Sanılanın Aksine, Tıbbi Hatalar (Malpraktis), Ölümlerin Önde Gelen Üçüncü Sebebi Değil!
İddia
Tıbbi hatalar ABD'deki ölümlerin önde gelen üçüncü sebebidir.
Gerçek mi?
İddianın Kökeni
Birçok insan tarafından paylaşılan endişe verici bir istatistik, aslında hatalı veri tahminlerine dayanıyor ve bu yanlış algı ne yazık ki sektördeki tüm ilaçları güvenilmez olarak göstermek için kullanılıyor.
Tüm bu algı 2018 yapımı The Resident adlı dizinin ilk bölümünde genç bir hemşirenin rol aldığı sahnede, başka bir genç oyuncuya Amerika Birleşik Devletleri'nde tıbbi hataların ya da teknik adıyla malpraktislerin kanser ve kalp hastalıkları gibi ciddi sorunlardan sonra üçüncü önde gelen ölüm sebebi olduğunu söylemesiyle öne çıkıyor. Bu ürpertici açıklamadan sonra ise karakter, "Bu konuda konuşmamızı istemiyorlar." diye ekleme yapıyor.
Ancak elbette ki ilaçların güvenilmez olduğu yöndeki şüphe The Resident dizisiyle başlamadı, bu fikir 2016 yılından bu yana kamuoyunda dolaşıp duruyor. Bu çevirinin orijinal yazarı, yakın zamanda aldığı bir e-postada bu "şehir efsanesi" ile karşılaşmış ve postayı gönderen kişi resmi verilere inanmadan önce söyleyeceklerinin dinlenmesini istiyormuş. Postada anlatıldığına göre çıkarılacak sonuç; ilaçların öldürücü olabileceği ve modern tıbbi ilaçlara rağmen alternatif çözümlere karşı daha açık fikirli olmamız gerektiğiymiş. Peki tıbbi işlemler sırasında yaşanan, uygulama ve personele dayanan hatalar gerçekten de Amerika Birleşik Devletleri için üçüncü sıradaki ölüm nedeni midir?
Gerçek Ne?
Tabii ki böyle bir iddianın araştırılması duyarsızlık suçlamalarına davetiye çıkarır, bu yüzden iddianın analizine başlamadan önce birkaç önemli hususa değinmek gerekir: Tıbbi hatalar bir gerçektir, her alan gibi tıpta da hatalar yaşanmaktadır. Sağlık sistemindeki iyileştirilmesi gereken noksanlıklar sebebiyle bazı insanlar hayatları kaybetmekte veya kalıcı olarak sakatlanmaktadır. Tıbbi alanda gerçekleşen başlıca hatalar hastalara konulan yanlış teşhisler, ilaç dozajının yanlış hesaplanması ve tedavinin geciktirilmesidir.
Muhtemelen bu hatalar hafife alınmaktadır, çünkü sağlık sisteminde yapılan iyileştirmeler ve gelişmeler; sağlık sistemi ve çalışanlarından ziyade hastanelere yönelik olarak gerçekleşmektedir. Oysa sağlık sistemine ve çalışanlara yönelik geliştirmeler yapmak da çok önemlidir, zira bazı hataların sonuçları ancak yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda vakanın izini sürmek gerçekten imkansızlaşabilir, bu hataların yıllar sonra bile geriye dönük olarak izlenebilmesi, raporlanması ve ilgili alanda geliştirmelerin yapılması gerekmektedir; ancak bu şu anki sağlık iyileştirmelerinde pek teşvik edilmemektedir.
Hasta güvenliği çalışmaları da bu konuda gerçekten önemlidir, çünkü uzun vadede zorluklara sebep olan sorunların alınan önlemlerle engellenmesi gerekmektedir. Bu yazının yazarı olan Jarry, deneyimini şöyle aktarıyor:
Şahsen küçük bir tıbbi hatayla karşı karşıya kaldım; sivil bir kuruluşun laboratuvar raporu doktorum tarafından yanlış analiz edildi, doktorum yaygın görülen ve çoğunlukla hayati tehlike barındırmayan bir viral enfeksiyonum olduğunu düşündüğü için bana antibiyotik vermedi. Doktorumun yaptığı bu hata tıbbi hatalara bir örnek, eğer ki enfeksiyonum antibiyotik almadığım için ağırlaşaydı ciddi bir sorun yaşayabilirdim.
