Korkunca Neden Elimizi Ağzımıza veya Yüzümüze Götürürüz?
Duygular, günlük hayatımızda önemli bir rol oynar. Her gün etrafımızda sayısız insanın duygularına ve bu duyguları yansıtma biçimlerine tanık oluruz. Hatta yöneldiğimiz aktivite ve hobileri dahi, bize vereceğini düşündüğümüz duygulara göre seçeriz.
Dünyadaki farklı dil ve kültürlere rağmen bazı temel duyguları ifade etme biçimimiz hemen hemen aynıdır. Örneğin mutluluk, korku, şaşkınlık gibi duyguların sebep olduğu mimiklerin evrensel olduğunu söyleyebiliriz. Bunun, henüz dilin gelişmediği dönemlerde insanın duygularını yansıtma arzusundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Muhtemelen sözsel bir ifadenin olmadığı bir zamanda insanın çevresinde görüp şaşırdığı ya da korktuğu bir şeyi mimiklerinden başka ifade edebileceği daha iyi bir araç yoktu.
Charles Darwin, 1872’de insandaki duygu ifadelerinin hem doğuştan hem de kültürler arasında evrensel olduğunu öne sürdü. Psikolog Paul Ekman da 1972’de insan kültürlerinde evrensel olan 6 temel duygu olduğunu ifade etti (kendisini Lie to Me dizisinin bilim danışmanı olarak tanıyor olabilirsiniz). Bunlar; korku, iğrenme, öfke, şaşkınlık, mutluluk ve üzüntü idi. Yapılan bir araştırmada, farklı kültürlerden insanlara duyguları ifade eden fotoğraflar gösterildi ve insanlar tarafından bu temel duyguların tespit edilebildiği gözlemlendi. Aynı zamanda Ekman, bu temel duyguların doğuştan olduğu gibi büyük olasılıkla beyinde yerleşik olduğunu da söyledi.
Bu yazımızda bu 6 temel duygudan korkuyu ifade etme biçimimize odaklanacağız. Evrimsel açıdan ele alındığında, korkunun oldukça eski bir hayatta kalma mekanizması olduğunu söylenebilir. Tehdit oluşturabilecek durumlar karşısında korku duymamız, hem atalarımızın hem de bizim tür olarak başarıya ulaşmamızı sağlamıştır.
Etrafınıza dikkatlice bakarsanız birçok insanın korktuğunda elini ağzına veya yüzüne götürdüğünü görebilirsiniz. Örneğin korku filmi izlerken verdiğiniz tepkileri gözünüzün önüne getirin. Peki neden bunu yapıyoruz? Bu soruya cevap verebilmek için Darwin'den başlayıp, Paul Ekman’a kadar uzanan birçok araştırmaya göz atmamız gerekiyor.
Kaç veya Savaş Tepkisi
Akut stres tepkisi olarak da bilinen Kaç veya Savaş Tepkisi ilk olarak 1920’lerde fizyolog Walter Bradford Cannon tarafından tanımlanmıştır. Kaç veya Savaş Tepkisi, korku duyacağımız bir şeyle karşılaştığımızda meydana gelen fizyolojik tepkiyi ifade eder ve eski insan atalarımızın çevrelerindeki tehlikeler karşısında sahip oldukları seçenekler ile ilişkilendirilir.
Algılanan tehdit sempatik sinir sistemini ele geçirir ve vücudu savaşmaya veya kaçmaya hazırlayan akut stres tepkisini tetikler. Bu tepki, karşılaşılan tehditlerde hayatta kalma şansını artıran evrimsel bir mekanizmadır. Bu tepkinin sebep olduğu reaksiyonlar birçok fiziksel etkiye neden olabilir. Tehlike anlarında kaslar gerilir ve harekete hazır hale gelir. Karşılaşılan tehlikeye hızlı bir yanıt verilmesi için gereken oksijeni sağlama amacıyla kalp atışı ve solunum hızı artar. Vücut kendisini çevrenin daha fazla farkında olmaya zorlar ve gözbebekleri genişleyerek gözlere daha fazla ışık girmesini sağlar.
