Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi?

Tembel Hayvanların Özellikleri Nelerdir? Sucul Tembel Hayvan Türleri Var mıdır?

44 dakika
4,082
Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi? Hakai Magazine
Denizde yaşamaya uyum sağlamış antik bir tembel hayvan cinsi Thalassocnus.
Tüm Reklamları Kapat

İnsanlar genellikle tembel hayvanları, popüler kültürün de etkisiyle, yavaş tempolu yaşamları ve ilgi çekici davranışları nedeniyle sevimli bulurlar ve bu durum genellikle bir gülümsemeyle karşılanır. Ancak bu sevimli görünümler, zaman içinde yanlış anlamalara ve olumsuz algılara neden olmuştur. Gerçekte ise, tembel hayvanlar için "tembellik" kavramı, onların hayatta kalma stratejisinin bir yansımasıdır.

Günümüzdeki Tembel Hayvanlar, Tarih Sahnesine Nasıl Çıktı?

Tembel hayvanlar, Güney ve Orta Amerika'nın alçak rakımlı tropikal bölgelerinde yaşayan, yavaş hareket eden ve ağaçlarda yaşamaya adapte olmuş memelilerdir. Bu benzersiz canlılar, iki tırnaklı ve üç tırnaklı olmak üzere iki ana cins altında sınıflandırılır: Choloepus (iki tırnaklı) ve Bradypus (üç tırnaklı) şeklinde. Yaşayan altı farklı türü olan tembel hayvanlar, dört tane üç tırnaklı tür (Bradypus pygmaeus, Bradypus torquatus, Bradypus tridactylus, Bradypus variegatus) ve iki tane iki tırnaklı tür (Choloepus didactylus, Choloepus hoffmanni) içermektedir. Ayrıca, bu canlılar karıncayiyenler ve armadillolar ile birlikte Xenarthra (tuhaf eklemliler) üsttakımını oluşturarak, benzersiz bir evrimsel gruba aittirler.

Üç ve iki tırnaklı tembel hayvanlar.
Üç ve iki tırnaklı tembel hayvanlar.
The Sloth Conservation Foundation

Genetik açıdan birbirlerinden oldukça farklı olan Choloepus ve Bradypus cinsleri, tahminen 30-40 milyon yıl önce evrim sürecinde ayrı yollara girmişlerdir. Choloepus cinsi, halk arasında "iki tırnaklı tembel hayvanlar" olarak bilinir ancak aslında alt uzuvlarında üç adet tırnak ve üst uzuvlarında iki adet tırnak bulundururlar. Öte yandan, Bradypus cinsi, hem alt hem de üst uzuvlarında üçer tırnak bulundurur ve Choloepus'a göre daha sakin bir yapıya ve genellikle daha küçük bir vücut yapısına sahiptir.

Tüm Reklamları Kapat

Tembel Hayvanların Doğa Tarihindeki Yeri Nedir?

Coğrafi keşiflerin hız kazandığı dönemde, zooloji ve botanik alanlarında da önemli ilerlemeler yaşanmıştır. Yeni Dünya'da keşfedilen pek çok canlı gibi, tembel hayvanlar da dikkat çeken türler arasında yer almış ve bu dönemdeki keşiflerle birlikte popüler olmuşlardır. Örneğin, bu dönemde Avrupa'ya getirilen domates, patates ve mısır gibi bitkiler bugün günlük hayatımızın bir parçasıdır.[1]

İspanyol şövalyesi ve keşif gezgini Gonzalo Fernández de Oviedo y Valdés, Yeni Dünya'nın keşfi sırasında tembel hayvanları gözlemleme fırsatı bulmuş ve bu deneyimlerini 1526 yılında yayımladığı "Historia General Y Natural de Las Indias" adlı eserinde paylaşmıştır.

Oviedo'nun döneminde, doğa tarihi alanı, gerçekler ile din ve mitlerin iç içe geçtiği bir aşamada bulunuyordu. Bununla birlikte, Oviedo'nun tembel hayvanları anlatımı, daha çok onların gastronomik değerine odaklanmış durumdaydı. Kitabında tapirin (Tapirus spp.) lezzetini öven Oviedo, tapir ayaklarının kaynatılmasının lezzetli bir yemek olduğunu belirtmiştir. Tembel hayvanlar konusunda ise, Oviedo'nun bakış açısı oldukça farklıdır: Tapirlerin aksine, tembel hayvanların tadını beğenmeyerek onları "dünyada görüp görebileceğiniz en aptal hayvanlar" olarak tanımlamıştır.[2] Bu sıra dışı betimleme, tembel hayvanların yavaş ve durgun doğasına dair yanlış bir algının oluşmasına zemin hazırlamış olabilir. Oviedo ve benzeri kişilerin bu tasvirler zamanla diğer gezginler tarafından da benimsenerek geniş bir kabul görmüştür.[3]

Ünlü korsan ve gezgin William Dampier da tembel hayvanın hızı hakkında benzer hikayeler anlatmıştır.[4] Dampier'a göre, bu hayvanlar sekiz santimetre ilerlemek için sekiz ila dokuz dakika harcıyordu, ki bu iddia gerçekteki hızlarından (saatte yaklaşık 0.3 km) oldukça farklıydı. Buna ek olarak Dampier, tembel hayvanların hiçbir tehdit veya kışkırtma ile hızlanmadığını, dövülmeye bile aldırış etmediklerini iddia etmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Tembel hayvanın etrafında oluşan bu yanlış algılar, Oviedo ve Dampier gibi seyahatnameleriyle ünlenmiş kişilerin abartılı anlatımlarıyla yayılarak yaygınlaşmıştır.[5] Bu örnekler, doğa tarihindeki bilimsel yaklaşım ile gerçeklerin mit ve efsanelerle nasıl iç içe geçebileceğini gösteren örneklerdir. Bu duruma benzer bir örnek dodo kuşlarında da verilebilir. Doğada beyaz bir dodo türünün varlığına dair herhangi bir kanıt olmamasına rağmen, çeşitli anlatılar ve yanlış renklendirilmiş resimler nedeniyle bir dönem böyle bir türün var olduğu düşünülmüştür.

18. yüzyıla ait bir tembel hayvan çizimi. Juan Bautista Muñoz'un çizdiği Fernández de Oviedo'nun "Hint Adaları'nın genel ve doğal tarihi" adlı kitabından bir nüsha.
18. yüzyıla ait bir tembel hayvan çizimi. Juan Bautista Muñoz'un çizdiği Fernández de Oviedo'nun "Hint Adaları'nın genel ve doğal tarihi" adlı kitabından bir nüsha.
ResearchGate

Tembel Hayvanların İsmi Nereden Geliyor?

Tembel hayvanların isminin kökeni de bu hayvanların yavaş hareketleri ve pasif yaşam tarzlarına dayanır. Bahsettiğimiz üzere tembel hayvanlar ilk Avrupalı gözlemcilere, olumsuz bir izlenim bırakmıştır. Aslında, tembel hayvanın adı, tembellik eyleminin de içinde bulunduğu yedi ölümcül günahtan birinden türemiştir. Bilim insanı Georges-Lois Leclerc de Buffon da, 1749-1767 yılları arasında tamamladığı "Histoire Naturelle, générale et particulière, avec la description du Cabinet du Roi" adlı eserinde tembel hayvanları "yavaşlık, sürekli acı ve aptallık" ile ilişkilendirmiş ve bu hayvanları "var olmanın en düşük formu" olarak tanımlamıştır.[6], [7]

Comte de Buffon'un 'Histoire Naturelle' adlı eserinden bir tembel hayvan çizimi.
Comte de Buffon'un 'Histoire Naturelle' adlı eserinden bir tembel hayvan çizimi.
Sloth Conservation Foundation

İnglilizce'de tembel hayvan anlamına gelen sloth kelimesinin kökü, Eski İngilizce'deki "slǣwþ" kelimesine dayanır ve tembel veya hareketsiz anlamına gelir. Dilimizde de olduğu gibi bir çok dilde tembel hayvanın ismi, "yavaşlık", "gecikme", "tembellik" gibi anlamlara eşdeğerdir. İlk Avrupalılar tarafından belgelendirilen isim, Portekizce "preguiça"dır, bu da Latince "pigritia" kelimesinden türemiştir ve yavaş veya tembel gibi anlamlara gelir. Modern İspanyolca'da ise bu hayvanlar yine uyuşuk, tembel gibi anlamlara gelen "perezoso" olarak adlandırılır.[6], [8], [9]

2024 yılında hala kullandığımız bilimsel isimlendirme sistemi Carl Linnaeus tarafından geliştirilmiştir. Bu sistemde, her türün bilimsel adı cins adı ve tür adı ile toplamda iki kelimeden meydana gelir. Bilimsel isimler genellikle Latince veya Grekçe kökenli olup, türün özelliklerini tanımlar. Örneğin, "Xenarthra" kelimesi, Yunanca "xénos" (yabancı) ve "arthron" (eklem) kelimelerinden türetilmiş olup, bu gruba ait türlerin farklı iskelet yapılarını ifade eder.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bradypus variegatus'ın farklı tonları ve renkleri.
Bradypus variegatus'ın farklı tonları ve renkleri.
Sloth Conservation Foundation

Tembel hayvan türlerinin bilimsel isimleri de, onların en belirgin özelliklerine dayanarak Latince ve Grekçe kelimelerden türetilmiştir. Örneğin Bradypus variegatus ve Bradypus pygmaeus (Cüce tembel hayvan) gibi isimler de benzer şekilde türetilmiştir. Tür epitetindeki "variegatus" farklı renklerden yapılmış anlamına gelirken, "pygmaeus" kelimesi eski Yunanca'da "cüce" veya "küçük" anlamına gelir.[10], [11]

Tembel Hayvanların Yapısal Özellikleri Nelerdir?

