Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor?

14 dakika
9
Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor? Big Think - Ben Gibson
Tüm Reklamları Kapat

Newton'un kütleçekimine göre tüm kütleler birbirini çeker, itilecek bir "negatif kütle" yoktur. Einstein'ın genel göreliliğine göre ise madde ve enerji uzay-zamanı büker ve bükülen zaman kütleçekimi olarak deneyimlenir. Eğer bir negatif kütle ya da bir tür negatif enerji olsaydı uzay-zamanın ters yönde büküleceği ve anti-kütleçekimine neden olacağı hayal edilebilirdi. Fakat evrenimizde kütleçekiminin zıttı olan bir kuvvet yoktur. Bu temel bir gerçektir ve kütleçekim kuvvetini elektromanyetik kuvvet gibi hem çeken hem iten özelliklere sahip kuvvetlerden ayırır. Peki evrenimizde neden bir "anti-kütleçekimi kuvveti" olamaz?

Evrenimizde bilinen dört temel kuvvet olsa da içlerinden kozmik ölçeklerin tümünde önemli olan tek bir kuvvet vardır: Kütleçekim kuvveti. Diğer üç kuvvetse şunlardır:

  1. Proton ve nötronları bir arada tutan güçlü kuvvet,
  2. Parçacık bozunmalarından ve kuark ve leptonlar arasındaki her türlü "tür değişiminden" sorumlu olan zayıf kuvvet,
  3. Nötr atomların oluşmasını sağlayan elektromanyetik kuvvet.

Bu üç kuvvet de kozmik ölçeklerde büyük ölçüde önemsizdir. Bunun nedeni oldukça basit: Büyük parçacık kümeleri bir araya geldiğinde bu üç kuvvet büyük mesafelerde dengelenir. Bu üç kuvvet altında madde büyük ölçeklerde "nötr" olur, başka bir deyişle net kuvvet sıfır olur.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak kütleçekimde durum böyle değildir. Aslında kütleçekim bu bakımdan eşsizdir. Kütleçekimde sadece "pozitif" yükler vardır, çünkü sadece pozitif miktarda kütleye ve/veya enerjiye sahip cisimlerden söz edebiliriz. Kütleçekim kuvveti bu cisimler arasında sadece çekendir ve böylece kümülatif olarak toplanabilir. Fakat neden başka bir şekilde değil de bu şekilde? Bu Alex Gebethner'in de aşağıda yazdığı gibi cevabını bilmek istediği bir soru:

Benim gibi sıradan insanlara uzay-zamanı açıklamak için genelde çarşafın üstündeki bowling topu örneği kullanılır. Topun ağırlığı düz çarşafı aşağı çeker ve yakındaki daha küçük nesneleri de kendine çeker. Ancak benzer başka bir nesnenin çarşafı başka bir yöne doğru çekmesi (çarşaf analojisiyle devam etmek gerekirse örneğin yukarı doğru) ve diğer nesneleri deformasyon noktasından uzaklaştırması da mantıklı gibi görünüyor. Fakat bu durumun yaşandığına hiç tanık olmuyoruz. Peki neden uzay-zaman sadece tek bir yöne (yerçekimi yönüne) doğru bükülüyor?

Bu çok önemli bir soru ve kaliteli bir cevabı hak ediyor. Aşağıda, genel göreliliğin "klasik" illüstrasyonu yer alıyor. Bu anlatımda uzay-zamanın bir kumaş olduğu ve kütlesiz ve devasa nesneler de dahil olmak üzere tüm nesnelerin bu kumaşın içinde var olduğu benzetmesi yapılır. Bir yerde ne kadar çok kütle (ve/veya enerji) varsa, o kütlenin/enerjinin varlığı nedeniyle uzay o kadar fazla bükülür ve dolayısıyla kumaşın aşağı çekilme miktarı da o kadar fazla olur. Uzayın bu bölgesinin içinden geçen herhangi bir nesne için o uzayın eğriliği (başka bir deyişle kumaşın hangi yönde ve miktarda bozulmuş olduğu) hem kütlesiz hem devasa varlıkların içinden nasıl geçeceğini belirler.