Ancak daha önce de belirtildiği gibi, tıpta sırf pratikte işe yaradığı için uygulanan uydurmaca şeyler yoktur. Yani tıbbi hataların Amerika Birleşik Devletleri'nde üçüncü önde gelen ölüm nedeni olduğu fikri yalnızca bir hayal ürünüdür, gerçekteki olumsuz vakaların abartılı bir tahminidir.
Bilgiler
Bu hikâyenin başlangıcı 2000 yılında yayımlanan "To Err Is Human: Building a Safer Health System by the Institute of Medicine" (Tr: "Hatasız Kul Olmaz: Güvenli Bir Sağlık Enstitüsü İnşa Etmek") adlı rapora dayanıyordu.
Rapor, birisi Colorado ve Utah'ta diğeri ise New York'ta yapılan iki çalışmayı ele aldı ve elde ettikleri sonuçları Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tüm hastane belgelerine göre değerlendirdi. Çalışmalar sonucu elde edilen veriler ışığında ulaşılan sonuç ise her yıl ABD'de tıbbi hatalar sebebiyle 44.000 ila 98.000 kişinin hayatını kaybettiğiydi. Araştırmanın sonuçlarına göre tıbbi hatalar motorlu taşıt kazalarından kaynaklanan ölümleri geride bırakıp sekizinci sıraya yerleşti. Bu araştırmadan elde edilecek sonuç, tıbbi kazaların kamuda yayınlanan haberlerin aksine önde gelen üçüncü değil, sekizinci ölüm sebebi olmasıydı.
2016 yılında ise British Medical Journal, Johns Hopkins Üniversitesi Cerrahi Bölümü'nden araştırma görevlisi Michael Daniel ve ameliyathane kontrol listesini geliştiren Profesör Martin A. Makary tarafından yapılan bir analiz yayınladı. Bu analiz, kabaca yapılmış hesaplamaların da desteğiyle, medikal hataların daha isabetli raporlanması için bir çağrıda bulunuyordu. Bu çağrının motivasyon kaynağı ise kalite ve güvenlik araştırmalarını desteklemek için yeterli fon bulunmamasıydı.
Yazarlar 2000 yılına ait Tıp Enstitüsü raporundan sonra sorunla ilgili yayınlanmış olan birkaç çalışmayı ele aldılar ve bu çalışmalardaki tıbbi hata kaynaklı ölüm oranlarını alıp 2013 yılında ABD'deki toplam hastaneye yatış sayısına göre bir oran çıkardılar. Elbette ki ortaya çıkan sonuç; gerçek sorunun hafife alındığını gösteriyordu. Çünkü elde ettikleri tüm verileri eksiksiz bir şekilde analize dahil etselerdi, ortaya çıkacak olan sonuç çok daha vahim olacak ve ölüm sıralamasında tıbbi hatalar daha yüksek bir basamağa çıkacaktı. Hastalık Kontrol Merkezlerinin ABD'deki ölüm nedenleri listeleri kapsamlı bir veri tabanı olan Scopus'a göre en az 1.265 makalede incelenmişti. Bu unutulmaz analiz haber makalelerine, televizyon programlarına ve alternatif tıp çevrelerine yayıldı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ancak analiz yayınlandıktan sonra birçok eleştirmen tarafından kusurları sebebiyle sert bir tutumla karşılaştı. Çünkü kullanılan çalışmalardaki veriler ABD'de hastanede yatan tüm hastalara genellenmeye uygun değildi. Örneğin çalışmaya dahil edilen, ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Departmanı Genel Müfettişliği tarafından yapılan bir araştırma 65 yaş ve üzeri, engelli veya son dönem böbrek hastalığı olan ve ABD Yaşlılar İçin Devlet Sağlık Sigortası'ndan yararlanan kişiler üzerinde yürütülmüştü. Diyaliz ve organ naklindeki tıbbi hataların bulunduğu konular tespit edilerek hayatını kaybeden hastalar sayılmış, daha sonra elde edilen bu yeni veriler British Medical Journal analizindeki tüm hastaneye yatış tahminleri için kullanılmıştı. Ancak bunu yapmak elbette popülasyonun yalnızca bir kısmına yönelik bir gözlem olacağı için elde edilen bu verilerin genelleme yapılarak tüm nüfusa uygulanması bir tür Aceleci Genelleme'ye yol açacaktı.