Tembel hayvanlar, anlatılanlar kadar olmasalar da yavaş hareket ettikleri bilinen bir gerçektir. Saatte 1.5 kilometreden daha hızlı gitmeleri fiziksel olarak mümkün değildir. Tembel hayvanların ağaçlardayken adeta bir hamak gibi, kollarıyla dallara tutunarak asılabilecek şekilde evrimleştikleri rahatlıkla gözlemlenebilir. Tembel hayvanların dallara saatlerce asılı kalma ve tutunma özelliği tamamen anatomik ve fizyolojiktir. Özellikle ön uzuvlar olmak üzere uzun uzuvlara sahiptirler. Asılı dururken, tembel hayvanın vücudu neredeyse uzuvlara ek bir uzantı gibi görünmektedir. Uzun, kavisli ve sivri tırnaklar kaba kılların içinden dışarı çıkar. Parmak kemikleri bağlarla birbirine bağlıdır dolayısıyla ayrı ayrı hareket edemez bu da tırnakların bütünsel bir yapı olarak işlev görmesine ve en iyi şekilde bir kanca olarak tanımlanmasına olanak tanır.

Tembel hayvanların bu uzun, kanca benzeri tırnakları, onların bir dalda asılı kalabilmelerini ve neredeyse hiç enerji harcamamalarını sağlar.[12] Bu pozisyonda yiyebilirler, uyuyabilirler ve doğum yapabilirler; bazen öldükten sonra bile bu şekilde kalabilirler.

Tembel hayvanların pençeleri, uzun ve kıvrık distal falanks kemiklerinin uzantıları olarak oluşur. Bu kemikler, tırnaklarımızda ve saçımızda da bulunan keratinden bir kılıf ile kaplıdır. Pençeler sürekli uzar. Ancak vahşi doğada, tembel hayvanların pençeleri sürekli kullanımda olduğu için, asılı durma ve tırmanma sırasında doğal olarak aşınır ve uzunlukları kontrol altında tutulur. Zarar görmüş veya kırılmış pençeler, tembel hayvanların düşük metabolizma hızı sayesinde yeniden büyüyebilir; ancak, genellikle eski formuna dönmez ve deformasyonlarla büyür. Bu deformasyonlar, ağaç yaşamı için hayati öneme sahip pençelerin işlevselliğini azaltabilir ve tembel hayvanlar için vahşi doğada önemli bir dezavantaj oluşturabilir.

Üç tırnaklı tembel hayvan iskeleti.
Üç tırnaklı tembel hayvan iskeleti.
Sloth Conservation Foundation

Vücut hareketlerinin ve belirli bir duruşun sürdürülmesinin temelinde, kemiklere bağlı olan kasların işlevi yatar. Kaslar, kasılma ve gevşeme yoluyla çalışırlar. Bu kas hareketleri, temelde vücuttaki kemikleri çekip iterek hareket etmemizi sağlar. Örneğin bir nesneye tutunurken veya bir duruşu sürdürürken kaslarımız hareket eder. Bir örnek üzerinden açıklayacak olursak, kolumuzdaki biceps kasını düşünelim. Bir nesneye tutunmaya çalışırken biceps brachii kasınız kasılır. Bu kasılma biceps kasının kısalmasına neden olur ve bu da kolunuzu bükerken hissettiğiniz hareketi gerçekleştirir. Ancak aynı anda biceps kasınızın çalışmasını sağlayan antagonist (karşıt) kaslar da vardır. Bu kaslar, yani triceps kasları, gevşer ve bırakılan nesnenin ağırlığını dengelemeye yardımcı olur. Bu durum kaslar arasındaki denge ve koordinasyon sayesinde gerçekleşir.

Tembel hayvanların evrimsel sürecin sonucunda, uzuvları sertleştiren ve uzun ağırlıklara dayanıklı ekstansör kaslara (İng: Extensor muscles) neredeyse hiç ihtiyaç duymayacak şekilde adaptasyon göstermişlerdir. Bunun yerine, genellikle sadece dallara biceps gibi kaslarla tutunarak kendilerini çeken fleksör (İng: Flexor muscles) kaslarını kullanma eğilimindedirler. Bu olağandışı sistemde, dik durma işlevini sağlayan kas kütlesinin yaklaşık yarısı kadar enerji harcamakta ve bu da tembel hayvanların neredeyse hiç enerji sarf etmeden uzun süre salınabilme kabiliyetine sahip olmaları anlamına gelmektedir.[13] Üstelik bu anatomik özellikleri, onlara etkileyici bir güç ve çeviklik kazandırmaktadır. Dik bir ağaç gövdesini yalnızca arka uzuvlarıyla sıkıca kavrayabilirler. Ek olarak, serbest bırakılan ön uzuvlarıyla 90 dereceye kadar geriye eğilebilme yetisine sahiptirler.

Tüm Reklamları Kapat

Dalda asılı kalan bir tembel hayvan.
Dalda asılı kalan bir tembel hayvan.
The Conversation

Öte yandan toprak zeminde tembel hayvanlar oldukça zor hareket ederler. Ekstansör kaslardan ve eklem stabilitesinden yoksun olan tembel hayvanlar, yerdeyken ağırlıklarını zar zor taşıyabilirler. Tembel hayvanların doğal karasal hareketleri hakkında araştırmacılar çok az bilgiye sahiptir. Ancak esaret altındaki tembel hayvanların engebeli yüzeylerde yavaşça süründüğü gözlemlenmiştir. Beton gibi düz bir zemine konulduklarında ise uzuvları yana doğru açılır. Bu pozisyonda tembel hayvan, vücudunu sadece ön ayaklarının pençeleriyle tutunmaya çalışarak ve güçlü fleksör kaslarını kullanarak ilerletmeye çalışır.

Tembel hayvan kasları, az kas kütlesi ve düşük enerji harcamasıyla yüksek çekme gücü sağlayan bir kaldıraç sistemine benzer bir şekilde çalışır. Baş aşağı hareket için özelleşmiş bu kaslar, güçlü çekme ve kavrama hareketleri yapabilir ancak yapısı gereği itme gücü düşüktür. Bu durum, tembel hayvanların dört ayak üzerinde yürüyememelerinin nedenidir. Çünkü bedenlerini kaldıracak kadar itme gücüne sahip değillerdir.

Tembel hayvanlar dört ayak üzerinde yürüyemezler. Çünkü kasların bunun için özelleşmemiştir ve bedenlerini kaldıracak kadar itme gücüne sahip değillerdir.
Tembel hayvanlar dört ayak üzerinde yürüyemezler. Çünkü kasların bunun için özelleşmemiştir ve bedenlerini kaldıracak kadar itme gücüne sahip değillerdir.
Sloth Conservation Foundation

Bunlara ek olarak tembel hayvanlar, enerji tüketimlerini her yönüyle en aza indirgeyerek evrimleşmişlerdir. Kas kütlesi arttıkça enerji tüketimi de artar; bu sebeple, tembel hayvanlar, benzer büyüklükteki diğer memelilere göre daha az kas kütlesine sahiptirler. Bununla birlikte tek bir uzuvlarında 52 adet kas bulunur.[14]

Tüm Reklamları Kapat

Tembel hayvanın temel uzuv hareketleri, çekme eylemi üzerine odaklandığı ve uzuvların vücut ağırlığını taşımadığı gerçeği göz önüne alındığında, gerçekte dört bacaklı değil, dört kollu bir memeli türü olarak adlandırılabilir. Bu durum, tembel hayvanın anatomik özelliklerini anlamak açısından oldukça aydınlatıcıdır. Uzun uzuv kemiklerinin uzantısı olarak işlev görür ve uzun pençelerle sonlanır. Ancak, örneğin maymunlardaki gibi bağımsız ve çevik organlar olarak gelişme eğilimi göstermezler. Yani bu organlar, daha çok çekme işlemleri gibi belirli işlevler için evrimleşmiş gibidir.

Bu perspektiften bakıldığında, tembel hayvanın uzuv yapısını daha iyi anlamak için fleksör kaslarının baskınlığı da anlaşılabilir. Yani vücut ağırlığını taşıma zorunluluğu olmayan bu hayvan, uzuv hareketlerini özellikle çekme üzerine optimize etmiştir. Bu da onun daha çok ağaçlarda hareket ederken uzuvlarını kullanmasına ve ağaç dallarını çekerek kendini ileriye doğru itmeye yönelik bir adaptasyon olduğunu göstermektedir.

İnsanlar diğer birçok memeli türünden farklı olarak hem ağırlık taşıyan bacaklara hem de kollara sahiptir. Bu farklılık insanların bipedal (iki ayak üzerinde yürüme) bir hareket tarzına sahip olmalarından kaynaklanır. İnsanlar yürüdükleri ve koştukları için bacaklarının güçlü ekstansör kaslara ihtiyacı vardır. Ekstansör kaslar uzvu düzleştirerek veya geriye doğru uzatarak vücudu destekler ve hareket ettirir.

Öte yandan kollarımız daha çok çekme işlevi görür. Bu nedenle kollardaki kaslar (fleksör kaslar da dahil olmak üzere) çeşitli nedenlerle baskın olabilir. Örneğin nesneleri tutma, çekme, itme gibi hareketler için kol kaslarının güçlü olması avantajlıdır. Bacaklarda daha çok ekstansör kaslar bulunmasının nedeni ise yukarıda bahsettiğimiz gibi insanların dik durarak yürüme ihtiyacıdır. Bipedalizm, insanların omurgalarını dik tutup yürümesine olanak tanıdığı gibi, bacak kaslarının bu tür hareketler için adapte olmasını gerektirir. Yani tembel hayvanın uzuv yapısındaki belirgin özellikler, kolu baskın kılan ve vücut ağırlığını taşıma ihtiyacı olmayan yapısından kaynaklanmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Balerin Ne Yapar?

Haydi dans!

Balerin her gün egzersiz yapıyor. Bu yüzden uykusunu iyi almalı ve sağlıklı beslenmeli. Bir sürü tütüsü, taytı ve tozluğu var. Ve tabii parmak uçlarında dans edebilmek için puant denen özel bir ayakkabısı. Gösteri zamanı gelip perdeler açıldı mı ondan heyecanlısı olmaz. Hiç durmadan dans eder, hareketleriyle izleyenleri büyüler, sonunda herkes onu alkışlar. Onunki müziği içinde hissetmek isteyenler için harika bir meslektir.