Dünya’nın Güneş etrafındaki kütleçekimsel hareketinin nedeni görünmez bir kütleçekim kuvvetinden değil, Güneş tarafından domine edilen bükülü uzayda Dünya’nın serbestçe hareket etmesindendir. İki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgi değil, daha ziyade bir jeodeziktir: Uzay-zamanın kütleçekimsel deformasyonu tarafından tanımlanan eğik bir çizgi. “Mesafe” ve “zaman” algısı her gözlemciye özeldir fakat Einstein’ın açıklamasına göre, tüm bu gözlemler eşit derecede geçerlidir ve “uzay-zaman aralığı” değişmez bir nicelik olarak kalır.
Dünya’nın Güneş etrafındaki kütleçekimsel hareketinin nedeni görünmez bir kütleçekim kuvvetinden değil, Güneş tarafından domine edilen bükülü uzayda Dünya’nın serbestçe hareket etmesindendir. İki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgi değil, daha ziyade bir jeodeziktir: Uzay-zamanın kütleçekimsel deformasyonu tarafından tanımlanan eğik bir çizgi. “Mesafe” ve “zaman” algısı her gözlemciye özeldir fakat Einstein’ın açıklamasına göre, tüm bu gözlemler eşit derecede geçerlidir ve “uzay-zaman aralığı” değişmez bir nicelik olarak kalır.
T. Pyle/Caltech/MIT/LIGO Lab

Ancak birçok insan bu anlatıma itiraz edecektir. Bunun birkaç nedeni var:

  • Bu anlatı, uzayı üç boyutlu yerine iki boyutlu gibi gösterir.
  • Uzayın deformasyonunu (ya da eğriliğini) "aşağı" yönde gibi gösterir.
  • Uzayı büyük bir kütleden "uzak" olduğu durumda bükülmüyormuş gibi gösterir.

Ancak bunların hiçbiri doğru değildir. Bu itirazları dile getirenlere uzayı gözlerinde üç boyutlu bir kafes gibi canlandırmaları önerilebilir. Ancak bu kafes, her boyutun birbirine dik olduğu "kartezyen" bir kafes yerine, biri bir kartezyen kafesten birkaç tane teli tutup hepsini tek bir noktaya çekmişçesine, çizgilerin kütlelerin varlığıyla içe doğru çekildiği bir kafes olmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Bir kütle uzaydan geçtiğinde uzay-zamanın nasıl tepki verdiğinin animasyonu. Uzay-zamanın sadece bir kumaş tabakası olmadığını, uzayın üç boyutunun üçünün de evrenin içindeki enerji ve kütlenin varlığı ve özellikleriyle büküldüğünü niceliksel olarak gösteriyor.   Bu bölgeden geçen ve bu bozulmuş uzay-zamanı içeren her ışık huzmesi bükülecek, bozulacak ve büyük ihtimalle eğilmiş uzayın etkisiyle büyüyecekken birbirlerinin etrafındaki yörüngelerde bulunan birçok kütle, kütleçekimsel dalgaların emisyonuna neden olacak.
Bir kütle uzaydan geçtiğinde uzay-zamanın nasıl tepki verdiğinin animasyonu. Uzay-zamanın sadece bir kumaş tabakası olmadığını, uzayın üç boyutunun üçünün de evrenin içindeki enerji ve kütlenin varlığı ve özellikleriyle büküldüğünü niceliksel olarak gösteriyor.
Bu bölgeden geçen ve bu bozulmuş uzay-zamanı içeren her ışık huzmesi bükülecek, bozulacak ve büyük ihtimalle eğilmiş uzayın etkisiyle büyüyecekken birbirlerinin etrafındaki yörüngelerde bulunan birçok kütle, kütleçekimsel dalgaların emisyonuna neden olacak.
LucasVB

Düşünmemiz gereken büyük bir soru neden kütleçekiminin ters yönde çalışamadığıdır. Cisimler kütleçekimi ile sadece çekilir, bunun karşıtı olacak şekilde bir "itilme" yaşıyor gibi görünmüyorlar. Sanki uzay yalnızca bir yöne doğru "bükülebiliyor": Cisimlerin itmesini değil çekmesini sağlayan yöne.