Konuya ilişkin başka bir örnekte ise Amerika Birleşik Devletleri'nde hastaneye kaldırılan tüm hastalar incelendiğinde her on hastadan birisinin doğum yapmak için hastaneye kaldırıldığı görüldü. Bu ve benzeri vakalar sebebiyle, ABD Yaşlılar İçin Devlet Sağlık Sigortasının verilerini alıp bunu hastanede yatış alan tüm hastalara uygulamak gerçeği yansıtmayacaktı. Kaba bir deyişle popülasyonun yalnızca bir kısmının verilerini tüm topluma ithaf etmek pireyi deve yapmaktı.
Üstelik British Medical Journal'ın yayınladığı analizin sonuçlarının ortalaması alınırken araştırmaya "önlenebilir ölümler" dahil edilmemişti, bu analizde amaç daha ziyade tıbbi bakımdan kaynaklanan zararlara yönelik veriler sunmaktı. Belirtmek gerekir ki tıbbi hatalar ölümlere yol açabilir, ancak bu hataların nedensellik içerisinde doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekir ve bu da bahsi geçen çalışmalarda sağlanmamıştır.
Dr. Kaveh G. Shojania ve Pr. British Medical Journal'ın arka plan hesaplamasına ilişkin keskin bir yorum yazan Mary Dixon-Woods; tıbbi hatadan ölüme kadar gerçekleşen olayların nedensellik bağlamının yanlış izah edilmesinin ne kadar kolay olabileceğine dair bir örnek veriyor. Vücudunun enfeksiyona aşırı tepki vermesi nedeniyle çoklu organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakıma giren bir hastayı hayal edin. Doktorlar, hastanın alerjik reaksiyon geliştirdiği bir antibiyotiği yanlışlıkla hastaya veriyor, bunun akabinde hastada antibiyotik sebepli deri döküntüsü gerçekleşiyor. Doktorlar döküntüyü durdurmak adına antibiyotiği değiştiriyor ancak organlar yeni verilen antibiyotiğe cevap vermeyip birkaç hafta içerisinde iflas ediyor ve hasta hayatını kaybediyor.
Bahsedilen makalelerde yazarlar muhtemelen burada tıbbi bir hata yapıldığını, ancak hastanın ölüm sebebinin bu tıbbi hata olmadığını ileri sürüyorlar. Çünkü temelde ölümle sonuçlanan tıbbi hataları tespit eden araştırmaları kullanarak tıbbi hataların bu ölümlere neden olduğunu söylemek pek adil bir davranış değil. Çünkü işin gerçeği; bu örnekteki gibi hastaların en iyi tıbbi bakımı almış olsalar bile ne kadar yaşayabileceklerinin bilinmemesi. Burada temel olaydan kopma gerçekleşirse, hasta ölümlerinde tıbbi hataların etkisi çarpıtılarak başka sonuçlara malzeme edilebilir.