İŞTE SANA BALERİNLER –ve BALETLER– HAKKINDA HARİKA BİLGİLERLE DOLU BİR KİTAP.

12 dile çevrilen ve pek çok ülkede çocukların sevgilisi olan Ne Yapar? serimizden BALERİN’i beğeninize sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

Devamını Göster
₺135.00
Balerin Ne Yapar?
  • Dış Sitelerde Paylaş

Isla Escudo de Veraguas adlı bir adaya özgü cüce tembel hayvan (Bradypus pygmaeus) ada açıklarında yüzerken.
Isla Escudo de Veraguas adlı bir adaya özgü cüce tembel hayvan (Bradypus pygmaeus) ada açıklarında yüzerken.
Treehugger

Tembel hayvanlar, suda son derece çevik hale gelir. Arşimet prensibine göre bir cisim, suda suyun yerini aldığı kadar ağırlık kaybeder. Bu sayede tembel hayvanlar, su ortamında kayda değer bir çeviklik sergilerler. Oldukça ilginç bir biçimde, su üzerinde neredeyse hiç gözle görülür bir çaba harcamadan hareket etmeyi başarırlar. Tembel hayvanlar genellikle yeni beslenme bölgelerine gitmek için yüzme davranışını sergilerler. Uzun ön uzuvları sayesinde tembel hayvanlar, suda hareket etmekte çok hızlı olmasalar da bu hareketleri son derece rahat bir biçimde sergilerler.

Bununla birlikte tembel hayvanların gövde yapısı, özellikle sindirim sistemlerinin büyük bir kısmını kaplayan dört bölmeli mideleri ile dikkat çekicidir.[15], [16] Bu midenin boyutu tembel hayvanın gövdesinin yaklaşık üçte ikisini oluşturacak kadar büyüktür. Midenin bu büyüklüğü, tembel hayvanın beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzıyla doğrudan ilişkilidir.[17]

Tembel hayvanlar, düşük enerji içerikli yapraklarla beslenirler ve bu yaprakların sindirimi oldukça yavaştır. Midenin dört bölmesi, bu yaprakların etkili bir şekilde mayalanmasını ve sindirilmesini sağlar. Mayalanma süreci sırasında ortaya çıkan gazlar, mideyi büyük ölçüde doldurur ve bu durum tembel hayvanların suda batmadan yüzebilmelerine yardımcı olur. Yani mide gazları bir açıdan bir nevi doğal flotasyon (suyun üzerinde kalma) cihazı görevi görür.

Lakin tembel hayvanların bu gazlı mide yapısı nedeniyle asla boğulamayacakları yönündeki yaygın inanış yanıltıcıdır. Gerçekte, tembel hayvanlar boğulabilirler ancak mide gazları, yüzme esnasında batmayı önlemekte ve su üstünde kalabilmelerinde önemli bir rol oynar. Bu özellik, özellikle tropik alanlarda sıkça gerçekleşebilen su geçişlerinde veya sel sırasında tembel hayvanların hayatta kalmasına katkıda bulunur.

Choleopus didactylus türü tembel hayvanın sindirim anatomisi.
Choleopus didactylus türü tembel hayvanın sindirim anatomisi.
Annual AMI Conference.

Tembel hayvanlar, günün büyük bir kısmında dışsal olarak inaktif veya uyku halinde bulunurlar ve geri kalan süreyi yavaşça hareket ederek ve beslenerek geçirirler. Bu nedenle benzer büyüklükteki diğer memelilerin fizyolojik aktivitelerinin yaklaşık onda birini gerçekleştirirler.[18] Tüm metabolik süreçler belirgin bir tempoda ilerler. Tembel hayvanlar az miktarda oksijen tüketir, yavaşça nefes alır ve akciğerlerinin solunum yüzeyleri oldukça küçüktür.

Öte yandan tüm metabolik aktiviteler ısı üretir. Isı enerjisi hareket için de gereklidir, örneğin kaslar zorlandığında kinetik enerjinin artmasıyla birlikte sıcaklık da artar. Kuşlar ve neredeyse tüm memeliler, vücut sıcaklıklarını metabolik aktiviteleri ile korur. Sıcakkanlı (endotermik) bir hayvan, ısıyı sürekli olarak üreten ve düzenleyen bir merkez gibidir.

Çoğu memelide çevresel sıcaklık değişikliklerine rağmen çekirdek vücut sıcaklığı yaklaşık 36°C seviyesinde sabit kalır. Mesela, farelerde yapılan bir laboratuvar deneyinde, dış sıcaklık 12 derece artsa veya azalsa bile, farelerin iç sıcaklığı yalnızca dört ondalık derece (0.0001) değişiklik göstermiştir.[19], [20]

Buna karşılık, tembel hayvanlarda vücut sıcaklığı, çevresel sıcaklığa bağlı olarak önemli ölçüde dalgalanabilir.[21], [22] Sabah saatlerinde, çevre sıcaklığı arttıkça, tembel hayvanların vücut sıcaklıkları da yükselir. Özellikle güneşli günlerde tembel hayvanlar genellikle güneşlenmek için açık alanlarda uzanırlar. Öğleden sonra saatlerinde vücut sıcaklıkları genellikle 36-38°C aralığına ulaşır, bu da onların metabolik aktivitelerinin en yüksek olduğu zamanı yansıtır. Gece boyunca vücut sıcaklıkları düşer ve sabah erken saatlerde 30-32°C seviyelerine iner.

Bu bulgular, tembel hayvanların çevresel değişikliklere tepki vererek vücut sıcaklıklarını düzenleme yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Vücut sıcaklıkları, çevre sıcaklığına kıyasla genellikle ortalama 7-10°C daha yüksek seviyelerde olur.

Grafik bizlere, bir tembel hayvanın metabolik hızını (RMR) ve vücut sıcaklığını (Tb), çeşitli çevre sıcaklıklarına göre incelenmesini göstermektedir. Soğukta enerji tüketimi düşükken, 26-30°C sıcaklıklarda artıyor. Ancak sıcaklık 30°C'nin üzerine çıktığında, diğer hayvanların aksine enerji kullanımı azalıyor.
Grafik bizlere, bir tembel hayvanın metabolik hızını (RMR) ve vücut sıcaklığını (Tb), çeşitli çevre sıcaklıklarına göre incelenmesini göstermektedir. Soğukta enerji tüketimi düşükken, 26-30°C sıcaklıklarda artıyor. Ancak sıcaklık 30°C'nin üzerine çıktığında, diğer hayvanların aksine enerji kullanımı azalıyor.
Sloth Conservation Foundation

İlginç bir biçimde tembel hayvanların gözleri ve kulakları, diğer bir çok hayvan türlerindeki gibi baskın duyusal organlar değildir. Gözleri ve dış kulakları (pinnae), bu hayvanların temel duyusal organları arasında yer almaz. Dış kulakları, baş üzerinde neredeyse görünmez durumdadır. Bununla birlikte tüm tembel hayvanlar, memeliler arasında çok nadir görülen bir durum olan rod monokromazisine (achromatopsia) sahiptir.[23] Yani gözlerinde koni hücreleri bulunmaz. Koni hücreleri hayvanların renkleri görmesini sağladığı için, tembel hayvanlar renk körüdür. Bu durum, tembel hayvanlarında renk körlüğünün yanı sıra loş ışıkta düşük görme yeteneğine sahip olmalarına, hatta parlak gündüz ışığında tamamen kör olmalarına neden olur.

Tüm Reklamları Kapat

Rod monokromazisi, Xenarthra üsttakımınında yaygın bir özellik olup, antik armadillolar ve antik tembel hayvanlar gibi bazı eski türlerin yeraltı gibi belirli ortamlara uyum sağlamasının bir sonucu olabilir.[24] Öte yandan görme yeteneklerinin sınırlı olması nedeniyle, tembel hayvanlar görme duyularına değil, kuvvetli koku alma duyularına güvenirler.

Tembel hayvanların kafatası yapısı da bu özelliklerle uyumludur. Kafatasları yuvarlak ve kendi içine kapalı bir yapıdadır, bu da onların bir maymunun kafatasına benzemesine ve otçul hayvanların uzun ve ileriye doğru uzanan kafatasından farklı olmasına yol açar. Otçul hayvanların yiyeceklere ulaşmak için kullandığı uzun burun yapısının aksine, tembel hayvanlar bu işlem için burunlarına ihtiyaç duymazlar. Bu eylemi ön uzuvlarıyla gerçekleştirirler. Bu nedenle, tembel hayvanların burnu kısa yapıdadır ve memelilerin uzun burnunu oluşturan premaxilla kemikleri küçüktür. Ayrıca tembel hayvanların üst çene kemikleri (maksilla) ve burun kemikleri de kısadır, bu da kafataslarının ileriye doğru uzanmadığının bir göstergesidir.

Tembel hayvanlar yiyeceklerini, ön uzuvlarıyla ağızlarına getirirler.
Tembel hayvanlar yiyeceklerini, ön uzuvlarıyla ağızlarına getirirler.
Sloth Conservation Foundation/ Fotoğraf: Suzi Eszterhas

Tembel hayvanların diş yapısı da onların ilginç özelliklerinden biridir ve insanlarınkine kıyasla oldukça farklıdır. İnsan dişleri, basitçe, içte dentin ve dışta mine katmanlarından oluşurken tembel hayvanların dişleri sadece dentinden meydana gelir. Koruyucu mine tabakası olmadığı için, tembel hayvanların dişleri yedikleri yapraklardan dolayı siyaha dönebilir.

Tembel hayvanlar, insanların aksine, diş kaybı konusunda endişelenmezler çünkü onlar "hipsodont (hypsodont)" olarak adlandırılan bir gruba dahildir. Bunun anlamı dişlerinin ömürleri boyunca sürekli büyüdüğüdür. Bu sürekli büyüyen ve minesiz diş özelliği, Xenarthra üsttakımı memelilerinin hepsinde görülür.[25]

Tüm Reklamları Kapat

The Sloth Conservation Foundation

Üç tırnaklı tembel hayvanlar, yaprakları çiğnemek için kullandıkları küçük, kazık gibi yanak dişlerine sahiptir. İki tırnaklı tembel hayvanlarda ise, diğer memelilerin tipik köpek dişlerine benzeyen ve caniniform olarak adlandırılan büyük, keskin ön dişler bulunur.[26] Hafif bir çıkık sayesinde üst dişler alttakilerin önünde büyür ve bu dişler ağız her açılıp kapandığında, sürekli olarak birbirine sürtünerek kendiliğinden bilenir.