Çarşaf analojisindeki kütle ve enerji, uzayın hiç "yukarı" değil de hep "aşağı" doğru hareket etmesine neden oluyor ve bu yüzden hep çekim kuvveti oluşuyor, itme kuvveti değil. Kafes analojisinde ise kütle ve enerji, çizgilerin "dışarı" değil de hep "içeri" çekilmesine neden oluyor ve benzer şekilde hep çekim kuvveti var, itme kuvveti değil.

Bunun temel ve önemli bir sebebi var ve bu sebep, kütleçekim kuvvetini yalnızca olağanüstü değil aynı zamanda dört temel kuvvet arasında eşsiz kılan şey: Evrende kütleçekimsel "yük" türü için yalnızca bir "işaret" var: Pozitif (+) işaret.

Bunun hakkında biraz düşünelim çünkü kütleçekim kuvvetini tipik olarak bu şekilde algılamayız. Konu kütleçekimi olduğunda kütleçekimsel yüklerden söz etmeyiz, "kütle" ve "enerji" gibi şeylerden bahsederiz. Fakat var olduğu kanıtlanmış olan hem makroskopik seviyedeki hem kuantum seviyesindeki fiziksel varlıkların hiçbirinde "negatif kütle" ya da "negatif enerji" gibi şeyler keşfedilmemiştir. Genel olarak kütle ve enerji her zaman pozitif olmalıdır. (Ancak sistemlerden çıkan enerji, denklemlerde negatif işaretle gösterilebilir. Bunun nedeni enerjinin sistemden çıkmasıdır, negatif olması değil.)

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Newton’un evrensel kütleçekim yasası (sol) ve Coulomb’un ters kare yasası (sağ) neredeyse özdeş formlara sahip fakat temel bir farklılık olan yükün bir çeşit ya da iki çeşit olma durumu elektromanyetizma için yeni olasılıklarla dolu bir dünyayı aralar. Ancak iki örnekte de sadece bir kuvvet taşıyan parçacık, sırasıyla graviton veya foton, gereklidir.
Newton’un evrensel kütleçekim yasası (sol) ve Coulomb’un ters kare yasası (sağ) neredeyse özdeş formlara sahip fakat temel bir farklılık olan yükün bir çeşit ya da iki çeşit olma durumu elektromanyetizma için yeni olasılıklarla dolu bir dünyayı aralar. Ancak iki örnekte de sadece bir kuvvet taşıyan parçacık, sırasıyla graviton veya foton, gereklidir.
Dennis Nilsson/RJB1, Wikimedia Commons

Bu özellik, elektromanyetizma gibi bir kuvvetin özellikleriyle kıyaslandığında fark hemen görünür: Konu elektriksel yük gibi bir olguya gelince, bir değil iki yükten bahsederiz: Pozitif (+) ve negatif (-) yükler. Elektromanyetizma kurallarına göre şunlar söylenebilir:

  • Pozitif yükler pozitif yükleri iter,
  • Pozitif yükler negatif yükleri çeker,
  • Negatif yükler negatif yükleri iter,
  • Negatif yükler pozitif yükleri çeker.

Başka bir deyişle, elektromanyetik kuvvetin işareti (her parçacık üzerindeki net kuvvetin hangi yöne baktığı), yüklerin benzer (birbirlerini ittikleri durumda) ya da karşıt (birbirlerini çektikleri durumda) olmalarına bağlıdır.

Elektromanyetizma kuvveti kütleçekim kuvvetinden çok daha güçlüdür. Eğer iki proton yan yana konulur ve elektrik kuvvetleri ölçülürse itme kuvvetinin kütleçekim kuvvetinin yaklaşık on üzeri otuz altı katı olduğu görülür. Öyleyse evreni kütleçekim kuvveti yerine neden elektriksel kuvvet domine etmiyor?

