Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?

Evrenin Pikselleri Olabilir mi?

Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?
11 dakika
8,115
Tüm Reklamları Kapat

Planck uzunluğu (ℓP\ell_P), Planck birimi sistemi çerçevesinde tanımlanan, kuantum fiziğinin babalarından olan Max Planck tarafından 1.616255(18)×10−35m1.616255(18)\times10^{-35}\text{m} olarak belirlenmiş birim uzunluktur.[1] Bu uzunluk, 3 temel fiziksel sabiti kullanarak, şu şekilde hesaplanabilir (parantez içindeki sayılar, Planck uzunluğunun belirsiz hanelerini göstermektedir):[2]

ℓP=ℏGc3≈1.616255(18)×10−35m\LARGE{\ell_P=\sqrt{\frac{\hbar{G}}{c^3}}\approx1.616255(18)\times10^{-35}\text{m}}

Tüm Reklamları Kapat

Burada cc ışık hızı, ℏ\hbar Planck sabiti, GG ise kütleçekim sabitidir. Ayrıca Planck uzunluğu, Planck kütlesine sahip bir parçacığın indirgenmiş Compton dalgaboyuna da eşittir.

Bu sayının ne kadar küçük olduğunu şöyle düşünebilirsiniz: Bir proton, Planck uzunluğundan 1020 kat, yani 1 sayısının yanında 20 adet sıfır koyduğunuzda elde ettiğiniz sayı katı kadar daha büyüktür! Bu uzunluğun Evren'de fiziksel bir karşılığı olup olmadığı henüz bilinmemektedir; ancak bundan bağımsız olarak, teorik fizikte faydalı bulunduğu için kullanılmaya devam edilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Planck uzunluğunun Max Planck'ın adıyla bilinmesinin nedeni, 1899 yılında Max Planck'ın; uzunluk, kütle, zaman ve enerjinin doğada temel birimleri olabileceğini ileri süren bir sistem geliştirmiş olmasıdır. Planck bu sayıları, sadece yukarıda sözünü ettiğimiz 3 temel sabiti ve boyutsal analiz yöntemini kullanarak geliştirmiştir. Bu sayede elde ettiği birimlere:[3]

  • Planck uzunluğu yaklaşık 10-35 metredir.
  • Planck kütlesi yaklaşık 22 mikrogramdır.
  • Planck zamanı yaklaşık 10-43 saniyedir.
  • Planck enerjisi yaklaşık 109 Joule'dür.

Planck uzunluğunun teorik önemi, modern fiziğin ulaşabileceği en küçük mesafeye bir sınır koyuyor olmasıdır: Parçacıkların çok yüksek enerjilerle çarpıştırılması sayesinde, giderek daha küçük uzunluklarda olan bitenler incelenebilir; ancak bu enerjilerin yeterince çoğalarak Planck uzunluğu civarına ulaşması hâlinde, bu çarpışmalar kara delik yaratacak boyuta ulaşacaktır ve dolayısıyla Planck uzunluğundan daha ufak mesafelerin araştırılması mümkün olmayacaktır. Bu noktadan sonra çarpışan parçacıkların enerjisini artırmak, daha ufak mesafelerde olan biteni tespit etmekten ziyade, giderek daha büyük kara delikler yaratacaktır.[4]

Ayrıca sicim teorisi çerçevesinde araştırılan sicimlerin temeli de Planck uzunluğuna dayanmaktadır ve bu nedenle teorik fizik açısından önemlidir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Planck Uzunluğu Nedir ve Nasıl Hesaplanır?

Evrenimizin nasıl çalıştığını anlamak istiyorsanız, onu temel düzeyde incelemeniz gerekir. Makroskopik nesneler, yalnızca atom altı ölçeklere inerek tespit edebileceğiniz parçacıklardan oluşur. Evrenin özelliklerini anlamak için, mümkün olan en küçük ölçeklerdeki, en küçük bileşenlere bakmalısınız. Yalnızca bu temel düzeyde nasıl davrandıklarını anlayarak, bunların bir araya gelerek aşina olduğumuz "insan ölçeğinde" Evreni nasıl yarattığını anlamayı umabiliriz.