Kaç veya Savaş Tepkisi, çevremizde gerçekleşen tepkilere başa çıkmamızda çok önemli bir rol oynar. İçinde bulunduğumuz stresli durum, tehditlere çözüm üretmemizi daha olası hale getirir. Bu anlamda korkunun sahip olunması gereken önemli bir özellik olduğu ve evrim sürecinde korkuyu tehlikelerden korunmak için kullanan insan ve hayvanların daha büyük şansı olduğu söylenebilir. Tehlikeden kaçma arzusu insanlar ve diğer canlıların hayatta kalması için faydalı olmuştur.
James-Lange Teorisi
James-Lange Teorisi, duygular için fizyolojik bir açıklamayı temsil eder. William James'in ortaya koyduğu düşünceye göre insanlar, çevrelerinde gerçekleşen uyarıcı olaylar karşısında öncelikle fizyolojik bir tepki verirler ve daha sonra bu tepki bir duygu olarak etiketlenir. Örneğin aniden hırlayan bir köpekle karşılaşan kişi, hızlı bir şekilde nefes almaya başlar veya titreyebilir. James-Lange teorisine göre insanlar, bu uyaran ardından gelen duyguyu "korku" olarak etiketler.
Bu teorinin eleştirilerinden biri, fiziksel tepkilerin yalnızca tek bir duyguya karşılık gelemeyecek olmasıdır. Örneğin kalp çarpıntısı, korku veya heyecan gibi birbirinden farklı duyguları akla getirebilir.
Cannon-Bard Teorisi
Talamik duygu teorisi olarak da bilinen Cannon-Bard Teorisi, 1927’de Walter B. Cannon ve onun yüksek lisans öğrencisi Philip Bard tarafından, James-Lange Teorisi'ne alternatif olarak geliştirilmiştir. Bu teori, uyarıcı olay karşısında tetiklenen fiziksel tepki ve duyguların aynı anda meydana geldiğini ifade eder. Örneğin yılan gören bir kişi aynı anda korkar ve titremeye başlar. Fiziksel tepkiler duygusal tepkilere bağlı olmadığı gibi, bunun tam tersi bir durum da geçerlidir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Karanlık bir otoparkta arabanıza doğru yürüdüğünüzü hayal edin. Tam bu anda arkanızdan size yaklaşmakta olan ayak seslerini duyuyorsunuz ve size doğru gelmekte olan bir insanın gölgesini görüyorsunuz. Cannon-Bard Teorisi'ne göre korku ve fiziksel tepki duygularını aynı anda yaşayacaksınız. Korkup kalbiniz hızla çarpmaya başladığında, aynı anda arabanıza doğru koşmaya başlayacaksınız.
Cannon-Bard teorisine getirilen eleştirilerden biri, fiziksel tepkilerin duygulara yol açmadığı yönündeki ifadenin doğru olmadığıdır. Yapılan araştırmalar, insanların kaşlarını çatması veya gülümsemeyi gibi yüz ifadelerini yaptıklarında, bu ifadeyle ilişkili duyguyu yaşamalarının daha olası olduğunu göstermiştir.
Yüz Geri Bildirim Hipotezi
Yüz Geri Bildirim Hipotezi, yüz ifadelerinin yalnızca bir duyguyu ifade etmediği, aynı zamanda ifadelerin duyusal geribildirimle bağlantılı olduğu ve duygusal deneyim üzerinde etkisi olduğu fikrine dayanır. Örneklendirmek gerekirse taklit olarak gülümsemenizin sizi daha mutlu edebileceği ya da kaşlarınızı kaldırmanızın sizi daha sinirli hissettirebileceği söylenebilir. Bu fikir, Charles Darwin’in ortaya attığı duygunun özgürce ifade edilmesinin duyguyu yoğunlaştırdığı ama bastırıldığında duygunun yumuşadığı ifadesine kadar uzanır.
1988 yılında yapılan bir araştırmada katılımcılardan dudaklarını kaşların çatılmasına benzeyen bir ifadeye ya da dişleriyle gülümsemeyi taklit eden bir ifadeye sebep olacak şekilde kalemi ağızlarında tutmaları istendi. Aynı katılımcılara belirli karikatürler gösterildi ve gülümsemeyi taklit edenlerin karikatürleri daha komik olarak değerlendirdiği sonucuna ulaşıldı.
