Seksten Sonra Kim Daha Çabuk Uyuyor? Erkekler mi Kadınlar mı?
Seks Sonrası Neden Uyku Bastırıyor?
Bu haber 4 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Bilimsel bulguların kimisi aşikarken, kimisi de sezgilerimize aykırı olabiliyor. Evolutionary Behavioral Sciences dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, şüphesiz yelpazenin "sezgilerimize aykırı" olan ucunda yer alıyor.
New York Şehir Üniversitesi’nden Gordon Gallup liderliğindeki bir evrimsel psikolog ekibi, kadınların seks sonrası uykuya dalma olasılığının, erkeklerden daha yüksek olduğunu buldu. Peki bunun gerekçesi ne? Çünkü böyle yaparlarsa, hamile kalma şansları artar! Araştırmacılar şöyle diyor:
"Seks, doğanın uyku hapıdır." ifadesi genellikle cinsel ilişkinin yatıştırıcı etkileri olabileceğini vurgulamak için kullanılır; ancak bu etki üzerine çok fazla araştırma yapılmadı. Kadınların cinsel ilişkiden sonra uykuya dalma ihtimalinin erkeklerden daha yüksek olduğunu ve seks sonrası uyku halinin hem kadınlarda hem de erkeklerde orgazmla beraber arttığını bulduk.
Bu bulgu sezgilerimize aykırı gibi görünüyor; çünkü genellikle erkeklerin seks sonrasında daha çabuk uyuyakaldığı düşünülür (hatta buna orgazm-sonrası hastalık sendromu denmektedir ve kültürümüzde çeşitli esprilere konu olmuştur); ancak aslında arkasında epeyce mantıklı bir teori var: İnsanlar doğada en verimli şekilde gezinmelerine olanak sağlayan dik bir duruş ve iki ayaklı hareketle evrimleştiler. Dik duruşun dezavantajlarından biri, dişi üreme sistemini yerçekimine göre aşağı doğru bir açıya maruz bırakmasıydı. Bu, spermi tutmak ve dolayısıyla seks esnasında hamile kalma şansını en üst düzeye çıkarmak için ideal bir duruş değildir. Evrimsel psikologlara göre bu durumun üstesinden gelebilmek için "misyoner pozisyonu", kültürlerarası evrensel bir pozisyon haline geldi.
Ancak evrimsel psikologlar, evrimin hamilelik olasılığını artırmak için bir mekanizması daha olduğunu savunuyorlar: Yatıştırıcılara benzeyen özelliklerle donatılmış seminal sıvı! Bu, kadınları cinsel ilişkiden sonra yatarak kalmaya teşvik eder, bu da daha fazla spermin üreme sisteminde tutulmasına izin verir ve hamile kalma şansını daha da artırır.
Araştırmacılar, teorilerini test etmek için 316 lisans öğrencisinden cinsel alışkanları ile ilgili veri topladı. Heteroseksüel olmayan ya da daha önce cinsel deneyimi bulunmayan kişileri anketin dışında tuttular. Çalışmanın amacı seks sonrası uyku rutinlerinin anlaşılması olduğu için gündüzleri gece olduğundan daha fazla seks yaptığını belirten katılımcılar da ankete dahil edilmedi. Böylece çalışmanın örneklemi 128 kadın ve 98 erkek olarak belirlendi.
Katılımcılardan üç bölümden oluşan bir anket doldurmaları istendi: doğum kontrol yöntemlerinin kullanımı ile ilişki statüsü, mastürbasyon davranışları ve cinsel geçmişleri. Araştırmacılar için kritik olan, katılımcıların aşağıdaki üç soruya verdikleri cevaplardı:
- Penil-vajinal seks sonrası genellikle kim daha erken uykuya dalar, siz mi partneriz mi?
- Penil-vajinal seks esnasında orgazm yaşadıktan sonra ne sıklıkla uyuyorsunuz?
- Orgazm olmadığınız penil-vajinal seks sonrası ne sıklıkla uyuyorsunuz?
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde hem kadınlar hem de erkekler orgazm yaşadıkları seksin ertesinde daha hızlı uykuya daldıklarını belirtti. Ancak, orgazm olsun ya da olmasın kadınlar seks sonrası daha önce uyuma olasılıklarının erkeklerden daha yüksek olduğunu rapor etti.
Mastürbasyonun yatıştırıcı etkileri üzerinde cinsiyet farklılığı bulunmamış olması, araştırmacıların hipotezleri için kritik bir noktaydı. Kadınlar sadece döllendiklerinde erken uyuma olasılıklarının daha yüksek olduğu bildirdi. Bu durum, seminal sıvının yatıştırıcı etkisi olduğu argümanını güçlendiriyor.
Çalışmanın kimi kısıtları da yok değildi. Bunlardan biri, görece küçük bir örnekleme sahip olması ve sadece korelasyonel bir sonuç içermesiydi. Aslında çalışmanın korelasyonel doğası, evrimsel psikolojinin daha geniş bir eleştirisinden kaynaklanmaktadır: Evrimsel psikolojinin teorilerinin birçoğu, büyük oranda test edilemezdir (en azından geleneksel yöntemlerle).
Araştırma, ayrıca üniversite öğrencilerinin cinsel yaşantılarına da bir pencere açıyor. Örneğin, cinsel ilişki esnasında ne sıklıkla orgazm yaşıyorsunuz, sorusuna “her zaman” cevabını verenlerin sayısı erkekler arasında yüzde 50 iken kadınlar arasında sadece yüzde 4’tü. Kadınların yüzde 49’luk en geniş kısmı bu soruya cinsel birlikteliklerinin yarısından azında orgazm deneyimleyebildikleri cevabını verdi.
Dahası veriler erkeklerin kadınlardan daha fazla mastürbasyon yaptığını gösterdi. Erkeklerin sadece yüzde 9’u genellikle bir hafta boyunca mastürbasyon yapmadığını belirtirken yüzde 4’ü haftada 10’dan fazla mastürbasyon yaptığını rapor etti. Kadınların ise yüzde 45’i genellikle bir hafta boyunca mastürbasyon yapmıyordu. Haftalık mastürbasyon sayısını 6-9 arasında belirten kadınların oranı ise yalnızca yüzde 1’di.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 41
- 25
- 17
- 12
- 5
- 3
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı
- G. G. Gallup, et al. (2020). Sex Differences In The Sedative Properties Of Heterosexual Intercourse.. American Psychological Association. doi: 10.1037/ebs0000196. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:12:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9490
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Psychology Today. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.