Ancak küçük ölçekli Evren'i araştırmak için, istediğiniz kadar küçük mesafelere inemezsiniz. Planck ölçeğinin atına inmeye karar verdiğimizde, yani yaklaşık 10-35 metreye ulaştığımızda, geleneksel fizik yasalarımızın Evren'de olan bitene yönelik söyledikleri saçmalamaya başlayacaktır.

Uzay-zaman kavramını düşündüğümüzde, bu çerçeveye bağlı bir aşırı basitleştirme olsa da, genellikle uzayı bir 3B ızgara olarak görselleştiririz. Uzay ve zamanın kesikli mi yoksa sürekli mi olduğu ve mümkün olan en küçük uzunluk ölçeğinin olup olmadığı sorusu hala cevapsız. Ancak, Planck uzaklık ölçeğinin altında hiçbir şeyi kesin bir doğrulukla tahmin edemeyeceğimizi biliyoruz.
Uzay-zaman kavramını düşündüğümüzde, bu çerçeveye bağlı bir aşırı basitleştirme olsa da, genellikle uzayı bir 3B ızgara olarak görselleştiririz. Uzay ve zamanın kesikli mi yoksa sürekli mi olduğu ve mümkün olan en küçük uzunluk ölçeğinin olup olmadığı sorusu hala cevapsız. Ancak, Planck uzaklık ölçeğinin altında hiçbir şeyi kesin bir doğrulukla tahmin edemeyeceğimizi biliyoruz.
Reunmedia Storyblocks

Bunu anlamak için, kuantum fiziğinin klasik problemlerinden biri olan "kutudaki parçacık problemi"ni düşünün. İstediğiniz herhangi bir parçacığı hayal edin ve bu parçacığın bir şekilde küçücük bir uzay hacmine sınırlandığını hayal edin. Şimdi, bu kuantum gözetleme oyununda, aklınıza gelebilecek en basit soruyu soracağız: Bu parçacık nerede?

Parçacığın konumunu belirlemek için bir ölçüm yapabilirsiniz ve bu ölçüm size bir cevap verecektir. Ancak, bu ölçümle ilişkili doğanın kuantum etkilerinden kaynaklanan doğal bir belirsizlik olacaktır. Bu belirsizlik ne kadar büyüktür? Bu, hem Planck sabiti olan ℏ\hbar hem de kutunun boyu olan LL ile ilgilidir.

Bu diyagram, konum ve momentum arasındaki doğal belirsizlik ilişkisini göstermektedir. Biri daha doğru bilindiğinde, diğeri doğası gereği daha az doğru bilinebilir.
Bu diyagram, konum ve momentum arasındaki doğal belirsizlik ilişkisini göstermektedir. Biri daha doğru bilindiğinde, diğeri doğası gereği daha az doğru bilinebilir.
Wikimedia Commons - Maschen

Yaptığımız deneylerin çoğu için, Planck sabiti, araştırabildiğimiz herhangi bir gerçek mesafe ölçeğine kıyasla küçüktür ve bu nedenle, hem ℏ\hbar hem de LL ile ilgili belirsizliği incelediğimizde, küçük bir doğal belirsizlik göreceğiz.

Tüm Reklamları Kapat

Peki ama ya LL küçükse? Hatta, ya ℏ\hbar ile kıyaslanabilir bir boyuttaysa ya da ondan bile daha da küçükse?

İşte sorunun ortaya çıkmaya başladığı yer burasıdır. Doğada meydana gelen bu kuantum düzeltmeleri basitçe ortaya çıkmaz çünkü ortaya çıkan ana, klasik etki ve ∼ℏ\sim\hbar düzeyinde ortaya çıkan kuantum düzeltmeleri vardır. Bütün düzeylerin ∼ℏ\sim\hbar, ∼ℏ2\sim\hbar^2,∼ℏ3\sim\hbar^3 şeklinde devam eden düzeltmeleri vardır. Planck uzunluğu olarak bilinen belirli bir uzunluk ölçeği vardır ve buna ulaşırsanız, genellikle görmezden geldiğimiz daha yüksek dereceli terimler normalde uyguladığımız kuantum düzeltmeleri kadar, hatta onlardan daha önemli hale gelir.

