapıp geçmişten günümüze ulaşırız. Bugünün kemikleri de, geleceğin yeryüzü için derin katmanlarda yer alacaktır. Bunu bilmekte fayda var. Ayrıca arkeoloji, paleontoloji ve paleoantropoloji son derece yavaş ilerleyen, sonuçların çok uzun sürelerde alınabildiği bilim dallarıdır. Filmlerden veya çeşitli kaynaklardan sanıyoruz izlemişsinizdir, ancak devasa bir dinozorun kemikleri veya antik bir buluntunun yeryüzüne çıkarılabilmesi için diş fırçalarına benzer çok ufak ve yapıya zarar vermeyecek aletlerle, milim milim kazmak gerekmektedir.

Çok yavaş ilerlemek zorundalar, çünkü fosiller çok hassastırlar ve kolayca dağılabilirler. Üstelik sadece kazı işleri de değil; fosiller çıkartıldıktan sonra laboratuvarlara taşınması, onlarca farklı test ve analizden geçirilmeleri, test sonuçlarının başka bilim insanlarınca tekrarlanıp onaylanması süreci oldukça sancılıdır. Bu da, bilim insanları olarak bizlerin evrimsel kanıtlara ulaşma hızımızı düşürmektedir. Bu sebeple muhtemelen gezegenimiz içerisinde bulunabilecek fosillerin milyonda birine bile henüz ulaşabilmiş değiliz. Orada bir yerlerde, sayısız fosil yüzeye çıkmayı bekliyor. Ancak bu, elbette evrimsel analiz açısından çok büyük bir dert değildir, çünkü eldeki verilerle dahi sayısız türün evrimi kolaylıkla ispat edilebilmekte, bilip bilebileceğiniz neredeyse her türün evrimsel geçmişine dair iyi kötü bazı fosil izleri elimizde bulunmaktadır. Kimi zaman bu fosiller eksiksiz geçişleri göstermekteyken, kimi zaman aradaki bazı basamaklar henüz keşfedilmemiş olabilir. Ancak bu ikinci gruptaki evrimsel örnekler dahi, aradaki evrimsel geçişi (eksikliklerden ötürü biraz sıçramaları olsa bile) net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kısaca evrim, aklınıza gelebilecek her tür ve bu türlerin atalarına ait fosil kayıtlarıyla gösterilebilmektedir. Hele ki söz konusu tür grubu insansılar, yani günümüz modern insanları ve atalarıysa...

361
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Nisan 2014 14 dk.

Bir önceki yazımızda, diğer yazı dizilerimizde daha genel kapsamda ele aldığımız seçilim olgusunun daha akademik detaylarına girmiştik ve farklı sayıdaki lokus sayısıyla ifade edilen özelliklere göre geliştirilen farklı modellerin varlığından söz etmiştik. Ancak daha önemlisi, mutasyonların evrimin ana mekanizması olamayacağı gerçeğini matematiksel olarak ispatladıktan sonra, mutasyonların yarattığı varyasyonlar üzerine etki eden seçilimin ne kadar önemli bir evrimsel kuvvet olduğunu sözel olarak açıklamış, örnekler vermiştik. Şimdi ise bu konunun matematiğine girerek, mutasyonlara kıyasla seçilimin ne kadar hızlı bir şekilde evrimi tetikleyebileceğini göstereceğiz. Böylece matematik alet çantamıza yeni formüller ekleyerek, Hardy-Weinberg Dengesi'nin ikinci kuralı olan "Dengenin var olması için seçilim olmayacak." ilkesini bozsak bile popülasyonların evrimsel analizi nasıl yapabileceğimizi göreceğiz.

Öncelikle, herkesin genel hatlarıyla bildiği seçilim olgusunu sayısal bir düzleme oturtalım: Yine tek lokuslu (2 alelli) bir model kullanacağız, en basitini yani. Alellerimizin adı B1 ve B2 olsun bu defa. Tıpkı A ve a gibi; ancak farklı harflere ve isimlendirmelere de alışın diye böyle yapmayı uygun görüyoruz. Hemen bir başlangıç frekansı tanımlayalım:

86
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Erman Kaya
Erman Kaya
29K UP
Çeviren 7 Ağustos 2020 1 dk.