Bu resim Planck CMB deneyinde ortaya çıkarıldığı üzere yıldızlararası ortamda galaksinin kozmik tozda bıraktığı izler olan manyetik alan çizgilerini gösteriyor. Bu çizgiler mikrogauss gücünde ve yüzlerce hatta binlerce ışık yılı boyunca aynı kalabilir. Büyük kozmik ölçeklerde elektromanyetik kuvvet, temelde çok daha güçlü olmasına rağmen kütleçekimine rakip olamaz.
Bu resim Planck CMB deneyinde ortaya çıkarıldığı üzere yıldızlararası ortamda galaksinin kozmik tozda bıraktığı izler olan manyetik alan çizgilerini gösteriyor. Bu çizgiler mikrogauss gücünde ve yüzlerce hatta binlerce ışık yılı boyunca aynı kalabilir. Büyük kozmik ölçeklerde elektromanyetik kuvvet, temelde çok daha güçlü olmasına rağmen kütleçekimine rakip olamaz.
ESA/Planck Collaboration. Acknowledgement: M.-A. Miville-Deschênes

Çünkü evren elektriksel olarak nötrdür, başka bir deyişle pozitif yük ve negatif yük sayısı evrende birbirini tam olarak dengelemektedir. Atomlar da elektriksel olarak nötrdür, çekirdeklerindeki pozitif yüklerin sayısı yörüngelerindeki elektronların negatif yükleriyle birbirini tam olarak dengeler. Gezegenler, yıldızlar ve galaksiler de büyük çoğunlukla atomlardan meydana gelmektedir ve tümü elektriksel olarak nötrdür. Kütleçekim kuvvetinin çok büyük kozmik ölçeklerde önemli olan tek kuvvet olmasının nedeni çok küçük değerler alsa bile kümülatif olmasıdır. Sadece tek tür kütleçekim kuvveti vardır ve bu da zamanla birikir.

Diğer iki nükleer kuvvetin ikisi de büyük ölçeklerde etki sahibi değildir. Zayıf kuvvetin büyük ölçeklerde etkili olmamasının nedeni çok büyük parçacıklar olan W ve Z bozonlarından oluşmasıdır. Bu parçacıklar zayıf etkileşimlerden etkilenen diğer parçacıklardan çok daha büyük oldukları için zayıf etkileşimler çok güçlü bir şekilde bastırılır. Zayıf etkileşimler tipik olarak yalnızca (kararsız) bir başlangıç ​​durumundan (daha kararlı) bir son duruma kadar olan kuantum tünelleme süreci aracılığıyla devam edebilir. Daha büyük mesafede baskılama daha büyük olacaktır, bu yüzden atomaltı parçacık boyutlarından daha büyük ölçeklerde zayıf etkileşimin hiç rolü yoktur.

Pozitif ve negatif yüklü pionların bozunmaları iki aşamada gerçekleşir. Öncelikle kuark/antikuark kombinasyonu aralarında bir W bozonunu değiş tokuş eder, bu da bir müon (ya da antimüon) ve bir mü-nötrino (ya da antinötrino) meydana getirir. Ardından müon (ya da antimüon) tekrar W bozonuna bozunur ve sonunda bir nötrino, bir antinötrino ve ya bir elektron ya da bir pozitron meydana getirir. Bu nötrinoları nötrino ışık yolu için hazırlamanın kilit aşamasıdır ve zayıf etkileşim aracılığıyla iki farklı bozunma gerektirir: Piondan müona ve müondan elektrona. W+ ve W- bozonları birbirlerinin antiparçacığıdır fakat Z bozonu kendinin antiparçacığıdır.
Pozitif ve negatif yüklü pionların bozunmaları iki aşamada gerçekleşir. Öncelikle kuark/antikuark kombinasyonu aralarında bir W bozonunu değiş tokuş eder, bu da bir müon (ya da antimüon) ve bir mü-nötrino (ya da antinötrino) meydana getirir. Ardından müon (ya da antimüon) tekrar W bozonuna bozunur ve sonunda bir nötrino, bir antinötrino ve ya bir elektron ya da bir pozitron meydana getirir. Bu nötrinoları nötrino ışık yolu için hazırlamanın kilit aşamasıdır ve zayıf etkileşim aracılığıyla iki farklı bozunma gerektirir: Piondan müona ve müondan elektrona. W+ ve W- bozonları birbirlerinin antiparçacığıdır fakat Z bozonu kendinin antiparçacığıdır.
Ethan Siegel