Bir parçacığı bir uzaya hapseder ve özelliklerini ölçmeye çalışırsanız, Planck sabiti ve kutunun boyutuyla orantılı kuantum etkileri olacaktır. Kutu çok küçükse, belirli bir uzunluk ölçeğinin altındaysa, bu özelliklerin hesaplanması imkansız hale gelir.
Bir parçacığı bir uzaya hapseder ve özelliklerini ölçmeye çalışırsanız, Planck sabiti ve kutunun boyutuyla orantılı kuantum etkileri olacaktır. Kutu çok küçükse, belirli bir uzunluk ölçeğinin altındaysa, bu özelliklerin hesaplanması imkansız hale gelir.
Andy Nguyen - Medical School at Houston

Ancak bundan çok daha fazlası vardır: Şimdi, yine belirli bir kütleye sahip bir parçacığınız olduğunu hayal edin. Bu kütleyi yeterince küçük bir hacme sıkıştırırsanız, bir kara delik elde edersiniz. Bu üç sabitin birleşimiyle, ℏc/G\sqrt{\hbar{c}/G} şeklinde tanımlanan Planck kütlesini alıp, aynı soruyu sorsaydınız, ne tür bir cevap alırdınız?

Bu kütlenin işgal etmesi gereken uzay hacminin, Schwarzschild yarıçapı Planck uzunluğunun iki katı olan bir küre olacağını bulursunuz. Kara deliğin bir ucundan diğer ucuna geçmenin ne kadar süreceğini sorarsanız, bu süre, Planck süresinin dört katıdır. Bu miktarların birbiriyle ilişkili olması tesadüf değildir - ki bu hiç de şaşırtıcı değildir. Ancak şaşırtıcı olan şey, o küçücük mesafe ve zaman ölçeklerinde Evren hakkında sorular sormaya başladığınızda, tüm bunların ne anlama geldiğidir.

Tüm Reklamları Kapat

Bir fotonun enerjisi, sahip olduğu dalga boyuna bağlıdır; daha uzun dalga boyları enerjide daha düşüktür ve daha kısa dalga boyları daha yüksektir. Prensipte, bir dalga boyunun ne kadar kısa olabileceğinin bir sınırı yoktur, ancak göz ardı edilemeyecek başka fizik kaygıları da vardır.
Bir fotonun enerjisi, sahip olduğu dalga boyuna bağlıdır; daha uzun dalga boyları enerjide daha düşüktür ve daha kısa dalga boyları daha yüksektir. Prensipte, bir dalga boyunun ne kadar kısa olabileceğinin bir sınırı yoktur, ancak göz ardı edilemeyecek başka fizik kaygıları da vardır.
Wikimedia Commons - Maxhurtz

Planck ölçeğinde herhangi bir şeyi ölçmek için, onu araştırmak için yeterince yüksek enerjiye sahip bir parçacığa ihtiyacınız olacaktır. Bir parçacığın enerjisi bir dalga boyuna (ışık için bir foton dalga boyu ya da madde için bir de Broglie dalga boyu) karşılık gelir ve Planck uzunluklarına inmek için, Planck enerjisinde bir parçacığa ihtiyacınız vardır: yani yaklaşık 10-19 GeV (gigaelektron volt) veya Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın (İng: "Large Hadron Collider" veya kısaca "LHC") maksimum enerjisinden yaklaşık 1 katrilyon kat daha fazla enerjiye...

Bu enerjiye gerçekten ulaşan bir parçacığınız olsaydı, momentumu o kadar büyük olurdu ki, enerji-momentum belirsizliği o parçacığı bir kara delikten ayırt edilemez hale getirirdi. İşte bu nedenle Planck mesafesi, fizik yasalarımızın gerçekten bozulduğu ölçektir.

Bir kara deliğin simüle edilmiş bozunumu, yalnızca radyasyon yayılımıyla değil, aynı zamanda çoğu nesneyi sabit tutan merkezi yörüngedeki kütlenin bozunmasıyla da sonuçlanır. Kara delikler statik nesneler değillerdir, zamanla değişirler. En düşük kütleli kara delikler için buharlaşma en hızlı gerçekleşir.
Bir kara deliğin simüle edilmiş bozunumu, yalnızca radyasyon yayılımıyla değil, aynı zamanda çoğu nesneyi sabit tutan merkezi yörüngedeki kütlenin bozunmasıyla da sonuçlanır. Kara delikler statik nesneler değillerdir, zamanla değişirler. En düşük kütleli kara delikler için buharlaşma en hızlı gerçekleşir.
Eu's Communicate Science

Daha da detaylı incelediğinizde durum daha da kötüleşmektedir: Uzayın veya uzay-zamanın kendisine özgü kuantum dalgalanmaları hakkında düşünmeye başlarsanız, aynı zamanda bir enerji-zaman belirsizliği ilişkisi olduğunu hatırlayacaksınız. Mesafe ölçeği ne kadar küçükse, karşılık gelen zaman ölçeği o kadar küçüktür - bu da daha büyük bir enerji belirsizliği anlamına gelir.