Dünyanın en ünlü molekülü olan çift sarmalDNA, bazen bir kez daha ikiye katlanır. Araştırmacılar, bu dörtlü sarmallı formu, sağlıklı insan hücrelerinde ilk kez buldular.

Dört iplikli DNA daha önce bazı kanser hücrelerinde ve laboratuvar bazlı kimya deneylerinde görülmüştü; ancak bu molekül, ilk kez sağlıklı ve canlı insan hücrelerinde, normal hücresel süreçler tarafından oluşturulan kararlı bir yapı olarak görüntülendi. Imperial College London'dan Marco Di Antonio, şöyle diyor:

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Onur Göksel Yokuş
Yazar 16 Temmuz 2019 44 dk.

Zihin felsefesi denildiği zaman, pek çok kişi, Descartes'ın yıllar yılı dillendirilen ama derinine pek inilmeyen "Düşünüyorum, o halde varım." sözünü anımsayabilir. Nitekim Descartes, modern felsefenin kurucusu olarak ve zihin felsefesiyle ilgili en önemli problemlerden birisi olan zihin-beden ayrımı sorununu ortaya atarak da, bu alanın ortaya çıkışında önemli ölçüde etkili olmuştur. 

Descartes'ın bu girişimi, alanla ilgili ilk gözle görülür çalışmayı başlatması anlamında önemliydi. Lakin bugün "zihin felsefesi" denildiği zaman, bu disiplin içerisinde çalışan kişilerin aklına Descartes ve düalizmden çok daha fazlası gelmektedir. Kavram olarak zihin dediğimiz zaman, onu teşkil eden unsurlar, zihin felsefesini ana hattan ilgilendiren bir tartışma olarak zihinsel dediğimiz şeyin kendisinin fiziksel olup olmadığı ve zihnin kendisini açıklamaya çalışan teoriler bu alanın çalışanları tarafından farklı şekillerde ele alınarak tartışılır. Bundan beş yüz sene öncesine kıyasla bugün, zihin kavramını ele almak ve irdelemek için çok sayıda düşünsel yapı geliştirildiği söylenebilir.

213
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Öykü Kutlu
Öykü Kutlu
102K UP
İnceleyen6 29 Ocak
''Lakin merak, rahat vermeyen, ahlâk tanımayan bir tutkudur.''
Sheridan Le Fanu, 1872 tarihinde yazılan bir kitap için oldukça cesur davranmayı ve dönemine göre farklı bir perspektif kazandırmayı başarabilmiş bir yazar. Sadece lezbiyen bir ilişkiyi konu alması ve kadın bir vampir figürü yaratarak cesur davranmamış, üstelik kitapta açıkça dile getirilmese de ince akıl oyunlarıyla dönemin dini yobazlığına fazlasıyla göndermede bulunmuştur. Akıcı bir üslupla yazılmış her bir satır, bir diğer sayfaya geçmek için okuru teşvik edici nitelikte. Uzun ve karmaşık cümlelere, kurgulara yer verilmeden yazılması, okurken beni en çok mutlu eden şeylerden biriydi. Fakat kitabın kendi fikrimce eksik yanlarından biri hikayenin aceleyle yazılmış gibi bir hava vermesi. Finale geldiğinizde biraz eksik kalmış, tam tamamlanmamış bir hikaye okumuş gibi hissedebilirsiniz. Yine de gotik edebiyat türlerini seviyorsanız bu kısa yolculuğa bir şans vermenizi tavsiye ederim.
Kitap
7.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
Eseri Ekleyen 5 gün önce Film
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : F1: The Movie
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
4 gün önce
Virginia Üniversitesi ve Ulusal Sağlık Enstitüleri'nden bilim insanları, hücre çevresindeki veziküler organellerin %10'unu oluşturan hemifuzomları keşfetti. Kryo-elektron tomografi kullanılarak görüntülenen bu organeller, vezikül oluşumunu kolaylaştırarak hücresel sıralama ve geri dönüşüm süreçlerinde kritik rol oynuyor. Hemifuzomların işlevsel bozuklukları Hermansky-Pudlak sendromu gibi albinizm, görme sorunları ve kan pıhtılaşma bozukluklarına neden olan genetik hastalıklarla ilişkilendiriliyor. Bu keşif, karmaşık genetik hastalıkların tedavisinde yeni stratejiler geliştirilmesine yol açabilir.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Uyarlayan 1 Mart 2019 1 dk.