British Medical Journal'ın yayınladığı analizde yer alan bazı çalışmalarda raporlanan ölümlere baktığımızda ise başka bir sorun ortaya çıkıyor. Yukarıda bahsedilen ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Departmanı Genel Müfettişliği araştırması, tıbbi hatalardan kaynaklanan 12 ölüm rapor etmiş. Bu araştırmada kullanılan iki çalışma daha 9 ve 14 ölümü listelemişti. Ancak bir diğer çalışma, yaklaşık 400.000 kişinin öldüğünü iddia ediyordu. Shojania ve Dixon-Woods'un belirttiği gibi, çok az sayıda gerçekleşen bu ölümlerden (son araştırma hariç) yola çıkarak ABD'deki tüm hastane yatışlarına genelleme yapmak ciddi bir şüpheyi hak ediyordu.
Tıbbi hataların önde gelen üçüncü ölüm sebebi olduğu iddiasıyla ortaya atılan çalışmaları incelediğimizde bu çalışmaların aslında tıbbi hatalardan kaynaklanan ölümlerle ilgili olmadığını, daha doğrusu bu konuda yetersiz veriyle desteklendiğini görüyoruz. ABD'nin tamamına genellenemeyecek verilerin kaba bir şekilde birleştirilerek, belirli popülasyonların ele alındığı British Medical Journal'ın analizinde yer alan yılda yaklaşık 440.000 hastanın öldüğüne dair Dr. Benjamin L. Mazer ve Chadi Nabnan'ın tahminin gerçek olabilmesi için hastanelerde yatış alan hastaların ölümlerinin %62'si tıbbi kazalar sebebiyle olmalıdır. Ortaya çıkan bu analiz sonuçlarına inanmaksa biraz saf olmayı gerektirir...
Gerçekten de yeni yayınlanan çalışmalar bu olguyu inceledi ve ortaya çıkan tıbbı kaynaklı ölüm oranları %62'den çok uzaktı. Birleşik Krallık'ta yapılan bir başka araştırma ise hastane ölümlerinin %3.6'sının önlenebilir tıbbi hatalardan kaynaklandığını bildiriyor; Norveç'te gerçekleştirilen benzer bir çalışma %4.2'yi rapor ediyor; sorunla ilişkin British Medical Journal'ın 2019'da yayınladığı bir meta-analizde ise her 20 hastadan en az birinin önlenebilir tıbbi hatalardan etkilendiği ve etkilenen bu insanların %12'sinin kalıcı sakatlıklar yaşadığı veya bu zarar neticesinde hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Bu yeni meta-analizin yazarları inceledikleri çalışmalarda elde ettikleri sayıların önemli ölçüde farklılık gösterdiğine dikkat çekiyor. Çünkü belirli bir hastanın tıbbi zarar görmesi vakasının önlenebilir olup olmadığını belirleyebilmek kolay değildir. Hatta belirleme aşaması için özel olarak kurgulanan bir araştırmada, değerlendirme yapabilmek için tıbbi dosyalara bakan doktorların çoğu zaman aynı fikirde olmadığı görülmüştür. Aslında, bir incelemede ölümün kesin veyahut muhtemelen engellenebilir olduğu düşünülse bile incelemeyi tekrar eden ikinci bir doktorun ilk doktorla aynı kanıya varma oranı sadece %16'dır. Bu da aynı vakada gerçekleştirilen iki bağımsız doktor incelemesinin aynı sonuca varmayacağını neredeyse garanti eder.
Tıbbi hatalar sorunu bir buzdağı gibidir, herkes tepesini rahatça görebilir; ancak daha da yaklaştığımızda sorunun görünenden çok daha büyük olduğu ve değerlendirme konusunda birden fazla olasılığı barındırdığı görülür.
İşte bu anlaşmazlıklar nedeniyle tıbbi hataların üçüncü önde gelen ölüm nedeni olduğu düşüncesi, sertçe sorgulanmaması gereken bir yardım çağrısı haline gelir; çünkü önlenebilecek zarar gerçekten vardır ve insan hayatını tehlikeye atmaktadır. Yine de gerçekleşen ölümlerin engellenebilmesi adına bu abartılı tahmine güvenmek zararsız olmayabilir!