Planck uzaklık ölçeğinde bu, kara deliklerin ve kuantum ölçeğinde ve henüz araştıramadığımız solucan deliklerinin belirdiği anlamına gelir. Daha yüksek enerjili çarpışmalar gerçekleştirseydiniz, daha sonra Hawking radyasyonu yoluyla buharlaşacak olan daha büyük kütleli ve daha büyük boyutlu kara delikler yaratırdınız.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Dâhiler Sınıfı - Muhammed Ali: Tüm Zamanların En Büyüğü

DÂHİLER SINIFI: OKUMASI KOLAY, UNUTMASI ZOR

Kimi sporcular şampiyon olur, kimileri ise efsane. Bu, önce ismini, sonra sporu ve nihayetinde Amerika’yı değiştirmiş bir adamın hikâyesi. Bu, Muhammed Ali’nin hikâyesi.

Büyük ilgi gören Dâhiler Sınıfı serisi MUHAMMED ALİ: TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜĞÜ ile devam ediyor.

Dâhiler Sınıfı Serisi Hakkında:

Bunlar, her biri kendi yöntemiyle; kelimeleriyle, icatlarıyla, seçimleriyle ve hatta kaderleriyle dünyayı değiştirmiş kadınların ve erkeklerin hayat hikâyeleri; şaşkınlık ve hayranlık duymanızı sağlayacak, hayal gücü ve merak duygunuzu harekete geçirecek büyüleyici hikâyeler. Dâhiler Sınıfı serisi bu özel insanları çocuklarla (9 yaş ve üstü) tanıştırmak üzere tasarlandı. İlk olarak yayımlandığı İtalya’da büyük övgü toplayan ve ardından pek çok dile çevrilen Dâhiler Sınıfı, minik ebadı, renkli illüstrasyonları, bilgiyi heyecan ve macerayla birleştiren anlatımıyla çocukların kolay okuyacağı, zor unutacağı, onlara öğrendiklerinden daha da fazlasını merak ettirecek bir seri.

Devamını Göster
₺115.00
Dâhiler Sınıfı - Muhammed Ali: Tüm Zamanların En Büyüğü
  • Dış Sitelerde Paylaş

Kuantum dalgalanmalarının büyük, çeşitli ve en küçük ölçekte önemli olduğu kuantum köpük kavramının bir örneği. Uzaya özgü enerji, bu ölçeklerde büyük miktarlarda dalgalanır. Planck ölçeğine yaklaşmak gibi yeterince küçük ölçekleri görüntülerseniz, dalgalanmalar kendiliğinden kara delikler oluşturacak kadar büyür.
Kuantum dalgalanmalarının büyük, çeşitli ve en küçük ölçekte önemli olduğu kuantum köpük kavramının bir örneği. Uzaya özgü enerji, bu ölçeklerde büyük miktarlarda dalgalanır. Planck ölçeğine yaklaşmak gibi yeterince küçük ölçekleri görüntülerseniz, dalgalanmalar kendiliğinden kara delikler oluşturacak kadar büyür.
Nasa - CXC - M. Weiss

Belki de bu yüzden kuantum kütleçekimine ihtiyacımız olduğunu düşünebilirsiniz. Bildiğimiz kuantum kurallarını alıp, onları bildiğimiz kütleçekimi yasasına uyguladığınızda, kuantum fiziği ile Genel Görelilik arasındaki temel bir uyuşmazlık olduğunu görürsünüz. Ancak durum, o kadar basit değildir.