Tembel Hayvanların Ekolojik İşlevleri Nelerdir?

Tembel hayvan, kendi özgün yaşam tarzı ve biyolojik yapısı sayesinde, kendine has bir ekosistem oluşturur ve birçok farklı organizmaya ev sahipliği yapar. Adeta yürüyen bir habitattır. Tembel hayvan kürkü, 80'den fazla tür alg ve mantar için nem tutan mikro çatlaklar içerir.[27] Bu algler zamanla tembel hayvan kürkünü yeşile dönüştürür ve tembel hayvanların yağmur ormanında kamufle olmasına yardımcı olurlar. Ayrıca kürkleri, Tembel hayvan güveleri (sloth moths) olarak bilinen beş farklı tür güve dahil olmak üzere çeşitli omurgasızlara habitat sağlar.[28], [29] Bu güveler ve tembel hayvan kürkünde bulunan birçok alg ve mantar türü, dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmaz. Yalnızca tembel hayvan kürkünde yaşarlar. Tembel hayvanlar, kürklerinde yaşayan ekosistemle karşılıklı, dolayısıyla mutualistik bir ilişki içindedirler. Yani hem tembel hayvan hem de üzerlerinde yaşayan organizmalar bu ortak ilişkiden fayda sağlar. Tembel hayvanlar simbiyotları için bir ev görevi görür ve algler, tembel hayvanlara renklendirme ve kamuflaj sağlar. Bir zamanlar tembel hayvanların kürklerindeki algleri yedikleri düşünülse de, bilim insanları artık bunun gerçekleşmediği bilinmektedir.

Algler tembel hayvanların kürküne yeşil bir renk verir. Bu sayede daha iyi bir kamuflaj yeteneğine sahip olmuş olurlar.
Algler tembel hayvanların kürküne yeşil bir renk verir. Bu sayede daha iyi bir kamuflaj yeteneğine sahip olmuş olurlar.
The Sloth Conservation Foundation

Tembel hayvan kürkü, sıcaklık için önemli olan yumuşak ve kıllı bir alt katmana ve kamuflaj için kaba bir dış katmana sahip iki ayrı katmandan oluşur. Tembel hayvanların kılı, diğer tüm memelilerin tersi yönde büyür; karın bölgesinde ayrılır ve sırtlarına doğru uzanır. Bu kıl tepe noktası yoğun yağmurda vücutlarından suyun daha kolay akmasını sağlar.

Tembel hayvanlar, kürklerini iyi durumda tutmak için her gün kürklerini temizlerler. Bu tipik bir memeli davranışı olmasına rağmen, tembel hayvanların temizliği pek etkili değildir. Yavaşça yapılan bu temizlik, üzerlerinde taşıdıkları güve gibi canlıların hareketlerini etkilese de, bu canlıları tamamen uzaklaştırmakta yetersiz kalır. Nitekim bahsettiğimiz sebeplerden ötürü bu durum ekolojik açıdan çok faydalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Bradypus variegatus türü tembel hayvan, haftada bir kez ağaçlardan inerek yerde bir çukur kazıp tuvalet ihtiyacını giderir. Bu süreç, yerden yaklaşık 30 metre aşağıda gerçekleşir ve tembel hayvanlar için yaklaşık 30 dakika süren zorlu ve tehlikeli bir durumdur, çünkü avcılara karşı savunmasız kalırlar.[30]

Bu cins tembel hayvanlar genellikle Cecropia cinsi ağaçlarda görülür ve birkaç ay içinde çeşitli ağaçlarda beslenebilirler. Fakat zamanlarını çoğunlukla belirli bir ağaçta geçirirler. İlginç bir şekilde tembel hayvanların ağaçtan tükettikleri besinlerin yaklaşık yarısı dışkı aracılığıyla bu ağaca geri döner. Eğer dışkı ağacın tepesinden dağıtılsaydı, bu besinler daha geniş bir alandaki bitkilerle paylaşılırdı.

Tembel hayvanın dışkı döngüsünü anlatan bir çizim.
Tembel hayvanın dışkı döngüsünü anlatan bir çizim.
National Geographic

Tembel hayvanlar ağaçtan inip dışkıladıklarında, dişi güve ve böcekler dışkıda yumurta bırakmak için hayvandan ayrılırlar. Bazı güve türlerinin kanatları, tembel hayvana yerleştikten sonra kırılır ve bu da onların uçma yeteneğini kaybetmelerine yol açar. Bu durum, söz konusu böceklerin dışkıya ulaşmak için tembel hayvandan sürünerek gitmeleri gerektiği anlamına gelir. Tembel hayvanların yavaş ve uzun süren dışkılama süreçleri, bu böcekler için gerekli zamanı sağlar. Böylece tembel hayvanın yavaşlığı bu güveler için bir avantaj haline gelir.

Cryptoses choloepi türü tembel hayvan güvesi, Bradypus variegatus türü tembel hayvanın üzerindeyken. Bu güveler sıklıkla tembel hayvanın yüzünü, özellikle burun ve göz gibi delikleri etrafında sürü halinde bulunurlar ve tembel hayvanın gri-kahverengi kürkünde iyi bir kamuflaj sağlarlar.
Cryptoses choloepi türü tembel hayvan güvesi, Bradypus variegatus türü tembel hayvanın üzerindeyken. Bu güveler sıklıkla tembel hayvanın yüzünü, özellikle burun ve göz gibi delikleri etrafında sürü halinde bulunurlar ve tembel hayvanın gri-kahverengi kürkünde iyi bir kamuflaj sağlarlar.
Wiley Online Library

Larvalar tembel hayvanın dışkısında gelişir ve beslenirler. Dışkının yavaş çürümesi sayesinde, larvalar gelişimlerini tamamlarlar. Yetişkin hale gelen güve ve böcekler, başka bir tembel hayvana yerleşmek için uçarlar. Her tembel hayvanda çeşitli böcek ve akar türleri bulunabilir ve bu türlerin sayıları oldukça değişkendir.

Tüm Reklamları Kapat

Tembel hayvanın "tembel" yaşamı, benzersiz dışkılama alışkanlıkları ve dışkının tutarlılığı, onu çok sayıda organizma için benzersiz bir habitat haline getirir. Tembel hayvanların ekolojik önemini ve doğadaki rollerini ortaya koyar niteliktedir.[27]

Tembel Hayvanların Evrimsel Süreci Nasıldı?

Yaklaşık 8 milyon yıl önce, günümüz Peru'nun kıyılarında büyük bir memeli, güçlü pençelerini kullanarak deniz tabanında ilerlerken, deniz otu toplamak için dalgalara karşı direniyordu. Arjantin'de benzer bir yaratık yerin altında tüneller kazıyordu ve bu tüneller o kadar büyüktü ki, bir insan başını eğmeden içine girebilirdi. Sadece 20.000 yıl önce, bu hayvanların aynı grubundan bir başka üye, gökdelenler kadar yüksek uçurumlara tırmanıyordu. Ancak günümüzde, bu etkileyici canlıların tek yaşayan akrabaları, ağaçlarda baş aşağı sarkarak yaşayan ve haftada sadece bir kez dışkılayan, kürklerinde yosun büyüyecek kadar yavaş hareket eden canlılardır.

Bu zamana kadar, tembel hayvanlar çok çeşitli alanlarda yaşamış ve ataları denizlerde yiyecek arayan, yer altında kazı yapan, yüksek uçurumlarda saklanan gibi çeşitli nişlerde evrimleşmişlerdir. Tembel hayvanların hikayesi, denizlerde beslenenlerden yer altında yaşayanlara, uçurumlardan sarkanlara kadar inanılmaz bir ekolojik çeşitlilik gösterir. Peki, yer altında kazı yapan, denizde yaşayan, uçurumlara tırmanan tembel hayvanların tüm temsilcileri nasıl yok oldu ve onların tek yaşayan akrabaları ağaçlarda yaşamaya nasıl başladı? Tüm bu soruların cevaplarını anlayabilmemiz için önce Xenarthra üsttakımının ortaya çıkışını ele alacağız.

Tuhaf Eklemlilerin Evrimi Nasıl Gerçekleşti?

Araştırmalar, Xenarthra üsttakımının (tuhaf eklemliler) diğer plasentalı memelilere göre daha izole bir evrimsel geçmişe sahip olduklarını göstermektedir.[31] Bu aynı zamanda Xenarthra'nın dört ana plasental kladın yalnızca birini temsil etmesinden ve yer altında yaşayan diğer memeli taksonlarıyla (pangolinler ve Palaeanodonta gibi) varsayılan bağların çürütülmesinden de anlaşılmaktadır.[32] Bu bulgular bizlere Xenarthra'nın benzersiz ve izole bir evrimsel geçmişi olduğunu göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Xenarthra (tuhaf eklemliler).
Xenarthra (tuhaf eklemliler).
Evolution For Skeptics

Xenarthra üsttakımı üyelerinin son ortak atalarının tam olarak neye benzediği kesin olarak bilinmemekle birlikte, genetik çalışmalar bu ataların muhtemelen 65 milyon yıl önce, son uçamayan dinozorlarla aynı dönemde yaşadığını göstermektedir.

Ekolojik rekonstrüksiyonlara göre, erken dönem Xenarthranların büyük olasılıkla karınca yiyen özellikler gösterdiği ve kazma, hatta belki de tırmanma adaptasyonlarına sahip olduğu öne sürülüyor. İlk cingulatalar (Xenarthra'nın bir parçası, zırhlı Yeni Dünya plasental memelilerinin bir takımıdır, armadillolar bu takıma mensuptur) yerde kazıcı ve muhtemelen karınca yiyen canlılar olarak başladılar, ancak kısa sürede çeşitli hepçil diyetlere sahip dallara türleştiler. Erken dönem tembel hayvanları ise otçullardı ve ormanlık habitatları tercih ediyorlardı. Bu hayvanlar hem kazma hem de tırmanma adaptasyonlarına sahipti.

