Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!

İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart! Scientists Against Myths
11 dakika
5,668
Tüm Reklamları Kapat

Charles Darwin'in insanoğlunun beşiği olarak Afrika'ya işaret etmesinin ardından geçen 150 yılda insanlığın evrim ağacındaki üye sayısının artmasının yanında insanlığın kökeni hakkındaki tartışmalar da aynı şekilde artmıştır. Bu tartışmalarda, primatların evrimine ve özellikle insanların bu süreçte nerede ve nasıl ayrıldığına çok fazla odaklanılmıştır. İnsanlar ve diğer maymunlar arasındaki son ortak atanın; kuyruksuz maymun benzeri olduğu, özellikle günümüzde yaşayan en yakın akrabamız olan şempanzelere benzer olan bir tür olduğu düşünülmektedir.

Bu tartışmaların merkezinde kuyruksuz maymun fosilleri vardır: Bazı bilim insanları, bu fosillerin insansıların ("homininlerin") evrimsel geçmişi hakkında bilgilendirici olmadığını öne sürerken, diğer bilim insanları onların insan evriminin anlaşılması bakımından elzem olduklarını savunmuşlardır.

Science dergisinde yayınlanan yeni bir inceleme, Darwin'in çalışmalarından bu yana homininlerin kökenindeki büyük keşiflere bir bakış atıyor ve fosil maymunların, son ortak atamızın doğası da dahil olmak üzere, maymun ve insan evriminin temel yönleri hakkında bize önemli bilgiler sunabileceğini ileri sürüyor.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Kuyruksuz Maymunlardan İnsanın Evrimi

İnsanlar, kuyruksuz maymunlardan (özellikle de şempanzelerden) yaklaşık olarak 9.3 ila 6.5 milyon yıl arasında, Miyosen devrinin sonlarına doğru ayrılmışlardır. Paleoantropologlar, homininler olarak da bilinen insansıların soyunun kökenini anlayabilmek için, insanlar ve kuyruksuz maymunların son ortak atasının fiziksel ve davranışsal karakteristikleri ile yaşadıkları çevreyi yeniden oluşturmayı hedeflemektedirler. Makalenin baş yazarı olan ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Antropoloji Bölümü'nün başında bulunan ve makalenin baş yazarı olan Sergio Almécija, durum hakkında şöyle bir yorum yapmıştır:

İnsansıların kökeni hakkındaki açıklamaları incelediğinizde, büyük bir kargaşa olduğunu fark edeceksiniz - bir fikir birliği söz konusu değil. Bilim insanları birbirlerinden tamamen farklı paradigmalar çerçevesinde araştırmalar yapmakta ve bu, benim bilimin diğer alanlarında görmediğim bir durum.
Kuyruksuz maymunların ve insanların evrimsel tarihi, büyük ölçüde eksiktir. Canlı türler arasındaki filogenetik ilişkiler, genetik veriler kullanılarak elde edilebilirken, soyu tükenmiş türlerin çoğunun konumu tartışmalıdır. Şaşırtıcı bir şekilde, goril ve şempanze soyları ile ilişkilendirilebilecek, yeterince eksiksiz fosiller, halen keşfedilmeyi bekliyor. Elimizde olan kuyruksuz maymun fosillerinin farklı konumlarını varsaymak (veya belirsizlik nedeniyle onları görmezden gelmek), şempanzelerle insanların yaşayan son ortak atası gibi önemli ata düğümlerinin rekonstrüksiyonunu belirgin bir şekilde etkiler.
Kuyruksuz maymunların ve insanların evrimsel tarihi, büyük ölçüde eksiktir. Canlı türler arasındaki filogenetik ilişkiler, genetik veriler kullanılarak elde edilebilirken, soyu tükenmiş türlerin çoğunun konumu tartışmalıdır. Şaşırtıcı bir şekilde, goril ve şempanze soyları ile ilişkilendirilebilecek, yeterince eksiksiz fosiller, halen keşfedilmeyi bekliyor. Elimizde olan kuyruksuz maymun fosillerinin farklı konumlarını varsaymak (veya belirsizlik nedeniyle onları görmezden gelmek), şempanzelerle insanların yaşayan son ortak atası gibi önemli ata düğümlerinin rekonstrüksiyonunu belirgin bir şekilde etkiler.
Science