Farelerin gözüne retinal nanoparçacıklar enjekte edilerek görünür ışığın yanında 10 haftaya kadar kızılötesi ışığı görebilmeleri sağlandı! Üstelik hem gündüz, hem gece vakti! Yan etkileri ise oldukça ihmal edilebilir.

İnsanlar ve diğer birçok memeli, retinalarındaki foton bağlayan opsinleri nedeniyle elektromanyetik spektrumdaki görünür ışık denilen bir dizi dalga boyunu (400-700 nm) görmekle sınırlıdır. Ancak daha uzun bir dalga boyuna sahip olan kızılötesi (INR) radyasyon etrafımızdadır. İnsanlar, hayvanlar ve diğer nesneler kızılötesi ışık emer ve yansıtabilirler. Dalga boyu çok büyük olduğu için birçok memelinin fotoreseptörler bunu algılayamaz.

74
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Devrim Açıkalın
Seslendiren 23 Eylül 2020 9:22
Kadına yönelik cinsel şiddet, tür ve yoğunluğu farklı olmakla beraber dünyanın hemen her yerindeki kadınların ortak sorunlarından biridir. Cinsel şiddet...
26
Söz
Emircan Direbol
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikbalini kaybetmeye mahkumdurlar.
Kaynak: Açıklama yoktur.
20
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ömer Ekmel Kara
Yazar 6 gün önce 5 dk.

2024 yılının mayıs ayında Nielsen ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir araştırma, dövme yaptırmanın lenf kanseri riskini artırabileceği yönündeki bulgularıyla medyada geniş yankı uyandırdı.[1] Hemen ardından, Danimarka’da Clemmensen ve ekibi tarafından yapılan ve ikiz bireyleri kapsayan bir diğer çalışma da dövme ile lenf ve deri kanseri arasında istatistiksel bir bağlantı olabileceğini öne sürdü.[2] Peki, bu çalışmalar gerçekten dövme ile kanser arasında anlamlı bir ilişki kurabildi mi? Bu çalışmaların bulgularını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için öncelikle dövmenin vücuttaki genel etkisini ve araştırmanın neden dövme ile kanser arasında bir ilişki aradığını anlamak gerekir.

Dövme, binlerce yıldır insanlar tarafından dini, kültürel veya estetik nedenlerle kullanılan bir ifade biçimidir. En eski dövme örneklerinden biri, Alp Dağları’nda bulunan "Buz Adam Ötzi"ye aittir. MÖ 3370–3100 yılları arasında yaşadığı belirlenen Ötzi’nin vücudunda çeşitli dövme izlerine rastlanmıştır. Benzer figüratif dövmeler, Antik Mısır'da hem erkek hem kadın mumyalarında bulunmuştur.[3]

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 9:06
Şişe burunlu yunuslar, yüksek zekaları nedeniyle karmaşık numaraları öğrenebilen ilginç deniz memelileridir. Bu kıvrak canlılar doğada saatte 30 kilometreye...
20
Tüm Reklamları Kapat
Mert Karagözoğlu
Çeviren 10 Haziran 2024 1 sa.