Erken Xenarthra fosillerinin nadirliği, karınca yiyiciliğe bağlı düşük popülasyon yoğunlukları, dayanıklı mine kaplı dişlerin eksikliği ve Güney Amerika'nın tropikal enlemlerindeki fosil lokalitelerinin (fosilleşme sürecinin gerçekleştiği ve çeşitli fosillerin ortaya çıktığı alanların) genel kıtlığına bağlanabilir. Bir karınca yiyiciden evrimleşen çok sayıda hepçil ve otçul hattın evrimi, Xenarthra tarihinin dikkat çekici ve benzersiz bir özelliği olarak görülmektedir. ebebi Güney Amerika'nın özgün memeli ekolojisi olabilir. Bununla birlikte bu durum, Xenarthra'nın evrimindeki çeşitliliği ve adaptasyon yeteneklerini gözler önüne seriyor.

Tembel Hayvanların Çeşitliliği

Tembel hayvanların fosil kayıtları, Güney Amerika'da son 30 milyon yıl içinde yaklaşık 80 ila 90 farklı cinse kadar uzanmaktadır ve bu sayı yeni keşiflerle artmaya devam etmektedir. Bu fosiller en azından erken Oligosen’e kadar tarihlenmektedir. Öte yandan Patagonya'da 17 milyon yıl öncesine ait bir fosil lokalitesinde, üç farklı alt familyadan 11 farklı tembel hayvan cinsi bulunmuştur. Bu bolluk, tembel hayvanların evrimi ve çeşitliliği açısından oldukça dikkat çekicidir.[33]

Tüm Reklamları Kapat

Tembel hayvanların filogenetik ilişkileri, hem morfolojik hem de moleküler veriler kullanılarak incelenmiş ve çeşitli sonuçlar elde edilmiştir. Kapsamlı filogenetik analizlere göre, tembel hayvanlar Megatheriidae, Nothrotheriidae, Megalonychidae ve Mylodontidae olmak üzere dört monofiletik familyaya ayrılmıştır.[34], [35], [36] Bu analizlerde, günümüzde yaşayan tembel hayvanların, Bradypus ve Choloepus'un, farklı evrimsel kökenlere sahip olduğu da ortaya konmuştur. Bunun anlamı, ağaçlarda asılı yaşama biçiminin tembel hayvanların her iki soyunda da bağımsız olarak evrimleşmiş olmasıdır.

Tembel hayvanların en eski kayıtları, Şili ve Arjantin'in Geç Eosen’e kadar uzanır. Bu dönem, Pseudoglyptodon gibi alışılmadık tembel hayvan türlerine ait fosillerle temsil edilir. Buna paralel olarak tembel hayvanların kökeninin güney Güney Amerika'da olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Ancak Erken Oligosen’e ait Porto Riko'da bulunan belirsiz bir tembel hayvan fosili, bu grubun Oligosen’de zaten yaygın olabileceğine işaret etmektedir.[37]

Tembel hayvanlar, antik dönemlerden bu yana, birbirleriyle rekabet etmeden bir arada yaşamış ilginç bir otçul grubudur. Bu tembel hayvanların zaman içinde çeşitli ekolojik nişleri işgal etmelerini ve günümüze kadar başarılı bir şekilde hayatta kalmalarını açıklayabilir. Peki ya bunun sebebi nedir?

Birincil faktörlerden biri, antik tembel hayvanların, modern tembel hayvanlar gibi, düşük bir bazal metabolizma hızına sahip olmalarıdır. Bu hareketsiz olduklarında, aynı boyuttaki diğer memelilere göre daha az enerji harcadıkları anlamına gelir. Bu özellik, tuhaf eklemlilerin tüm üyelerinde yaygındır ve antik tembel hayvanların da benzer bir metabolizma hızına sahip olduğuna dair kanıtlar mevcuttur.

Tüm Reklamları Kapat

Bazı araştırmalar, hayvanların vücut sıcaklıkları ile kemik kollajeninde bulunan amino asitler arasında bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Pleyistosen döneminden kalan Shasta yer embel hayvanı (Nothrotheriops shastensis) fosilleri üzerinde yapılan bir çalışma, bu hayvanın vücut sıcaklığının yaklaşık 35 Celsius derece olduğunu ortaya koymuştur.[38], [39] Bu tür bulgular, tembel hayvanların enerji tüketimleri ve vücut sıcaklıkları hakkında önemli bilgiler sunarak, söz konusu canlıların zaman içinde farklı ekolojik nişlere nasıl uyum sağladıklarına dair ipuçları vermektedir.

Düşük enerji ihtiyacı, tembel hayvanların, besin kaynakları için birbirleriyle yoğun bir rekabet içine girmelerine gerek kalmadan bir arada yaşamalarını mümkün kılmış olabilir. Ayrıca, tembel hayvanların farklı beslenme alışkanlıkları ve yaşam alanları, rekabeti azaltarak farklı türlerin aynı habitatlarda bir arada var olmalarına olanak tanımıştır. Bu adaptasyonlar, tembel hayvanların çeşitli ekolojik koşullarda başarılı bir şekilde yaşayabilmelerini ve zaman içinde farklı nişleri işgal edebilmelerini sağlamıştır.

Başarılarının temel nedenlerinden bir diğeri ise, diğer otçulların ilgisini çekmeyen sert ve lifli yaprakları tüketebilmeleridir. Fosilleşmiş mide yapıları bulunamasa da, antik tembel hayvanların modern tembel hayvanlara benzer karmaşık ve etkili sindirim sistemlerine sahip oldukları düşünülmektedir. Dolayısıyla besin açısından daha az rekabete girmiş olmaları bu sebepten ötürü olabilir.

Hem nesli tükenmiş hem de günümüzde yaşayan tembel hayvanlarında ortak bir diğer özellik, diş yapılarıdır. Bu dişlerde mine bulunmaz, bu yüzden daha yumuşaklardır ancak sürekli olarak uzarlar. Bu sayede tembel hayvanlar, fazla diş aşınması yaşamadan çok çeşitli yiyecekleri tüketebilirler. Kısacası düşük metabolizma, verimli bir sindirim sistemi ve sürekli büyüyen dişlerin birleşimi, tembel hayvanların diğer otçullarla ve kendi aralarında yiyecek kaynakları için rekabet etmelerini azaltan, zor sindirilen yiyeceklerde uzmanlaşmalarını sağlamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Suda Yaşayan Tembel Hayvan: Thalassocnus!

Karasal canlıların suda yaşamak üzere evrimleşmesi, doğanın en etkileyici ve karmaşık süreçlerinden biridir. Bu sürecin en dikkat çekici örneklerinden biri, memeliler arasında balinaların evrimidir. Balinaların evrimi, ilk olarak tipik karasal hayvanlar olan atalarından, su yaşamına iyice adapte olmuş modern balinalara kadar uzanan bir değişim sürecini kapsamaktadır. İlginç bir biçimde tembel hayvanlar da benzer bir evrimsel yol izlemiştir, nitekim bu sucul soy hattının nesli tükendiği için bu durum fazla bilinmemektedir. Eğer bu sucul tembel hayvanların soyu tükenmemiş olsaydı, belki de zamanla balinalar gibi daha da sucul bir yaşama adapte olacaklardı.

8 milyon yıl önce, Geç Miyosen’de, sıcak ve kuru kıyılarda büyük bir otçul için uygun yiyecekler kısıtlıydı. Bu zorlu çevre koşullarına uyum sağlamak için, Thalassocnus adı verilen bir tembel hayvan cinsi, yaşamını sürdürebilmek adına denize ve sığ sularda yetişen çimlere yöneldi. Daha sonraları temel besinlerini deniz yosunları ve su otları oluşturacaktı.[40] Yaklaşık 4 milyon yıl süren evrimsel bir dönüşüm sonucunda Thalassocnus, su altında daha efektif hareket edebilmek için yeni özellikler geliştirdi. Bu özellikler onun derin sulara dalıp besin araması için büyük önem taşıyordu.

Thalassocnus'un evrimsel adaptasyonları arasında en dikkat çekici olanlarından biri, kemik kütlesinde gerçekleşen gözle görülür bir artıştı. Karada yaşayan bir hayvan gökyüzüne veya denize adapte olduğunda, kemik yoğunluğu değişme eğilimindedir. Uçan canlıların kemikleri ağırlıklarını azaltmak için hava kesecikleriyle dolarken, suya adapte olan canlılar tersine bir eğilim sergilerler. Bu süreç, kemik kütlesi artışı (KKA, İng: Bone mass increase) olarak bilinir ve kemiklerin yoğunlaşması (osteoskleroz) veya kemiklerin sağlamlığının artması (pakiyostoz) ile karakterize edilen bir süreç olarak karşımıza çıkar. Bu adaptasyon, su samurları ve deniz inekleri gibi diğer sucul memelilerde de görülür. Kemik yoğunluğundaki bu artış, sucul tembel hayvanların sığ sularda dalarak dengede kalabilmelerine yardımcı olmuş ve sucul bir ortamda hayatta kalmaları için kritik rol oynamıştır.

Yapılan bir araştırmada, Thalassocnus cinsine ait üç farklı türün kemiklerindeki evrimsel değişim incelendi. T. natans (yaklaşık 8 milyon yıl önce yaşamış), T. littoralis (6 milyon yıl önce yaşamış) ve T. carolomartini (5 milyon yıl önce yaşamış) türlerinin kemikleri karşılaştırıldığında, zaman içinde bu canlıların giderek daha sucul bir yaşam tarzına adapte oldukları görülmüştür.[41] Bu dönemler boyunca, kemik yoğunluğu ve sağlamlığında belirgin bir artış yaşanmıştır. Bu evrimsel süreç Thalassocnus türlerinin neslinin tükendiği yaklaşık 2.5 milyon yıl öncesine kadar devam etmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Özellikle kafatası kemiklerinin kalınlaşması, bu canlıların su altı yaşamına adaptasyonları hakkında değerli bilgiler sağlamıştır. Kafatası kemiklerindeki bu kalınlaşma, KKA'nın yalnızca hareketle ilgili vücut kısımlarına sınırlı olmadığını, daha genel bir sistemik adaptasyon olduğunu göstermektedir.