İşte Almécija ve paleontolojiden filogenetiğe kadar geniş bir sahadan olan meslektaşları, bu araştırma sahasını gözden geçirdiler ve kuyruksuz maymunlara ait fosillerin morfolojinin oldukça çeşitli olduğu; kuyruksuz maymunlarla olan son ortak atamızın muhtemelen kendine özgü bir dizi özelliği olduğu ve bu özelliklerin, birbirinden farklı seçilim baskısı kombinasyonları altında evrimleşen modern insanlar ile modern kuyruksuz maymunların sahip olduğu özelliklerden muhtemelen farklı olacağı sonucuna vardılar.

Farklı Yaklaşımların Çatışması

İnsanlığın kökeni sorusunu çözmek açısından başlıca iki tane yaklaşım söz konusudur: Yaşayan maymunların, özellikle de şempanzelerin analiz edilmesine dayanan "yukarıdan aşağı" (İng: "top-down") yaklaşım ve insansıların filogenetik ağacındaki soyu tükenmiş diğer maymunları da kapsayan "aşağıdan yukarı" (İng: "bottom-top") yaklaşım.

Örneğin bazı bilim insanları, insansıların dört ayak üstünde yürüyen ve şempanzeye benzeyen bir atadan türediklerini düşünmektedirler. Fakat diğer bilim insanları, insan soyunun daha çok Miyosen devrindeki maymunlara benzeyen bir atadan türediğini öne sürmektedirler.

Tüm Reklamları Kapat

Bu farklı yaklaşımlardan yararlanan çalışmaları değerlendiren ekip, bu yaklaşımlardan yalnızca bir tanesine sadık kalmanın yarattığı sınırlamalardan bahsediyorlar:

  • "Yukarıdan aşağı" yaklaşımla yapılan araştırmalar, günümüzde varlığını sürdüren maymun türlerinin aslında eskiden yaşamış olan daha büyük bir insansı ailesinin hayatta kalmayı başarmış olan soyları olduklarını ara sıra göz ardı etmektedirler.
  • Öbür yandan "aşağıdan yukarıya" yaklaşımını benimseyen araştırmalar ise çoktan oluşmuş beklentilere uyan maymun fosillerini fazlasıyla önem atfetme hatasına düşmektedirler.

Almécija şöyle diyor:

Darwin, 1871 tarihli İnsanın Türeyişi kitabında, insanların Afrika'da diğer türlerden tamamen farklı olan bir türden türediğini öne sürmüştü. Fakat o zamanlarda fosil bulgular kıt olduğu için, bu iddiasını güçlü bir şekilde savunmamıştı.

Bunu takip eden 150 sene boyunca, Doğu ve Orta Afrika'da (ve hatta bazılarına göre Avrupa'da da) insan-şempanze farklılaşmasının miladına yaklaşan insansı fosiller bulundu. Buna ek olarak, Afrika ve Avrasya'da bulunan fosiller, toplamda elliyi aşan kuyruksuz maymun cinsine ait.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Ancak bu fosillerin çoğu, modern maymun ve insan soylarının en eski temsilcilerinin sahip olması gereken özelliklere yönelik beklentileri karşılamayan, mozaik özellik kombinasyonlarını göstermektedir. Bunun bir sonucu olarak da bu maymun fosillerinin oynadığı evrimsel rol hakkında bilimsel bir fikir birliği oluşamıyor.