Düşen Uçaklar ve Sihirli Halılar
Bu konunun ciddiyeti üzerinden yapılan abartılmış analizlerin sonuçları göz ardı edilmemelidir. 2019'da Ulusal Tüfek Derneği, yayınladığı bir videoda tıbbi yanlış uygulamaların silahlardan daha ölümcül olduğu ve tıbbi hata kaynaklı ölümlerin kazayla gerçekleşen silah ölümlerden 500 kat daha fazla olduğunu iddia etti, elbette ki bu videonun kaynağı bahsettiğimiz yanlış veriler ışığında British Medical Journal'ın yayınladığı analizdi. Yani videodaki iddia, belirli argümanları göz ardı ederek ve konuyu "cımbızlayarak" ortaya atılan bir sayıydı; üstelik Ulusal Tüfek Derneği'nin yayınladığı bu video bilinçsiz silah sahiplerine cesaret veriyor ve kendilerine gelen eleştirileri baştan savma bir şekilde reddetmelerine olanak veriyordu.
En endişe verici kısma daha gelmedik bile; daha da endişe verici olan şey, bu iddianın alternatif tıbba inanan insanlar tarafından ele alınarak tıbbi hizmetlerin "Rus ruleti oynamaya" benzetilmesiydi! Yine bu argümanın arkasına sığınarak çevrelerindeki insanları da kendi inandıkları alternatif tıp yöntemlerine yönlendiriyorlardı. Üstelik yanlış analizle başlayan olaylar bütünü, modern tıbba karşı duran grupların ellerinde büyük bir silah haline gelmiş durumdaydı.
- Dış Sitelerde Paylaş
Eğer sizler de muhtemelen "ABD hastanelerinde her altı ayda bir, Vietnam Savaşı'nda ölenlerden daha fazla Amerikalı, hatalı tıbbi uygulamalar yüzünden öldürülüyor" yazısını okursanız kafanızda tıbbi işlemlerden dolayı hayatını kaybedenler şöyle bir örnekle yer edinebilir: "Gün aşırı tam dolu bir uçağın düşmesi." İşte, bahsedilen yanlış analizin iddia ettiği veriler tam da buna karşılık gelmektedir. Tıbbi hatalar ve yaralanmalar hakkındaki abartılı iddialar, popüler tıbbi makaleler ve raporların bizlere söylediği gibi inkâr ve kayıtsızlık kültünden kaynaklanan salgınlardır. Elbette ki okuduğunuz bunca şeyden sonra homeopatinin daha mâkul bir alternatif olup olmayacağını merak edebilirsiniz.
Ancak içiniz rahat olsun; bu korkutucu kıyaslar, analizler ve raporlar anlattığımız üzere "tehlikeli" ve "cımbızlanmış" verilere dayanmaktadır, üstelik sadece bunla yetinmeyip ilaçların zararları ve alternatif tıbbin zararlarıyla ilgili fayda/zarar analizi olmadan yapılmış karşılaştırmalardır. Akupunktur, homeopati, kayropraktik ve şifalı bitkiler gibi alternatif tıp yöntemleri modern tıbba göre bariz şekilde daha az fayda sağlamaktadır.
Şunu unutmamamız gerekiyor: Tıp riskleri ve faydaları dengelemekle alakalıdır. Bu yüzden tıp sürekli iyileştirilmesi ve geliştirilmesi gereken bir sistemdir. Ancak görüldüğü üzere uçak tasarımlarındaki sorunlarımız bizi halıların uçup uçamayacağını düşünmeye itmemelidir, sorunumuzun çözümü sorunun kendisindedir.
Tıbbi hatalar hakkında ölçülemeyen şeylerin yönetilemeyeceği söylense de güvenilmez ve yanlış hesaplamalara dayanan gerçek dışı belgeler ve araştırmaları kullanmanın da bir çözüm olamayacağı aşikardır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Jonathan Jarry M.Sc.. (2021). Medical Error Is Not The Third Leading Cause Of Death. McGill. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:09:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17099
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.