COVID-19 aşılarının dikkate değer bir uzun dönem yan etkisi olma ihtimali yok denecek kadar azdır, çünkü herhangi bir aşının uzun dönemde yan etkisi olma ihtimali yok denecek kadar azdır. COVID-19 aşılarının uzun süreli etkilerini görmeyi bekleyeceğimiz süre çoktan, kat kat geçmiştir.
Burada ilaç-aşı farkını hızlıca hatırlamakta fayda vardır: İlaçlar, vücudumuzdaki biyokimyasal süreçleri değiştirerek sorunları çözmeyi hedeflerler. Bu sırada beklenmedik etkilere neden olarak uzun vadeli etkilere sahip olabilirler. Ayrıca birçok ilacın yıllarca düzenli olarak kullanılması gerekir; bu nedenle sadece başınız ağrıdığında aldığınız bir ağrı kesicinin "uzun dönem" etkilerinden endişe etmezsiniz. Ama ömrünüz boyunca kullanacağınız bir kanser ilacının uzun dönem etkilerinden endişe etmeniz normaldir (ve bilim insanları da bu nedenle didik didik araştırırlar).
Aşılar ise biyokimyasal süreçlere müdahale etmezler; virüsün hâlihazırda vücudumuza sokacağı genlerin daha ufak bir kısmını veya virüsün bazı parçalarını veya zayıflatılmış bir versiyonunu vücudumuza sokarlar. Bu sayede bağışıklık tepkisini tetiklerler ve o virüse veya bakteriye karşı direnç geliştirmemizi sağlarlar. Yani ilaçlarda etkiyi yapan ilacın kendisidir; aşılarda işi yapan asıl şey doğal olarak sahip olduğumuz savunma sistemidir. Ayrıca aşılar genellikle bir veya birkaç kez olunur. Ömür boyu sık sık alınmadıkları için, uzun dönem etkilerinden endişe etmek için bir gerekçe yoktur.
Tüm bunlar, aşıları doğal olarak daha güvenli bir tıbbi prosedür hâline getirmektedir. Bugüne kadar, uzun dönem etkileri nedeniyle faydaları elimine edilmiş olan veya 2 aydan uzun sürede ortaya çıkan etkileri dolayısıyla aşıyı genel geçer olarak "zararlı" hâle getiren hiçbir aşı vakası yaşanmamıştır.[7]
Yaygın COVID-19 aşılarının uygulanmasına 14 Aralık 2020'de başlanmıştır. Aradan geçen süreyi hesaplayabilirsiniz. COVID-19 aşılarını "tehlikeli" veya "zararlı" yapan hiçbir veriye ulaşılamamıştır.
Aşıların Absürt Güvenliliği: Neden 2 Ay?
Örneğin aşının "uzun dönem etkilerine" en yakın durum, 2009 yılında GlaxoSmithKline firmasının domuz gribine karşı ürettiği Pandemrix aşısında yaşanmıştır. Daha önceden kuş gribine karşı ürettikleri etkili aşıyı hızlıca modifiye eden firma, İngiltere'den ve birkaç diğer Avrupa ülkesinden kısa sürede onay alarak aşıyı piyasaya sürmüştür. Ancak aşının en ciddi yan etkisi olan narkolepsi (şiddetli uyuma arzusu), beklendiği gibi yayın aşılamadan sonraki 1-2 ay içinde ortaya çıkmıştır. Bu yan etki, aşılanan 30 milyondan fazla kişi arasında sadece 1-2 bin kişide görülmüştür (⪅%0.005).[8] Narkolepsi, normalde 100.000'de 25-50 kişide (≈%0.037) görülmektedir; yani aşılı grupta görülme oranı, halihazırda popülasyonda görülenden en az 7.5 kat azdır.[9] Ancak aşı olan grupta aşı olmayan gruba göre daha çok vaka görüldüğü için bir "yan etki" olarak kategorize edilmiştir. Aradan geçen 9 sene sonunda narkolepsi vakalarını inceleyen bir araştırma, sadece İsveç'te bu vakaların görüldüğünü, Avrupa genelinde anlamlı bir artış olmadığı sonucuna varmıştır.[10] Yani bu yan etkinin bile "gerçek" bir yan etki olmadığı anlaşılmıştır.
COVID-19 pandemisi boyutundaki (ve dolayısıyla bu boyutta aşılamanın yapıldığı) son aşılama programı, 1950'lerde yapılan ve ağızdan yapılan çocuk felci aşılama kampanyasıdır. Nihayetinde çocuk felcinin toplumdan sonsuza dek silmeyi başaracak bu zayıflatılmış polio aşıları 1955'te ABD'de ilk kez uygulanmaya başladığında, her 2.4 milyon aşılıdan 1'inde (≈%0.000042), aşıdan sonraki 7-30 gün içinde (en fazla 60 günde) aşı içindeki virüs aktifleşerek çocuk felcine neden olmuştur. Aynı dönemde çocuk felcinin kendisine yakalanan 60.000 çocuktan 3.000'i aynı yıl içinde ölmüştür. Yine, aşının kendisi, hastalığın kendisinden yüz binlerce kat güvenlidir; ancak yeni teknolojileri pekiştirmiştir.