Hayatta olan ve fosilleşmiş kuyruksuz maymunların dağılımı. Günümüzde var olan kuyruksuz maymunlar, Afrika ve Güneydoğu Asya'da ekvator çevresindeki yoğun ormanlık alanlarda (veya yakınında) yaşarlar. Yakın zamanda keşfedilen tapanuli orangutanı dışında (ki bu da Sumatra orangutanının bir alt türünü temsil edebilir), mevcut üç büyük kuyruksuz maymun cinsinin her biri, şu anda coğrafi olarak ayrılmış iki türe sahiptir. Kongo Nehri (koyu mavi ile vurgulanmıştır), yaygın şempanzeler (Pan troglodytes) ve bonobolar (Pan paniscus) arasındaki mevcut bariyer görevi görür. Kırmızı yıldızlar, kuyruksuz maymun fosillerinin ortaya çıkarıldığı Miyosen sedimanlarını (~ 23 ila 5.3 milyon yıl aralığında) içeren bölgeleri gösterir (bazı bölgeler birden fazla alan içerebilir; bitişik bölgeler, birden fazla siyasi bölgeye yayılıyorlarsa farklı yıldızlarla gösterilmiştir). Modern büyük kuyruksuz maymun habitatlarının, büyük kuyruksuz maymunların ve insanların soyunun evrimleştiği atasal ortamları temsil etmemesi mümkündür. Paleontolojik olarak, Afrika'nın büyük çoğunluğu, özellikle de Rift Vadisi'nin batısındaki bölgeler, neredeyse hiç keşfedilmemiş durumdadır.
Hayatta olan ve fosilleşmiş kuyruksuz maymunların dağılımı. Günümüzde var olan kuyruksuz maymunlar, Afrika ve Güneydoğu Asya'da ekvator çevresindeki yoğun ormanlık alanlarda (veya yakınında) yaşarlar. Yakın zamanda keşfedilen tapanuli orangutanı dışında (ki bu da Sumatra orangutanının bir alt türünü temsil edebilir), mevcut üç büyük kuyruksuz maymun cinsinin her biri, şu anda coğrafi olarak ayrılmış iki türe sahiptir. Kongo Nehri (koyu mavi ile vurgulanmıştır), yaygın şempanzeler (Pan troglodytes) ve bonobolar (Pan paniscus) arasındaki mevcut bariyer görevi görür. Kırmızı yıldızlar, kuyruksuz maymun fosillerinin ortaya çıkarıldığı Miyosen sedimanlarını (~ 23 ila 5.3 milyon yıl aralığında) içeren bölgeleri gösterir (bazı bölgeler birden fazla alan içerebilir; bitişik bölgeler, birden fazla siyasi bölgeye yayılıyorlarsa farklı yıldızlarla gösterilmiştir). Modern büyük kuyruksuz maymun habitatlarının, büyük kuyruksuz maymunların ve insanların soyunun evrimleştiği atasal ortamları temsil etmemesi mümkündür. Paleontolojik olarak, Afrika'nın büyük çoğunluğu, özellikle de Rift Vadisi'nin batısındaki bölgeler, neredeyse hiç keşfedilmemiş durumdadır.
Science

Özetle araştırmacılar, insanlığın kökenleri hakkında inşa edilen hikayelerin çoğunun, fosil kalıntıları ile uyumsuz olduğunu ortaya koydular. Makalenin eş yazarı ve müzenin Antropoloji Bölümü'nün asistan küratörü Ashley Hammond şöyle diyor:

Günümüzde hala yaşayan maymun türleri, özelleşmiş türlerdir. Yani çok daha geniş olan, soyu tükenmiş maymun familyasından geriye kalanlardır. Tüm delilleri, yani hem yaşayan hem de fosilleşmiş maymun ve insansıları dikkate aldığımızda, günümüzde halen hayatta olan birkaç kuyruksuz maymun türüne bakarak inşa edilen insan evrimi hikayesinin çok daha geniş bir perspektifi gözden kaçırdığı açıktır.

Müze'de doktora sonrası araştırmacı olan ve makalenin eş yazarı olan Kelsey Pugh, şunları söylüyor:

Kuyruksuz maymunlara ait fosillerde, günümüzdeki kuyruksuz maymunlardan çoğu zaman farklı olan eşsiz ve kimi zaman da beklenmeyen özellikler ve bu özelliklerin birkaçının birleşimleri, bizlerin insansı (hominin) atalarımızdan hangi özellikleri miras aldığımızı ve bu özelliklerin hangilerinin bize özgün olduğu düğümünü çözebilmek açısından önemlidir.

Farklı Perspektifleri Birleştirmek Şart!