Enerji, enerjidir ve uzayın bükülmesine neden olduğunu biliyoruz. Planck ölçeğinde veya yakınında kuantum alan teorisi hesaplamaları yapmaya başlarsanız, hesaplamalarınızı ne tür bir uzay-zamanda gerçekleştireceğinizi artık bilemezsiniz. Kuantum elektrodinamiğinde veya kuantum kromodinamiğinde bile, bu parçacıkların bulunduğu arka plan uzay-zamanını düz olarak ele alabiliriz. Bir kara deliğin etrafında bile, bilinen bir uzaysal geometri kullanabiliriz. Ancak bu aşırı yoğun enerjide, uzayın eğriliği bilinmemektedir ve anlamlı bir şey hesaplayamayız.

Kuantum yerçekimi, Einstein'ın Genel Görelilik teorisini kuantum mekaniği ile birleştirmeye çalışır. Klasik yerçekimine yönelik kuantum düzeltmeleri, burada beyaz olarak gösterildiği gibi döngü diyagramları olarak görselleştirilir. Uzayın (veya zamanın) kendisinin kesikli mi yoksa sürekli mi olduğu henüz kararlaştırılmadı, tıpkı yerçekiminin hiç kuantize olup olmadığı veya bugün bildiğimiz gibi parçacıkların temel olup olmadığı sorusu gibi. Ancak her şeyin temel bir teorisini umuyorsak, nicelenmiş alanları içermelidir.
Kuantum yerçekimi, Einstein'ın Genel Görelilik teorisini kuantum mekaniği ile birleştirmeye çalışır. Klasik yerçekimine yönelik kuantum düzeltmeleri, burada beyaz olarak gösterildiği gibi döngü diyagramları olarak görselleştirilir. Uzayın (veya zamanın) kendisinin kesikli mi yoksa sürekli mi olduğu henüz kararlaştırılmadı, tıpkı yerçekiminin hiç kuantize olup olmadığı veya bugün bildiğimiz gibi parçacıkların temel olup olmadığı sorusu gibi. Ancak her şeyin temel bir teorisini umuyorsak, nicelenmiş alanları içermelidir.
SLAC National Accelerator Laboratory

Yeterince yüksek enerjilerde (veya eşdeğer olarak, yeterince küçük mesafelerde veya kısa sürelerde) mevcut fizik yasalarımız bozulur. Kuantum hesaplamaları yapmak için kullandığımız uzayın arka plan eğriliği güvenilmezdir ve belirsizlik ilişkisi, elde edeceğimiz belirsizliğin, yapabileceğimiz herhangi bir tahminden daha büyük olmasını sağlar. Bildiğimiz fizik artık uygulanamaz ve "fizik yasaları bozulur" derken kastedilen budur.

Ancak bu ikilemden kurtulmanın bir yolu olabilir! Uzun zamandır, hatta ta Hesienberg'den beri ortalıkta dolaşan bir fikir var ve bu bir çözüm sağlayabilir: belki de uzayın kendisi için temelde minimum bir uzunluk ölçeği vardır.[5]

Herhangi bir türde madde, enerji veya eğriliği olmayan düz, boş uzayın bir temsili. Bu uzay temelde ayrıksa, yani Evren için minimum bir uzunluk ölçeği varsa, en azından teoride bu davranışı gösteren bir deney tasarlayabilmemiz gerekir.
Herhangi bir türde madde, enerji veya eğriliği olmayan düz, boş uzayın bir temsili. Bu uzay temelde ayrıksa, yani Evren için minimum bir uzunluk ölçeği varsa, en azından teoride bu davranışı gösteren bir deney tasarlayabilmemiz gerekir.
A. Stuver's Blog - Living Ligi

Elbette, sonlu, minimum uzunluk ölçeği kendi problemlerini yaratacaktır. Einstein'ın görelilik kuramında, herhangi bir yere hayali bir cetvel koyabilirsiniz ve ona göre hareket ettiğiniz hıza bağlı olarak cetvel kısalıyor gibi görünecektir. Uzay ayrık olsaydı ve minimum bir uzunluk ölçeğine sahip olsaydı, farklı gözlemciler, yani farklı hızlarda hareket eden insanlar artık birbirinden farklı bir temel uzunluk ölçeğini ölçeceklerdi.

