Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
1

İnsan dişinin evrimi ne gibi sonuçlar doğurdu?

837 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
1 Cevap
Volkan Demirci
Bilişim Teknolojileri Öğrencisi

İnsanların en ilkin ataları halen hem ağaçlarda, hem yerde yaşamaya uygun bir anatomiye sahiptiler. Genellikle meyveler ve yeşillikler ile beslenmektelerdi. Vücutlarında bulunan apandiks organı, yeşillik içerisinde bolca bulunan selülozun (glikozdan oluşan bir polimolekül) sindirimi için bazı enzimler salgılıyordu. Ancak selülozun sindirimi asla kolay olmadığı için, sadece bu enzimler yeterli olmuyordu.

Bu sebeple hayvanların pek çoğunun özel adaptasyonlar geçirmesi gerekti. Örneğin bir takım hayvan türünde bu sorun geviş getirmenin evrimleşmesi sonucu besinlerin birden fazla defa öğütülmesiyle çözülmüştür. Bazı diğerlerinde ise selüloz sindirebilen bakterilerle mutualist yaşam evrimleşmiştir ve bu bakterilerin üretebildiği selülaz enziminden faydalanmışlardır. Bu konuda daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz. Bir diğer hayvan türü olan insanda ise bu sorun, güçlü bir çene ile, daha fazla mekanik kuvvet uygulayarak çözülme yoluna girmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Burada "çözmüştür", "çalışmıştır" gibi etken fiiller kullanmamız sizi yanıltmasın. Elbette evrim, bir türün "istekleri" ve "çabaları" doğrultusunda yaşanmaz. Dolayısıyla az önce söylediklerimizi daha doğru ifade edecek olursak: Her zaman daha geniş, daha çok ve güçlü diş barındırabilen çenelere sahip olan bireyler, yedikleri yeşilliklerden daha fazla enerji üretebilmeyi başarmışlardır (daha fazla sindirebildikleri için) ve bu sayede de gerek hayatta kalma konusunda, gerek üreme konusunda daha avantajlı konuma geçmişlerdir. Böylece kendilerine bu avantajı sağlayan genler gelecek nesillere daha sık aktarılmış ve türün popülasyonları, bu özelliği giderek daha sık göstermeye başlamışlardır. İşte bu, evrimdir!Yani buradan anlamamız gereken şudur: Eskiden türümüzün çenesi çok daha genişti ve daha fazla diş barındırıyordu. İşte 20 yaş dişleri dediğimiz üçüncü azı dişlerimiz de bu zamanlarda otların daha güçlü bir şekilde, daha hızlı ve daha etkili parçalanmasını ve öğütülmesini sağlamaktaydı. Yani bunlar, o zamanlar son derece işlevsel yapılardı.Et, otlara ve meyvelere göre çok daha farklı bir besin kaynağıydı, başa çıkması güç bakterilere sahipti ve hatta ilk defa et yemeye başlayan atalarımız için mide bulandırıcıydı. Ancak içerisindeki ot ve meyvelerle kıyaslanmayacak kadar fazla olan besin maddesi ve yeni yaşam ortamında bolca bulunabilmesi açısından o günlerde yaşayan bireyler için bir zorunluluktu. Öte yandan, bazı araştırmalara göre belki de atalarımız ormanlarda yaşadığı zamanlarda da et tüketiyordu; ancak bu et tüketimi, diyetlerinin çok küçük bir yüzdesini oluşturuyordu. Örneğin yaşayan en yakın kuzenimiz olan şempanzeler, ormanlarda yaşayıp aslen meyve-kökenli besinlerle beslenseler de, sıklıkla et de tüketmektedirler. Biz de, bu şekilde eti çok da zorlanmadan tüketmeye ve hatta ana besin kaynağımız haline getirmiş olabiliriz.

Ancak her nasıl olursa olsun, savana yaşantısına geçiş, otlara göre sindirimi çok daha kolay olan etlerle beslenmeye başlamamız ile sonuçlanmıştır. Bunu yapan atalarımız avantajlı konuma geçmişlerdir. Eğer ki halen ot-temelli beslenmek isteyen atalarımız olmuşsa, bunlar muhtemelen kısa sürede açlık dolayısıyla elenmişlerdir. Tabii avlanmanın bir güç gösterisi haline dönüşmesi, cinsel seçilimi de tetiklemiş olabilir. Bu durumda, etin türümüz evrimindeki rolü katlanarak artmış olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç olarak insan türü yavaş yavaş et tabanlı bir diyete başlamış oldular ve bunun çok önemli sonuçları oldu. Bunlar arasında açık ara en önemlisi, etin içerisinde bulunan bol proteinin sinir hücrelerinin üretimi için gereken enerjiyi bolca sağlaması ve böylece beynin harcayacağı enerji için yeterli miktarda besin maddesi bulunabilmesi oldu. Tabii zekamızın evrimi sadece et diyetine geçişle ilgili değildir, bu konuda daha fazla bilgiyi buradaki makalemizden alabilirsiniz.