Makaleyi yazan araştırmacılara göre, sadece günümüzde hala yaşayan kuyruksuz maymunlardan elde edilen veriler, tek başlarına yeterli bir kanıt teşkil etmiyorlar. Almécija şöyle diyor:

Kuyruksuz maymun ve insan evrimi ile ilgili günümüzde var olan ve birbiriyle apayrı olan teoriler, erken homininler ve yaşayan maymunlarla birlikte Miyosen Dönem'de yaşamış maymunları da denkleme dahil edecek olurlarsa, çok daha fazla bilgi ile donanmış olacaklardır. Bir diğer deyişle, insanlar ve şempanzelerin birbirinden ayrılarak evrimleştiği o "başlangıç noktasını" yeniden inşa etmek için fosilleşmiş kuyruksuz maymunlar da vazgeçilmezdir.

Yazarlar, makalelerinde fosillerin zamanın derinliklerinde yaşanan evrimsel değişimlerle ilgili çalışmaları yönlendirmek açısından çok önemli olduğunu ve geçmişe dönük bu araştırmaların geleceğimize ışık tutacağını vurguluyorlar.[2] Ancak insan evrimine dair geçmişimizle ilgili olarak bilgilerimizdeki bazı önemli noksanlıklara ve sınırlara dikkat çekiyor ve bazı önerilerde bulunuyorlar.

Yazarların söylediğine göre insan evrimini anlamak için daha fazla fosile ihtiyacımız vardır; çünkü muhtemelen sahip olduğumuz fosillerden çok daha fazlası keşfedilmeyi beklemektedir. Goril veya şempanze soylarına yakın fosil maymunları bulmak için daha fazla saha çalışması gerekiyor ve bu tür çabaları, özellikle de henüz keşfedilmemiş veya az örneklenmiş alanlara yaymak çok önemlidir.

Tüm Reklamları Kapat

Filogenetik çıkarım araçlarını geliştirmeye devam etmek de çok önemlidir. Bayesci yaklaşımlar umut vericidir, ancak morfolojik verilere uygulanabilirliği konusunda belirsizlik devam etmektedir.[3]

Sadece Antik DNA araştırmalarıyla sınırlı kalınmamalıdır; çünkü bugüne kadar çıkarılmış en eski DNA, sadece 1 milyon yıl öncesine kadar gidebilmektedir.[4] Paleoproteomik gibi sahalardan gelecek veriler sayesinde, orangutanların evriminde yer alan, 2 milyon yıl kadar önce yaşamış Gigantopithecus gibi cinslerin evrim ağacındaki yerini doğrulamak mümkün olmuştur.[5] Paleoproteomik alanında gelecekte yaşanacak teknolojik gelişmeler, Miyosen kuyruksuz maymunlarından paleoproteomlar elde ederek, elimizdeki temel soruları yanıtlamaya potansiyel olarak yardımcı olabilir.