Güçlü kuvvette ise durum biraz daha karmaşıktır. Güçlü kuvveti gluonlar oluşturur ve gluonlar, elektromanyetik kuvvete aracı olan fotonlar gibi kütlesizdir. Tek bir yükü olan kütleçekim kuvvetinin ve iki tür yükü olan elektromanyetik kuvvetin aksine güçlü kuvvetin aslında birbiriyle ilişkili üç yük türü vardır. Bu yükleri anlamak için bir renk analojisi kullanırız:

Tüm Reklamları Kapat

  1. Kırmızı, yeşil ve mavi üç ana renktir.
  2. Cyan, magenta ve sarı üç anti-renktir.
  3. Bir renk ve o rengin anti-renginin birleşimi (kırmızı ve cyan, yeşil ve magenta, mavi ve sarı) renksizdir.
  4. Üç rengin (kırmızı, yeşil, mavi) ve üç anti-rengin (cyan, magenta, sarı) kendi içlerinde birleşimi de renksizdir.

Temel parçacıklar arasında yalnızca kuark ve gluonların "renkleri" vardır ve kuarklar ve antikuarklar yalnızca "renksiz" durumlarda var olabilirler. "Renksiz" durumlardakilere baryonlar (üç kuark), antibaryonlar (üç antikuark), mezonlar (kuark-antikuark kombinasyonları) ve daha kısa süreli ve daha karmaşık durumlar olan tetrakuark (iki kuark ve iki antikuark) ve pentakuark (dört kuark, bir ya da dört antikuark ve bir kuark) örnek verilebilir.

Doğada kuarkların yalnızca bağlı ve renksiz halleri bulunduğundan, bu bağlı durumlar arasındaki kuvvet aynı zamanda baryon numarasını muhafaza eden renksiz bir kombinasyon aracılığıyla da oluşmalıdır, yani mezonlarla. Mezonlar devasa olduğundan, bu "güçlü kuvvet" de kısa mesafede etkilidir, tıpkı zayıf nükleer kuvvet gibi.

gluons quarks protons neutrons strong force qcd

Tüm Reklamları Kapat

Bağımsız proton ve nötronlar "renksizdir": Bugün evrende geçerli tek kuark çeşidi durumu da budur. Güçlü kuvvet kütlesiz (gluon) parçacıklardan oluşuyor olsa da bağımsız bağ durumlarında var olan tek kuvvet kendileri de devasa olan mezonlar sayesindedir, ki bu da güçlü kuvvetin etki alanını büyük ölçüde kısıtlar.

Böylece kozmik ölçeklerde yalnızca kütleçekiminin etkisiyle karşılaşırız. Tüm kütleler pozitiftir, tüm enerjiler pozitiftir ve her yerde kütle/enerji uzaysal eğriliği ve uzaysal eğrilik de kütleçekimini oluşturduğundan kütleçekim kuvveti her zaman "çeken" durumda olmalıdır.

Bu şu an sahip olduğumuz ve bildiğimiz evrende geçerlidir. Ancak çok daha farklı, negatif kütlenin ya da negatif enerjinin var olabileceği bir evren hayal edebiliriz. Böyle bir evrende aynı kutupların birbirini çektiği ve zıt kutupların birbirini ittiği elektromanyetik kuvvetin aksine, kütleçekim kuvvetinde şu durumlar beklenebilir:

  • Pozitif kütle/enerji durumları pozitif kütle/ enerji durumlarını çekebilirdi,
  • Pozitif kütle/enerji durumları negatif kütle/ enerji durumlarını itebilirdi,
  • Negatif kütle/enerji durumları negatif kütle/ enerji durumlarını çekebilirdi,
  • Negatif kütle/enerji durumları pozitif kütle/ enerji durumlarını itebilirdi.