Yüz kırışıklıklarının önüne geçmek için yaptırılan botoksun en büyük yan etkilerinden biri, duyguları tam olarak ifade edememektir. Her ne kadar kırışıklarla savaşmak için iyi bir yöntem olsa da aynı zamanda bu kasların hareket ettirilmediği anlamına da geliyor. Bazı araştırmacıların düşündüğüne göre sadece donuk bir ifadeden daha büyük sonuçlara yol açabilir. Botoksun yüz ifadesi yapmayı sınırlı hale getirmesi, kişilerin duyguları hissetme yeteneğini de etkileyebileceği düşünülüyor. Şimdilerde yapılan birçok çalışma, böyle bir etkinin var olduğuna dair hiçbir kanıt bulamıyor.
Yüz geri bildiriminin gerçekte nasıl çalıştığı belirsizliğini koruyor. Yaygın olarak kabul edilen teorilerden biri, belirli yüz kasları aktive edildiğinde karşılık gelen duygulanım programlarını aktive ettiğidir.
Neden Korkunca Ağzımızı Kapatıyoruz?
Yazımızın buraya kadarki kısmında uyarıcılar, duygular ve fiziksel tepkiler arasındaki ilişkiyi farklı fikirler üzerinden anlamaya çalıştık. Yazının başında sormuş olduğumuz sorunun cevabına hala ulaşamadık gibi gözükse de aslında cevabı bazı kavramlar üzerinden vermiş olduk. Neden korktuğumuzda elimizi ağzımıza veya yüzümüze götürüyoruz? Farklı yönlerden bu soruyu cevaplayalım.
Sesi Bastırmak
Kaç veya Savaş Tepkisinden bahsederken karşılaşılan tehditlerle başa çıkmamızı sağlayan bir mekanizma olduğuna değinmiştik. Korku anında eli ağza götürmek, tehlikeyi ortaya çıkaran kişi tarafından algılanmamak amacıyla ortaya çıkmış olabilir. Örneğin eski bir insanın, arkadaşının bir aslan tarafından yenmesine tanık olduğunu düşünebiliriz. Eli ağıza götürerek olası bir sesi veya çığlığı engelleyerek düşmanın dikkatini çekmemek mümkün olmuş olabilir.
Duygu Yumuşatması
Kaç veya Savaş Tepkisi, otomatik olarak gerçekleşse de, her zaman doğru tepki olduğu anlamına gelmez. Korku, evrim sürecinde hayatta kalabilmek için sahip olunan en iyi özelliklerden biriydi. Hiçbir tehlikenin farkına varmamaktansa, her zaman hazır ve tetikte olmak ve hatta bu konuda nadiren yanılmak, daha güvenli bir ortam sağlar. Yırtıcı bir hayvan tarafından saldırıya uğramaktansa, kendi gölgenizden korkarak saklanmak daha iyi bir seçenektir. Bu yüzden yanlış bir fizyolojik tepkiyi yumuşatmak için bu davranış geliştirilmiş olabilir. Yine aynı örneği ele alırsak, tehlikeli bir durum olduğunu düşünüp korkan kişi yanıldığını anladığında, bu korkuyu bastırmak istemiş olabilir. Tehlike altında olmadığını anladığında çevredekilere yanlış alarm vermemek, daha da önemlisi gruplarda gereksiz bir panik yaratmamak için evrimleşmiş olabilir.
Koruyucu Bir Jest
Bu konuda ortaya konulan fikirlerden bir diğeri ise, korku anlarında ağzımızın açılmasına sebep olan hızlı ve derin olan nefes ağzımızı savunmasız bir hale getirmesi üzerine kuruludur. Bu yüzden bu hareket, koruyucu bir jest olarak gelişmiş olabilir. Aynı zamanda korktuğumuzu diğer insanlardan gizlemenin bir yolu da olabilir. Bu konuda birçok uzman tepkilerin nezaket biçimi olarak öğrenildiğini söylüyor.