Pronograd ve ortograd vücut planları. (A) Tipik duruşlarda makak (yukarıda) ve şempanze (aşağıda), pronograd ve ortograd vücut planı özellikleri arasındaki genel farklılıkları gösterir. Bir pronograd maymuna kıyasla, modern hominoid ortograd vücut planı, bir dış kuyruğun (kuyruk sokumu onun körelmiş kalıntısıdır), mediolateral olarak geniş ve dorsoventral olarak sığ olan, kranial olarak yükseltilmiş ve yönlendirilmiş, dorsal olarak yerleştirilmiş bir göğüs kafesinin olmaması, daha kısa bir bel ve uzun iliak bıçaklar ile karakterize edilir.  Modern hominoidler, kısa bir ulnar olekranon işlemiyle kolaylaştırılan, burada gösterilen tam dirsek uzantısı gibi daha yüksek eklem hareketlilik aralıklarına sahiptir. Ekte ayrıca, ortograd hominoidlerde daha dorsal olarak yerleştirilmiş ve yönlendirilmiş enine işlemler dahil olmak üzere lomber vertebral anatomideki farklılıklar da gösterilmektedir. (B) Her bir mevcut hominoid soyunun temsilcileri (sol sütun), bir ortograd vücut planıyla ilişkili farklı postüral varyasyonları gösterir. Dik vücut planı, modern insanlarda iki ayaklı yürümeyi ve maymunlarda ağaçta tırmanma ve dal altı süspansiyonun farklı kombinasyonlarını kolaylaştırır. Karasal Afrika maymunlarında parmak eklemi yürüyüşü, arka bacaklara göre uzun ön ayakları olan dik bir maymun üzerine yerleştirilmiş uzlaşmacı bir konumsal davranış olarak görülüyor. Fosil hominoidlerin ilişkili iskeletleri (sağ sütun), bir dik cismin süspansiyon için özel uyarlamalardan ayrılabileceğini göstermektedir (örneğin, Pierolapithecus, Hispanopithecus'tan daha kısa ve daha az eğimli bir duruş sergilemektedir). Diğer fosil maymunlar, biraz daha modern maymun benzeri ön ayaklarıyla (örneğin, Nacholapithecus) ilkel "maymuna benzer" zamansal vücut planları sergiler.
Pronograd ve ortograd vücut planları. (A) Tipik duruşlarda makak (yukarıda) ve şempanze (aşağıda), pronograd ve ortograd vücut planı özellikleri arasındaki genel farklılıkları gösterir. Bir pronograd maymuna kıyasla, modern hominoid ortograd vücut planı, bir dış kuyruğun (kuyruk sokumu onun körelmiş kalıntısıdır), mediolateral olarak geniş ve dorsoventral olarak sığ olan, kranial olarak yükseltilmiş ve yönlendirilmiş, dorsal olarak yerleştirilmiş bir göğüs kafesinin olmaması, daha kısa bir bel ve uzun iliak bıçaklar ile karakterize edilir. Modern hominoidler, kısa bir ulnar olekranon işlemiyle kolaylaştırılan, burada gösterilen tam dirsek uzantısı gibi daha yüksek eklem hareketlilik aralıklarına sahiptir. Ekte ayrıca, ortograd hominoidlerde daha dorsal olarak yerleştirilmiş ve yönlendirilmiş enine işlemler dahil olmak üzere lomber vertebral anatomideki farklılıklar da gösterilmektedir. (B) Her bir mevcut hominoid soyunun temsilcileri (sol sütun), bir ortograd vücut planıyla ilişkili farklı postüral varyasyonları gösterir. Dik vücut planı, modern insanlarda iki ayaklı yürümeyi ve maymunlarda ağaçta tırmanma ve dal altı süspansiyonun farklı kombinasyonlarını kolaylaştırır. Karasal Afrika maymunlarında parmak eklemi yürüyüşü, arka bacaklara göre uzun ön ayakları olan dik bir maymun üzerine yerleştirilmiş uzlaşmacı bir konumsal davranış olarak görülüyor. Fosil hominoidlerin ilişkili iskeletleri (sağ sütun), bir dik cismin süspansiyon için özel uyarlamalardan ayrılabileceğini göstermektedir (örneğin, Pierolapithecus, Hispanopithecus'tan daha kısa ve daha az eğimli bir duruş sergilemektedir). Diğer fosil maymunlar, biraz daha modern maymun benzeri ön ayaklarıyla (örneğin, Nacholapithecus) ilkel "maymuna benzer" zamansal vücut planları sergiler.
Science

Her ne kadar fosil bir hominidin gerçekte nasıl hareket ettiğini (örneğin nasıl yürüdüğünü) hiçbir zaman göremeyecek olsak da kemik, eklem ve kas fonksiyonlarına yönelik yaptığımız morfofonksiyonel varsayımlar, ataların hareket biçimlerinin yeniden inşası için çok önemlidir. Günümüzde atalarımızın birebir kopyası olan hiçbir tür olmadığı için bunların hareketini kuzen türlerden elde edilen verilerle çıkarsamak zorundayız ve bu alanda son dönemde önemli gelişmeler yaşanmaktadır: Teknolojik atılımlar sayesinde artık hayvanlardan, onlar doğal ortamlarında hareket ederken, invazif olmayan biçimde kinematik veri toplamak kolaylaşmıştır.[6] Fosil hominoidlerin nasıl hareket ettiğini daha iyi tahmin etmek için, deneysel ve morfolojik bilgiler entegre edilmelidir.[7]

Tüm Reklamları Kapat

Yazarların, son bir uyarıları daha var. Şöyle yazıyorlar:

İnsanlar, hikaye anlatıcıdır: İnsan evrimine yönelik teoriler; dik duruşun kökenleri, ellerin serbest bırakılması veya beynin genişlemesi gibi insan evriminin temel yönlerini açıklamak için, genellikle bir kahramanın yaptığı yolculuğun yapısını ödünç alan "antropojenik (insancı) anlatılara" benzer.[8] İlginç bir şekilde, bu anlatılar Darwin'in zamanından beri pek değişmemiştir. Halihazırda var olan bir anlatının başrolünü yeni keşfettikleri fosillerine vermeyi amaçlayan araştırmacıların, doğrulama önyargılarının ve geçici yorumlarına karşı dikkatli olmalıyız. Evrim senaryoları çekicidir; çünkü mevcut bilgilere dayanarak, makul açıklamalar sunarlar. Ancak bu anlatılar test edilebilir hipotezlere dayanmadıkça, "tam da şöyle oldu öykülerden" fazlası olmayacaklardır.[9]
Canlı hominoidler ve fosil hominoidlerin kronostratigrafik aralıkları arasındaki filogenetik ilişkiler. Metinde bahsedilen fosil hominoidlerin uzay-zamansal aralıklarının yanında, canlı hominoidlerin zaman ayarlı bir filogenetik ağacı tasvir edilmiştir. Fosil taksonlar, olası filogenetik hipotezlere göre renk kodludur. Dikey yeşil kesik çizgi, Afrika fosil maymunu kaydında bir süreklilik olduğunu gösterir. Ancak şu anda ~14 ila 10 milyon yıl arasında seyrek görülmektedir. Kuyruksuz maymunların sağlam ve kalıcı filogenetik çıkarımları, kısmen fosil kayıtlarının parçalı doğası, muhtemelense yüksek homoplazi seviyeleri nedeniyle zordur. Miyosen kuyruksuz maymunu taksonlarının birçoğu, sadece parçalı dentognatik fosillerle temsil edilmektedir ve maymunlardaki filogeniyi ortaya çıkarmak için çene ve azı dişlerinin faydası tartışmalıdır. Diğer bir belirsizlik alanı, birçok erken ve orta Miyosen Afrika maymunlarının taç hominoid düğümüne göre konumuyla ilgilidir. Daha eksiksiz erken Miyosen fosil hylobatidlerinin keşfi veya tanınması, konumlarını ve dolayısıyla büyük maymunu ve insan ailesini gerçekten tanımlayan şeyi çözmeye yardımcı olacaktır. Bölünme süreleri, Springer ve diğerlerinin moleküler saat tahminlerine dayanmaktadır. Siluetler, ölçeğe uygun olarak çizilmemiştir. Gölgeli kutular, coğrafi dağılımları temsil eder (yeşil Afrika'dır, altın Avrupa'dır ve mor Asya'dır).
Canlı hominoidler ve fosil hominoidlerin kronostratigrafik aralıkları arasındaki filogenetik ilişkiler. Metinde bahsedilen fosil hominoidlerin uzay-zamansal aralıklarının yanında, canlı hominoidlerin zaman ayarlı bir filogenetik ağacı tasvir edilmiştir. Fosil taksonlar, olası filogenetik hipotezlere göre renk kodludur. Dikey yeşil kesik çizgi, Afrika fosil maymunu kaydında bir süreklilik olduğunu gösterir. Ancak şu anda ~14 ila 10 milyon yıl arasında seyrek görülmektedir. Kuyruksuz maymunların sağlam ve kalıcı filogenetik çıkarımları, kısmen fosil kayıtlarının parçalı doğası, muhtemelense yüksek homoplazi seviyeleri nedeniyle zordur. Miyosen kuyruksuz maymunu taksonlarının birçoğu, sadece parçalı dentognatik fosillerle temsil edilmektedir ve maymunlardaki filogeniyi ortaya çıkarmak için çene ve azı dişlerinin faydası tartışmalıdır. Diğer bir belirsizlik alanı, birçok erken ve orta Miyosen Afrika maymunlarının taç hominoid düğümüne göre konumuyla ilgilidir. Daha eksiksiz erken Miyosen fosil hylobatidlerinin keşfi veya tanınması, konumlarını ve dolayısıyla büyük maymunu ve insan ailesini gerçekten tanımlayan şeyi çözmeye yardımcı olacaktır. Bölünme süreleri, Springer ve diğerlerinin moleküler saat tahminlerine dayanmaktadır. Siluetler, ölçeğe uygun olarak çizilmemiştir. Gölgeli kutular, coğrafi dağılımları temsil eder (yeşil Afrika'dır, altın Avrupa'dır ve mor Asya'dır).
Science