Negatif kütle/enerji durumları gerçekliğimizin bir parçası olsaydı, bu durumları çok zekice ve etkili şekillerle manipüle edebilirdik. Negatif durumları bizi kütleçekimi kuvvetinden "koruyacak" şekilde hareket ettirebilir ve serbest düşüşe gerek kalmadan yerçekimsiz ortamları deneyimlemeye olanak sağlayabilirdik.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Taş Devrinden Robot Çağına Zamanımızı Nasıl Harcadığımızın Tarihi

Neden bu kadar çok çalışıyoruz? Çalışma bizim kim olduğumuzu neden ve nasıl belirliyor? Nasıl oldu da çalışma,hayatımıza anlam ve değer katan, toplumsal statümüzü belirleyen, zamanımızı kimlerle ve nasıl geçireceğimizi söyleyen, üstelik bedenimizi, çevremizi, eşitlik anlayışımızı dönüştüren bir şey haline geldi? Dünyanın önde gelen antropologlarından James Suzman bu kitabında, çalışmayla kurduğumuz ilişkinin 300 bin yıllık evrimini kayda geçiriyor ve bu ilişkinin günümüzde de köklü bir değişimden geçtiğini ve bu değişimin olası sonuçlarını gösteriyor.

“Çalışmanın ne olduğu konusundaki temel varsayımlarımıza karşı çıkan etkileyici bir çalışma. Otomasyon, küresel iş piyasasını bütünüyle bozma tehdidi taşırken, çalışmanın ekonomik, psikolojik, hatta manevi önemini bir an evvel yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Suzman avcı-toplayıcıların, şempanzelerin, hatta kuşların yaşamlarını irdeleyerek ‘doğal’ kabul ettiklerimizin sıklıkla finans gurularının ve tarım dinlerinin şaibeli mirasından ibaret olduğunu vurguluyor. Umarım geçmişte zamanımızı nasıl geçirdiğimizi bilmek gelecekte daha makul seçimler yapmamızı sağlayacaktır.”

Yuval Noah HARARI

“Bu ufuk açıcı ‘derin tarih’ çalışmasında antropolog James Suzman,insan doğası hakkındaki ana akım ekonomik varsayımları sorguluyor ve modern kültürlerimizin artan eşitsizlik sorununu anlaşılır kılmak için önce geçmişimizi anlamamız gerektiğini iddia ediyor.”

New Statesman

Devamını Göster
₺230.00
Taş Devrinden Robot Çağına Zamanımızı Nasıl Harcadığımızın Tarihi
  • Dış Sitelerde Paylaş

Dünyada, gezegenimizin yerçekimsel alanında, yerçekimsel olarak negatif yük/kütle/enerji formları olmadığından yerçekiminden “korunmanın” bir yolu yoktur. Ağırsızlıklığı deneyimlenin tek yolu serbest düşüştür, Stephen Hawking’in 2007’de deneyimlediği gibi.
Dünyada, gezegenimizin yerçekimsel alanında, yerçekimsel olarak negatif yük/kütle/enerji formları olmadığından yerçekiminden “korunmanın” bir yolu yoktur. Ağırsızlıklığı deneyimlenin tek yolu serbest düşüştür, Stephen Hawking’in 2007’de deneyimlediği gibi.
Jim Campbell

Zeminleri pozitif enerji durumlarından yapılmış uzay araçları tasarlayabilir ve üstlerine çıkabilirdik. Tavanlar negatif enerji durumlarından yapılmış olabilir ve bu da tıpkı bir elektromanyetik kapasitörün kendi içinde her yerde aynı elektrik alanı oluşturduğu gibi her yerde aynı olan bir "yapay yerçekimi" yaratmamızı sağlayabilirdi.

