Dışkılamanın Evrimi Hakkında Ne Biliyoruz?
Dışkılama, genelde sabah kahvaltı yaptıktan veya akşam yemek yedikten sonra ihtiyaç duyduğumuz fizyolojik bir etkinliktir. Peki bu kadar sıradan bir şekilde gerçekleştirdiğimiz bu eylem üzerinde hiç düşündünüz mü? Dilerseniz dallı budaklı olan bu konuyu, birkaç soru başlığı altında ve kısa cevaplar halinde evrimsel bağlantılarıyla ele alalım.
Nasıl Kaka Yapıyoruz?
Yediğimiz yiyecekler midede ve ince bağırsakta birtakım işlemlerden geçtikten sonra, bağırsaklarımızda "peristalsis" adı verilen sıkıştırma ve gevşetme hareketleriyle rektum duvarına doğru yollanır. Rektum duvarındaki gerilme alıcıları (stretch receptors) “kapıya doğru yaslanan” bu içeriğin varlığını algılar ve neyin katı, sıvı veya gaz olduğunu saptayarak dikkatli bir seçim sonucu neyin dışarı çıkması gerektiğine karar verir ve böylelikle “dışkılama refleksi”ni başlatır. Buradaki büzücü kasların etkisi azalarak gevşeme başlar ve böylelikle dışkılama gerçekleşir.
İki türlü büzücü kas vardır: Birincisi, “içsel büzücü kas (internal anal sphincter)”, yani üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı ama yeterli miktarda atık rektum duvarına yaslandığı zaman, deyim yerindeyse, “daha fazla dayanamayıp kapıları açan” kas türü. İkincisi ise “dışsal büzücü kas (external anal sphincter)”, yani üzerinde (belli bir nebzeye kadar) kontrolümüzün olduğu, kakamızı ne zaman ve nerede yapabileceğimize izin veren kas.
İşte bu “dışsal büzücü kas” türü, evrimsel olarak bizi avantajlı konuma getirmiş olabilir. Nasıl mı? Devam edelim...
Dışkı Kontrolünün Sağkalım Üzerindeki Rolü Nedir?
Kedi ve köpek gibi bazı hayvanların tuvaletlerini yaptıktan sonra kakalarını saklamak için toprakla üzerini kapatma davranışını hepimiz biliriz. Bu içgüdüsel hareketi, yaşadıkları ortamı temiz tutmak maksatlı yaptıklarını düşünürüz. Peki durum sadece bundan mı ibarettir?
Koklama, pek çok yırtıcı hayvanın besin veya av ararken kullandığı bir duyudur. Bu nedenle avcılar için geriye koku bırakmamak, av-avcı ilişkisini belirleyen önemli bir unsurdur. Hepimizin bildiği gibi kaka, içerisinde çok çeşitli uçucu gaz barındırdığından kokan bir şeydir. Hele hele insan dışkısı, bu gazlardan bir hayli zengindir. Şimdi bir an için duralım ve insanı, vahşi yaşam koşullarında, tıpkı bir bebek gibi dışkılamasını kontrol edemeyen, yani ne zaman ve nerede dışkılaması gerektiğini bilmeyen bir canlı olarak düşünelim. Böyle bir durum onun, vahşi yaşam ortamında etrafındaki potansiyel avcılar tarafından kolayca takip edilmesine yol açacaktır. İnsanın evrimsel sürecinde kazandığı anüs hareketi üzerindeki bu kontrolü, yani etrafta kaka izi ve koku bırakmaması, onun hem avcılardan korunmasına hem de gizlice diğer hayvanları takip ederek onları avlayabilmesine yol açmış olabilir. V. Villanacci ve G. Bassotti, bir makalelerinde bu konuyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getiriyorlar:
İlk insanların dışkılamayı kontrol etmenin önemli olduğunu idrak etmesi, sadece sağkalım mücadelesi için değil, aynı zamanda avlanma stratejilerini geliştirmek için, adeta ek bir silah görevi görerek, onların evrimsel üstünlüklerini artırmış olabilir.
Bunun yanı sıra kaka, bazı canlılar için bir bölgenin kendilerine ait olduğunu belirtmede de kullanılır. Örneğin vombatlar, yaşadıkları bölgeyi fazlasıyla sahiplenen, hükümran hayvanlardır ve kakalarının şekli de bir hayli ilginçtir! Küp şeklinde çıkardıkları kakalarını yuvalarının dışına, kayaların veya kütüklerin üstüne istifleyerek o bölgenin kendilerine ait olduğunu belli ederler, böylelikle olası çatışmalardan uzak durmuş olurlar. Kakalarını küp şeklinde çıkarmalarının sebebi, onun bağırsaklarda ne kadar kuru ve sıkıştırılmış olduğuyla ilintili olup, aslında bu şekil vombatlara bir avantaj sağlamaktadır. Bölgecilik davranışını, dışkıları üzerinden sergileyen bu hayvanlar için küp şekli kakanın yüzeylerden yuvarlanmamasını sağlar.
Her Canlıda Anüs Var Mıdır?
Anüsün ortaya çıkışı, şüphesiz, sindirim sistemine ait tüm yapıların evrimiyle bağlantılıdır. Besinlerin düzgün bir şekilde sindirilmesi ve gerekli besleyici maddelerin vücuda alımı için sindirim kanalı, hangi hayvan olursa olsun, müthiş derecede önemlidir. Bu sayede bedenin büyümesi sağlanır ve metabolizma için gerekli enerji ihtiyacı karşılanır. Evrimsel tarihte birbirinden çok farklı canlılar çok çeşitli sindirim kanalı geliştirdiğinden biz burada sadece bazılarına değinmekle yetineceğiz.