Bu, uzayda belirli bir hızın mümkün olan maksimum uzunluğa sahip olacağı ve diğerlerinin daha kısa olacağı "ayrıcalıklı" bir referans çerçevesi olacağını gösterir. Bu da, Lorentz değişmezliği veya yerellik gibi şu anda temel olduğunu düşündüğümüz şeylerin yanlış olması gerektiği anlamına gelir. Benzer şekilde, ayrıklaştırılmış zaman, Genel Görelilik için büyük problemler yaratır.[6]

Yine de, aslında en küçük uzunluk ölçeğinin olup olmadığını test etmenin bir yolu olabilir. Ölmeden üç yıl önce fizikçi Jacob Bekenstein, oldukça dahiyane bir deney fikri ortaya attı.[1] Bir kristalin içinden tek bir fotonu geçirirseniz, onun az miktarda hareket etmesine neden olursunuz.

Fotonlar enerji açısından (süreğen/sürekli olarak) ayarlanabildiğinden ve kristaller bir fotonun momentumuna kıyasla çok büyük olabileceğinden, kristalin ayrık "adımlarda" (İng: "discrete") mı yoksa süreğen/sürekli olarak (İng: "continuous") mı hareket ettiğini tespit edebiliriz. Eğer uzay kuantize ise, yeterince düşük enerjili fotonlarla kristal ya tek bir kuantum adımı boyunca hareket eder ya da hiç hareket etmez. Ancak bu deney, bugüne kadar yapılabilmiş değildir.

Kütleden kaynaklanan dalgalanmalar ve deformasyonlar ile uzay-zamanın dokusu. Bununla birlikte, bu uzayda gerçekleşen birçok şey olmasına rağmen, bunun bireysel kuantalara bölünmesine gerek yoktur.
Kütleden kaynaklanan dalgalanmalar ve deformasyonlar ile uzay-zamanın dokusu. Bununla birlikte, bu uzayda gerçekleşen birçok şey olmasına rağmen, bunun bireysel kuantalara bölünmesine gerek yoktur.
European Gravitational Observatory - L. Bret

Sonuç

Şu anda, yaklaşık 10-35 metreden daha küçük mesafe ölçeklerinde veya yaklaşık 10-43 saniyeden daha küçük zaman ölçeklerinde ne olacağını tahmin etmenin bir yolu yoktur. Bu değerler, Evren'imizi yöneten temel sabitler tarafından belirlenir. Onca çabaya rağmen, Genel Görelilik ve kuantum fiziği bağlamında, denklemlerimizden saçma sapan sonuçlar elde etmeksizin bu sınırların ötesine geçemeyiz.

Yine de bir kuantum yerçekimi teorisinin Evren'imizin özelliklerini bu sınırların ötesinde ortaya çıkarması veya uzayın ve zamanın doğasına ilişkin bazı temel paradigma kaymalarının bize ileriye doğru yeni bir yol gösterebilmesi söz konusu olabilir. Bununla birlikte, hesaplamalarımızı bugün bildiklerimize dayandırırsak, mesafe veya zaman açısından Planck ölçeğinin altına inmenin bir yolu yok gibi gözükmektedir. Bu cephede bir devrim yaklaşıyor olabilir; ancak bugüne kadar elde edilen ipuçları, bize bu devrimin tam olarak nerede yaşanacağını henüz göstermiş değil.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Merak Uyandırıcı! 16
  • İnanılmaz 8
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 5
  • Tebrikler! 4
  • Bilim Budur! 4
  • Muhteşem! 2
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: Forbes | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/04/2024 16:19:36 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11372

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Entropi
Karbondioksit
Sars
Yas
Doğa
Karbon
Diş Hekimliği
Tarım
Dalga
Epistemik
Mitler
Hormon
Hominidae
İyi
Eğitim
Astrofizik
Işık
Evrimsel Biyoloji
Dişler
Uydu
Küresel Isınma
Su
Gebelik
Teyit
Müfredat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Siegel, et al. Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?. (26 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 18 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11372
Siegel, E., Albayrak, B., Bakırcı, Ç. M. (2022, January 26). Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?. Evrim Ağacı. Retrieved April 18, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11372
E. Siegel, et al. “Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 26 Jan. 2022, https://evrimagaci.org/s/11372.
Siegel, Ethan. Albayrak, Burak. Bakırcı, Çağrı Mert. “Planck Uzunluğu Nedir? Evrendeki Ölçülebilen En Kısa Mesafe Ne Kadardır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, January 26, 2022. https://evrimagaci.org/s/11372.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close