Belki de en önemlisi, yeterince büyük miktarda pozitif ve negatif enerji durumlarını bir "warp alanı" yaratmak için kullanabilirdik:

  • Uzay aracının önündeki alanın pozitif olarak kavisli ve daralmış,
  • Uzay aracının arkasındaki alanın negatif olarak kavisli ve daralmış,
  • Uzay aracının bulunduğu alanın düz olduğu, böylece kütleçekimden kaynaklı gelgit kuvvetlerinin uzay aracını yok etmesinin veya uzay aracına zarar vermesinin önüne geçildiği bir alan yaratılabilirdi.

Bu Alcubierre sürüşünün arkasında yatan büyük fikirdir: Negatif kütle/enerji durumlarının varlığı koşuluna bağlı, gerçekçi bir warp sürüşüne izin veren, genel izafiyet dahilinde o çözümdür. Gerçekçi bir warp sürüşünün gerçekleşmesi için umut edilen şeylerden biri de (Einstein'ın E = mc² denkleminden dolayı pozitif bir kütleye sahip olsa da) antimaddenin negatif kütlesi varmışçasına davranması olasılığıydı. Ancak kütleçekimsel alanda test edildiğinde gerçeğin hiç de böyle olmadığı görüldü ve bu durum "yeni bir fizik" yaratmaya ihtiyaç duymadan gerçekçi bir warp sürüşünü deneyimlemeye duyduğumuz o büyük umudu yok etti.

Gerçekçi bir warp sürüşü yapmanın yolu enerji alanını ve uzay aracının etrafındaki bölgenin uzay-zaman eğriliğini manipüle etmekten geçer. Arkadaki alanı içinden çıkılamaz hale getirmek pahasına etraftaki alanı sıkıştırmakla, orijin noktası ve varış noktası arasındaki mesafeyi kısaltmak mümkündür.
Gerçekçi bir warp sürüşü yapmanın yolu enerji alanını ve uzay aracının etrafındaki bölgenin uzay-zaman eğriliğini manipüle etmekten geçer. Arkadaki alanı içinden çıkılamaz hale getirmek pahasına etraftaki alanı sıkıştırmakla, orijin noktası ve varış noktası arasındaki mesafeyi kısaltmak mümkündür.
Trekky0623/Wikimedia Commons

Kütleçekimsel itmenin etkilerini gerçekten gözlemleyebileceğimiz ya da test edebileceğimiz ve yeni bir fizik gerektirmeyen herhangi bir durum var mı? Kütleçekim kuvvetinin pozitif değil de negatif olabildiği, hayal edebileceğimiz ya da yaratabileceğimiz herhangi bir konfigürasyon var mı?

Evet! Boş bir uzayla başlamak yerine devasa, mükemmel bir sıvı gibi bir maddeyle kaplı bir uzay hayal edelim. Bu sıvının içinde iki çeşit parçacık olsun:

  1. Yoğunluğu sıvının yoğunluğundan fazla olan bir pozitif kütle parçacığı (örneğin su gibi bir sıvı içinde bir ana parçacık),
  2. Yoğunluğu sıvının yoğunluğundan az olan bir negatif kütle parçacığı (örneğin su gibi bir sıvı içinde katı duvarlı bir balon veya geçirimsiz bir aerojel).

Bu koşullar altında neyin kütleçekimsel olarak çeken, neyin iten olduğunu gerçekten gözlemleyebiliriz. Tahmin edeceğiniz gibi şunlar gözlenecektir:

  • İki pozitif kütle parçacığı birbirini çekecek,
  • İki negatif kütle parçacığı birbirini çekecek,
  • Bir pozitif kütle parçacığı bir negatif kütle parçacığını itecektir.

Temel bir "itme" olmayacaktır fakat evrenimizi kütle/enerjiyle doldurur ve belli bir bölgede daha az kütle/enerji bulundurursak, bu bölge negatif kütle/enerji barındırıyormuş gibi davranacaktır.