Kültürel Normlara Uyma
Duyguları algılama ve fiziksel tepkilerimiz neredeyse birbirinin aynısı olsa da bazı kültürel farklılıklardan dolayı değişiklik gösterebilir. Sosyal ve kültürel beklentiler fiziksel tepkilerimizi yönetmemizde oldukça etkilidir. Yapılan bir deneyde Japon ve Amerikalı katılımcıları ampütasyon ve ameliyat gibi korkunç görüntüleri izlerken gözlemlediler. Her iki grup da iğrenme gibi benzer yüz ifadelerini gösterdi. Fakat katılımcılar bu sahneleri izlerken odada bir başkası daha olduğunda, Japon katılımcıların yüz ifadelerini gizleme olasılığı daha yüksekti. Bunun sebebi Japon kültüründe başka insanların önünde güçlü olumsuz duygular sergilemenin, Amerikan kültürüne göre daha az kabul edilebilir olmasıdır.
Emzik Etkisi
Washington DC’deki Beden Dili Enstitüsü’nde eğitmen olan Chris Ulrich, ağızı kapatmanın algılanan tehlikeler karşısında daha güvende hissetmeye yardımcı olabileceğini ifade ediyor. Ayrıca bu tepkinin bir çeşit "emzik" görevi gördüğünü ve kişinin kendisini yatıştırarak başka bir amaca daha hizmet ettiğini belirtiyor.
Sonuç
Ortaya koyulan tüm hipotezler akla yatkın olsa da bu fizyolojik tepkinin kesin nedeni tam olarak keşfedilememiştir. Ancak tüm bu fikirlerle birlikte evrim süreci de düşünüldüğünde korkunun ve bunun ile ilişkili olarak gerçekleşen tepkilerin tehlikelere karşı koyma ve hayatta kalmak için önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 26
- 8
- 6
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- S. Söderkvist, et al. (2018). How The Experience Of Emotion Is Modulated By Facial Feedback. Journal of Nonverbal Behavior, sf: 129-151. doi: 10.1007/s10919-017-0264-1. | Arşiv Bağlantısı
- P. Ekman, et al. (2005). Universals And Cultural Differences In The Judgments Of Facial Expressions Of Emotion. Journal of Personality and Social Psychology, sf: 712-717. doi: 10.1037/0022-3514.53.4.712. | Arşiv Bağlantısı
- K. Cherry. Emotions And Types Of Emotional Responses. (23 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- K. Cherry. The Universal Expression Of Emotion. (11 Mayıs 0220). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- K. Chery. The Fight-Or-Flight Response Prepares Your Body To Take Action. (18 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- Psychology Tools. Fight Or Flight Response. (4 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Psychology Tools | Arşiv Bağlantısı
- A. Kraan. The Science Behind Fear. (27 Ekim 2017). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Science World | Arşiv Bağlantısı
- S. Pappas. Turns Out, Faking A Smile Might Not Make You Happier After All. (3 Kasım 2016). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- iResearchNet. Facial-Feedback Hypothesis. (10 Ocak 2016). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: iResearchNet | Arşiv Bağlantısı
- C. Moskowitz. Botox Limits Ability To Feel Emotions. (22 Haziran 2010). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- K. Cherry. Cannon-Bard Theory And Physiological Reactions To Emotions. (17 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- C. Vandergriendt. Cannon-Bard Theory Of Emotion: Definition And Examples. (12 Aralık 2017). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
- The Sydney Morning Herald. Why Do We Raise Our Hands To Our Mouth (Or Cover Our Mouth) When Weare Surprised, Shocked Or Horrified?. (4 Haziran 2005). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: The Sydney Morning Herald | Arşiv Bağlantısı
- K. Allen. Why Do We Cover Our Mouths When Shocked?. Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: BBC Science Focus Magazine | Arşiv Bağlantısı
- T. Newman. Dissecting Terror: How Does Fear Work?. (30 Ekim 2021). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: Medical News Today | Arşiv Bağlantısı
- G. Mohney. Why Surprise Looks The Same In Every Country. (7 Ağustos 2013). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2021. Alındığı Yer: ABC News | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:43:07 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11166
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.