1976 yılında domuz gribine karşı olunan aşının her 100.000 aşılıdan 1'inde Guillain-Barré Sendromu görülmüştür. Bu vakaların neredeyse tamamı, aşılanmadan sonraki 8. haftada (2. ayda) ortaya çıkmıştır. Ama bu, aşıların güvensiz olduğunu göstermemektedir, zira domuz gribine doğal yollarla yakalanan kişilerde Guillain-Barré Sendromu oluşma sıklığı, aşılılardan 17 kat fazladır.[11]
Her ne kadar sarıhumma aşısı Türkiye'de veya ABD'de düzenli olarak uygulanmasa da bu aşıyla ilgili bilinen 2 uzun dönem yan etki vardır: İlki, 6 aydan küçük çocuklarda görülen beyin veya omurilik şişmesidir - ki bu nedenle 6 aydan küçük çocuklara bu aşı yapılmaz. 6 aydan büyük çocuklarda çok nadiren bu durum görülebilmektedir; ancak bu yan etki ortalamada 2 haftada, en fazla 3 haftada çıkmaktadır. Diğer yan etki olan çoklu organ iflası daha da nadir görülmektedir ve ortalamada aşılanmadan sonraki 3. günde (en fazla 1 haftada) görülmektedir. Dolayısıyla bu aşıda da uzun dönem bir etki görememekteyiz.
Kızamık-kızamıkçık-kabakulak (KKK veya MMR) aşısı olan her 30.000 kişiden 1'inde trombositopeni denen pıhtı hücresi azalması görülmektedir. Ama hem kızamık hem kızamıkçık aynı yan etkiye sahiptir ve aşıdan çok daha sık bu soruna neden olmaktadır. Aşıların yan etkisi, aşıdan sonraki 1-3 hafta sonra çıkmaktadır (çok nadiren 8. haftaya kadar sürebilir).
Tüm bunların gösterdiği üzere, "aşıların uzun dönem etkisi" diye bir şey bulunmamaktadır; bu, aşıların doğasına aykırıdır. Ayrıca 2 aydan kısa sürede çıkan yan etkiler de neredeyse her zaman aşının koruduğu hastalığın etkisinden kat kat daha zayıftır. Dolayısıyla aşılar, her durumda daha avantajlı görülmektedir.
COVID-19'un Uzun Dönem Yan Etkileri Biliniyor!
Öte yandan, COVID-19 hastalığının kendisinin uzun dönem yıkıcı etkileri net bir şekilde bilinmektedir ve her yeni araştırmayla bu tehlikeli yan etkilere yenileri eklenmektedir. Çünkü COVID-19 hastalığına neden olan şey, SARS-CoV-2 isimli bir virüstür ve bu virüsün vücudunuza girdikten sonraki amacı, olabildiğince hızlı bir şekilde bölünmek ve bu sırada hücrelerinizi kendi üretimini sağlayacak fabrikalara (ve kölelere) dönüştürmektir. Bu sırada doku ve organlarınıza geri döndürülmesi zor hasarlar verir ve zaten birçok hastanın ağır hastalık geçirmesi ve ölmesi de bundandır. Uzun dönem COVID-19 etkileriyle ilgili bilgiyi buradan ve buradan, COVID-19'un neden çoklu organ hastalığı olduğuyla ilgili bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Bu yalın karşılaştırma bile aşının faydalarının COVID-19'un olmayan faydalarından yüksek olduğunu, aşının zararlarının ise COVID-19'un sayısız zararından çok daha küçük olduğunu görmenizi sağlayacaktır. Ama daha detaylı bir fayda-zarar analizi isterseniz, aşağıdan okuyabilirsiniz.
Fayda-Zarar Analizi
Hastalığı geçiren çoğu kişi, tamamen sağlığına kavuşuyor; buna bir itirazımız yok. Bunu tahmini sayılara dökelim ve bireysel olarak sizin %99,5 hayatta kalma (yani %0,5 ihtimalle ölüm) ve %2 hastanelik olma ihtimaliniz var diyelim.[1] Lütfen bu sayıların yaklaşık olduğunu ve risklerle faydaları göstermek için bir genelleme olduğunu unutmayın.