Eğer tamamı kütle/ enerjiden oluşan bir sıvı varsa, içindeki pozitif kütle kütleçekimsel olarak çeken gibi davranacaktır. Fakat daha az yoğunluklu ve kütle/ enerjili bölgesi negatif kütle/ enerjiye sahip gibi davranacaktır ve bu bölge kütleçekimsel olarak iten gibi davranacaktır: Ancak nispeten, tamamen değil.
Eğer tamamı kütle/ enerjiden oluşan bir sıvı varsa, içindeki pozitif kütle kütleçekimsel olarak çeken gibi davranacaktır. Fakat daha az yoğunluklu ve kütle/ enerjili bölgesi negatif kütle/ enerjiye sahip gibi davranacaktır ve bu bölge kütleçekimsel olarak iten gibi davranacaktır: Ancak nispeten, tamamen değil.
Caltech/Robert Hurt (IPAC)

Ancak temel seviyede hakkında konuşulacak bir negatif kütle/enerji durumu yoktur. Kozmoloji sabitinin (örneğin karanlık enerjinin etkilerini) ölçülmesiyle anlaşılabileceği gibi, boş uzayın doğasında bulunan toplam enerji miktarı pozitiftir. Küçüktür, evet; ancak sıfırdan büyüktür. Ve bu enerjinin değerini sıfırdan aza (örneğin negatife) indirebilecek, uzaydan kaldırabileceğimiz ya da götürebileceğimiz hiçbir şey yoktur. Elbette bir alanı diğerinden daha az enerjili bir durum yaratmak için manipüle edebilir ve etkili bir şekilde negatif (ortalama kütle/enerji durumuna göre) bir enerji bölgesi oluşturmak için bu olgudan yararlanabiliriz. Fakat bu alan hâlâ kütleçekimsel kuvvetin çeken olduğu bir alandır, yalnızca etrafındaki alanlardan daha az çekim vardır.

Eğer arabanızda bir helyum balonu varsa ve frene basarsanız tüm yolcular öne doğru fırlayacak, ancak balon arkaya gidecektir. Bunun sebebi, balonun Newton'un eylemsizlik yasasını ihlal etmesi değil; arabadaki daha yoğun ve ağır havanın helyum balonunun içindeki daha az yoğun ve daha hafif gazdan daha güçlü bir şekilde hareket etmeye devam etmesidir.

İşte bu, anti-kütleçekimini görebileceğimiz tek durumdur: Ortalamadan daha az bir kütle/enerjiye sahip olan bir cismin kütleçekiminin (daha pozitif bir şeye kıyasla) negatif yüklü gibi davrandığı durum. Negatif kütle ya da enerjinin var olabileceğini gösteren yeni bir fizik keşfedilmediği sürece, anti-kütleçekimi (en azından temel seviyede) sadece matematiksel bir fikir olarak kalacaktır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 1
  • Tebrikler! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Big Think | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/10/2024 03:26:40 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18312

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Karanlık
Şehir Hastanesi
Virüs
Ayak
Hız
Yangın
Albert Einstein
Köpekler
Terapi
Elektron
Mers
Vücut
İnsan
Endokrin Sistemi
Gıda
Uzun
Gün
Göğüs
Sinirbilim
Bilim İnsanı
Yemek
Mikoloji
Gözlem
Kaygı
Ölüm
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Siegel, et al. Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor?. (29 Ekim 2024). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/18312
Siegel, E., Tekiner, T. A., Alparslan, E. (2024, October 29). Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor?. Evrim Ağacı. Retrieved October 30, 2024. from https://evrimagaci.org/s/18312
E. Siegel, et al. “Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Tuğba Alara Tekiner, Evrim Ağacı, 29 Oct. 2024, https://evrimagaci.org/s/18312.
Siegel, Ethan. Tekiner, Tuğba Alara. Alparslan, Eda. “Neden Anti-Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok? Uzay Neden "Yukarı" Doğru Bükülemiyor?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Tuğba Alara Tekiner. Evrim Ağacı, October 29, 2024. https://evrimagaci.org/s/18312.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close