Mutualizm Nedir? Karşılıklı Faydacılık Nasıl Evrimleşti?

Kuşkusuz ki hepimiz hayatlarımızı ve neslimizi devam ettirme güdüsüne sahip hayvanlarız. Günümüz Homo sapiens'inin şartlarında bu güdünün işimize çokça yaradığını söyleyemeyiz, fakat bizler de bir zamanlar doğada yaşam mücadelesi veriyor, neslimizi devam ettirmeye çalışıyorduk. Bu zorlukların üstesinden zekamızı kullanarak ve yardımlaşarak geldik. Sosyal hayvanlar olduk ve neslimizi böylece devam ettirdik.
Bu eski zamanlardan gelen sosyal olmamız hala daha devam ediyor. Şu anda dahi, diğer insanlardan kendinizi soyutlasanız, onlardan yardım beklemeseniz ve siz de onlara yardım etmeseniz işiniz gerçekten zor olurdu. Bunu bir düşünün!
Biz kendi türümüzün bireyleriyle yardımlaştık ve yardımlaşıyoruz. Bunu yapan tek hayvan biz değiliz tabii ki. Birçok diğer tür de bunu yapıyor ve bu şekilde yaşamlarını, nesillerini sürdürüyor. Fakat bazı canlılar var ki, bunlar diğer türlerle de yardımlaşıyorlar. Bir yandan onların isteklerini yerine getiriyorlar, bir yandan da kendi istediklerini alıyorlar. Bu yaşam şekline mutualizm diyoruz.
İki farklı organizmanın birbirlerinden yarar sağlamasından oluşan bu yaşam biçimine mutualizm, bu canlılara mutualist diyebiliriz. Mutualist iki organizma, çok uzun sürelerde ya da ömür boyu birbirlerine muhtaçtırlar ve bazı durumlarda iki bireyden bir tanesi dahi ortadan kaybolsa diğeri hayatına devam edemez.
Mutualist İlişki Örnekleri
Arılar ve Bitkiler
Mutualizmin evrimine örnek olarak başlayacağımız ilk mutualist ilişki aslında her zaman gördüğümüz bal arıları ve çiçekler olacaktır. Bal arılarının bal yapmaları için polene ihtiyacı vardır. Çiçeklerin ise üremeleri için polenlerinin başka çiçeklere taşınması gerekmektedir. Avustralya'daki bir araştırma grubunun araştırmalarına göre, ülkedeki çiçeklerin evriminin kendi tercihlerinden ziyade, arıların renk ve koku tercihine göre şekillendiğini gösteriyor. Ayrıca bu tarz bir mutualist yaşama Servis (polen taşınımı) – Kaynak (polen) İlişkisi denmektedir.
Arı Kuşları ve Bitkiler

Yine aynı ilişki, sinek kuşu ile ornitofil (tozlaşmayı kuşlarla yapan) çiçekler arasında görülür. Çiçekler, kuşların beslenmesi için uygun olan nektara ve kuşların görüş özelliğine göre evrimleşmiş parlak renklere sahip olup formları da kuş gagalarına uygun bir şekilde gelişmiştir. Ayrıca bu çiçeklerin çiçek açma zamanlarıyla sinek kuşlarının üreme mevsimlerinin ne aynı zamana geldiği tespit edilmiştir.
Karıncalar ve Akasya Ağaçları

Karıncalar ve Akasya ağaçları arasındaki ilişki ise daha önce bahsettiklerimizden biraz daha farklı. Akasya ağacını korumaları karşılığında karıncalar sığınak ve yiyecek alıyorlar. Yani Akasya ağacı sadece besin kaynağı değil bir de korunmayı sağlıyor. Bu tarz mutualist yaşama ise Servis – Servis İlişkisi deniyor.
Ayrıca, yapılan araştırmalara göre Akasya ağacının sağladığı besinin aslında karıncalar için yeterli olmaması gerekiyordu. Fakat karıncaların sindirim sisteminde bulunan bazı bakterilerin akasya ağacından alınan azotu aminoasite dönüştürdüğü gözlemlendi. Yani karıncalar bakterilere yaşayacak ortamı servis ediyor, bakteriler ise karıncalara amino asit sentezi servis ediyor. Bu da yine Servis – Servis İlişkisi örneği oluyor.
Mikorizalar

Mutualizme verebileceğimiz en klasik ve son örnek mikorizalardır. Mikorizalar, bitkilerin kökleriyle simbiyotik ilişki gelişirmiş olan mantarlara verilen isimdir. Mantarlar bitkiye topraktaki minarelleri (özellikle azotu) daha etkin bir biçimde almasında yardım ederken, bitki de mantara besin sağlar. 400 milyon yıl öncesinden kalma Rhynie kayalıklarındaki mikoriza fosillerine bakarak mikorizaların, bitkilerin toprakta kolonileşmelerinde önemli ölçüde rol oynadığını gösteriyor.
Mutualizm Nasıl Evrimleşti?
Peki bu yardımlaşma durumu ortaya nasıl çıktı? Bu canlılar nasıl birbirlerini buldu? Şimdi biraz da bunu inceleyelim.
Mutualizmin ilk başlarda iki canlıya da yarar sağlaması yerine bir canlının zarar gördüğü ilişki olan parazitizmden evrimleştiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya atıldı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu savı destekleyen ve 1995 yılında yayınlanan makaleye göre, 1966 yılında başlanan bir deneyde "X bakterileri" olarak da bilinen Candidatus Legionella jeonii türü bakteriler, Amoeba proteus adlı protista kültürüne enjekte ediliyor. İlk başlarda enjekte edilen amiplerin çoğu ölüyor. Kalanların ise bakterilere bağlı olarak büyümelerinde belirli bir yavaşlık olduğu görülüyor.
Deneyin başlangıcından yaklaşık 29 yıl sonra toplam 42 000 amip hücresinin ve her hücrenin içindeki bakterisiyle düzgün bir biçimde büyüdüğü ve amip hücrelerinin bu bakterilere bağlandığı gözlemleniyor.
Bu sonuç, evrimsel olarak mutualizmin ilk başta iki organizmadan sadece birinin yarar sağladığı diğerinin ise yaşamında bir değişiklik olmadığı ya da zarar gördüğünü fakat yavaş yavaş iki organizmanında birbirlerine alıştığını ve karşılıklı çıkar sağladığı anlamına geliyor.
Teşekkür: Bu yazıyı hazırlayan Berkay Demirbaş'a teşekkür ederiz.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 23
- 10
- 6
- 6
- 5
- 4
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/03/2025 15:47:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3970
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.