Kötü bir COVID hastalığı geçirirseniz, en olası şey nedir? Hayatta kalabilirsiniz, ama virüsün siz virüsü sisteminizden attıktan uzun süre sonra bile kalacak olacak uzun süreli etkileri olabilir: Bu uzun süreli etkiler arasında akciğer hasarı (İng: "pulmonary fibrosis"), kalp kası enfeksiyonu, atar ve toplar damar hasarları, beyin hasarını, uzun süreli tat/koku kaybı ve aylarca sürebilen diğer "uzun COVID-19" semptomları bulunmaktadır.[1][2] 2002’deki SARS salgınında hastalığı atlatan ve iyileşen bazı hastalar, yıllarca azalmış akciğer kapasitesi sorunlarıyla uğraştılar.[2]
Şu anda hastaların %10 civarında bir kısmı, COVID-19'un uzun süre kalıcı semptomlarını taşımaktadır.[3] Bazı enfeksiyonların teşhis konulmadan devam edebileceğini de gözetecek olursak (belki de semptomların %90 kadarı tespit edilememektedir[4]), tüm enfeksiyonların %1-2'sinin uzun süreli semptomlara sebep olabileceğini tahmin edebiliriz. Kaç yaşında olursanız olun, COVID-19’un uzun süreli etkileri arasında olduğu bilinen akciğer yaraları, kalp hasarı, beyin hasarı ve damar hasarlarını deneyimlemek istemezsiniz - ki bunlar, her yaş grubunda görülmektedir.[5]
Bununla karşılaştıracak olursak, denemelerde COVID-19 aşısıyla karşılaşan katılımcılara ne oldu? Elbette bazı yan etkiler görüldü (hatta bazı kişilerin savunma sistemine bağlı olarak bu etkiler daha şiddetliydi); ama bun yan etkiler, sadece birkaç gün sürmektedir.
Düşünsel bir deney olarak, 30.000 kişinin COVID-19 aşısını olduğunu düşünelim. Denemelerden elde ettiğimiz klinik bilgiye göre bu aşılar, sıfır ölüme sebep olacaktır. Fakat hastaların çoğu; yorgunluk, kas ağrıları, ateş gibi, bazıları şiddetli olabilen ama birkaç günde geçen yan etkileri yaşayacaktır. Şiddetli alerjik tepkime geçmişi olan bazı hastalar kötü alerjik tepki riski altında olabilecektir.[6]
Bunu, bu 30.000 kişiyi COVID-19 ile enfekte etseydik ne olacağıyla kıyaslayalım: %99,5 hayatta kalma oranıyla 150 kişi ölürdü ve yüzlerce kişi hastanelik olurdu. Bu kişiler hayatta kalmayı başarsalar bile akciğer hasarı, kalp hasarı, duyuların uzun süreli kaybı gibi uzun süreli etkileri yaşayabilirlerdi.
Hayatta kalma şansını hesaplarken kullandığımız %99,5 yerine, %99,9 sayısını bile kullansak, hasta grupta 30 ölüm, aşılanan grupta 0 ölüm beklerdik.
COVID-19 aşısının risk ve faydalarını hesaplarken bu tür yöntemlere başvurmak gerekmektedir. Bilim insanları, şu anda elde olan verilere bakıp, olabilecek en iyi tavsiyeleri vermektedirler. Her ay, her hafta, her gün, her saat bu veriler didik didik edilerek sonucun değişip değişmediği gözlenmektedir. Böylece beklenmedik bir durum olması hâlinde insanların erkenden uyarılabilmesi hedeflenmektedir. Şu ana kadar aşıların faydaları karşısında anlamlı bir zarar görebildiğimiz hiçbir durum olmamıştır.
Kaynaklar
- Centers for Disease Control and Prevention. Risk For In-Hospital Complications Associated With Covid-19 And Influenza — Veterans Health Administration, United States, October 1, 2018–May 31, 2020. (18 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Centers for Disease Control and Prevention | Arşiv Bağlantısı
- J. C. Ngai, et al. (2010). The Long‐Term Impact Of Severe Acute Respiratory Syndrome On Pulmonary Function, Exercise Capacity And Health Status. Respirology, sf: 543-550. doi: 10.1111/j.1440-1843.2010.01720.x. | Arşiv Bağlantısı
- T. Greenhalgh, et al. (2020). Management Of Post-Acute Covid-19 In Primary Care. BMJ, sf: m3026. doi: 10.1136/bmj.m3026. | Arşiv Bağlantısı
- S. L. Wu, et al. (2020). Substantial Underestimation Of Sars-Cov-2 Infection In The United States. Nature Communications, sf: 1-10. doi: 10.1038/s41467-020-18272-4. | Arşiv Bağlantısı
- Mayo Clinic. Covid-19 (Coronavirus): Long-Term Effects. (18 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
- D. Kirka. Uk Probes Whether Covid-19 Vaccine Caused Allergic Reactions. (18 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: AP News | Arşiv Bağlantısı
- Health Care. How Do We Know The Covid-19 Vaccine Won’t Have Long-Term Side Effects?. (25 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Michigan University | Arşiv Bağlantısı
- D. Meyer. If A Covid-19 Vaccine Does Turn Out To Be Dangerous, Who’s On The Hook?. (7 Nisan 2021). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Fortune | Arşiv Bağlantısı
- T. E. Scammell, et al. Clinical Features And Diagnosis Of Narcolepsy In Adults. (11 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2021. Alındığı Yer: UpToDate | Arşiv Bağlantısı
- D. Weibeel, et al. (2018). Narcolepsy And Adjuvanted Pandemic Influenza A (H1N1) 2009 Vaccines – Multi-Country Assessment. Vaccine, sf: 6202-6211. doi: 10.1016/j.vaccine.2018.08.008. | Arşiv Bağlantısı
- Children's Hospital of Philadelphia. Long-Term Side Effects Of Covid-19 Vaccine? What We Know.. (4 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Children's Hospital of Philadelphia | Arşiv Bağlantısı