Thalassocnus.
Thalassocnus.
Çizim: Joschua Knüppe

Thalassocnus'un diş yapısı da karadan denize geçişte haliyle değişmiştir. Dişlerinin dış kısmı ince bir durodentin tabakası ile kaplı olmakla birlikte, iç kısmı ise daha yumuşak bir vasodentin malzemesinden oluşuyordu. Durodentin, dişin dış katmanını oluşturan sert bir malzeme olup, dişin dış yüzeyine dayanıklılık kazandırır. Bu malzeme, dişleri, deniz bitkileri gibi sert ve lifli besinleri işlemek için uygun hale getirir. Vasodentin ise dişe belirli bir esneklik sağlar. Bu diş adaptasyonları da Thalassocnus'un deniz ortamında beslenmesi için oldukça tutarlıdır. Dişlerin evrimi, su altında deniz bitkilerini daha etkin bir şekilde işleyebilmelerine olanak tanıyan özelleşmiş aşınma desenleri ve şekillerle gerçekleşmiştir. Bu durum onların deniz ortamında özelleşmiş bir diyeti benimsediklerini gösterir.

Thalassocnus.
Thalassocnus.
Earth Archives

Zaman içinde Thalassocnus cinsi tembel hayvanlar boyut olarak günümüz deniz aslanlarına benzer büyüklüklere ulaşmıştır. En tam iskelete sahip olan T. natans türü, burun ucundan kuyruğa kadar yaklaşık 2.55 metre uzunluğundaydı. Dişi olduğu düşünülen T. littoralis türü yaklaşık 2.1 metre, T. yuacensis türü ise yaklaşık 3.3 metre uzunluğundaydı.

Bahsedilen Thalassocnus türlerinin 2 metre boyundaki bir insan ile karşılaştırılması.
Bahsedilen Thalassocnus türlerinin 2 metre boyundaki bir insan ile karşılaştırılması.
Wikipedia

Ancak bu büyük tembel hayvanlar muhtemelen, mükemmel bir yüzücü olmaktan çok, okyanus tabanında farklı bir hareket yöntemi geliştirmişlerdir. İyi bir yüzücü olmayışlarının aksine, Thalassocnus cinsi tembel hayvanlar, büyük pençelerini kullanarak, güçlü dalgaların etkisine karşı okyanus tabanında sürüklenerek ilerliyorlardı.

Tüm Reklamları Kapat

Bu özel adaptasyon, özellikle dalgaların oluşturduğu tehlikelere karşı hayatiydi. Ancak dalgaların gücüyle sürüklenmek muhtemelen bu büyük canlıların sık sık kayalara çarpmasına neden oluyordu. Bu hipotezi destekleyen bulgular arasında, çeşitli Thalassocnus fosillerinde görülen ve iyileşmiş bacak kırıklarının izleri gösterilebilir. Bu tür yaralanmalar, sert dalgalar tarafından kayalara çarptıklarında ortaya çıkan travmaların sonucu olabilir.

Yarı-sucul tembel hayvan Thalassocnus'un, antik bir dişli balina cinsi olan Acrophyseter tarafından saldırıya uğradığı bir senaryo çizimi.  Bu çizimde ek olarak tembel hayvanların nasıl dalga tarafından sürüklendiği de görülebilir.
Yarı-sucul tembel hayvan Thalassocnus'un, antik bir dişli balina cinsi olan Acrophyseter tarafından saldırıya uğradığı bir senaryo çizimi. Bu çizimde ek olarak tembel hayvanların nasıl dalga tarafından sürüklendiği de görülebilir.
Alberto Gennari

Thalassocnus fosilleri, Orta Miyosen'den beri çöl olarak bilinen Peru ve Şili'de keşfedilmiştir. Bu fosillerin bulunduğu Pisco Formasyonu, zengin deniz omurgalıları çeşitliliğiyle tanınır ve burada çok sayıda balina, köpekbalığı ve diğer deniz hayvanları bulunmuştur. Thalassocnus muhtemelen bu canlıların çoğu ile birlikte yaşamıştır.[42]

Beslenen Thalassocnus popülasyonu ve adını Pisco formasyonundan alan Piscogavialis cinsi timsahın birlikte çizimi.
Beslenen Thalassocnus popülasyonu ve adını Pisco formasyonundan alan Piscogavialis cinsi timsahın birlikte çizimi.
Çizim: Joschua Knüppe

Thalassocnus'un soyu, Pliyosen'in sonunda, Orta Amerika Denizyolu'nun kapanmasını takip eden bir soğuma eğilimi nedeniyle tükenmiştir. Bu soğuma eğilimi, Güney Amerika'nın Pasifik kıyılarında bulunan deniz çimlerinin büyük bir kısmını yok etmiştir. Dolayısıyla bu sucul tembel hayvanlar besinsiz kalmıştır. Thalassocnus, özellikle daha sonra ortaya çıkan türler, deniz tabanında beslenebilmek için negatif batmazlık (İng: Negative buoyancy) geliştirmişti. Bu özellik, hayvanların suyun yüzeyinde kalmak yerine, deniz tabanına batmasını ve orada beslenmesini kolaylaştıyordu.

Modern dugongların benzer bir beslenme tarzı olduğu gibi, Thalassocnus da deniz tabanında yürüyerek ve kazarak beslenirdi. Negatif batmazlık, yoğun kemikleri ve sınırlı yağ tabakası nedeniyle soğuk suda termoregülasyon yapmalarını zorlaştırıyor ve değişen çevre koşullarına uyum sağlamalarını güçleştiriyordu. Dolayısıyla bu canlılar, besinsiz kalmamış olsalar bile, değişen çevresel koşullara adapte olmakta güçlük çekmiş olabilir​ler.

Tüm Reklamları Kapat

Ahytherium aureum.
Ahytherium aureum.
Çizim: Joschua Knüppe

Thalassocnus cinsi, suya tamamen adapte olmuş tek tuhaf eklemli hayvan cinsidir. Lakin, Ahytherium aureum, Australonyx aquae ve Eionaletherium spp. gibi diğer bazı yer tembel hayvanları da, suya tam adapte olmasalar bile, muhtemelen iyi yüzücüler olabilir ve tatlı suda beslenme alışkanlıkları geliştirmiş olabilirler.[43], [44], [45]

Ahytherium, büyük boyutlu ve yavaş hareket eden, nesli tükenmiş bir yer tembel hayvanı cinsidir. Güçlü bacakları ve savunma amaçlı güçlü pençeleri olan bu hayvanın düz kuyruğu, iyi bir yüzücü olabileceğine işaret etmektedir. Karışık beslenme alışkanlıklarına sahip Ahytherium'un neredeyse tam bir iskeleti, Brezilya'daki bir su altı mağarasında bulunmuştur. Bu fosiller, hayvanın fiziksel özellikleri ve yaşam tarzı hakkında kıymetli bilgiler sunar. Aynı mağarada bulunan Australonyx fosilleri de, benzer beslenme alışkanlıklarına işaret etmektedir.

Pleyistosen Devresi Brezilya'sında, Notiomastodon platensis ve Australonyx aquae nehir kenarında otlanırken, bir Ahytherium aureum popülasyonu nehir içerisinde yüzmektedir.
Pleyistosen Devresi Brezilya'sında, Notiomastodon platensis ve Australonyx aquae nehir kenarında otlanırken, bir Ahytherium aureum popülasyonu nehir içerisinde yüzmektedir.
HodariNundu

Yer Tembel Hayvanları

En ünlü üyelerinden biri Megatherium olan yer tembel hayvanları Pleyistosen’in sonuna kadar Güney ve Kuzey Amerika'da yaygındı. Küçük boyutlardan fil büyüklüğüne kadar değişen boyutlarda olan bu hayvanlar, çeşitli habitatlarda farklı adaptasyonlar göstermişlerdi.[46]

Brezilya'daki büyük bir eski yer altı tüneli.
Brezilya'daki büyük bir eski yer altı tüneli.
Discover Magazine

Yer tembel hayvanlarının, özellikle büyük pençeleri sayesinde, geniş bir yaşam alanı yelpazesine uyum sağladıkları bilinmektedir. Özellikle Brezilya ve Arjantin'deki Pliyosen ve Pleyistosen’e ait kayalıklarda keşfedilen, 80 metreye varan uzunluktaki devasa tüneller, bu canlıların etkileyici kazı yeteneklerini gösterir niteliktedir. Bu tüneller, yer yer mağara büyüklüğünde olup, hem toprakta hem de kayalarda bulunmaktadır. Hangi türün bu tip tüneller kazdığı bilinmese de Lestodon armatus veya Megatherium spp. gibi büyük türlerin bu tünelleri kazdığı düşünülmektedir.[47] Bu canlıların dört ayak üstünde ortalama 2 metre boyunda ve ortalama 4.2 ton ağırlığında olması, büyük tüneller kazabilecek kadar büyük olduğunun bir göstergesidir.

Tüm Reklamları Kapat

Lestodon, insan ve kedi karşılaştırılması.
Lestodon, insan ve kedi karşılaştırılması.
Megafauna 3D

Bu tünellerin bulunduğu kayalar, çok sayıda çatlak ve kırık içerdiğinden, Lestodon ve diğer tembel hayvanlar, muhtemelen duvardaki gevşek kayaları çıkararak kazı yapmışlardır. Bu sayede, kendilerine güvenli bir sığınak yaratmışlardır. Mağaraların sabit sıcaklığı, düşük metabolizma hızına sahip bu canlıların vücut sıcaklıklarını dengede tutmalarına yardımcı olmuş olabilir.