Deniz süngerleri (Porifera) ve bağırsak kurdu gibi hayvanların bir sindirim kanalı ve -büyük bir ihtimal anüsleri de- yoktur. Deniz süngerleri, örneğin, su aracılığıyla aldıkları plankton gibi besinleri, yine su aracılığıyla hem yüzeylerinden hem de “oskulum” denilen bir açıklıktan geçirerek atarlar. Yassı solucanlar gibi bazı canlılar ise tek bir açıklıktan (bir nevi ağız) oluşan çok basit bir sindirim kanalı yapısına sahiptirler ve bu açıklık aracılığıyla besin alır ve sonra yine bu ağızdan atık maddeleri çıkartırlar. Denizanaları, mercanlar gibi jelatinimsi hayvanlar da yine bu şekilde besinleri işlerler. Kuşlar, sürüngenler, amfibiler gibi türler ise bir anüse sahip olmak yerine “kloak (dışkılık, İng. cloaca)” denilen ve hem üreme hem dışkılama işlerini üstlenen bir yapıya sahiptirler.
İki Açıklıklı Sindirim Kanalı, Evrimsel Açıdan Nasıl Bir Avantaj Sağlamıştır?
Biz insanların sahip olduğu iki açıklı (ağız ve anüs) sindirim kanalının, yassı solucanlar, deniz anaları ve mercanlarda olduğu gibi tek açıklı (sadece ağız) sindirim kanalı üzerine bazı üstün noktaları vardır.
Tek açıklı sindirim kanalına sahip bir canlı, deyim yerindeyse, yuttuğu lokmasını dışkı olarak tekrar ağzından çıkarmadan yeni bir lokma ağzına atamaz. Bizimki gibi uzunca, tek yönlü (veya iki açıklığı olan) bir kanalın gelişimi, aynı zamanda sindirim için iş bölümünü zorunlu kılmıştır: Neyin besleyici veya potansiyel olarak zehirli olduğunu anlamaya yarayan bir dil; besini ısırmak ve çiğnemek için dişler; hidroklorik asit salgılayarak besini parçalayan bir mide; yağ içeren maddelerin sindirimi için safra salgılayan karaciğer; besleyici maddeleri emen ve posayı dışarı atan kıvrımlı yapıya sahip bağırsaklar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Tıpkı seri üretim yapan bir fabrika gibi, farklı işler için uzmanlaşmış kısımlara sahip sindirim sistemimiz sayesinde diğer canlıların yiyemediği bazı yiyecekleri tüketmemiz ve bunları en iyi şekilde sindirmemiz mümkün hale geldiğinden, bedence daha iri hale gelmişizdir. Ve tabii bu durum, evrimsel yoldaki başarımıza katkı sağlamıştır.
Anüs Orjinal Olarak Hangi Yapıdan Evrimleşmiştir?
Yapılan araştırmalarda anüsü oluşturacak olan yapıların, farklı hayvan gruplarında birbirinden bağımsız olarak evrimleştiği bulunmuştur, ama kökeninin tam olarak hangi yapıdan evrimleştiği konusu hala gizemini korumaktadır.
Dr Hejnol ve Martín-Durán gibi bazı bilim insanları anüsün, Asöla (İng. Acoela) adındaki denizde yaşayan bir grup ilkel hayvanda bulunan "gonopor" isimli bir açıklıktan evrimleşmiş olabileceği üzerinde durmaktadırlar. Bu hayvan bedenlerinde, hiçbir şekilde bir sindirim kanalını veya herhangi bir sistemi oluşturacak boşluk yoktur. Sahip oldukları tek açıklık olan gonopor sayesinde dışarıya spermlerini bırakırlar.
Sizlere, bir sonraki tuvalet maceranızı ilginç kılabilecek bir yazı bırakmak istedik. Doğanın, çeşitlendirdiği birçok sindirim kanalları içerisinden, eldeki şartlar dahilinde deneye-yanıla sizin için en iyi olan sindirim kanalını evrimleştirdiğini ve "kaka" deyip geçtiğimiz şey üzerine olan kontrolümüzün bizi insan yapan unsurlardan biri olabileceğini öğrenmek ufuk açıcı olmuştur umarız.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 7
- 7
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- G. Bassotti, et al. (2013). The Control Of Defecation In Humans: An Evolutionary Advantage?. Techniques in Coloproctology, sf: 623-624. | Arşiv Bağlantısı
- A. Hejnol, et al. (2015). Getting To The Bottom Of Anal Evolution. Zoologischer Anzeiger, sf: 61-74. | Arşiv Bağlantısı
- L. Gentle. Why Do Wombats Do Cube-Shaped Poo?. (14 Mart 2016). Alındığı Tarih: 5 Mart 2020. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- M. Walker. The Extraordinary Evolution Of Our Most Embarrassing Organ. (11 Mart 2015). Alındığı Tarih: 5 Mart 2020. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
- BBC. Digestive System. (5 Mart 2020). Alındığı Tarih: 5 Mart 2020. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
- CastBox. Evolution Of The Anus. (1 Şubat 2018). Alındığı Tarih: 5 Mart 2020. Alındığı Yer: CastBox | Arşiv Bağlantısı
- R. Lamb. Pooping: Not All Animals Are Created Equal. (12 Şubat 2018). Alındığı Tarih: 5 Mart 2020. Alındığı Yer: How Stuff Works | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:03:23 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3177
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.