Randy Haas, Peru'da bulunan And Dağları'nda 9 bin yıl önce ölmüş ve av malzemeleriyle gömülmüş bir insanın iskeletine rastlar. İskelet, genç bir kadına aittir ve beraberinde bazı sorular getirir; insanlık tarihi boyunca gerçekten yalnızca erkekler mi avlanmıştır?[1]

Daniel Miller, Brezilya, Kamerun, Şili, Çin, İrlanda, İtalya, Japonya, Doğu Kudüs ve Uganda dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde insanların akıllı telefonlarını nasıl kullandıklarını araştıran küresel bir araştırma ekibinin bir üyesidir. Araştırma, akıllı telefonların farklı kültürel bağlamlarda yerine getirdiği fonksiyonları aydınlatmayı hedeflemektedir. İrlanda'ya odaklanan Miller da akıllı telefonlarımızın bireysel bir avatara dönüştüğünü; telefonu kullanan kişinin sosyal kimliğinin ifade edilmesinde ve canlandırılmasında rol oynadığını öne sürer.[2]

29
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Emirhan Kurtak
Blog Yazarı

uzaya giren ilk yapay nesne bir alman V-2 füzesi oldu, Haziran 1944'te 176 km irtifa ile alt yörünge test uçuşu yapmıştır, V-2 teknolojisinin büyük oranda ABD uzay öncüsü Robert Goddard tarafından ilk tasarımına dayanıyordu, daha sonra soğuk savaş Süper güçlerin başlattığı uzay yarışı da alt yapı olarak kullandı, bu yarış uluslararası jeofizik 1957 de hem de Sovyetler Birliği uzaya uydu fırlatmayı amaçladığı da resimlik kazandı altta yatan açık mesaj şuydu: yörüngeye bir uzay aracı yerleştirebilecek yeterliliğe ulaşmak aynı zamanda bir füzeyle dünya üzerindeki bir hedefi vurabilecek yeterlilikte amaçlanmıştır. Ekim 1957 de Sputnik 1'i fırlatarak bu etabı Sovyetler Birliği kazandı. Ve bir süreliğine Amerikalıların çabalarını boşa çıkardı taki Apollo programına kadar. İlk Amerikan uzay aracı Explorer 1 1958 de gerçek bir bilimsel keşif yapmayı başardı. Ve daha öncesinden Sovyetler uzaya çıkan ilk insan ve kadını uzaya götürerek Amerika'ya fark attı. Taki niel Armstrong un tarihte Apollo 11 programı ile birlikte aya ayak basan ve Amerika uzay yarışını kazanana dek.

10
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Öykü Zehir
İnceleyen9 6 gün önce
Kurzgesagt şüphesiz ingilizce eğitim videolarında, Youtube'da bulunan oldukça kaliteli kanallardan birisi. İzleyiciye aktardığı konular ilgi çekici ve toplumun genelini ilgilendiren konular olduğu için normal bir vaziyette bilimle ilgilenmeyen kişilerin dahi arada açıp izlediği bir kanal.

Kurzgesagt'ın en büyük probleminin çok yüzeysel anlatması ve az bilgi vermesi olduğu fikri birçok kişi tarafından kabul görüyor. Ben bu yüzeysellikten pek hoşlanmasam da, bu basitliğin yanlışlıkla yapılan bir kusur değil, bilerek yapılan ve kanalın daha çok izleyici çekmesini sağlayan bir unsur olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bu kanalın animasyonları halkın çoğunluğunun anlayabileceği kadar basit olmalı, yoksa izleyicisi olmaz.

Yine de bu yüzeysellik bazen çok fazla oluyor ki, videoyu kapatıp kendim araştırasım geliyor. Bu yüzden aktardıkları bilgiler biraz daha derine inse gerçekten çok iyi olur. Böylelikle biraz daha derin bilgilerle ilgilenen kişilerde bu animasyonlardan faydalanabilir. Lakin bu yüzeyselliğin iyi yanı, o videonun konusuna yeni giriş yapacak kişilere o konuyla ilgili genel bir fikir vermesi.

Sonuç olarak Kurzgesagt'ın halkın geneline hitap etmekte ve daha fazla kişiyi bilimle tanıştırmakta oldukça başarılı olduğunu, fakat bunu yaparken halihazırda bilimle haşır neşir olan kişilerin isteklerini karşılamayı çok az da olsa geliştirebileceğini düşünüyorum. Onun dışında animasyonların kalitesiyle birlikte, yeterince başarılı bir kanal olduğu kanaatindeyim.
9.8/10
(484 Kişi)
Puan Ver
@kurzgesagt
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close