Amazon'da keşfedilmiş bir antik yer altı tüneli
Amazon'da keşfedilmiş bir antik yer altı tüneli
Discover Magazine

Diğer yer tembel hayvanlarından farklı olarak, Diabolotherium, Geç Pleyistosen’de Peru'da yaşamıştır ve kayalıklara tırmanma yeteneğiyle öne çıkar. 2024 itibarıyla birkaç bireysel kemik ve kısmi bir iskeletten bilinmektedir.[48] Bu tür, genellikle mağaralarda bulunan fosilleriyle bilinir. Bazı fosilleri ise uçurum yüzeylerindeki mağaralarda keşfedilmiştir. Diabolotherium, uzun ve ince kol kemikleriyle öne çıkar, bu özellik diğer nesli tükenmiş tembel hayvan türlerinde nadiren görülür. Bu yapı, onların bugünkü ağaç tembel hayvanlarının benzeri şekilde esnek hareket etmesine olanak tanır. Özellikle humerusun (kol kemiği) küresel başı, kürek ile birleşerek kol hareketlerinde büyük bir esneklik sağlar. Öte yandan Diabolotherium'un uzun dirsek çıkıntısı (olecranon), kaya ve engebeli arazilerde tırmanmaya uyum sağladığını gösterir. Bu uzun çıkıntı, kuvvetli kazma hareketlerine yardımcı olmuş olabilir. Ayrıca, geniş eklem yüzeyleri, kol hareketlerinde büyük bir esneklik sağlar. Fakat, bu esneklik eklemlerin stabilitesini azaltabilir ve bu durum bu canlıların yavaş hareket etme eğilimini destekler.

Diabolotherium
Diabolotherium
Çizim: Joschua Knüppe

Öte yandan, Hapalops ve Nematherium gibi Miyosen Devresi’nden kalma yarı ağaçcıl tembel hayvan türleri, zamanla ağaçlarda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Esnek dirsek eklemlerine sahip olan bu türler, ağaç tırmanma yeteneklerine sahiptir ve muhtemelen modern iki tırnaklı tembel hayvanların ataları olabilirler. Bu türler, günümüz tembel hayvanlarından daha iri yapıda olup, 40 ila 90 kilogram kütleye sahiplerdi. Bu da onların ancak en iri ağaç dallarına tutunabileceklerini göstermektedir.[49]

Buzul Çağı ile karşı karşıya kaldıktan sonra, bu canlıların düşük metabolizma hızları, soğuk koşullarda aktif olmalarını zorlaştırmıştır. Finalde birçok yer tembel hayvanının soyu, çevresel değişiklikler ve diğer faktörlerin etkisiyle tükenmiştir

Tüm Reklamları Kapat

Devasa Cüsseli Tembel Hayvan: Megatherium americanum!

Megatherium, Güney Amerika kökenli olan ama daha sonraları Kuzey Amerika kıtasına yayılmış olan, fil boyutlarına ulaşabilen bir yer tembel hayvan cinsidir. Bu cins Megatherium americanum türü ile temsil edilir.

Amerika'nın büyük canavarı anlamına gelen Megatherium americanum nesli tükenmiş tembel hayvanların görece en popüler türüdür. Bu popülerliklerinin birkaç sebebi bulunmaktadır. İlk olarak, bu dev yer tembel hayvan, büyük boyutu ve dikkat çekici fiziksel özellikleriyle bilim insanları ve halkın ilgisini çekmiştir. İkincisi, Megatherium Pleyistosen’in sonlarına kadar yaşamış olup, insanlarla aynı dönemde var olduğu için, onun hakkında yapılan araştırmalar insanların geçmişteki yaşam koşulları ve çevresel etkileşimleri hakkında bilgiler sağlamıştır.

Bu canlı 4 tona kadar kütleye ve arka ayakları üzerinde 6 metre yüksekliğe ulaşabiliyordu. Megatherium, Buzul Çağı sırasında yaşamış büyük hayvanlar grubu olan Pleyistosen megafaunasının bir parçasıydı. Muazzam boyutları en dikkat çekici özelliği olmakla birlikte, aynı zamanda etkileyici pençeleriyle de dikkat çekiyorlardı. Bu pençeleri muhtemelen yiyecek aramada ve savunmada kullanıyorlardı. Öte yandan Megatherium bir otçuldu ve diğer akrabaları gibi başlıca yapraklar ve dallarla besleniyordu. Yine kuzenlerine benzer olarak yavaş hareket eden ve düşük metabolizma hızına sahip bir hayvanlardı.

Museo Nacional de Ciencias'da bulunan Megatherium americanum fosili. Bu türün ilk fosilleri 1787'de Manuel Torres tarafından Arjantin'de keşfedilimiş ve Madrid'deki Museo Nacional de Ciencias'a gönderilmiştir.
Museo Nacional de Ciencias'da bulunan Megatherium americanum fosili. Bu türün ilk fosilleri 1787'de Manuel Torres tarafından Arjantin'de keşfedilimiş ve Madrid'deki Museo Nacional de Ciencias'a gönderilmiştir.
Revista Quercus

Megatherium americanum fosilleri, Orta Pleyistosen'den (yaklaşık 400.000 yıl önce) Holosen'in başlarına (yaklaşık 8.000 yıl önce) kadar tarihlenmektedir ve bazı fosillerinde insan yapımı kesik izleri bulunmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Megatherium americanum ve insan (Homo sapiens) ayak izleri
Megatherium americanum ve insan (Homo sapiens) ayak izleri
ReserachGate

23 Eylül 1832'de, henüz 24 yaşında genç bir doğa bilimci olan Charles Darwin, Arjantin'deki Punta Alta'da büyük bir kafatası fosili buldu. Bu kafatası bir Megatherium americanum kafatasıydı. Fosili çıkarmak için yaklaşık 3 saat uğraştı ve en sonunda fosili Beagle gemisine taşımayı başardı. Darwin, bu fosilleri detaylı bir şekilde kayıt altına aldı ve daha sonra İngiltere'ye gönderdi. Modern teknolojiler sayesinde artik Darwin'in bulduğu fosillerin 3D dijital kopyaları oluşturulmakta ve bu sayede daha detaylı incelemeler yapılabilmesi mümkün hale gelmektedir. Ayrıca 21. yüzyılda, Arjantin'de yaklaşık 14.000 yıl öncesine ait olduğu belirlenen Megatherium ayak izleri keşfedilmiştir. Bu keşif yeri, Charles Darwin'in 1832 ve 1833 yıllarında bu hayvanın fosillerini topladığı alana oldukça yakındır.[50]

Fosilleri, Orta Pleyistosen'den (yaklaşık 400.000 yıl önce) Holosen'in başlarına (yaklaşık 8.000 yıl önce) kadar tarihlenmektedir ve bazı fosillerinde insan yapımı kesik izleri bulunmuştur, dolayısıyla insanlarla epey etkileşime girdiği hatta nesillerini insanların tükettiği düşünülmektedir.[51] Fakat bu konuda da yünlü mamutlarda olduğu gibi büyük tartışmalar vardır.

Megatherium americanum.
Megatherium americanum.
DeviantArt

Pleyistosen’in sonunda, Afrika hariç dünya genelinde birçok megafauna türünün, ekolojik nişlerinde yaşanan önemli değişiklikler nedeniyle nesilleri tükenmiştir. Bu türlerin neslinin tükenmesine yol açan çeşitli etkenler üzerinde tartışmalar devam etmektedir. Bu tartışmalarda, kıtalara ve araştırmayı yürüten bilimsel disiplinlere göre değişen nedenler öne sürülmektedir. Bazı bilim insanları sadece insan avcılığını, diğerleri ise iklim değişikliği, hiperhastalıklar, habitat değişikliği veya hatta dışsal etkileri (dış uzaydan gelen etkileri, örneğin göktaşı çarpması gibi) gündeme getirmektedir. Amerika kıtasında, çoğu türün yok oluşu Geç Pleyistosen’in sonlarında yani Son Buzul Maksimumu’ndan sonra ve insanların Kuzeydoğu Asya'dan geniş çaplı göçleri sırasında gerçekleşmiştir. Amerika'daki biyoçeşitlilik kaybının şiddetli olması ve bu kaybın önemli iklim değişiklikleriyle ve insanların ilk gelişiyle neredeyse eş zamanlı olması, yok oluşları tetikleyen ana faktörler hakkındaki tartışmayı diğer kıtalara kıyasla daha tartışmalı ve kalıcı hale getirmiştir. Bu nesil tükenmelerinin sebebi insanlar mıdır? iklim değişimi midir? yoksa her ikisi birden mi etkili olmuştur?

2024 yılı itibarıyla Amerika'daki nesillerin tükenmesinin homojen olmadığı giderek daha belirgin hale gelmiştir ve bu süreç Kuzey ve Güney Amerika'da farklı şekilde tartışılmaktadır. Başka bir deyişle nesillerin tükenme süreçleri tüm bölgelerde ve türlerde aynı şekilde gerçekleşmemiştir. Yani, bu süreçler bölgeye, türe ve çeşitli çevresel ve biyolojik faktörlere göre farklılık göstermiştir.[52]

Tüm Reklamları Kapat

Kuzey Amerika'da, ortalama vücut ağırlığı 44 kg üzerinde olan memelilerin yüzde yetmişi, yaklaşık 13.000 ile 12.000 yıl önce kaybolmuştur. Bu dönem, Erken Dryas'ın ani soğuma dönemi ve kıtada yaygın olarak tanınan ilk arkeolojik teknoloji kompleksi olan Clovis kültürünün yayılmasıyla çakışmaktadır. Erken Dryas, son Buzul Çağı'nın sonlarına denk gelen ve yaklaşık 12.800 ile 11.500 yıl öncesine tarihlenen ani bir soğuma dönemidir. Bu dönemde, Kuzey Yarımküre'nin birçok bölgesinde sıcaklıklar hızla düşmüş, bu da bitki örtüsü ve hayvan popülasyonları üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Bu dönemle aynı anda ortaya çıkan Clovis kültürü, Kuzey Amerika'da yaygın olarak tanınan ve büyük memelilerin avlanmasında kullanılan özgün mızrak ucu teknolojisi ile karakterize edilen ilk arkeolojik teknoloji kültürüdür.[53] Paleo-Kızılderili kültürü olarak da adlandırılabilir.[54] Clovis kültürü, bu dönemdeki insanların yaşam tarzları ve teknolojileri hakkında önemli bilgiler sunar. Clovis mızrak uçları, büyük hayvanların avlanmasında etkin bir rol oynayarak, bu dönemdeki insanların ekosistem üzerindeki etkisini sorgulamamıza sebep olmaktadır. Clovis mızrak uçları, çentikli ve flüt şeklinde özelliklere sahiptir ve Kuzey Amerika'nın çeşitli bölgelerinde bulunmuştur.