Ancak evrimsel süreçte et tüketilmesinin başlamasının tek etkisi, zeka üzerine olmadı. Sindirim sistemimiz boyunca pek çok organın evrim geçirmesi ve bu yeni besini sindirmeye adapte olması gerekti. Hatta bağışıklık sistemimiz bile evrimleşmek durumunda kaldı, çünkü ette bol miktarda bakteri ve virüs bulunuyordu ve sadece bunlara karşı bağışıklık geliştirebilecek bireyler hayatta kalmayı başardılar.

Tüm bunlar sonucunda etkilenen organlardan biri de, çene ve diş yapımızdı. Beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. Artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. Otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. İşte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. Zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı.

Ne var ki evrim süreci asla birkaç günde olabilecek bir süreç olmamıştır; bu, doğa yasasının "doğasından" dolayı böyledir. Nasıl ki kıta kaymaları birkaç günde gözlenebilir olaylar değilse (ve bu durum, kıtaların hareketinin doğasından ötürü böyleyse), evrim yasası da kısa sürede aşırı hızlı değişimlerin gözlenebildiği bir yasa değildir. Bunun önemiyle ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Organizmaların bütün yapıları ani çevresel değişimlere aynı hızda cevap veremezler. Çok ani değişimler, diğer yapıların bu değişime ayak uyduramamasına neden olacak ve türün elenmesiyle sonuçlanacaktır. Ancak ayak uydurabilenlerin yapıları yavaş yavaş değişmeye başlayacaktır.

Evrim sürecinin yavaş olmasından ötürü, körelmiş organların da öyle birkaç günde veya yılda kaybolması veya körelmesi beklenememektedir. Ancak canlılara baktığımızda, köreldiği belli olan organlar evrimsel süreçte varlık-yokluk skalasında farklı noktalara düşmektelerdir. Yani bir organ/yapı/mekanizma henüz işlevini yitirmeye başlamışken, bir organ/yapı/mekanizma körelmenin ileri düzeylerindedir, bir diğer organ/yapı/mekanizma yok olmak üzeredir. Pek çok organ/yapı/mekanizma da bu süreçte çoktan yok olmuştur ancak çoğu zaman yok olan bir organın eskiden orada olduğunu tespit etmek zor olabilmektedir. Körelmiş organlarla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki makalemizden alabilirsiniz.20 yaş dişleri de popülasyon içerisinde yok olmaya doğru adım adım gitmektedir. Et ile beslenmeye 2.5 milyon yıl önce başladık ve bu sürede, artık işe yaramadığı için ve çenenin küçülebilmesi için yer açmanın avantajlı hale gelmesiyle, insan popülasyonu içerisinde 20 yaş dişleri giderek yok olmaya başladı. Eskiden popülasyonlarda bireylerin %99'undan fazlasında 20 yaş dişlerinin var olduklarını bilmekteyiz, ancak günümüzde, Dünya geneline baktığımızda bazı insanlarda ömürleri boyunca hiç 20 yaş dişinin çıkmadığını görmekteyiz.

İstatistik vermemiz gerekirse, günümüzde insanların %35'inde bu diş hiç oluşmamaktadır. Buna, evrimsel biyolojide agenez denmektedir. Yani popülasyon normları aksine, aynı popülasyon içerisindeki bireylerin, belirli bir organ/yapı/mekanizmayı embriyonik dönemde ya da zamanı geldiğinde üretememesi...

Genel olarak insan popülasyonunda ise Tazmanya'da yaşayan Aborjinlerde 20 yaş dişleri hiçbir bireyde çıkmamaktadır. Öte yandan Meksika yerlilerinde popülasyon içerisindeki tüm bireylerde 20 yaş dişleri çıkmaktadır. Diğer tüm toplumlarda ise bu dişlerin varlığı geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Örneğin bazı ailelerde anne tarafında 20 yaş dişleri hiç çıkmazken, baba tarafında bu dişler tamamen ağrısız olarak çıkabilmektedir. Yavrular da buna bağlı olarak çeşitlilik spektrumunda belirli noktalarda yer alabilmektedir.

136 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ç.Mert Bakırcı. 20 Yaş Dişi Nedir? Neden Sorun Çıkarır?. (4 Ekim 2011). Alındığı Tarih: 29 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close