Fosil kuyruksuz maymunlar hakkında pek çok belirsizlik bulunmaya devam etmektedir ve soyu tükenmiş türlerin paleobiyolojisinin, bilim camiasında hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde yeniden yapılandırılabileceği günlerden hala çok uzaktayız. Bununla birlikte, erken homininler ve yaşayan kuyruksuz maymunlarla birlikte, Miyosen maymunlarının da analizlere dahil edilmesi halinde, kuyruksuz maymun ve insan evrimi ile ilgili mevcut anlaşmazlıklar çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu yaklaşım, primitif ve sonradan türeyen özellikler ile, yaygın olan ve spesifik/eşsiz olan özellikleri birbirinden ayırt etmemizi mümkün kılacaktır. İşte insan evrimini anlama yolculuğumuzda fosilleşmiş kuyruksuz maymunların rolü tam da budur.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Bilim Budur! 5
  • Tebrikler! 4
  • Muhteşem! 3
  • İnanılmaz 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Güldürdü 1
  • Umut Verici! 1
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. Almécija, et al. (2021). Fossil Apes And Human Evolution. Science. doi: 10.1126/science.abb4363. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. D. Barnosky, et al. (2017). Merging Paleobiology With Conservation Biology To Guide The Future Of Terrestrial Ecosystems. Science, sf: eaah4787. doi: 10.1126/science.aah4787. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ P. A. Goloboff, et al. (2018). Parsimony And Model‐Based Phylogenetic Methods For Morphological Data: Comments On O'reilly Et Al.. Palaeontology, sf: 625-630. doi: 10.1111/pala.12353. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ T. V. D. Valk, et al. (2021). Million-Year-Old Dna Sheds Light On The Genomic History Of Mammoths. Nature, sf: 265-269. doi: 10.1038/s41586-021-03224-9. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ F. Welker, et al. (2019). Enamel Proteome Shows That Gigantopithecus Was An Early Diverging Pongine. Nature, sf: 262-265. doi: 10.1038/s41586-019-1728-8. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ W. I. Sellers, et al. (2014). Markerless 3D Motion Capture For Animal Locomotion Studies. Biology Open, sf: 656-668. doi: 10.1242/bio.20148086. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. A. Nyakatura, et al. (2019). Reverse-Engineering The Locomotion Of A Stem Amniote. Nature, sf: 351-355. doi: 10.1038/s41586-018-0851-2. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. Landau, et al. (1993). Narratives Of Human Evolution. ISBN: 9780300054316. Yayınevi: Yale University Press.
  • ^ R. J. Smith. (2016). Explanations For Adaptations, Just‐So Stories, And Limitations On Evidence In Evolutionary Biology. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews, sf: 276-287. doi: 10.1002/evan.21495. | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/04/2024 05:41:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10449

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hava
Uyku
Kütle
Yas
Çeşitlilik
Kanat
Yeni Koronavirüs
Bebek Doğumu
Neandertal
Diş Hekimi
Yeni Doğan
Konuşma
Sosyal
Bilimkurgu
Kuantum
Kalıtım
Epidemik
Goril
Eğilim
Çeviri
Epistemoloji
Ornitoloji
Amerika Birleşik Devletleri
Göğüs
Yaşanabilir Gezegen
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. M. o. N. History, et al. İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!. (8 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 20 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10449
History, A. M. o. N., Yıldız, T., Bakırcı, Ç. M. (2021, May 08). İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!. Evrim Ağacı. Retrieved April 20, 2024. from https://evrimagaci.org/s/10449
A. M. o. N. History, et al. “İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 08 May. 2021, https://evrimagaci.org/s/10449.
History, American Museum of Natural. Yıldız, Tan. Bakırcı, Çağrı Mert. “İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, May 08, 2021. https://evrimagaci.org/s/10449.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close