Historic Mysteries

Clovis kültürünün bir milenyum içinde Kuzey Amerika'nın büyük bir kısmına hızla yayılması, bu dönemdeki insanların megafauna türlerinin yok oluşunda önemli bir rol oynadığı düşüncesini güçlendirir. Paul Schultz Martin tarafından ortaya atılan "Pleyistosen aşırı avlanma" hipotezi (İng: Hypothesis of the Pleistocene overkill) , Amerika kıtalarına insanların gelişinin bu türlerin çöküşünde başlıca etken olduğunu öne sürmektedir.[55] Bu model günümüzde eleştirilse de, yok oluşların hem iklim değişiklikleri hem de insan faaliyetlerinin birleşik etkisiyle meydana geldiği yaygın olarak kabul edilmektedir. Fakat, bazı bilim insanları, insan etkisinin bu yok oluşlarda daha belirleyici bir rol oynadığını savunmaktadır.

Güney Amerika'daki durum Kuzey Amerika'dan biraz farklıdır. Geç Pleyistosen döneminde, megafauna türlerinin yüzde 82'si yok olmuştur, ancak arkeologlar bu süreçte insan etkisine daha az önem atfetmişlerdir.[56]

Öte yandan, iklim değişiklikleri yok oluşları tek başına açıklamadığından, paleoekolojik ve paleontolojik çalışmalar, yok oluş sürecinde insanların daha belirgin bir rol oynadığını giderek daha fazla kabul etmektedir. Yeni bulgular, sadece iklim veya sadece insan etkisi gibi kesin ayrımlardan uzaklaşılmasının daha isabetli olduğunu bizlere göstermeye başlamıştır. Ancak, bu konuda arkeolojik ve paleontolojik verilerin daha kapsamlı ve nicel bir yaklaşımla bütünleşik bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte Yeni keşfedilen kalıntıların sürekli olarak ortaya çıkmasıyla, megafauna yok oluşları üzerine olan bilimsel görüşler sürekli değişmektedir ve bu konuda henüz kesin bir sonuca varılmamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Kuzey Amerika'nın çeşitli yerlerinden gelen Clovis kültürü mızrak ucu örnekleri.
Kuzey Amerika'nın çeşitli yerlerinden gelen Clovis kültürü mızrak ucu örnekleri.
ResearchGate

Megatherium'un yok oluşu da, Amerika megafaunasının diğer üyeleri için de geçerli olan nedenlerle uyumludur. Araştırmalar, bu neslin tükenmesinin çevresel faktörlerden daha çok insan avcılığı ile ilişkili olduğunu göstermektedir.

Sonuç

Bu makalede bahsi geçen tembel hayvan türleri, bu büyüleyici canlıların çeşitliliğinin sadece bir kısmını temsil etmektedir. Aslında, antik çağlardan günümüze kadar pek çok tembel hayvan türü var olmuştur ve bu makalede ele alınan türler, bu geniş ve çeşitli grubun yalnızca bir kesiti niteliğindedir. Bu makalede bahsi geçen tembel hayvan türleri, bu etkileyici canlı grubunun zengin tarihine ve evrimsel çeşitliliğine sadece bir giriş amacı taşımaktadır.

Dünyamız var olduğu günden bu yana, adeta bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibi görünen pek çok ilginç ve devasa canlıya ev sahipliği yapmıştır. Birkaç bin yıl öncesine kadar, goril büyüklüğünde lemurlar, bir ton ağırlığında timsahlar ve fil büyüklüğünde yer tembel hayvanları gibi devasa yaratıklar, gezegenimizin dört bir yanında dolaşmaktaydı. Bu büyük "megafauna" üyeleri, yaşanabilir her kıtada ve pek çok adada yaşamışlardı. Fakat çok az istisna dışında, bu canlıların hemen hemen hepsi şimdi yok olmuş durumdadır.

Öte yandan, günümüzde yaşayan canlılar da, geçmişteki bu devasa yaratıklar kadar ilgi çekicidir. Ancak maalesef çok sayıda canlı türü, binlerce yıl önceki ataları gibi, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Geçmişte nesli tükenen canlıları görememek, doğrudan bizim etkimiz altında gerçekleşmese de, günümüzde yaşayan ve nesli tükenme tehlikesi altındaki türleri koruyamazsak, gelecekte onları göremememiz doğrudan bizim sorumluluğumuz olacaktır. Bu durum doğayı koruma ve sürdürülebilir yaşam konusunda daha bilinçli ve sorumlu davranmamız gerektiğini göstermektedir. Bu canlıları korumak, hem onların hem de bizim geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Hayvanların evrimsel tarihleri ve özellikleri, bazı insanlar için pratik bir uygulama veya doğrudan bir yarar sağlamıyor gibi görünebilir. Ancak bilimin amacı zaten her zaman doğrudan fayda sağlamak değildir. Bununla birlikte evrimsel biyoloji ve paleontoloji alanlarının insan hayatına fayda sağlamaması söz konusu değildir. Bu bilimler insanlık için çok değerli bilgiler ve anlayışlar sunar. Son zamanlarda oldukça popülerlik kazanan türdiriltimi (İng: "De-extinction") gibi biyoteknolojik uygulamalar, paleobiyolojinin insan hayatına olan potansiyel etkilerini göstermektedir.

Öte yandan hayvanlar üzerinde yapılan araştırmaların pratik uygulamaları olabilir. Örneğin, bir biyoteknoloji uzmanı, tembel hayvanların yavaşlığının genetik temellerini inceleyerek, bu genlerin hiperaktif çocuklarda terapötik amaçlar için kullanılıp kullanılamayacağını düşünebilir. Ya da başka bir araştırmacı, tembel hayvanların düşük metabolik aktivitelerini, diğer organizmaların metabolik aktivite artırıcı genlerinin etkinliğini test etmek için bir model olarak kullanabilir. Bu tür araştırmalar henüz yapılmamış olsa da, bilimin sınırlarının ne kadar geniş olduğunu ve nasıl yeni fikirler üretebileceğimizi gösterir.

Gerçekleştirilmiş araştırmalarla ise, tembel hayvanlarda bulunan bazı mantarların antibakteriyel ve antiparazitik özelliklere sahip olduğu ve hatta bazı kanser türlerine karşı etkili olabileceği keşfedilmiştir. Bu tembel hayvanların kendi hastalıklara karşı direncini artırmanın yanı sıra, diğer hayvanlar ve insanlar için de potansiyel tedavi yöntemleri sunabilir. Bu keşif, kimya ve tıp alanlarında tembel hayvanları daha yakından incelemeyi gerektirecektir. Çünkü tembel hayvanların kürklerinde insan sağlığı için potansiyel antibiyotikler üretebilecek bakteriler resmen keşfedilmiştir.[57], [58] Bu nedenle, tembel hayvanları ve diğer hayvan türlerini korumak ve onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak, sadece biyolojik çeşitliliği korumak için değil, aynı zamanda, insan refahı ve potansiyel tıbbi uygulamalar açısından da önemlidir.

Tembel hayvanlar, zengin ve çeşitli bir ekosistemin parçası olan oldukça özgün ve eski plasental memelilerdir. Bu etkileyici canlılar, yalnızca dünyamızın biyolojik çeşitliliğinin bir göstergesi değil, aynı zamanda korunmaları gereken değerli bir doğal mirasın da temsilcileridir. Fakat ne yazık ki bu canlılar diğer bir çok uzak kuzeni gibi nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır ve maalesef yoğun kaçak avcılığa maruz kalmaktadırlar. Tembel hayvanların korunması, kendilerinin yanı sıra, onlarla paylaştıkları habitatlarda yaşayan diğer birçok tür için de önemlidir. Yaşam alanlarının korunması, geniş bir ekolojik ağın sağlığını ve dengesini sürdürmeye yardımcı olur. İnsan hayatının da doğrudan veya dolaylı olarak bu ekolojik dengeden etkilendiğini göz önünde bulundurduğumuzda, tembel hayvanların ve genel olarak tüm canlıların korunmasının insanlık için de büyük önem taşıdığını anlamak gerekir. Unutulmamalıdır ki gezegenimizin korunması sadece doğa koruma uzmanlarının ve politika yapıcıların değil, her bireyin ve toplumun sorumluluğudur.

doi: 10.47023/ea.bilim.14637

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
47
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 10
  • Tebrikler! 9
  • Bilim Budur! 6
  • İnanılmaz 5
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Üzücü! 1
  • Korkutucu! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:29:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14637

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. K. Selçukoğlu, et al. Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi?. (28 Ocak 2024). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/14637 doi: 10.47023/ea.bilim.14637
Selçukoğlu, A. K., Türkoğlu, P. (2024, January 28). Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://doi.org/10.47023/ea.bilim.14637
A. K. Selçukoğlu, et al. “Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi?.” Edited by Pedram Türkoğlu. Evrim Ağacı, 28 Jan. 2024, https://doi.org/10.47023/ea.bilim.14637.
Selçukoğlu, Alper Kaan. Türkoğlu, Pedram. “Okyanuslardan Ağaçlara Uzanan Yolculuk: Tembel Hayvanlar Nasıl Evrimleşti? Bu Kadar Yavaş Bir Hayvan Nasıl Oldu da Hayatta Kalabildi?.” Edited by Pedram Türkoğlu. Evrim Ağacı, January 28, 2024. https://doi.org/10.47023/ea.bilim.14637.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close